Mü — 1900 MAZON MEYVA TUZU üferrin ve midevidir. M © an av alaya Te olurdu anneniz ie Durada kalabilirdim Bu dela Mektubu gelmişti. Ke 5 a #arfı cebine koyarak: UN R Ti Kerim, benim bü dagi Yatık versin Feride defa daha ame —10— ni i Ae hiç uyumadı. o Çok inni Meteleyi halledeceği” e Halbuki! buna dai m dikbir karara varamamıştı saat yedi (o buçukta! ir kahvaltı ederken gg ve parlak ışık gibi Arkasından, elinde bir | hs ve iki tabak pasta Beliyordu. “öl Fatma kah- N ann getirmişti. Fakat beraber yemek istiyor | 1 vü uzun ve bol bir be ç Yardı. Saçlarmı henüz » Geceleri yaptığı gibi saç / La halindeydi. Sol taraf- Ebi Üzerinde saçlarını tu- ez bağlı idi, Ke > Ferideciğim. Bayan ig ira ettiği kurdele | e oturmuş, daha “lan şokolayı — içmsğe | lame Kerim? mak etmeyiniz, ben Ba- up İRe kadar mteri deği a fikirlerle doluydu. varmadan o gece Ğ “İz, Kerim, bir şey dü < mü? e SEVAP vermeğe tereddüt Değ ayet söyledi; söylemek iâzım- İh, Yi. düşünmedim. Bir Pevcesine müracaat ede" Muvakkat bir zaman otu" WE bir'yer bulması rica Burada bir züt A . Eğer — bilseler 4, '€ derler, Sözünü kesti. e Yüzünde bir tavır fakat buna rağ: €peyce tereddüt var Kn bi Fri Yar Öyle olsun Feride? Söy- fikriniz ne? gr Şe halledecek a dev... Ben de çok müs Mmmen olacağımı. Myleyiniz bakalım. kadar dinlemeden sö” oyu NAKLEDEN: BURHAN YAR m v zümü yin kesmeyiniz, Kerim? ama... Muhakkak ki iyi dirlemek lâzım, — Sizi dinliyorum, Beni bayağı meraka düşürüyorsunuz. — Sakın hayret etmeyiniz. — Niçin edeyim, bilâkis... hay- ve gelip “ Kerimin yanına — Evvelâ Kerim, size bazı şey- ler hatırlatacağım. Dün aşım bana dediniz ki sizin ne zevceniz, ne de hemşireniz olmadığım. için yanınızda oturamazmışımı, Oturur sam dedikoduya vesile olürmüz. — Yâvrucuğum, bunu gene tek- rar ediyorum. Evet bu böyle... — Kardeşiniz olsaydım, Kerim sizin gibi beni seven himaye eden | ve düşünen bir ağabeyim olmak saadetine erseydim hiç dedikoduya vesile olmadan sizinle (o oturabilir dim; mevcudiyetim sizi o sıkeınznı değil mi? — Hiç bir zaman Ferideciğim. Bilâkis memnun olurdum, Fakat ne demek istediğinizi anlayamıye" tum. z — Doğru mü söylüyorsunuz. Feridenin gesi titriyor; Kerim hayretle yüzüne bakıyordu. — Çok doğru söylüyorum. Hiç bir şey anlayamıyorum. — Biraz sabrediniz. Bir şöy'da” ba soracağım; 'rİsmiem: Çok dela bana (evlenmek iste mediğinizi söylemiştiniz, bu fk ciniz Geğigti mi? — Hayır, değişmedi, fakat... — Doğru mu? — Tabit doğru. Hiç bir zaman da değişmiyecek.. Feride memnun olmuştu. Yüzü güldü ve ilâve etti: — Öyle ise şöyle küçücük dü şünürseniz neticeyi anlayabilirsi niz. Mademki evlenmiyeceksiniz ve önademki ben de kimseyi sevemiye ceğim, Beni almız. Pek basit bir mesele, değil mi? Feride mütebessim bir tavırla Kerime bakıyordu. Genç mühend:- «tu yüzü hayretinden o kadar tu haf bir şekil almıştı ki yanlış am ladığını zannederek sordu: — Ne demek istiyorsunuz? Feride hiç borulmadan (o cevap verdi: — Benimle evlenmenizi söyle dim Kerim. Sizin için müşlik, mim oettar ve muti bir kardeş; âlem nazarında da resmen zevceniz © İrum. O zaman kimsenin bir şey demeğe hakkı olmas ve sizinle otu- rabilirim, İşte o kadar... (Devamı var) HTLERN YANINDA ODA HİZMETCISİ 1 1DİM ANLATAN! —1— Berhtesgadende gördüklerim ve duyduklarım hakkında tanıdıkir- rıma, arkadaşlarıma — hir tek şey söylemiyeceğim.. Sisayetten bahset i soran, müracaatlerimize AABER — Akşım Postası Inkıbaz, - hazımsızlık, mıda bulantı ve bozukluğunda, barsak tembelliğinde, mide ekşilik ve yanmalarında emniyetle kullarnılab!i!r. MİDE ve BARSAKLARI temizler alıştırmaz ve yormaz. MAZON isim ve HOROS markasma dikkat, AYIDAN San Remoya iğ Sa vw MEZARA —BO— Damat Feridin üvey oğlu Sami aramıza katılmış, para bulmak | çin yapılan muhabereyi idare edi- yordu. Padişahın kızı Ulviye sultan da zevci ile birlikte koşup San Remo ya gelmişler, bir hafta kadar kal dıktan sonra cenazeyi olduğu gibi bırakıp Parise dönmüşlerdi. Onların bu şekilde (hareketleri San Remodaki alacaklılar arasında heyecan uyandırmış: "Eyvah, da İ madı ile kırı padişahm paralarını | alıp kaçırdılar, söslerini (etrafa yaymıştı. Halbuki doktorlara, oCenazeye, telgrafisra sarfedilen — kredi de derhal kesildiği için — ber seyi pe- şin para ödemek meoböriyeti, mev- ce: 120 liranm dibine darı ekmek ürere idi, Cenaze tam oa altı gün villâda odanın ortasında kaldı. Ne Mısırdan, ne Kıbrıstan, ne Paristen hiçbir taraftan o halimizi müspet veya menfi cevap veren o yoktu. Hattâ yanı başımızda, Niste otu ran sakıt halile Abdülmecit bile, meydanda kalan cenaze (İle zerre kadar (alâkadar görünmüyordu. Sanki ölen onlardan biri değildi! Muhtelif o alacaklıların resmen müracaatı üserine İtalyan hükö- meti tarafmdan villâdaki eşya tes” pit edilmiş, odalara (o tıkılmış ve kapılar kilitlenmiş, mühürlenmiş” ti, Öldüğü zaman sultan Vahidet tinin 85 liret borcu vardr. — Ne olacek?., Bi aze bö) ortada ânı kalacak? diye üzülüy duk, Nihayet on altıncı gün Abdü” mecit, Nisten Sultan Reşadın ikim ci mabeyincisi Reşit beyle, Oğlu prens Faruku San Remoya villâya gönderdi. Bunlar yol (o masrafmı ödediler ve cenazeyi şimendiferle Triyesteye, oradan da Şama gö türdüler, Cenazenin villâdan çıkarılacağı gün “alacaklılar yolu kesecekler, diye de bir rivayet çıkmıştı. O çün cenaze arabası önde, biz prens Faruk, prens O Ertuğrul, ve Nihat, Reşit, Sami, (Zeki beyler, Avni paşa, berberbasi, esvapçıba” şı, haremağaları, ahçı ve bahçıvan" lar ön arkada yola çıktık. İtalyan (o hükümeti erkârından ve halktan hiç kim:sler (o yoktu. Çünkü para bulunup da yol hazır 1 tamamlarımca, gezmeğe çıkar gibi, hiç kimseye haber vermeden cenazeyi alıp götürmüştük. İstasyonda tabut furgona. kon duktan sonra tren sessizce hareket etti, Prens Farukla Reşit beyden mek katiyen memnudur. Binanm herhangi bir kısmına çağrılmadan gitmek yasaktır. Harice omektup yazmak veya hatıra defteri otut mak yasaktır. Üç saatte bir Şi bem'e görünmek lâzımdır. Yalnız gece uyku vakti müstesna. Gece mat 9 buçuktan sonra yatmak ve aşığı söndürmek mecburidir. Talk çalmak yasaktır (Hitler ıslığa çok sinirlenirmiş) ... Çağrılmadıkça veya gönderilme" dikçe hademe'erden dört (kişinin *bir arada bahçeye çıkması yasak” tır, yalnız idman saatlerinde müs” tesna... Hitler hitap etmedikçe © pa sör söylemek yasaktır. (Nizam namede bu maddenin altı kalın bir çirgi İle çirilmişti) .. Hitlerle kar sılaşınca baş eğerek selâm vermek Jârımdır ve işin garibi, kol kaldıra rak o mazivari sılâm (vermek ve “Hayi Hitleri, demek o yasaktı! N gayrısı, döndük vilâya geldik. Artık topumuza birden yol gö rünmüştü! Ama nereye gidecek, ne yapacaktık? Vilâyı idare.eden Sami beydi Sultan Vahidettinin zevcelerinden Nazıcda sultan Monte (OKarloya, kızı Ulviye sultanın yanma gitti. Müveddet sultan kızlarını alarak civarda bir köşk tutup, oraya nak” letti. Nimet Sultan da, Ankaradar isin göince, (kardeşle beraber Istanoula döndü. Müveddet sultan bir müddet ki raladığı köşkte olurduklan sonra oğlu Erliğrulu alarak Parise azi- metle prens Farukun ve kızı Sabi ha sultanım yazında yerleşti. Hizmetçi kızlar, o esvapçı başı “Ibrahim, berberbaşı Mahmut ve baremağaları da Türkiyeden işin istediler, Cenova Türk Konsolosu bunlara pasaport verdi. e Böylece onlar da başlarını alıp memleket” lerine döndüler. Zeki bey (o Paris, Mahir bey Arnavutluğa göç etti, Ben, San Remoda tek (oObaşıma yapayalnız kalmıştım. Fakat, Villâ Noel (o Böylece bo” şalmadan evvel, bir de mezat ol muştu (1) Sullan oVahidettinin alacaklıları İtalya hükümetine mü racaat ederek odaları mühürletmiş” ler ve mezat gününü © beklemeğe başlamışlardı. Nihayet formalite- ler Ikmal edilmiş (ve padişahm €şyası haraç mezat satılığa çıkarıl- mıştı. Halılar, seccadeler, kılıçlar, tabancalar (2) sirmalı - elbiseler, taşsız nişanlar, Pabuçlara varınca” ya kadar ber şey pek ucuza satı , kapanın elinde kaldı. > ” mezat işini — damadı olan — 7 yani tabiri mahsusile Bo geri pa ga idare etmişti. O sırada ben akıl etmiş, Nazte* de tultandan da rezaketenizin almış, arkadaşlarla birlikte alacak” Ular arasına katılmağa muvailak olmuştuk. Usulü dairesinde bir is *ida yazdırarak; (müterakim maaş” larımız var) diye müracanlimiz ü zerine netitede bize de ikişer bin İrank düşmüştü, O mezat gürültüsünde ben bir şey daha akıl etmiştim: Hemen © dama koştum, biricik (esimi başım dan çıkardım, temiz bir o bohçaya sardım ve aldim salona getirdim. Bir kenarda sultan eşyasna me raklı İtalyan kadınları vardı, on lara yanaştım ve fesi göstererek: (Devamı var) (1) Padişahım yalnız mühürleri, kdğıtları vesair hustsl eşy0s1, Ent Sabiha sultanda kalmıştı. (2) Sultah Vahideltinin. eşyası arasında altı tane tabanca çikmiş” *, Hitler!,, denmiyecek, o sadece baş eğerek mukabele edilecekti... Bana odamı gösteren ve beni bi” raktıktan sonra çıkan o genç hir metçi kız arası çok geçmeden gene geldi ve: — Gelin aaşğı ininiz dedi. Aşağı, merdivenlerden indik. Bi- ?im asansör kullanmamız da ya saktı. Mutfak son (dertce geniş büyük bir yerdi. Burada Obana yemek © hazırladılar. Almanyada kimsenin o yiyemiyeceği derecede güzel geyler verdiler, Günlerden” beri çektiğim açlığın acısını çıkar” mak için öyle; tıkabasa yedim ki, gece sabaha kadar uyuyamadım. A e Berhtetradende ilk gün bana bir iş gördürmediler, Yalnız, iş gör medim diye yorulradım zannetme İçki düşmanları Sabık saray nazırı müteveffa Liyoviş Zavyazyanof'un kazaya bir gaat uzaktaki çiftliğinde her sene rubani bir âyin yapılır. Dul Madam Liyoviç bu merasimi yap" tırmayı kaza eşralı da davete te halüke icabeti âdet edinmişlerdir. Ama yağmur varmış, çamur var” miş ne olursa olsun. lik şubesi reisi Parrakof, sulh hâ kimleri, kaymakam Krinolinof. iki poliş komiseri, hükümet tabibi Dovorinakin ve daha birçok Ra hep bu eşraf arasında ar, Ruhani Ayin bu senenin şuba tında da yapıldı. Öğle vakti bü tün ravetliler çiftlik binasının büyük salonunda toplandılar. Başpapas kisa boylu çekirde« gözlü ihtiyar (Omen) merasim elbisesile makamına geçmişti. İs. takoz suratı Diyakos elindeki dua kitabından okunacak parça ları seçiyordu. Klise muhafızların dan meymenet yoksulu hürmetiü Lutâ baba da yeni ateşlediği bu" hurdanı kapınm eşiğine yerleştir” mekle meşguldü, Uzun sözün kr sası merasime başlandı. Rukant bir âyinde ne yapılır? Mumlar yakıldı, bol bol dealar edildi, yalancıktan, sahicikten bi” raz ağlandı. Hazır bulunanlar keçi meleme* sine benzeyen bir sesin okuduğu dua ile vecde geldiler, dünyanm fâniliğini, hayatın kısalığını dü şündüler, üç şişe şampanyayı bir yudumda: yuvarladıktan şonra kafasiyle büyük endam aynaları nı kırmağa kalkışarak bu yüzden malları diken müteveffa saray ta nruu hatırladılar. Nihayet &yin bitti, Mumlar söndürüldü, Başpapas cübbesini çıkardı ve Madam Liyoviç gözle rini mendille sile sile davetlileri yemek salonuna buyuretti. Sofrada hani allehiçin söyleme" li kuş sütünden başka herşey vardı. Yalnız ispirtolu içkiler müstesna. Madam Liyoviç saray nazırının vefatından sonra bir damla ol sun içmek değil ya sirke için kul lanılan bir içki şişesini bile gör meye tahammül edemiyordu. — Efendiler, muhterem misa” firlerim, buyurun, dedi, kendi & yinizdeymişsiniz gibi teklifsizce yemek yemenizi rica ederim. Yalnız soframda votka bulundur” madığım için beni mazür görün. Muhterem misafirler buyuru yorlardı. e Buyuruyorlardı ama doğrusunu söylemeli hepsinin lokmaları boğazlarına Girili ka kyor; çatal bıçak gürültüleri are sında hiç kimsede iştah görülme” yordu, İhtiyar sulh hâkimi yanındaki arkadaşının kulağıma eğilerek mr mıldandı:? — Kı bi: şeyim eksik miş gibi tuhaf bir his duyuyorum. Biliyor musun, bu hal, ilik karım yin. Belki daha fazla Çünkü bütün köşkün içini, en w fak köşelerine varıncaya (Okadar gezdirdiler. Yanıma verdikleri Erik Kayter ismindeki bir gestapo Oo memuru, ayrı ayrı daireler arasındaki yol ları, geçitleri birer birer öğretiyor, ondan sonra tek başıma dolaştığım raman yolumu şaşımıyayım diye her yeri gösteriyordu. Hitlerin çok mütevazi bir hayat yaşadığını ve köşkünün de pek sa" de olduğunu söyler dururlar. Ben de öyle zannederdim. oo Halbuki Berhtesgadendeki ilk gün, bana Hitlerin ne kacar (o mükellef ve mühteşem bir sarayda yaşadığmı öğretmeye kifi geldi. | Bu köşk. basbayağı bir saraydır ve içinde her şey İükstür. © (Devamı var) yoruldum." — Antuan Çehof'ten — kazanın genç mühendisi ile bera” ber kaçtığı vakıt ta başıma gel mişti, # Sabık müsteşar Markonkin & inden çatalla bıçağını bırakarak ceplerini — araştırmağa (başladı. Yüksek sesle: 3 — Çok şey mendilim yok. Hah — turladım. Paltomun cebinde © e Diyerek dışarı çık” a geri döndüğü za" man gözleri sulanmış ve asık su” rat - memnun bir tebeselimle bu” ruşmuştu. Sofraya çökerek ya" nında oturan Başpapasa fısılda” dı: R — Muhterem pederim, votka"” © siz yerek yemek itiyadında olma” dığınızı biliyorum. Dışarı çıkm, arahkta benim kürklü paltomu bulacaksınız. Onun cebinde iste" diğinizden var, Yalnız diğerleri” ne duyurmamanızı rica ederim. Başpapasın asığıda aşçılarla birlikte oturan klise mukafızına birşey tenbih etmesi lâzım geldi. ve tabil müsaade istiyerek dışarı çıktı. Fakat hükümet tabibi Do" vorinakin de Başpapasa müstacei air söyliyecekti o da ayağa gali kalanlar düşünüyorlar” dı, Saray nazırı Kromonof: — Efendiler “dedi” evvelki gün öyle bir kelepir yakaladım ki. sormayın. Beş yüz rubleye bir kürk aldım. Fakat eminim değeri > üç mislidir.” Misafirler başka zaman ölme aldırış bile etmiyecekleri bir sö” ze nedense ehemmiyet verdiler, Bu kıymetli matat görmek er (Markonkin) den bâşizası Mep garı, aralığa çıktılar. - Geldiler, biraz oturdular, ye meğe devâm ettiler derken Mar” tovonkin bu sefer de cıgara ağız” lığım arabada unuttuğunu söyler a di. Ne sersem adam yarabbi!, ... Âyin gününün gecesi sinde (Liyoviç Zavyazyanol) Peters burgta bulunan bu e pu mektubu yazıyor “Canım Katyacığım, vi Bugün, biliyorsun, kocamın #. İn gününe rastlayordu. Her 7m" manki gibi mütevaflanm ruhi istirahati için bir âyin yaptırttım sonra da kaza eşrafına bir ziyalet verdim. Tabii içkisiz bir ziyalet Başpapas (Omen) beni bu hare" ketimden dolayı takdis etti. Dİ , ğer misafirlerim de memnun kal” dılar. O kadar ki müsteşar Mar” konkin yemekten sonra belki yi ğ kere şapır şapır ellerimi öptü. Ve sonra zevcimi hatırlamış olacak ki ağlamağa başladı. Dili dolaş yor, Jâkırtı söylemiyordu. Başpa” ps Ömen de yanıma geldi © du, yüzüme bakarak kelim geveleye geveleye bir çocuk saatlerce bana Jâkırdı söyledi Sözlerini anlayamadım belki de vaaz veriyor, nasihatte bulun: du. Fakat ne söylerse sö; bu ahret adamının hayır duası âlmak benim hoşuma gidiyot selâm. ani sana her mektubumu bahsederim; bizim kazamışın bir şairi vardır: İspravnik. Zi; o da vardı. Sofradan kalkti tan sonra geldi önümde dizçö Şiir okurnak istedi. Fakat ned 4 birden'ire kuvveti kesildi, m desi bulandı ve yere yuvar! Yasmız kalıvcıer içilirken hepi” mizin canını e kan bir hâdise © du, Bak sana onu da anlatayım Kazanın poliş bomiserlerinden bi” rine fenalık geldi. Adamca zaten şişmandı, eli, e yemişti. ha şimdi birşe: ci ha şimdi birşey NE diye bi hayli endişeye Bi m rin üstüne yatırdılar onu, Vi na soğuk su döktüler, Biçare h kün-et doktoru arabasile ta kı merkezine kadar im > friksiyon nın şakaklarına :, için dört şişe konyak alp ve nihayet neden sonrâ dik, ravallıyı. ç Havadislerim işte bunlar Kat i yacığım, biraz da sen dind bahset bakalım...” v