AE — 9744 Yazan: Kurşunlar düşman tayyaresinin |. can alacak noktasına değmiyordu Dikson ömründe bu kadar çetin bir kartalla karşılaşmamıştı, İlk düşüncesi içinde bulunduğu mahküm vaziyetten kurtulmak, #onra bütün filosu ile manevra yaparak Pazılı (O kıstırmak, düşürmek, imha etmekti, O, bu düşüncelerle Fazılm nitnda kanat Üstü dönüşü yaparken yılmaz Türk pilotu © dam üzerine geldi. Dikson dönüşünü ikmal ederken arka arkaya iki bomba koyuverdi. Bomlular, düşman tayyarçsine isabet etmedi. ler, Diksonun ödünü kopartan bir kayışla sağ ke- nat ve iniş takımı hizalarından melik çalarak aşa- © ğıya yuvarlandılar. Diksonun 200 metre kadar al, tında uçan filolar bu bombalardan korktu, kuman. danlarını bırakarak denize doğru açılınağa, İstan, bulu terketmeğe, adalar istikametinde uzaklaşmağa can attılar. Diksonla Faml oşsiz bir karşılaşma meydana getirmişlerdi. Döğüş çok heyecanlıydı, Yerde biri- © ken halk Türk kartalmın bareketlerini alkışlarla takip ediyor, bu çok zevkli seyir karşısmda evle- Tin alt katlarma saklanacak yerde her tehlikeyi gö. © 26 alarak sokakların köşe! le, meydanlarda bi. rikiyorlar, başları gökte, gözleri cenkleşen kartal, larda tegci sedaları, iftihar naraları ile hava cengi- — OBİ takip ediyorlardı. y Düşman filosunun adalara doğru açılması bu © karışmada Fazılı vurmamak endişesile durmuş olan tayyare defi toplarının tekrar faaliyete geçmelerile neticelendi. Uzaklaşan filoyu top mermileri kova. yor, muhtelif istikametlerden gelen mermiler gökte beyaz duman izleriyle parçalanıyordu. Dikson aklında tasarladığı bir mancvrayı yop. imağa çalışırken mırıldandı; | — 'Tam belâya çalım, Çanakkalede yüzbaşı ç Rocensi haklıyan pilot bu olacak. Acaba niçin yal- nız havalandı? Niçin filosumu beraber almadı, Ken. disine bu kadar güvendiğine göre benim için kur- tuluş imkânı kalmadı demekttir. Yoksa filosunu başka bir taraftan mr taarruz ettirecek, Hilcumii”* kaldricik? p Ve arka arkaya Iki tono dönüşü! yaptı, daha — yollu zannettiği kendi tayysresini böylece Fazılın — ateşinden ve İsabet ihtimalinden daha emin bulun. durarak birsz yol alacağını umdu. Ayni zamanda hareketi tamamlıyan Fazıl tono dönüşünde de ma- inelitüfek ateşini kesmedi. (o Atılan kurşunalr Diksonun tayyaresini delikdeşik etmişti. Stabilize © Sesisalın hemen yakınmda delikler açan kurşunlar gedense bir türlü düşman layyaresinin can alacak noktalarına değmiyor, bu tesadüf etmeyiş mücade, leyi sördürüyordü. « o Dikson bir tarafa daha kurmazlıkla bir manev- va çevirmeği tasaraldı, ileri doğru atıldı, arkasm. “lan koşan Fazılın önünde isabet almış gibi pikeye öçti, kafa üstü tayyaresini dikti, aşağı doğru ka- «işa terketti, Türk pilotu bunu görünce Diksonu — düşürdüğünü tahmin ederek geriye döndü. Saray > üzerine doğru Selimiyeden ayrılan Fransız filosunu karşilamağa koştu. ” Yerde bu hava cengini (alkışlar ve iftiharla seyreden İstanbullular düşman tayyaresinin düşü. sünü alkışlarla seyrediyorlar. — Yağa Türk kartalı... — Var o! yılmaz tayyareci. — Aman küçük hanım. Bu ne ciddiyet böyle insan sizi bu halde görünce bir es” ki zaman kızı sanıyor. İnsan o nişanlısr İe bu tarzda neden konuşamasın.. Behrienin dudaklarında garip bir te » bessüm dolaştı ve: « Haklısınız, dedi, insan yaşadığı asra tamamile uymalı.. Siz de tam zamanını" © — zan adamisinız? — Tabii değil mi ya sevgilim. göz dikerek bu evlenmeyi kabul naraları her tarafta çınlıyordu. Enver paşa, nezaret avlusunda sabit balonun düşürülmesi Üzerine dehşetli telâşa kapılmış, baş- yan top sesleri üzerine biraz sinirlerini yatıştıra. bilmişti, Tayyare defi bataryalarmin ateşi, Fazıl Diksonun kapışmalariyle aralandığı sırada bu sü- küts mana veremiyen başkumahdan vekili telefona #arldı, merkez kumandanı miralay Cevad beyi buldu: — Ale... — Allo. Burası merkez kumandarlığı! — Ben başkumandan vekili mirliva Enver, — Emredin paşam! Bendeniz merkez kuman. dan: miralay Cevad. — Cevad bey, tayyare topları niçin ateş kes- ur. Beyazıd meydarma bakan merkez kuman. danlığı köşkünün - şimdiki Üniversite kapısının gi. rişte sağ tarafa isabet eden rektörlük binasma mü- tenazır köşk . geniş penceresinden hava oengini iftiharla seyreden, Fazılı alkışlıyan Cevad bey ki. sa, sart fakat veciz bir cümleyle Işi hulâma etti! — Karlallar cenkleşiyor paşam! — Anlamadım! — Aynstafanos (tayyare müfrezemizden bir tayyare düşman filolarını pilskürttü, bir tayyareye de musallat oldu, yakasını koyuvermiyor. Bu ka- rışıklıkta topçu mecburen ateş kesti... — Bir tayyaremiz düşman filosunu püskürttü mü dediniz! — Evet paşam!,. — Hayret! Ve gökteki kartallar cengini görmek merakile başkumandan vekili de dürbününü aldı, pencereden dışarı, havaya çevirdi, İşte tam bu sırada Dikson firar plânmı tasar. Jamış, kendisini pikeye vermiş, arkasından dikilme., F Mi e era ee zemiie”800'mötre kadar yaklaşan Dikson tayyate- yi doğrultarak yükselmiş, adalar istiksmetine w. zaklağan filosuna doğru koşmuştu. Fazıl iki bin metre uzâklaştıktan sonra düşür. düğünü zannettiği düşman tayyaresinin kurnazlık yaptığını anlayınca fena halde kizdr. Fakat iş iş- tengeçmiş, Dikson halkın hayret nidaları, otrafmı saran top mermileri, infilâk gürültüleri arasında sü, ratle uzaklaşan düşman filosuna yetişmiş, onları arkasına takmış, bu tek tayyarenin arkadaşların araştırmağa, hangi istikametten yeni bir taarruz mevzubaks olacağını kestirmeğe koyulmuştu. Pay! aldatılmış olmadan doğası şiddetli bir in. Galle Fransız tayyarelerinin Üzerine atılmıştı, Attan Redov'nun kumandasırdaki 6 tayyare- Tik Fransız filosu, manevra kabiliyeti itibariyle çok battal, üstelik pilotlar da oldukça acemiydiler. Fazıl sarayın üzerine doğru yaklaşan tayyare zrupunu orada aralarma girerek haklamak, çarpış. mak kudretine Sahibken, padişahm düşeceği telâşı hesaplıyarak düşman filosunu oradan uzaklaştırma, ğı kararlaştırdı. Fransız filosunun 1000 metre yakı. nina kadar sokuldu, sonra yanılmış, kaçıyormuş gibi yaparak sort bir kanat dönüşü İle geriye çev. rilmiş, kaçmağa başlamıştı. (Devam var) IN AŞK V “ww Nakleden: etmedi. RAHMİi YAGIZ ağımdan kaçırdı, İtaat istiyor, yalnız ita- — Fakat anlayamadığım bir nokta var: Sizin kadar modern bir adam nasıl olu yorda benim gibi eski şeylerden hoşlanan, hir kızla evlenmeğe razı oluyor? Acaba bu yeni adam, bu eski kafalı kızı çok mu seviyor.? — Öyle olmasaydı evlenmeğe razı ol- mazdı. Bu bakımdan ben bir kahrama- nım.. Siz de öyle bulmuyor musunuz? — Belki... Behire gülmüyordu. Ciddi ciddi sordu: — O halde benimle nişanlanırken ileri” de iyi bir ev kadımı olabilecek mi, ev iş lerini iyi başaracak mı hiş düşünmeiniz mi? Behirenin elâ gözleri çok mağmumu, . Fakat bu sözleri söylerken kalbinde hâlâ bir ümit yaşıyordu: m Fakir olduğumu öğrendiği vakit kararını değiştirmek için de bahaneler aramadı, Nihat Behirenin sualine yarı şaka, yarı ciddi cevap verdi: — Doğrusunu isterten sevgilim bugün seni niçin başkasına tercih ettiğimi be: de bilmiyorum. Belki aşk.. belki kader.. Erkeğin evlenmesi lâzım.. Tesadüf kar- şıma sizi çıkardı. Gördüm, beğendim, öz” ledım, Sonra biribirimizle çok iyi anlaşa- cağımızı anladım. Birçok » meziyetleriniz olduğunu da biliyorum. Çok iyi bir ev ka- dın olacağınıza da eminim, Fakat şurası" nı da söyliyeyim ki her genç kız gibi sizin ds öğreneceğiniz birçok şeyler var.. Sizi başkalarına tercih ettim. Çünkü bara # taat edeceğinizi ve İstediğimi yapacağını" nı sandım. . ,Behire düşündü: “İste asıl düşüncesini at, dın olacağım. — Ümit ederim. güldü: buldum. ük ilüzmkellii si vi 5 ahi di Bir dakika sustu,sonra mırıldandı: — Demek kocasına boyun eğen bir ka — Ve beni bilhassa bunun için seçtiniz öyle değil mi Nihat? Sesinde besbelli bir keder vardı. Nihat bunu hissetti ve kahkaha - Hiç de böyle değil sevgilim... Yemin ederim ki o vakit hatırımda böyle bir dü” şünce yoktu. Vücudunuz, yüzünüz bilhas- sa huyunuz çok hoşuma gidiyordu. t beni hayatta mesut edecek kadın ti Sanıyorum ki şimdi en doğru o kelimeyi Behirenin yüzünde bir memnuniyet izi görmek istiyormuş gibi yüzüne ( bakir. — Hiç tereddüde mahal yok; bu da La dinlediğimiz konser, Şifreli muhabere şekli. Parçaların tek- irar edilmi yanlışlığı önlemek için. | Biribirlerini istedikleri zaman gör melerine imkân olmıyan İki kişi a rasında muhabere için bundan da ha mükemmel bir usul bulunamaz. İ Bu parçaların çalınnfasından da | yaptığımı tesbit etmeniz | ha tabif bir şey de olamıyacağı cı (m4? Saat yorumda evinden Epey sustuktar sonra; sir mektup dikte etti: hetle kimse püphelenemez. Bunla | Buna neden lüzum gördüğümü sizi pın'çalımış sırasını not etmek, sönra| şifahen izah ederim. Werkolde mü ayni parçaların muayyen ve ezber- enmiş bir sıra ile tasnif edilmiş no” talarına müracaat etmek (şifrenin! Fri | sözülmesi için kafi... je Sim bir şey olmasa gerek.,, Hepsi bu kadar, İlk bakışta bu! ! zadar çocukça ve basit görünmi ne rağmen çok mahirane değil mi Ben dikkat ettim ama bu akşam yerse vela 2 her şeyden şüphe eder bir haletiru diyor; emirberi söyledi, hiyedeydim de ondan... , am Löl örden Friç başile tasdik işareti yaptı, |1 Kompars devam ett: arak muzaflerane çıkmış — Bu kadın bir milyoner evinde| ifreli mek-İ âile anlat, Friç İstenilen izahâtı dığını, ezberlediğini, sonra kâğıdı yaktığını gördük. Yaktıktan sonra da külleri dağıtmak ihtiyatkâ: gösterdi. Demek tecrübeli bir Ok dın; polisin yakılmış bir o mektub küllerinden de okuyabileceğini bili | yor. “Könser,,den sonra derhal sokağa! çiktı; Devriyeyi maharetle atlattı. Bunlar hep onun mselekten yetişme | ruriy: olduğunu gösteriyor, değil mi? | madığını öğrenmeğe ça — Evet, — 0 halde şı mülâzim Hayma gi Friç, hakikatte Komparsın emir “sert Gimadimr gösteren” “bira” balilğele mektubu alarak okudu “Tüyyöl sokoğt 19 niemerodâ olu rah kadının bir Fransız casusu ok duğunden hemen hemen emin gibi" yim. Bu gece ebelere mahsus sahte bir münüiye tezkeresile sokağa çi İ laha kararından caydı: ie iktifa etsinler, şuna gidiyo; ğe mecinir olduğu çocukları Friç itiraz etti: — Sizin yerinizde olsam bu ka dar katiyetle iddiaya girmem. Bu, tezkereyi herhalde merkez kuman-| Tanı vermiştir. | İ metresi olmadığını sö - Kolonel Niderstof mu? neden?! fan eminmiş, Neden mi? Tiyyöl sokağı 19, Friç şaşırdı: numarada kolonel, ismi madam Lör | İkör olan bu kadınla beraber oturur | öyle ise.. Ihtimal fazla yor. Köşk kadına âit. İ la ondi | Kompars şaşırdı: — Ne söylüyorsun? xe oyunu oynuyor? metresi! ; ben oluyorum. Bilmiyordum. Ne den bana söylemediniz? — Bildiğinizi sanıyordum. Bur&" kikiseye gidiyor. — Bana bir fincan daha MASAL ÇOCUKLARI HABER” E HİS ROMANI: MUZAFFER ESEN Fakat Behire ciddiydi. Hattâ sormurtmuş denilecek kadar ciddi. Çünkü Behire dün denberi Nihâdm hoşuna giden biricik ka” dın olmadığını farketmişti. Nihat Behirenin beynini dolduran ka- ra ve karanlık şüphenin farkında değildi tabil, Asfalt yolun bir kenarına otomobi- li çekti ve durdurdu. Sonra a elini tuttu ve ona doğru — Haydi sevgilim, dedi. Artık küskün lük yeter, bana bir gül bakayım. Sualle- rine doğru cevaplar verdim. Mükâfatını İsterim. Nihat bu sözleri söylerken şunları geçiriyordu. ile zihninden “Her genç kız gibi Behire de çok re mantik bir tip.. Bana şairane cim'e'ele ilânı aşk ettirmek izinuYraşm duruyor... Fakat Behirenin hâlA kendisine ağe MON al ilin iski — Peki. Bırak beni düşü — Yaz, dedi, ve Hayma hitabe “Madam Lökörün bu gete saat ya nmla eve döndüğü saate kadar ne mümkür — Fakat, dedi, mülâzim n Hayme Mülâzin onu merkez kumandanlığına getirt- kadın merkez kumandanını ât jâzim fena halde küçük düşmüş, Şehrin bütün o dedikodula: oturuyor ve ebelere mahsus müru* | bili orsun, Bu hâdiseyi bana tafsi Kompars tereddüt etti ve bir delk — Mektup yazmağa lüzum yok, Friç, dedi. Konrad ile Longa söyle; inde bulunmasınlar. Diğer » de onun elindeki mü tezkeresinin resmi olup -ol uz, harikiz! dde gö si basi sükliiisbeim asmin ilâkis bu kadına sinirleniyo tüm. Açlıktan kıvranal ve besleme” nan fakir bir kadın büsbütün mar) ” seretsiz değildir; fakat bu kadın. |” #sasen sevmesine imkân (tasavvur xdilemiyecek olan ihtiyar kolonelle — Fon Ştroherg kadının kolonele! or, Bun İa bir defe bir bacağı — Şimdi bu iş hiç aklım ermiyor | idir defa sergilimi çağınyorum. Hej mutaassıp! si bu kadar... — Kiliseden dışarı çıktığı yok da| mi tedarik ii — Hakikati... Bu kadın kolonelir | ondan.. Siyasi zabrta komiseri İken ar?unuz üzerine emirberiniz. | —Enson malümat alan o dalma! beri benim traş oluşumdan daha Siki tik stajımı ben beyhude yapmadı” Friç kahve fincanile geldiği 1 AGUSTOS — 1999 Çeviren: Fethi CARDEŞ man Kompars bir defa daha fiki entenden ay! 1 mıyacağım. Böş yere şehir dışın8 laşımakla O yorulup duruyorufü Sayyare iniş sahalarını buraya Yöj ın yerlerde bulacağım, Niçin old anu sorma, ben de bilmiyoruk. 2t eminim. i Şimdi emirlerimi sayayım: Hayma haber verip onu hazırlık sulundurmağa lüzum yok. Çünki, » zaten tetikte duruyor. Sen madam Lökörün evinin eti, ında beşyüz metrelik bir saha d ilinde bulunan bütün piyanol, anistlerin kimler olduğunu ba iğren, t Lang, kolonel fon Niderstolun vinde emirber olacak. İşte ona b tün kapıları açacak bir mektup. Ö e bir imza attım ki reddedilmesi mkân yok. General fon Zer, vazifi) ile gidiyor ve sadık oda uşağını Ö inceye kadar maiyetine almasi oloneklen rica ediyor. o Anlayılö ni? İstiyorum &i, başlangıçta Lân. ir şeyden malümatı olmamasını İ) tiyorum, Çi ancak bu sayeğ tam manasile bitaraf olabilir. $ Yalnız Srmeğe çalış. o da papi çıkı nefret ve mü verince İece gözünü açsın, kâfi... her akşdm onu gelince; Konrada — Bunlardan birisi suç saytlaf'ı 'ecek bir hareket yaptı demiyoruğ nu görünce benim kadar ves €li bir adamın tuhaf - düşünceli apılmasına şasmamalr.. Anlamağ” , emirlerimi harfiyen tatbö di. Hepsi bu kadar, Yok hayır, Ki i bt kalem al ve not et: İki dela Hayır, asla öğrenemi; seksin! Bir defa Ay şövalyeleri alsi bir defa Paris köprüleri alti tahtadem” dela Paris köprüleri iki defa Riviyera sahillerini) bulu — Hayır, lüzumu yok. Meslef ola'ı| zirmeden evvel Pariste üç sene 3ak Paris havalarını ezberden tari) kahve..İ mam işe yaradı. ğ za“ (Devamı var) ve ciddi hir bakışla baktığını görünce fiğ rinde ıstar etmeği faydalı buldu: « Dersimi iyi okudum değil mi sevi lim. Artık memnunsun ya? Behire bir tebessümle ışıklanan — tatli bir bakışla cevap verdi: b — Doğru Nihat, rolünüzü çok büyü bir maharetle oynadınız. -— Rolümü mü? — Evet, nişanlılık rolünüzü demek İ tiyorum, Kendinizi beğendirmek hünerini çok iyi biliyorsunuz. Nihat gene işi şakaya boğmak istedi: — Hakkımdaki büyük iltifatınıza bil” mem ki nasıl teşekkür etmeli... — Rica ederim alay etmeyiniz, hakikaten beni severek alıyorsanız ba €“'İ lenme benim için bir saadet olacaktır. — Hirha.le bundan şüphe etmezsin! sanırım. — Şimdiye kadir söphe etmiyordum. — Mademki şüphe etmiyorsunuz. O halde bu sıkı istinizka ne lüzum var? <ebebi var, üzerine koydu. Ve ilâye etti; (Devamı var)