> İKİNCİKANUN — 1941 POLi$ HAFİYESİ HAYDU'TZ. EAA 33 — Bunu körtirmek çok müşkül Yâttor.. Bununla barabar, eğer cinayet, İşlemediğiniz tahakkuk ©. derse nispeten hafif bir cez ile yakayı kurtarmanız müzmkündür. Kimbilir? İyi bir avukatın elinden gok şey gelir! Lavrens Lştter güldü: — Merak etmeyin İyi avukat seçerim. Param yok değil. Paray. Ma en aşılmas mânileri büe de . #irmek mümkündür. — Parayla kendini kurtarmağı pek güvenmemeni tavsiye ederim, Bilâkis hüsnüniyetini i#pat etme - Pe ğe çal'şmalımım. Bunun için de işe, bütün bildiklerini anlatmakla bes - Jamalısın, Evvelâ Al Vudis ara . mizdaki kinin sebebini öğrenmek istiyorum, Polis şefi bir koltuk gösterip bir de cizera uzatarak devam etti: — Şöyle rahat oturun, Bir de Cigara yakım... Konuşurken Yaldız hakikatten bahsetmek (esasmdan ayrılmaym, İiraftş o bulunursanız bizim işimizi çok (kolaylaştırmış ve belki de (kendi vaziyelinizin vahametini azaltmış olursunuz. Levrens Latber itaat etti: — İtiraf koparmak o usulünüz baştımı gitti. Sert davrenseydmız ağamı açmasdım. Böyle yapma . dığınış için ber şeyi anlatacağım. Hikâyem biraz uzunca olaçaktır. GOgarasından bir mefes çekip düşünceli bir tavırla dumanm; sa- vurduktan sonra anlatmağa basla, d: — Gençliğimi birkaç kelime ile anlatah'lirim, (Bu, hayatımmo devresine alt saklanacak bir şey hulunmasından değil, sizi alâkadar edecek bir hâdise mevet olma , masındağıdır. Minnesola'da doğ- dm, Babam orada bir çiftlik sa, hibiydi ve hayvan yetiştirmekle “meşguldü. Çocukluğum bü çiftlikte geçti. Daba on iki vaşındayker bir kov, bep kadar meharetle ata biniyor- dum, Fakat bu uçmuz bucaksız çayır , larda geçen v” “k havat beni usandırmıştı. | ukabil büyük şehirlerde baj sımda duyduk Tarım beni oraya cezbetmekteydi. Fakat babam şehre gitmeme ras olmadı. Bunun Üzerine ben ondan izinsiz ve tek başmma Şikagoya zitmeğe karar verdim. Bu kurarım: sz zaman sonra ist bik mevkiine koydum, Şüzasoya ayak bastığım zsman cebimde an, cak bep dolar vardı, ilkin ümitçe cok zengindim. Az zamandı Ümitlerimin hulye mahauli olduğunu anladım, İş çin başvurduğum her yerden aldı, ğim sadece red cevabı oldu. Bir müddet sonra barmacak yerden mahrüm. ve karsım aç sekaklarda dolaşmaktaydım. Bahasm yanma dönmeği düşündüm. En âkllâne ba reket buydu, Fakat izzelinefsim buna mâni oldu. Rirkaş gün daha böyle serseri yane" dolaştım ve bir akşam açlık” KADI — Allah razı olsun, eğacığını” Ben de ayağıma geler bu hireti tepmiyorum ya. Lâf (olsun diye söyledim, Haydi sen işine DEK! Ben paşa efendimiz gelinceye k#- dar çimenlenirim buradaki me? lerden. “İŞTE... YENİ BİR YILDIZ DOĞUYOR! Yataş ezanından sonra. ? Kara Mustafa paşa namazını kri r. Yatak odasına gider gibi, mist firlerinin yanımdan ayrddı, Ve v* Yaşça, köşkün üst katma, oralar Sarayinaâ PİE All tan ankak ortasında düşüp bayıl. dım ve bir hatianeye kaldırıldım. Hatlapeden o çikarıldığım gün, derdimi dönliyen iyi kslpli bir dok. tor halime acıdı, Babamm yanına dönmemi tavsiye etti ve yol mas- rafı olarık hirkaç dolar verdi, Ru nasihati de dinlemedim ve doktorun verdiği parsyia yaşadı . ğı sızada tali beni Larri Birk is, minde biriyle tanıştırdı, Onun meş hur bir kağakçı olduğunu bilmi - yordum ve hattâ kaçakçılığın ne demek olduğu hakkında bir fik . rim bile yoktu, Verdiği “İş” i ka, bul ettim ve böylece bilmiyerek kaçakçı oldum. En mes'vliyetii ve tehlikeli iş- leri bana veriyorlar, bense adeti sevinçle bu işleri kabul ediyor . dum. Kaçak eşyanm yüklü bulun. duğu kamyonları geceleyin kul - lnip gölürem bendim, Şoförlük üğrenmis ve “İs 'i de çabuk kav, ramıştım, elime &pey para geçi , yordu, Fakat günün birinde Larri Birk çetesinin isini polis keşfetti, bi tin çete efradı, ben de dahil öldu. gum helde yakalandı. Yaşım küçük olduğu için bir #6, ne hapis cezasiyle yakayı kurtar. dm. Bena en büyük ceza ejlemin bidiseyi öğrenmesi oldu. Babam beni evlâtlıktan reddetti, silemle münasebatımız kesildi. Hapishaneden çıktığım zaman namuslu olmak için gok çalıştım. Pakat muvaffak olmama bu sefer biç imkân yoktu, çünkü artik dam galanmıştım, Hiç kimse bir sa, bıkalıyı yanma almak istemezdi. Aciktan ölmemek için sabrkahda , rın srasma karışmaktan başka aç“ re yoktu; öyle yaptım. Böyle seneleree muhtelif çete lerle bereber Kaçakçılık, haraca kesme, tehdit, hirsizlik işlerinde çalıştım, Srrasmna .. göre-elime-'aö. fukıyetli bir id “iş” yaptıktan son ra cesaretim arti, Kendi başma bir çete kurup esnafı haraca kes- meğe karar verdim. Birkaç adam toplıyarak işe beğ. ladım, Rakip yok değildi, fakat a. ramızda anlaşmış, her çete bir ve- ya birkaç mahalleyi kendi “nüfuş mmtakası” ve “hayat sahası" ola, rak kabul etmişti, Hiçbir çete ö.. tekinin “hayat sahası” na teca - vüz etmiyordu, Vaziyet Al Vud ortaya çıkmeaya kadar böyle da , vera etti, Bu çete reisi rekabeti &, zami haddine çıkarmıştı, Rakip MESİn da cihannümaya çıkt. Alican, kaplan paşayı merdiven başında bekliyordu Mustafa paşa: — Tanburacı geldi mi? diye sordu. Paşanın kâhyası? — Evet, paşam! dedi iki sazt ten fazla oldu geleli : — Öyleyse heme Lüukreçyavı da al getir buraya. Paşanın kâhyası (o Lukreçyayı getirmeğe gitmişti, Tanburacının kalbi okoparcasr na çarpıyordu: — Bu hafta nereye gittimse, eğ” lenemedim. İlk önce (o padişahın Meşhur zenginlerden ve eski bankerlerden Bay Vedat Selim kendi arsuşuyla iş hayatından çekilmiş sakin bir bayat sür, mekte*idi, Ömrünün son senely- Tinda hemcinslerine elinden ge len yardımı yapmıya ve bu su- retle herkesin hayır duasını ve sevgisini kazanmıya çalışıyor du: Yalnız o, merhamete ve yardıma hakikaten lâyık olan temiz ahlâklı, namles hir ve zarurete düşmüş, görmüş geçir- miş insanlarm ellerinden tutup kendilerini, düştükleri çukurdan çıkarmak cmaliyle hareket eder- di. Yardım için kendisine müra- caat edenleri gizliden ve belli etmeden bir ahlâk ve doğruluk imtihanma tâöi tutardı. Onun dr. Çilnkil diğerlerinin hiç bir yarim görmeden de yakalarını ber tilrlü badireden sıyırabile- ceklerine emindi. Velhasıl 0. se faleta düşmüş olanlara yardım. dan ziyade düşkünlerin ve hüsnü ahlâkmı mükâfatlandırmak is - terdi, ... Onun bu prensibi belki doğru “. Yntnız besdisine, kat'i İs“ Oi hakkında bir delil temin edecek muavwen bir usulü olma» dığımdan çok defa sukutu hayale uğramaktayör. Düşkünlere yar- dımda bulunurken bazi tecrübe. lerde bulunur ve muhtaç olan- ların çok kere farkına vardıkla» ri cocukça tuzaklar tertip eder- di, Meselâ 'bir fakire, öski bir el. bise vepeceğ! zaman, ceplerinden birine kıymeti az bir taş veya 4 li — Eğer onu geri getirirse, temiz ve doğru yürekli bir adam olduğunu anlıyasağım ve kendi- sine yardım etmekte devem ede- ceğim!'derdi, Eğer getirmezse kendisi, zarar der. Benden bir daha bir tek metelik koparamaz. Fakat acaba onun himayesine sığınan adamların hepsi doğru ve dürüst insar -* mıydı? Yok- sa buldukları esyanm az kıy. mette bulunuşu mu onları “der- hal eşyayı iadeye sevkertiyordu? Bu hususta kendisinde bir şüp- he uyanmıya başlayınca yaptığı yardımlardan duyduğu haz azal» mıya başladı. (Diğer taraftan tuzağına yem olarak kiymetli bir şey koymayı da akıl kârı say mıyordu. Fakat eşkiden hiz. metinde bulunmuş olan hadema- lerden birine vardım etmek mev a geteleri birer birer imha ediyor ve altına alıyordu, Bu yüzden bizim çeteyle de bozuştu, HABER — Aksam postası iyliği seven adam Nukledeni Meodi Enön zuubahis olduğu zadün akl parlak bir fikir geldi. Bankerlik ettiği ı mizülmüş olan ve simdi şekmecelerinden birinin çinde nak unan sahte yüz liralıklardan istifade etmeyi dü. slindü, Kendisini sokak kapısın. da bakliyen adama, kış soğuğun- dân korunması için vermiye ka» rar verdiği esk, ; “deslisünln öebine bu sahte yüz Jiralıklar. dan birini koydu: Paraların ne kadar iyi daklit edilmiş olduğu, nu, bir banker veznedarının bir le hig İsin farkma varmantış ol- masmdas anlıyabiliysiniz... Aradan iki gün geçmeden Bay Vedat Selime esiri hademesinin kendisiyle görüşmek İstediğini söyledikleri zaman rahat bir ne- fas aldı ve tatlı 'bir heyecan duy. du: Demek dürüst ve yardıma lâyık bir adammış! Bu sebeple, kendisini karşı - sında görür görmez elini srka - rak oturacak yer gösterdi. Düş- kün adam darhıs! söze başladı: — Rica ederim, hiç sözümü kesmeden, beni sonuna kadar dinleyin. Çünkü mevzu çok mü. himdir ve iplerin ucunu kaçır mak İstemem. Şimdi en mühim »oktadan başlıyorum: Bana ver» dlğiniz pardesüniin sağ cebin- de yüz liralık bir kâğrt buldum. Canım bana böyle hayret için. de bakmaymız: Yüz liralıklar #izin gibi milyonerlerin cebinde bulunmayıp da kimin cebinde bulurneak?. Bu gayet tabii bir şey. Fakat tabif olmıyan cihet, siz bana pardesüyü verirken na veznedi .ceplerinizi karıştırıp om alma» miş olmanızdir. Evet, ne demek İstediğinizi atlnyorum:"Unuttur.” muz, değil mi? Bunu ben de böy- le düşündüm, ve ilk aklıma ge. len cihet Alleba şükredip para- yı alakoymak fikri olda, — Fakat «iz namuslu bir a- dam olduğumuza göre... — Müsande ediniz de sözümü bitireyim, burada namusluluk mevzuubahis olamaz, Düşünü « nüz bir kere: İki gündür aç ve ağzıma bir lokma gtmamış bir vaziyette bulunduğum sırada ce. bimde yüz lira buluyorum. Bu- rada dürüstlük mevzuubahis 0- lir mu? Ancak karm doyurmak meselesi akla gelir. Ben kendi kendime: “Bu pardesii senin mi? Bu para ilin cebinde mi? O halde yüz lira da“ senin ihâlımdır.. gös , 5 kullan!” de: dim. — Fakat böyle bir muhake. me yilritmek da” bir şey m olur? — Ktette doğrudur, doğru- du benim darhal bir lokan- Zamanlar, | Yıldızların. çocukları MI Vallas Beri yedi aylık bir küçlük Kısı evlldlk olark almak Sör © retiyle ağlenine yeni bir yavru ilâvo etti, Vallas'n evlâtlık çocuk ala. İ rak büyütmeli; seki âdetldir Bun snretle eldeğı diğer bir kızı da bugün sekiz yaşındadır. taya dalıp dört seat arka arka» ya yemek yiyerek karnımı do, yurmak kararını vermiş; olmam» la sabittir. Fakat içimde bir şüphe uyanmıştı. Acaba?... Tam bu sırada karşıdan sizin eski veznedur Bay Caidin geldiğini görmez miyim? Çök iyi bira * dsmdır doğrumu... İsbati dâ gu rada ki, bana © patanm sahte olduğunu söylemekle o kalmadı, östelik gözlerimden, he dar zamandarkeri aç olduğı vu an, lamiş olacak ki, derhal cebinden elli kuruş çıkarıp uzattı: “AL, git bu parayi ye!” dedi. Allaha çök gü.” ki işler çatallaşmada.. verdaf imde- dmıza yetişmiş! Demek para © zamandanberi pandens...n 06 binde e İyi ettiniz da ge tirdiniz.. ye sail İDMAN tirdiğimi kim söyledi? Sahte bi- le olsa, yüz liralık bir parayı benin vaziyetimde 1x <İsmgö- rür de tekrar elden çıkarmıya kalkar mı? — Peki amma, öyle ire bura- ya ne diye gülünnz? — Sağlam bir yüz liralıkla « ğiştirmiye geldim, bayım... Rica ederim bana öyle fona & xmayı- hiz... Veziyetim!i Anlamıya çalı- şmız: Bana biran için tam yüz Yiraya sahip olduğum zehabim verdiniz. Bu ne demektir, biliyor musunuz?.. Tam üç sy kanımı doyuracak bir giri sahip ol” mam demekt Benim gibi fa. kir bir a4 i z lar 0- lur mu? Fücceten ölür insan, â» limallah! Ben tıpkı, boğulmak üzere bülunan bir adamm bir can kurtaran simidine sarıldığı anda duyduğu büyük heyeçan duydum... Şimdi bu simidi elim- den nasıl bırıkabilirim? « Fakat benderi yüz lira iste. — Görüyorum ki hâlâ vaziye- ti kavramamış bul ç Daha iyi izah olayin. Ben elli vezmodara rastlamamış olsay - dım, cereyan edecek olan hâdi » seyi şöyle bir gözünüzün önüne getirin: İyice yeyip içtikten #onra, garsonun faltaşı gibi açt- lan gözleri önünde yüz lirayı os- bimden çikaracektım!,. Cereyan edecek sahneyi gözlerinizde te- cessüm etlirebiliyor musunuz? “Bu para sahtedirf”, “İmkânı yok. Ben onu barker Bay Vedât Selimden aldım. Bakmız, hattâ bu pardesüyü de o verdi. İşinde ismi yazılı.” böyle deyince polls- ler size müracaat edecek, kars- rol, müddelümumilik, mahkeme, derken, parasan, hakikaten sizin Gebinizda bulunduğu meydana çıkacak... O raman sev esleyin, gümdürtüyü.. — Fakat bumlarm hiç birisi. olmadığın» göre: — Ne çıkar? Her on olabilir. .;. Hademe sustu ve parayı cebi- danımdan çıkardığı bir yüz lira” lığı adama uzattı. Gözleri yaşa» racak gibi olan adam: — Al sizden razı olsun, dı- yerek esbinden sahte parayi Ye kardı ve sahibine inde etti, Som ya asıl vör biralığı iyice tetkik ettikten sonrr gülümsedi: z Şu paranm bir kenareığma ufaerk bir imzamızı atar mısmız” Malüm ya! Lokantacılar o kadar İnliskülpesenttirler ki!,.. yi yosun Hekimi Ahmet Akkoyunlu Him, Talimhane Pulaş Ne 6 H#azurtan maada berrin esat 15 sanea Pehefim #027 meşhur havuz başı T uğursuzluk yüz gösterdi Saltan Murat gözdesini bekliyordu. Bt kara haber geldi. si kaçınış! Aman Allahım, © gere geçirdiğim heyecani düşündükçe dımı oynatacak gibi sersemi'n* rum. Ondan sonra, delterdarın © vine çağırdılar. Erlesi gece oraya gittim, Al sana bir uğursuzluk ir ha.. Bu sefer de defterdar efenc: sin kazı gebe imiş. Birdenbire w vaz ayaz bağırması m? çok sürmedi. bir erkek çocuk yaya geldi. Bu yüzden ben de hah gis aldım ama., ne yazık ki eğler ceyi Yarıda bıraktık.. Ters yüzüne eve döndüm. Bu geçe de kaptan paşa çağırtmış.. Yeni çerkeş cari” yesile eğienecekmiş, Allah vere de gene biz uğursuzluk, bir akla gelmi yen aksilik çıkmasa , Paşa, cibannümanın Halice b* kun penceresi önünde oturmuştu. Ortada nefis yemişler. mezelerle Z bir içki sofrast eze Tanburacıtın meselere — baktıkça 1 uhIyOrdU, aplan paşa: — Sen erken gelmişsin! dedi, Bir iki tane ça İM — Aman paşacığım.. elendimiz tes rif etmeden, bu nefis safe taya el usgtahilir miyim? Pöşa ısrarla kadehleri o delder ui — Haydi, bizim canan gelmelen li kafaların Mus'ufa pasa bir elma soymeğı başladı. Bir taraftan da gözü kapı sabırsızlanıp duruyordu. Tanburacının kalbi paşanınkim. değ fazla çarpıyordu. “Ya gelmezse?!.. Zavaiı alamcağının. beynini Ve miren şüphe bereket versin ki ta bakkuk etmedi. Bifaz sonra öde nın kapisi açıldı. Köşede (o yatan Büy Lukroçya, uzun bo sümleri ile göründü Paşa vavaça kalk sel bakalım, dünvâva doğan eşsiz yıldız! Mustafa paşa » tani şey sezdirmedemek iç Yanın İsmini söylemiydr ra Muradın koyduğu diyordu, Yıldız ilk göründüğü gibi değ. di, Siyaseti değiştirmiş we inatçe likla bunun çıkar bir yol olmadığı va anlamıştı. hitâp » erdiği yere oturdu: nizi unuttunuz sarmış tım, Davetinize teşekki Lukteçyanın göst havvülü Mustala pasa da hayret le karşrtıyordu. İlk defa Yıldızın gözlerinin içine dikkatle o baktı. Bu ne seki bakışlı bir kadındı! —Burada yoktum, canım - ö“ biliyordu. wstaia paşa bu yalanları söyler» ken, kurnaz sazende önüne bakmış *1. Paşanın kâhyası kapı dibinde 2 ruyordu: bir emriniz vaf mi devletlim? dedi. Kaptan paşa başını dan owap verdi: — Hayır. Kapıdan ayrılma. Et rafa 'gölz kulak ol. Bizi kime r> hatsız etmesin. Kâhya: — Başüstüne... diyerek yavaşça odanın kâpiğini açip çıktı. Alisan o akşam * Kapları pâşd © dasına dönünceye kadar - dhannü manın kapısı önünde nöbet beklir Şecekti kaldırma» (Devamı vor)