25 Ocak 1941 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 7

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

#VİKLE ĞY FE İA » İğar taraftan Al Vudun bulun- © Üü yerlere dair malümat almca | heca Mr, Spartona haber veri . — Yolum, Denizaltı barma bunun i- V girgittik, Bulamadık, Oradan Mir, D Sprtonla arkadaşı kumar klübü. lı,itt.ıhr Kumarhanenin direk - ü.hyımm meydana gıktığını « Suymca intihar etti. ı Spartonun arkadaşı Tomso - Imölümnnde herhangi bir mes , 'lîbt hissem — yoktur. Bu zavallı — Ber çete tarafmdan, birdenbire 'Ö yaarrma gelince, derhal öldürül - 8N düKumarhaneye yapılan bu bas, 08 kım görülen neticesi Al Vudun &danlarını oradan — uzaklaştırmak Od olü, Çete bildiğimiz metruk fab- O rilksma nakletti. 0 | gece iki genç polis hafiyesin. " de aytildıktan pek az sonra Mis D Li je-beraber, hâdiselerin nasıl h bircereyan takip edeceğini öğren- © me kastiyle kumarhane civarma | EiNnistik. Ayni zamanda Al Vüd y Poslerilan- kaçmağa muvaffak o . e- luşa üzerine ateş etmek maksa - » dltsda- gürüyordum. Fakat geç A . Biç Mis Lili, çetenin gizlendiği ye . rirsbildiği öteki methalinden içeri g Sitli, hen dişarda gözcülük yap - g a Köndisini bir daha ancak er. , Ö tetogünü gördüm. Bana orasını ! bulduğunu ve az kaldı tev- e ktsedileceğini anlattı; gülüştük. G Me, Sparton halızanıza müraca. Vet ediyorum, Bu gece Mis Lilinin -M Vudun- suç ortağı olmasına im- M olmadığını, çünkü — Lavrens Iaueı- in dostu olduğunur size söy. gilememiş miydim? Bu, hakikatin k tam-kendisiydi, zira Lavrens Lat u ter bizaat bendim. e0 —- Geçelim... Metruk fabrika - _.“ M mMuhasarası gecesi Mis - Lili #Kaybolmustu. — Akıbeti hakkımda Müthiş bir endişe duyuyordum, Be Ünimle döst — olduğunu keşfettiği takdh'de A Vüud ona da Pecciye WPf*ğînı yapmakta.bir an tered. $ düt etmezdı Betti lâfa karıştı: — Al Vudla geçirdiğim müthiş " İfakikalar endişenizin yerinde ol - işenizin yerinde ©o d'lgumı ispat etti, Tam zamanın . Ça yetiştiniz Mr, Latter, size bu | PPakımdan minnettarım. | Bu sözlerden pek mütehassis o- lan haydut yavaş sesle: —- Teşekkür ederim, dedi. Son Ta heyecanma hâkim olarak devam eti « — Polisler fabrika binasını mu. hasara ettikleri atrada ben de on- lart arasma karıştım. Hüviyetimi | Soran bulunmadı. Bir aralık kim. '_el’? farkettirmeden fabrikaya © Eirdim. Fevkalâde bir hüsnütesa - | jüne haydutlar da farkma varma. h I | Büyük bir tehlikeye maruz bu- | Tönufordum, Bununla beraber her Seyi göze almıştım. Evvelâ Mis Li. “H emniyet altma almak, intika: — Tür östlan sonra düşünmek lâzımdı. Mis-Ldli Al Vudun pençesinde bü. v r OLİS HAFıYE Sı AYDUT/ b hındukgı bu insafsız haydutla mü- cadeleye girişmek tehlikeliydi. Arka — merdivenlerden yukarı çıktım, Fakat koöridorda bir hay . dutla karşılaştım ve bıçağımı girt- lağıma saplamaktan başka bir kur, tuluş çaresi bulamadım. Ondan henüz kurtulmuştum ki Mis Lilinin içerde olduğunu gör - düm, Tam bu strada içerden biri çıktı, tabancamla onu tehdit et , tim ve silâhımı aldrm, İşte bu s- rada hâyatfmm en büyük hatala , rından birini işlemiştim, Bunu son radan anladım: Bu adam Al Vu- dun tâ kendisiydi. O arrada düş , manı pek âlâ öldürebilirdim, Bu hatamı anladığım zaman iş işten geçmişti. Artık Mis Lili (ile meşguldüm. O baygındı ve kendi- sini selâmete çıkarmak lâzımdı. Bu srrada Al Vudu düşünemezdim, Üstelik oldukça mühim bir yara da almıştım. Bundan sonrasmı - biliyorsunuz. A) Vud motörden nehre atladı, herkes boğulduğunu sandı. Ben ce, sedini görmedikçe inanamazdim, ©- nun ne mahir bir yüzücü olduğunu biliyordum, Filhakika şüphe ötmekte haklı olduğumu çok geçmeden anladım. A Vudun, Mis Liliyi elinden kür. taranım kim olduğunu —öğrenmiş, bana olan kini bir kat fazlalaşmız- tı. İkimizden birisi muhakkak öle, cekti. Bunu o da, ben de biliyor - duk, Bu işte daha talilj ve mahir çıktım. “Babilon" barma müşteri rolünde adamlarımı doldurdum, a. ramızda kararlaştırdığımız bir İşa- retim üzerine ateş edeceklerdi. Al Vuda da o gece “Babilon”" da bu. lunacağımı duyurdum. Fakat bunu bir meydan okuyuş şeklinde yap- mıyarak Al'ın kendi adamlarından biri vasıtasiyle öğrenmesi şeklin . de tertipledim. Düşmanım tuzağa düştü, Beni vurmak için daha münasip bir fır- sat bulamıyacağı kanaatiyle bara geldi. Önu ben değil, adamlarım öldürdüler. Hikâyem bu kadardır.. Mazimi öğrendiniz, hiçbir nokta meçhulü, nüz kalmadı, Artık &öyliyecek sö- züm yok, Eğer lüzum görürseniz sİZ sual sorun. — Latter, açık sözlü olmanızım mükâfatını göreceksiniz... Size bir sual! Kaçmağa hazırlanmıyor muy, dunuz? — Bvet, felâketime sebep olan bu şehirden uzaklaşğmam için her gey hazırdı. Al Vuddan intikamımı aldıktan, param — da bol olduktan sonra ne diye Nevyorkta kalacak- tım ? Maksadım bir kenara çekilerek sakin bir hayat yaşamak ve unut. mağa çal ti. Hattâ « her şey itiraf ettiğime göre belki iİnanırsı, nız - namuslu bir adam olmak ni, yetindeydim, Bunu ispat etmeğe maalesef vakit bulamadan elinize göçtim, (Devamı var) - saakaam —— Toöpkapı Sarayına . diren CASUS LÜKREÇYA Dördüncü Murad devrinde bir Venedik şöval esinin kızi Yazan: İSKENDER F. SERTELL | -65-. Bir aralık, Kaptan Paşa, Tan. racıya: — Haydi bakalım,, dedi. Ben Sarkı söyledim. Şimdi sen baş'a da dinliyelim. Tanburacı: kısa bir — taksimden SOnra şarkı söylemiye başlâdı: takışlarına canla kürban olalıdan, Dümtn okunü sinemi ellim siper b Ytap ey dost! Gönlümü alıp, şimdi eğer kasdın ö Bi ise cüm, Coktau komteğrem — yoluna — ben $ v cön-dü ser ey döst! Mumfa Pasanın çok hoşuna gi- den*bur şarkıdan birçok n:ıanalar çıkabilirdi. Paşa, Lukreçyanın an- ilyamadığı yerleri birer bırer izah ediyordu. Venedik dilberinin türkçesi oka- dar derin ve kuvvetli değildi, Tan - buracının şarkıları ise bir ağdalı olmakla beraber, çok güzeldi.. Cuk ahenkliydi. O devirde onun şarkı- ları kadar hiç kimsenin şarkılarımı sevmezlerdi. Her evde, Halicin her sahilhanesinde onun türküle- ri söylenirdi. Bunun içindir ki, şe- hir ve kalender tanburacının: “Ben her kafesin arkasında yaşıyan bir insanım.” sözüyle övünmek hak- Ya:ım Louis Bromfield Çeviren: Muzaffer Acar (Dünkü sayıdan devam) Homer burada da Madam Et- tanm kocası olmaktan pek ça- buk ve mecburen bıkmış, yalnız başma yaepttğı uzun gezintilerle , vakit öldürmek yoluna sapmış. Üli.e Valet fakir bir su şehri olma- ediyor, yarı vahşi kuşların ke. narlarına yuva yaptıkları kü- çüklü, büyüklü bataklıklar — bu iptidaf manzarayı tamamiryor - du. Homer evvelâ günde bir iki Baat bu sahil boyunda kum dağ- ları arasında dolaşmıya başla. mıs, sonra gününün yarısımı bu gezmelere hasretmiş, nihayet yemeğini de beraberine alarak bütün vaktini bu kum' yığınları arasmda geçirmiye başlamıştı. Homer seneler .nberi bir kö- şede kalmış olmak, hattâ sak- lanmak mecburiyeti hissetmek- ten mütevellit şiddetli bir ıstı. rap çekiyordu. Fakat bu çırılçıplak tabiat i- çinde yalnız ve sakin kalmca, yeniden düşünü, , « başlamıştı. Kırk sekiz yaşındaki bir in- san için saadeti düşünmek, — bilhassa hayatı — Homerinkine benzediği takdirde — pek tetili- keli olur. Homer bu kum tepelerini, kü. çük göllleri, ufak zararsız ba- . şüncesinin birdenbire geriye doğ ru kaymış olduğunu söyledi... Kendisini yeniden eski haline, birlikte yüzdüğümüz, çimenler, üzerinde yuvarlandığımız zaman ki haline gelmiş olduğunu zan- netmişti. Bir gün kumlar üzerine uzan,. mak, güneşten hakkiyle istifa- de etmek için soyunmuştu. Ken- dini böyle soyunuk görünce bir- denbire korktu.. Uzun zamandanberi ilk defa olmak üzere vücudu yeniden gü. neş ateşiyle yanıyordu. Yine ilk defa olarak o gün vücuduhu dü- şündü ve kendini tetkike başla- dığı zaman ne zannettiği — gibi ihtiyar, ne de vücuttan düşmüş olduğunu gördü. Biraz gevşemiş olan adaleleri henüz kuvvetini kaybetmemişti. Kendisini bu ka- dar canlı hissedince ısttrap duy. dü... Gençliğinin tamamen kaybol - madığmı görmek, ona, ayrıca çılgmca bir sevinç yermişti. Ni- hayet ilk defa olarak yeniden mesut olmak & Aanu duymuş- tu. Fakat bü arzu önü korkut. tu ve birdenbire yerinden fırlı- yarak kalktı, alelâcele gitti..: Bu gezintilerden vazgeçmek istedi. Fakat oteldeki manasız gevezelik onu tekrar kum tepe- lerine koşturuü, Birkaç gün sonra da soyundu, gölün Buyund- yıks —" tan son- HAYMIM YAŞAMAYAN “ ya gicak kumlar üzerine serildi. Böylece cildi yandı, esmerleşti, adaleleri -eski elâstikiyetini bul. du.. Günesin doğuşunu seyret - mek için artık sabahm saat dör- dünde uzmniiya başladı. Güneş ve'su onun hayatınım iki merke- zini teşkil ediyorlardı. Karısı Homerin yavaş yavaş kendisinden uzaklaşmakta oldu. ğunu hissetmiye başlamıştı. Yal nız kaldığından şikâyet ediyor- du. Fakat artık bu şikâyetler, , Homer'"üzerinde hiç bir tesir yap mryordu.. Önün kuüm tepe - cikleri, gölü, güneşi vardı.. ÂAr « tık kendini ivi hissediyordu. A Bir gün, otelin yemek - salo. nunda Homer hizmetçi Leeli'ye dikkatle baktığı için karıst müt- hiş bir kavga çıkardı. O kadar ki hizmetçinin kovulmasını isti- yecek kadar da ileri gitti. Tabift kadının âsabiyeti bir : müddet bonra yatıştı, Fakat Ho- mer o günden sonra Lesli'yi da. ha dikkatle tetkike başladı. Ho- m-er. Lesliyi uzun boylu, güzel, dJulüyordu.. Hizmetçi, Homerin istiha dolu ve hücresinin kapısı açılıp da, nazarlarımnı gördü ve ona hafifçe tebeğsümi etti. Homer altüst ol. müştü... ' Aynı gün Hömer mutad ge- zintisinden dönerken göl kena- rımda sıcak kumlar üzerinde genç bir kadmla bir erkeğin yat tığını gördü. Bunlar beraber banyo yapmışlar, sonra yorgun. luklarını çıkarmak için tatlı bir uykuya dalmışlardı. --.t UA TENER ( " Lesliyi tathür ve kadinm enisat: ' siz vücudu karşısında titredi. Bu sırada Lesli tatlı tatlı ge- rinmiye başladığından Homer, bir suçlu gibi oradan kaçtı. O gün otele döndüğü zaman, Homer, karısını her zamankin. |den daha çetrefil, daha kavgacı buldu. ve o hafta sonunda bura- dan uzaklaşmıya katr Verdi. JArtık Homerin tehammülü son .haddini bulmuştu.. Ve bana' iti- rafta bulunurken, ©6 güne kadar bir deliden farksız olduğunu ve ancak o gün muhakemesini ka.' zandığmı söyledi. Ertesi akşam Lesli, gölün ke- narmda Homer ile buluğuyordu. Haoamer evvelâ genç kadına - bir tek kelime bile söyliyemiyeceği- ni zannetti. Çok, pek çok titri. yordu. Uzün müddet karanlıkta kar- şı karşıya kz Acemice su- dan, gölden, kum tepelerinden bahsettiler.. Fakat sonra Homer uzuün senelerdenberi evinde nok san olan hr şeyi söyledi.. Bütün bunlar. senelerdenberi ğöğsünde Kara Mustafa Paşa: — Bir niyet tuttum. Söyle ha- kalım bir tane daha, Üstüne isabet ederse, bir kese akçeyi hak eder- Karşıda ben pervaneyim, sen sem'i tâbânsın bana! Aşkınla ben divaneyim, sen öfeti cansın bana! Hicr içre bulmuşken memat, kıl- dın bana sen iltifat; Buldum lebinden ben hayat, sen âbı hayalsın Dana: Mustafa Paşa koynundan bir kese akçe daha çıkarıp sazendeye attı: — Tam düşündüğümü — söyle- din.. Aşkolsun koca çaylak! Sarki kafamım içinde dolaşmış, veyatıut kalbime girmiş gibi ,bütün duygu- larrmrı bir anda keşfediverdin! Sonra Lukreçyaya döndü: — Buü şarkıyı ilk defa dinliyor rum, güzelim! Bu, benim, senin —— hakkında düşündüklerimin hakki- le ifadesidir. Nasıl, senin de hoşil- na gitti, değil mi? — Evet, Çok güzel, paşam! Bil- hassa sil izah ettikten sofnra, ma- nasını daha iyi kavradım. Doğu- su siz de/çok ince ve hassas hir şairsiniz! - Kadehleri tekrar dolup boşalmı- ya başladı. Vakit ilerliyordu. aBzan sahilden geçen bir kayı- Ba, yalı köşkünün deniz kapısmda ki nöbetçiler: — Açıktan gel... Diye bağırıyorlardı. : Lukreçya bu sesleri işitiyordu. Padişahın gözdesi bir türlü paşa ile tenha kalamıyordu. Tanburacı orada iken açılmak da istemiyor- *du. Belki paşa onun yanında büy- le bir mesele konuşmak istemez- 'di. İstemiyeceği de pek tabit değil miydi? — Lukreçya, 'bu işin, paşa büshü- ADAM birikmiş, büyümüştü. O kadar ki, şimdi söylerken hepsi birden ağzına dotüyor, 1di KArIŞIYOr, â. deta konuşamıyacak hale geli- yordu. Hemen oracıkta gölün kenarı- na oturdular ve Homer genç kı- zın körpe yüzüne daldı, Mehtap Leslinin güzel kumral saçları ü. zerine yaldızlı işlemeler yapryor du. Muhakeme sırasında şahit- ler, Lesajlinin vaöı., ıakat fevka- lâde güzel bir kız olduğunu söy- lediler. * »» n Su şehrinden hareketlerine i. ki gün kale Etta yastığınm üze- rine iğnelenmiş bir not buldu... Homer kendisini terkettiğini haber veriyor, artık kendisiy le alâkadar olunmamasmı Trica “ediyor ve bir daha yüzünü asla görmiyeceğini — vaadediyordu... Ayrıca mektubun altına Hano- verdeki bankadan parayı çek. miş olduğunu, fakat hırdavat dükkânmı bırraktığını ve bunun da hem ona, hem de çocuklarına bol bol yeteceğini ilâve ediyor- duü. Evvelâ Homerin intihat etmiş olmasından şüphe ettiler.. Ktta bayildı.. Ve lüzumlu kederi gös- terdi.. Derhal gölde araştırma yapmıya başladılar. Fakat o ak- sam saat, altıya doğru otel hiz. metçilerinden biri bu araştır- maların beyhüde olduğunu ve Mösyö Homerin, Lesli ile kaç- miış olduğunu söyledi. Bunun üzerine Etta yeniden bayıldı ve evvelkilerden daha No e Mükhiş , Leryatlar.. kopardıktan Hoömer dikkat edince hrzmetçi ' qnnra ilk trenle Hanmere hare- 'ket/ etti. Bu vaka üzerine Etta koca . sından boşanmayı reddetti. Ve buna mukabil çok daha müthis bir hal aldı.. Müthiş sigara iç- miye ve'her türlü uyusturucu madde kullanmıya basladı. Rezalet Hanoverde evvelâ bü- yük bir gürültü kopardı, fakat unutulmakta geç kalmadı. Bu hâdiseden iki sene sonra bir gün gazetede Hömerin o za- man beraber yaşamakta olduğu Lesli ile yabancı bir erkeği öl. “dürmüş olduğunu okudum ve se- kiz gün sonra da Hoömerden beni hapishaneye kendisini görmiye davet eden mektubu aldım. Derha! hapishaneye — koştum normal yaşından çok genç, bil. hassa kapanık hayatınm ihti- yarlatmadığı sağlam ve hakika. ten güzel bir adamla karşılas- tığım zaman .-hayrete düştüm. Karşımdaki adam eski Homerdi, İhtiyarlamamış, bilâkis — kapa- nık hayatından uzaklaştiktan sonra daha gençleşmişti. Açmak için geç kalmış, teşrinisani or- muş ihtiyar bir elma ağacı gi» biydi. “ Benimle karşılaşınca sakin bir sesle: — İtiraf et ki,dedi, hir güu beni -böyle hapishanede görmek hiç de hatırından geçmezdi.. de- di. Hareketlerinde benim şimdi- ya kadar önda görmediğim bazı erkek hususiyetleri vardı. İlâve etti: cek yegâne adamsın. Ben, haya- tı evvelâ anlamak istemiştim.. Fakat simdi de çok geç kalmış bulunuyorum, Artık beni ne ie- terlerse yapsınlar, umurumda bile değil. Fakat senin her şeyi bilmeni, hakikati öğrenmeni is. terim.. Ve bane bütün hayatını anlat- tı. Nihayet sıra Lesliye gelince, sanki ölmemiş gibi ondan sevgi ile bahsetmiye başladı, O zaman Leslinin ona karsı çok yumuşak munis hareket etmiş olduğunu anladım. Homer, Lesli ile birlikte yeni bir hayata atılmıştı. Başka bir şehre tağınmışlardı. Orada ne- hir yoluyla gelen buğdayı Ho- mer, mavnalardan boşalttırryor. du. Bu teahhüt işinden iyi para kazanryordu amma, içine ga. rip bir kıskançlık girmişti. Ken« disinden genç olan her erkekten tasında çı!gınca çiçeklere boğul. . güphe ediyor, hattâ bu sebeple ar& sıra Lesli ile biraz, amma yalnızca biraz kavga ediyorlar- I. .. Bu vaziyet, Lesliyi bir köşe, başında genç bir erkekle konu- - şürken görünceye kadar devam . etti, Homer, Valette Lesli ile , birlikte kumlarda uyuyan deli. kanlıyı tanımıştı.. Fakat Lesli aldanmış olduğunu iddia etti, ve istemedi. Fakat bir gün öğleden sonra mavnaların mutad'saatten çök * geç geleceğini haber vördiler, Hormen de bir saatlik ikısa bir ayrılıktan sonra evine dönmek mecburiyetinde kaldı. Ev baomboştu.. Homer iki de- fa “Lesli” diye seslendi, cevap ' veren olmadı.. Her tarafta tam ' bir sessizlik vardı.. Homer yatak odalarına gitti; kapr içerden ki. * Homer evvelâ hayretle dona- kaldı, fakat sonra her şeyi bir aenda anladı. O zaman bütün ha- — yatının fikrine © atida hâkim olan bir düşünüş önünde yıkıldı- ğint hissetti. Yapılacak başka bir iş olma. dığma göre hepsine toptan niha- D yet vermek lâzımdı.. Kapıyı kır- : dı*. İçeri girdi ve rovelveri iki kere ateşledi... f * * &£ - Davanın sonuna kadar Heme. i rin yanmda kaldım.. Bağımı kur- tarmak için hiç bir müdafaada bulunmuyordu. Lesliyi öldürmüş olduğundan ıstırap çekiyordu., Onunla berahber yaşamış olduğu (Lütfen sayfayı çeviriniz) tün sarhoş olmadan açılıp bit'ril- mesini düşünüyordu. Mustafa paşa ilk defa elini L uk- reçyaya uzatarak parmağınnı uç- larını öpmüştü. — Sen ne'şirin, ne cana yakın, ne güzel bir. kadınsın, meleğim! İnsan seni gördükten ve — şeninle bir an konuştuktan sonra, senden nasıl ayrılabilir? ; Luükreçya gülüyordu. Fakat, felâket yüz göstermiye başlamiştı. Paşanın bu sözlerin |— den, kendisini sevdiği ve ayrılmak istemediği anlaşılryordu. Bir aralık Ciharüümada — beş on dakika olsun — yalnız kalmak lüzumunu hisseden Kaptan Paşa, tanburacıya döndü: — Haydi, biraz kâhyanın yanı- na git de hava al! Ben seni tekrar çağırırım. Dedi. Tanburacı da fena halde sıkılmıştı. . Aldığı bahşişleri köy- -— — Allah ömürler versin, paşa. *cığım! Kulunuz da zaten biraz mü saadenizi dileyecektim. Dedi, tanburunu bir kenara da-« yadı.. Kapıyı açtı.. Dışarıya çıktı. ÂAli Can kapinın önnüde üuyüuk- luyordu. Tanburacıyı görünce: — Ne o? dedi, Safraları drşarı ya mı atıyorlar7 — Öyle icabetti. Maamafih ben de çök sıkıldım. Şu küçücük odarda havasızlıktan bunalmıştım. — Peki.. Şimdi gidiyor musuü? — Yok carım,. Biraz hava al- mıya çıktım. Paşa efendimiz biraz sonra çağıracak beni. — Çok âlâ. O halde çene çala- - rız. Ben de sıkımtıdan çatlamış - tım. Tanburacı, kâhyanım yanma ©- turdu: Fazaa Bu ne? Sen de mi içiyorsun? (Devamı vtar)

Bu sayıdan diğer sayfalar: