— 1941” FR Haber o AKŞAM POSTASI — Sahibi ve Noşriyet Müdürü , Hasan Rasim Us ço EVİ: istanhal Ankara caddesi etm Ka A Ty li ay ANE Yam işler ielelonu: 23977 Mara 24370 Bn 20435 i NİbS'AN atbaas iHâdiseler a 've Tarih vere $ parşası... rin belki hiç bir devrinde Hâğı Tar son seyelerdeki kadar çok anlaş” | malar iza edilmemiştir; buna rağmen ihtilafların sonu gelme. rizler görünmüş; top gürültüle- ri, tayyare ve motör uğultuları havayı saremıştır; anlaşmalar kundak ve tuzak vazifesi gör, müştür. Taarruz ve sulh; 5i biribirinin tamameyle zıddı olan iki kelimenin evleninesinden de gan “sulh taarruzu” denilen Muahede ve anlaşmaların iti barda kalması, tarafların iyi ni- yelerine ve kuvvet muvazenele, Jrine bağlıdır; niyetler zamana ve fırsatlara göre, değişir; millet İleride kendi aralarından herhangi İbir sekilde sivrilmiş insanlar i. idare ettiklerine ve bunların İ muhtelif ihtirasları bulunduğu nâ& çöre değişiklik mevcut tabi- lat kanunlarına uygundur. Me. | deniyet tabiatm tekâmülü de İtmektir; bir gün insan ve millet “ibtiraslarının akl ve hal. önüm de baş kaldırmadığmı; tabiat kanunlarının ilim ve Şermi süzgecinden geçerek son ol anlasığını görmeyi ümit et. mek pek boş değildir. O zaman anlağinalarm kıymeti artacak» iel çorman küt parç fesi gö parç olyaktan kurtulacaktır. Büvük Petro arka arkaya mağlüp olum ca dermiş ki: — Mağlüp ola ola galip gel meyi ö z! İnsanlık ta felâket göre göre, iztırap çeke çeke bugünkü yük #elişe ermiştir. Her yeni felâke tin bizi hak ve hürriyete götür düğüne inanmak lâzımdır. Anlaşmaların kâğıt parçası telâkki edilmesi hiç şüphesiz ye ni değildir; bunu aşağı yukarı yanmıştır. Fakat “kir ğüt parçası” sözünü resmen ve Vana vazifesi görüyordu; Belçi, kaya yerleşen kuvvetli bir devlet İngiltere adaları için büyük bir Eireceğini ümit etmiyordu ve bu Ümit ona zafer kapılarını şimdi" den ardına kadar tutuyor gibiy” Belgradbom-i İ bardımanının , tafsilâtı —— Halk ardı gelmeyi dalgalar hâlinde civar tepelere kaçıyordu Belgrad, 10 (4.4) — Bel gradda kalan bir kaç gazeteci. den biri olan Havss - Ofi ajan smm muhabiri Yugoslav hükü - met merkezinin bombardımanı hakkında aşağıdaki tafsilâtı ver mektedir: 6 nisanda sabahleyin saat 4 de ilk Alman tayyareleri Bel- grad üzerinde uçmağa başlamış lardır. Halk tehlike olduğuna inanmamıştır. Tayyareler bomba atmamış. lardır. Fakat saat 7,15 te bir hava tehlike işareti verilmiştir. lardır. Şehrin merkezindeki Te- razije meydanmda bir çok kim. se ölmüş veya yaralanmıştır. Nezaretlerde yangınlar çık miş, şehrin üzerini siyah bir duman tabakası örtmüştür. Hiç bir kimse böyle ani bir hücum beklemediğibden halk arasında başlamıştır. Saat 9 da Alman tayyareleri yeni bir dalga halin Üzerinde uçmağa HABER — Aksam postası Ruzvelt Amerikan Umanla- rındaki yabancı vapurlara el konul. Kongreden salahiyet istedi Vağington, 10 (4.4.) — Rur velt kongreden Amerikan HE, matnlarında faaliyetsiz bir halde bulunan her hangi bir ecnebi vapura el konması için kendisine salâhiyet verilmesini istemiştir. El komulacak vapurun bedeli hakkaniyetli bir şekilde ödene, cektir. Reisicumhur salı günü kong” reden yalnız Danimarka vapur. larmın satın almması için mezu- niyet istemiş olmasına rağmen bugünkü talebi umumi şekilde, dir. Ruzvelt 1936 tarjhili deniz ti- caret kanununun istisnai haller. de