19 Ekim 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 5

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

*w — ; Wtuh affedersiniz, affedersiniz. —'_Nlum sakallı, kısa boylu T biş bmydı Bağıra çağı- ı.,_ğgîı külhanbeyi ağziyle u&ay Canma be! yanlış yere Üıı_ Burası Bize söylemeliydin arka- Üka Urası kadınlara mahsus hu- M zazonmuş Söyleseydin Par, biraz — kendimize | Sidüzen verirdik. ârın hepsi uyanmıştiı. Sesleri yükseldi. Marta bur bu işte önayak ol- * Ahia Sesi herkesi bastırıyordu. 1 ?uıı Ş ve elleri kalçaların- y H Selenlere söyleniyordu: h"lm Siz inin aşağıya bakalım. Zaten bize dar geliyor. Bir a'mzda erkek istemeyiz. M*hyg enlerden uzun boylusu &’hra döndü, onu dikkatle süz. '_' istihfana Canım! dedi. Madam ya- M%& İstemiyor demek, İsti- hm. €tmek arzusundalar? hlddetmden kıpkırmızı, Nı. S&' 3118 topal herif! | qu% erkekler — hakkında , w e alışmış bir kadın Fiidam , ** Marta, yeni gelen a. 3 aa Söonda daha ikinci adımını y Onun bir ayağınm öte- : ktsa olduğunu farketmişti. | iş olan Fransuaz şa- hırusmuşıgoılerî Bu haliyle yüzü ne de sustu. *ıı.k Sakin bir ses ve nazik bir 51 kadmlarahitapeth Slmvebenozurdıle— İ "'“ edik. Sakatlık doıayısııe f Yazy, Tildik, Fransaya gönderili- OD "üy Flez aimizde olsa — sizleri , %_ €etmemek için vagondan e Fakat biz de sizin gibi i- h mqlere razı olmaktan baş. %%y'mbılinz? Bizim yüzü- mm a kimseye bir fena- W%ğmdm emin olunuz. ! arzm'nuz sizlere fay- Iktnq Ni vüa Çalışmaktır. a Mmüdahale etti: Ta”dîk edenm. Hatâ isterse. da atayım! Mhafütet ediyordu. Oldukla- 4 %Wan iki adam düşme- 4 U ÇSömeldiler, — yerleştiler. ğ %aboylu sivil, ’în% a #) Yeyiftnade £ olur. . va! hub"' tel't’.dr.iutten sonra ya. l ştu. Sırtından tor- Yem koyarak: ilâve etti : :ş%ğmm burada olduğumu u- "'İ:, ve bana itimat â Wlğğz harp — arkadaşr, iki bi * Siz benim için bir kız itap ettiği — zamanlar _;; :îa%îğz fatlr bir ahenk vardı ni tqllebı Ona tam manasile iti. 'pq K ıeceğını anladı: uı'ederım k“îdı. Labart Guıt % salonda da olsa kiz takdim edemezdi. | y da kendisini tanıttı: ” | Villar. Beeeler matmazel, döndü. Kalabalık Ma: araîmmda kendisine bir %dı_ bir Samanların üstüne u* iki defa esnedi ve -- bir ddâmâldı. m%ım Vağgonda heyecan geç- grup grup top- îî;dl. u' bir şeyler fısıldaşıyor- y Vali Y)'ar hapishanedekile- İyesini anlamakta (J Fransuazın | i ve bunu genç kızın |. ederseniz, dedi, bu |" iz bir gece için tesadüfen | Nakleden: Fethi KARDEŞ hususf bir sezme kabiliyeti edin: miş olan Fransuaz yeni bir buhran olacağımı kestirdi. Bu heyecanın sebebi ne olabilir. di; anlamak için beyhude yere dü- şündü, Gruptan gruba bir haber dolaşıyor, kadınlar iç çekiyorlar, ahlayıp oflayıp duruyorlardı. Ya- vaş yavaş sesler yükseldi. Bir ka- dın ağlamağa başladı ve Marta ba. Bırdı: — Almanlar bunlar gibi yüzle- rinden kan fışkıran — sapasağlam adamları muhacir olarak Fransa- ya gönderirler mi? Ben zaten şüp- heleniyordum, artık tereddüdüm kalmadı. Bizi Almanyaya cephane fabrikalarında, belki de tuz maden lerinde çalıştırmağa gönderiyorlar, yandık! Haykırış orkestrasının şefi işa. ret vermişçesine kadınların hepsi seslerini yükseltti, bir curcunadır koptu. İki Alman jandarma sıçrı- yarak uyandılar ve gürültü arasın da neye dair olduğu anlaşılmıyan e mirler haykırdılar. Sar'alr bir ka- dın buhranı tutarak yerlerde çır. pınmağa başladı. (Devamı var) samam 1950 &. v yadniz ZENİTH RADYO Bütün dünyada diğer 3 muhleli! fabrikanın satmış olduğu radyo- lardan fazla radyo satmıştır. 6 ve 8 lâmbalı En son model ZENİTH radyola: rıta tecrübe ediniz. BAKER mals-'arı" - her yer- den müsait fiyat ve şarllarla satılmaktadır. ŞEHİR TİYATROSU Bu akşam 20,30 da Tepebaşı Dram kısmı: Azrail Tatil Yapıyor —. KOMEDİ Kısmı: Xe HİNDİSTAN'CEVİZİ »K —— HALK OPERETİ Bu akşam 9 da (Zır deliler) ya- zan: Yusuf Süruri, yakında: (Ka. dınların — beğendiği) — yazan M. Yesari Alemdar Sineması Lorel — Hardi Harbe gidiyor Altın Mabut d LT Z 35 yılını vahşiler arasında geçirmiş bir Alman seyyahı Buağaç, bir hayvan gıbi gözlerini oynatıyor, ağzını açıp kapıyordu! Bu ağatın ortasındaki iki dikenli ve etli dalı gayet kalm ve üzün i- ki gaza gibiydi. Bu iki yaprak aynen — Pelikan denilen kuşuün uzüun ve enli gaga- sına benziyordu. Bu iki dalın ara- sında kalın dişler vardı. 'Tam bu dişli gağanın dibinde de gayet patlak iki iri fırlak göz ışıl. damakta ve ayın sönük — ziyasile korkunç korkunç titreşmekteydi. Buha “ Rutinin üstündeki dalla- rı açtığını bu gatip hayvan ağaç sanki hissetmiş gibi bit — yumruk büyüklüğünde patlak gözlerini tit- reştirmeğe ve dişli gagasını makas gibi açıp kapamağa başlamıştı. Bir ağacın yarı çirkin bir hay- van şeklinde güslerini — oynatarak dişli, timsah ağzı gibi dallarını a- çıp kapayışı insana — korkulu bir rüya görüyor hissini — veriyor ve tüylerini ürpertiyordu. Ağacın timsah ağzı gibi bu dişli dalları herhalde pek sertti. Zira a- ğaç bu dalları açıp kapadıkça sert selvi kozalaklarının rüzgârlar biri birine vurmalarından çıkan — sese benzer bir takır tokur ses çıkmak taydı. Ağacın bu dişleri dibinden eri- miş bir ağaç sakızı gibi, fakat pis, kirli kan renginde koyu — salyalar akmaktaydı. Bu ağacın dişli gaga- sını sallayışıma dehşetle bakıyor- dum. Fakat sağ tarafıma bakınca bir- denbire tüylerim diken diken ol- du. Zira bataklık sağ tarafından ga. yet büyük bir kurbağa veya yeşil renkte bir istakoz gibi bir hayyan sıÇçramiştr. Bu hayvan hemen hemen yem- il renkte ve daha parlak bir is- t Ozu andırmaktaydı. Fakat sön derece ağır hareket & debiliyor, bir sıçrayıp — duuryor, | kıskaç gibi boynuzlarını oynatıp körkunç korkunç yutkunup duru. yordu. Garip olan cihet hayvan şeklin- de olan bu çirkin mahlük da bir hayvan değil, kabuğu — soyulmuş, kalın bir nebattı. -Bu acaip ve çirkin mahlük mütemadiyen böy- nuzunu oynatarak bir kösede iğri büğrü duruyor. Fakat sanki yüz Hindistanda dünyanın en eski ınsanları arasında .katen bu acaip mahlük bir kun- sidir! Onu aksettirdi! Acaip Hintli sihirbaz bu garip | Yazan: L. Busch misli büyütülmüş yeşil bir akrep gibi insana dehşet veriyordu. O esnada bu garip hayvanı - bir- denbire iti bir kurbağa ağzı şeklin de olan ağzını açti ve: — Güa! Gua diye son — derece müstekreh bir sesle acı acı bağır. dı.Tekrar sıçrayıp bataklığın kena rında, ürkek, acı, müstekreh — bir halde sinip durdu. Ömrümde ne bu kadar çirkin bir ağaç, ne kadar çirkin — ve korkunç bir hayvan görmüştüm. Tüylerim tepeden tırnağa ürper miş bir halde, kendimi tutamaksı- zın, bu mahlüklarına — kendisi de korkulu, acayip gözlerle bakmakta olan Buha - Rutiye : — Bunlar mı? burlar mı insan? dedim. Hintli sihirbaz hayretle yüzüme baktı. — Evet! dedi. Bu kurbağa şek- linde olanın tıpkı bir emzik çocu* ğu gibi bağıtdığını görmedin mi? Bu hayvan nebatın çirkin bağ- rışınım niçin beni — ürperttiğini © yakit derhal anladım. Zira haki. dak çocuğu gibi bağırmıştı. Buha - Ruti ağacı gösterdi: — Bu ağaç henüz nebatın hay- vana geçen devresini aksettiriyör, dedi. Yaprakları aynen denizlerde. ki yıldız ve deniz kestanesi denilen hayvanları andırıyor! Çünkü ilk nebatlar hayvana, denizlerde inkı- lâp etmiştir! İnsan tohumile Ba- huranganım tohumu birleşince ne- batla hayvan arasındaki bu dev. rede bu ağacın teşekkül — ettiğini görüyoruz! Öteki kurbağa gibi — hayvansa insanın ana rahmindeki ilk devre- | mahlüklara ürpermiş — bir yüzle bakarak dudaklarını bükmüştü. Dalgın bir halde sözüne devam e- derek: — Bir türlü birinin niçin deniz hayvanı devresinde, diğerinin ni- * çin kurbağa devresinde kaldığını anlayamıyorum! dedi. İhtimal k: insanın nebat tarafı bu kadar! Bunlar insanın yalnız nebati tara. fının teşekkülleri olsa gerek! | mişti. Bir buçuk sene de 135 lira | Üüzerinde durarak, bir kurgşun ka- Bir fidan Yazan : (Dünkü sayımızdan devam) — “Haytr, dedim, burada jan- darmaları bekliyeceğiz!.” Sonrâ,.. Sonra jandarmalar geldi işte, Hepsi bu kadar arkadaşlar.. Şim- di işbaşı... Geceye altı saat var daha,.. Yirmi çukur istiyörum he- pinizden... Fidanlar on dört ğgün sonra di - kildi, Üç sene sonra da büyüdüler 5000 fidan,. Murat onların hemen heps&ini tanıyordu. Birer birer; ve — yap- raklarına varıncaya kadar., Gü- neş, vakıt vakıt onları ne tühaf gösteriyordu? Murat Murat oğlu denizi hiçte sevmediği halde ön - larm renklerini denizin renginö benzetirdi. Önlar da tıpki bir de. niz gibi, ucsuz bucaksız bir deniz gibi sabah ve akşam güneşle renk değiştiriyorlardı. Yalnız, ah şu kuşlar.. Nasıl da gağalariyle yap- raklara dokunup kaçıyorlar; ön- ları delik deşik etmeğe çalışıyor- lar?. Murat oöğlu bütün bu sıralarda bir tarâftan da hep kendi incir fidanint düşündü, Hayır! İncir fi- danlarını!, Çünki serbest kalmp ta | kendi tarlatma döner dönmez bütün tepeyi incir fidanlariyle kapama- yı hayâl ediyordu. Yüzlerce fidan.. Belki de bütün tarla bir incir tar- lası olacaktı. Çünki topraklarm buna her mahâülden daha fazla mMmüÜBsait olduğunu görmüştü. Bütün bünlart düşünüyor; ve Aadadan serbest brrakılacağı zamanı hesap- lryordu, Murat oğlunun doğru bir he- sapla, serbest bırakılmasına daha bir buçuk sene vardı, Fakat bunu hiçte çok bulmuyordu. İmralıda lıendi.ı.inln yetişdlrdlği fidanlıkta çahgryor, günde yirmi beş ku- ruş kazanıyordu., Zaten bütün ümidi bu paralardaydı, Şimdiye kadar sandıkta 405 lirası birik - dâha... 405 x 185 ... cıgara pake- tinin arkasma yazdığı rakamlar lemi ile bastırıp hakikatlerini da- ha İyi öğrenebilmek için yazıyor: 405 x 135 — 540 diyordu? 540 lira,,.. Bu paâra ile 2000 fidan ala- (Devamı var) bilir; ve öküzlerin birfni yenilerdi. meselesi Kenan Hulüsi Bu sıralarda başka bir şey ol- du, Bir buçuk #ğne bitti. Hayır, büunu bir akşam yatâfü girmeden evvel. kendi kendine bkonuştu: — Daha dün bir hbuçuk sene diyordun Murat öğlinl. Ya simdi!, Sörbest barakılımak icin tam kırk beş gün var işte., Kırk beş gün,.. Ne kadar az değil mi Murat Murat oğlu.. Üstelik para- ların.. 540 liran,.. Murat o gece uyumadı, Şimdiye kadar serbest bırakılacağı daki- kayı adeta hiç aklına getirmemişz- ti. “Bir gün!,.” Fakat gelmeyecek ve yetişemiyeceği bir gün gibi ona uzaktı. Halbuki bugün... İçi içine sığmayor, eksilen günleri her gün birer birer hesaplayarak dü- şünüyordu: dti gün., 4ö... 42... Sonra. bir gün, birdenbire günleri o kadar kendisinden uzak hisset- ti ki, adeta serbest kalacağı güne ellerini uzatırken günlerin ceki- len bir lâstik gibi uzadığını duy- du. Saatler sanki yerinde Sayıyor- du; ve Murat Murat öğlü, bir gün, hiç çalısmadı. Yahut calışır gibi gözüktü, Gece yatağma bitkin u- zandı , Şüphesiz kendi tarlatma ekece. ği fidanlart düşünüyordu. 2000 fidan., — Otuz yaşm- daydı. Demek ki be$ Böne Sonra her şey hazır... Acabâ yaprakların rengi yine bir deniz gibi Mi ola- cak?. Ah gü kuşlar,,.. İnce Kaha- lariyle İncirlere vürüup — vurüp br- rakırlarsa... Bir gün, kendi kehdine: “Daha Üüç buçuük hafta var” dedi.. Tam yirmi beş gün!,” Ten - bel bir hareketle — gerindi, ve esnedi. Kendisinin — hbir - denbire orada olmasını istemişti. İlk ağacı yine aynı yere dikecek- ti, Yaltız çarkım yolunu değistir- mek lâzmmdı, Hattâ, garkı yeni baştan yapmak; ve arkları daha derin âçmak... Fakat yirmi beş gün,,. Bir dakika geldi ki buna ta- hammül edemiyeceğini anladı, bir. el yakasından — cekmiş adeta götürüyor; dışarı — çıkarıp serbest bırakılıyordu. Bir el!,. Bir denbire bu elin bir ağaç dalr bl- duğunu hissetti. Bagmın üzerinde yeşil yapraklar kımıldadı. Küçük (Lütfen sayfayı çeviriniz) LIYOR tici) balık) spawn PLÂANS 72 3. A: der Brutsammeltrog W 4 SUYUN AKTIĞI BÖRÜ | (sa yolu) YUMURTALARINI ÇI- KARMAK İÇİN DİŞİ BALIĞIN KARNI SIKI. & balık mütehassısı (üre- İi b dişi balık (yumurtalı 1. F: on presse le ventre du poisson femelle poür fair soörtir les ceufs | a le pisciculteur | b le polsson femelle (le 2 â ceufs) J e les ceufs m, de poisson | 1, İ: stripping the fish - poisson ş a the pisciculturist | b the (female) fish (the | spawner, the seeder or Ba'tık Üretme mücssesesi Fi Lğtablissemintda pısciculturd; İrin tha Hatchery; A: im der Fiscnzuhctanstait (Rogner) borusu) b süzgeç hd 4. F: le tuyau de döcharge 4. İt the wator diteharge- pipe ör outflow - pipe 4 A: der Wasserabfluğ roe, the fish - eğgs, tha ova of the fish) (milt — the roc of male fish, the soft roe, the seed), A: daöğ Abstreifen des Fischlaiches a& der Fisechzüchter b der (weibliche) F'iach c der Fischlaieh (Laich, Rogen, die Fischeier) TEFRİH KAPLARI (ya- lakları) KADEMELERİ a suyun geldiği boru (su c tefrih kabr (yalağı) | d suyun gittiği mecra 2. F: le gradin avec les seed . fish i. e, öne rea. ]' auges /. d'incubatior dy to spawn) | a Varrivâe /, d'eau (le € the fish - spawn (the İ tuyan â eau) » spawn, the roe or hard || b le filtre 168 PLANŞSŞ 72 2. SERPME 2. F: Vöpervier im, 2. İ: the casting - net 2. A: das Wurfnetz 8. BALIRÇI t 8. F: le pöcheur 8. 3. İ: the Msherman ligme (Line . fishing « fishing with the line (opp. net . fishing); line - fish — fish taken with the line (opp. net - fish)| A: der Fischer Kamış (sırık)la balık avı F: La pöche a lta Hilog; li Angilng (iRod - Fish- inçg, Lime - Fishirng, with Line amel Hook); A: Die Angelfischerei 1 KAMİIŞ$LA AVLIYAN || 8. OLTA BALIKÇI ı 2 ve 3 oltası takrtir ka- 1. F: le pöcheur pöchant â la mış linge | F: la ligne 1. İ: the angler (the rod - 2 et 3 Ja cannp avec la fisher, joc, a brother of the angle, pl, brethren of the angle) fishing or angling (catching fish) 1 A: der Angler beim An- geln (beim Fangen der ligne montes D 3, İ: the fishing . Hne 2 and 3 the rod ard line forming parlt oX the la- ekle (ef, P) | 8. A: die Angelsehmur Fische) 2 u, 3 die Angal 2 BALIK KAMISI (olta 4; MANTAR DB 4, F: le bouchon Ca MNaettetvr, 2. F: la canne â pöche la flotte) 32. İ: the fishing . rod (the 4. I: the float (ef. H 8) rod) 4, A: das Flofi (der Sehwim- Z. A: dle Angelrute mer; vEli. H &: 405

Bu sayıdan diğer sayfalar: