ücüzlü Rüya! Ajanslar, Yuçoslavyada m'ikim hüâdiselerin başgösterdiğini, kabinede çıkan bir ihtlâf yüzün. den üç nazırm istifa etiğini haber , (Röyter) e göre “Bas- teklifleri leh ve aloy- bir vaziyet almayı Ür, Hükümet grupunu teşkil eden şefinden biri Alman tek. #leyhindedir. menhalardan gelen haber : nazırları e günü Alman- Almnzya bunda muvaffak ol Sak mı? Yugosluvyadan bir sey Köpsracak mr?., Burada da tahmi- me yer yoktur. Vallar, pek ya. pe banu dn meydana koyacak- Hasis, çok para “seven mâzul #edrazamlarilan birinin kâhyası, — alıçımı ve seyisi basbasa vermişler, Sfendilerinin cimriliğinden anesk fodla ve çorba ile ornç tnttur- duğundan yana yakıla şikâyet edi- Yorlar, biribirlerine dert yanıyor Kâhya der ki: — Benim aklıma bir düzen gek FE, di, Bununla ondan birkaç para ko- parabilir ve bu suretle bizi aç aç oraç tulturmasının İntikamı ak maş olarur. Aşcı ile seyis, paşanm öyle ko- lay kolay para verecek ndamlar- dan olmadığım bilmekle beraber, bâhyanın sözüne inanırlar, Arka sma takılıp vezirin odasınm önüne zelir, dinlemeğe başlarlar. rüyamda Sizi gördüm, Siz beyaz bir ada binmiştiniz. Üstünüzde sır. malı elbiseler, nişanlar vardı, Sa raya gidiyordunuz, Paşa kendi kendine mırıldanır; — Hayırdır İnşallah! Vüzerel. ğımma delâlet olsa gerek! Ve göbeğinin üstünden örme ke- beyaz at üstünde sara. giderken görürler de, ben na- , asilman iki hurzide iğ ij yapayım “dör tum,“Fakatme-yapayın ki Mös, iv ondan arkada isen, yazdıklarımı okuyor. | © Bir Fransız kadını meşhur fi- Zik #limi Kondanin ile beraber hir salonda oturuyor, bir taraf, tan konuşuyor, diğer taraftan bir mektup yazıyordu. Âlimin arkasından yazdıklarım okudu. Bunu görünce canı sıkıldı. Mek- tuba şu cümleyi yazdı: “Size başka şeylerde yazacak- gözinin zaptı, ve sair. SÜMER SİNEMASI Bugün; Sezirellerine Şep, Neşeli, Zarif ve Sevimli bir file talim ediyor: MELVYN DOUGLAS - JOAN BLONDEL Tarafından yaratdan kareleetli, kuvvetli ve kahkakalı GÜZEL KIZLAR PARiS'e Hransızca sözlü filmini gidip görünüz. Tiveten: Fevkalâde halihmazr mazzaralarını gösteren 2 #üm; Atinnda Bay METAKSAS'm Cnazs merasimi, Afrika Harbi, Bin En kuvvetli ve en güzel TÜRKÇE 8ÖZLÜ - ARAPÇA ŞARKILI Dram fümi SAADET YUVASI Mazır bülbilü FATMA RÜŞDİ taratından Suç Üzerinde yakalanan büylk âlim itiraz etti: — Hayır madam yemin ede, rim ki, yazdıklarınızı ökumuyor- dum. İ | | Baş döndürücü — Müthiş — Heyccanlı, mmaızzam salenelerle borlersi alâkadar odun meraklı mevzuu İle iFEK #ioş Bulutları org e Baş Rollerde: EDWARD G. ROBINSON- 'RUTH MUSSEY Ayrıca: Hüve olarale: En son Foks Dünya bavadisleri ve müthiş harp sahnelerini gösteren ? Hususi Harp Havadisleri Gazetesi “FRANKŞTAYNIN Oğlu Aşk ve Macora filmlerinin ca İyi ve en kuvvetliki BORİS KARLOF - HABER — Aksam postası Fiyat mürakabe bürosu arı kovanı gibi işliyor Valinin halka tavsiyesi üzerine ihtikâr ihbarları çoğaldı kadınlar, manifatura, erkekler peynir muhtekirlerine göz açtırmayorla ! Fiyat murakabe bürasunda- | gazetecilere verdiği beyanatta, yım. Büro lâfını duyunca, küğrt kalem, karton ve kırtasiye ile ömür çütüten bazı bürolar aklı, mıza gelmesin. Bu büro, başka | “büro”. Fiyat mürakabe bürosu, ihtikârla mücadele için kurul Tavştur. Kuruluşu henüz bir kaç ayı bile doldurmıyan fiyat muraka, be bürosunun şimdiye kadar çı- kardığı işlerin bine yakın oldu. ğunu söylersem, bu “büro” nun nasıl bir yük altında kalkmağa çalıştığı kendiliğinden meydana çikar: p Ihtikâr ile mücadele, Evet, mevzi bu, fakat, üç kelime ile hulâsa edilen bu mü azzamı işin takibi, tesbiti ve hal, li için sarfedilen mesainin kro- kisini çizmeğe bileüç sütun silme yazı kifayet etmez. Bir saate yakım bir zamandan beridir, büro şefi Muhsin Bac'n yanımayım da henüz kendisile iki çift lâf etmeğe vakıt bulur madrm, Meşgul, hep meşgul. Te, lefon zili çalıyor, kapı vurulu- yor, memurlar gelip gidiyor ve dosya, dosya, dosya... Sabah akşam adliyeye verilecek ihtikâr mazmunlarına ait dosyalar, 4 üncü Vakıf hanın bir kaç odasma şöyle bir siğmiveren fi- yat murakabe bürosunda Yârım saat kadar meşgul olmak, İstan, bulda ihtikâr ile nasıl mücadele edildiği hususunda güzel bir fi- kir edinmeğe kâfidir. Muhsin Bac'a soruyorum: — Demindenheri buradayım. Konuşmağa bile fırsat bulama, yoruz. Bu kadar işin içinden na- sil çıkayorsuruz? Mütevazi bir gülümseme ile; — Çıkıyoruz işte!, — Evet ama bu öyle söylen. diği kadar kolay olmasa gerek. istanbulda, hemen hemen her salcmım başma bir memur di- | kilse, yine ihtikâir tesebbüsleri. nin önllne geçilmiyeceği söyle- nir, — Buna zâten imkân yoktur. Fakat şurasını da iftiharla söy, Jiyebilirim ki, halkımız, hükü- metin açtığı ihtikâr ile mücadele savaşını gün geçtikçe daha far. Ja benimsemektedir. Valimizin, Rur.A LUGOSI tarafından âlıcmm yüz kuruştan yukarı her alış verişte mutlaka fatura is- temesini, vermiyenleri ihbar et, mesini tavsiye ettiğini biliyor- unuz. Bu, derhal tesirini gös. terdi, Hakikaten de öyle. Ben bürola iken, içeriye giren Niğdeli bir genç, bir mağazadan pulluk, sa- ban vesaire satın almak istedi. ğini, fatura talebini reddettik- lerini haber verdi, Arkasmdan başka birisi geldi, kahve bulamadığını, halbuki ba, yılarında kahve stoku mevçut olduğunu bildiğini söyledi. Bir başkası kumaş ihtikârmdan, başka birisi peynir dalâveresin- den bahsetti, Ve bu ihbarların ardr arası kesilmedi. Sordum: — Ihbarlar, azalıyor mu, ç0. Salıyor mu? — Çoğalıyor. — En fazla hangı mevzularda ihbar vaki oluyor? — Bayanlar manifatura, vr kekler peynir ibtikârmi bilbas, sa ihbar ediyorlar. — Tobar vaki olduktan sonra n8 yapıyorsunuz? — Tertibat alıyoruz ve cür- milmoşhut yapıyoruz. — İhbarı yapan vatandaş, her hangi bir sebeple bu ihbardan vazgeçme? — Biz vazgeçmeyiz ki. Sonra buna sebep te yoktur. Olsa olsa, cürmiümeşhutta yeatırilan para, nın sürüncemede kalması endi- şesi hâkim olabilir. Halbuki, şimdi buişde halledilmiştir. Sonra, evvelce satışa arzetme, mek suç değildi. Şimdi suçtur. Bu hususlarda kamın! mevzuat. ta tadilât yapılmıştır. — En fazla müşkülüta uğra" dığınız nökislar? — Azami kâr nisbetleri ko, nulmamış eşya satışlarında ih- tikâr: tesbit çok zor oluyor. Bu takdirde mazmun, harpten evvel. ki maliyet fiyatlarını, aatışlar- daki kâr hadlerini ortaya çıka- rıyor, Bir takım hesaplar kitap- lar serdediyor ve soruyor: — Harpten evvel bu kadar ka, zanıyordum, şimdi harp var, gü kadar paramı riske ediyorum, sermaye yatırıyorum. Sonu bi- inmez bir maceraya giriyorum; 8. Şu kadarcık bir para kazan, meişmi, çok mu? Büroya birisi girdi. Kravat- sızdı, taşralı olduğu anlağılı. yordu: — Ben Gaziantepliyim. Maka- ra satın almak istiyorum. — Tüccar mısınız ? — Evet, — Vesikanız var mı? Adamcağız şaşırmıştı. Belliki vesikası yoktu: — Var ama yanımda değil, — Peki, ticaret odasından bir vesika getiriniz. — Bu da uzun sürecek. Bu iş için on beş gin lâzım. — Peki öyleyse, burada, pi- yasada sizi tanıyan vardır elbet. Onlardan tevsik ettiriniz. — :Peki, nümune getiriniz. Tahlil ettirelim. Muhatabıma sordum: — Taşradaki tanmmış, tanm- mamış bir çok ticüret erbabı hakkında kanaatinizi söylüyor. sunuz. Hepsini tanloyr musu- muz? Ya İstonbuldakiler? Vazi, fenize başlayalı üç ayı bile geç- medi. Buradaki “kurd” ları da tanıyor musunuz? — Taşradakilerini epeyce ta, nıyorum. Ziraat Vekâleti mi fetişi olarak bütün Anadolu şe. hirlerinde teftişlerde bulunduğu- mu söyliyebilirim. İstanbuldaki tacirleri de tanıyorum. Babam buradaki ticarethanesirde bu. di piyasa ile hiç temas etmi, yorum, Hattâ bir çokları, beni, saki ticaret müdürlerinden Muh- sin zannedip müracaat ediyor. lar. — Bana öyle geliyor ki fiyat murakabe bürosunun mahrem olması şart. Thbarda bulunanlar arasmda kendini göstermek is temiyenler bulunabilir. Baksanı, Za, bir gazete, büro koridorla, rında adamlar dolaşlırtıp ihti kâr ihbarında bulunanları “av, lamağe” çalışan açıkgöz tacir. lerden bahsediyor — Demin de dediğim gibi. İhbar vaki olduktan sonra muh- bir vazgeçse de iş yürür. Fakat Büro'nun mahrem olması, her cihetten lâzrm. Şimdilik buna imkân olmadığını da biliyorsü, nuz. Şimdiki halde fiyat murâ- kabe bürosunun mutlaka 4 üncü Vakıf hanında çalışması lâzmm. Handa ise boş daire yoktur. Akşam olmağa (başlamıştı. Gazeteciler sökün ettiler. Arka- daşları atlamak endişesine dü. şürmemek için Muhsin Bac'a vedâ ettim. Kendi kendime: — Bae! İhtikâr ile micadele teşkilâtmm başmdaki zata hiç to uygun düşmeyen bir soy adı... diyordum. REŞAT MAHMUT Fransada mahküm olan komünistler Clermont - Ferrant, 22 (A. A.) Beyanname dağıtan beş koml- nist askeri mahkeme tarafından 9 aydan 3 seneye kadır hapisle ceza» Jandırıimışlardır. Bunların Fran - sadaki o ikametleri de muhtelif müddetlerle tahdit edilmiştir. “Toulonse, 22 (A, A.) — 1940 da Towloute'da tevkif oğiler 11 ko- münlist dört aydan dört seneye ka dar hapisle cözalandırılmışlardır. Bunlardan bazılarının cezâs; kabili tecildir, Diğer bir komünist beraet etmiştir. «Dünkü ihracatımız Dün gehrimizden pek az ihracat Kaşlı göz arasmda Sorduğum £ yaprtmıştır. Evvelki gün 2 amiyon &- susllere devam niyetindeydim. | ra olarak kırılan ihracat yekoruns Telefon zili kimbilir kaçmcı de, | mukabi dünkü mracatm pek az olu- fa çaldı, Muhsin Bac ahizeyi aldı: Ün en elaman Dün, Yüpanletine bairie, İmrigreye — Yerli nişadır mi yapmağa | pndık, Almanya ve Mısra tütün sa tatmaytar, ,ör Ansiklopedisi Kürk mantolar muhafaza etmek için Yüzlerce lira vererek N nız ve büyük bir zövkle orka nızda taşıdığınız kürk mamto- nuzu bir yaz mevsimi zarfında harâp olmuş görmek tabii İste, mezsiniz Kürk mantoların iyi muhafazası için ne yapılması lâzımgeldiğini bilmek, bu rok, tadan İhmal edilmiyecek | bilgi- lerden biridir. Yünlü elbiselerin ve kürk mantoların en başında gelen düşmanı, hepinisin bildiği gibi, güvelerdir. Güvelere karşı ilk hatıra gelen şeyde, naftalindir. Fakat, naflalinin kokusundan şikâyet etmiyen: kadın da yok, yaz mevsimi naftalin içinde kalmış bir manloyu arkanı giydiğiniz ilk günler kokusu #i. zi çok rahatsız edecektir. Bunun için, naflalini bir gö zete kâğıdı içine #urarak kürk mântonuzun arasma koymayı tavsiye tdebiliriz. Gazete küğdı yalnız, mantonuzun Dafialinle Boğrudan doğruya temasa gel, mesine mini olmaz, aynı zaman, da elbiseyi güvelere karşı daha müessir bir surette muhafaza eder. Zira, güveler, naftalinden olduğu gibi, gazete kâğıdındaki mürekkep kokusundan da kaçar” lar. Bu suretle, gazete kâğıdma sa, rarak koyacağınız naftalin bir taraftan elbisenizin fazla nafta, Tin kokması mâni olacak, diğer taraftan, güvelere karşı daha müessir bir kale teşkil edecek- tir, Kürk mantonuzu raflaline bu, ladıktan veya içine kâğıda sarıl, mış naftalin koyduktün sonra 0- mu sandığa kapamakla, güvelere karşı kat'i muhafaza “altına al- dığmızı sanırsanız aldanırsınız. Mantonuzu veya diğer yünlü el, bisenizi ara sira çıkarmak, gü, neşe sermek lâzımdır. Kürk mantoların muhafazası: © na kışın da dikkat etmek icabe- der, Kışın, yün bir mantonuz varsa veya kürk mantonuzu her zaman giymiyorsanız, sandıkta veya ogardiropla sakladığınız müddetçe, güve tehlikesinden Wu. zak olduğunu zannetmeyiniz. E. ğer sandığınız veya gerdirobu- muz sıcak bir yerde ise, güveler yine çıkacak ve manlonuzu ha rap edecektir. Bunun için, gar. dirobunuza soğuk bir köşe inti, hap etmelisiniz. Kürk mantoların muhafaza» sında dikkat edilecek noktalsr. dan biri de ıslandığı zaman ku. rutulmasıdır. Mantonuzu sakın sobanın veya kalöriferin yanma koyarak kurutmaynız. Bozul- masına ve tüylerinin bütün gü- zelliğini kaybetmesine sebep 0. lursunuz, Kürk mantoları kurutmanm eo mükemmel çaresi şudur: Yere serersiniz.. Üzerine tuz dökersiniz. Tuz, bütün suları i. çer, Sonra, temiz bir havlu ile silerek tuzları alırsınız. Mamto- nuz kurumuştur. Mantonuzun boyanmış kürk- ten yapılıp yapılmadığını anla, mak için de kolay bir çare Var. dır; Elinize alıp üzerine hafifçe üfleseniz. dağılan tüylerin altm: dan derinin hakiki rengi görü ür, Deri beyaza boyanmamış tm, Siyahsa boyanmıştır. Yalnız, boyanmış kürkleri mühim bir faydası vardır: Yor larına güveler hiç uğramaz! ZAYİ — Beyoğlu yalancı mekerli şübesinden aldığım askerlik terke mi zayi ettim. Yenisini alacağımda!