15 Mayıs 1940 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

15 Mayıs 1940 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

IS 1549 kahkahalarla nsz çldirmişsı- vie iz ciddi de ear inik imei zi siddt olmasına ir ea, Hem ne de İyice anlansadım, y Socukça bir fikir i az olduğunu ka enini n? a bu münakar e Ben münakaşa Mağ sizin gibi bir | p Mean, tahlil ve mü Me Siz harice karşı : , fakat haki Mi onlar nihayet EYİ bir tasala bira eni ze Baelim: “Ar e orum © NAKLEDEN: BURHAN BURÇAK — Bu hususta amın ne kadar da çok bilginiz varmış!.. — Siz beni çocuk yerine koyu" yorsunuz, ama benim de bildiğim birçok şey var. Siz benim gibi ha- yatta ptırap çekmediğiniz ve mü- teessir olmadığınız için (o ihtimal birini seversiniz. Kerim asabileşti: — Fakat yavrum, neler söyl yorsunüz. Ben Jbl aşktan melret ettiğim için evienmemezlik etmiyorum. Hür kalmak ve İste diğim gibi yaşamak için böyle bir karar verdim. Bu sözler üzerine Feride zayrı- iktiyar! beğirdı. Sesinde derin bir elm ve masura bir hayret manasi vardı, Kerim bundan hem (müteessir hem da memnun oldu. Genç 2 Sözüne devam etti; — O halde sizi (o sıkmamdan ve rahatsız etmem, ben.den mi kor kuyorsunuz Kerim? Sizi temin «e derim ki rahatsız etmem ben... Gözlerinde iri yaş damlaları gö” ründü. Kerimin bu fikrine karşı koymaya çalışacağı, kendisinin © kadar sevinçle kabul ettiği ve ma- kül bulduğu bu kardeş'ik bağını reğdadeceği hatırma bile mişti bile... Kerim ovicdanazabı duydu Nazik bir çiçeğe, yahut da bir ke lebek kanadına fazlaca sert bir e kareketile dokunmuş (gibi bir his duydu. Pek müteessir; — Hayır. Hayır. Beni rahatsız emezsiniz, Bunu demek (isteme dim, Ferideciğim. Sizi ağlatıyorum gördünüz mü? Bu olur mi, yar rum? Benim yanımda yaşamanız beni çök mesut eder, bunâ emin o p, | umuz, Fakat benim mesleğim teh: İikelidir. Bir takım tehlike (o ihti- malleri olabilir. Bunu düşündünüz mü? Kerim evvelce Feridenin fikrine gülmüştü, .Halbuki şimdi bunun gayritabilliği ve manasızlığı onu asabileştiriyordu. o Feride müte- bessim cevap verdi: — Zannediyor musunuz ki ben mesleğinizi unutuyorum; sâyinizi ve bunun icap ettireceği bir takım mecburiyetleri, hem size belki de faydam dokunur. Kâtibeniz olsam, olmaz mr? Artık Fatma da yaşlar dı. Ona ev hizmetlerinde yardım ayıracağınız mevkii muhafaza et meğe çalışırım. Beni güzel elbise leri sevdiğim ve peçeli olduğum içim haval sanırlar. o Halbeki bu tahmin pek yanlıştır. ie sag doğar, Bayan Dürdane raman “Ferideciğim sen bersin İken her tarafı güneş aydınlatmış sanıyorum... derdi. o Belki siz de böyle söylersiniz, Kerim. (Siz de benim gibi hayatta yapayalmızsı” nuz. Biribirimizi çok severiz. Dost- luk aşktan daha tatlı ve daha ve falxir. Ben hodbin değilim, Ke rim, bu fikrimin yalnız kendimi mesut edeceğini düşünseydim der katl tar Bal düne İ m ş İ Baktım, temiz pak giyinmiş halk, HİTLERİN YANINDA ODA HIZMETCISİ 1DİM ANLATAN: MİTLERİN ESKİ HİZMETÇİSİ PAULİNE KOHLER —ız — Yerim Bana köşktin işini gerdiran Erik Kaytnar bunları gönterirken: — Görliyorsunuz ya,. diyerdi. ..