Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
——T Ç T YY YAZAN Fransi <& Didlo MNİYET memuru — Pet Okonor polis müfettişinin gi dımm gördüğü vakit işin sarpa ardığını derhal anladr. Müfettiş suratındân düşen si- nekler bin parça oluyordu. EKaş.! d aşağıya inmiş.. Çoktan sön- Üş yaprek cıgarasıtır dişleri ara- sında sımsıkı — tutuyor, dudakları ,izülmüş. Elleri gabardin — pal. '*ı inum cebinde... #çerisinde çitir, r su'ba yanan emitiyet dairesine Şhndi dışarıda hüküm — sü- en fırtındam bir ayti de içeride emlesini çevirdi, maâsanm Üze. inldeki kitabr itti ve tâtlr bit ses- —'Ne var? diye sörüu, gan, fötr şapkasımr [erlye a- Yyak — Hlçblr şey yol, M Bi ne. e yar. OÖkoönor omuzlarını silkti. — Bilmiyorum, dedi, saat bire ; iğru beraber çıkmıştınız. Bir da- Sustu, duvarda asılı saate ba.-k-f . Saat gecenin on biri ddi. Şu! bBülde Morganla arkadaşr Bilin bolis dairesinden çıktıkları andarr 'ı., en on saat geçmişti. Müfettiş sıkmtılı bir tavırla: — Buradan çıktıktan biraz son. a ayrıldık, dedi. Mollinin mey- KA Jacaktı Dört saattir orada boş. t bekledim., Iı'.nmiyıt memüru Ökoönor ete- levam ediyordu. Pakat k 4- kendine müfettişin — öfke - mekte haklr olduğunu itiraf &. ';: ordu. İki polle müfettişinin bi- ı-ı e randevu verdikleri Molli er meyhanenin ı- hibi olan Moflinin Jefri çetesine yataklık ettiğine kaniydi. Fakat ı_ onor ne yapsın? Kendisi müte- vazi bir memurdur. Amirlerinin bareketini tenkid hakldi değildir. — Morgân cıgarasını yakmıştı. Bu Befer cıgaradan pis kokulu koyu bir duman çıkryordu. Aar odada boyuna dolaştp duruyor; dakika. lar geçtikçe hiddeti artryorllu. Bu mel'un Bil nereden kalmıştr ya?. Rosöz dağlarınım — eteklerinde taybolan bu Daniyut İköyünde eğ ence namıma hiç bir şeyler yok! Sora Biİl de buraya geldikleri an: Vadu itlbaren çok esrarengiz bit tavır takıntnıştı. Fakat bu onün ter vakitki huyudur. Bir işle meş- gul olduğu zaman kat'i deliller el. de etmeden fikrini aslâ söylemez. Sekir gün evvel bir hırsızlrk hak- | eanda tahkikat yapılmak Ve suç- fî-ı arı bularak tevkif etmek üzere buraya gelmişlerdi. Sturm ve şi. 15.000 dölar aşırılmıştı. — Müfet- tiş odada dolaşırken yeniden oku- mağa başlamış olan emniyet me . nuh Karşısında — birdenbire |- — Fakat bu böyle devam et- , —Ben elimden geleni yaptım. Sizi çağıtan ben değilim. Sizi bü- raya belediye reisi davet etti. Ça. garırken fikrimi de almadı. Bu cümlede derin Bir kin giz liydi. Müfettiş homurdandı. Fa- kat israr etmedi.. OG n Tmakta Brnesinde biribirimizi tekrar bu- | Suali değiştirdi : ! Morgan omuzlarımı — silkti. ... Ökönor fikrini söylemekte devam etti: — Bu âadamı bir türlü yakala - mak mümkün olmuyor. Fakat bir çok çetelerle alâkası oldufuna e- iminim, Her halde gangster çete- sinden kuvvet alsa gerektir. Bu adam hakkımntlaki dedikodu- İnri işitmiş olan Morgan: — Olabilir, diyerek memuru tas dik etti. Fakat şurağını unutmayr nız ki bir gangster yaşadığı şe- birde çalışmaz. Fikrini masaya . indirdiği — bir yurnrukla teyid etmişti. Şimdi altın. dişlerini göstererek — dosta:- ne Tür tavırla gülüyordu. Eğer emfliyet memurunun Âmiriyle Mme- sele haklkımda münakaşaya giriş- meğe nüyeti olsa bundan daha mü- sait vakit bulamazdı. Tam bu sr- H'ld atla gitti rada lçıılyı ayakkaplarında — kar ve fırtınayı betaber getiren bir | - polis * rürgâr gibi girdi. Soluk ge- luğa: ölü... * : Memuür ayağa kalkmıştı: — Neretle? diye sördü. — Yol başımda, Coninin benzin deposundan elli metre uzakta.. — Sen neden orâya gittin ba- kalrm 7. — Rüzgâr çok esiyordu. Sokak ortasında — durmaktansta — sirtirmir betizin deposuna Hdayayarak bir dereceye kadar kardan ve fırtma- dan korunmak istemiştim. Bir oto- mobil geçti. Fenerle sokak aydm. landı. O vakit kar üzerine siyah bir yığın gördüm. Bir hasta t diye düşündüm. Yanına yaklaşstım. Bu bir ölü idi. Brçak yemiş bir ceğet,... « Polis söyletken, emniyet me- muru gayrihtiyart bir hareketle kürk ceketinin düğmelerini çözl. yordu. Vaziyeti hiç değiştirme- den polise sördü : — Ölü tanrmadığımız birisi, de. ğil mi?, Polis başını salladı: — Hayır efendim, bana öyle geldi ki ölü tarırdığımız birisidir. Zannıma kalırta... . Okonor, söylemek — istediği cümleyi bit türlü söyleyemiyen polise dikdik baktı.. Bt bakış kâar. şrsımda titriyen raemüur Dir Tenle de söyledi: — Bu müfettiş Bil galiba.. Rüzgâr, tamamiyle uyumuş o. latı Danivut sokaklarında uluüyor- du. Kar yığınları altında evlerin beli bükülmüş, Trüzgâr iri kar ta. nelerini köpük gibi uçuruyor. Dışarı çıkmış olan üç adam güçlükle —yürüyordu. — Müfettiş — Tahkikatınız ne netice ver.' sesini işittirmek için haykırdı: di? Gi . . - Memur vyavtsça: — Fırtına, sanksi birdenbire ku- durdü! . Memur cevap vermeli, Biraz — Allah biM! dedi. » * L B UNA rafmen vazife hissi ç emniyeti ketdisine veri- Biş olan bü kasahanın asayişi me- | M Gekmetğra İbedciyle konuş . g Öt arvebetti: " öne eğilmiş, hızlı hızlı yürüyor. ,du Müfettiş uzun boylu, güçlü 'kmetlı bir adam olmasına Tağ' 'men Mmemurüu soluk soluğa takip pedebiliyordu. D Uzaklarda bir 15it parlıyordu . | Şişittlr — — Size gelmeden evvel Coni. ye baber vermeği faydalı buldum. — Telefon edebilirdin., — Hayır.. Tel kopmuş olacak, telefon edemedim., Vak'a yerine yetişiyorlardı. Benzin depostunun kâpısı önü- ne geldikleri vakit Coni tTsmmak için olduğu yerde sıçrayıp duru. yordu. Âmitlerini görünce: — Merhaba Coni.. İki adam biribitinin elimi sıktr lar. Morgan öfkelendi: — Haytdi biraz çabuk olalmi .. Belki Bil daha ölmemiştir. Hem önü şimdiye kadar niçin benzin deposuna nakletmediniz ?. Okonor cevap vermedi, fakat rmüfettişe garip bir bakışla bak - tı. Bu sırada Cöni kahkahalarla gülüyordu: — Ölmemiş mi? İnsan böyle bir bıçak yedikten sonra hiç öl - mer müir, Bil üzerine çevrilen elektrik fe. nerlerinin ışığı, müfettişin — kanla İcrzarmış karlar ürerinde hareket- siz yattığını gösterdi. Memnir Coöniye sordu: — Hiç kimseyi görmediniz, hiç bir ses işitmediniz mi?. — Hayır, hiç bir şey.. Morgan söze kariştr: — Fakat her halde kendini öldürmemiştir. — Okönot, müfettişin münakaşa arayan vaziyeti karştsmda hayre. te lâyık bir süküna duruyordu.. Coniye emir verdi: — Haydi Coni, noktaya kadar git, bize seiyeye benser bir şey getir. Bunu söyledikten sonra fenert Bil kendi ni karlar ürzerine çevirdi, ve bu x. | rada Morganm hormurdandığını —- Ne biçim zabrta memüuru bun lar, hiç birisi izleri mahafara et mek İlüzumunu düşlinmüyor. Yeriti aydmlık sahasında kar e. zilmişti.. İzlerin bu bozulmuş ha- iine raâğmen emniyet memuru pek te yabana atılmıryacak bir mütalea | yoldan ileri sürdü: Behizin deposundan ceıoüc ka. dâar olan &ahada karmı içerisine gömülmüş ve etrafındaki karları oymuş derin ayak izleri varar e. sedin yanmmdan itibaren de aksi istikamette yani kasabanın harici. ne Müteveccih çift ayak irleri.. Şu halde cesedin yanma kadar birisi gelmiş, sonra bu adam aksi isti kamette uzaklaşmiştı. Okonor, müfettişin kâasaba po. lisini tenkid eden — sözlerini dinle- miyot, düşünüyordu. Lâmbasiyle oradaki polis meurunun koctâ çiz. meli ayaklarma baktı. Dönmekte olan Coninin kunduralarımı tetkik etti. Butilar kardaki ire uytmuyor* lardı. Müfettiş homurdandı: — Dondüm, artık, sabhaha kadar bürada kalacak değilir ya.. Ben gidiyotum.. Siz de gelir milsiniz? — Benzit deposuna kadar gi. dip lütfen biraz bekleyiniz. Ben arkanızdan gelirim.. Okonör uzaklaşan — müfettise baktı.. Sonra Coninin getirdiği sediyeye Biliti cesedini koyup gör türen polisleri gözleriyle takip et. ti. Şimdi vak'a yerinde yalnız kal- mıştı. Düşünüyordu. Sonra bir'den | bire eğilerek ayak izlerini daha dikkatle tetkik etti. Acaba?, Müfettiş bu ayak izlerini tanı. or. Fakat bu mümkün mü? Ni çin bu adam cesedin yanma kadar olan yerde ayaklarını daha kuv.i vetli basmış. Bunun sebebi çok basit. Çünkü o noktaya kadar ce- | sedi kollarında taşımış.. Âğır yü. | kü, adımlarını daha kuvvetli at masına sebep olmuş.. | Bürosuna döndükten sonra em- . niyet memuru Pat Okonor tekrar ! İrafla iktifa edemezdi. K imi —T UFT T TT Nam (HABER’ın sayfalık zabıta hıkayesı) KT da, fakat okumuyor.. Bütün düşün cesi ayak izlerinde dolaşıp duru. yor. Ayak izleri Kızıiboğanın, bun da şüphe yok.. Fakat bu adamı bir katil olarak kabııl etmeğe im- kân yok.. Kızılboğa, Amerika yerlilerinin son evlâtlarından birisidir. As”:l adınım ne olduğunu kimse bilmi. yor. O herkes için Kızılboğadır. Eski âdetlerinden hiç ayrilmı - yan, kasabadan epeyce uzak - bir klübede yaşayan bir adam.. Emniyet memuru ertesi gürn kulübeye doğru yola çıktı. Cina, yet yerinden bir daha geçti, İz- ler kulübeye doğru gidiyor. Oko. nor külübenin kapısı önünde hbi- raz düşündü. Sonra kapıyı açtı ve içeriye girdi. Kızılboğa, göğsü, yakası açık bir halde odayı dumanla dolduran ateşin başma oturmuş, dalgın dal gn alevlerin raksmıı seyreklliyordu. Kapınım açıldığını işittiği halde ba şınt bile çevirip bakmadı. Emni- yet memneuru teklifsizce Kızılbo. ğanım karşısma öotürdü ve vakit, Hindlinin suratinm yarıamı siya- ha boyamış oldüğünü farketti, Karisr ve üç çocüğu hayvan postları Özerine uzanmışlardı. Bu sakin yuvada, bir cinayet koku. duna benziyen biç bir manzrara yoktu. . » * ÖZE başlayan gene Hindli oldu. Sözleri ağır ve esra- — Aziz dostum polle memuru efenkli. Karlt gecenin macerasını biliyorlar mr?, Tunç .E“*m yüzümü hafif bir tebessüm aydınlattı. Sözüne de. vatn etti: — Kar nedir, bilir misin sen?.. İnsan öldükten sonra Tuhüu göze görünmiyen beyar ve sessiz kuş- lara girer. Bu kuşlat etrafrmızda döner dolaşır.. Bu ruhlar her şeyi görür, ber şeyi bilir. Bizim loğru yoldan ayrıldığımızı görünce kus ölen ruhlar ağlar. İşte karlar ruh. ların gökr yaşıdır. Külübede bir lâhza sessizlik hâkim oldu. Sonra Kızılboğa emr niyet memuruna baktı, ve: — Bunun için karr kirletmek günahtır.. dedi. Fakat insan gü. na hdinlemiyor. Batın karın üÜze- rinde yürüeynler de oluyor.. Ookonr cevap verdi: — Kar üzerinde yürüyenler iz brrakır.. — İşlenmiş günahların da izi kâaltr.. Her günahkât suçuünun ce- zasmmi İirgeç çeker. Yeniden — sustülar.. Memuür Hintlinin yüzüne bakryordu. Son- râa sordu: — Doöstum Kromlboğa, acaba ne det yüzlünün yarmmır siyala bo” yaklı?. Kızılboğanım beklediği sual bu idi, şüpbhesiz... — İnsan bir ölfiye temas ederse tabif matem tüutar.. Cümlestini bitirmeden evvel bi- raz sustu! — Sonra, dedi, ölüyü öldüren kendisi olursa muhakkak matem tutmalıdır. Hindli arkasına döndü.. Eliyle tuttuğu bir şeyi polise uzattı. Bu kanla lekelenmiş bir hançerdi, E- Ber Okonorun yetinde müfetti: Morgan bulunsaydı, muhakkak (burada bir münasebetsizlik — ya- pardrı.. Fakat Okonor yerinden bile kımıldamadı. O bu kulübeye girdiği ondan beri bu; itirafı bek- liyordu. Fakat emniyet memuru bu iti- | Önyn yar pacak bir takım vazifeleri varidı.. ; Sordu - — Nicin, Krızılboğa hic tatı- -— Jefrinin kim olabılec»g ni Po!ıs memurü Âmüirimin kulağına | matastınm basşma oturmuştu. Göz. madığı bir polis mülettişini —vur- leri; önünde açık duran kitabın - Wimı mü?, fısıldıdı : du?, AŞ AA T Hindli sakin bir tebessiimle me tmurâ baktı. Hiç bir şgey söyleme- meğe karar vermiş bir adamın te- bessümü... Hindli bu kararında sebat etti. Polis merkezinde de hiçbir şey söy Artık Hindliyi vilâyet merkezi- ne sevketmekten başka yapacak is kalmamıştı... Orada jüri huzu" runa çıktı.. Şahit olarak çağrılmış olan Ökonor, Kızılboğanın mâh- İkemede de tatlı ve sakin gülüşünü muhafaaz ettiğini gördü. — Kızılboğa öldürdü, suçunu itiraf ediyor. Adalet yerini bulstn, iiyördü. Sonra boş yere bu cinayetin &e hebini bulmağa çabalıyordu: — Müfettiş Bili tanryor müy- duhuz?. Süküt...... Üç adam güçlükle yürüyotlardı Avukatı işe karişryor: — Riyaset makamı bo$ş yere sual soruyor. Müekkilimi - biszat ben isticvap ettim. Birşey söyle- m&di. İsrar ediyor. Kararında Bu— racak.. — Büu işde hayatınm mevzuu bahsolduğunu - biliyor mu? — Her şeyi söyledim. Yeniden bir sessizlik.. Hâkim Hitidliye bâakryör, Sessiz bir dülel- 0z/ü Hâkimin okuduğu karar Okoö- norum hâlâ kulaklarında: | “Katil fiilinin faili olduğunldan idamma karar verildi.., Ökonor sinirli bir halde yertin. |den kalletı.. Odasında dolaştı. Hindlinin maksat neydi?. Acaba başka bi- sihi kurtatmak için mi kendini fe- dâa ediyordu?”. Emniyet memürü bu müuamma- yrakıl kabul edecek bir tarzda halletmek için beyhüde — yorulu. yordu. Birdenbire telefon çaldı .. Memur telefona koöştuü; — Allol,, Telefon eden umuümi valiydi... 'Telefon başmda valinin söyledik- lerini dinliyen Okönor yüzünde evvelâ şaşkınlık alâmetleri görül- dü. Sonra çehresi sükünet buüldü. Telefonda: “Şüphe yoök efendim!,, dedi. Kızılboğanım arzüsünü yeri. ne getirmekte mahzur olmadığını anlattı. Bu adamın süçü ne ölürsa ol- sun mazisi hakkımda iyi şahaklet etmekte olduğunu söyledi. Telefonu biraktiğı vakit âdeta seviniyordu. Polisler odaya girip çıktıkları için hislerini meydana vurmak ihtiyacını hissetti, — Kızılboğa, yarın nezaret al- tında on treniyle buraya göelecek, Polis hayret etti: —İdam hükmü burada mr in. faz olunatak?, ı — Hayır.. Mahküm — ailesiyle görüşmek için müsaade istemiş .. Vali evvelâ tereddüt ediyordu - Fakât verdiğim izahattan sonra razı oldu. Hindliyi getiren müfettiş Mor- gandı.. Tren . küçük istasyonda durunca Hindliyi âdeta vağon- dan asağı itti. le kalkabildi. Fakat yüzündü lâşan kin ifadesi birderlb’”q memnuniyet halini almıştr- kü emniyet memuru Okıı:m"'r disine elini uzatıyordu ! " — Dostum Kiızılboğa rab! seyahat ettiler mi?. dia — Fırtiına ne kadar şil W lursa yuvasına kavuşaf | saadeti o kadar derin olur Morgan müdahale etti! itirafınıda — gizlenet | medi, — Konuşma yetişir artık: — di yolal. ; . Ökonor elini müfettişin V tâa koydu: — Aldığım emre göre, sorta Mâahkümdaân beri met — Morgan İkaşlarını catıâi'“'k vap verdi! k — Evet, yarın sabah bul hareket edecek tren vak““' dar mahküma siz nezaret * siniz. | Emniyet memuru Hmdlî dü: K — Tabit, dedi.. Kızılboğt | afradını derhal görmek arıt” dadır, değil mi?. — Dostum emniyet | acaba kendi ailesini bir polS”| zareti altında görse hundafi mnun olurlar mı?, : Müfettiş dinliyordu. “OW demek için ağzmı açacağ! Ökonor sözünü kesti : — Mahkümdan ben mi lüm, yoksa siz mi?. Sonra Hindliye döndü: — Tekrar geleceğine veriyor musun?, | — Kızılboğa yemin ediy#' 4 mi dört saat sonra tesliri — için yola çıkacak. | Gözlerinde garip bir 1Ş ; sinde kısa bir tereddiit vâfii Hindliye elini uzatarak: — Haydi git, dedi. . Bir türlü cani olarak K4 mek istemediği bu adamım Vp vakitte Hindli gelmeyintt , gan'ın menfi kanaatine ertesi gün Kızılboğanım tutarak teslim olatağımdaf! Fakât ertesi günü, vakitte Hindil gelmeyinct gan galip bir bakısşla Ökü ti Emniyet memuru: — Muhakkâk Kiızılboğe'” şına bir hal gelmiştir, dedi Morgan; ; — Onun 'başma hiç bir çef dedi. Fakat sizin V gelecek .bir şeyler var: vğ Fakat Okonor ümidini —— betmemişti: J — Kizılboğa bana söz — YVahşi bir katilin * kıymeti nedir ki?, | — Hayidi evine gidelim hakikati öğreniriz.. d — ÖOlür, gidelim.. Fakat Kızılboğanım - yaklaşmadan evvel hı!u öğrendiler. Kınlboğlyl ti görmüşlerdi. Beyaz atâ yapayalnız şehirden ;#f" nuüba yollanmıştı. Morgan ilk defa J kaçma şeklini hayretle wd Bu emniyet memurüü , mMmuhafaaz ediyordu. sözünü tutacaktı.. İki i lübeye gittiler. Boğanm ©© oğlu öynüyor, diğer oğhlu. "317 kesiyordu.. Memurların — içeriye — gören çocuklar ır*kıllm;j mişlerdi. Morgan çok M — Kaızılboğa denileri kaçkınmın ne tarafa gitti id leyin bana.. Yolcsa..... Kulübede müthiş bir var. Fakat Morgan mütemadıyen söylüyor: y îGM — Siz söyleseniz de, $ 5ÖY gi niz de Kızılboğayı Yakgıa Kızılboğa yere düştü. Güçlük- (Devamı 14 üncüde)