Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
.n"—————_ş—!ş'%m——"—_r HAY ÖÜKLEDEN: FE BV7 .| | | ı:";;'“l beraber, işlettiği ku . ç Übünde, — müteaddit poker p & sonuncusundan çıkı - % İzun bir koridorda ilerle - , Vakit direktörü yazıhane - ha Dülmamak pek nadirdir. Ak. k “ç vakit kumarhaneye ge - *' İŞleri gözden geçirir. h ©e Mr, Sven klüpteki oda- % vakit kapıyı arkasın . Tkkatle kapadı, Pardösüsünü N% Bir yaprak sigarası yak, "!"Ia odanm bir duvarını W işgal eden, şık ciltli dolu, büyük kütüpha - k.q_h-nmı gitti. Elini bir nok- uh%dnknndumnca kütüphane , kısmı bir mihver üzerinde içeriye girdi ve İi :2"" geçmesine müzsait geniş. Yükseklikte bir geçit açıl - M %% yarı karanlık bir kori- 5% Zeçti ve bir kapı önünde $ " *lüyde kapıya beş defa vur. | îem“ bir ses geldi: . im o? Bir dost! | &rola? ;'%Kraı: Açıldı ve Mr, Sven - içeri g%:ıerhal kapandı, MMI'. Svenin yazıhanesi kh%-be © şik ve zarif olmamak, | P rahat ve konforlu bir rde yedi erkek ve bir "Mı; bunlarm insana em - kimseler olmadığı - ıwhkışm aülaşılıyordu. silâhların farkedildiği x&l &tmış, ağzında yarım bir W bülünan tamı zabıta Ş, “de görülen Amerikan hay N%de bir. adamm önünde hi le““ Ve zalim — bakışlı, yassı y Ortayı aşkın şişmanlıkta ; 1mldam haydut Al Vud'du, “ t €ne karşısında bir kol - NP* erek nezleli gibi çıkan &: * 'tıq%! geldin Sven, dedi. Seni N “m*Eâ.r attr buraya. Çoktan İye, TÜnmüyordun, İ S ; *evan. verdi: | n'et, görüşmiyeli epey ol - x # Nğ""dn yolunda gidiyor in - MN W değil, Şimdilik — hiçbir KS yok, K Sk güzel,.. Şimdi bu va - N%îlfıımtiıu'ıı sebebini — anlat R% cevap vermek i , Kq_' Y tereddüt geçirdi ve ni , KĞ:% yerinde olsam daha İb&ı davranırım, dedi. — Elek-  Mdalyeden bir kere kurtul- (N Bkat gelecek seferinde kor B N  POLiİS MAFİYESİ DUT.Z. Haydüt onun kabaca — sözünü kesti: — Ukalâlık istemem ben! Geli, şinin sebebi buysa gitmen — daha iyi; hem de derhal! — Böyle inatçr olma Vüd, Ben senin dostunum, Kardley bankası işi başımıza felâket getirebilir; yapmamalıydın. — Budala! Neden başımıza fe, lâket gelecekmiş; bu isi benim yapmadığımı biliyorsun, — Evet, sen yapmadın. Fakat hisse alryorsun, Tekrar ediyorum, ihtiyatlı ol, polis senden şüphe e" debilir. Zabıtada tanıdıklarım ol - duğunu bilirsin, boşuna lâf söyle- miyorum, elbet bildiklerim var, — Bildiğin neymiş? — Ellerinde delil var mr? — Hayır ama... — O halde mesele yok, Polis. ler beni yakalıyamazlar. Sen nasi.. hatlerini kendine sakla, Hem ben şimdi arkadaşlarla işe dair konu- nuşacağım, bu vaziyette sana dü- şen İş nedir, bilirsin? — Pek âlâ, Allaharsmarladık, — Güle güle Sven, Tekrar gö rüşelim, Kumarhaneci geldiği yoldan git ti. Al Vud onün arkasından müs- tehziyane bakarak söylendi: — Budala körkuyor, diye söy- lendi. Hakkı da yoök değil, Vazi . yeti cok tehlikeli ve nazik... Neyse, biz kendi işlerimize bha, kaltm, Beş dakikaya kadar Val * terin paraları getirmesi lâzım, Sö- zünde durup durmadığını anlıya - cağız. Madik atmağa kalkarsa o . na Hanya ile Konyayı göstermek boynuma borç olsun! Para lâfmı — işitince hepsinin gözleri açılmıştı. Para bu haris a- damlar için hayatta her şeydi, o" nun uğrunda katil ve hırsız olmüş- lardı. Para icin dünyada yapmı . yacakları fenalik yoktu, Al Vudun sözleri, arkadaşlarında böyle bü , yük bir alâka üuyandırmış olduğu halde odada bulunan genç kadın tamamiyle lâkayt kalmıştı. O ke. malj sükünetle, — ötekilerin haline bakryor, sesini çıkarmıyordu. İsmi Lavinya Makay olan bu ka- dın, kendisine aşktan bahsedecek kimselerin teklifini evvelinden red deder gibi soğuk tavırlı görünme, sine rağmen hayatında karşılaştı . S1 erkeklerin hiçbirisi onu unut * mağa muvaffak olamamıştı, Gül - , düğü hiç görülmez, gülümsediği i. se nadir görülürdü, fakat cazibe. sine kapılanlar çok olmuşstu. Müstesna bir güzel değildi; lâ * kin vücudunun ahenktar tenasü - bü, cildinin güzelliği ve — halinde sihirkâr bir cazibe vardı. Yaşı yir mi üç yirmi dörtten fazla değildi, fakat daha yaşlı görünüyordu. Hal ve tavrı, erkeklerle müna., kaşa ederken ifade tarzı, onun hayat ve insanlar hakkında bü . yük bir tecrübe sahibi olduğunu açığa vuüruyordu. Filhakika ma * zisi onun metanetle karşıladığı bir çok tecrübelerle doluydu. (Devamı var) Nakleden! Muzaffer Esen Uzun ve tatsız'geçen bir eğ. lencenin sonunda Kenan arka, daşlarından izin aldı ve 'evine doğru yürümeğe başladı. Kenan içkiyi, kadmı, zevki ve eğle.. ceyi sevmez değildi. Fakat bu gece inatçı bir başağrısı bu içki âlemini kendisine zehir etmisşt. Eve girerken Kenan iyice sarhoştu. Vakıt geçti, kapıcı kapıyı homurdanaraük açtı ve Kenanın merdivenleri cıkması- nı beklemeden elektrik düğmesi- ni çevirerek ortalığı karanlığa boğdu. Kenan elile etrafı yoklaya yoklaya, trabzanlara tutuna tu. tuna yukarıya çıktı, Sinirli bir elle anahtarı kilidin içerisinde çevirdi, şapkasmı ve eldivenle. rini kapı aralığımnda bıraktı.. Başı dönüyordu, lâmbayı yak. mağa bilelüzum görmedi. El, yordamiyle odasma girdi.. Ken. disini yorgun çok yorgun his- sediyordu. Hemen yatağma gir. di ve uyumağa çalıştı. Fakat etrafında görünmiyen bir mahlük dolaşıyor gibiydi. Sinirleri teneffüs ettiği hava içerisinde bir başkasmın dolaş. tığını seziyordu. Kapılar yavağk yavaş açılıp kapanıyor, etrafm, , da ayaklarınm ucuna basaralk birisi dolaşıyor sanki, kulaklart bir kumasş hışırtisile dolu... Kenan elini uzattı, yatağış yanıbaşmdaki masayı aradı, ma | sadaki kücük elektrik ampulünü yakacaktı, fakat masa yerinde yoktu. Korku, yüzünde ellerini dolaştırdı. Göz. lerini açtı ve karanlığı delmeğe çalışarak baktı, Yatak odasmda, yatağının tam karşısında bir resim çer. çevesi olması icabediyordu. F'a. kat şimdi bu çerçevenin yerin. de hafif bir ışık veren bir dört köşe vardı. Ve bu dörtköşe içe, risinde bir kadım hayali vardı. Beyaz elbiseli, Kızıl saçlı bir ka, dın hayali. Şimdi bu yarı aydmlık içeri, sinde bu kadmın bütün hareket. lerini görüyordu. Hayal hafif hafif kolunu kaldırdı, ellerini birleştirdi, birleşmiş ellerini ev, velâ kalbine, sonra alnma götür. dü. Kenan bilmediği bir sebepten dolayı hıçkımdı, neredeyse ağ. layacaktı. Kendisini zor tuttu, korku, heyecan ve daha isimsiz bir çok hislerin esiri olarak gözlerini kapadı. Gözlerini tekrar açtığı vakıt hayal kaybolmuştu. Etraf ka- ranlık, simsiyahtı. oradan çıktı. Koridorda boş yere elektrik düğmesini aradı, bula, madı. Şapkasını koyduğu yerden almak istedi. O da yoktu, yal. nız eldivenlerini buldu, cebine tıktı, merdivenleri indi, sokağa fırladı. Kenan deli gibi olmuştu. Boş ve karanlık sokaklarda nefesi Topkapı Saraşına'giren (ASUS LÜUKREÇYA sördüncü Murad.'devrinde: bir Venedik şövalyesinin kızı | -32- y Se?al Çelebi mağrur bir tavırla müş kendisim t“z“'ü'ak eliyle selâm verdi. | hxhul somurtkandı. OÜ& Cü hiç vaktim yoktu - di IBi & başladı. Refikam çok has "qiğâmeaeydim, gelecek hal '“Vah: e Sf temiş olsun. | %nyı Çıkmışt. 0 . cevap V | ; Z açye — Cemal Çelebi v di Ü — Hekimler bakmıyor mu? — Evet. Şimdi hepsi başı ucun” da idi. Kainpederim: “Haydi of lum! mademki Venedik elçisile söz” leştiniz. Devlet işlerinde elçiyi bek Jetmek, ona hakaret etmek demek- tir. Git, işini gör!,, dedi. —O 1srar etmeseydi, gelemîyeoektîm doğru' su. nedm “mederiniz bu sözleri söy” ——NW"' a hir dev çük bir vazite mi sanıyorsunuz? Fadişahın kainpetderime büyük iti” madı vardır, Devletin hazinesine para dolduran ve padişahm yüzü nü güldüren odur. Ü o.masaydı, hepimiz iflâs ederdik. Elçi gülmeğe başladı, Cemal Çe lebiyi avlamanın sırası — gelmişti. Derhal cebinden bir küçük kese çır kardı: ç — Mademki refikanız rahatsız" dır. Kendilerine yemiş almak üze" re şu küçük hediyemi lütfen kabul eder misiniz Cemal Çelebi tereddütle keseye uzattı: — Teşekkür ederim ama.. Zah met ediyorsunuz, sinyor! Bu insa' niyetinize karşı borçlu kalacağım” dan korkuyorum, — Hayır.. hayır.. — insaniyetin karşılığı yoktur. İnşallah yakında “kanız iyileşir de, şu bizim mu” 'eini müsait bir vaktinizde elini Kenanm vücudunda | g ” İ | A A LA K İ Ş VAKIT L GAZETESİ Perili aparlımman kesilircesine koşuyordu. Ne ka, dar yürüdü, nerelerden gesti, bunların farkında bile değildi. Güneşin ilk ışıkları ufukları ay, dınlatırken Kenan kendini cad, dede ve bir harabenin üzerinde uyumusş buldu. Kenan geceyi düşündü ve ke:. di kendine karar verdi: kendine karar verdi: “Gece sarhoştum... Rüya gör- müş olacağım, başka bir şey değil.,, Bu halden utanarak Kenan boöoynuünu bükerek tekrar evinin yolunu tuttu. Kapıya gelince elini anahta, rını çıkarmak için cebine soktu. Ve cebinden bir çift kadın eldi- veni çıkardı. Şaşılacak'şey, bu kadm eldivs»i cebine nereden Ve nasıl girmişti. B / Mi Kenân bu bayretini yüksek sesle ifade elli: — Bu eldivende ne oluyor sanki Kendisine hitap eden kapıtcı dı. — Bayım, dairenize çabuk ç- kınız. Bu gece apartmana hırsız girmiş. Bakın sizden de bir şey ağşırmış mı? Başmı kaldırdı, kaptc: yuka, rıki kattan sarkmış bu sözleri söylüyor, bakım daha başkaları Var.. Dairesine girmekten vazgeçen Kenan yukarıya çıktı. Oturduğu dairenin tam üzerine tesadüf eden — dairenin