30 Ekim 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— İmha harbı — ihata tabiyesi Yazan: ADNAN NOŞ L İmha harbi fikrini ortaya âtan ' bu asrın iptidalarında Alman bü- yük erkânıharbiyesinin şefi olan kont Sehlieffendir.Esasen fikri meş hur Kan muharebesinden alınan ve bugünkü Alman generallerinin de sadık kaldıkları bu manevra düşmanı iki cenahtan ihata edip d tam bir çember içine almaktan i- " baretltir. AY v U ğ Bu kadar cüretkârane bir tabi- Vi yeyi modern harplerde — Avrupa j muharebe sahalarında tatbik — et- ç mek fikri evvelâ çok — kimselerce pek hayali telâkki edilmişti. Bu- ğ nunla beraber çifte ihata — usulü | Almanlara üç defa büyük muvaf- fakiyetler kazandırmıştır: 1914 de Tannenberg ve 1915 ip tidalarında Augustowo'da — Hin. denburg ve Ludendorff karşıların- daki Rus kuvyetlerini hemen he- men kâmilen esir etmeğe muvaf- fak olmuşlardı. 1939 harbinde de Almanlar Lehistanda ayni tabiye- yi tatbik suretile muvaffakiyet ka zanmışlardır. Bununla beraber ve bu misalle- re rağmen iki cenahtan muhasara celer vereceği hâlâ birçok sevkul- İ ceyş mütehassıslarınca kabul edil. B memektedir. Tannenberg manev- İ râsı tamamile gayritabii — şartlar LA içinde cereyan etmiştir; binaena- Di leyh tabiyenin şaşmaz bir muüvaf- Ki fakiyet âmili oldufuna — kuvvetli O Wibmisal'teşii edemez. Büu harpte "e Rüuslar çok“büyük askeri — hatalar “yER işlemişlerdi. Emirler — telsizle ve  kolaylıkla halledilebilir bir * şifre ile verilmekteydi. Şifre — anahtarı Almanlar tarafından — kolaylıkla elde edildi ve iki Alman kumanda. nı düşman kıtalarının vaziyeti, ha rekâtı maksat ve — niyetlerinden hemen hemen saati saatine haber- dar oldu. Augustowo muharebesinde — ise Almanlar şayanı hayret muvaffa- kiyetlerini harbin fevkalâde — «r Bguk bir zamanda yapılmış olması. na ve bu sebeble Rus kuvayi kül- liyesinin kiş karargâhlarında ha- reket edemez bir halde bulunması- na borçludurlar. di Bu iki harpte tabiyenin muvaf. | fak olması tamamile hususi sebebh- CA lerledir ve bunlardan umumi hü- - kümler çıkarılamaz. Lehistan harbine gelince; bura- mile hazır Alman kıtaları tarafın: dan henüz seferberliğini — ikmal etmemiş, dağınık bir kuvvet olan Leh ordusuna karşı tâtbik edilmiş tir. Bundan başka zırhlı ve motör- lü Alman öncü kıtaları, karşıların da bunları durtdurmafa kadir si- lâhlarla mücehhez bir kuvvet bul. madıkları cihetle bir kumaşt ke- sen çelik makaslar gibi — önlerine geleni keserek kolaylıkla ilerliye- bilmişlerdir. Şu halde harp tarihi — henüz, kont Sehlieffen usulünü tatbik e- den bir kuvvetli, malümat alma. ğ sını, ihtiyatlarını — kullanmasını e bilen, silâhları müsait bir kuvvet © arasındaki çarpışmanın neticesi ne olabileceğine — dair bize kati bir misal vermemiş — bulun- maktadır. Fakat Schlieffen realist zekâya malik — bir kumandandı. — Plânı bir tek eşmadan ibaret — değildi. İ Fransaya karşı hazırladığı 1905 M plânında imha harbi — aramakta ısrar etmekle beraber - sevkulceyşi vaziyetler dolayısile tam ihata u- sülünü bırakmakta ve bir tek ce- — Ve iki cenahtan tabiyesinin daima muvaffak neti- | | da çifte ihata usulü, harbe tama. | Askerlık meselelerı H A BER — Akşam Postası Almanların 1914 de feyezanla Geçenlerde Amsteridamdan ge- | çika len bir haber, Holanda hüküme- tinin bitaraflığına hürmet ettir- mek ve topraklarını düşman isti lâsıma karşı müdafaa etmek üzere memleketin yarısını su altında bırakmak için icabında emir ver meğe hazır olduğunu, bu mınta- daima kalar ahalisine tahliyeye hazır bulunmaları emrinin veril- diğini bildiriyordu. Bu karar, 1914 de Belçikadaki sun'i feyezan neticesinde ÂAlman kıtalarınınu gradığı mağlubiyet göz önüne alınarak verilmiştir. Marne Aisne muharebelerin- den sonra Yser muharebesi baş- lamıştı. İngiliz ve Fransız kıtala riyle takviye edilmiş olan Belçika askerleri nehir hattınm gerisin- de toplanmışlardı. 20 İlkteşrin 1014 de Almanlar. Fransız bahri ye silâhendazlarının müdafaa et tikleri Dixmude'a saldırdılar. 24 - 25 Tikteşrin gedesi Virmi beş | defa taarruza geçtiler. Göğüs gü- ğgüse muharebeler oldu ve Fran- sız bahriyelileri yerlerini bırak - madılar. Belçikalılar da bu sırada boş durmiyorlardı. Düşmanı Yser nehrinin sol sa- hilindz işgal ettikleri muhtelif noktalardan uzaklaştırmağa su- larr onlar aleyhinde kullanmak suretiyle muvaffak oldular. Yser vadisini feyezanla müda faa etmek plânı, kanal sedlerin- de çalışan bir Belçikalr memur tarafından ortaya atıldığı söyle- nir, Bu memür Belçika erkânı harbiyesine Alman siperlerini ve | ileri Alman top mevzilerini, Bel- çika tarafından şimendöfer şose- lerini, bend gibi kullanmak buna müukabil kanal bendlerini Alman tarafında mühtelif noktalardan delmek suretiyle suya boğmak mümkün olduğunu izah etmiştir. Diğer bir rivayete göre Bel- boğulan _Yser faarrlızlı Erkânıharbiyesi - Fransız iatsâli devrine aid bazı eski ev- raktan feyezanla müdafaa usülü- nü öğrenmiştir . Muhakkak olan cihet Belçika Erkânıharbiyesinin — Yserin söl sahilini suya boğmak kararını 25 İlkteşrin 1914 ide vermiş olduğu dur. Suya boğmak deyince geleni önüne silip süpüren, ev ve ağaç- ları yerinden söküp önüne katan müthiş bir sel sanılmasın. 1914de Belçika sun'i feyezanı süren, yezan günlerce yavaş ve metodik bir fe- olmuştur. Nieuport kanal bendlerinde ön iki kişilik bir grup bendlerin sularını açmağa mahsus manive- lâların başında beklemekte idiler Med zamanında bendler açılıyor, deniz medleri içeriye hücum et- mektetekrar kapatıldığı zaman Yser nehrinin suları akacak yer bu"amwarık vavaş vava-ı kanal- lağdar-taşışp araziye yayılmakta- idi. Bendler tekrar açılmadıkça feyezana mani ölunmesinin imkâ nı yoktu. Böylece Niecuport ile Di#mude arasın dakı arazi kanaıl boeyunca geçilemez hale geldi. Nek:'n sol sahilindeki Alman kıtaları, kendi lerine ağır zayıat verdiren müt- tefiklerin topçu ateşi altında, ge- rilemeğe mecbur. kaldılar. Ramscapelle ovasında, feye- zandan haftalarca sonra bile ba- taklıklara saplanıp kalmış AL man topları ve bir çok Al- man askeri cesedleri görüldü. Al manların Yser taarruzu kırılmış, insanca göze aldıkları büyük fe- dakârlıklar boşuna gitmişti. Holandaya taarruz e*tmesi ih- timalleri mevzuubahsolduğu sıtada bu Belçika feyezanımı mu? Şu Almanya acaba 1914 deki Latırlıyor I.;&:) Baş, Dış, Nezle Grı Romalızma derhal keser. İsabında sünde 3 kase alınabilir Nevralii, Kırıklık ve bütün a “rılarınızı B Bi deikdel ıı Ht ıılıııııııı nahtafnı ihatayı tavsiye etmekteydi Manevranın esası bir taraftan cep hede boşluk yaparak Fransızları Mozel ve Reri nehirlerinin ettikleri zaviyeden Manheim arasından girmelerine | müsaade etmek, diğer çok kuvvetli bir ordu ile Möziğres- Dunkergue cephesinden taarruza geçmekti. teşkil ve Treves ile Bundan sonra Amiens ve Pari- sin şimalinden ilerliyerek Fransız ları şarka sürmek | dilecekti. Bu takdirde Fransız kuv vetleri Almanların Mozel kâmları, Jura ve İsviçre hududu: gayesi takipn e- istih. Ça a GYT AT k | p taraftan. na sürülmüş olacak, hemen hepsi kolaylıkla esir edilebilecekti. Bü plânın Moltke tarafından nasıl tadil edildiği malümdur. Bu kumandan çilte ihata uüsulünü tat- bikte Israr ve ayni zamanda iki | hedef birden takip ettiyse de iki- sini de in Alman yüksek tım Fransaya karsı bu elde edemedi. kumandanlığı seferki harpte nasıl bir plân tatbik etme. si ihtimali vardır? Bunu müteakip vazılarımız'en birinde tetlkik e- deceğiz, Adnan NOŞ atiyle rın önünde dize gelerek mazisini anmak istiyor. bir alındı. yık altından gülüyordu. ler, fotoğrafçılar.. günün kahramanı oldu. yordu. Bankayı saoyanlardan risini yakalaldı. Bu adamdan aldı- ğı ip tahkik etti. Bu tahkikat neticesin- de gazeteler şu cümleleri yazdı - lar: <& Adam öldürmek nefsini etmektir. yapıyordu ?. tirmek istiyordu?. !' : ( y Ç Namus sözü (Baş tarafı 8 incide) ortağı diye deliğe tıkarız,. Çocukların en büyüğü, on beş yaşındaki bir bacaksız.. Acele — söylenen sözlerde düşünce yoktur, dedi. Sonra emniyet memuruna dön- dü: — Dostum âmirine söyle.. Ba- sam Kızılboğa yemin etti. Onun sözünden şüphe edilemez. verdiğiniz bir günlük mühlet bi. ter bitmez | mak için yola çıktı.. hapishanesine doğru yollanmış * tır. Babam hükümete teslim ol- Şimdı merkez Ökonor sordu! — Biz kendisini istasyonda bekli. yorduk, oraya ne diye gelmedi ?. Çocuğun yüzü gülklü: — Babam ölmeden evvel tahi- başbaşa kalmak, mabutlar Telgraflar işledi. Hudutta ted. Fakat Okonor hâlâ bı- — Buradan hükümet merkezi- ne atla üç günde gidilir. Kızılboğa üç gün sonra teslim olacak. Vak'anın sonunda Okonor hak. İt çıktı. Fakat Hindliyi hapisha- ne kapısı önünde müthiş bir alay ekliyordu. Meraklılar, gazeteci- Ve Kızılboğa — Demek sözünü tutan bir a. dam yeryüzünde hâlâ vardı, Kızılboğa hayretle kendisine bakanlara güldü ve sorulan bütün suallere : — Teslim olacağıma söz vermiş tim. Sözümü yerine getirdim, Demekle iktifa etti. Fakat onun bu hareketi efkârı ürhümiyenin nazart dikkatini cel- betmişti. Bir . gazeteci ortayanebir sual attı: “Kızılboğa, hakikaten — suçlu müudur?,, Büu sual her tarafta umumi a- lâka uyandırdı. Kızılboğanın hbinde, aleyhmde sözler söylendi. Fakat ekseriyet deydi. Hindlinin lehin Okonor bu sırada boş idurmu. bi- uçları sayesinde meseleyi “Bankayı soyan çete yakalandı.. Bu çetenin ele başısı Kızılboğanın öklürdüğü polis müfettişi Bildi .. Kızılboğa serbest bırakıdlür.,, Şimdi Okonor düşünüyordu: — Kiızılboğa artık doğruyu ba- na söyliyecetkir. Okonor, o akşam Hindlinin külübesine gitti. Ve sordu: — Müfettiş Bili sen öldürme. din değil mi?, — Kızılboğa bir sözü bir defa söyler, onu ben öldürdüm. — Niçin?, — Hırsızlık alçakşa bir iştir ... müdafaa — Söylediklerinden bir şey an lamıyorum doöstum.. — Öyle ise ben de beyazların basit diliyle konuşayım.. Bir gün Bil buraya geldi ve beni bankayı soöymuüş olmakla itham etti, — Gülünç.. Onun bu sözüne kimse inanmadı. — Ben ide öyle düşündüm.. Fa. | kat o gittikten sonra kulübemde yağlı bir deste banknot buldum. — Delilik.. Müfettiş bu i ışı niçin — Beni suçlu göstermek, mah. küm ettirmek izin? — Fakat niçin sizi mahküm et.' — Ben bilir miyitn? Siz — be. b “i,* "ı' Ü Ç değiştirilmiyen Viyana, iki sene'evvel Avustur- yYa iken daha pahalıydı. Almanla- rın gelmesi burayı biraz daha u- cuzlatmış.. Bunu hayra yoranlar da var; şerre yoranlar da.. Kimi diyor ki: Alman hükümsti — sıkı bir kontrol koyup pahalılığın ö- nüne geçmiştir.. Kimi de iddia e. diyor ki: Ucuzluk fikaralıktan ile- ri geliyor.. Viyanada yerli zenzin kalmadı.. Fiyasaya hâkim olan yahudi tücca-, avukat, — doktor ve asiller: Mallarını mülklerini terkedip “canım azat,, — diye her biri bir tarafa kaçtı... İşinden gü- cünden edildi. Geri kalanları da ağır vergiler altında ezdiler.. Bina enaleyh, piyasada para sarfedecek babayiğit kalmadı.; Hal böyle o- lunca tabiatile oteller, gazinolar, tiyatrolar, satış mağazaları fiyat- larını indirmek mecburiyetini his- settiler, — Peki hariçten gelen seyyah- lar? — Onlar. yatıdan ziyade eksil. diler.. Viyanaya bir kısım ecnebi tedavi için gelirdi.. Büyük yahudi hastalar yerlerini değiştirdiler. Bir kısım seyyah da, dünyaca meşhur olan eğlenceleri için Viyanayı uğ- rak yeri yaparlardı. Harbe hazır- lanan, daimi matem havası eğen bir şehirde, gönlü rahat insanlara has olan eğlencenin de işi kalma- dı. Böyle olunca safa adamları da uğramaz ol - Benim dğığı n îm"îuncı ıââi- aya yattı.. * * * Viyananın en büyük mağazaları yahudilerin malıydı. Bunların en başında, bütün dünyada meşhur olan “Lederer,, gelir.. Deri ile ya- pilan kadın süslerinin ef güzeli- ni, en iyisini ve en pa'nalısını ya- pıp satan bu mağazaların sahibi de “Beni İsrail,,dendi. Benimle se yahat eden yeğenlerimin, — kadın olmak itibarile, buraya gelir gel. mez ilk aradıkları yer, bü m:ığa_z:ı olmuştu.. Sahibi musevi olan bir mağazanın şimdi yerinde — yeller estiğini düşündüğümüz halde, ü- mitsiz de olza, bir kere — sormağı ihmal etmemiştik.. Şayanı hayret! Ayni mağaza, ayni caddede, ayni isimle olduğu gibi duruyordu! He- men kapısından içeri daldık.. Alış veriş ederken satıcıların şefini de isticvap ediyorlardı: — Bu mağazanın sahibi Yahu- hi değil miydi? — Evet, öyleydi. — Nasıl olmuş da kapınmaıdlan lx'llmleç — Şimdi yahudi degıl de on- dan.. — Ya, sattı mı? 4 — Mecburdu, — Niçin? — Kovduk.. Biz gelince onlar nasıl kalabilirlerdi?? — Siz Viyanalı defil misiniz? — Hayır! Ben asıl * Almanım.. (Yahudiler hakkında fena tabirler yazların işine akıl erer mi”. —PFana nicin haber vermediniz — Haber versem ne olacaktı?,. — Demek müfettiş Bili haki. katen sen öldürdün?. — Evet... Bir Hiniliye diyenin cezası ölümdür. hırsiz Bir zabıta hikâyesi diye o. kuduğunuz bu parça bundan pek |az zamaa evvel geçmiş hakiki bir hitzâyedir. Bu hikâye artık unu. tulmağa baslamış bir hakikati ha tırlatryor: Namusun ve şerefin lmânasmı bilen ve ona hürmet e. ,den insanlar hâlâ vardır. Hu A ” i a -_. BT LA v YA ÇOARAARARARAAAALRAAARARADARARARAAARARA AAA RARARA Kristof Vcııcw*ub'u Yazan: VASFİ RIZA ZOR Vıyanada Yanlıdi adi doktorların kaçışmasından — sonra , |di olduğu için, yerle -bulamadım. Yukarı * ADARAARARDMARI | bir müessö kullanarat) onlara İâY'ı muamelsyi vaptık. — Demek şimdi b man müessesei oldu. — Elbette.. — O halde niçin ıâmj mediniz? 5 İsmini muhafaza € hammül ediyorsunuz« — Bu simin be reti vardır da ondane Ah bu menfaat! bazir yahudi,, derler.. Ama, P f cek olan ismini, güllerd” vi tutup göğüslerinde 54 Viyanada böyle seseler vardır. Çok 288 bunların sahipleri çıkıp giderken, değıl dan mal ve ya —para, : cennet gibi villâlarmd . gibi konaklarından bif © lası bile alamamışl ; Viyanalılar Hitler velâ sevinmişler.. yahudilerin servetleri aa miras kalacak zanneb lu buki iş aksine olmuş« | seryet menbalarına V Ne var ne yoksa Alf ne geçmiş.. Zavallı © yalıların elleri böğrü spvınçlen girtlal g * 4X Tiyatrolar eşki faal? betmiş.. Büyük aktöf” büyük tiyatroların €& cak sanatkâr ve iş 4€ rakmadan gittiklerind nun ehemmiyetli m mamış,.. Buna mukâ kalabalıktı.. İki gün. caat ettiğim halde larda ancak bir. sand yabildim. Bu tehacüflt sonradan öğrendim. nın o gece son î;'*'mSlıı la yaz tatiline giriyo!* Viyanada oturan b dedi ki: — Ne vakit I:ıyatfo sinirlenmeden çıkamlı: ler rejiminin propa3* — Ne gibi?.. — Yeni hiçbir PIYÖ çinde Hitlerizmi metli kaç söz bulunmasıle —| istibdatta — tabedileri — başında padiaşha m:W” Talir: “Velinimeti bimint” şahımız efendimiz Hâ? bu fennin lüzumu MT takdir ile himayti fe__ | yei şahinşahileri,, gibi layıp, sonra dualarlâ * n şimdi Alman tiyatrola'” İçinde methiye ve duğ yan ne bir kitap DAT de tiyatro oynatı!r'oriaf * gl Bu belki biraz Mü iddladır ami, bJıJ*'-ı değildir. Öyle de olsa gane işin esasında P — Peki ama, bü c’*a hal., Bir iki piyeste di kitapta ottu! Fakat M devamındaz: fazla *îl' Buna Viyaralrlar n— Ve Na dzsinlefear ğ eli öpl,, diye bahadât nasihat vardır.. B'-'——_" » gibi görünmeğe çalısi? --

Bu sayıdan diğer sayfalar: