Sablc ee AİOYooACE F Vakit Asım Ua, bugünkü — makalesinde — Türk - Soövyet münasebetlerini tet- kik etmektedir. Hariciye vekilimi- — zin Moskovada üç hafta devam e- den bir müzakereden sonra mem- — lekete dönmek üzere hareketinden — evvel neşredilen resmi — müzakerelerin bir itilâf ile netice- | tebliğlerde — lenmediği bildirilmekle beraber iki - memleket arasında mevcul — eski dostlukta biçbir değişiklik olmadı- Bi sarahat ve katiyetle ilade edil- miş bulunduğunu kaydeden muhar- — Tir zahirde mütenakız gibi görünen — bu ifadeyi tahlil etmektedir. Asım Us, Türkiye ile Sövyet Rus- ya arasında bugün fiilen meriyelte olan bir ademi tecavüz müuahedesi- le takviye edilmiş yirmi senelik bir dostluk bulunduğunu, bununla be- raber dünya sulhunun — muhafaza- sında daima müşterek bir — siyaset — takip etmiş olan Türkiye ve Sovyet Rusya arasındaki dostluk münase- betlerinin karşılıklı bir yardım pak ti ile teyit ve inkişaf ettirilmek is- - tendiğini, yapılan ilk temas ve mü- zakerelerin de Karadeniz ve Ba- — Avrupa vaziyetinin bugünkü kanlar mıntakasında böyle bir yar- dim pakltının tahakkuku — ümidini verdiğini kaydettikten sonra Mos- kova müzakerelerinin fiill bir mu- vaffakiyet ile — neticelenemediğini ve bunun Başvekilimizin — beyana- tında zikredilen sebeblerini anlat- makladır. Muharrir, bu paktın im- za edilememiş olması iki memlekel arasında menfaat ihtilâfından değil için- den çıkılmaz şeklinden ileri geldi- ğini yazıyor ve bu — ilibarla da iki — memleket dostluğunda en ufak bir değişiklik yapmadığını tebarüz et- tiriyor. Yeni Sabah Hüseyin Cahit Yalçın da Mosko- va müzakerelerini mevzuubahs et- — mekte ve Sovyet Birliği ile Türkiye M — Veysi ustanın arasındaki dostluğun ta ilk günler- den başlayarak bugüne kadar — git- Gağe[eâs î ... tikçe artan bir samimiyet ve kuv- vetle devam etmesi arada — ayrıca: hiçbir misak ve muahedename ile teyide bile ihtiyaç bir menfaat iştirakinin — ve noktai nazar birliğinin mevcudiyeline kuv vetli bir delil olduğunu kaydederek şöyle demektedir: “Ruslar Balkanlar ve Karadeniz yolunu Almanlara dostane kapadık- lan sonra Karadenize kimin teca- vüzünden korkulabilirdi ki bu en- dişe Türklerle Sovyetler — arasında bir tedalül ittifaka lüzum — gösler- sin?,, Cumhuriyet Yunus Nadi, “Türkiye ve Savyet Rusya,, başlıklı makalesinde, Mos- kova müzakerelerinin neticesini tahlil ediyor, — muharrir, bu müza- kerelerin nelicelenememesi sebeble- rini Başvekil Refik Saydamın Parti Grupunda izah ettiğini söylüyor ve bu neticenin iki memleket arasında mevcut dostluük — münasebetlerinde hiçbir değişiklik vücude getiremi- yeceğini tebarüz ettirerek şöyle di- yor: “Bizim samimi itikadımıza göre Türk - Rus dostluğu herhangi ve- sile ile herhangi bir vesikanın im- zalanıp imzalanmamasından müle- essir olmıyacak kadar kuvvetlidir.,, Tan M. Zekeriya — Sertel de bugünkü makalesinde Moskova —müzakerele- rinin akim kalmasının malüm — se- beblerini zikrettliklen sonra Türki- ve ile Sovyeller arasında menfaat ve görüş birliği olduğunu, binaena- leyh yeni vaziyelin icaplarına gö- re herhangi bir paklın imza edile- memiş olması mevcut döstluk müna sebetlerinde bir değişiklik yapamı- yacağını ve esasen — müzakerelerin müsbet netice vermemiş olmasına rağmen ergeç bir anlaşma ümit ve kapılarını da tamamen kapamamış bulunduğunu kavdediyor.,, göstermiyecek | Erzurum hattının açılış merasimi yarın yapılacak açılış merasimin- de bulunacak olan heyetler - dün üç trenle şehrimizden hareket et- mişlerdir. Üçüncü tren Nafıa, Mü nakale, Maarif, Adliye, İktmat Vekillerini hâmil bulunmaktadır. Riyaseticumhur umum! kâtibi Kemal Gedeleç ve Halk Partisi U. mumi kâtibi Fikri Tuzer de vekil- lerle beraber gitmişlerdir. Başve - kif Refik Saydam ve Ankarada kalan vekiller, heyetleri garda u- ğurlamışlardır. Trenler yeşil dal- larla süslenmiş ve vagonlara veci- zeler asılmıştır. ——— iİrikotaj fabrikaları iğne bulamıyor Çorap ve trikotaj fabrikaları makinelere lâzım olan iğneleri ten de gelmediğinden müşkül bir vaziyet meydana gelmiştir. ——— iYeni açılacak köy okulları Cumthturiyet — bayramında 90 Yazan: Nezihe Muhiddin —ii masrâfı —arllıkça Büyreti ziyadeleşiyordu. Buna rağ- O günden güne O adamın başka oona başvursun, Yaptığı * hoca hevenkler halinde men kazançta memnuniyet verici Satışta durgunluk artıyordu. — Zavallı spnali de yoktu ki * anyeler dükkânın bir artım yoktu. C orasında burasın?> sarkıp dürüyor- O du. İhtiyar usta Töşünüp taşınarak |— bu rağbetsizliğin sebeblerini araştı- O halle aralarında takuye Omreeır dolsşan ene kırlar rıyor birarz da anlar gih! oluvordu. Rendi kendine* — Zaman değişti - diyardü - Ma- ile tıngir arlık kalmalı, Kadınlar. kozlar süse tu- O walete düştüler.. Başla şapka veya sedüle saçlarla takunye gider mi | bir kız ayağına takünye Kğu kaza üstüne... Edirnede bir kamyon.... Arabacıyı yaraladıktan sonra kaçarken de öldürdü Edirmne, 18 — Taş yüklü bir kamyon İstanbul yolundan şehre girerkem bir arabaya çarpmış ve arabacıyı yaralamıştır. Kazadan sonra kamyon şoförü arabayı şehre doğru hızla uzaklaştırmak istemiş, fakat heyecanldar iyi ida- re edemiyerek yolda Mehmet a- dında bir gence çarpmış ,teker. lekler altında kalatı genç bir müd | det sonra ölmüştür. Şoför tevkif — Atatürk köprüsü Cum- huriyet bayramında açılacak Atatürk köprüsünün cumhuri. yet bayramında merasimle açıl - ması kararlaşmıştır. Yapılacak tören icin bir program hazırlan- maktadır. Vali ve belediye reisi bir aç:lış nutku söyleyecektir . Köprü iki milyon Hiraya malol- müştür . hiç? Ev kadınlığı dersen suya düş- tü gibi bir şey. Kadınların kızların gözleri artık kâliplikte.. Bu iş böyle çıkmıyacak, acaba ne — yapsam da bu işin içinden çıksam"! Veysi usla sebebleri — üstünkörü görüyor fakat çaresini bir — türlü aklı kesmiyordu. Buna da Zeynep pratik bir çare bularak — babasını müşkülden kurtardı. Bir gün Veysi usta kızına telli pullu bir takünye hediye — gelirdi. Zeynep bu tahta parçalarını eline bile almağa tenezzül etmedi. Babası mahzun mahzun sordu: — Beğenmedin galiba Zeynep? — Bunları amika diye dıvara a- sayım baba, — Eskiden böyle takünyelere nc kadar sevinirdin postal. — O günler başka buğünler hağ- ka babacığım. Fransızca — öğrenen geçirebi mi? Hah hatırıma geldi. Bizim mek- tepte talebeler bir kıyafetli balo ve recekler İşte o zaman giyerim. Veysi usla sivti sakalını eline a- larak derin bir- qteısle. — Desene ki bizim dede sanali. öugünkü Âvrupa yolcuları On beş kişilik bir Çek kafilesi daha geldi Bu sabahki konvansiyonel treni merkezi ÂAvrupada sıkı kontroller yüzünden iki saat kadar gecikmiş- tir. Almanyadan Yugoslavyaya ka- çan üniversiteli Çek gençlerinden ve subaylarmdan mürekkep 15 ki- şilik bir mülteci kafilesi daha kön vansiyonelle gelmiş ve eski Çe- koslovak sefareti memurları ta . rafından karşılanarak hiç kimse ile temasa meydan — verilmeden Novotni öteline götürülmüştür. Çek mültecileri Çekoslovak pa - saportu ile seyahat ediyorlar. Pa- saportlarında sanatkâr ve işçi ol- dukları yazılı olan bu gencler Suri- ye yoliyle bugünlerde Fransaya gi decekler ve garp cephesinde Al - manlarla çarpışan vatandaşlarına gönüllü olarak iltihak edecekler - dir. Aynı maksatla yola çıkan Polon yalı mülteciler Selânik yoliyle se . yahatlerine devamı tercih ederek trenden Yunanistanda İnmişlerdir. Memleketimizle iktısadi müna - sebetlere girişmek isteyen Tembo adlı. Litvanyalı bir fabrikatör konvansiyonelin getirdiği yolcular arasındadır. Bugün piyasada tet - kikata başlıyacaktır. Altı Bulgar talebesi, İstanbul üniversitesi dişçi şubesinde tah - sillerine devam etmek üzere bu - gün Sofyadan gelmişlerdir. Amerikanın en büyük sigara ve tütün fabrikası umum müdürü M., Sibi Geri bugünkü semplon eks - presile şehrimize gelmiştir. Amerikalı fabrika mümeasilinin bu seyahatine ehemmiyet verili - yor, Çünkü bu müeasesenin mem. leketimizden yeni rekolteden üç zeak KönkL , GEE Nİ Bugünkü semplon ekspresi iki buçuk saat Kadar rotarla gelebhil - Sebebi bilhassa Fransada yolcu- luğu güçleştiren ağır kontroller ve aktarmalardır. Hükümetimizden geri dönmek için emir alan Fransadaki talebe. mizden Hayri bu sabah Paristen gelmiştir, İtalyadan geçen yolcu - lar Türklere ve diğer Balkanlılara karşı hararetli dostluk tezahürleri başladığından bahsediyorlar, Bü- yük Fransız siğorta kumpanyası mümessili de buraya gelmiştir. ——— ——— — Tüccarlarımızın Lehis- ' tanda kalan alacakları Harpten evvel Polonyaya mal gönderen tüccarlarımızm parala - rr Polonya devlet bankasmda kal- miıştır. Anbarlarda bulunan bir . çok malların da harb esnasında tamamıen harap oldukları anlaşıl- mıştır, Tüccarlar alacakları olan paralar hakkında Ticaret Vekâle - tine müracart etmişlerdir, Tet - kokler yapılacaktır. x BAA artık sıfırı tüketti. Tevekkeli dük- kâna uğrıyan kalmadı. Vay başımı- Zü... Zeynep birdenbire haykırdı: — Baba artık bu takünyecilikten vazgeç.. — Ne yapayım ya? — Takuünye yerine plâj sandalları yap.. Veysi ustunın birdenbire — gözleri parıldadı. Pekâlâ bu işi yapabilirdi. Eli böyle işlere yalkındı. — Karısına dönerek: — Gördün mü akılı, feraseti? - de- di - Aylardanberi başımı pallata pat lata düşündü”"- careyi kız bir sa- niyede bulup önüme koydu. Yaşaşın şu frenk mekteh', Zeynep babasının 'ıkdiri sınlı şımararak: — Babacığım - dedi - Ben de sizi madam dö Müureşal namına çay ziya- İetine davet ediyorum. “Annesi alıldı:, — Nasıl çay ziyafeti hu? Meklepte mevlât mu oömtecdâF'>er? * Kız annesine havyağı — bir bakışla bakarakz - — Mevlüt ne Cemek anne? karşı- HOA BER — ZAkşam Postam Fon Papen Berline gitti Küçük kızı Alman hastanesinde — hemşire oldu Almanyanın Ankara büyük el. çisi fon Papen dün geceki Sempr lon ekspresile Berline hareket et- miş, Sirkeci garında konsolosluk erkânile Alman kolo- nisine mensup bazı kimseler tara. findan uğurlanmıştır. Fon Papene bu seyahatinde zev- cesi ve büyük kızı refakat etmek- tedir. Elçinin küçük kızı, — İstanbulda ki Alman hastanesine hastabakıcı hemşire olarak girdiğinden bura- da kalmıştır. Davet üzerine gittiği anlaşılan fon Papen bir haltaya kadar mem leketimize dönecektir. Kendisi de, seyahatinin kısa o. lacağını teyit ederek yapacağı te- masların yeni bir müzakere ile a- lâkadar olup olmadığı. hakkında malümat vermek istememiş, yal- nız Türk . Alman ticaret mukave- lesine dair suale cevaben herhalde bu işin müsbet surette neticelene- ceğini söylemiş ve niçin yolculuk yaptığının dönüşte meydana çır kacağını işaret etmiştir. Büugünlerde Sirkeci garında göze çarpan bir nokta da Alman diplo- matik kuriye servislerinin mutat. tan çok fazla olması ve hemen her gün kuriye gelip gitmesidir. Dün ve bugün de birer Alman kuriyesi gelmiştir. —e İlkokul öğreatmenlerinin maaşları İlk okul öğretmenlerinin, son- teşrin başmımdan itibaren maaşla. rı yeni bareme göre verilmeğe bl;lznacaktır r M —w t İı'*ıı.'î Mektep talebeleri nasıl - vakit geçirecekler? “ Yeni ders saatlerine göre, mek- tep talebelerinin 24 saatlerini na - sıl gecirmeleri icap ettiği tesbit o- lunacaktır, Bu işi Maarif Vekili Hasan Âli Yücelin başkanlığında bir kömisyon tetkik etmektedir. sefaret ve | | TEşŞEKKÜR i2.10.39 Perşembe günü ge- çirdiğim otomobil kazasında gerek benim ve gerek arkada. şım Döktor Hikmetin yaraları. nı büyük bir ihtimamla müda- hale ve mülcakip ftedavilerimizi takip etmekte bulunan kıymelli meslektaşlarımla sıhhatimle yü- kinen alâkadar olan pek muh- terem dost arkadaş ve akraba, larıma ayrı ayrı teşekkür et- meğe sıhhi vaziyetim müsait olmadığından şükranlarımın muhterem gazetenizle iblâğına tavassufunuzu rica eylerim. Tıp Fakültesi İkinci Cerra- hi klinigi Halit Ziya KONURALP — Mevlüt demek, mevlüt demeş ay bir tütlü dilimin ucuna gelmiyor efendi kıza *>'s'sana mevlüi lün ne demek olduğunu.. Veysi usta gene Larısına çıkıştı. — Anlatamadığın, anlayamadığın meselelerin içine * “ daha İyi - kızına dönerek - Sözünü tamamla kızım. — Madom dö Vareşsal — mektehin yıldönümü için bir çay ziyafeti ve- | recek. Sizi çaya davet ediyor. — Ya pek güzel., Ziyafete — yalnız beni mi çağırdı? Veysi ustanın haremi — hiddetlen köpürerek atıldı: — Yalnız seni çağırır zahir. Kar- taluş kokoönâ beni ne yapsın? Seni böyle şapkalı sivri sakallı — görünce işine yarıyacak bir şey zanneder de caflırır elbet.. Gelsin bir de bana sor- SUN. Kadıncağız kıskanslik buhranına khpılmıştı. Daha söylenecekti fakat kızı sözünü kesti: — Hiç damsız kavalye çağrılır mı? Seni de davet ediyor anne inanmaz- san davetnamen!'n zarfına - bakınız. “İMadam ve Mösyö Veysi diye yazılı, Döçenti Doktor ı Cumhuriyet Dayramı merasimi Geçitresmi bu sene Beyazıtta yapılacak Cumhuriyet bayrammın kut - lanması hakkında bazı esaslar tesbit edilmiştir. Her sene Taksim meydanmda yapılan gecit Tresmi bu yıl Beyazzdda olacaktır. Kadıköyde Altıyolağzma dört büyük tak yapılacaktır. Kadıköy bahçesinin önüne de büyük bir ku le kurulacaktır, Bakırköyünde 3, Üsküdarda 7, Beşiktaşta 3, Ada - larda 4, Beyoğlurda 11, Bevykozda 3, Eminönünde 4 tak inşa edile- cektir. Barbaros türbesi de süsle- necektir. Resmigeçitten sonra bir heyet şehitliği ziyaret edecektir. Muhte- lif heyetler de hastaneleri gezerek hastalarm hallerini soracaklardır. Düşkünlerevindeki çocuklara he . diyeler verilecektir. Gece büyük gazinosunda büyük bir balo ve - rilecektir. S0 Si Ç LAT Makinesi — bozulunca.. 26 Numaralı araba vapuru Marmarada yelken açarak sahile geldi Şirketi Hayriye idaresinin 26 numaralr araba vapuru Gelibolu- dan İstanbula gelirken Marmara ortalarında mühim bir kaza ge çirmiştir. Vapur Şarköy açıkla - rıma geldiği zaman makineleri birdenbire bozulmuştur. Bütün çalrşmalar fayda vermemiş ve va. pur gularla sürüklenmeğe başla- mıştır. Nihayet bütün vapur mü- rettebatı hep birder çalışarak va- purun tentelerini yelken haline koymuşlar ve vapurun üzerinei +germle:ühl.flw' >49 Hava rüzgârlı olduğundzm Ü. zun çalışmalardan sonra — vapür sahile kadar getirilmiştir. Şehri- mize verilen haber üzerine bır radan 53 numaralı vapür imdada gönderilmiş, araba vapurunu ye- değine alarak limantmıza getir . miştir. Vapur Haliçte tamire a- lınmıştır. ee ğ ee Gümrük komisyon- culuğu imtihanları Gümrük komisyonculuğu imti- hanları pazartesi günü yapılacak- tır. Geçen yıl imtihanlara 50 den fazla giren olduğu halde bu sene ancak 6 kişi müracaat etmiştir. ——ı—o—— Ampul fiyatları yükseldi Elektrik malzemesi ve bilhassa Cumhuriyet bayramı yaklaşması yüzünden ampul fiyatlartı yeniden yükselmiştir. 31 ağustostan evvel Almanyadan gümrüklere gelerek idhaline müsaade edilmiyen mal . ların çikarılabilmesi için Ticaret Vekâletine müracaat edilecektir. Zeynep cebinden 'çıkardığı mektu- bu gösterdi. Veysi usta müşküle uğra- | dığı zamanlar yaptığ iğibi — sakalını eline aldı: — Fakat annen böyle alafranga bir yöre nasiıl gider? Zeynepten evvel anası cevap ver- di: — Neden gidemez mişim? Pekâlâ da giderim.. Hani bana şapka man lo alacaktın. İşte lam sırası.. Ziyafet günü Zeynen helecanlarla annesile bahasını bekliyordu. Kimbi- Hir canını sıkacak neler yapacaklar- dı.. Nihayet karı koca yeni kıyafet- Teril> salonun kapısında göründüler. Veysi usta veni tir traşla — sakalını daha kısaltmış, melon şapkasını da- ha düzdgünce giymişti. Takat — elinde bir semsive vardı. Ânnesinin şapka- sındak! kordelâ sola gelmesi lâzım- ken sağ 'aref'a sellniyordu. Yüzünü Dde iyice bovamıs za'-> çatıkça kaş- tarırs” orlasımı İsli kihrit ucuyla a- 3 makıllı H'r'eşs'irmişti. Madam dö Waresalı «etimladıklarn sonra meloni İg Stear Bahaemim arkasına sokulan Zeynen fısıldadı: (Devamı var) İi H ....ğ.... iR fener alayları yapılacak, Taksim | K$UTTERİ GİBİ .Büzelliğini veren güneşi hıçbîf;' Hayata dali Fomğraf | 'ı SU AD TENİK'i görmeğe ğim günler onun I'ı'.ıtı:ıâf*'f M bümlerini karıştırmak t:ıeuil“sI “ğ emsalsiz bir zevk oluyor. O re re baktıkça, fotoğralı bir sanâl " ri saymıyanların haksızlığını ' b iyi anlıyorum. Sanatkâr bize Ü yayı bahşeden, yani bize kendi”5 mizden görmediğimiz birtakıni ? zellikleri gösteren, kendiliğim duymadığımız birtakım bisleris | yecanları tatlıran adamdır: (©7 raf sanatkârı da bunu — yapak ©I Suad Tenik, — fotoğraflarında! , olmazsa bir kısmını bir albüm & linde neşreltirse İstanbulu hit Tğ hesiz ki daha iyi nnlıyacnğ"' şehrin heran gözümüz önünde “öy fakat bir. tüzlü farketmediğimiz çol“ köşelerini, imkân'larını ceğiz. Her resme baktıkça: | neresi?,, diye soruyorum. Uzakı elp geçmediğim bir yer değil: — köTüN nün herhangi bir noktası, "4 yokuşu, Beyazıt' meydanı.. . öğrenince resme hayretle — büf y * rüm: evet, doğru, tanıyorunu — G, nim de hergün geçtiğim, belki karış bildiğim yerler; fakat biçbir zaman Suad Tenik gibi ©€ memiştim. Suad Tenik bizi, bildiğimiz sandığımız, burıılııı de artık görmeden geçliğimiz lere laze bir dikkatle bakmağf vet ediyor. Rachilde'in Le Marchand d’ j lei'in,evvelcebir kere daha, bemf ikaç kere daha anlatmıştım; : sırası geldi, gene söyliyeceğini” © meydanda bir. satıcı etrafma B" bir kalabalık toplamış, satacağ! i' l1 methediyor; elinde bir şeY '4l t bunun için herkes merakta, "', | bir nutuklan sonra nihayet eliti - dırıp güneşi gösteriyor: “İşte Ü mediğiniz, harikulâde — şeye "j güneşi satıyorum!...,, diyor. — Viy yenlerin çoğu kızıyor; fakat D gi ” kişi: “Hakkı var, biz hergün " | mızda parlıyan, eşyanın $ M « BUT İ » ) man böyle görmemiştik, ont Ti mamışlık!,, diyorlar. Suad Tef” DN sanalinde de böyle bir hal vaf' gp ze, hergün gözümüz önüne Y&? — manzaraları bahşediyor. i Fotoğrafın hep bir çeşit Oİ nu zannetmeyin: o sanatte de * telif cereyanlar var. Meselâ at Umum Müdürlüğünün bir i ne evvel — bastırdığı; “Foloğ” (e Türkiye,, albümündeki — resi klâssik diyebiliriz: sanatkâr * y da kendini derhal hissetlirit' y kelimenin en güzel manasındâ AŞ © ri şahst bir eser vücuda — g€ istemiş. Mahareti, sanati, Ş# her resme tekrar tekrar bâa her birini tetkik ettikten sonrt kediyorsunuz. Amerikadaki münasebetile basılan albüm i$€ değildir: ondaki resimlerde, derhal cezbeden, sanati hemtf ” teren bir sıcaklık var; fakal simler uzun uzun bakılmağa mül edemiyor; sırlarını insaht çabuk tevdi ediyorlar, T Suat Tenik'in resimleri İ$€ ' bütün başka: Onlarda, Amefi Gi basılan alhümün kolay şij h* yok; “Fotoğrafla Türkiye, ipğ mündeki ağırlık, gayri - şahsil yf yok. İnsanı derhal çekiyor. K sırlarını derhal tevdi etmiyöT" gil herhangi harap bir. ev, kaP’” d borusu ile bir mangal, bir dt hp uyuyan kedi.. O resmi geçemiyorsunuz; size sanki şeyler anlalıyor; orada yaş! sanları neşeleri, elemleri yar gibi ölüyorsunuz. Size ir[,v" anlatıyoör, insandan haber geı!" Suad Tenik'in sanati, l.las';l J,J? zak değil; fakat onda renalist gfi ğimiz romancıların klassikli gîf daha yeni, daha modern ? | sik... ntr'" | Suad Tenik'in a'bümlerini tetmenin zorluğunu lıi]mî' lim; fakat buna rağmen neşredilmesini İstiyorum: güzel, en lüzmmlin sanat mizden biri ölacak. Nurullah t inl ! j y e$ 'rıj( ATA!