kapısı açık... Muhtelif dairelerin hiz. metçilerinden — mürekkep — bir grup hararetli hararetli konuşu. yor. Kenan sordu: — Ne var, ne olmuş... Kapıcı yeniden izahat verme- ge koyuldu: — Demin söyledim ya, bir hırsızlık. Bu gece Neriman ha, nımm dairesine bir hırsız gir. miş... İsin en şaşılacık noktusı.. Fakat' kapıcı kadım sözüne devam edemedi. Kapıda başka birisi görünmüştü. Kenan haykırarak geri çekil. Cemal Çelebi keseyi derhal koy” nuna koydu. — Hay hay, sinyor? — Siz hiç merak etmeyin.. Ben müsait — bir zamanda — size haber gönderirim. Teşrif edersiniz. Veziriâzam — haz retlerinden de mezuniyet — alırım. Meseleyi çarçabuk hem de istedi" ğiniz şekilde bitiririz. Greçyo bunun üzerine sarayda fazla kalmadı. Cemal Çelebiye teşekkür ederek ayrıldı. Yeni divan kâtibi o gün ilk de', fa rüşvet almış değildi. O, kainpe" derinin maiyetinde tahsil memuru bulunduğu günlerde de birçok rüş vet almıştı. köR 4 O akşam Lukreçya haremkapr sında Cevher ağaya rastladı. — Büugün Bayram paşa gelme di mi? : mekten kendini alamadı. Kapı. nm içerisinde gördüğü kadmı tanıyordu.Bu kadın gece gürdü, gü kızıl saclı hayaletti. Kadın Kenanm bu halini gö- rünce bir el işaretile içeriye girmeğe davet etti. Kenan Ne, rimanı takip etti. Kapının önün, de meraklılar yine heyecanla konuşmağa başladılar. Neriman kapıyı agtı ve Kenan bir odaya girdi. Bu kendi ya. tak odasının Üstüne tekabül e, den odaydı. Tamamiyle odasına benziyen bir oda, yalnız burada yatağının karşısmda çerçeveli bir resim değil, camlı bir kapı var, Kenanın beyninde bir şimşek çakar gibi oldu. Ve artık bu oda, da bir sandalye üzerinde kendi eldivenlerini görünce şaşmadı bile, Şimdi Neriman bir suç delili olarak sakladığı bu eldi- Venlere dair izahat veriyordu: — Bunları koridorda buldum., Hırsız karanlıkta kaçarken bun, ları alamamış, fakat . benim el, divenlerim de meydanda yok. Ve titrek bir tebesiimle sözü. ne devam etti: — Hırsız bu eldivenlerden başka bir sey aşıramamış. Her. halde bu kapıyı actığım — vakrt elimde bir silâh var sanarak üÜrkmüş olacak. — Fakat bu esnada elinizde #t hiç bir silâh olmadığını ben pek: * eğlâ iyi biliyorum. Kenan bu sözleri tatlı bir ses. le söylemişti. Fakat bu tatlı cümle kadımı olduğu yerde don- durmağa kâfi gelmişti. Şimdi Neriman korku ile Kenana bakr, yordu. Kenan artık her şeyi göylemenin sırası geldiğini an, ladı ve yerinden kalkarak kadı. na hitap etti: — Neriman hanım, sizi koör. kutmak istediğimi sanmayınız. Dün akşam başımdan gülünç bir macera geçti. Vakra ben bir hırsız değilim ama dün gece evinize giren bendim. Kenan bu sözleri adetâ neş'eli bir sesle söylüyordu. Bu sözleri dinleyen genc kadınm da yanak., ları kızarryor, gözleri canlanı- yor. Kenan hararetle vam etti: ; için çok müteessifim. Beni affe, dip etmemek elinizdedir. İster. seniz bir hrrsız gibi polise teslim olmağa da razıyım. Neriman açık ve samimi bir gülüşle güldü: — Sizi affediyorum. Fakat a, lip götürdüğünüz eldivenlerimi geri vermek şartiyle... Bu mace, rayı korku ile atlattık... Fakat yalnız yaşayan bir dul kadının arada bir korku geçirmesi çok sözüne de. — Divan toplanmadı mı? — Hayır.. — Cemal Çelebi de gelmedi mi? — Bir aralık geldi.. Venedik el" çisile biraz görüştükten sonra gitti. — Venedik elçisi geldi demek? — Evet, Verdiğiniz muzları da kendisine ikram ettim, — Çok muz seviyor — diyorlar.. yedi mi? — Birkaç tane yedi. — Kalanları ne yaptın? — — Onları da kulunuz — yedim. Size dua ettim. — Neden bana dua ettin? Muz sarayda bulunmaz bir yemiş değil ya! — Çok bulunur ama, kulunuz şimdiye kadar muzu ağzıma koy” 'mamıştım, Sayenizde — bugün ye” dim, Çok nefis bir meyve imiş. — Hoşuna mı gitti? — Çok hoşlandım. Gayet hafif r seallnindn B 'n z l e alkddkil |-Bir müddettenberi tertip et, tiği ve ğördüğü rağbet yüzün, den on dafa tekrarladığı kupon- lar sayesinde okuyucularma de, ğgerli birer kütüphane kazandır. miştır. VAKIT gazetesi *Büyük bir alâka ile karşıla, nan bu hizmetine yine okuyu- cularmı memnun edecek yeni bir şekil vererek tekrar devama karar vermiş, on birinci defa olarak hazırladığı kuponları neş- Tetmiye başlamıstır. Bu kuponları siz de mutlaka toplayınız (Tafsilât “VAKIT” da) BORSA Kupanış 1 Sterlin BU 100 Dolar 132.20 100 Pre, ö 100 Liret ai 100 — İsviçre Fre 29,6875 100 Florin v 100 Rayişmark —- l100 Belga v 100 Drahmi 0.8ÖTEB 110 Leva 1.6225 100 Çek kronu - 100 Peçeta 12.09375 100 Ziloti a 100 Pengö 26,5325 100 Leay 0.625 100 Dinar 83175 100 Yen 81.1375 100 İsveç kronu *81.005 100 Rüble — © Esham ve Tahvilât Ergani 10.75 Sryas - Erzurum 2 1911 Sıivas - Erzurum 5 19.11 8B.08 Ajans 8.08 Ajans 8.18 Program 8.18 Program 8.45 Konuşma 8.45 Yemek İlst. 12.38 Şarkılar 1238 Saz semal. 12.50 Ajans 12.50 Ajans 18.05 Şarkılar 18.05 Türkiüler 18.08 Radyo Caz — 18.20 Prg 18.40 Karışık şar, 18.08 Radyo kunr, 19.15 Melodiler. 18.80 Fasıl heyeti 19.80 Ajans 19.80 Ajana 1945 İncesaz 1945 Makam., Ga, 20.15 Radyo Gzt. 20.15 Radyo Gzt. 20.45 Keman 2045 TEMSİL 21.00 Dinleylel is. 21.80 Konuşma 21.80 Konuşma 31.45 Örkestra 21.45 Orkestra 22.80 Ajans 22.80 Ajans 22.45 Örkestra 22.45 Dans 23,00 Dans TI M SŞehir Tiyatrosu | Pepebaşı Dram Kısmında 1 Bulunmaz Uşak Yazan: J. M. BARRİE * * *& İstiklâ! Caddesinde Komedi kısmında: Akşam 20.80 dat Paşa Hazretleri tebil. — İsterseniz yalnız kalmamak elinizdedir. Bakışları kaftşılaştı. Kadın mânalı bir tebessümle gülüyor- du. Kenan da güldü ve elleri bir an içerisinde birleşti. Lukreçya — yazdığı mektubun Greçyonun eline geçtiğinden emin” di. Bu emniyetle yürümek istedi: — Bir daha ne zaman gelecek bu adam saraya? — Birkaç gün sonra, daha doğ rusu Cemal Çelebinin karısı iyileş” tikten sonra... — Ne o? Cemal çelebinin karısı hasta mı? — Evet. Biraz — rahatsızmış. Çelebi, karısını çok seviyormuş; o hastalanınca çelebi iş göremezmiiş!, Halbuki Hayrullah efendi sanecr dan inim inim inler de gene çalışır dı. — Eece.. sevgi derler buna, Cey” her ağa! Sen evli olmadığın — için, bu işlere aklın ermez. — Hakkınız var. Ben de akir mın erdiğini iddia etmiyorum.