Üneik di ö . T L r l LONDRA M- NL A LAĞÜEÖRLAĞPRARARİ ĞÖLÖĞ ARAREAALERAKARRDT PŞ A RARAŞLARARAR, KI UPLARH e eden “Mavi gözlü prenses,, marasının kaynatası CJ liçesi A vustralyaya Londra, Teşrinisani (Hususi) — Son hafta içinde Londralıların, harp haberlerinden geri kalan boş vakitlerini işgal eden bir kaç kahraman var, Bunlardan biri (Mavi gözlü prenses), —diğeri (Lordlar Kamarasının kaynata- sı), bir üçüncüsü de (Patinaj kraliçesi) dir. Şüphesiz ki, İn giltereyi bugün en fazla harap ve harpla alâkasr olan hâdiseler meşgul etmeseydi (Patinaj kra. Hiçesi) günün baş kahramanı ©o- lurdu. Fakat (Mavi gözlü pren- ses) de onun büyük rakibi sayı. labilirdi, Bundan bir sene evvel Joyee Blencouve isminde bir kızla Si- yan prenslerinden “Trengganulu Mahmudun — evlenmesi günün başlıca dedikodusu olmuştu. - (Haber) okuyucuları da bu de- dikodulu macerayı bu sütunlarda okumuş olduğunu her halde ha. tırlarlar. O zaman, bir İngiliz kızımın bir Siyamlir ile evlenişi değil de, bir Siyamlı prensin bir İngiliz kızını almasr mesele oL- müuştu ve memleketteki ağabeyi- sİ prensi, prenslikten çıkarmış, yeni geline de prensea Ünvanı vermiyeceğini ilân etmişti. İşte gimd! Sîyamm Trengganu | prensi, İkardeşini affetmiş ve Londralt yengesini Trengganu prensesi olarak tanımıştır. Fakat ona kendisi bir isim takmış, onu prenses Putri Çahaya Mati diye ilân ediyormuş ki bu da onların *dilinde (Mavi gözlü prenses) mânasına geliyor. Mavi gözlü yenge hanrmdan sonra Lordlar Kamarasmın ka. yınpederine geçelim: Geçenlerde — Londra efkârru- müumiyesini bir filmin münaka- gast işgal etti, Filmleri sansür e- den heyet bir filmin oynanmasına müsaade etmiyor. Bunun üzerine film şirketinin müdürü ortaya çıkıyor, heyetle şiddetli bir mü, nakaşaya girişiyor. Nihayet, şir- ketin hakkmı müdafaa için mah" kemeye müracaata karar veriyor, Kendisine avukat tutmasını tav. siye ediyorlar. Fakat o: “Davamı ben kendim müda- faa ederiml.,, diyor. Fakat İn gilterenin en salâhiyetli film mü, tehassıslarından biri olan bu za- tın davasına bir çok kişi de işti- tirak ediyor ve nihayet meseleyi, mahkemeye düşmeden halledi. yorla.r « Bu ateşli mücadele ve müna- kaşacının, her — halde, genç bir adam olduğunu tahmin edersi - niz. Halbuki ,asırlık denebilecek bir yaştadır ve Lordlar Kamara. sınım kaynatası ismi verilen de bu zattiır . Açık muhabere Ankara — Fişek Fabrikasında Bay Bedri Kuçaya: Yolladığımnız mektupta bahset. tikleriniz tamamen haklıdır. Bü- tün bu mahzufrları biz de biliyoe. ruz. Fakat harp vaziyetinin do ğurduğu imkânsızlıklar — başka türlü hareket etmemize mâni ol. maktadır. Bugünlerde arzunuzu tamamen olmasa bile haftada bir ikl kere yerine getirmeğe ça lhşacağız. Londrada harn mevzuundan sonra Herkesi alâkadar kahraman 'imdir? — Lorilar ka- yaşında — Patinaj kra- giatyor. Filhakika, geçen gün 90 yaşı kutlanan Lord Dunedin Lordlar Kamarasının en yaşlı azasıdır ve kendisine, âdet olduğu veçhile, kamaranın kaympederi ismi ve - riliyor. Fakat ,şüphesiz ki, Lord Du. nedinin İngiliz tarahinde ismi, Lordlar kamarasının kaynatası olarak kalmıyacak, belki İngiliz kadımının tarihi ile daima zikre- dilecektir. Zira, İngilterede di- ğer Lordların karılarma Lady Ünvanı verilirken İskoçyalı — ve hükuk — mesleğinden — yetişme Lordların karılarına nisbeten ya. kın zamana kadar bü ünvan veril- mezdi. Kadın Mrs. olarak kalır ve kocasının Lördluk ismini de- ğil, soyadını taşırdı. Kral beşinci George bu âdete bir son veriyor. Bunun üzerine Lord Dunedin krala: — EKarılarımızın, bizim ünvan. larımızı taşıyabilecek — namuslu birer kadın olduklarını isbat etti- niz, diyor ki, bu cümle tarihi bir söz olarak kalmıştır. Patinaj kraliçesi profesyonel oldu Harp olmasa ilk sayfa — haber- lerine geçecek , olan bir hâdise de meşhur Av. rupa kadın pa tinaj şampiyo" nu Megan Tay. lorun — profes- yonel — olması. dır. — Bununla beraber, İngil- terede bazr muhit vardır ki oraya harbin girmemiş olduğunu söy. leyebiliriz. Oralarda gene eski faaliyet bakidir. Meselâ, satranç klüpleri, pulculuk klüpleri, Pinz pong klüpleri bunlardandır. Bu arada koönser salonlarını, moda mağazalarını da sayabiliriz. Zi- ra bunların müşterileri ya, sat. ranç ve pulculuk klüplerinde ol- duğu gibi ,ihtiyar kimselerdir, askerlikle alâkaları yoktur, ya. hut ta Pingpong klüplerinin, konser ve moda salonlarının mü- davimleri gibi kadınlardır . Her sene kış gelince büyük bir faaliyet gösteren, hakikaten kay. namıya başlayamr muhitlerden bi- ri de şüphesiz patinaj klüpleri- dir, Buraların ekseri müdavimle, rini de kadınlar ve genç kızlar teşkil ettiği için bu sene de geçen seneye nazaran âdeta hiç bir dur” günluk göstermiyorlar . Megan Taylor geçen sene, ka- dmlar arasındaki Avrupa patinaj şampiyonluğunu almak için çok çalışmış ve bir çok rakiplerle kar. şılaşarak nihayet muvaffak ol- muştu, Önun şimdi profesyonel olması patinaj sahasmda yeni ü- mitlere yol açmış bulmmmuyor . n Zira,, kendisi Sidneydeki bir | büz üzerine revü kumpanyası. na girerek ÂAvustralyaya hareket etmek üzeredir. Bunun için Mis Meganın — profesyonel — olması Londradaki rakiplerini çok sevin- dirdi ve onlara hakikaten gün doğru. Avrupa kadın patinaj şampiyo- nunun —Âvustralyadan sonra da Amerikaya giderek bir film çevir mesi ihtimali vardır, Bu haber de Holivuttaki meşhur patinajcı ar. tist Sonya Heniyi endişeye dü: sürmüştür. Malüm olduğu Üüzere Sonya Heni de patinaj şampiyonluğun - dan artistliğe gelmişti. Bunun için Megan Taylor Amerikaya giderse ona yeni bir rakip olacak. tır « Bugün radyonun — en veciz bir ifade vaşsıtası olduğuna hiç şüphe yok. Biranda en geniş bir kütleye hitap etmesi itibarile şüphesiz en müessir bir ifade vasıtası da gene radyodur. Bir devlet reisi, dünya- nın öbür tarafındaki bir dost mem lekete kendi vatandaşlarının seşi- ni radyo ile duyuruyor. Yeni Fin başvekili geçen gün Amerikan mil. letine bu vasıta ile seslendi. İstilâ- ya —uğrıyan Arnavutluk da bir müddet evvel, son nefesini radyo- da vermişti. Hülâsa radyo icabında bir mil- letin tam manasr ile, hattâ maddi diyebileceğimiz seşi — oluyor. Bu harp günlerinde radyonun en dik- katen şayan kullanılış " şekillerin- den birini de Fransada görüyoruz. “Fransız istihbarat merkezi,, ismi ile çalışan orta dalgalı radyo istas- yonu her akşam — dinleyicilerini harple alâkadar mevzulat üzerin: de çok merakla meşgul ediyor. Bu arada, geçen akşam bu is- tasyon dinleyicilerine, Almınya- nm dahilindeki bugünkü vaziyeti bir piyes şeklinde anlattı: Elbise- | sini yıkamak için sabun bulamı- yan bir kadın, bakkal dükkânla- rından kalrp kalıp sabunların a- lmabileceği günleri hasretle anı- YOr... Mektebe giden çocukları — tere- yağsız ekmeklerile iktifa etmesini öğrenmişlerdir. Fakat o, komşu- suna dert yanıyor.. Bu şikâyet her halde, belki çocukları — vasıtasile, Gestaponun kulağına — gidiyor ve biraz sonra polisler gelerek çocuk- ları gençlik kampına, annelerini de tecrit kampına sürüklüyorlar. Hülâsa, bugünkü Almanyanın dahili vaziyetini kısaca çizen, fa- kat veciz bir surette ifade eden sah teve radyo, 2Ü nci asrın dili oldu. ğunu bu gibi misallerle göstermek tedir. Herhangi bir vaka yerindeki hâ diseleri seslerle tesbit eden radyo - röportajları da bu arada saymak icap eder. Harbin ilk — başladığı günlerde böyle bir Tröportajı Al- man ve İngiliz radyoları — neşret- mişlerdi. Finlândiya ve Bestekârı Bugün, komşusu tarafından şe- hirleri bombardıman, sahilleri iş gal edilen Finlândiya büyük bir kültür hayatına mensup bir mem- leketti. Garp kültürü — ile teması henüz iki, üç asır evvel başlamış bulunmakla beraber, garp sanat dünyasına birçok unsurlar yetiş tirmiştir. Edebiyat, resim ve musiki ha- yatında birçok meşhur Fin sanat- kârr göstrilebilir.. —Musikide de, şüphesiz, Jan Sibelius — en başta gelir. Şimal — memleketlerinin sisli, göllü, ormanlı dekorları içindeki hayal ve efsane dünyasını eserle- yaşatmış olan Sibelius birçok gü- zel senfoniler bestelemiştir. Onun eserlerini Avrupa radyolarının sen foni programlarında sık sık din- leriz. Fakat ne yazık ki, — bir iki ay evvel büyük Leh bestekârı Pa- Keten üzerine kumaş 1.30x40 büyüklüğünde yapılır. | | Yemek ve çay masalarına mahsus örtü ve peçete üzerine işlenir — - , Yemek masa örtüsünün boyu 1.65x1.85; çay masası 1.20x1.20 | havlu 63x63; çay pecotasi Süx30; tepsi altı: 30xdü; sömen dö tabl Mil usulü makarna Makartnaları sıcak suda iyice haşlayınız, süzünüz. 50 gram te- |reyağı, 125 gram graviyar peyniri, biraz domates ezmesi koyup ka. rıştırınız. Hafif bir fırında bir kaç dakika bırakınız. : ne ancak radyo ile anlatılabilmek | rinde bütün romantik ihtişamı ile | Yirminci asrın Harp günlerinde daha ne | dili : derevski gibi onun ismini de bu- gün, istilâya uğramış bir memleke tin bir eylâdı olarak anıyoruz. Ankara radyosunda Bu hafta neler var? Ankara radyosunun bu haftaki alafranga musiki programını çok zengin görüyoruz. Bu — programa Küçük Orkestradan başka Riyase- ticumhur bandosu ve Radyo or- kestrası iştirak ederek zenginleşti- riyorlar. Yarın (salr), akşam saat 21,15 de başlıyacak olan radyo orkestra- sının proğramında birçok — güzel parçalar toplanmış, — Denilebilir ki bu, pek nadir tesadüf ettiğimiz bir intihaptır. — Mendelssohnun “Ruz Blas,, üvertürü ile başlayan program meşhur Peer Gynt (Per Günt) bestekârı Grieg'in “Norveç dansları,na geçiyor. Bu şimal ha- valarından Macar musikisine at- Iryoruz. Radyo yazılarımızım oku- yucularınca hikâyesi bilinen “Sa- tılan kız,, operasının beştekârın- dan bu programda “şarkta,, isim- li senfonik bir parça dinliyeceğiz. Ondan sonra “Vals kralı,, Yohann Stranussun en güzel ve oynak par çalarından biri olan “Perpetuum Mabile,, (daima — hareketli) parçası geliyor ve orkestra E, Von Rezmiczek'in “Donna Diana,, ope rasının üvertürü ile könserini biti- riyor. Riyasetitumhur — bandosunun konserini de çarşamba akşamı sa- at 20.50 de dinliyeceğiz. Bu prog- ramda çok zevkle dinlenecek eser- Radyo gibi işler görüyor? Fransız istihbarat merkezinin radyosundaki r portaj neşriyatı ÜNYAYI İNLERKEN...” Ankara radyosunda “Manon,, Ankara radyosu artistleri cur ma akşamı bize Manonu oynadı. lar. “Manon,,dan ziyade "“Manon Lestaut (Lesko) ,, dersek memle- ketimizde okur yazar herkesin ha- tırlıyacağı bu eser, malüm olduğu | üzere, Fransız — muharrirlerinden Abbe (rahip) Prevot'nun — eseri- dir ve aslında bir romandır. Bu romandan Manon ismi ile, biri Fransız bestekârı Massenet, diğeri İtalyan bestekârı Puccini tarafım dan yapılmış iki opera — vardır, Bunlardan Massenet'ninki komik operadır. Radyomuzda — Manonu bir pi- yes, daha doğrusu hemen hemen bir skeç halinde dinledik . Koca romanı — programda bir — saat gösterilmiş fakat hakikatte elli da- kika süren kısa bir temsile başka türlü sığdırmak da, şüphesiz ka- bil değildi. B. Ekrem Reşit tara- İmdan yapılan (romandan mi, yoksa piyes haline konulmuş bir şeklinden mi yapıldığı tasrih edil- miyen) bu adaptation'un lisan.i. tibarile pek zayıf olduğu — kulağa çarpıyordu. Artistlerden “Manon,, rolünü, tercümedeki dil fakirliğine rağmen, söylediklerini sesinin he- yecanı ile canlandırarak oynadı. İhtiyar baron da, o acaip sesi ilt, tam bir komik opera kahramanını canlandırıyordu. Lescaut'nun, Manonu kaçıran sövalye ile karşı- laşma sahnesi de çok güzel temsil edildi. Temsile piyanoda Massenet'nin oparasından çalıman nağmeler re* faket ediyordu. Fakat kesik kesik ve bazan sönük, bazan canlı yük- selen bu notalar âdeta bir gürültü teşkil ediyordu. Halbuki uzaktan duyuları birer nağınz şeklinde ak. settirilseydi çok daha iyi olurdu. Temsilin bu teknik kusurlarma rağmen, klâsik bir edebiyat ve mu siki eserinin tanıtılması noktasın- dan faydası, şüphesiz, çok büyük- —4 BİRİNCİKANUN — ler olarak 3 üncü ve ur;"â parçaları buluyoruz üllfâ' Berlioz'un Romeo ile.J_ ; | perasının balo sahnesifll olaf den kısmıdır. Son parçâ V .. yal rice Ravel'in “Bolero,Sü tulmıyacak ve aksi kul lacak bir parçadır. Cuma akşamı tekrâf kestrasının konseri VAar- gefd' başlıyacak olan bu KOf hassa Rossininin bir — ©P .;?' uvertürü ile, Bethove“mîswnı senfonisini işaret etmek Bu üç günden mâada şam küçük orkestra çok güzel parçalar çaadân 11.15 de bunlarm en ff g larmı söyle gösterebiliriz" "iı;; Pazartesi — İlk parîîn uss: “Güzel ilkbaharel Sehubertin “askeri mar.ş.. grik J Perşembe — İlk pâ Iaf"*" nun “Arleguin'in m'Wb : inci parça: Delibes'in -İ,. baletinden “büyük daf5 #'? ci parça: Straussun bı:mca g, Cumartesi ndf” A Straussun “Eva,, opertt! pürri,,. Saatlere dıkkat' gi Avrupa istasyonlarınm F larını Avrupa radyo mcüî dan takip eden okuyU hatırlatmak isteriz: FT8 _:,,.ı g | gilterede bu sene son —T af kadar tatbik olunmaktâ Kalti” , lunan yaz saati geçeni W çit itibaren sona ermiş W nin tatbikine başlarn Ff'# k_İŞ'ı. y — enaleyh İngiltere Ve aramızda yazın olduğ“ Gil, 2 saat fark vardır: Yaz saatinin böyle na kadar uzatılmasıntı D | hassa İngilterede, akşra'”I | hücumu ihtimaline Ka ler söndürüldüğü içilı lık gecelerde akşamım Bu hissini vermektir. Nİ saatinde bizde akşam ken Londrada beş İdİ saat 5 de, 5,30 “ışık SÖNÜ g lll verilmektedir. Halbıh—l şi gy& . daki fark 2 saat olduğu? yof emir 4 de, 4,30 da veril? » kat, kış ilerlediği için hâw İ /| te esasen kararmış D K v 45 12.939 Paf M 12.30: Program Ve i“’gı l' ayarı, 12.35: Ajans " î! haberleri, 18.25: Müzik? şl'”" örkestrası). 19.00: Ko; H Türk Müziği: hal" Iğ_ 20.15: Konuşma, 20-30 W - ği: (Fasıl Keyeti). 21 15 cîP çük orkestra — Sef i — Joh. Strauss: J (Vals). 2 — Josef Y an h,a" - datsları, 3 — Max Sehö _' | köylülerinin dans h'*l 5/ Tsehaikovsky: Barkar9 * g | Robrecht: Vals Pomufis T nanyi: Düğün valsi. mıg Askeri Marş, 22.00: M 1/ . İ; ayarı, Ajans haberler!» iyö 5 ham — Tahvilât, Kanî kut borsası, (Fiyal): k’fd’tl (Küçük orkestra — gramın — devami). 22::? (Yl" | (Faurâ: La Majör 50“ 23. Müzik: [Caıbnud-" p Yarınki program, ve k Çalışkan bir 3"'“*iılış öldü Yeni Türk gazetet ” ' kleme hamlesine, terw dan büyük ve canh mdlf' ” kunmuş arkadaşlar? dini © detin dün vefat ettis arkdt” 4 o, le haber aldık. Bü & yyiğ ö? nüzotuzvaşmlb El' kan hir sanatkât uşt iki çocuk salubl olmi netö sız bir hastalığın P* ç baetî:ı—'T'ımı:a'hbuı Ş!î“csi;' olg f ailesine “başleri ©C0 " dileriz. Tanrı rahmet Kai y YÜT 5 & i