Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
Te —— — e — İS BİRİNCİRÂANUN — 1940 KSAM POSTASI 8::“" Neşriyat Müdürü İba GSan Rasim Us '2'"3 EVİ : Istandol Ankara caddesi TÜA Calgraf zürasi - İstanbel HARLA 23872 işleri wlılefomı ş â —'ı J ı.."* lm Kr. 27.00 Kr. | .l"* 150 , 400 , ! .—lâo-'-----& Bııu'ülğı yer VAKIT matbaası ' ıaarırı Dili (Yam, v y Vuya ve Yütere 4 5î%lar Siyam hükümetinin Fran- |, 'ızua::ıtemlekesi Hindiçini ile mevcut Üw% Müzakere yoluyla — halledil- % Tazı olduğunu bildirdiktan bir —*_'i'at sonra ikinci bir haber ver- " '&.Y_am tayyareleri Hindiçini İd“qmı yeniden bombardıman et- sonra Siyamla — Hindiçini Ü TAki intilâfa dair bir haber gel- * Üsademelerin kesildiği tahmin hi “Tse de kati anlaşma yapıldı- m ortada henüz hiçbir emare T ı_ Meselesi elân bir muamma z muhafaza etmektedir. Ja- G, *vvelâ Siyama — Hindiçini ile müzaheret — etmekteydi. N Japon membaları — birdenbire _ Siyamın büyük Britanya ve — Amerika devletlerile — gizli c'l'fma yaptığı yölunda heyecan- Hiyin çıkardılar. , Alâkadar dev" Şayiayı derhal kati bir lisan- p .qı ettiler. Bu strada Fransızla- W * Temps,, gazetesi bir makale &F&m Hindiçiniye karşı talep- İi kışkırtmanın Japonya — olma- Ü, a ve bü rolü Amerika ile N":—în oynadığını ima etti. İş , ttte Siyamın Japonyanın tah- Teket ettiğini kabul — etmek K"et merkezi Bankok olan ve N Hincistanla, cenupta Malezya Hİ şarkide Laos ve — cenubu V Kamboçla hemhudüt olan Si- ği q::ıon senedenberi Japon pro- n başlıca — hedeflerinden ş %.Ğ“Ul etmektedir. ka YA Siyama karşı büyük bir hş Hlâka duymaktadır. — Çünkü M “demenk Hindistanı yolu üze- hm“nmwtndrr. Fakat strate- h, “dan bu alâka çok daha bü- || Sira Siyam, İngiliz müstem- ğ anya ile Fransız müstem- (h Tdiçiniyi biribirinden — ayır- *- Japonya Hindiçiniyi tama Ü, * zgeçirmek istediği takdirde ' İngiliz yardımma mani ol hıg%“”üktııı sayılabilir. taraftan Siyam cenupta Ma- ' a'l"mıîl-da.mr.ıda Kota - Barhuya b uzaüaktadır; burası (ise İngil- İ Uı&kşarktakl en mühim Üssü | ç, dan beşyüz kilometre mesa- . Bundan başka Siyamım Kra ” “ Holandanım Sumatra adasma Ş ir ve bu adayı elde etmek için ç İ bir harekette — üsş vazifesi T ., | diplomasisinin Siyam Üzerin- | . Muvaffakiyeti bu memleketi |. * bağlayan muahedeyi — 1925 F, Üürmesi olmuştur, İkinci my- *t ise 19832 de, Fransada ve |. “de tahsil etmiş kral — Praja- hhğahtan feragatidir. Onun ye- h yeğeni prens Amanda Ma- Kîfiü küçük olduğundan devle- ( başvekil albay - Dena ve , & Luang Pradik ile Luang ' tlinde kalmıştır. Bu üç Zat | * Yüz Japon taraftarı bir po" A, b etmiştir . ;::da da milletler cemiyeti &- Öiç. Siyam Mançuri meselesinde âleyhinde rey vermekten İ& h Miştir. Bu sebeble daha o Za" N'Ia!louya ile Siyam arasında- muahede mevcut olduğu İ h tır. h. 