P0LiS HAFİYESİ PN V mutat soğukkanlılığını er hor şeyi bilir derler SİN de bilmediğiniz varmış! İL" şimdi Nevyorkta en |, “etle olan lokanta ve eğ- büyükçe bir vapırdu. Bir “un bir vapur değil, bir * gemisi olduğunu anla- KI gemisi rıhtıma yanaştı, Si dar hir iskele uzattı. “, iyi öne sürerek: li, dedi, girelim, ay 'Tomson onları takip |; Gemi rıhtamdan ayrıldı, de. 7 İk, Yeli elbisesi giymiş biri ye | “eri karşılamış, onları na- > Mağıya inmeğe davet et- , alt başmâa #4 poli hayretle duraladılar, Reh barasmı medhederken ne nede mübaliga R, korldor geklinde bir sa İk “er. Her taraf en İnce bir N Süslenmiş, döşenmişti. Ma- bir çok müşteriler otur Yeni gelenlerin dikkati. he kiber müşteriler, ns nda Üstad garsonlar çek daha ziyade bu şayan iy denizaltı gemiz'nin cidarla- rın bir kısmı gayet ka- dı, camın bazı tarafları şeffaflı, Bu sebeple de- n ancak biriki metro İmiş bulman (denizaltı. dolaşan balıklar içe- , şik altmda mükem. ki, Börünüyorlar, bu salona ey- Biizellik veriyordu. İn, ie hepsi smokinli ve | Ekeklerle dekolta g0ce rop İk ti pardiisesini çıkarırken: | Nari? dedi, güzel yer deği pi ji k i i Yok güzel, diye esvap verdi, | ona gelince, o susli deme. Yİ İdi; mantosunu çıkararak kW rengi İlma robiyle vücu- |) heykel gibi güzelliğini orta. w Liliye hayran ve dalgın la meşguldü. YI Sarâ ll aad MALAY İLA 4 HAYDUTZ. Bir masaya geçip oturdular. Sko Tosi, Spartona iğilip fmıldadı: — Ummadığım bir eokutu ha- yale uğradığını #tiraf öderim, ki dedi, Aradığımız adam burada de- gi... — Neden? — Ne bileyim? Belkide gok mühim bir işi çıktığı için geleme- miştir, Fakat onun buraya gelme. si mukarrer olduğunu söylerken yanılmadığımı size isbat edebili- rim, bizden başka bekleyenler de var ama bu sasttan sonra artik Belli etmeden, sağında üçüncü masaya bakm. Orada gözleri vek fecri okuyan bir adamla esmer ve güzel bir kadm var, gördünüz mü ? — Evet, kim onlar? — Bu adam Al Vudun sağ kolu Fredidir, — Ya kadın — Kadın da Al Vudun metresi Laviniya Mukay,.. Tomson lâfa karıştı: — Şu halde burada boşuna va- kıt kaybediyoruz. Al Vud gölmiye- cekse biz bu kadınla Fred denilen adamı ne bahane ile tevkif edebi- İ#riz? Hemen kalkıp gidelim. Skoroci güldü: — Gidelim nama nasıl? Denizakı gemisinde bulunduğumuzu ve ga, Vba! Mamafi üzülmeyin, Al Vud eli- misden kurtulamaz; onun nereye gizlendiğini biliyorum. Muhakkak yakalayacağız. — Bu gece mi? — Evet, Bir yahut iki saat #on ra karaya dönmüş olacağız. Eğer kumarda bir kaç dolar kaybetme ği göze alırsanız aradığımız adam- la karşılaşmanız Hhtimali vardır. Cas, a sıralarda pek moda oli bir sinv.foks”" a başlarışin. Spar ton, Üityi dana kaldirmak için bu fırsatı kaçırmadı, Lil teklifi ka. bul etti, — Bu kadar gilzel bir yere ge- İeceğimizi doğrusu aklıma getir. memiştim. Denizin dibinde dans et. mek ilk defn başıma geliyor. Sparton'ın Ikırdıya zemin aç- mak için münasip bulduğu bu söz. ler umduğu tesiri göstermedi, Li linin cevat nazikâne bir tebessüm den baret kaldı, Sparton, Tüliyi gördüğü zoman- danberi içini gemiren suali sordu: — Mr. Skorociyi çoktan beri mi tanıyorsunuz? — Çoktanberi değil; dört ay ka dar oluyor. — Ne işle vakıt geçirdiğini bi. Uyor musunuz? - — Bu sizi pek mi alâkadar edi- yor? — İtiraf ederim ki öyle! — Maalesef bu merakmızı tat- min edemiyeceğim ! — Çok yazık! (Devmi var) siilntermetld im İL LE» ENDER R“SERFEĞL 39- Haksız da il ama, Padi" ilarşı bu kadar söz söylenir Elinden karısını aldı diye, daki vazifesindende çeki" Hldiseyi münasip bir lisanla İ, Mi arzetseniz, ve bir şey iç Seriniz yokmuş gibi: “Luk” Recebe çırak buyursanız:,, “a etseniz, fena olmaz dev K Haydi bel Ben, © Recep gibi aba bir deniz aygırı için pe" Yüzsuyu dökemem. Maama İn şu sırada behemeha! İs an, “ yorum. Bir müddet düşündü, — Hele saraya kadar gideyim.. Bayram paşa ile şu işi bir müzake' re edeyim, Belki onunla meseleyi hallederiz. KARA MUSTAFA PAŞA, MURADIN HUZURUNDA , O gün Bayram paşa saraya ge leceğini haber verdiği halde neden se gelmemişti. Veziriâzamın saraya gelen kâhyası bir müddet (sonra Bayram paşanın ralalsiz oduğu Nezihe Muhiddin Bu sabah zil zirtlak zırtlak çalmağa buşladı. Anladım Kİ güccuk bey uyanmış. Haman cerideyi kapmca odasına koş- tum. Bizim güccuk bey gazata- ya çokça meraklıdır. Gice vahtı okuduğu cerideleri (yerlerden toplıyarak karşısma dikildim. Şöyle mahmur mahmur bana göz attı: — Gız Keziban, dedi, sen okü- mak bilir misin? Galiba benimle cilveleşmek istiyordu. Hanife gağm beni bu konağa kapılandırırken: — Gız, gozunu dört aç! Bakkalm çıra Zından önee evin baylarmı avu- cuna almağa çalış. demişti. Bu söz kulağıma küpedir. Haman- cacık cilveli cilveli güldüm: — Bilirim ya - dedim - köy mektebinde yazıyı epeyce sök- müştüm. — İyi, mükemmel öyleyse - dedi - Sen Haber gazetesini 0- kuyor musun? — Haberde Hitlerin oda hiz- metsisi hatıralarını yazarak mil yonlar kazanıyor. Para sözünü duyunca doğrusu merakım tuttu: — Bitler dedüğün gabadayı- nm oda hizmetçisi ne yapmış da milyonlar gazanmış? — Hatratmı yazmış! — Ayıp olmasın emme, hatı- rat dedüğün nedir guccuk bey? — Yani senin anlıyacağın ak- lna geleni yazmış... — Vay insan aklima geleni yazarsa para mı verirler ona? — Verirler ya... Fıkırdaya fıkırdaya, katıla katıla gülmeğe başladım. Guc- cuk bey şaşırdı: — Gız ne gülüyorsun öyle?.. diye sordu. — Ne güleceğim? Şeytan in- sanın âklına neler getiriyor, ne- ler!.. Hepsini yazarsam dünya- nın parmağı ağzında kalır son- Tile — Söyle bakayım şeytan aklı- na neler getiriyor senin? — Aaah, söyleyemem.. — Söyle Keziban. — Söyleyemem... — Hatırım için bir tanesini olsun söyle. — Gaç, söylemem diyom sa» na... — Allah aşkma söylet. Kolumu yakalamak istedi, çektim.. Bteğime saldırdı, dışa- rı fırladım. Şimdi gece oldu, el ayak çe- kildi. Beni bir düşüncedir aldı.. Yazsam mu, yazmasam mı? Ya- zarsam vay halime. Emme w- cunda bol para varmış.. Ben de yazarım.. Başladım yazmağa iş- te... Bugün sabahtan akşama ka- dar ne yaptım hele?.. Kara Mustafa paşa yalnız ka anca, huzuru hümayuna girmek ten vazgeçmişti. Fakat, Darüsaade ağası, kaptan paşaya tez yetişti; — Elendimiz sizi (bekliyor. “Bayram paşa rahatsızsa, kaptan paşa da rahatsız değil ya!,, deği, Kara Mustafa paşa, Cevher & ğadan bu sözleri duyunca geniş bir nefes aldı, Cevher ağanın peşine düştü; — Ben de zaten (o geliyordum. Efendimize arzedilecek bir çok me seleler var. Kara Mustafa paşa çok kurnaz bir adamdı. Padişahm bal ve tav rından mizacını anlar, Ona göre söz söylerdi. Dördüncü o Murato gün pek neşeliydi. Padişah, kaptan paşayı görünce — Bayram paşanm (hastalığı ana da mı hissett? dedi. Neden gelmedin yanıma? Kulunuz € üzerey” HABER — Aksam Postası : (> Fezibanın hatır Ha... Sabahleyin bizim cada- loz bayan süslendi püslendi 80 kağa çıktı, çıkmadan önce, siki sıkı tenbih etti: — Giz, insan namuslu olmalı. Göreyim seni. Ortalığı topla, tozları el. Hepsine “peki, peki” diye baş salladım. Sanki kendisi pek na- muslu da.. Karşıki apartmanın oğlanıyla ışmar ederken kaç da- falar gördüm. Düdünük... O çikar çıkmaz dolabı açtım. Yeni terziden gelmiş ördek bası robayı bir defa givinmişti, bari de sıskaya yakışsa.. Sırtma ge- girdim onu. Öyle gozel, öyle go- zel oldum ki.. Ah kime görün- sem bu robayia! diye düşün- düm. Hemencecik skirma kasa- bm givircık kara saçlı çırağı gelâi, Fırladım sokağı. Oğlan beni görünee gözleri velfecri o- kumağa basladı: — Hele gel gız! diye beni dilk- künm arkasına çekti, Usta ge linceye kadar fingirdegdik.. Öğleden sonra bayan, ördek- başı rubasımı giymek istedi. İs çimden gülüyordüm. Birdenbire bir yaygara koptu. Bayan fista- min arkasını gösterdi: — Bu nedir kız? diye üstüme uğradı. Bir de ne bakayım?! Çırağı yağlı beş parmağı robenm ar- kasma yapışmamış mı? Yutkundum.. Bayan ağzmı açtı, gözünü yumdu. Ben de da» yattım.. “İşinize gelirse? dedim. Malüm ya hizmetçi buhranı. Bayan yelkenleri indirdi. Cani isterse,. Bitişik oapartımandan kaç zamandır beni ayartmağa çalışıyorlar. Öğleden sonra söküğü çıkâ” ken birçok işler tenbih etti, © — Başımı ağrıyor benim! Dedim. Hemen aklı büşma geldi, dilini yuttu, çıkıp gitti. Bu evde iş çok. Benim de vaktim yok,. Köşe başmdaki ber berin yamağı saçlarımı giviri- yor. Kasabın çırağı her gidi- şimde beni tam bir saat oyalı yor.. Akşam üstü piyasaya çık yorum.. Bir de Üstüne guccuk bey için marmara çırası gibi ya- * nip tutuşuyorum. Vakit mi ka- Mr insanda!.. Nafile bu kapı ba- na yar olmiyacak.. İyisi mi açık göz davranmalıyım. sss. Bügün bizim bayan çay ziyafetine gitmişti. Fırsat bu fırsat., Evin İçinde, bayanin do- labında gözüme kestirdiklerimi aşırdrım. Hanife kadının gizlice kapıya gönderdiği çocukla yol- Jadım. Ben de yarın, öbür gün bir mahana çıkarıp yallah... Kö- ye dönünce eli bos mu kalayım. Bari İstanbula gelişim bir işe yarasm.. Ah o guccuk bey ah... Dilerim rabbi taâliden o çıyan dim, şevketlâm! Tam o sırada radenizi aldım. Murat, kavtan paşaya bir hay” li iltifat ettikten sonra, kendisine yer gösterdi. Mustafa paşa oturmak isteme di. Sultan Murat ssrar etti; — Sözümüz belki uzayacaktır.. Otur! dedi. Mustafa paşa, padişahın karşı" sırrla diz çökerek oturdu. Murat sordu: — Donanmanın eksikleri tamam landı mı? , — Evet şevket'üm, her şey ta mamdır. Bugün yeni (o çapalaria şincirler de takıldı. — O halde cuma günü hareket ediyor demektir. Anadolu sahile rindeki korsanları şiddetle (takip etmeleri için Recep reise talimat vermek sırası gelmiştir. — Kurun gn gün kamtirine bir nebie bülmeyniştim, şeykeküm! fakat. a defterinden kızla sarmaş dolaş olurken ahım yerde kalmasın sana... Bizim bayanın öte berisini a- gırırken gizli çekmeceden bir de filizi renkli bir nameyi aşirma- yı unutmadım. Hey kuzum bey.. Ben budala mıyım. vas İki gündür bitişiklerde- . — Belli başlı kocam yok em. me velâkin Allah guccuk beye ömürler versin, Beni ele güne muhtaç etmez elbet.. dedim. Cinası anladı... Birdenbire dü- şüp bayıldı. Büyük hanrm gel- di, Kız ona meseleyi anlattı. İki- si bir oldular da beni kapı dışa rı etmek istediler. Yağma mi var?.. Guccuk bey gelmeyince şurda şurava adım atmam, di- ye dayanım. Küçük bey geldi. ki apartımandayım. Beni başlar” Yieso'a büyüdü. Onlar dayındi- rında taşıyorlar... Beyefendi, lar.. Sen durur muyum?. Daha Kerban deyince gözleri süzülü. çok girreliik yaptım. Emme & yor. Ahçı başı en güzel yemek” gin içyüzü Tanrıya malüm.. Ta- leri bana veriyor. Hele bizim şıdığım çocuk kasap çırağının köylü bir çöpçü var.. Zavallı Oğ- * öz malı. Emme ortada ay par- lanacak, neredeyse çıldıracak... Dün gece ahçi başiyle beraber “Yaşasın aşk” sinamasına git tik... Sinamanm firaklı yerinde ahçı başı bir nâvâ attı.. Matma- zel bizi apar topar dışarı çıkar dı Ew sabah, bizim eski bayan, yeni hizmetçisini göndermiş. Be- ni çağırtmış.. Alnım açık, yü- zim pâk gittim. Aptal karı be- al karşısma aldı.. Evdeki eksik- leri bir bir söyledi, Polis çağıra» cağım! dedi, Ben de: — Bele gizli çekmeceye bak, dedim, belki daha eksikler var- dır! Ellerimi belime dayadım, di- kildim karşısına. Karı şaşırdı. Çekmeceye koş» tu,. Birdenbire sapsarı kesilerek #apır sapır titremiye başladı. için çağırmıştım. Haydi, kıs metin bol olsun. diye beni okşi- yarak kapıdan selâmetledi. Evedönünce bizim yeni ba: “oyan olanı duymuş, dolapları ki» kitliyordu. Bu, benim işime gel mez. Ben duruculardan değilim, dedim. Ne beyin gizli yalvarma- larına, ne de ahçı başının ten- cereyi devirmesine kulak astım. Soluğu bizim eski bayanın aşna fişmesinin oturduğu karşı apar- tımanda aldım. Canlarına min- net... Beni hemen aldılar. Öyle ya, bu zamanda ayağı ile gelen hiz- metçi nerede?.. sss. Bir âlâ saçlarımı grvir. tıyorum.. Kaşlarımı hilâl gibi boyayorum... Sırtımada ör dek başı fisatnı giyip beyin pen- ceresinde cigaramı tüttüre tüt- türe bizim eski cadaıloz bayana” nisbet veriyorum. O çatladıkça benim yüreğim yağ bağlayor... beraş Oh! 4.6 «: Bu kapıda gecimim yo- reket versin, Bey evli değil, Kıs- kananım vok. Gel keyfim gel... s.s. . Dün bizim beyin k; kardeşi: — Keziban, senin karım git. Kara Mustafa paşa baklayı ağ . zından çıkarmak fırsatını ele geçir diği halde korkudan (© kekelemeğe başlamıştı. Sultan Murat, kaptan (paşanın yüzüne baktı: — Çekinme. ne varsa söyle! Bu” gün donanma işini halletmemiz lâ" zım, Belki cumaya kadar bir daha görüşemeyiz. Mustafa paşa ossaretini toplıyar rak an'atmağa başladı: — Şevketlüm, kulunuzu mazur görünüz.. Duyduğumu efendimize arzetmeğe mecburum. Bu (sabah Fecep reis geldi ve donanma ile sefere çıkamıyacağını söyledi. — Acaip! hastalarmış mı? Se bebi nedir? Mustafa paşa önüne (bakarak yavasça ilâve etti. — Bir kadın meselesi, (şevket 'âm! e Sultan Murat, Lukreçya ile ni kâhlanma meselesini © unutmuştu çasi gibi guccuk bey dururken kasap çırağına kim tenezzül e der?.. Uuuvvwv... .... Hastahanedeyim şimdi. Neredeyse çocuk doğacak. Ben de çocuğu sırtladığım gibi solu- ğu mahkemede alacağım... Ek bet beni guccuk beyle baş göz ederler... Ben de bir gün bayan ölüp meydana çıkarım. Bunları bizim eski küçük be- ye göndereceğim. Bakalım Hit. lerin oda mi yaman.. Yoksa ben mi?... BORSA 26 BİRİNCİKANUN — 194 mapanış 1 Bieriin 04 100 Dolar 82.0 100 Liret > 100 İmviçre Fre 2911 100 Pleris - 100 Rayişmark — 100 Bejga - 100 Drahmi 0.9976 10 Le 16225 108 Çek kronu - 100 Peçete 2015 109 Zieti - 109 Pengü MIM 8 0623 409 Dinar 8155 100 Yen 411875 100 İsveç (krom 3LOR” Babam ve Tabviat Paşa Hazretleri pir Yeni Program 1 — Safiye ve Arkadaşları, 2 — 35 ED Beyoğlu Halk Sineması Bugün 11 de, Akşam 9de: 1 — Kara Korsan: 14 kismi, ? — Servet Hırsirları, bie. — Birini mi seviyormuş? diye sorunca, Mustafa paşa daha açık bir lisanla izaha mecbur oldu: — Lukreçya isminde bir nikâh" Misi varmış, şevketlüm! Onu kem disine çırağ buyursanız, dava kak mıyacak. Muradın hiddetleneceğini ümit eden Mustafa paşa hâdisenin pa" dişah tarafından sükünetle karşr Murat gülümsedi: — Talâk hükmünü (beniz al mamış olsa gerek. Revebin onu bo” şadığına iki kişi şahadet etti. Ka dı hüküm yazdı. Ondan sonra Luk reçyayı ben aldım. Artık sarayda Recebin nikâhlısı Lukreçya yok.. Muradın karısı Yıldız var. Kara Mustafa paşa ceali bir he" yecan gösterdi: (Davama var)