25 Kasım 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

25 Kasım 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kr ıstof Kolo m Yumurtasına Soğru... 0'un Yumurtaya doğru giderken biraz geri dönmek lâzım... Gagavuzlar müslüman mıydı, değil miydi ? Yumurtaya doğru giderken, sizleri biraz geri döndüreteğim... Bugün matbaaya geldiğim za- man, bana gönderilmiş bir kaç mecmua ile bir de mektup bul dum. Romanyaya ak hikâyelemizin içinde, dört beş satırdan ibaret bir fıkrasında; otanın hıristiyan Türklerinden bahsetmiştim. “Gagauz,, deneu bu türiderden biri bana: “Bizam kasabada ya: şayan bir ihtiyar var ki, babası. mın camie gittiğini, müslüman olduğunu söyler. Eskiden ken di de müslümanmış,. Sonra yavaş yavaş hıristiyan olmuşlar..., dedi. Bu yazı serisinin altı nümara- sında sırası düştü de, ben de bur mu söz gelişatı etmiştim. Yukarıda bahsettiğim mecmu. alarla mektubu, Gagauzlar hak- kında kiymetli bir eser tercüme eden bay Türker Acaroğlu gön” dermiş. Kendisi bu “müslüman: kik,, bahsine şiddetle itiraz edi yor. Belki haklıdır. Fakat, ben onu ne maksat ve ne bilgi ile yaz. dığımı anlatırken, © yazıyı oku- yanları da alâkadar eder düşün cesiyle açık mektup suretinde cevap vermeği münasip gördüm. Bilmem iyi ettim mi?. Muhterem Türker na; Tiyatro İşlerinden vakit bulup “HABER,, gâzttesine Sık sık uğrayamıyarum Bundan dolayı lütledip gönderdiğiniz “Varlık, mecmualarını ancak bugün almak kabil oldu. Yazılarımı okumanı - za, okuduktan sonra da alâka gösterip, bana bir şey öğretmek işin, terclimelerinizi göndermeni, ze cidden müteşekkirim.. Yalnız, şiddetli tenkidlerinize uğrayacak bir suç işlediğimi hiç zannetmiyorum. Bakm anlata yım: 1 -- Yevmi gazetelerde, mevz- uun mânasını değiştirecek kadar, sıksık mürettip hataları yapıldığı» nı çek âlâ bilirsiniz. Herkesin başına gelen bu iş, benim yazılar ra da ekseriya rmisallât olur. Her çıkan yâzımı bemen okuyamıyo. rum. İntişarından on gün sonra, gözüme ilişen hataları - arada başka yazılar çıktığı için - tashih etmeğe de imkân kalmıyor. Yok- sa, sizi inandırmak isterim ki: kendileri hakkında, herkes gibi, fazla malümatım olmamakla be- raber, İsimlerinin (Gagauz) ol duğunu ve bu kelimenin de (Ga- ga “ Uz) dan geldiğini biliyorum. (Gaga) nın mânası ne demektir? İtiraf ederim ki: Bunun hakkın- da size cevap verecek kadar bil gim yok.. Fakat (Gagauz) arın, eski “Uz,, Türklerinden geldik. lerini tahmin edenlerdenim. Bu satırları yazmaktan maksadım da: “Gagauz, ismini yanlış te- lâffluz etmiyeceğimi anlatmaki içindir. Bunu isbat için de, üç dört sene evvel Romanyadan ga zeteye gönderip neşrettirdiğim mektuplarımda, bu ismin doğru yazılmış Olduğunu göstererek kendimi temize çıkarabilirim. 2 — Okuduğunuz o yazımdaki hikâyeler hep “gördüğüm, ve “İşittiğim,, şeylerdi. “İlmi bir tetkik mahsulü, gibi ukalâlık ko- kusu yoktu, Benim gibi, her za. man, her sahada aczini, itiraf €- den bir adamın böyle bir halt et- miyeceği aşikârdır. Acaroğlu- İş ciddiye alınmasm diye, ge | İ ünü rica ederim. ne o yasıda (Emineska) dan bah- #sederken: “Vakıa bu karar bir az fala bakar gibi oldu amma, yollu cümlelerle süzlenmişti. “Yetmiş sene evveline kadar mlislümanmışlar.,, “O devirden kalma, bugün yaşıyan ihtiyarlar, babalarının camie gittiklerini ha, tırlarlarmış.,, cümlelerinde; (id- dia) ve (karar) mânalarını nasıl çıkardığınıza akıl erdiremedim... “Müsllüimandılar,, demiş olsay” dım; beni tenkid etmekte belki haklı olabilirdiniz.. Çünkü o 73- man, bu fikirleri tetkikat mah- sulü imiş gibi göstermiş olurdum. Mecmuanın 143 inci sayısında, Bay Yaşar Nabinin söylediği gi. bi, bü türkler hakkında yazılmış, çizilmiş mühim eserler yok ki, o- ralardan çıkarmış ta yazılarımın arasına sökuşturmuş olayım. O halde, uydurdum mu? Bunu ne cesaretle yapardım? Delimiyim ben? Böyle bir şey uydurursam, bir gün sizin gibi heyecanlı bir ka lemin bana çatacağını düşünmi- yecek kadar zekâdân da mı mah rumuüm?, “Ne bileyim bel.,, diyeceksi- niz.. Doğru.. Amma ben söyliye- yim: Ne deliyim, ne de düşünce- den mahrum, Ben bu “müslümanlık, bahsi, ni Bükreşte, okuması, yazması olan genç bir Gagauzdan dinle- dim. O balde gelin buna bir karar verelim: Ya bu Gagauzun söylediği doğ ru, yahut sizinki... Tercümeleri - nizi daha okumadım. Eğer bah- settiğiniz âlim, bunların hiçbir zaman müslüman olmadıklarını iddia ediyorsa, benim buna iran, maktân başka çarem kalmaz.. Ni- tekim, Bükreşteki Gagauzün da (müslümanlık) iddiasına gene böyle bir çaresizlikten inandım. Öyle ise, bu adam bana yalan söyledi. Peki amma, niçin? Bun- da ne menfaati olabilir? Ben © taya, dini bir vazife ile gitmemiş. tim ki: “Gözüme girmek için,, di- yebileyim.. O halde kendi arala- rında böyle bir rivayet var. Bu rivayet asılsız da olsa, sizin gibi, bu işlerle uğraşan meraklı ve bil gili bir insan için acaba soruştur. mağa değer mi?, Bu bahsettiğim hıristiyan Türk, Bükreştedir. Resmi bir va- zife ile orada yaşar. Bundan do- Jayi ismini alenen yazmıyorum... Eğer isterseniz, kendisine bir şey soracaksanız, banz bildirin, size adresini göndereyim.. 'Tekrar ediyorum: O yazımda, bıristiyan Türklerden bahseder ken, kendimden bir şey ilâve et. miş değildim. Üniversitede ve rilen inkılâp derslerinden, Rıfkı Mellün tetkikatımdan, Kıbrısta şahit olduğum vak'adan nasil bahsettisem, yani, nasıl onları şa- hit olarak misal getirmissem: “Gagauzlar, hakkında da, Bük reşte oturan genç bir “Gagaür,, dan duyduklarımı nakletim .. Eğer yalansa, suç bende değil, Bepinizde... Şimdiye kadar bun - lar hakkında tetkikat yapıp bize bildirmeyen müverrihlerle, ter- cümenizi, ben Bükreşe gitmeden evvel neşretmediğiniz için de: Siz de.. Bilmem, bu itiraf ve iza- hatrmdan sonra beni mazur gö rür müsünüz?. Şahsım hakkmdaki tavsiye ve iltifatlarınızdan dolayı tekrar te şekkür eder, hürmetlerimin kabu. Vasfi R. ZOBU HABER — Akşam Posta TOCUK HATASI) Biliyormusunuz Mektup o yaz- mâk bazılarına çok zor bir İş gibi gelir. Bel ki siz de onlar Jansınız, Fakat bilir - misiniz, insana mek tup yazmak niçin zor gelir? Bil miyotsanız şunu aklmızdan çı karmayın: Mektupta re yaza cağınızı aklınızda hazırlama” | dıktan sonra masanın başına 0. turmayın.. Bir mektup yazacağı- nız zaman, ne yazacağınızı evve- Jâ düşünüp harırlamanız lâzme- dır, Ondan sonra mektup yaz, mak insana okadar kolay ge- lir kit, 70 sene yeraltında Maden kuyula- rında çalışan Jarin ne büyük bir ömür sar- fettiklerini bi. lir misiniz? Bunlar bütün günlerini, hat- tâ gecelerini karanlıkta geçirir ler, Onlar için güneş ışığı çok | fevkalâde bir şeydir! Bunu ha- yatlarında ancak pekaz görebi. birler. Maden işçileri arasmda sene- lerce bu hayatr sürmüş kimse- ler vardır.. Geçenlerde Ameri - kadaki bir maden ocağında her biri yetmiş sene çalışmış dört ihtiyarın şerefine bayramlar ya. pıldı ve bunları herkes hararet- | le tebrik etti. Yangın ve dilsiz çocuk! Bazı felâket an, şı 'annda insanın dili tutulduğu- vu — bilirsiniz. | Fakat, bilâkis | âlsizlerin deo | anda dile gel - dikleri görülüyor. e Geçenlerde bir gün İngilterede böyle bir hâ- dise olmuş: Anadan doğma kör ve dilsiz olan yedi yaşındaki bir çocuk, ev- de yangın çıkmca: “ Annel yanıyoruz!,, bağrıyor. İtfaiye geliyor, yangını söndü. rüyorlar. Sonra çocuğun gene dilsiz ve sağır bir hale geldiği görülüyor. Zavallı çocuk haya- İ tında ilk sözleri o felâket anmda söylemiş, sonra gene eski haline dönmüş... diye Ne Garip #Altr parmaklı çocuk! — Her insanım elinde, ayağında beşer parmak vardır. Fakat, altı par - maklılar da yok d Bunlar tabil, garip yaradılışlar. Bunlar- dan biri de İngilteredeki bir ço. cuk. Bu çocuğun, ayaklarmdan birinde altı parmak varmış, İnsa- nm elinde altı parmağı olursa belki bir işe yarar, meselâ bir şeyi daha iyi kavrar ama, ayak par » maklarından birinin fazla o'ması bilmeyiz neye yarar! * Yerden biten koyun! — Re - simde lâhna gibi bir nebatın Or- tasından bir koyun çıktığımı gö. rüyorsunuz. Hakikaten, Amerika- nnı bazı sıcak yerlerinde böyle bir nebat vardır. Fakat, tabii ortasından canlı koyun çmay öyle bir koyun çıksa evvelâ, için. den çiktiğı lâhnayı yer!” yalnız, bu sebat ortasındaki torürtüğun | koyuna benzetmekte hakları var: Çünkü, nebatın bu kısmından, koyunun sıztından olduğu gibi, yün elde etmek Kabildir. Nebatın o kısınmdaki tüyleri insanlar alı. yor, yön gibi kullanıyorlar... * Sineksiz imemleket, — Hava:| na, sıcak bir memleket olmatıca rağmen, sinek nedir bilmez. Hat- tâ, o civarda, mevsim soğuyunca sinekler daha sicak yerlere gider. ler, fakat bu memlekete gelmez - ler. Alimler Havanada niçin $i - nek bulunmadığını bir türlü an. layamamışlardır. Her halde bu küçük hayvancıklar oranın hava sından, suyundan pek hoşlanma- yorlar. * Kanguru ve demek? — Kam guru denilen hayvanı bilirsiniz Bakalım ne çıkacak ? Ç7 Bu karışık çizgiler arasındaki lerin saklı bulunduğunu öğren » mek isterseniz elinize boyalı ka. lemlerinizi veya sulu boya takımı- nızı alın ve çizgilerin arasındaki yerleri, içindeki rakamlara göre, Ti e 0 — Beyaz, 1 — Siyah, 2 -| kahve rengi, 3 —- Sarı, 4-— Kır. mızı, 5 Koyu mavi, 6 — Me.) pekşe, | madan, sağ elinizle sol kolunuzun Şeyler ... resmini görmüşsünüzdür. Kamın- da cebi olması ve yavrularını bu- rada taşıması ile meşhurdur. Fa - kat, “kanguru, ne demek, bili“ yor musunuz? Bu, yerli dilinde “ne söylüyorsun, anlamayorum” demektir, Vaktile bir o Avrupalı Avustralyada gezerken bu hay- vanı İlk defa olarak görmüş. Rast. ladığı bir yerliye: “ Bu hayvanın ismi ne?” diye sormuş. Yerli a- damın ne dediğini anlamamış ve kendi dilinde: “kan,, ga ru,, demiş Bu da yerli dilinde “ne söyledi - Bini anlamayorum” manasma ge- liyormuş. Oradan hayvanm ismi| “Kangarı,, kalmış, sonra (bizim dilimizde “kangunu,. olmuş. EĞLENCE Kış günleri arkadaşlar arasında kapalı yerlerde vakıt göçirmek için insanın eğlencelere ihtiyacı vardır. Bu gibi toplu yerlerde kim ortaya güzel bir eğlence çıka- rırsa ötekilerin çok hoşuna gider. İşte size bu halta iki güzel eğlen. ce veriyoruz. Bunları öğrenin ve arkadaşlarımız arasında tatbik €- din, Evvelâ birinci resime bakarak şunları dikkatle okuyun; Duvarın önüne geçeceksiniz ve! sol kolunuzu uzatarak duvara parmaklarınızın uğu ile dokuna » caksmız. Sonra, bu vaziyeti boz. dirseğini, resimde görüldüğü şe - kilde tutacaksınız ve sol kolunuzu yukarı kaldıracaksınız. Kolunuzu tekrar aşağı indirdi. iniz zaman göreceksiniz ki, şim, di parmaklarınız duvara değme- yor. Hayret değil mi?! Gelelim ikinci eğlenceye; bunu da suğdaki resme bakarak oku » yun: Duvarın yanına geçip duracak. sını?, Duvarla aranızda bir karış kadar bir açıklık kalacak. Bu va- ziyette kolunuzu kaldırmak ister gibi, elinizin sırtı İle duvara do - künacaksmız. Böyle beş, on Sa niye durun, sonra duvar olmayan tarafa dönün: O zaman kolunu - zun, siz kaldırmarığınız halde, kendiliğinden yukarı doğru kalk- tığını görürsünüz! “25 İRİNCİTEŞRİN — 9 i f a El Er Şen sözler / ktepte Mektep! rar > ve “ö ç sun be” pe nin öğrettiklerini - ? — Öğretmen ne öğretisi ' — Bizim öğrenmek Timizi.., — Desene bir şey Öl SUNUZ... » din? diye sor du. iş Öteki kızgındı. ÖKE — Cehennemde! — Nasıl oralarda bozdu mu?, — Ne söylüyorsun! E şında öfkelendikçe t nemi arayacağım geliyo” Misafir yet Ew | | — | | J | | | | , İ J şık yalı 7 İüyordu. Bir aralık n — Söyle bakayım, ya di, Benli geldiğime P ğ dun mu?, (l Çocuk: — Nasıl olmam! del zi dlniz diye annem hizrseifi” Il bih etti: Bügün gel yak “ll z mizefirlere kendimizi teceğizu.... Pp Hırsız oluğa tutu pencerenin altma kada” Pal ti. Ev sahibi, tabancaj” burnuna uzatarak: — Eller yukarı! dı. Hırstz soğuk kanl ii” — Ellerimi nasıl yök el dırırım, dedi, ellerimi Y9 al dirırsam ben aşağı e uzvumuz, 3 — 4 — Erkek, 5 2 Kİ 6 — Evin bir kıs, vanlar yer — öö erkek ismi — İstikbal, 87 ia

Bu sayıdan diğer sayfalar: