- ml e mmm an lm alkan B. . 3 EOFEA KI ZBREP T.B ERE ST dei 4 ” vim »>-e”* İn ani er am den immlkeni na Böler Aİ ROMANI 41 Orhan bir elçiye Mal hatun bu son tedbiri beğen. |ve husura kıyılır miydi? Memiş değildi, O da şöyle düşün -| Mal Hatun süsünen, Orhan bü müştü. Nihayet Afroditi de kâfirdi, İtedbirin yerinde olduğunu ve beğe- Berüz ihtida etmemişti. Bir kâfir | nildiğini anladı ve derhal içe te - daht gitmiş ne çıkardı? Belki bu -| zebbüs etti. Bu işten me Köse Mi bunla beraber Miray da bir tehli , | halin, ne de hünkâr Osmanın zerre keye kuran olacaktı, ama, no ya: | kadar malimatı yoktu, Olmamak mektup vererek bunu Bizansa gönderdi | Palm, sarayın, hünkâr, bilhassa Mal Hatunun emniyet ve rahatı £ gin iki kelle gitmiş, bir mesele mi teşkil ederdi. Öyle bir tarihti ki bu tarih, hez gün yüzlerce kelle kopa - TÜP, Besaba sorulmazdı. İnsanın bir kodi kadar kiymet ve değeri yoktu. Bu vaziyette iki ki sinin hayatı düşünmek için rahat) Şimal - 1aştardnı 9 undudd! kütlikler yanan ocaklar var. Bütür!| tanatkârlar kürklere bürünmüş, & | yaklarında kürklü çizmeler dolaşıp duruyorlar, Halbuki stüdyonun bak. çesinde yeşil kestane ağaçları altın da lüleler açmış. O halde kim alda niyor, sanatkârlar mı? lâleler mi? Ortada aldanan yok.. Burada bir film çevriliyor. Bu, Mori$ * tantin « Veyer'in “merhum da böyle yapardı. iisör Jak Feyderin sağlığın tomanmdan re hazırladığı bir “Al güzel taklid edilmiş ki ben bile tam tepe: mizde parlayan öğle güneşine kağ») 97 men içimde bir ürperme histödiyo- Tum. Filmi çevirten rejisör bile nez- lsye tutulmuş, tam süküt terssüs €- dip de film çevrileceği vakit ya ök- Sürüyor, ya aksırıyor. Fakat rejisör tu hezleyi Pariste yakalamış değil- dir. Filmin barı kısımları da Nor Veçte çevrilmiştir. Sanatkârlar Fıan taya henliz yeni gelmişlerdir. Stüdyonun orta yerinde tıpkı bir İngilize benziyen uzun boylu, föti sapkalı, güneşten yanık (yüzlü bir adam ağzıma kocaman bir püro ile dolaşıyor. Bu Jak Fayderdir. Beni görünce: — Çok üzülüyorum dostum ama, diyor. Size bir kar fırtmasma veyâ buz çölleri arasında kaybolmuş bir ürtiste dair anlatacak | hikâyelerim vok, — Pakat İsveçte iken nerede otu" Tüyorsunuz? Fok derisinden bir ça drrda mı, yoksa bir lipon kulübesin ÖĞ? mi? — Mübalâğa etmiyelim.. Harici manzaraları İsveçte çektik ama otel lerde., İsveçin şimal taraflarında buzlu ve karlı kısımalrda da böyle, oteller! vardır. Buralarda — bir Kova sicak su bulmak için saatlerce #ürsonlara yalvarmak “iâzımgelir. İşte film buralarda da çevrildi. Oradan — ayrıldım. Biraz deride! Şarl Vanel Kanada polis üniforma” | sile, lüks nlsanlarla dolu, Piyer R“ şar ile konuşuyor. Yanlarına yana$ tim. ve yıldıza sordum: — Nasıl, şimal seyahatiniz yolun da geçti mi? — Çok mükemmel. Fazla soğuk” ta rastlamadık. Hararet sıfırdan 2 şağı 20 dereceyi geçmedi. Mişel Morgan kürklü bir panta” lon ve öeket giymiş, film çevrilme: 8İ fasılasından istilade ederek hoca” #indan İngilizce ders alıyor, bahçe" hin yolları arasında yürüyerek İn- Bilizee konuşuyorlar. Beni görür görmez şeffaf gözleri" ri üzerime çevirerek: — İsveçe giderken çok seviniyor” Örm. dedi. Fakat Fransaya dönün © daha memnun oldum. Çünkü Yransada çiçekler, yeşillik ile karşt- | aştım. Bilhassa Fransız yemekleri: | unuy'or- | heyecani bir sahnesi çevrilmekte- da gerekti, Aksi halde bu Orhanm başına bir felâket getirebilirdi. Orhan bir elçiye gizli ve üstü mü! bürlü bir mektub vererek bunu Bi- sanma gönderdi, İşte bu mektub hakan öğlünün. Bizans hfikürddarma bir gammaz. & oluyordu, Yalniz Orhan bu meok- tubu kendi yazmamış, yazdırmışız kutbu ne kavuşunca çocuk gibi sevindim.| İsveşte., | Yıldız, çok kötü bir şey yiyormuş | tibi yüzünü buruşturdu. — Yoksa orada &ize fok yağı mr yedirdiler? — Hayır (ok yağı değil amâ Ren zeyiği eti yedirdiler. Sonra salataya Kons | şeker koyuyorlar. Müşününüz biz İni hayretle gördü. Bilder, hiçbir kere mayönez ve hardal içerisinde şeker... » Bu sırada Mişeli içeriden çağırdı” dir. Piyer Rişar bir milyarder rolü . Adam öldüren bir milyar: der, Bu (Emir, kendilerinden evvel dört nâ- İzelmek mecburiyetinde olduğunu “einayeti vapııktan “—Wötra! Yazan: Muz8s gizli bir Bu süretle güya vicdanmı bir mii- nasebetaizlikten kurtarmış oluyor . du, Halbuki bittabi vaziyet böyle muhakeme olünamazdr, Afroditi mutad mesaisine devam tdiyor, Bizans imparatorluğu kar « makarışık. Bu bâdiselerden on beş! gün geçmiş oluyor, İşte hir tarafta ahval bu merköz- | deyken Selçuk emtri, İznik büklmü| Gregoriusla defineler meselesini halletmeye gidiyordu. ! Selçuk emiri hünkâr Onmanın da müsandesini aldıktan sonra mese- leyi icabında kuvvetle de, cebrön de halledebileseğini düşünüyordu. lA bir s;i göndermiş ve Öregöriuaa dostane mühim bir meseleyi görüş- mek Üşere ziyaretine gelmekte öl- duğunu bildirmiş, ziyaret resmi ol- duğu için de adamlariyle beraber haber vermişti. Selçuk Emiri Melik Kodür tekfu- jrun cevabmı doludizgin ulaştıkları İzhik kapıları önünde bekledi. Fakat Gregorlus nezdine gönder- diği sâlnin bir türlü avdet etmediği habar çıkmaymeca, vakit de artık geş olduğu için kale kapılarını ka- pattılar, Emir üç yüz silâhir adami le beraber © gece kale dışmda yat- maya mecbur kaldı. Maamafih Sel- çük emirinin o gece gözüne yine uy ku girmemişti, oGönderdiği sâlden hiç bir ses çıkmaması onu son de- rece sinirlendirmiş, ayni zamanda işlerin hiç de kolay yürümiyeceğini daktilonu Mişel Morgan ile Beraber), “481 için hay mey ei polis memurunun evine sığmıyor. Memur Rişarın katil olduğunu bil — — Baş tarafı dünkü sayımızda — Saşa, sabırsızlıkla müfettişi bek liyordu. Belki biraz daha fazlaca kalırda konuşurlarsa diye kahve akımını hâzırladı. Bir taat #onra müfettiş avdet etti, Saşâ ona bir kahve pişirdi. Fakat bu defa müfettiş Adeta tebrinefa ederek konuşuyordu. O eski teklifsizliği ve mülâyemeti Zihninde dolaşan bir fiksin tesiriyle alnı buruşuyordü: — İşte böyle, hüm kızım .... Mektepteki vazifenizde muvaffak olmuşsunuz, Bir cihetten ben sizi takdire lâyık görürüm. Yalniz... (Müfettiş elleriyle © paltosunun ceplerini o karıştırarak (o bulduğu küçük anâbtarla çantasını; açtı ve İçine bir takım evrak yerleştirdik. ten sonra) yalnız... buradaki köy- Müler hakkınızda hüsnü şahadet etmiyorlar doğrusu bu âcmacak bir haldir. — Ne? Nasıl? Ne için hüsnü şahadet etmiyorlarmış? diye bo” uk bir sesle sorrabildi. Müfettiş tekrar çantayı açtı. «— Bir kaç gün evvel gecele. yin hağdemenin karısı sözde sizi bir erkekle beraber (yakalamış imşi. Bunu siz tabii daha iyi bi- — Müfettiş bey, o nasıl Jâkırdı? diye Saşa bir feryad kopardı. O beni yakalamadı. O muciz herif ten kurtulmak için onu ben çağır dım. Müfettiş muallimeye müstehzi bir bakışla baktı. — inanıyorum, matmazel, ina, niyorum.. Yalnız. sizin malüma “ tiz ve muvafakatiniz olmadan bu genç adamın gece yarısı sizin odanıza (gelebilmesi kabili izah değildir. Bu adamın geç vakit si- miyerek evini açıyor ve misafirleri | buki mütemadiyen aksi tesadüfler) zin odanızda ne İşi vardı?. ne bir punç ikram ediyor. Bu punç gümüş bir kâse içerisin alevi göstermiyor. Film üzerinde azemi bir, nihayet © Seşa zannettiki, odanm döşe mesi sallanıyor, müfettiş te sandal de hazırlanmıştır. Tam film çevri'| iki dakika sürecek bu sahne tam on| yesiyle dönüyor, Başının içi uğul. leceği sırada punca ateş veriyorlar) beş defa çevrildi. On altıncı çevri-| cuyor, ağzının içi kuruyordu. ve puncun içerisindeki rom mavi bir alevle yanıyor. Bu alevin mut- laka filmde görünmesi lâzım, Hal lişte rejisör beğenmedi ve bana: — Vücudunuz artistlerimizi şaşır yor, lütlen dıaşrı çıkınız, dedi. PLANŞ 20 - S9 houette) 7. AVİZE (tavan İlmbası) 7. Fi le lusire 7. 1: the ehandeller (the Tur. te) 7. A: der Kronleuchter (Lüs. ter) — Fakat müfettiş bey, ben bu adamı tanımıyorum bile... Muallime artık dayanamadı, . 11, F: Talbum m.â pboia, photos) 1. ın. graphieş (un album â İ: tbe photo . #ibüm (a picture album) A: öle Photomappe (das Photographieaibum; etine Bildermappe) 8. BAŞ YASTIĞI, MOTİFİ 8. F: la tâtiğre 8. İ: the sofa tidy (the anti- macassar, the chair - back) 8. A: der Sofaschoner 9, KANAPE (sedir) 12. LÜKS Cİ p un cadeau) 2. 8. F: le cansp$ (le sofa, le e) sopha: sidge Jong rem- table-book) bourrk) 2. 9. İ: the sofa (m long uphol. sehenkband) stered seat) Mm 9. A: das Kanapse (Sofn; ei. masa örtüsü ne gepolsterte Sitzbank) 10, pek?) 10. Fs Je basset (un eklen | d'appartement) 10, İ: the dachshund (a house- dog) 10, A: der Dackel (Dach- shund, Tekkel; sin Stu- benhund) '. 193 EV KÖPEĞİ (bodur kö- FOTOĞRAF ALBÜMÜ © | İ 18. Fi Te chemin sa halısı İle 14. Bo the rod reğ with the 14. A: der runde i i 13. İ: the table » 18, A: der Tischlâufer (hediye edi, len Vüks cilt kitab) , F: Vouvrage m, de tuxe (le volum& A reliure de Tuxe; İ: tha orüamental © book (the presentatlon topy, 2 A: der Prachtbanâ (Ge, ŞÖMEN DÖ TABL (dm ) de table runzer NM. YUVARLAK MASA (ma. örtülü) 14. F: la table ronde (röccu. verte d'un tapis de table) table (eove. table-cover) Tiseh (be deckt mit der Tisehdecke) Göz yaşla boşandı. Ağzı iel. | Elleriyle yütünü kapadı. Müfettiş sert bir tavırla; — Göz yaşlarına hacet Hatayı asıl işlemezden evvel dik kat etmek lâzımdır. Şimdi artık geç kalmışsmız! dedi. Saşa başını kaldırdı; — Müfettiş bey, beni ne İle «© ham ettiğinizi hâlâ anlayamıyo . TUM, — Ben sisi itham etmiyorum... Burâya bu maksatla da gelmedim. Fakat siz bundan kaçınmasın; bil- miyecek ölursanır, belki yakında sizi itham etmek Içap edecektir .. Anlıyor musunuz? . Fakar Saşa, bu sözlerden bir şey ânlamıyordu. — Sizin encümen resiniz, bak“ kınızda bir İthamname tertip et miş anlıyor musunuz? Şimdi bu. nu bana verdi.. (Müfettiş parmak. lariyle çantasına hafifçe vurdu.) 'Tabit benim için ne kadar hoşa gitmiyecek bir şey olursa olsun bunu hasır altı edemem.. İşte bu" rada sizin (ovaziyetiniz vahamet kesbediyor. Siz artık bu köyde muallimlik edemezsiniz zannede, rim, Saşa yelsle bağırdı; — Ama, bunlar benden ne isti- yorlar? Ben ne yapmışım?. Bun: dan ne çıkar? — Masum olduğunuzu söyle. menize nazaran neticede hiçbir şey de çıkmayabilir. Fakat bu ka- rışık bir iş. Siz henüz gençeiniz. Kendinizi lâyrkiyle müdafaa ede" miyeceksiniz.. Muhaberat ve tah. kikat başlayacak. İşte ben şimdi, buray gelmiş olan o efendiyi de İstintaka gidiyorum. Sonra, bura- ya belki bir kere daha gelmek icap edecektir. Netice her ne olursa cisun, tamamen beraet etmiş bi- le olsanız, bu köyde itibar ve hay. siyetiniz kırılmıştır. Burada bir hoca hanım takdirine malik ola. DMARSNIZ, Saşa çökmüş bir halde duru - zordu. Müfettişin (o İâkırdılarını dinlerken, gözlerinin önünde di, yokt!., PLANŞ 28 11. : Phorlege 4 de ve | i gutt) (Mhorloga â eaisse) a la eaiese Kin cage): | 17. 1: the grnrdinther's olook | tihe hali elock; « pendu. | siz ve karanlık bir uçurum açılı «| yordu. Güçlükle; k — E, o zaman ne olacak? di; sorabildi, i — O zaman.. Benim size nasi: hatim şudur ki, bü halinizin önü, ne geçiniz.. (Çantasma p i riyle vurarak) evrak, muamel konmazdan evvel burasını kendis| İlğinizden terkediniz, İ Saşa taccüple müfettişin yüsü.! ne baktı: — Muâllimliği niüin te yim”. Aman yarabbi! Müfett bey, bunu siz niçin anlamıyorsu Duz? İl Müfettiş kaşlarını çattıs i — Ben pekâlâ anlıyorum. Sl de şunu anlamalesiniz ki, bunun! çaresi serf benim elimde değildir. Sir bâlâ düştüğünüz vaziyetin ne vakim bir vaziyet olduğunu anla, yamıyorsünüz. Yukarı tarafta sizl beraet kazansanız bile, burad kalmanız mümkün değildir. burada halkın gözünden düşmüş- sünüz, Lekelenmişsiniz. siyle son kelimeyi daha telâlfuz etti. İ —iİşte benim size nasihatlı bundan İbaret.. Ama gene «iz bi- lirsiniz. | Müfettiş elini muallimeye uzat tı. Şapkasını alıp dışarı çıktı, Saşa müfettişin arkasından ke pıyı kapadıktan sonra odanın Gr” tasında kaldı. Ayakları titriyor- du, Gözyaşları artık kurumuştu Ellerini biribirine kilitledi. o DÜ şünceye 'daldı, Müfettişin lerini işittiğine inanmıyor, onla birer rüya zannediyordu. — Hani benim hülyalarım, tın emellerim! diye inlemeğe ladı. Bir aralık ailesinin kendi hakkında ne dilşüneceklerini na getirdi. Kendini yatağa attr. başımı sıcak bir çember sikryor vücudu hümmansa tesiriyle titri yordu. Müfettişin söylediği: “E» vet ,siz lekelenmişsiniz!., sözle p. (o (Lütfen sayfayi çeviriniz) & ükreb ve yelküvan 20. FP: Je câdren N a İ'siguille /, / İ: the dial " j & the hand of the ederk > | | İ lum clock) | 20. A: das Zifferblatt 8 the on | a der Uhrasiger 17. A: dis Standulir (Pendel, uhr) |, (21, AYAKLI LAMBA i 8 das Gehluzse a abajur İ 21. Fi in lampe A pieğ (le il 18. RAKKAS (pandül) İnmpadaire) 18. F: le balancler (le pen- a abatıjour m, / düle) 18. İs the pendulüm 18, A: der oder das Pondel 21, İ: the reading - lamp (a fioor standard or floor (der öder das Parpondi. | tamp) m kel) m the lampszr 21. A: öle Laselampe (eline 19. TOP” Stehlampe) a makara a der Lampersehirm i b sinelr 19. FP: le poids 422. GAZETELİK (göz) a la ponlie İİ 22. Fe le porte. ğoürmmenuz b ia ehaire İİ 92. &: the newspaper rack 10. İs the weight | 23, A: der Zeltangahalter A the rünner İ b the ehain (28. GAZETE (yevmi gazete) 19. A: das Gewicht 1 28. Fi le Journal (la gizette, s dan Unufrad | parfois un guotidien) b die Kette 23. 1: the newspaper (the gournal, the peper) 0. KADRAN (saatin kadranı | 28. A: dio Zeltung (das Jon minesi) İ mal, Binii) ğ 4 *