A a m Haber Dostumuz Fransız .göziyle Türkiye... YAARARAAA RİA ARAMA AA KAR KARAR AAA MARA A Aİ AAMAIZ ve Nejriyat Müdürü telalar: 73872 . » 43710 E ŞARTLARI| riya Son i “e İT Ke, 148, “e, 5 .m , 1.00 & Hire #ayata dair: z emmeli e. . . Fikret için EVFİK FİKRET'i iki ber kırdan düşünmek kabildir: âr olarak, yenileştirici olarak, kar Tevfik Fikret'in eserin" nmıyabiliriz, zaten onun mısraları arasında güzel ları, gülünç denecekleri var son tarzı, yani Holük” ndeki manzumelerin ço “e sevilecek şeyler değildir. »üralarında dikkate değer bar 4 tlar bulunmasına rağmen, v Mi hatanın mahsulüdür, Sül$tirici, müceddit Fikret ise kayran olabileceğimiz bir 2 Gerçi bizde Avrupalılaşma Mi Kikret'le, Edebiyatı * Ce e başlamamıştır; o onlardan 1 İle temas eden « Fakat om ktifa etmişler Ir “çelen Avr hi “rtmağa cesaret edemedi. Şi- ele: fikirleri hazırlamak büyük Kiş Fakat Tevfik Fikret, onların Vermekle, *: Oi Fikret yaan olduğunu hat gulüyoruz. Fakat vi erine, saflıklarıma rağ lidir; onları Pi niş olan adamdır. tten evvelkiler Âvrup fikirler alıp onları umuzla ifadeye (kalk ; » Fikret ise gerek mana, iş kil İri, s debiyatında ilk defac, nin bir devamıdır. gli realiteleri inkâra kadar İdi; ettiği hizmete muka- si şüphesiz Yetsizdir. iç Doğrusu, iz söylediğim gibi, -beni Rt 2 eden çiirleri de çoktur. Fas iğ toptan n şiir in Sürenlere tahammül edemi- * Oklar Fikret'i niçin sevmi- Wi, . misiniz? Meselâ bir Meh ir Aki niçin seviyorlârsa onun ani Fikret'te basitlik, ala 2 bir Iubalilik bulamadık» y” Fikret'te a * Yeni olan, y tir, *Sytin mahsulü ii sa (A, A) —Bu sene Ya, Mintakasındaki zeytinlerin Xi Yoktur. Mahsulün fazla o- a ip Almaktadır. Her yıl ol- bu yıl da zeytinlerin top. ») Müteakip kurslar açıla - ağla 2eylin mmlakasına «* ilâve edilmiş ve," bakım eXiâtnn adedi ona çıka . Mratakamız zeytinlerini İğ Bâremit zeytinleri de - mt iç bir kıymeti olmadığı! iyidir ve hiçbir| Ziya paşa gibi Namık Kel... i Baze, kaside yazdı. Onların! kadınlar i inkâr etmiyorum: haber) oeadda trene binen bütün yolcu- EE, 2 etmekle| Bulgaristanda #iikleri seyi yapan adamdır. arttırıyor, Şöseler kar ve çamur », Fransız şairleri 9) akınırsı halinde.. Balkanlar beyaz çok kimleri © okuyup) sarpalarını teşhir ede ede önü . » Sully * Prudhantme, bütün) . Sabahleyin, Türkiyeye DEN. manzaralar *İ| Küçük bir göl, sonra mavi Mar- değildir. mara,, Lekesiz bir gökyürü., Flor Şiiridir. Tevlik Fikret bize) yada Mustafa Kemalin yaptırdığı 'dan|peron gibi.. Köşk kapalıdır. Avrupalı olmak İstemiş»| tarlıy. Su bırakıp manaya, mevzua,| mezarlıklara ,#rmistir. Bu bakımdan bur) Yedikulenin mistik kaleleri ve sur » “debiyatımız bilhassa onun)ları görünüyor, | Sikürmak — için lüzrmgelen Alın; / N Acaba Atatürk bu kadar çok işi bu kadar kısa bir zamanda başarırken ömrünün kısa olduğunu biliyor mıydı ? i add Yazan : Noelle Roger Fransızca “Lectures Pour Tou mecınuasının dün gelen son ni hasında “harbe karşı bir sed dostumuz Türkiye,, başlığı altın- | ile noktalıyor. da Noelle Roger imzasiyle mem, Burada baharla yanyanayır ... !nat boyundan biraz uzaklaşınca ,amaçlarda görünen tarlalar, çalılıklar arasında manzarayı neşe leketimize dair bir yazı gördük. Köylüler; köylerin yanında