—. SARAY, AN amele 5 anReme: dan MEZ, im MEZ Karserk SUK, — “Bu, dedim, sultanın giydi- Zi festir. Sultan aynı zamanda bü tün müslümanlarm da (papa) « olduğundan, yer yüzündeki İslânr lar bu fese çok itibar ederler, bunu mukaddes ve uğurlu sayarlar, ister seniz size satayım bunu. Ene mektarı olduğum için ölürken ba na hediye etmişti bu fesi. Baktılar, korka korka, merakla evirdiler, çevirdiler, püskülünü ok- Axiılar, beğendiler (o ve 20 fzangâ satın aldılar. Akşam üstü gitim k ki #rangile başıma bir kapelâ ge çirdim. On sekiz frangı da cebime attım. Olup olacağı bu, başka pa- ram yoktu. Bu pasaya, bir müddet sonra mezatlan bissemize düşen iki bin Irangı da ilâve ettim ve elin San- Remosurxla dediğim (gibi yapa yalnız kaldım. Yüz ellilik Histeye dahil oldu Bum için memlekete dönemezdim. Peki ne yapacaktım? Bütün öm- rüm saraylarda boşuboşuna &eç mişti, elimde ne bir saratim, ne bit marifetim vardı, Yaş da kemali bulmuştu. — Hele bir kenarda (oturalım, bakalım, felek ne gösterir, dedim, ve San Remonun sessiz bir sokağın da bir oda kiralıyarak yerleştim. Bir gün kahvede oturuyordum. elerinde demet demet çiştkler, a kın akın bir tarafa (o çidiyor. “ne var? diye sordum, o "“Bugünme zarlık günüdür, ölüler (o bayramr dir?,, dediler. Gayrrihtiyart kahve: yacak bir miezarım olsa! diye yar dım. O sırada aklıma geldi; eultan Vahidettinin zevcelerinden Müved det sultanın kardeşi Halit, epeyce evel İstanbuldan (o gelmiş ve ve remden kurtulamıyarak villâda öl müştü. Onu bu mezarlığa getir miş, şuracıkta bir yere (defnet miştik. Allah rahmet eylesin çok iyi Halit oğlanm kabrini. hal hatırımdan çıkarırdım, Fakat sizin de mesut olabileceğinizi tah- min etmiştim. Bunları çok sevildiğine, mevcu diyetinin kimseyi rahatız etmiye ceğine emin küçük bir çocuk saffe- tile söylüyordu. Genç adam cevap verdi: ii Ferideciğim bana (getireceğiniz saadet ve neşeyi kabul (oetmeğe hakksm yok. Ailem olmadığı için ben hayatımı büsbütün başka tür lü tatzim ettim. Değiştiremem Bir veya zevcem odası olmıyan küçük bir ev satm ,almış vaziyetindeyim. Bu küçük evde yalnız kendime göre yer var. (Devamı var) Fülrer büyük bir konfor içinde ya- sar. Zira, onun için iyi hir şey yok. tur, O ancak her geyin en iyisini Ertesi günden itibaren başlıyan #şim esnasında Führerin bu huyu. nu daha yakmdan öğtendim. Bir müddet #onra sol hazırlama İşi do, bir diğer hizmetçiyle beraber Hitlerin yemek sulonu çok bü- yüktür. Boyu 20 metre, eni de 18 eetre var. Ortada büyük bir kes. 216 meşe kütüğünden bir masa du. rur. Salon gizli lâmbalarla aydın. latılmıştın. Dört duvarda Dürer'in dört tablosu vardın. Hitler tek başma veya köşkte. ilerle yemek yediği saman, Dress döt pörsöleninden tabaklar kollari. bir. Fakat misafir olduğu zaman, en Gi İlmöknn ilki he bl se, Bütün mezarlıkta sahipsiz, çiçek siz ve mumsuz sade bu mezar Var” dı gibi geldi bana, .Cebimi yokladım, mevcudu say» dım, topu topu bir frangım var muş. İçimden geldi; “ne olursa ol sun!,, dedim ve mezarlık kapısın- da satılan mum'ardan iki tane ai- dım, yakıp Halit oğlanın baş ve ayak uçlarma diktim. Sonra bana oturdum şünceye dal | boynuz büktüm, dans, Biranda salidan solda çiçek yağ" mağa başladı. Genç kızlar, ihtiyar nineler, çocuklar geliyorlar, ellerin deki çiçekleri bizim mezara bırakır yorlardı. Halit oğlanm (mezarını bir gürel donattılar, Orada ne kadar kaldım, farkın da bile değilim. Baktım ki yavaş | yavaş dönlş başladı. ben de kalk- tem, ağır ağır yürümeğe basladım Yolda, bir ana kız (o yanımdan geçerlerken beni (o selâmladılar ve nezaketle, — Beraber gidelim mi? dediler Beni uzaktan tarıyorlarmış.. Kapılarının önüne gelince, ay nimak istedim, ısrar ettiler, içeri aldılar. Koryaklar, Jikörler, bis üviler çıkardılar. Yedik içlik, Bu iltifatların sebeb ve hikmeti ne ola?.. diye bakınıyordum. Meğer bun'ar Sultan Vahidetti- nm mezadından işlemeli bir masa örtüsü almışlarmış.. Onu getirdi ler ve sordular; — Kuzum, bu örtü (sultanın kendisinin midir? Bizzat, (okendi odasmda mı bulunurdu, babasın dan falan mr kalmıştı, masaya mı örterdi, yoksa: başka türlü mü kul lanırdı? jalan diye bir süzü sualler sormdğa baş'adılar. N Anladım mezaklarının sebebini, “Bu kadar ikram ve iltifat etti- ler, bari atayım da içleri rahat et si diyerek o örtüyü bir med hettim, bir kıymetlendirdim ki sor mayın. “Padişah bun başının u- cuna asmıştı. Vaktile İran şah bumu Sultan Mahmuda hediye et- miş ve oradan babadan oğula ge gerek sultan oVehidettinin elinde kalmıştır. Padişah o kadar para- siz kaldı ve birçok (yerlerden bu örtüye müşteri çıktı da © gene kıyıp satamadı bunu. Mezatta ze ten maldan anlayan yoktu. Böyle ce bu sizin elinize bedava geçmiş old: dedim durdum. Bir keyif , bir keyiflendiler sorma. Nihayet kalktım, müsaade al dım, ellerini sıktım ve ayrıldım. Ama meteliğim yoktu. Ne yapa" cağım? diye düşünürken cıgaramın da tükenmiş olduğu hatırıma gel- di, büsbütün fena oldum. Fakat bir de elimi cebime ata- yım ki.. Meğer ayrılırken cebime elli frank koymuşlar. İşte kırk yallık bir emektarlığın sonunda gene padişah yoluyla ce bime giren son akçe bu elli franklı (Devam; var) gümüş takımlar çikan Bunların çoğu Himlerin adamları tarafım » dan, Nürnbergdeki yahudi tlenrot. hanelerinden yağma edilmiş mal. Mardır. Millerin kabul salonu Avusturya siplerine bakıyor. Bu salonun dağ- lara bakan tarafı bir tek pencere halindedir ve şüphesiz Almanyada ondan büyük pencere yoktur. Bu odanın tavanlarında, duvarlarında baştan başa nadidö kuşlarla dolu kafesler açılmıştır. Bunlar hep birden ötüşmeye, bağrışmaya, ke. Bat çırpmaya başlaymca içördeki- ler biribirinin konuştuğunu duy « maz olur. Böyle olduğu halde, Hit. Yerin burasmı kabul salonu olarak istihab edişini bir türlü anlıyama- Berhtengaden'de misafirler için İz ar delimi İlünüdürdü dü özak amele idim ya Hayırl Eşhas: Cemil: baba - Suphi oğlu - Safiye; ana Balıkçılar - A rm m eke ey e ep çe vga np ny og Ng MANANAMANNMŞANANNMNMNMMAŞMANNN HABER — Akşam Posam ı evlât Komedi 2 perde - Kayıkçılar. Birinci imi Orta halli bir aile odası. SAFİYE SUPHİ. Safiye — Suphi, babanı gördün mü? Su - Hayır... Bir ' haftadız | gördü yok, . Si Öyle ya, bir haftadır Suphi — Evde yoksun, evde, ev de. Hep dilinizde bu.. Ben kadm ruyım hergün evde oturacak? Safiye — Peki, erkek ol, fakat xede kalıyorsun? Başka evin mi var? Suphi — Ömrüm yalnız bu da mn altmda geçecek değil ya... Ne rede İstersem orada Oyalarım, Safiye — Oğlum, otelde yatsan para ister, misafirlik bir, nihayet ki gece olur? Suphi — Otelde, inisafirlikte, si ene? © İml — Ey... Para... Para ne pa — Allah büyüktür veri" * Safiye — Allah büyüktür ama, öyle başıboş gezen adama vermez, Suphi — Ben de ş yapıyorum. Anne, Allah adama akıl vermiş; akılı adam ekmeğini taştan çıka rr, sen merak etme. “Kapı çalımr, Suphi iskemlenin Üzerinde atılı olan cekelini kapar” Safiye — "Oğlunun kolundar tutarak, dur. Babanı görmeden ne veye gidiyorsun? tuphi — Babamın nesini göre öekmişim... Uzun boylu, kumral sakallı değil mi? Biliyorum. “Annesinin elinden ceketini kır tormakla mişgulken Boy o Cemi girer.” u Evvelkiler, Cemil, Cemil — O ne? Annenle ne iti şiyorsun? Suphi — “Süt dökmüş kedi Bibi) mazlum bir (avr takınarak” İtişmiyorum bey baba... Cemil — Ya ne yapıyorsun? Suphi — Şey... Şey öpmek... An nemi istedim, Cemil — O razı olmadı değil mi?... Hakkı var.. Senin gibi bir evlâdı dudakları yılanın dişlerin den daha zehirlidir. “Bir an sonra sükünetle” Terziye gittin mi? Be nim elbisemin psovasını hangi gün yapacak? Suphi — Pazartesine olmazsa yi çarşamba, perşenbeye mutlak Cemil — “Birden parlayarak” Ya'an söylüyorsun be mel'un... Ben şimdi oradan geliyorum... Sen ölçü verdiğimizin ertesi günü git miş (Babam başka terzide yaptır racak) demiş kumaşı almışsın? “Suphi önüne bakar” söle ka meşi ne Yaptı. “Ses yok” San: soruyorum, #erseri?, Suphi — — Bey beka beni "nafile yere tahkir ediyorsur!, Cemil — “Gittikçe hiddeti arta rak” Vay, (Serseri) sözü sana do kundu mu? Ne büyük izzeti nefsin var... Söyle, kumaşı ne yaptın? Suphi — "Makcup bir vaziyetle” Sattım... Cemil — Neden? Paran mı yok” ai Suphi — Rüştü bey size kırk beş lira göndermişti, Cemil Ey? Suphi — "Önüne bakarak" Ber 6 parayi yankesiciye çarptırdım. on dört yatak odası vardır. Bunla. rm hepsi için de birer banyo dal resi ayrılmıştır. Banyo daireleri başlan başa mermerdir ve bu mer- merler Almanyanm muhtelif ta - raflarmdan (getirilmiştir. Yalnız Hitlerin banyo dairesi İtalyan mer- merindenâir ve bu mermerler orn Musolini tarafindan kediye edil. “miştir. Köşkün mutfakları da çok gü. şeldir. Bütün yemekler elektrikle pişer. Mutfak işleri geti Berlinde. ki Adlon otelinin eski başgarsonu dur. Yanına da yardımer olarak 4 genç verilmiştir. Aynes bir de Gestapo memuru vardır. Bunun da vesilesi, yemeklera rehir konul » maması için ahçılarm, hizmetçile. Yin başmda durmak ve hareketle. rine neraret etmektir. (Devamı var) “Ac bir tebessimle” abil Du pdrayı size İyardan m... “ahlaka ile gülerek” gün adazısın... Pekâ" Ah, ne lâ... Haydi, öde bakalım. Suphi — Kumaş kırk dört lira e için eksik para getireme" Cemil — Tabii onu da sarfettin değil mi? Suphi — Başka ne bilirim? Cemil — “Hiddetie kolundan tutup kapıdan dışarı atarak” haydi, defol... Bir daha bu evde görünme... zy seyri kadar 'alarını heyecanla pim Bayan Safiye tavassutuna rağ” men Suphiyi defedor” Kadın bu oğlanı bu hale koyan hep sensin, Safiye — A... Ben ne yaptım?. Cemil — Ne yaptığını bilsen belki yapmazdım. İKİNCİ PERDE Kadıköy iskelesi civarında bir deniz kenarı, Suphi denizden çi karılmış, ıslak elbiselerinin da çömelmiş; etrafında balıkçılar, kayıkçılar,” 1 Balıkçı — Arkadaş sevdalı mısın? 2 Balıkçi — İnsan lâf için canr aa kıymaz, kim bilir ne torik gi" bi bir parçadır? 1 Kayıkçı — Hay iskarmozuna yandığım, sevda için insan dalga” ya sarılır m be? Omuzla avali at tekneye, asıl küreklere geç, git; enayi mizin be... 2 Kayıkçı — “1 inci kayıkçıya' Yok be yavrum, biz iğ GüN pap tık. Bu “faça” sevdası filân de gil, moruk avalin marizine kay” muş, evden öteberiye kalkgidelim demiş... 2 Balıkçı — Desene nazlım ha" lis bir ev çurçuru... 1 Balıkçı — Fakat bu seler &“ val mantara 2 Balıkçı — Her taman yeme uçlanmak olmaz, baran da adam böyle zokayı yutar. MI EVVELKİLER BAY CEMİL Cemil — “Acele adımlarla gelir” Ne o, intihar ent ettin? “Sı kıyafetine, yerdeki elbise yığın” na bakarak” intihar eden herif böyle soyunur, dökünür de öyle mi denize atlar? İt gibi yüzen teres denizde mi canıma kıyar? Suphi — Ölüyorum, bari esvap” larım babama kalsın dedim. Cemil — Eksik olma, bayırı (Lütfen sayfayı çeviriniz) , ŞİFA Bulmuş MERİ BayJ. O.C Yazıyor; Ekseriya okuyoruz. Tedavi gö” ren ilâçlar varmış fakat, ALL COCK yakısından bahsedilince, kat'iyen mübalâğa (değildir. Bir sat akşam tatbik ettiği bir ALLCOCK yakım, bir gece zar- fında tesirini göstererek ve de- vaml sıcaklık tevlit ederek ağrı. van mahalli teskin etmiştir, ALI,COCK, Romatizma, Lum- bago, Siyatik. delikli ALi.COCK valolariyle şifayap olmuşlardır. ALI.COCK yakılarınn tevlit ettiği sehhf sıcaklık, OTOMATİK BİR MASAJ gibi hemen ağrıyan verin etrafını kaplar, ALLCOCK J yakılarındaki Kırmırı daire ve Kartal resimli markasına dikkat ediniz. Eeranelerde 27 buçuk kuruştur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: