Yazan: RAHMi YAĞIZ HABER — Akşam Postasi * Havacılığın tarihinde de ilk kah- ramanlar Türk tayyarecileriydi Yüzbaşı Mecdi asfl bir tavırla başını yükselt- 1, HâJâ biraz evvelki kazanm tesiri yüzünde apaçık ör ıstırah İfadesi şeklinde canlamırken gür bir #0s- © cevab verdi: — Kazalar acemiliğin ifadesi olmaktan ziyade ialihsirliğin bir tezahürüdür yüzbaşım. Henüz dü- © yenlerin kim olduklarını, Alman mi Türk mü bil- niyorur. Bildiğimiz bir şey varsa bu digüş bize © Ki arkadaş ve bir tayyare kaybettirebilir. Fakat göklere hâkim olmaktan, vatan midafaası uğrunda pu masmavi gökte hasımlaranızla boy ölçüşmekten alıkoyamaz. Yüzbaşı Fazıl sustu, Gözlerini yere arkadaş kol kola odalarına döndüler, “s.s. Büyük harbe girerken (Osmani eğdi. İki ordularınm Hi mahrum bulunduğu silâhlar arasında tayyare ve © tahtelbahir ön safta yer alıyordu. | Donanmada tek tahtelbahir yotu. Bu hususta İ zengin matoryala sahib bulunan Osmanlı irapara- © torluğunun müttefikleri gerek Almanya gerek A- © vusturya bir türlü dostlarma bu silâhları vermiyor- © İar, vermek istemiyorlardı. Havacılığın tarihinde © de ilk kahramanlar Türk teyyarecileriydi. Balkan harbinden sonra daha dünya Üzerinde motürlü tayyarelerle ilk uçuş denemeleri yapılırken f Türkler Godron ve Breke sistemi ilk tayyarelerle © uçuşa girişmişler; İstanbul göklerinde yaptıkları | 1 “ j 4 i i egzortizlerden sonra uzun mesafe uçuşlarma ha- sırlanmıslar; Misıra kadar uzanan bir seyahat pro- © gramı hazırlamışlardr. N Süvari (1) mülüşimi evveli Fethi, piyade yüz- başımı Sadık ve mülâzimi evvel Nuri beyler, elle- rindeki tayyarelerle. seyahate (o çikmişlar, Toros dağlarını aşmak kabiliyetinden mahrum vasrtalar bu dağlara çarparak parçalanmış, Türk havaetıği, nın temellerini atan üç kahraman gayeleri uğrun- da can vermişler, ilk hava şehidlerimizi teşkli et- işleri. Saltanat idaresinin, her sahada ilerleyişi fren- Miyen kara eli; bu üç kahramanım ölümünden son- ra havacılığı büsbütün boşladı. Büyük harbe gi, Terken Osmani orduları hava kuvveti namile yal- piz bir kuru kadroya, Üç şehidin arkadaşlarından yüzbaşı Salim (2) beyle birkaç tayyaretiz hava 2a- hitinden başka bir şeye malik değildi, Fethi beyle arkadaşların Mizswr seyahati, bu seyahat uğrundaki can verişleri Avrupaldarı ikaz ett. Hava kuvvetlerine ehemmiyet veren İngiliz. lerle Fransızlar Goğron, Broke, Hispano, Moran ti- pi tayyareler üzerinde yeniden tetkikler yapt. lar, Fethi beyle arkadaşlarının İstanbuldan Toros- lara kadar uzayan yüzlerce kilametrelik seyahati, bu vasıtanm harbde düşman şehirleri Üzerine gidip dönecek kabiliyette bulunduğunu ispat etmiş; ça- lışmalar; tayyarelerin irtifa, sürst ve mukavemeti Üzerine teksif edilmişti. Ve umumi harb patlar pat- İsmaz garb cephesinde Alman fleri yürüyüşünü Fransızlar evvelâ hava hücumleriyle sekteye uğ- rattılar, Fon Flok orduları Paris üzerine yürürken Verdünden evvel Fransız hava kuvvetlerinin bom- Balariyla hırpalandılar, Marn'dan evvel Frans kartallarının önünde açılmak, yayılmak mecburiye- tini duydular, Polonyalılar bu civarda mütemadiyen büyük âşkeri manevral İngilizler boğnz forselerine başlamadan evvel Maltada bir hava üssü meydana getirdiler. Bura- da sitişar tayyarelik üç #iloyu her türlü takipten masun ve boğaz muharebeleri sırasında Türk si. perlerini bombalamak, Marmaraya girecek tahtel bahirlerin hareketini örtmek; dağ parçasmı andı- ran İri İngiliz dretnotlarınin ateşlerini tanzim et- mek Üzere hazır bulundurdular, Almanlar; düşmanları tarafından yapilan ik hava hücumu denemelerinin o muvaffalıyetini gö- rünce mevcut tayyare sayılarmı arttırmakta ge- cikmediler, Baron fon Rihtofen, kumandan Exker gibi havacılarınm yetiştirdiği filoları çarçabuk harb sahasma gönderdiler. Ve harbin ilk senele, rinden İtibaren garb cephesinde büyük bir hava muharebesi fnaliyeti baş gösterdi. İngiliz barbiye nazırı ve İngiltere İmparator- luğu orduları başkumandanı lord Kiçnerin, Os manlı İmparatorluğunu münferid sulhe icbar İçin tasarladığı İstanbulu tehdid projesi tafbika konu- uncaya kadar Osmanlı orduları hava kıt'alarmdan mahrum kaldı, 18 Mart forsesi sıralarında tayyarelerin Ça- nukkale sırtlarında döğüşen Türk askerlerine ver. diği zarar; siperlere yağdırdığı bombalardan baş- ka gemi toplarım ateşini kontrol ve endahtm taozim bakımından temin ettiği mübim fayda yal- Biz Almanları ikaz etmekle kalmadı. Boğaz taz- yiki nihayet bulduktan sonra tayyarelerin İstanbul göklerine de gelebileceği; yağdıracakları bomba- larin şehri harabeye döndürecekleri korkusu halkı da, umumi karargâhı da düşündürdü. Saraymda kendi selâmet ve menfaatlerinden başka her şeye Mikayt yaşıyan ak saçlı tacdarı, Pamuk baba (3) yı da telâşa düşürdü, Tayyarelere karşı tedbir alınması, İsianbul göklerinin korunması fikri ileri sürüldü, İhtiyar pa- dişah damadı olan başkumandan vekilini sökıştardı. 1ç Anadoluya çekilmek tehdidinde bulundu. Umumi karargâh İstanbulu hava hücumlarmdan koruma tedbirleri slmak mecburiyetinde kaldı. Bu tedbirle- rin başımda tayyaro, sonra makinelitüfek ve tay- yare defi topları bulunuyordu. Şehrin etrafındaki hâkim noktalara tayyare defi bataryaları konuldu. İstanbulda Davutpaşa kışlasının bulunduğu tabya çukurlarına, Rami kış- Jası civarma, Edirnekapıda çehidliğin bulunduğu | yere, Okmeydanma, Harbiye nezaretinin . şimdiki | Üniversite - arkasındaki itfniye ahırları önüne, Şiş- da Hürriyet tepesine, Üsküdarda İcadiyeye, Ka- diköyünde Fikir tepesine, Moda çayırma ikişer tay- yare topu vazedildi. Şehrin yüksek noktalarına, ( Devamı var) (1) Şimdiki östteğmen rütbesinin karşılığı idi, (2) Son zamanlar kadar Yeşilköy hava er. bas okulu komutanı olan albay Salim bey, (3) Pamuk baba, Büyük harbde Osmanlı im, paratoru padişah sultan Reşada halkım verdiği isimdi, Hüdiselere karşı nlükasırlığı, seksin genç ve cüretkâr damadınm ellno verişi yüzümden padişaha bu isim takılmıştı. si ö ği ç iile t sehrin bir dünya harbine sebeh o'ması Sakip herkesin uykusunu kaçırdığı Lir erme, berilen hayati bir yapmaktadırlar, İki zabitin, bilhassa, cesedin bu- lunduğu yer meraklarını tahrik et- mekteydi. Cesedi eğer, kanalın şe hir dahilindeki kısmında suya at mış olsalardı Val seddine kadar ge İebilmesi için iki seddi daha aşması lizımdı. Halbuki yapılan tahkikat sedlerden hiçbirinin o günlerdenberi açılmadığını kati olarak ortaya koy muştu, Şu halde Stifel sedlerin diş tara- fında ve şehirden uzakta kanala a tılmış olacaktı Fakat cesedi o Oraya kadar nazarı dikkati celbetmeden nasıl götürmüşlerdi? Otopsi vasıtasile başka ipucu bu- lunmasını doktorlara havale ederek iki zabit Stifelin veya cesedinin Sen Korentenden Vale kadar nasıl gö türüldüğünü halletmeğe çalışmışlar dı. Şehirden çıkmağa mezun birkaç sivil satıcı ile 12 ile 16 mayıs ara- sında lessepasse tezkeresi kullanmış ivi iki saat içinde tevkif e , dük kânları, arabaları iyice atdşlinime) ta. Erteği günü ( Muvaffakiyetsizlik kendini belli etti; yakalananlardar hiçbirinin Val civarına gittiği tes- bit edilememişti. Jandarmalar ve civardaki nöbet çi askener dikkatle isticvap edilmiş lerdi, Alman ifadeler arasında biri Şmitin dikkatini çekmişti. İki süva- ri jandarma, 11-12 mayıs o gecesi, berkesin evine' çekilmesi saatinden çok sonra kırda kendisini gizlemeğe çalışarak yürüyen bir papaz gör“ müşler, durmasını ihtar (etmişler, kaçmağa savaşırken yakalamışlardı. Ve bir iki ifadede haleti nezide bir anm yarına gittiğini söylemiş, Almanlar inanmıyarak ona refakat etmişler, filhr onun cvardaki şatoda ihtiyar bir hizmetçi kadınım ölüm yatağı yanına gittiğini anla- yınca takibat yapmaktan (vazgeç mişlerdi, Ümitlenen Şmit, jandarmalara pa pa.âr gördükleri yeri harita üzerin” de işret ettirmiş ve sukutu bayzle i uğ amıştı. Burası, şehrin yirmi kilo- İ metre şarkında, Valin tam aksi isti kametinde, yari sedden otuz kilo- İ metre mesafedeydi, Bu ohâdisenin Stifel işile münasebeti olamazdı. Şimdiki halde meseleye dair bili- nenler bunlardan ibaretti. Bununla beraber Şmit papaz Gayyardın hâ- İlimde pe parmağı © olduğuna kanidi, Hayma, papazı tazyik ve ilham et» mek kararını, biraz da zorlayarak, İt oyu. Ortada hiçbir "delil olmadığı halde birisini (tazyik ve itham etmek, mevzuubahs olan kim se heyecanlarına mağlâp veya geve- ze olup ayni zamanda suçlu da çi- duğu takdirde fena bir usul değildi. Halbuki papaz Gayyard ne geveze idi, ne de korkak. Hayın böyle dalgın dalgın düşü nerek merkez kumandanlığından j çeri girdi. O kadar dalgındı Xi mer kez kumandanına çarptı. (Faks hayret! kolonel kızmadı bile,. — Bonjur Haym. Böyle neye gü lümsüyorsunuz? Sizi hiç neşeli gör memiştim, — Gülümsemek mi kolonel? Ber gülümsüyor muydum? - Evet.. Biraz istirahat EE um. Ha, aklıma gelmiş yım: Şu papaz ne var? Kolonel Niderstof birkaç gü: de gençleşmişti Doğrulan beli, sözle rindeki neşe bunu açığa vurmaktay dı. — Papaz Gayyardı söyletemiyo- ruz kolonel, — Tabif. Benimle beraber bira? yürüyün de konuşalım. Ben bu İşi çok düşündüm ve şahsen (tahkikat da yaptım. Evvelâ size şunu haber vereyim: Namuslu bir adam diye ta* nıdığımız Stfel meğer Serseri ah- lâkısızın biriymiş. Ne dersiniz bu İ- şe? — Bunu biliyorum kolonel. Fakat bu, vaziyeti değiştirmez kil — Değiştirmez mi? Ama tuhaf sınız! Sonra bu papaz, bu adamın bütün şehir abalisi tarafından mu kaddes sayılırcasına sevilen son de- Tece temiz bir adam olduğunuda biliyor musunuz? Evet, evinde otur duğum ve vasıtasile.... Elinde değildi. Seven bir mektep- li genç gibi, madam Lökörden bah setmeden olamıyor, bir sırasını bur Tup muhakkak Jâfı öna getiriyordu. — Evet, vasıtasile halkın nabzını yokladığım genç kadın bana bu tev- kifin halkı çok kızdırdığını söyledi, ediniz © TEMUZ — 1Y58 Çeviren: Fethi KARDEŞ —u tevkif karışıklıklar çıkarması ib “imali de olan bir rezalettir, Sizde pekâlâ bilirsiniz ki bu pr paz bir cinayet hâdisesine karı maz. Gizli Fransız ve İngiliz asker şe eüyondi. Belki ama bu Haydi dos bir adam yam" dığını kabul etmekte mahzur gör- nez, Onu serbest bırakacaksınız de- ğil mi? Amirinin hakkında ilk defa gös terdiği bu teveccühe şaşıran Haym murıldandı: — Otopsinin neticesini beklemek *zım kolonel, — Evet, bekliyelim. Yarın bana otopsinin verdiği neticeyi anlatırsı nız. Fakat göreceksiniz ki (okâdise intihardan İbaret, Haydi o destum, Allahaısmarladık. Haym gene merkez kumandanir Xma döndü ve kumandanlıkta bil (4) şef olan Ştrobergi bularak ona kolönelle görüşlüğünü anlatarak: — Göreceksiniz binbaşım, dedi, Bu kadın koloneli istediği gibi avu- cunun içine alacak, — Alacak değil aldt bile Haym. Felâkete bakın ki bu kadın aleyhir de bir şey bulmağa da muvaffa) olamadınız. — Evet. Kadın şüpheli bir hare kette bulunmuyor. — Yazık! Haym memnunane gülümsedi.İlk defa olarak binbaşı Ştroberg ona & çıkıyor, arkadaşça muamele ediyor- du, Merkez kumandanlığındaki mevkii gittikçe kuvvetlenmekteydi. (18 mayıs sah, 71915) Ordu papazı Huppenslaktın, pa- paz Gayyard lehinde o müdahalesi, Şmitle Haymı hayrete, hattâ endişe ye düşürmüştü. — Sevgilim, biliyorsun ki ben senin kulun kölanimr — Pekâlâ öyle ise, yarın gel de çamaşır sen yıka.. — İngiliz karikatürü — ehemmiyet veren Son birkaç gün içinde Danzig civarında çekilen yukarki resimlerde baştan itibaren sırayla, Polonyalatalarının bir manevrasını, ve Danzig civarmdaki Polonya hava karargâhımın bir köşesini görliyorsunuz. Polonya hava kuvvotlerinin pilotları hep gençtirelr. Fakat hepsi de birer usta harb layyarecisi olarak yetişmişlerdir. Bilhassa Yolonya tİayyarelerinin kıymeti de pek fazladır ve bu yüzden kuvvetleri bir barb yulmunda cidden ürkülecek kadar mühimdir. Soğds son resimdeyse Danzig sokaklarından bir manzarı, görülmektedir, Bu serbest şehirin böyle baştan aşağı Nazi bayraklarile süslenmiş olduğunu görmek, insana Danzizin bir serbest şehir olmadı", na İnandıracağı geliyor. Polonya hava