15 Mart 1941 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

15 Mart 1941 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABE R — Aksam vostam Posta nulunu na Zaman vg kim icat elti ? Hiç merak ettinizmi, posta Pulları ne vakittenberi kullanıl maktadır. Bugünkü şekliyle posta pulu bir İngiliz icadıdır. Fakat posta işini düşünen ilk adam İngiliz İngiltereden sonra posta pulur nu Fransa kullanmıya başlamış- tır, 1841 senesinde meclise posta idaresi kurulması teklif olunmuş ve postanm pul ile idaresi keyfi- yeti tam dört sene mecliste kal- değil, Fransızdır. Elde edilen | dıktan sonra 1848 de kabul olun” malümata göre dünyada ilk ola" muştur. tak Fransız parlâmentosundan mebus Velayer 1653 senesinde Pariste küçük bir posta (dahili 1 olardalı posta) tesis ve uzak yerler için sz kutular yapmak müsaadesini ai- mıştır. Masrafları korumak için Kur;una dizildi Velayer mektubu gönücrenin ve" pe WA) DEE ya mektup gönderilenin muay- yen bir para vermesini esâs ola- rak ortaya atmıştır. Hattâ pos | ta kutularına mektup atanlara suçları ile Lâhay'de muhakeme o- posta parasını da birlikte atıyor- ün il ne tardı. edilen 18 Holandulıdan 15 ! kur guns dizilmiştir, İdama reahküm ©. ! dilen diğer 3 Hollandalınm cezee | »i askeri kummandanlıkça müebbet | kilrek cozasna gevrilmiştir. Holanda mntakası askeri ku- mandanlığı bildiriyor: Bozgurruluk, tethiş faaliyeti ve | casus teşkilâtlarma mensup olma Bu iptidat bir usulü. Demin de kaydettik. Posta pullarını bu- günkü şekliyle ortaya alan Rov- land Hil isminde bir İngilizdir. Banı kimseler de posta pulunu iat eden adamın İngiliz olduğu- nu kabul eder, fakat isminin Rov land Hil değil, Ceymis Şalver ol- duğunu iddia ederler. 'Mucit hangisi olursa olsun mu- hakkak olan bir şey varsa o da ba icadm bundan tam 101 gene evvel 1840 da İngilterede icat Tunduğu ve o gündenteri de her- kes tarafından kullanıldığıdır. Temsil Beyoğlu Halkevinden: 1 — 158041 Cumartesi günü saat 20 de “Temsli Şubemiz “Beyas Bay. kus,. piyesini temsil edecektir. 3 — 168941 Pazar günü sant 1430 da Teri Şubemiz “Beyaz Baykuş piyesni temasi adecektir. 8 -— Her tki Tennsile aft davetiyele" rin mw Müdürtlüğünden alınması ren olunur. “Tehiikelerin heysenr... Aşkım meşe. Müziğin hayat verdiği büyük Mi: BUGUN LALE Sinemasında HUSAR AŞKI Budapeşterin rüya dolu saiilerinde yapanın en güzel sgk ve islarab FOGSANI.. DIKKAT; İki HARP pursalk birden: 1 — TÜRKÇE BRİTİŞ PARANUNT JURNAL'da: Amerika pilot ları İngilterede bara skımlanna karşı müdafan « Paraştitçillere kar. gi hazırlık. 4 — RUMCA YUNAN JURNALDA: Yunan , italyan topçu dsl. lamu, cephelere akın » Yunsn erlâinrharbiyesi iş başında, Bugün saat 1 ve 2.30 da terstiütiz matina, AŞK İhtiras ve heyecani: sahnelerle dolu BUYUK BIR MAÇHRA SON GEçiT Büyük Fransız filmi Başrollerde: PERNAND GRAVEY » CORİNNE LUCRAİRE ayrıca en son gelen faks dürya bavadialeri BUGUNSARAY Sinemasında “Çam sakızı, flminin kahramanı, en fazla dokunaklı yıldnn ANN SOTHERN Bütün rekorları, yakıcı Ihtirmalarin doiu ve aşik için yağıyan bir kadının macsrasını tasvir eden ÇAM SAKIZI KOKGODA Yeni ve orijinal filminde Kırıyor. Hüvetan: WALT DİSNEY renkli MİKEY MAUŞ filmi Bugün saat 1 de Levzilâtlı matine, ———-. Bugün TAKSİM sinemasında 3 büyük flirnden arfimkkıp müsteana programı görünüz. I- ZANZIBAR Senenin en muthiş Macera ve sergüzeşt filmi 7-Çılgın gençlik 4 yeni dansm beadeğiidiğin: göreceksiniz. Büyük bir Aşk Fm | İ ilkbahar süprizleri Almanyanm, Hitler ve Gö ringten sonra üçüncü sahsiyeti H. Rudolf Hess 10 şubat tıri hinde, Breslav'da verdiği nutuk. ta şunları söylemişti: “İngilizler kendilerine, bu sü. küt devresinde, neler bazırlan. dığmı tahmin edemezler” * İngilizlerde buna cevap verdi ler: “ Almanların yapacakları her hangi bir taaruza hazırız” | ... İlk bahar yaklaşıyor; herkesi bir düşüncedir aldı: “Acaba harp, ne gibi vasıtalarla, ne g£» bi yeni silahlarla hızlandırın. cak” 1918 harbinden pek çok fark. Ws olan 1940 harbi, 19di de ne gibi yeni bir manzaraya bürünc cek. Muhasim devletlerin erkânı harbiyeleri, İngilizlerin “İntel. cins servis” i ve Almanlarm “ikinci bürosu”, biribirinin sn» larmı elde etmek için büyük yretler sarfediyorlar. Bu harp matik ve heyecani fi. ve kafa muharebesidir. ».. 1 — PLANÖRLER Bir İngiliz askeri mlnekkidi diyar ki: — İngiltere, büyük kütleler halinde, top, tayyare, tank vo plânörlerle taarruza uğrayacak. tır. Plânör, harpten evvel, Alman. ya ve Sovyet Rusyada binlerce Amatörün #por nevinden, meğ- Etleleriydi. Plânör, bir tayyare- nin arkasma bağlanarak üç la metreye kadar yükselir. ve ora, dan sabit kanatları Sayesinde kendi başına bırakılır; plânör havada saatlerce süzülür ve bir iniş sahası seçerek yere konar. Tayyareler yedeklerine bir tek plânör aldıkları gibi fazlasını da alabilirler. Çift kanatlı ufak bir Büher Yungman tayyaresi, altı plânörü şeklinde ve üçerli Iki parçayı ye. değine alabilir. Tayyareden ayrıl maları icabettiği zaman önce be. gin ile altınei sonra dördüncü ile üçüncü vedaha sonrada ikinci ile ! birinei plânör bırakılır; havada * süzülmeye başlarlar, Nazari bakımdan tetkik eder sek, Manş sahillerine tayyare yedeğinde sayısız plânör getir. mek hiçte müskül değildir. A- vantajları, ses çıkarmamaları ve yere indikleri zaman sür'atleri- nin 40 ve 60 kilometre arasında olmasıdır; plânörler bu suretle, herhangi ârızalı bir toprakla temasa gelseler bile (hattâ gece. leri) süratlerinin azlığı dolayı» siyle bir kazanın önline geçebi- lir veya kazayı hafifletebilirler. Bunun müşkülâtı, sayısız pilot yetiştirmek mecburiyetidir; zira plânörleri kullanacak adam lâ, #umdır. Bu adamları yetiştirmek zamana mütevakkıftır. Bugün de, hava ordularmda eksikliği hissedilen, pilotlardır... ... Ti — NAKLİYE TAYYARELERİ Nakliye tayyareleri 9 nisan 1940 tarihinde, ilk defa kullanıl- dr. 9 nisan sabahı, kocaman İki Alman tayyaresi Oslo havu meydanma kondu. B ulayyar*- lerden iki kıt'a asker çıktı; ma, | kineli tüfenkleri sayesinde hava meydanına kolayca hâkim oldu- lar. Biraz sonra, beş dakikalık fa, sılarla, sayısız nakliye tayyare» leri görüldü ve sahayı piyade- lerle doldurdu. Nakliye tayyareleri 10 mayıs, ta Hollandada daha faal bir rol oynamağa başladılar. Nakliye tayyareleri toprağa inmek mecburiyetinde değildir. Taşıdığı piyadeler, tayyareden paraşütle atlarlar. Hepsi hafif makineli veya otomatik silâh, . larla ratloehhezdir, kabi evvel, İngilirler, De- ŞE eki Almanlara linea, onlar J. U.SZ LU, si i kullandılar, Zira bunlar sür'at, terinin azlığından dolayı eiveriş- li değillerdi. Bir fırkayı bin nakliye tayya- resi, bütün teçhizatiyle, naklede, bilir. Mevzil müdafaa kuvvetle, ri, bunların karşısında çok müş- kül vaziyette kalır. Tayyareden indirilenleri mağlüp edebilmek için tank ve zırhlı o srabalarım yardımı elzemdir. “.. TO — UÇAN TANK Tayyare ile indirilen piyade lerin himayesi için, onlarla bir, ükte tank ve zırhlı araba da nak, tetmek lâzımdır. Sovyetler ufak bir tankı, çok büyük bir tayya- venin tekerlekleri arasma bağ- lamak suretiyle nakletmek tec rilbesini yapmışlardır. Görünüşte basit olan bu şeki) tatbiki kolay bir mesele değil, dir, Zira bu bir yük, bir ağırlık ieselesidir. Tayyare tarafmdan indirilecek bir tankın hafif ol, ması, hafif olunca da yırhm İnce bulunması iktiza eder, Maama- fih böyle bir talik hiç olmazsa otomatik silâhlara galebe çalar bilir, Uçan tank imali ise gayri mümkün bir şey değildir. . * IV — YÜZEN TANK Tanklar henüz uçmaya başla” mamışlarsada Yyüzmeğe başla, mıştır. Sovyet Rusya, hem karada hem denizde harekete geçen sa, yısız tanklar imal etmiş bulun. maktadır. “Amfibi” ismi verilen bu tanklar bugün Sovyet ordu- sunda yer almış bulunmaktadır, Amerikalilar da “Amfibi” tanklarını icat etmişlerse de bunları orduda kullanacakları yerde filmlerde teşhir etmeği tereih etmiş görtinmektedirler. Hotlânda, bol nehirli bir yer olduğu halde Almanlar Amfibi tankları kullanmamışlardır. Fakat bu, ileride kullanmıya, caklarıma dair hir delil sayıla, maz. Ne yazıkki Amfibi tankı da uçan tank gibi ince zırhis olmak mecburiyetindedir. Ruslarm Amfibileri üç buçuk tonluktur. Amerikalılar ise 22 tonluk Amfibi tankları imal et, rek üzeredirler. Düşman sahili, ne çikacak olan bir Amfibi tan, kı, tank defi topu ve düşman tanklarma karsı dayanmak meo- buriyetindedir. (Sonu yarm) İHABER'iR bDulmacaâsı 0045678991. rekieep kelime) 7 — Parmak wzüve tarmdan birinde hiçbir gey yok; (m. rekkek kelime), geçmiş, $ — Birada, nm fikir ve içtibadı, eski bir Türk kabilesi, 4 -— Mahkemeden AlDIr, tâ. mizigi ortadan kaldıran, 6 — Siki. şik, gahre hareketleri, 6 — Borcum vermemek, sıfat edatı, OT — Vazk, güzei, yenecek şeylerden, $ — Cem edatı, çalışkan bir hayvan, ca (insan, bir cins klirk, 10 — Bir yemin hamı, yemeğin lezzetini ta. minedenlerden, 11 — Istanbulda bir semt, bile, Yukardan aşağı 1 — Avdet adem (rürekkep kelime) 3 — Tebintte olduğu gibi, Yunanistan 4x yaşamış eski "Türklerin yelleri, 5 — Birin! görmeğe gitmek, (arapça isörmek), 4 — Baba, nota, 8 »- Çöz Halıraları yazan: Aşçı Dede ıbrahim Ee: 17 Yollarda şeyh ve derviş kıyafeti emniyet te. min eder-On bin kuruşluk senedi mahsus - Trabzon valisi Izzet Paşa - Padişahın gözünden düşen bir odalığa eski mevkiini kazandıran şey- he bir konak hediye edilir. Bu siralarda bazı aile vukua” tını kısaca kaydedelim. Babamı, karım ve oğlu ile beraber Erzin cana getirttim. Erzincanda, bir kız çocuğu ile toze bir dul büla- di bu zattır. Kendileri "derviş lerdendir. Derviş elbisesine o gi- yadesiyie muhabbetleri vardır. Bu hali ile de böyle elbise iie bulunmuzlar. Huzuru âliyenize rak babumi üçüncü defa olarak evlendirdim. Benim bir ikinci oğ- Tum oldu, admı Salih koyduk Babamın İstanbulda bırakmis olduğu ikinci haremi de “ya gel- sin, ya beni bıraksın” diye Babi- âliye arize vermiş, Erzurum | valisine emirname gelip vilâyet” ten dördüncü ordu müşirliğine | yazılmış. Abdülkerim paşa da bana irade buyurdu. Akşam şeyh efendimize mese leyi ürzettim. Bunun balli ve validemi de alıp Erzincana getir- | mek üzere benim Jstanbula git- mekliğime karar verdik. Abdili- kerim paşa kırk bes gün izin| verdi. Lâkin şuraya butaya bir hayli borcum vardı. Bu borç; ev- velee harsmimia ve anamın İs tanbula girmesi, sonra babamin ve hareminün Erzincana gelme si, babamın evlenmesi maddesi, benim de aşk ve muhabbetle ak- çe ve mal gözümde olmayıp yağ” madır alan aism diye harman sâavurmam yüzünden olmuştu. Şeyh elendi: “Bu borç size manevi bir zincirdir. Asla terak- ki edemezsiniz. Ancak maaş ve tayinatmızdan bunun için bir miktar şey bırakm!” dedi. On bin kuruş kadar bhazinede bir alacağım vardı. İstanbulda dö | bahamın bir hayli borcu vardı. Onun da ödenmesi Jâzımdı Bırakacağı kadının nikâh ve nafakası gibi şeylere de para lâ- zumdı, Bu on bin kuruşu onlara begi hapla eli bir başıma Trabzana hareket et- tim, Pantalon, sato ve fes hurç'a koyup, başımda ârakiye üzerine beyaz sarık ve uzun entari üz rine maşlâhı ile hayvana bindim. Trabzona bir sabah erkenden vasıl oldum. Sevk memuru bin bası İbrahim efendiyi bulup: “Azizim, bir gün evveloe bizi bu- radan İstanbula âşırmalı!” de dim. “Bu akşam üzeri kalkacak Nemçe postası vardır!” dedi, Ben: “Tamam, dedim, lâkin on bin kuruşluk senedi mahsus var” dır, bunun çaresi ?..” İbrabima e- fendi: “Buyur, beraberce vali beyeefndiye gidelim.. Şimdi güm rüğe havale alıp oradan hemen alırız.” dedi. Hemen hükümete gitti. O zaman Trabzon valisi olan İzzet pasınm odasma gir dik. Binbaşı İbrahim efendi kiye” fetimden (o ziyadesiyle (etol: “Pantalon, sato ve fesinizi giy- seniz iyi olur!..” demişti. Ben © ralr olmamıştım. Arakiye ve paşa Dördüncllordu müşirinin tahri- ratmı okudu: “Ruznameci İb- rahim efendi nerede?" dedi. Binbaşı beni gösterdi. Vali ba- na göz ucuyla bakarak tahriratı tekrar okudu: “Canım cefndim.. Ben rüznamçeci efendiyi #orw yorum!” diye tekrar etti. Bunun üzerine İbrahim efen- di: “Efendim. Razmameci efem cuklarm ve bazı büyüklerin bir oyun cağı, oturndacak yerlerden biri, 6 — Bir hayvan, bir Rum kadınm ismi, 8 — Yemi dünya, kuru yerin vatandaşları, alfabede bir har. Fin okunuşu, 11 — İran dilinde (iyi) yalan. 77 numara bulmscaresın balı: 1 — Çenesidiiştik, 2 — Obur, Lâge, A, 3 — Burak, Mürur, 4 — Ab, Med, Naşide, Ekin, 6 — İk, Lü in, Adamak, 8 — Wrişes, | Ben de vali pasadan çok | disi âlemi hayret ve acele ile geldiler. Vakit bulup da hurç'dan elbiselerini çıkarıp yemediler” dedi. İzzet paşa br Ba dikkatle baktı: “Hüda hakki in fevkalâde sıkıldım. Hürmet te kusur ettim. Rica ederim, böyle elbise ile yemeyi Güm lemiz derviş mizaçlıyız. bisenin dervişliğe ne zararı a dır.” dediler, İltifat edip yan larma aldılar. Derhal gümrüğe havale ilmühaberi yazdırdılar, sıkı dım. Ne çare, küstahlık oldu bir kere... Hemen gidi pparaları aldım. İkindiden sonra vapura binerek İstanbula hareket ettim. Defterdar Halet beyefendi, Rusya seferi hesaplarmın görül- mesire memur komisyonun rojsi idi. Validemi ve akrabaları siya retten sonra kendilerini silip gördüm. Eeni görünce, sevincin den odanm ortasma kadar koşa rak boynuna sarıldı. Erzinema dönünceye kadoar hiç bir yerde kalamıyacağımı bildirdi. Kendi- lerine şeyh eefndimizin selâmla* rmı getirmiştim. Fehmi efendi “Halet beyefendi ile beraber Er zurumlu Şeyh Hasan efendiyi xi- yaret edip selâmıt götürün, ora” dan Eyüpte Mücazibullahtan Haşim Babayı ziyaret edin, ken erzbede- dir, bir şey söylemeyin, ne söy lerse dinleyin” diye tenbih et mişti. Ancak gündüzleri valide mi ziyaret ediyordum, yol hazir hığma bakıyorduk. Şeyh Hüseyin & fendinni konakları Ayasofya ca miişerifi ittiselinde, yol Üzerin de bir büyük konak idi. Bu ko nak, Sultan Abdülmecit hâzret- lerinin ikballerinden (odalıkla rından) bir kadın tarafından 1- Imıp şeyhe hediye edilmişti, Hi- kâvesi şöyledir: Padişahm bu kadma olükası vardı. Fakat her nasrlsa bir var kit kendisinden soğumuş. Kağm kendisini tekrar sevdirmek için hocalara, şuraya, buraya düş müş. Bir fayda görememis. O zamanlar Şeyh Hüseyin efendi de İstanbula yeni gelmiş. Süley- maniye tarafında bir zatın kon2- ğında misafir imiş. Bumu haber alıp oraya gitmiş, Keyfiyeti sevk hazretlerine arzetmis, Hüsevin efendi: “Biz öyle ntişha vezar okur, üfler şeyhlerden eğilir. Bir kalender fakiriz, bir dervi- şiz.” diyerek kabul buyurmamış” lar. Konak sahibi tarafından de riça olumunca kadını hururların&, çağırmış: “Biz öyle nüsha bik meyiz.. Ancak biz meğer bir pa- zardır.. Haydi git... Sarayda 20” tı gahane simdi sizi arıyorl.” demesi tizerine, hatun bu sözden bir şe yanlamayıp saraya gider ken yolda, baltaetlarm ber biri birer hayvan üzerinde sür'atle karşılaşmışlar: “Amen efendim. Zatı sahane acele sizi soruyor larmış..” demişler, Kadın sarayi gelip huzuru şahaneye çıkmış Abdülmecit Hanm eski alâka# on misli ziyade olmuş. Kadr ertesi gün hemen Hüseyin efen dinin huzuruna gelmis. Ayaklı rma kapanıp yölvarınıs, Ayas yadaki konağı alp Seyh Hüs yin efendiye hediye etmişler. Defterdar Halet beyefendi ik kendisini erkenden zivaret ettik ANK katta bir ufak odada oturu yorlardı. Kendisi ufak bir erkiz minderinde idi. Yukarı minde? baştanbaşa her cinsten dolmus” tu: Paşa mazfili, yeniçeri eskisi bektaşi fıkarası, hoca efendiler kalenderler zilmresi.. Sanki sefi" nel Nuh gibi, Şeyhin basmdaki sarık gayri muntazam, Abans yakası bir tarafa miti. Boğr açik bir perişan halde oturu yordu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: