OROTİ: “Evlenmek mi? Allah saklasın! dedi, bu mesele üzerinde konuşmak bile is- temem.. Serbest hayatımdan ve işimden o kadar memnunum ki ... Hem anlamıyorum, insan severse serbestisini niçin feda etsin?.. Za- ten aşkın aşk olabilmesi için her şeyden evvel hür olması lâzım . dır; halbuki evlenmek insanı büs- bütün değiştiriyor. Rica ederim, bakın şu salonu dolduran çiftlere, yalnız bir kere bakm... ,. Doroti böyle söyledikçe, iki ke- re evlenip boşanan ve üçüncü defa tecrübe etmeğe hiç niyeti ol mıyan meşhur kadın muharrir Jan genç kâtibesini alkış layarak; “Bravo Doroti, derdi, sen tam istediğim ruhta bir kızsm. Hayat seni hiç bir zaman mağlüp edemi- yecek. Eğer benimde kızlık ça. fımda senin gibi makul bir arka- $ım olsaydI.,, Dorotinin sivri çeneli küçük yüzüne güzel denemezdi. Fakat, kalın, biçimli dudakları, duman rengi gözleri bu küçük çehreye sakin bir ifade veriyordu. Arka- ya taranmış koyu kestane vengi| saçlarında, biraz fazla ince ahenk! dit. tar vücudunda herkesten ayrı, hirli bir güzellik vardı, Doroti, Frazyer Vingardi rünceye kadar, daha doğrusu se vinciye kadar kuvvetli iradesinin sarsılacağından aslâ şüphe etme, mişti. Frazyeri klaha görmeden evvel de tanıyordu. Kuvvetli ka- İemiyle az zamanda tanman bu genç ve cür'etkâr muharriri tanr- miyan var mıydı?. Janın Oo muhitindeki O tanmmış şahsiyetlere verdiği yorum,, derdi. 'Tanışmaları çok âni olmuştu “Sana Frazyer Vingardı . takdim ediyorum, Deroti... Davet edilme- den gelen bu misafirimizi eğlen . Ev sahibi onları yalnız bırakıp © gittikten sonra Frazyerin (o zayıf © vücuduna, dalga saçlarma, acı bir istihza ile kıvrılan dudakları © Ba bakarak kendi kendine “Hiç te tahinin ettiğim gibi çıkmadı. de. di, vimli, daha cazip oluyor, fakat du. daklarının tebessümü gözlerinin sert bakışını yumuşatamıyordu .. Parlak, keskin, her şeye nüfuz e den gözlerin... , “Janın bu delice eğlencesine niçin geldiğinmi ben de bilmiyo- “Sizi zorla getiren olmadı. .. “Hayır. Dansetmek © İstemez müsiniz?.,, © Derotinin, duman rengi gözle rinde kin okunuyordu, Daha çok söyliyecekti. Fakat dansetmeğe » başladılar. Genç kız hayatında o günkü kallar danstan zevk alma. İva içinde barsber gö” i meşhur tOP-| söz söyl di ü âni “P jsöz söylemesine bile mâni oldu. lantılara ergeç onun da geleceği-| Fakat Frazyer sanki Bİ unutan genç kız, her zaman| “gu adamı bir kere görmek isti”, *İkin bir yerde yemeğimizi yesek dirmek vazifesi sana düşüyor. pen eve gideceğimi söyledim., İ dışla buluştuğunu söylersin.,, EVLİiLiK HALKASI durduğu zaman Frazyerin alaylı bakışı onu daldığı rüyadan uyan- , İkinci dansı gene ayni yaptılar, Sonra Frazyer bir daha Doroti ile meş- gul olmad: ve Doroti o gece ya. tağında sebebini bilmeden ağladı. İR Daha karşılaşacaklarını Ümit — etmiyordu. Daha doğrusu karşılaşmak istemiyordu. Fakat üç gün sonra onu yazıhane nin önünde kendisini bekler bu - Tunca duyduğu kuvvetli heyecan daha evvel kararlaştırılmış bir randevuları varmış gibi genç kıza yaklaşarak “Merhaba, dedi, evvelâ şöyle sa. nasıl olur?.., “Teşekkür ederim, anneme bu “Telefon edip eski bir arka “Olmaz; bugün babamın yaş günü, evde bulunmalıyım. Sonra gayri ihtiyari ilâve etti, isterseniz siz de gelin... “Böyle sile iştirak etmem.,, “Ama yabancı kimse olmıyaca'. hem onlara bir sürpriz yapmış cluruz.. Babam sizin yazılarınız: okuyor... “Yazılarımı seviyor" mu?., “Hayır sevmiyor, fakat heye zan verdiği için beğeniyor.,. Otomobilleri San Fransikonur serin kıyılarını takip ederken hir konuşmıyorlardı. Kafaları, san” yalnız yüzlerini okşıyan (serin) rüzgâr ve pözlsrinin önünde akıp riden 'sabilde meşguldü. Bir aralık, Doroti. direksiyon Gi duran inse kuvvetli eli tutma? istedi, Acaba neden?., Yoksa sevi toplantılarına hiç fevkindeki bir beyecan olarak tasavvur etmiş- u, yüksekliklere çıkaran Fakat ya Ffazyersiz (o geçen günlerin verdiği azap ve beraber bulundukları zaman duyduğu kin. le karışık sevinçi.. O halde sevi- yordu... Daima serbest kalmağa, tahakkümden uzak, korkusuz ya. şamağa karar verdiği halde.. Ha- yalinde küçük şirin evler, parlak nişan yüzükleri canlandırdığı za. man kendi itiraflarından kendisi de ürktü Frazyer bakkında çok şeyler öğrenmek istiyordu. Fakat her 80- ruşunda ayni cevabı alırdı: “Ben her osdrmda dikenli mânialarla karşılaşan, dalma değişiklik arı. yan serbest ruhlu, serbest düşün- celi bir erkeğim.,, Bazan daha ileri gide. karşısındakini iğnelemekten zevk o alıyormuş gibi; “Bence tek bir kadının inbisiri altına gi. rca erkek dünyanın en budala er- keğidir.,, derdi. Doreti bunları duyduktan son ra kendisini her fırsatta iğnele - yen, içinde öldürmek “istemediği bir hissi öldürmeğe çalışan bu a. danlan kaçmak ister, fakat gene zâyıf kalbine mağlüp olurdu. İHAYET onun da gururu İsyan etti. Bir akşam gene “sröber yemek yemişler. danset- “işlerdi. Ayrılırken, Frazyer her amanki lâkayd tavırla “Hafta "sinde gene (o bulaşacağız deği! mi Doroti?,, dedi. sonra sordu: “Niçin göremiye . ceğim? Yoksa buradan gidiyor musun, çabuk söyle gidiyor mu- sun?.,, “Hayır, fakat artik beraber dolaşmamızda hiçbir sebep yok Çünkü beni sevmedin ve sevmi:! yorsun. Ben senin için zehirli ok. larını daima serbestçe atabilece- | ğin bir hedef olduum. Prazyer İ son söz üzerine:| “Of, Allahım!, diyerek başımı! elleri arasına aldı. Her zaman dik ve mağrur duran genç adamın © acizane hareketi Dorotiye kuv. vet vereceği yerde büsbütün zaa- fınr arttırmıştı. Hemen otomobilin kapısını açıp çıkmak üzereyken Frazyer başın: kaldırarak sert bir hareketle onü kendine çekti ve “Doroti, seni ne kadar (sevdiği mi görmüyor musun?.., dedi, Zorla yapılan bu itiraf genç kı zın kalbini saran soğukluğu tama. miyle eritmişti, Ağlamakla gül. mek arasında tereddüt ederkin dudakları o metıldanıyordu; “De mek beni seviyorsun, halbuki ber bir ân bile sevdiğinin farkına var | mamıştım.,, “Anlamânı istemiyordum ki. Vücudunu kollarına ski siki hapseden mağrur sevgiliye biraz daha sokuldu. i “Ben de seni seviyordum ve 25) kima mukabele etmiyeceğine kuv vetle inandığım için o kadar ü- zülüyor, huysuzlanıyordum, bi. sen Frazyer bana karşı ne kadar Pranzyer sevgilisinin yüzünü kaldırarak gözlerinin içine baktı: “Tabii, bu söylediklerini yalnız dudakları değil kalbi de söylü Asırlap kadar uzayan dakikadan sonra Frazyer tekrar söze başldı: “Biliyorsun ki ben hiçbir zaman saakletin evlenmek- Ie tamamlanacağma inanmadım, ve gene de inanmıyorum. Bence evlenmek sevenlerin kalblerinde yaşatmak istedikleri şeyi öldüren bir esaret zinciridir. Bunun böyle birkaç j olduğuna sen de inanmıyorsun de Bilim?... Derotinin kalbi duracak gibiy « Ti, inanrmıyordu?.. Eğer her fir tatta ettiği iddialarda samimi idiv se inanıyordu.Zaten kendisi de hiç çekinmeden âyni şeyleri daha baş ka kelimelerle bütün tanıdıkları ve arkadaşlarına telkin etmek is- teyerek her ne bahasmna olursa olsun serbestisini muhafza ede - ceğini iftiharla söylememiş miy- di?, Gayriihtiyari sordu: “Evlen * mekle Oölmiyecek, bilâkis kuvve tini arttırcak hiçbir aşk tasavvur etmiyor musun Prazyer?., “bayır!,, o derken, genç kızın beline sarılan kollarım biraz daha daralttı; “Doreti seni o kadar seviyorum ki, hilhassa hiç kimsede göremediğim asil karak: ter ve cesaretinin. Evlenme de. nen şeyin sana olan sevgimi arttı- racağını m: zannediyorsun? Ben” ce parmağında muhakkak bir yü zük taşımak istiyen kız korkaktır. Böyle bir kız yüzüğü âdet yerini bulsun diye takmak o istiyor. “Ben aşkımızdan emin değilim, sevgimizin müşterek bir hayat ku Genç kız kin ve isyan Olunan | iresfsız davranıyordun! Ama şim-! racak katlar kuvvetli olduğuna İuman rengi gözlerini meydan o-| $ bunların hiç birisinin ekemmi *| inanamıyorum; bizi aşkımız za. kurcasma kaldırdı: “Hayır, Fraz.| yeti yek, sevilliğimi anladıktan| yıfladığı takdirde biribirimize bağ | larla genç kızları baştan çıkara. Doroti yüzündeki acı ifadeyi keskin gözlerden gizlemek için yüzünü sevgilisinin omuzuna da - yadı. ENÇ kızın yaşamak İste” diği şeylerin önünde bazı mânlalar vardı. En başta ailesi ge- Jiyordu. Bütün cesaretini toplaya- rak Frazyere: “Alem ne düşü. nürse düşünsün zerre kadar aldr- rış etmem., Fâkat ailemi incite mem, Onlar bizi anlıyamıyacak - ları için fikirlerimizi de doğru bul mıyacaklar!.,, dedi. “Ben de doğ. ru bulmuyorum, senin yüzüğünü “Korktuğum için değil, iftihar duy duğum için taşmak iğtiyorum.., diyemiyordu. oOÇünkü neticeden korkuyordu. Halbuki onsuz ge çecek hayatın boşluğunu düşün mek bile ne kadar acıydı, Bir gün annesi, ve babası ile ko- nüşurken; “Siz bu koca evi sırf benim hatırım için a çiyorsunuz, anneciğim, dedi, babamla okadar çok istediğiniz “devriâlem seyaha- tine çıkmanıza ben mâni oluyo . rum. Halbuki kızımız artık büyü dü, siz seyahatten dönüciye Oka dar bu evi kaparız, ben de “Rus tepesi,, ndeki küçük dairelerden birini tutar otürürüm!., İhtiyr anme, baba hiç itiraz etmeden, $a- dece “küçük kızımız zannettiği - mizden fazla büyümüş! der gi- bi biribirlerine baktılar, O günden sonra her şey yolun da gitmeğe başladı. Bavullar ha- sırlandı, biletler almlı, nihayet Doroti yolcularını geçirn eğe git. di. Çiçek, gözyaşı, müzik, zoraki tebessümler, sonra gittikçe ufaları hayal gibi iki beyaz baş... Tepedeki küçük apartmana yerleşmişlerdi. Şimdi en büyük eğlenceleri yeni evlerine eşya ak mâk için beraberce dolaşmaktı. .. Her an Fraziyerin: “Seni seviyo- tum!,, diyen sözleriyle karşılaş - mak genç kıza ne sonsuz saadet. ler veriyordu!. Beş ay sonra seyahatten dönen ana ve baba kızlarını kollarında sıkârlarken arkası gelmiyen sual- ler soruyorlardır: “Senidaha zayıf bulduk yavrucuğum, sakın işin fazla yo- rucu olmasın? Napolide aldığımız mektubunda evini değiştirdiğini yazıyordun.. Orası tam senin iste, diğin gibi küçük sevimli bir yerdi, niçin değiştirdin?.,, “Manzarası daha güzel bir yer- de oturmak istedim kle... Oh baba cığım, yeni usul kestizdiğin bıyık- mıştı. Dans değil, sanki bir şiir di, 0... yor muydu ?. Hayır, hayır, sevmek bu değildi. O aşkı, her dokundu © < Dumanlı gözler kinini dağıta.| ğu teyi göz kâmaştırıcı parlaklı rak aydınlanmıştı.. Fakat müzik)dırlacaran ve İnsanı hayalinin yer, beni bir daha hiç görmiye-isonra. layacak bir vasıta Jâzumdir!.,, di") caksm; her halde Pris modası ol” ceksin hiç.,, Uzun bir süküt... yerek korkaklığını &leme ifşa e İsa gerek. Hele annemin şapkâsı- Frazyerin gözleri hayretle açıl) “Aşkımıza inanıyorsun Odeğil| diyor. Ben böyle bir kızı sevemem|na diyecek yokl, dı, bir dakika sessiz durduktan mi Deroti?, Doreti.,, (Sonu yarın),