be. Dikkate değer bulduğumuzdan| yaz, pembe çiçekli kiraz, şeft naklediyoruz: | ve badem ağaçlarının ince dalları Bu ilkbahar, Türkiyeyi tekrar | biribicine kartşiyor, bu dalla gördük. arâsından geçen rüzgâr tatlı Rüzgürla pencere ca kam: | seusiki halinde... çılanan semplor, ekspresi, günün Trene Üzinci bir lokomatif takıl- endişelerini oaksettiriyor hissini | mıştır. Makine soluyor ve yürü « veren kapanık bir sema altında| yüşünü yavaşlatıyor. Karasu ge. karanlık ve soğuk Avrupadan ge. | niş bir vadiyi süslüyod. Bu çıplak giyor. vadi, sanki daha arkadaki buğday Sisle yarı silinmiş gibi duran) tarlalarının bekçisidir. Sevdiği- Venedik, siyah topraklar ortasın-| mız Anadolunun yüz gülen buğ- da sar; sularla çalanmış bir | day tarlaları. hayal halinde.. Tiryeste kül ren-| Bu yeknasak yamaçların ete HABER — Akşam Postam Halka iyi muamele etmiyene ceza nizamı konmalıdır!.. Yazan: M. DALKILIÇ KAMYVAY idaresinin memurlarma halka nasıl muamele edi, leceğini öğretmek üzere muaşeret dersi verdiği yazılıyor. Eğer doğruysa bu kararı ve bu hareketi vecd İle alkışlama- manm imkânt yoktur, Bununla demek İstemiyoruz ki İramvay idaresi memurları halka karsı zalim veya kabadırlar. Hayır. Fakat ortada hepimiz için azab ve utanç olan büyük bir ha- Kikat vardır. Bizde değli yalnız tramvay memurları, umumiyetle hükümet memurlarımızın halkı karsı muamelesi hemen dalma Tüzumundan fazla sert v ğırlır, Yak bu bülün memorlarımı» zu teşmil edilemez, Sırf yüksek cibilliyetinden dolayı halka son derece nazik ve İnsani muamele eden memurlarımız şüphesiz pek çoklur, Fakat biz geri ve tecsslis etmiş bir zihniyete işaret et, mek istiyoruz, Bu zihniyete göre bizde bir memur hükümet 0- torilesini ancak muamelesinin sertliği veya kabalığıyla göstere» eeğini zanneder. Hükümet, bir adama nezaketle söylemez, emreder zannedi, Tir, Emrin dahi nezaketle verildiğini ve bunun bir milletin me- deniyet şiarı olduğunu kabul etmeyiz, Bilhassa cumhuriyet devrinde bir hükümet memuru, olursa olsun, evvelâ halkım hüâdimidir, Halkı temsil eden bir fer, de hürmet etmeye, hele şefkat ve nezaket âdabile muamele et- meye mecburdur. Bu prensipe göre, bugün değil yalnız umumi hizmetlerde vazife gören memurlara, bütün hükümet memurları ginde iki sonsuzluk arasına sıkış- mış gibi, daha uzakta uzun kafi, leler halinde getiçler valizleri e) lerinde küçük bir garda bekliyor. İki zabit garı arşınlamakta.. Ka- sabalar üzerinde hazin bazin' du ran bu bayrakların mânâsı ne?. Yugoslavya kar altında. Yol, lar, arabalar, ve köylülerle dolu. ızı jileli ve siyah eteklikii titreşip 'durüyor. Bek ların elinde birer gazete var, yer. lerine oturur oturmaz dalıyorlar. ; n w yo sk -köylerin. Gzerine düşüyor. lk ile karşılaşıyoruz ... köşk mavi dalgalar ortasında bir O. nişe başlamadan evvel kuvvet. ulaçlar atarak yüzüşünü, ban- yo yapışını seyrettiğim günü ha- rum. Gözün alabildiğine giden eski yüksekten bakan irların yükünü taşıyan surlar sahil boyunca uza- mamile Avrupalılaşmak | np gidiyorlar. Haliç, camiler, w İçin, bittabi bazan ifrata da|fuk üzerinde pek hakir) eski saray, ebedi güzelliğini mu. varmıştır.) hafaza ediyor. . biriken minareler, Martın bu sen pazar gününde, affedilir, e) beyaz yıldızı kırmızı bayrak bi- naları neş'elendiriyor. Bugün An- karada Büyük Millet Meclisi aza- ları seçiliyor. Toros ekspresi, karlı dağların arkasına girmeden evvel Marma ra sahilini takip ediyor. Sonra Ss- kârya vadisine dalıyor, Karasu civarından geçetken vagonlar Ö- deta kayalara sürünüyor. Dağlar e A Rİ mİ Japonlara mı ? Viz gelir !.. IR gazete şöyle yazıyor: , — Japon milleti harbden B fırtına © şiddetini güude bir köy. Duvarları kerpiç... Bir tek beyaz evi var, Bufası İs- mini tarihe veren İnönüdür. Bu mütevazi evde gererâl İsmet İn- önü hazırladı. Bu boş vadide ©, 1921 ikincikânununda ve martında Yunan ordusunu dur- durdu. Türkiyenin mukadderatını tarin eden çifte zafer, Merhale merkale, göbeğinde Türk merkezine, Ankaraya yaklaşıyo- ruz: Çift duvarlı eski kale. Üç tepe Üzerinde bin metre irtifada i sahlanan Eskişehir . Ankara a. sırlardan kalan profilini obozya- mış, Yenişehir vadide yayılıyor .. Mustafa Kemal, zaferinin fer zaferini Anadolunun müdafaasının da re merkezi olarak, âğe dar 207000 hrfüsü “olam üğüşülrr| | susuz şehri seçti.. (Çubuk gayi, İbazan bir sel suyunu andıran, muntazam akışı olmıyan bir kü çük ırmaktır.) Bu seçiliş oObütün dünyayı hayrette bıraktı, dünya- mn en güzel kıyıları olan Boğz- işini bırakarak bu çöl ortasındaki şehre gelen sefaretlerin cansıkın tısı tabiidir. 1928 de Çankaya caddesi üzerinde yalnız Rus ve Alman sefaretleri vardı. (Fransız sefareti binasi 1938 de açıldı.) Ankarayı asri büyük bir idare mmerkemi yapmak için bir mücize- ye ihtiyaç vardı. Mu mucize mey- dana geldi. Bugün Ankarada 200 bin nüfus var. Bankalar, hastaha neler büyük mektepler yapıldı. Üniversite bitmek üzeredir. A- dâçlar geniş bulvorları gölgelendi- tiyor, bahçelerinde çiçekler açı yor. Bugün Ankarada bir göl bile Beton barajla beslenen #un'i ii. Disiplin altına giren Çubuk çayı eskiden (o bataklıklarda kay, bolan suyunn bu baraja akıtıyor. İ Kurutulan vadi, sıtma taşıyan siv- risineklerden kurtuldu. İ bir Atatürkün İratıras; her yerde anılıyor. Türkiyede, Her adımda usanç ge- tirmeye basladı, Tokyoda birçok gıda mad- deleri yerine kimyevi tertib mahsulü me. * va ikame edildi! Kimyevi tertihde grla maddelerini ye, mek mi?.. bir telgraf çekiyor! i i İ | i l | İ İ İ ! İ İ İ Rasgele Ekmek buhranlârı.. IR İzmir muhabiri gazetesine söyle dahi elzemdir, rübe edilmistir. görmelidir. Böyle bir mücyyede semeasamesessmesasmssssan sess samesas onun ebekli siması ile yoruz. Şimdi gözle görünmiyen, Ata, gene Ankarada o oturuyor. Bu ağaçlar, — çiçeklerle süslediği bu bahçeler, öyle topraktan frş- kıran bu şehir, gölgeleriyle, bağ- lariyle, , çiçekleriyle 4; gölleriyl mskiyeleriyle İ dünkü sitepde, bü tün bir dünya cenneti olan ve son râ onun eliyle miliste bırakılan 2000 hektarlık bu çiftlik odur . En ulak ağaç ondan bahsede- rek; “Kaybettiğimiz asırları birkaç senede kazandık,, diyor. Acaba o, bu kadar çok işi, bu kadar kısa bir zamanda başarırken, ömrünün bu kadar kısa olduğunu biliyor muydu?, karşılağı- Ya yeni hayatı kabul eden Türk milleti? O Mısırdan — gelen fesi bıraktı. Güçlü yüzünden imtiyazk bir zümreye münhasır kalan Arap alfabesini terkederek Lâtin harflerini heceledi. Köylü, itiyatlarını, hattâ ziraatini değiş» tirmeğe razı oldu, Meselâ bu mem leket eskiden afyon istihsal ve ihraç ederdi. Bütün Afyon Karahisar havali- si ilkbaharda bir haşhaş denizi ha- Yini alırdı, Atatürk, Milletler Ce- miyetine bağl afyon komisyonu- nun dileği üzerine bu tarlaların bir kısmını buğday tarlası haline soktu, Milletler Cemiyeti afyon ko.! misyonunda yüksek mevkili bir Türk memuru “böyle bir tahdidi mrza halkla l(emasın muayyen nizamı telkin edilmesi zararidir. Onun için muuşeret kurslarının İlk safta halkla teması olan ve gümrük memurlarımızdan polis memurlarımza kadar teşmil Ancak, var ve nasihatin hiçbir şey ifade elmiyereği çok ter, Banun için mecburi sİzam konulmalı, halka »e- zaket formülü dahilinde muamele etmiyen kim olursa olsun cera Istanbulun yeni tarihi yerleri. AZETELER şöyle bir yorlar: İtalyan bandıralı Markopolo vapuru ile limanımıza 300 İngiliz seyyahı gelmis, Ba olmadıkça verilecek o muaşeret derslerinin ameli faydası olacağına İnanılamaz, Netekim memura Tena muamele eden halka ağır ceza nizamı vardır. ancak o başarabilir, demişti. Atatürkün iradesine kim kat; koyabilir? Çünkü onun milletinin iyiliğinden baska bir şey isteme- diğini herkes biliyor. “Onun size - bakması kâfilir, i İatediğini sizden alır.,, Bu..çümleyi çok defalar işittim. Mustafa Kemalin bakışı, nafiz ve ışık dolu bü gr gözlerde bu &- damdan taşan gizli bir kuvvet var, Türk mucizesini izah etmek için başka bir şey-söylemek lâzım ds-|, ğil artik... En haşin adamlar bu ismi hüc- metle anıyorlar. Yüksek yaylala . rn uzak köylerinden geçerken kendilerine Atatürk işaretini ta- şıyan bir cıgara verdiğim memur- İsr, bu cigarayı kürmetle alıyor . lar, sessiz bakıyorlar, sonra mu, kaddes bir hatıra gibi çantaların: da saklıyorlar. “Otorite kuvvetle delil kalb yo. Jüyla kazanılır. Kalb yolu.. Bu adam sesini kalb lere işittirebilmek yolunu bulmuş- tur, ; Türk milletinin menşei ve tari- hi onu çok alâkadar ediyordu. Devlet adamı, gühün yorgunluk .. İarın: dinlendirmek için geceleri- ni vekilleri ve âlimleriyle beraber kendi eliyle not ettiği diksiyo- üzerinde çalışarak geçi riyordu. Avrupaya mahsulleri, yahut ehlileştirdiği (o hayvanları küçik Asyadan getiren Neolitik devrinin. ilk anları, şehirler netler haber yazi- Fakat bu Japon milletine vx gelir. Baksana, babacanlar koskoca Çini yutu- yorlar!... — İzmirde elimek Bizde sporda muvaffak olanlar B: gazetede pazar günü yapılan spor hareketleri söyle anlatılıyor: — Yelken yarışları karışık, at koşula» rı güzel oldu. Atletizm © şampiyonası İse durgun geçti, f Diyor, Yelkenler, insanlar ve atlar arasında binde sporda muvaffak olanlar atlar!!... » detü deliriyorlar!,, Maamafih onların ifade olunuyor: konuluyor!.. ağrısı!,. Hayret, Acaba neye yok”? Zira bizim İstanbulda ekmekler müthiş buhran geçiriyorlar. Hattâ o derece ki a- Meselâ, eskiden hasla İnsanların ka. ralarmu Üstüne tuğla konurdu, Şimdi, bu ekmekler yedirilmek suretile iç Buna has ekmek mi diyorlar, ne karın seyyahlar İstanbulda (tarihi eserleri ve Büyükadayı gezmişler!,.. Yalan değil: Hakikat Büyükada da tarihi bir yer oldu... buhranı yok! Öyle ya: Şimdilik Kerbelâ bir, Büyükada iki!,.. ... Sonya Heni Bacakları sayesinde Iki senede 75 milyon frank kazandı Dünyam en Kıymetli hiç şüphesiz sabık di naj şampiyonu ve bu artisti Sonya Heninin bacakl, 3 «ene evvel sinema artistliğine İ yani peolesyonelliğe başlıyan Son ya Heni, son iki senede bacakları sayesinde 2 milyon dolar, yani 75 milyon Fransız frangı kazanmıştır. Hem fevkalâde maharetli, hem de ayni derecede güzel olan hu ba- caklar, çok büyük bir meblâğa si- R bacakları Sonya Heninin kayacağı bir pist» te en ufak bir toz parçası bile dıra” kılmaz. Çünkü onun bacaklarınm len ufak bir sıyrıkla bile zedelenme- mesi şarttır. Harikulâde omaharete rağmen | Sonya Heni de bazan buzların üze- İ rinde düşebilir. İşte o zaman hiçbir İşev olmadan ayağa kalkmasını te mir etmek lâzımdır. Onun kayacağı buz — pistlerinde gösterilen ihtimam da bundandır. ——— Bir delikanlı , Nevyork sergisini altüst etti Gözlerini kan bürümüş yarı kaçık bir adam Nevyork sergisini altüst etmiş on binlerce insana (korkulu dakikalar geçirmiştir. Hâdiseye sebeb olan deli, na ve karısının ailesine kızmış, ve onları öldürmeği aki tur, Karısının sergi civarındaki ev lerden birinde olduğunu sanan deli, wen o eve girmiş ve karsısına ilk çıkan kadını karısı zannile tabancu sınt böşaltıp kanlar içinde yere ser miştir, Yaptığı müthiş vaplıs polisler o yetişmeder kaçmış kalabalığa kar evvel sergiye TIŞTDIŞİNT. Polisler ovun peşini otskip et mişler ve cebinde dolu tabanca ik üne geleni vurmağa hazır bir kar alabalık arasında o dolaştığı retçiler arasında derhal şeyi ol muştur. | O zaman, herkes biribirinden şüp- helenmeğe ve korkmağa ( başlamış tır, Telâş tam iki saat sürmüş ve nihayet polisler deti katili yakalıya- rek silühıni da elinden ulmuışlardır. AE menekşe kal İkuran Hititler bu ilk medeni in sânlar Türklerin ecdadı değil mi- dir?. O, eski Yunan dilinde, küçük Asyada ilk yaşayan milletlerin dillerinden kelimeler aradı. Ve yemek salonunu süsleyen tahtaya bulduklarını işaret edi. yordu. Bir gün bana da bir kurşun kalem uzatarak “çalışalım, de mişti, Bu kelime nereden geli yor... Bir sayfayi sür'atle yazdığı elimelerle doldurur, sonra “ana ikök,, olan kelimeye Trastgelinse, İ tatlı bir tebessümle size uraur . di. ) Gecenin saatleri hiç farkında olmaksızın akar.. Sesinde, bakış larında öyle bir kudret vardır ki, misafirleri her şeyi unuturlar, yal mz onun slâkadar olduğu şeyler. Is uğraşırlar, Çankaya, onun oturduğu yer İ Ankaraya hâkim tepe üzerinde İdir.. İhtiyar ağaçlariz gölgelenir. O eski ağaçsız Ankaranın bu a. Zaçlı köşesini, gene bu ağaçlar yüzünden kendisine ikametgâh olarak seçti... Sonra bahçesi, gül, lerle süslü Hitit aslanların bu lunduğu bu bahçede bütün tarık yazılıdır. Tecrübeden istifade ! ÜT isi üzerinde tetkikler ilerliyor. Sütçüler cemiyeti reisi bir gazete ye şöyle şikâyet ediyor — Süt komisyonunda bizden kimse bu- Tanmuyor, Halbuki birim tecrübelerimiz. den istifade edilmesi İizımdır!.. Evet, sayın reis, ama terkos gölünün tevsi konusulmuyor!... ! bu halinden çok is- taraftan Çankayanın büyük salonunda 1938 nisanında Atatürkü son de fa gördüm.. Hasta olmasına hasta olmak fikrini kabul etm: mesine rağmen bakışının ateşi her vekitkinden fazla idi, her vakitki tatlı tebessümü yüzünde dâlgo laniyordu. o Dektorların okonsül tasyonu ve vekillerin toplantısı 2, (Devamı 10 uncuda) w