Amerikahlara aid vapurların satın alınmasına mezuniyet ver- diğini ve fakat yabancılara aid vapurlar hakkında bir hüküm mevcut olmadığını bildirmekte, dir. bilye ile kaplanmış ve heron evde biri yıkılmıştır. geçmiş otobüsler, delinmiş ev- ler ve cesetler görülmektedir. Yıkılmış çiçekçi mağszalarm- dan alman çiçekler dindarane bir hisle cesetlerin üzerine ko- Erkekler, kadınlar ve çocuk. lar yıkılan evlerini aramakta dırlar, 5s LA İ mulmuştur. Berline hücum Evvelki gece üç saat sürdü — — Bombalar şehrin 3 Bir elmas fıkrası.. Vakanüvis “bir gafil bahtsız” deyip geriyor, Riz şöyle bir tip ta- hayyll edebiliriz; © 1679 yılı nisanmım güzel bir be. har günüydü, Başmön keçe külâh. smtında yüz yamak bir mintan, yırtık bir çakgır, baldırı çıplak pır- pıri bir delikanlı, İstanbulda Eğ. rikapıda, o civar halkının öteberi sip mezbole haline koydukları boş bir arsadan geçiyordu, Aya « ğına irice bir billür kırığı çarptı. Ne yapacağını, neye yarıyacağını düşünmeden eğilip aldı, Delikanlı birkaç adım ötede bir yayması ka- şikçıya rastladı, merkezinde büyük İ — Sana bu ışıldakir taşı versem hasarlar yaptı Londra, 10 (A. A.) — Hava nt. zarotinin tebliği: . Bombardıman servisine mensup tayyareler bu goce Berline hücum etmişlerdir. Bu hücum üç saat ka- dar devam , Şelirin orta. sında büyük çapta bombaların pat» ladığı ve büyük yangınlar çıktığı görülmüştür. Emdene ve Almanyanın şimali garbisindeki hedeflere de hücum « dilmiştir. Çarşamba günü aynı bombardı- man servisine mensup tavyarolor Danimarkada demiryolları münaka. lâtma ve telsiz istasyonuna hücum etmişlerdir, Cenubi o Norveçte o çarsambayı perşembeye bağiıyan gece sahil muhafaza servisine mens“p tayya- reler Hoyangr'de bir aluminyum fabrikasını muvaffakıyetle bom - balamışlardır. Öğleden sonra ay- nı servise mensup Blenheim ti- pinde bir tayyare Brest limanın. da çok bulunan bir harp gemisine çok alçaktan cüretkârane bir hü. cum yapmıştır. bana kaç kaşık verirsin? Dedi, Baldır: çıplağın elindeki billör parçası Okaşıkçınm hoşuna gitti, o da ne yapacağını, neye ye. rıyacağını düşürmeden: — Üç kaşık veririm!. Dedi. Delikanlı: ışıldekiı taşı ver di, kaşıkçıdan üç tane tahta ka » şik alıp kuşağma soktu, Çok geçmedi, Yaymacının önün. den bir kuyumen geçti Gözüne tahta kaşıklar arasında parıldıyan bu taş ilişti. Bu billür kırığından bir yalancı elmas yapabilirdi: — Şu billür kırığma on akçe vereyim mj?.. Dedi. Kaşıkçı küçük bir hesap yaptı: Kaşıklarmı üçü bir akçeye satıyordu, Bu billür parçaana üç kaşık vermişti, Şimdi ona on ak- çe veren yağlı bir müşteri çık. mast “Kısa günün kirma hak bere ket!.,, diyerek billür kırığnı ku. yumeuya verdi, Beriki aâzm dük» Çarsamba akşamı geç vakit bir | kânma gitti, billir parçasını tez düşman avcı tayyarosi Romagatc tür, gühmin bir köşesine bıraktı, Tam bu sırada dükkâna komşusu olan Bu gece devriye avotları" Fran. | Kuyumcu geldi, Gözü bu billür kı. sanın işgal altmdaki kısımları üze- | Tığma ilişir. ilişmez faltaşı gibi e rinde faaliyette bulunarak bom - | çıldı ve kendisini tutamıyarak: balar ve mitralyözlerle bazı hücüm lar yapmışlardır, iğ iğeigevannzv GL — Bu elması nereden buldun * © İkinci kuyumcu haklıydı, Bu, iü Stokholm, 16 (A, A.) — İftar. | Jermemiş bir elmas parçasıydı, Öy Berlindeki biadet gazetesinin habiri yazıyor: mu, | le herkeste bulunamazdı. “Eimaa,, kelimesini işitir işitmez birinci İngiliz tayyarelerinin dün ge08 | kuyumcu kavrayıp koynuna Berline yaptığı akm evvelki akm |... e kadar şiddetli olmamıştır. Birçok yangın ve yüksek infilik bomba - — Nerede buldumsa buldum!.. lar: Opera binasma düşerek yan. | Sana ne?.. gın çıkarmıştır. Yangın bu telgra. İkinci kuyumcu işte bir kurt y?. İı gönderdiğim dakikada hâlâ yan- | niği serdi: maktadır, Ünter den ünden caddesindeki devlet kütüphanesi de hasara uğ- ramış ve bazı kimseler ölmüştür; — Nasıl bana ne?,. Bu hazine elmasıdır! Veziranedir, belki de mülükânedir!,, Böyle taş sende EŞ A ETTEN LU ŞE met sarardı ve hali süzgün yüzünü bir kat daha zayıf gösterdi, Yeğo- sinin verdiği bu kara haberi du - için harbe girecek değil Bu söz dünyanın naci dev en büyük -42- Nakleden: Muzaffer Acar yunca Güzide t1y23 isyan etti: — Nasıl, dedi, İstanbula mıı dö- necoksin.. hayır, bak daha tuna - men iyileşmed'n bile, sonra ora - da hastalanırsan sana kim baka - cak? Doğrusu çok parlak fikrin yar sevgili yeğenim, Git bir kere aynaya bak da ne halde olduğunu gör, Hem neden bu kadar sinirli sin. Bu halde iken senin bu akşam İstanbula dönmene katiyen rax olmam, hayır hayır, Şiddetle rod - dediyorum bu teklifini, Hem her halde işiniz hiç değilse iki gün sonraya kalabilir değil mi? Evet biç değlise daha iki gün burada kalım. Herhalde bunu reddedemez- sin, Sermet zayıf bir hareketle bu nazikâne teklifi do reddedecek ol- du, Fakat Güzide Teyze Serme - din söz söylemesine mahal bırak madan devam etti: — Sonra, dedi, doktor Nâzmı görmeden mi gideceksiniz? Şimdi kendisinden gelen bir mektubu © - kuyordum, Yarm saat dörtte Ya üikdereye gelmiş olacak. Hepmizi akşam yemeğine davet ediyor. AY- rca sizin de gelmenizi rica etmis. Her halde size bukadar büyük sem pati göstermiş olan bir adamm tek Bfini reddötmek daba doğrusu ons hiç görürmeden kaçmak ber halde doğru bir hareket olmaz, Sesinde bu adamım kalbini kırmak isteme diğini zannederim, “Cemil Cermet bir an için düşün dü, Sonra ihtiyar teyzesine gös - terdiği bu zlâkadan dolayı teşek- kür ederek: — Haklısmız teyze, dedi, Dok © toruz şayanı hürmet elini öpmeden Yanikdereden ayrılmam her halde büyük bir nankörlük olur, Sonra Her ne olursa olsun teyze sizi en ufak bir şekilde bile kırmak iste- mödim, Siz bana karşı o kadar iyi davrandmız ki, size ne kadar te - şekkür etsem azdır. Yarın akşama kadar burada, kalacağım ve yarın akşam yedi trenile gideceğim, Bu şekilde geldiği zaman doktor Nâzım Beyi de görürüm, Her halde da - vetlerine kalmadığım için kendimi affettiririm. Cemil Sermet bu sözleri fövka Mide sakin, samimi, fakat o kadar büyük bir kararla söylemişti ki, Güzide Teyze artık yeğeninden başka bir şey istemeğe cesaret e- demedi, Cemil Sermetle, Güzide teyzenin bttün bu konuşmaları es. nasımda Şükran gözlerini okuduğu kitaptan bile kaldırmamıştı, Güzide teyze bir emir vermek üzere odadan çikmes Cemil Ser - met kalktı ve bitkin bir halde pen- sevenin önüne giderek o gün gelen. Bu gazetelerden birini açarken Acı bir tebessüm dudaklarında di. Zümlendi, “Temiz Aşk" isimli hi - kâyesini neşretmekte pek acele etmişler, hattâ Yesari Gündüzün bu fevkalâde hikâyesini birinci say fadan reklâm etmişlerdi. Şiir dolu olan bu satırları haki - katen Yesari Gündüz mü yazmıştı. Hayır. bu satırları yazan yirmi yaşında seven ve sevilen bir âşık” ti... Ani bir hareketle gazeteyi bu « ruşturdu, rın üzerinden ayırdı, kitabını bir kenâra koydu, buruşturulmuş o - lan gazeteyi aldı ve kanapenin ü * xerino yâydı. Garip bir hissin bir sevkitabiinin tesirile gözleri Yesari vermedi, Şükran mahcup hattâ bi - raz korkak bir sösle sordu: — Okuyabilir miyim? Genç adamın kalbi nedamet his- siyle eziliyordu. “Oku Şükran, bu hikâyenin her kelimesi senin için yazılmıştır.” de” meği ns kadar arzu ederdi, Evet bütün bir gece Şükran için galışmış onun sevgisinden aldığı kuvvetle kalem yürütmüştü, Bu hikâyeyi sevdiği Şükran için yaz - mıştı, Yoksa Necdetin nişanhs; Şükran için değil, — İstersen oku,, Bence o hi. kâyenin hiçbir kıymeti yek, Diye cevap verdi, ve başka hiç © Gr gey möylemedi, (Desa ver) a bende ne gezr!.. Tiz söyle nereden buldün!,. Diye yakasma yapıştı, Birine | Kuyumcu kaşıkçı hikâyesini anlat tr, | İkinci kuyumcu dumanlı in | seven kurtlardandı. Fırsatı kaçıp'e' madı; — Hiç dinlemem, anlamam!, dedi. hissemi istedim, Yarı — Kaşıkçıya rastlıyan benim... Taşı on akçe verip alan de benimi Bu benim kısmetim. Yarı parasını” sana ne diye vereyim?!.. — Ne diye mi?. Evvelâ, onun eimas olduğunu sana ben söyle 4 dim!.. Sonra.. Söonra,, Ağzımı t& kamak için?, Birinci kuyumcu gürültüye pas buç bırakmadı, bırakmadı ama yas kasmı da ikinci kuyumcunun elin. den kurtaramndı, Kavga büyüdü, Kuyumcubaşıya aksetti, Kuyumes başr, taşı evirdi, çevirdi, pertav sızla muayene etti. Evet, bu bir ek / mastı, Hem... muhteşem bir el. mastı!,, Kuyumcubaşı kavgacılara birer kese verip basından savdı, İ Elması da kömali itina ile üç kat | demir ve sekiz kilitli çekmecesine yerleştirdi. Kuyumcubaşmn niye. ti bu olması kendisine mal ctmek- ti, Fakat, herkesin ağzı kuyumcu. Tülsun: #inde bir elmas bulmuş!, Üç ka. şığı yaymacı kaşıkcıya satmış!,, Kaşıkçıdan on akçöye kuyumeu almış!. Elmas olduğu anlaşıldıkta cubaşı da birer kese verip ellerin- İden elması almış! sinde bir elmas bulmuş! — Bir adam, Eğrikapi mezbe. lesi!,, Üç kaşık!,, On akçe! İki kese! Macerayı (opadişah Oo dördüneti Mehmet işitti. Kayumcubaşıya bir battı hümayun geldi: “Sen ki kw yumcubaşızm. Elmasi “bana gebe © resin!,.,, Kilitler açıldı, Elmas ku. yameubaşmın demir çekmecesin- den çıktı, Huzuru hümayuna çıktı, Saray elmastraşlarıns verildi, taş işlendikten sonra meydana seksen dört kıratlık eşine nadir rastidhir bir elmas çıktı! Hazinel hüma. yuna koyuldu, Vakanüvis Raşid efendi, tarihi. nin birine cildinin 354 üncü sayfa smda bu vakayı on dört satırlık bir fikracık halinde nakleder. Reşat Ekrem KOÇU ingiltere ile ispanya iktısadi bir anlaşma imzaladılar Madrid, 10 (A.A.) — İngilte- re İle İspanya arasında biran, laşma imza edilmiştir ir, Bu anlaş Mirasının cari orduğu memleket” lerden yapacaktır. Anlaşma pazartesi İn. İngiliz er , Hoare gün İspanyi makamları anlaş mayı bildiren bir tebliğ neşret, . Evvelce istikraz edir Jen meblağlar bittiği veyahut bitmek üzere olduğu cihetle yeni istikraz İspanyada iyi karşılanır caktır. Çinliler bir şehri geri aldılar Çunking, 10 (A. 4.) — Res men bildirildiğine Çin kuvvetleri Hankeu ile İçang ara, smda yarı yolda bulunan ve Hin slim li başmın çekmesi değil ki kilit vi. — Bir adam Eğrikapı mezbelee © komşusiyle kavga çıkmış, Kuyum. — Bir adam eğrikapı meazbele. S eş