12 HABER — Alişam Postam CEPHEDE, (A TABURE HABER'in Tarihi Romanı: 8 Osmanlı Imparatorluğunda tek otorite taht, tek Yazan : RAHMİ YAĞIZ otoriter de Pamuk Baba idi ! Harbiye nazırı masasına yerleşti. Comal paşa her zaman oturduğu koltuğa kuruldu. Bacak bacak üstüne attı. Sakalını avuçlarına aldı. Talât paşayla şeyhülislâm Hayri efendi de o. danm duvar boyunu kaplıyan kırmızı kadife kaplı yaldız ayaklı divana iliştiler, Çelebi ayakta bekle. di. Enver paşa sözü açı: — Neticeyi nasıl budunuz, hazretleri? Cemal paşa karşılığı yapıştırdı: — Güzel, fevkalâde.. Zaten cihadı mu. kaddesi başarmak için şurada toplanıp da ka. rar verdiğimiz gün bu neticenin doğacağını kestirmiştik değil mi? « — Evet.. Görülüyor ki halk bunları, bu buluşu çok alkışlıyor. Demek ki beğeniyor. Maneviyatı Üstün milletimiz için bu birşey değil, fakat, dışardan, Müslüman ülkelerden umduğumuz, umduğumuz değil de beklediği. miz fiili yardımı temin için bunun büyük te. siri olacak. Odadakiler bir ağızdan tasdik ettiler; — Oo.. şüphesiz! Harbiye nazırı devam etti: — Şimdi har Dede Efendi de burada |. ken bu taburun teşkilâtını bir karara bağla. sak! vE — İyi olur! Veled Çelebi söze karıştı: E — Padişah Hazretleri, mevleyilerin nere. de barındırılacakları hakkında zatı devletle . Fince her hangi bir karar verilmiş midir? Enver Paşa bu sözü, bir el işaretile kesti: — Onu bir tarafe bırakın Çelebi efendi. İcap edenlere bu hususta talimat verilmiştir. Onların konaklıyacağı mahahi, iaşelerini, her türlü ihtiyaçlarını Taştır. Şimdi ben paşalar, efend ğ nokta bu “4 #etihdam etmemizdir. taburu nercö , Talât Paç *. Hangi 5 » Para? — Yani binler da bilfiil harb: istirak ede cekler mi? , — Silâhlandıracak mıyız? Talim ve terbi. yeye lüzum var mu?*Bunları müzrkere edelim diyorum!.. — Evet., Bana kalırsa bu taburu İstanbul da bulunduralımı, Sık sik yürüyüşler yaptıra . rak caddelerde boy gösterttirelim.i Matbuatla da bunu geniş ölçüde propaganda ettirelim! Enver Paşa birdenbire mühim!bir şey ha tırlamış gibi elini alnına vurdu, söylendi: — Az kalsın unutuyorduk.. Bugünkü me. rasimin matbuata, nâsıl “aksettirileceğini ga » zetelere bildirmedik! Sonra arkadaşlarının söze meydan bırakmadan haykırdı: — Mümtaz.. Mümtaz Bey! Kapının dışında bekliyen yaver Mümtax Bey içeriye girdi, harbiye nazırını #elâmladı, seslendi: A eş — Emriniz Paşam! — Hemen bir tezkere hazırlat.. Bunda mevlevi taburunun bugün payıtahta vüsülüne, karışmalarına — Fakat Behire, — Sus Necdet, artık cesaretim kalma. dı. Bu itirafı yaparken genç kızm dudak- vak >>. yapılan merasime dair geniş, ve resimli neş. riyat yapmaları lüzumunu matbuata bildir. Getir tezkereyi imzalıyayım. Sonra bizzat sen gazete sahiplerine tebliğ et! haydi.. Mümtüz Bey koşar gibi odadan çıktı, pa. şanin büyük emrini yerine getirmeğe gitti. Bir saat kadar süren müzakerede, Şeyhül islâm Hayri Efendiden başka dört kişi bu mevzuu enine boyuna münakaşa ettiler. Çele. binin de iştirakile verilen kararda taburun silâhlandırlmaması keyfiyeti kabul edildi. Merlevi taburu tamamen propaganda ma. hiyetinde bir teşekkül kılığını muhafaza ede. cek, şimdilik Filistin cephesinde, Suriye top. raklarında bir cevelân yaparak buradaki asi Arap kabilelerini, imparatorluğun kanunlarına baş eğmiyen çöl adanilarını, Arabistan yarım adasını dolduran Müslüman halkı ve Mısır Müslümanlarını (cihadı mukaddes) için (San. cakı şerif) altına toplanmağa davet edecekti Esas itibarile bu şekil kabul edildikten son ra Enver Paşa levazım reisini çağırtlı, Diğer şube müdürlerine de tekrar emirler verdi. Ta. burun kadrosuna bir doktor, (Dr. Behçet) bir eczacı, bir revir, bir sıhhiye teşekkülü bir iaşe memuru ilâve edilmesini tenbih etti. Talimat nihayet bulunca arkadaşlarına dön. dü: — Şimdi, birlikte saraya gidelim, Huzura çıkalım, keyfiyeti arzedelim. Tegekkül iradesi. ni de alalım, Ondan sonra taburun hareket gününü, Çelebi Efendinin takdirlerine bırakı. rz! Dedi, Başta Şeyhülislâm olmak Üzere Talât, En. ver, Cemal Paşalarla Veled Çelebi nezaret mar kasını taşıyan © otomobillere kuruldular, Dol. mabahçe sarayının yolunu tuttular, —— Memleketi her gün biraz dehn - harabiye sürükliyen büyük harp afetinden, Osmanlı im paratorluğu içinde gafil bulunan tek otorite saltanat mevkii, taht, tek otoriter de bu tah. tın liyakatsiz sahibi, Pamuk Baba ünvani, 75 ik ihtiyar padişah beşinci Mehmet Reşat. tu. Hünkâr, bütün saltanat ve idare hukuku. nu İttihad ve Terakki merkezi Enver, Talât, Cemal Paşalara bırakmış, har. bin idaresini de damadı, genç ve cüretkâr har biye nazırı Enver Paşaya tefviz etmiş bulunu yordu. Padişah, yaşının hasıl ettiği bir bitkinlik ile Enver paşanın verdiği izahata inanıyor, İ. kide birde damadının huzura çıkışında: — Muharebeden ne haber! Diye sordukça, genç damat beraberinde getirdiği yaldızlı resmi tebliğleri okuyor, oku. mayi bitirince de: — Sayei şahanelerinde düşman kuvvetle . rini çok yakında kahr ve nevmit edecek her türlü tedbiri ittihaz ettik! Cevabını veriyordu. (Devamı var) umumisine; » Bu odama hayranım. Fransız ok ,guğuna şüphe yek, Vazife uğrunda vatandaşlarının ıstırablarını, hattâ dökülen o kanlarım düşünmüyor. Kendisini takdir ediyorum, Onun iyerinde olsam ve onun gibi muvaf- Jök olacağımı bilsem ben de eyni şekilde hareket ederdim. | Bize kendisini yakalamak fwsate mt verecek bir hala işliyeceğini hiç zennetmiyorum. Maskesini düşür müş olmama rağmen itiraf edeyim ki elân kendisinden korkuyorum. şi biran evvel bitirmek için ona bir tuzak kurdum. Friçi, kendisinden mühim malâ mat olhnabilecek bir Fransız esiri rolünde merkez kumandanlığına gönderdim ve isticvabı Haymın yal- mz yapması için tertibat Ooldim Friç, zabitin alacağı vaziyete o göre abdal veya korkmuş görünerek mc kayyel fakat mümkün tayyare iniş sahalarını söyliyecek. Haymın on dan oldığı malâmatı âmirlerine ve arkadaşlarına söylemiyerek gizli tu lacağından eminim. Bunun sizce kd Ji bir delil olacağım ümit ediyorum. Bahçenin kumları üzerinde acele yürüyen bir adamın ayak seslerini duyarak kulak kabarttı. Gelen kim folabilirdi? Beklediği yoktu. Jandar* ma Zeman rolünde olan Konrad, yalnız olarak veya Haym alıkoyma” dığı takdirde Friçle beraber 11 inci ordu umumi karargâhına mütevec* cihen trenle gidecek ve Sen Koren- tene ancak ertesi günü asker kılığın da dönecekti. Bununla beraber gelen Konrattı. Kapıyı anahtarla açtı, Zabit de ko- ridora koştu, Konrad şaşkın o ve heyecanlı görünce bir felâket oldu. funu hissetti; — Ne var? — Friç... Friçi öldürdü Kompars dili tut &ibi sustu. Kendisinde konuşma iktidarı duyun ca sordu: — Tevkif ettiler mi? Konrad asabi çılgın bir kahkaha attı. Sonra hıçkıra hıçkıra ağlama” ğa başladı. Samimi arkadaşının ölü” mü hâdisesini neden sonra anlat&” bildi: Her şeyi duydum ve her şeyi gördüm, Bura rağmen işin mahiye tini kati olarak anlayamadım — gibi geliyor. Tahmin ettiklerimi size an İlatayım, fakat bunun doğru olduğu" nu size katiyetle temin edemem: | Haym derhal ve ilk görüşte şüp” | helenmiş olacak. Bir buçuk (o saat müddetle Friçi muhtelif mevzular üzerinde isticvap etti. Arkadaşım bu imtihanı muvaffakiyetle atlattı. Bundan Sonra Haym ihtimal sü m — 3) — künet içinde düşünebilmek üzere odasından çıktı. Mütereddit ve ka rar vermemiş görünüyordu. Herhal de şöyle düşünüyordu: “Eğer bu adam bana Komparsır gönderdiği biri ise tabii davranmak lâzım. Eğer hakikaten Fransızsa ar kadaşım gdmeden onu buradan u | saklaştırmak lâzim,,, Fakat şüphelenmekle beraber ha &iki vaziyeti kati olarak tayin ede miyordu. Friç bir aralık işlerin yo Vanda gittiğini bir göz İşaretile ban: bildirdi. ? Haym biraz sonra odasma döndü Yanımdan geçerken, “sanırım kı esiri burada alıkoyacağım, ,diye mı” rıldandr. Tuzağı keşfettiğini onun halinden ve yüzünden - anlamalıy- dim. Lâkin yüzü o kadar müthişti xi duyduğum yegâne his korku ol du. Bir felâket olacağını o anlamış tum ama Friçin öldürüleceği aklıma bile gelmedi. devam etti : — Kabul etmek lâzım ki Friçir kendisini müdafaa yollu o hâreketi Haymın tabancasını sadece tebdi! maksadile çıkardığı omüdafaasına kuvvet veriyor. Hattâ ben bile tet: ğin ateş almasına arkadaşımın dirs inin sebeb olmadığını iddia ede mem. Katilin soğukkanlılığı o şaşılacak derecede. Esir getirilince sizi evini? Saç eksiri Komojen Saçları besler, kök- lerini kuyvvetlendi. rir, dökülmesini ön. ter, kepekleri giderir, Ingiliz Kanzuk Eczanesi Beyoğlu — Istanbul 5 iğ il Nİ | | Konrad kazayı anlattıktan sonra EL file bitmeden borudan ç rum, Allahaısmarladık, Behire, lunuz. 14 AĞUSTOS — 1539 Çeviren: Fethi Karde$ le aratmağa kadar cesareti ilefi ” ürdü, Bu dâ onun büsüniyetini” Jata yarıyan bir delil teşkil e&&” Bana kalırsa Haym, çavuş F rin gevezelikleri dolayısile teh .akiki bir Fransız mı, yoksa ie aa itiraflarını Haym sakladığı Girde bilâhare Haymı itham iecek bir Alman casusu su 0*€ au tayin edemiyerek öldürmek” Yaşka çare göremedi, Ölen Fani seya Alman olan, her iki tai de Haym tehlikeden yakasını İ“ carmış olacaktı. Vaziyet ben dur, fakat isbat edemezsiniz. * Je kaybettik. “ Kompars bir koltuğa çöktü. yus ve bitkin mırıldandı: — Artık herşey bitti. Friçin amını almak ümidim bile yali Amirine yazdığı me'tubu ( riddetle buruşturdu ve cebin ve bu sırada bir yayla koltuğü fırlatılmış gibi ayağa sıçradı. vi sesi p»px3 dü . 4 (1 temmuz 1915 gecesi) Birisi ellerini tuşlar üzerind laştırıyormuş gibi, pek o Yi zelen bir piyano sesi duyuldi.. Konpars, biraz evvelki yes asabi halinden utanarak tekra” tuğa oturdu, izahat verdi : — Geçen geceki piyanonun *” tanır gibi olmuştum da.. (Devam var) WEE > wo. ' >. ma — gesi # MASAL ÇOCUKLARI MAB ER EN -A ŞIK” VEM 18 ROMAN 1.56 © 5 Nakleden: MUZAFFER ESEN miğe çabalıyor. Fakat en ufak bir tebes- değneklerle dokundukları kâinat parçaları süm İ'e dudaklarından kaçıyordu. gibi gökyüzü (kararmış, güneş solmuş, NeJet ıztıraplı bir sele yalvarıyordu: e Jar, kıztirmaş; yol gözü im — Cüretimi maz rü Bel p ei el gr Necdetin bu sırada söylediği bir söz nım.. Bana dargındınız, beni âdeta evi- Bekirli 0; nizden kovmuştunuz, sizden uzak haftalar LİR e ia 1 geçirmek ıstırabi içerisinde hislerim mu Naci iin yale, Tatlı İN sie i ini kaybetti. B şınca, Necl wm göründü. Tatlı tatlı konuş” nene sözler Bü Pu z manıza mani olmıy: Di e fi ire ma İNN söyledim. Sizi tekrar gü Behite Necdete Hiç bir şey yok. Birdenbi zi z kıldr. € — Size dargın değilim Necdet bey. Er > bi ix Eve — Hayır Necdet, gücenmedim. İki ço zuruma gitmeden evvel bana ( herhalde kr meşeli görünmeğe çalışarak İ cukluk arkadaşi çok serbest konuşal uğrarsınız.. Sonra acaba İstanbulda kal- e Ni i ğ in Sonra haklı olduğunuzu da itiraf etmeli" manız imkânı yok mu. am ME w yim. Bir genç kız gözü kapalı olarak izdi- Oyle imldin uraııuğa me İğrek vari cb geçirdiğim için öyle: me Bölüm Bani; İştanbiila bağlayan Bir teli; 0yİe Paünumum ki. sebeb olabilir. Bu sebeb olmadıktan son Boşyere hüznünü üzeri: ra gitmem daha iyi... Hayalimden beni o canlı bir sesle konuşmak İç p ayıran bu mütebessim gökyüzü altmda (du. Arkadaşı bu çocukça hileye wa yaşamıyorum artık.. Hattâ baran iznimi (Devamı var) Behire cevap vermedi. Boğazı öy sılmıştı ki hıçkırmadan tek bir söyliyemezdi. Sulanan gözlerile, hızlı hizli kend den uzaklaşan doktora baktı. D larnıda sinirli bir tebessüm vardı. Delil Behirenin ruhunu okumak ister gibi heyecanla kızın gözlerinin içine bakıyordu. Yavaş sesle: — Behire, dedi. Sözlerimde ısrar e - mekle belki hata ettim. Fakat hâlâ aynı düşünce üzerinde duruyorum. Siz gözü kapalı ölecek bir genç kız değilsiniz. — Yetişir Necdet Bey, ne kadar heye- canlı olduğumu görmüyor musunuz? Bu seste inleyen bil varış kadar öm reden sert bir ihtizaz da vardı. Necdet ar- tık geri dönmek zamanı geldiğini hisset- tü. Ve — Ben, dedi, hakikaten münasebetsiz vir adamım Behire... Yok yere sizi sinir- lerlirdim. Halbuki sadece... — Artık biçbir şev söylemeyiniz Nec- det Bey, bu daha iyi. Sinirlenmedim. Yölniz manasız bir takım düşüncelerle kendimi üzdüm, Artık burada oturmıya- lam, Necdet kalkalım. Neclâ şimdi bu civarlarda olacaktır. Her halde bizi arı - sor. Biz de onu arıyalım. Behire Necdeti tatmin etmek için gül şi pacaksınız bakalım. İzniniz tie vakit biti- kadar dalgındı ki Neclânın yan omuzlarından tuttuğunu fark bile * di. ? — Neler düşünüyorsun böyle Beh — Neler düşündüğümün farkıeö” ma vallahi! Neclâ genç kızım yüzüne bakti. — Nen var, kederli gibi duruyo m yor. — Daha bir buçuk ayım var. o İzin bitir bitmez Erzuruma dönecek, ve maziyi hatırlamağa çalışacağım. Behire hiçbir şey söylemedi. fakat ba şını eğdi. Ve birdenbire kendisini yapa" yalnız hissetti. Necdet İstanbuldan ay- rılmaktan, uzaklara gitmekten bahsedi- yordu. O halde bir daha genç doktoru gö remiyecekti. Belki Necdet bir daha izin alıp İstanbula geldiği vakit kendisini Ni- hatla evlenmiş bulacaktı. Nihat o Vakit genç kızın çocukluk arkadaşile (sik sık buluşup konuşmasına Omuhakkak izin vermiyecekti. Behirenin nazarında mavi sema, par Jak güneş, yeşil ağaçlar, tozlu yol birden bire bütün şasaasını kaybedivermişti. Tıp kr peri masallarındaki “cücelerin sihirli Bu mevzu üzerinde tek bir kelime İs dim. Şimdi sizden bahsâdelim. Neler va”