1 AĞUSTOS — 1990 HABER — Akşam Postan AL HATUM Ef RARENGİZ, SERİN TARİHİ ROMANI, €2 9nları takip eden esrarengiz atlı muhakkak bir casusdu Yazan: Muzaffer Muhittin Garson, bir bira Nakleden : MUZAFFER ESEN 4) 4 hayretle sordu: Hangi adamdan 14 domuzunda dudaklarında 2 Oh! Dedi budur!. Elbette!. fine gayemiz de na, Il la işte bu ize hizmet etmiş olaca el sevi adı; Osman pa * lacak!,. diye bağırdı. Şu derhal hareket edelim. bire hatırlayarak çle ay gl tiye döndü: ydi Oh, Madam, affedersiniz”, il Siz dün geçedenberi ne uyu İÜ çıkmak kartımın sisi meden veriş eltoditi hemen atıldı: ©01.. Benim için hiç en “iniz! dedi. Hayvanla vol * emin olun, beni bilâkis “dirir!. Ben harekete hazı * Ancak Mirayi d v0 rahatsız. Y gü Dostum Mamnıza in emir veri $ oldan Bursaya oruz!, Ahilos!, Lütfen derhal hazır olma 1. Şimdi en reket edi İk oz: Ümredersi j Bay ale in € en gizli kıtası esasen he lmamıslardı. Yalnız han M7 miri şiar, giyinik atde'ne olacağını bekliyor |“ Ahilos tekrar kasaba hemen hareket etmek üze gi şplanmaları emrini US başında bulunma “lunacağın hi € en fovkulüde bir vazife » ig rmi pek İyi bildikleri i- türlü omre kayıtsız ve şart ii icn itaat etmekteydiler. İst, 9 de han odasında * ile birlikte bir kahvaltı e “ido vakit bulabil mit sonra derhal ha iie bir ata atladı, Afrodit işçi Kısrağna bindi. Ackile €rini alıp hemen İznik dış tktilar, gru adamları hemen eksik | “ak, orada tocemmi ancak etmiş, tk > Afroditi Mirayı kur - ye JİN İzmitten hareket ettik. hinlran adamları- t la çıktığı stra, rare diz bir atlı gördüğünü, i kadar onları e olduğunu hatırladı. Bu he etmiş olduğu için ve Achilos'a nak - ansada kurşuna ,Uizilen casus KE "cr bir devlete askeri esra hp İĞ için divanıharp tarafın- Masada idama mahküm edi zabit Frankm muhake - den bahsetmiştik. Son €rlere göre Lu vatan Sütün aş talepleri reddedili “ Rün Nansi gi Muta dizlimtşir, 58 Frank ölmeden az evvel 3 İsna işten | duyduğu Piş- Bi 've halit cezasi» çekt köy İ âdeta memnun olduğu İmiş ve bunun da şeytana « İsteyen diğer insanlar için ae olmasını ilâve etmiş - Ni İken sabil boyunu takip suretile İ Bursaya gitmeği kararlaştirdilar, e. ti üzereydi mutlak İsasen vakit akşam ol totti. Ve Gregorius mel'ununun adamdır!,... halde Gregortun hâdise iyle öğrenmiş olacaktır!... | aedik' etti. | u bir ustur! keşfedilebilmesine İmkân Bütün gece ilgar ed6- imparatoru ta. islerinin olmıyacaktı. los da Mirayı cekleri için Bizans avni zamanda | rafından gönderilmesi muh ki bu seferli n takip müfrezelerinin os! İtöşmesi ihtimali kalmıyacaktı. Fa - kat, tam karar veçhile, Aehilosun İ kıtası dört nala Sapanca istikame - İtine gerisin geriye bareket ettikle. İri sırada İzmitin dışındaki bostan. ların çardaklar arasından birden- bire bir atlı peyda oldu, İki tarafı, kimsenin kendisini emiz ihtimali var! aşırtacak şekilde hareket etmeliyiz!., Atroditi Aehilos'un nı derin bir emniyetle: — Çok doğr Diye tasdik etti, | Bu: A İzmitten geriye d : mütaleası, na bakınıp hiç ğine emin olunca atmı ile- üzerine © gibi bir çıkış | görmedi, yolundan !riye sürdü. erlermiş İ yapmağa, sonra dolam orman eli bir şekilde geri döne (Devamı var” BASUR MEMELERİNDE, basur me fistüllerde, İç ve dış melerinin her türlü iltihaplarında, cerahatlarmış kanayan BASUR