'lanım sıhhatini tahkik etmek Olamamışsa da — Siyam or: | Japonyadan askeri mütehas- ı Siyamlı — gençlerin İ “ikmal için Japonyaya gön: , Tİ, Siyam için Japonyada ve , Harp gemileri inşa edildiği G KA F TU ” İ ı“ Sene zarfında Siyamda İn: h ttinde hafif bir temayüz ol- * İngiltere — arasında bir .N'Füz paktı imza — edilmiş, ' h“İlıııı - Pradik “triyomvira,.sı İ 'Vkltnden uzaklaştırılmıştır. 4, A davetlerine rağmen Siyam İ N' Marı bir siyaset takip etme- M ştı. Bununla — beraber Ğ::îımun Siyamda elân kuv- T muhakkaktır. SEKRETER GÇ KA BAA" Engiltereye Ame- rikan yardımında yeni bir hamle Amerika harp malzemesini İngiltereye iğgreti verecek Harpten sonra İngiltere bunları iade veya tazmin edecek Vaşinglton, 18 (ALA,) — Reisi- cumhur Ruzvelt, harp malzemesi- nin eğreti olarak İngiltereye ve- rilmesi plânmm ana hatlarını ga- zetecilere anlatmıştır : Reisienmhurun izahatma — naza- ran, İngiltereye yardım temin et- mekle beraber Amerikanın da mü- dafaasını kuvvetlendirecek olan bu plân yeni parlâmentoya 3 kânunu- sanide tevdi olunacaktır. Amerika, İngilterenin ileride ya- pacağı siparişleri kabul edecek ve malzemenin imali bittiği zaman da bunları ' İngiltereye —eğreti vere- cektir. Harpten sonra İnsiltere bu malzemeyi, iyi bir halde ise iade edecek aksi takdirde yer'ne yeni- sini verecektir,. Bu plânım Amerikayı harbe da- ha kuüvvetle sürükleyecek mahi- yette olup olmadığı sualine, Rei- sicumhur kati olarak “hayır” ce- vabmı vermiştir. B. Ruzvelt, İngilterenin esaslı malzemeyi tedarik etmesi icin A- merika tarafmdan her şeyin ya- pılmakta olduğunu ve yeni plânmn da bunu başka bir tarzda geniş- letmekten ibaret bulunduğunu söy- Reisicumhur, kanuni bakırmdan hâlâ tetkik edümekte olan plânı, evinde yangın çıkan bir komşuya herhangi bir kimsenin —yapacağı yardıma benzetmiş ve — demiştir “Bu kimse, eğer yanında bir yan- gın hortumu varsa, yangmı söndür mekte komşusuna yardım için bo- | ruyu musluğa hemen takar, Hortu mun 15 dolar kıymetinde olduğunu söylemez ve parasımı da komşgu- sundan istemez. Yangm söndükten sonra hortum hâlâ kullanılacak bir halde ise, teşekkürle sahibine iade edilir. Eğer parçalanmış veya kul- lanrlamıyacak bir hale gelmiş ise komşü bunu her halde görür ve bir yenisini vermeyi teklif eder. Bu plân mucibince İngi'tereye gönderilecek tayyare, top ve ge- milerin mülkiyet hakkı Amerika- ya mı, yoksa İngiltereye mi ait olduğu meselesine gelince, bu, hu- kuki bir dava olarak kalır. Reisictumhur bunun sadece fer'i bir şey ve asıl işin İngiltereye harp melzemesinin bir nehir gibi akıp gitmesini temin etmek olduğunu bevan etmistir, Vâkıa nakdi teberruatlarda bu- lunmak da mümkündür. Fakat bu- nun lüzumlu olduğuna kani deği- Reisicumhur. İngiliz siparişleri- nin muazzam favdalar temin etti- gini çünkü fabrikalarda, silâh ima- lâtmın ve deniz tezsâhlarında mu- azzam kolaylıklar intaç evlediğini sövlemistir, Ruzvelt, mezkür plânm üÜc, italya ve tugoslav- yada soğuk dalgası Yugoslavyada hararet sıtırın. altında 19... Milâno, 18 (A.A.) — Şimali İtal- yada, bilhassa alp vadilerinde —hara- ret derecesinin çok düştüğü kaydedil- miştir. ğ Sesia vadisinde hararet sıfır altın- da 8 dereceye düşmüştür. Yaşlı iki kişi soğuktan ölmüştür. YUĞOSLAVYADA Belgrad, 18 (ALA.) — Yugoslavya- da soğuklar dün gece daha ziyade art- mıştır. Belgradda derece sıfırm altın- da 19 a düşmüşltür. Soğuklardan tel- ler koptuğu için telefon muhaberatı birçok yerlerde inkıtaa uğramıştır. trenlerde de birkaç saatlik teahhürler olmuştur. —H —- Eu.gar.sianla Romianya arasında Ahali mübadelesi 60 bin Bulgar 110 bin Romen memleket değiştirdi Bükreş, 18 (ALA.) — Stefani, Ro- manya ile Bulgaristan arasında ahali mübadelesine ait muameleler, 14 ilk- kânunda geceyarısı nihayet — bulmüş- tur. Gazeteler, Bulgar hükümetinin tale- bi üzerine yalnız 60.000 Bulgarm Bul- garistana alındığmı ve henüz Dobri- cada bulunan diğer Bulgarlar hak- kinda da Sofya ile Bükreş — arasmda hâlen müzakereler cereyan ettiğini bil dirmektedirler. 110.000 Romen, mıştır. Romanyaya alm- * Londra, 18 (A.A.) — Eski İngi- Jiz ağır siklet boks şampiyonu Bet- kett ve zevcesi emniyet kanunu müci- bince hazirandanheri mevkuf bulunu- yorlardı, Dahiliye nağgırmın emrile bBügün tahliye edilmişlerdir. _ * Londra, 18 (A.A.) — İngiliz mar sal nezareti bildiriyor: Milli çalışma kanunu mücibince 36 yaşında — olan- larla 31 kânuünuevvelde 20 yaşını biti- renler 11 ve 18 kânunusani tarihlerin- de askere yazılacaklardır. * Helsinki, 18 (ALA,) — Yarın Fin- lândiya cumhürreisliğine başvekil Ry- tinin büyük bir ekseriyetle seçileceği tahmin edilmektedir. dört haftadanberi tetkik edilmek- te olduğunu ve bu plân gibi daha bir çok plânlarım hazırlanabilece- gini bildirmiş ve demiştir ki: İngiliz siparişleri aynen AÂmeri- ka kuvvetlerinin kullandığı techi- zatı ihtiva etmektedir. Binaen- aleyh İngiliz siparişlerini Ameri- kan siparişlerine tahvil etmek de mümkündür, Buntn için kâfi de- rcede paramız vardır.,, Ruzvelt, İngilterenin Aşimdiye. kadar yapmış olduğu siparişleri pek âlâ tediye edecek vaziyette olduğunu ve yeni hükümlerin an- cak bundan sonraki siparislere şa- mil olacağını bevan etmistir, Nihayet bir suale cevan olarak da reisictumhur gövle demistir: “— Meselenin ruhu, İngiltere- nin teçhizatsız kalmamasıdır. ve bunu temin etmektir.,, gırdiğine pışman mı? Propağanda nazırı diyorkı “Attığımız acımı artık ger alamayız,. Avam Kamarasında su:h — tekiifi ihtimakeri görüşü'dü Hamburg, 18 (ALA,) — D.N.B.: Propaganda nazırı Göbels dün, Blohm ve Voss fabrikaları amelesi önünde bir nutuk iradetmiştir, Göbels nutkunda bilhassa şun- ları söylemişstir: “— İngiltereye karşı yaptığımız harp 80 milyon Almanın hayat ve istikbalini tayin edecektir, Alman- ya attığı adımı artık geri alamaz, Cihan harbinden yirmi sene sonra Almanyanın katlandığı hayatı ha- tırlıyanlar, düşmanlarımız memle- ketimizi mağlüp etmeğe muvaflak oldukları takdirde yapacakları tah ribat hakkında bir fikir edinehbilir- ler,,, Nazır, bir çok gece alârmlarıma rağmen sükün ve disinlin!lerini mu- hafaza ederek mesailerine devam ettikleri için, ameleye teşekkür et- miştir, AVAM KAMARASINDA MÜZAKERELER Londra 18 Ç(A.A.) — Dün Lordlar Kamarasmda, Almanya- nın bir sulh akdi için yapabile- ceği herhangi bir teşebbüsiin bil- dirilmesi meselesi etrafında mü- zakere cereyan etmiştir. Büu meseleyi ortaya koyan Buxton bilhassa demiştir ki: “— Hitler pek âlâ bilir ki, Av- rupaya tahakküm için ellerinin serbest kalmasmı isterse onu dinleyen bulunmaz. Ancak pek uzak olmryan bir âtide ciddi tek- lifler yapılması muhtemeldir. Sön nutuklar gösteriyor ki Al- manlar tarafından sulh arzusu müstacel bBir mahiyet alabilir.” Hükümet namına söz söyliyen Lord Snell demiştir ki: “—- Almanyanın daha harpten evvel yapmış olduğu İngiltere ile anlaşma tekliflerini tekrar ede- bileceğini gösteren emmareler, zaman zaman ortaya çıkmıştır. Fakat bu emmareler, hükümet tarafından ehemmiyetli bir ma- hiyet almamıştır.” İngiliz hava nazırı Vaşsington elçisi mi olacak? Londra, 18 (A.A,) — Röyter ajan- sınım parlüâmento muharririne — göre, Vaşington büyük elçiliğine tayin edil- mek Üzere ismi geçen mahdut bir kaç kişi arasında hava nazırı Archibald Snelair de vardır. Loyd Corcun da kabinede âinclaırln yerine hava nezaretine getirilmesi h- Kadm — Artık ihtiyarlamağa başladım galiba, Erkekler yor vermeğe basladılar! bana Birdenbire gelen şiş AZILARINA soğuktan gel- diği için, bu mevsimde ha- adala bulunsun diye yarz rüm, Kış meyvsiminde, — soğuktan - bilhassa dişleri çürük olanlarm . yüzü şişebilir. Fakat söylemek İs- tediğim bu türlü şiş bayağı nezle Şiş gibi gelir. Nezleden gelen şiş kadm ve erkek ayırt etindiği hal de, bu türlüsü en ziyade bayanla, ra, hem de gençlerine, yirmi ile kırk beş yaş arasında bulunanlara musallat olur,.. Bayanların yaşın. dan söz açmak ayıp sayılırsa da, bu hastalik bir taraflan da genç- lik alâmeti demek olduğundan ka- bahatimin pek de büyük sayılmı - yacağını sanırım... Böyle birdenbire gelen şişe, kinke hastelığı derler, Bir gün du. rup dürürken — yüzün bir tarafı, birkaç dakika, nihayet bir iki sa, at içinde birdenbire şişer, O taraf- ta bulunan dudaklar kabarır, ya - hut göz kapakları gerllir, insan tanımmıyacak bir hale gelir, Bereket versin ki, pek de uzun sürmez, birkaç saat içinde, niha * yet bir iki gün sonra, geldiği gibi, birdenbire kaybolur ve — yerinde hiç eser kalmaz. Bunun can sıkacak tarafı, sişin kaybolduktan sonra tekrar tekrar gelmesidir. Bazılarında haftada birkaç defa, yahut ayda bir defa, yahut daha seyrek olarak, Kimisinde şiş kolların yahut ba. cakların bir tarafına gelir. O va, kit yüzdekinden daha az geniş o- lur, Kimisinde de vücudun birçok tarafıma birden: hem yüzde, hem kollarda ve bacaklarda, Şişen bir yerde kızartma ve ka- şıntı olduğu vakit haylice rahat- sızlık verir. Bazılarına titreme, a. teş, yorgunluk, midesine bozuk - luk gelir... Cilt üzerinde şişle bir- likte ağzın içinde, dilde, boğazda da şiş bulunursa insan söz bile söy- liyemez, yiyeceğini ve — içoceğini timalinden bahsolunmaktadır . yutamaz, rahat nefes alamaz, F kat bunların tehlikeli olması pek müstesnadır, Onun için bu kinke hastalığı, vt cudun umumi sağlığmı tehlikeye koyacak bir şey değil, sık sık tek, rarlamasından ve en ziyade ba « yanlara musallat olmasından dolar yı ancak güzelliğe halel getirecek, geçici bir hastalıktır. Genç bir ba' yan, misafirliğe gitmek İçin saat. lerce tuvaletini yapmış, — robunu * giymiş, tam da paratımanın kap. sından çıkarken soğuk tesiriyle yü zi birdenbire şişerse... elbette can sıkacak bir şey 'olur, Bu hastalığın en ziyade genç bayanlara musallat — olması onun kadmlık hormonlariylke münasebe- G olduğunu gösterir. Hele ayda bir tekrarladığı vakit hep O gün lerden bir iki gün önce gelmesi... Fakat baş ağrısı için kullanıla; o meşhur ilâçların tesiriyle geldi ği de vardır. Bazılarıma da yumur * ta yahut denizden çıkan şeyler ye, dikten sonra gelir,,, Böyle şeyler yedikten sonra geldiğine dikkat e. dilirse çaresi, tabii, o şeyleri ye- mekten vazgeçmektir, Yemeklerle münasebeti olmadı - ğı anlaşılhnca, gene kolay bir ça. resi vardır: Sık siık çocük annesi olmak,.. Gebelikte bu hastahk gelmez, Çocuk annesi olamıyacak yaştan sonra da büsbütün kaybo . lur. Sık sık çocuk annesi olmak güç gelirse, o vakit çaresi yemekler - de sık sık dalak yemektir... Fakal bü iki türlü çaredon hangisinin daha az güç olduğu epk de kesti- rilemez. Zaten hiçbir şey yapılmasa da, şiş birdenbire tekrarlayınca, da- ha büyük keder gelmesin, diye şi. şin geldiği gibi birdenbire geçme . sini beklemek mümkündür. Sişten basşka, daha ziyade rahatsızlık ve- ren alâmetler olursa, o valüt he- kime baktırmak, tabil zaruri olur. Ğ, ÂA. Kadm bana adetâ âşık olmuştu. Gülümsiyerek hâlâ yüzüme bakı . yor, bir yandan da konuşuyordu. “A efendi, dedi, ne istersin bu yavrucaktan ? Davan varsa büyük- lerle kozunu pay et, Hoş, onlar da sessiz sadasız, kendi hallerin - de insanlardır. Kimseye bir fena . lıkları yoktur, Kimseden bir is'- . dikleri; — kaptıkları, — kaçırdıkları yoktur. Benim neme lâzım artık süt kuzularma ad göz ağartacak ne var canım? Adam yerinde biraz oynadı, Sağ ayağının mestini kunduradan çı - karıp altına aldı. Öksürüyormuş gibi homurdanıyordu. Lâflarmı an cak başmı göğsünden yukarı kal . dırdığı zaman anlıyabildim! “Sen görürsün hali, ahvali, di yordu, kaz kafanla anlıyamadığın işi kör gözünle görür, fehmeder - sin, Hele bir yol Konyaya vara | irm bakalım!,, İçimdeki korku gitgide büyüyor du, Babamm amcama telgraf çek” Vi b " öi | “49 b BUYUK HİKÂYE HAMAADAAMAAASA 3Ğ TLARRAKAI (1 PAKAY'IK TIT TLIUANTAKA SAA NMLT NAAAARAN KİT KAVRULAN ADAM 2 Yazan: İLHAN TARUS —— tiğini ve beni gelip istasyondan a- lacaklarımı biliyordum, Fakat tel. graflarm gu günlerde yollarda kaldığma, — geciktiğine —dair bazı lâflar da kulağrma çalınmıştı. Bu adam bana ne yapacaktı? Konya da ne olacaktı?.. Gözlerimi bir ona, bir de kadma çeviriyor, aralarında bir görüş birliği, bir kararı hâsıl olacak mı di ye bekliyordum. Fakat ikisi de ar tık bu bahsa dair bir şey konuş. madılar, Hava da adamakıllı ka £ rarmıştı, — * & Sabaha karşı müthiş bir ayazm içinde, Konya istasyonuna indik, Bir mübaşirin daha tren durmadan avazı çıktığı kadar adımı çağıra - rak voğanlar boyunca koştuğunu görmüştüm. Tek atlı bir faytonla, iki tarafı ağaçlarla ve güzel köşk lerle süslü bir yoldan ilerlemeğe başladık. Mübaşir bir yandan diz - lerimdeki battaniyeyi düzeltme ğe çalışıyor bir yandan da: “Ah ne vakitsiz geldin kücük bey, ne vakttsiz geldin.,, Deyip duruyordu, Fakat ben o nu dinlemiyordum bile... Gözüm dışardaydı. Arabanın ha şimdi, ha şimdi şu güzel, süslü evlerden bi. rinin önünde durmasmı, balkonun- dan yeşil sarmaşıklar sarkan ve gülrengi yepyeni pancurlarınm ar kasında parlak tül perdeler kı - ©$AĞ <Ah #BK mıldıyan bu evin kapısına bir sü. rü kadmlarım, kızlarn doluşmasmı ve amcamın sarı bıyıkları ile yo: la doğru koşarak: “Gel bakalrm sevgili yeğenim! ,, Diye bağırmasmı — bekliyordum.,. Hiçbiri olmadı, sıra sıra güzel ev. ler bitti. Ağaçlar, lâmbalar sey - rekleşti, Sokaklar darlaştı ve at - lar, iki katlı ahşap bir evin kapı. smda durdu. Parasımı vererek arabacıyı sav” dık. Mübaşir iri, pirinç tokmağı hızli hizli bir iki vurdu: “Hep uyumuşlar, dedi, tren de çok rötarlı geldi.,, Neden sotıra kapı açıldı, Mü , “Misafiri selâmetle getirdim e fendim, Allah rahatlık — versin!, diyerek kapıyı çekti, gitti. Yukar rı merdiven başından yengem: “Gel yavrum, gel!,, diye ses - leniyordu, Oradan vuran sönük i dare lâmbasmmn ışığında, bir tar. la kadar uzun ve geniş, duvarla - rında rüzgârlar esen, malta taş - lariyle hanayı geçtim, Merdiven - lere geldim, Arkamda hir çıtırtı oldu, başımı çevirince ayaklarım olduğum yere mıhlandı: Tavana kadar uzun boylü bir adam, bir gulyabani, o güne kadar görmedi. ğim bir mahlük, uzakta, samanlık kapısmın karanlıkları içinde du . ruyordu., Fakat çabuk kendimi topladım, — koşarak merdivenleri çıktım, Yengem üçüncü basamak- ta beni kucakladı, öptü. Beraber- ce, bu sefer tahtadan bir döşe . menin üstünde, tekrar, sokak ka pısmm üstüne düşen odaya doğru vürüdük.