memelerinin tedavisinde, A TI Şifayı temin eder p 1939 RESiMLi HAFTA Her nüsha yeni bir güzellik ve olgunlukla çıkan bu naHtalık mecmua Türkiyenin yegâne rakipsiz gazetesidir FLANŞ 16 Çirtük avlusu # La cowr de im terme A: Der Bavernhofr B YEMLİK , F: Pauge /. AMBAR (samanlık, depo, mağaza) : la grange he bara İ A: die Seheune SAMAN ÖRTÜLÜ deata) F: le toit de chaume the thatehed roof A: das Strohdach SAMANLIK KAPISI DAM F: la trule Kk 0m) A F: la porte de la grange * the ham - door A: das Sçheunentor SİLO (ambar, depo) , Filesila , İs the sile (the fodder si, Io, Ebe fedder storaze) İ . A* der Silo (Futtersilo, -spoieher) , 3 ehevoaux | gin - pole DOMUZ F: le pore (le enehon) “ pelstange the pie ** das Sehwein (çomar) Bir defa karanlık bastıktan sonra | ALLİ hili: etme! İ rahanelerin, | dalyeleri üzerinde geçiren insanla! , dan birisi olduğunu anlamıştım Tepesinin | Bu akşam niçin bu birahane |dikâik suratına baktım. O aldı ye girdim? Bilmiyorum bun. Hava soğuktu. İnce bir y toz halinde su damlacık - uçuşuyor, elektrik şefal bir sis ile ör - inlerden ışık parlatıyor, yolların lan gibi lâmbaları tüyor, vi sızan kaldırımları çârmuzlu aslakiki mı ve geçen pis ayakları aydınlatıyor. Hiç bir yere gitmiyorum. Bu islâk ve sıkıntılı o gecede dosdoğ- ru eve gitmektense biraz dolaşa dedim.. Tünel başına kadar gittim. Pasajdan geçtim. O vakit görüme perdeleri kapal: bir bira y ane ilişti. Ve birdenbire kendimi | oraya girmiş buldum. Bu giriş hiç sebepsizdi. Aç değildim ve susa - mamıştım , Rahatça, sıkışmadan oturacak bir yer aradım, İhöyar bir ada mın yanma oturdum. Bu adam bir üçüncü nevi paketinden çı kardığı cıgaraları birbiri ardıma ya kıyordu. Önündeki hesap puzlasına çizilen bir sürü Çizgi, bu ihtiya - İcin bir hayli bira hamulesi yük- lenmiş olduğunu anlatıyor. Yanımdaki adamı tetkik etmi- yordum artık.. Ohun, ömrünü bi, meyhanclerin, san Kıyafeti çok pisti. tar: dökülmüş, kenarlarından , uzun, yarısı beyaz, yarısı ah saçlar çeketinin yakası Üze- İ rine sarkıyor. Vücuduna çok geniş gelen, eski elbiseleri bu adafıın vaktiyle şiş, man olduğuna delii sayılabilir, gömleğinin ceketten dışarı fırla - yan kolları, tırnakları gibi simai- yak... : Yanına oturur otutmaz dam bana sakin bir sesle “nasılsın, misin?.,, demişti. Ona doğru döndüm ve “beni ii The Farmyard des pores © Terding . (be trough) A: der Futtertrog (Trog) . İs the horse , gin: a . A3 der Göpel: trough DİŞİ DOMUZ & sow (the mother - © Sau (Muttersau) DOMUZ YAVRUSU . Fi le porcelet (e cöchon. et, le petit eoebon) ğ the sucking - pig , A: das Ferkel İKİ ATLI MANFJ le manâge (â deux tbe a die Gö- CİFFAZİN KÖPEĞİ bu a-| bile etmedi ve yeni bir suale geş. — Beni tanımıyor musun ?, — Hayır. — Rıza, 29 Riza. Şaşırmış kalınıştım., Demek adam senelerce sıralar yanyana oturduğumuz Rıza idi.. mer Şadan Paşanın oğlu Rıza! Riza! Kalktım, elini sıktım. Fakat kadar alıklaşmıştım ki söyleyecek x bulamıyordum! İster istemez ben de bu ade ö 29 üz i suali kekeledim? —E, Rıza ne yapıyorsunuz?, Söyle bakalım, şim- ü Sakin cevap ver -— Eh, şöyle böyle... Sustu. Bu vaziyette rastgelinen bir arkadaşa #öflenebilecek o bir kaç kelime aradım: — Nerelerdesin ? Neler yapıyor-| sun bakalım?. Tevekkülle: — Görüyorsun ya, dedi, Kızardım ve sördum: — Her gün.burada mısın?. Cigarasıntlan çıkan odumanlara bakarak cevap verdi; — Her gün. buradayım. Hat. tü bu masanın başında. Sonra, elindeki nikel beş kuruş- luğu masanın mermerine vurarak haykırdı: *—— Garson iki bira! Uzakta gelen bir ses ayni şeyi tekrarladı:.“İki bira!.., Daha uzak bir ses gazinonun gürükülü ha- vasını yırttı: “İazır,,, sonra be- yaz önlüklü b.“adam Bu adam koşarken elindeki bira tardaklarından üzerine talaş ser. pilmiş zemine köpüklü bira dam lâaları dökülüyordu. Rıza bardağını bir hamlede dik ti ve boş bardağı masa üzerin koyduktan sonra biyıklarına takı hı kalmış oi Gudaklariyle , demek ister gibil emdi... PLANŞ 46 : le ehiemn de garde (le mâtin) > #he watch - dog der Hofhund KÖPEK KLÜBESİ F: la niche (8 » İz the kennel or doç ken. nel A: die Hundehütte KÜMESİN MERDİVENİ , Ez Töehelle (du pou İniller the hen, Jadder die Hühnerleiter KÜMES DELİĞİ (kapısı) e trou du powlailler he exit opening (with sliding shutter) of the hen - house (the powitry bous6) A: der Binsehlupf zum Hühneret, SU TULUMBASI (kuyu tulambası) F: la pompe Lâ eau) ne well ithe water - pump, tie pump) : der Brunnen (die Was, serpumpe, o Plumpe) İ TULUMDANIN KOLU o şl Sonra sordu; “— Sen de ne var, m | yok ba- | kilım?.,, Büsuale ne cevap vermek Tâztm ni bilmiyordum. Kekeledim: “Hiç dostum, dedim, ticaretle uğ- raşıyorum.. Ş böyle geçinip gidiyorum... Hiç değişmiyen, mânasız bir ses le sual soruyordu: “Sabahtan ak. İ şama kadar müştöri beklerken ca- nim sıkılıyor mu?.,, — Ne yaparsın kardeşim, yaşa- mak için çalışmak, bir şeyler yap. nak lâzım, zl İ Yaşamak, çalışmak, bir şey- ier yapmak., Bütün bunlar boş kelimeler. Ben görüyorsun ya hiç iş yapmıyorum. İnsanıri açlık» tan ölmiyecek kdar parası var. İken çalışmak deliliktir. İnsan ha- İ yatta niçin çalışyor! Kendisi için İml, başkaları hesabına mı?, Eğer kendin için çalışiyorsan sana eğ- lence gelecek Ür mesleğe gü mek mecburiyetindesin .. o Yaşa- yacak kadar paran varken başka- ları hesabına ça”yıyorsan sadece İ bir budalasın.. Cıgarasını koyarak yeniden seslendi: - Garson bir bira!, ve tek, rar söze başladı; Konuşmak bana susuzluk veriyor. Çünkü hiç kim- seyle konuşmuyorum. Evet, de- min söylediğim gibi, hayatta hiz bir İş yapmıyorum lerim ge. çiyor ve ben ihtiyarlıyorum.. Ö- lürken de hiç bir şeye esef etmiye €eğim.. Çünkü bu birahaneden başka hiç bir hatıraya bağlı deği. masanın Üzerine «İ) m,. Karım yok, çocuklarım yok, kedetim yok, elemim yok, dün- yada benden rahât kim vardır?. Kendisine getirilen” birayı bir daha dikti... Diliyle dudaklarını yaladı ve cıgarasını aldı, Rızaya hayretle bakıyordum. Sordum: * — Fakat sen eskiden böyle de- (Lütfen sayfayı çeviriniz) İ F: le balancier (le battant, le levier) de la pompe İ: the pump - handle A: der Pumpensehwengel (Sehwengel) 23. TULUMBANIN YALA- Gİ (hayvanların sulandığı yer) : le bassin de la pompe' a Vabreuvolr m. (İauge /, de Tabreuvolr) İ: the water , trougü (the run) a the drinking trough . A: das Brunnenbeckem (der Brunnentrog): & &e die Trânke KOVA File san , İz the pali (the water - pall) A: der Bimer ÖVasseroi. mer) HİZMETÇİ KIZ (ahret. Nk, hizmetçi) F: la fille de ferme (ia sorvante, la domastişme) 1: the maid (men and maids: ihe farm . hands) die Magd (Knechte und Müzde: dan Gesinde)