Sinema yıldızlarının mahremi esrarı Meşhur avukat müekkillerinin sırlarını bir türlü faşetmek istemiyor Helen Robert, Danyel Daryö, Henry Decoin (Baştarafı 7 incide) minde bir piyesti. Bir göl kenarm. bile ileri gidemez!,, diyorlarâı, Hal. buki, o gece kendisile beraber sah- | oyun oynamaktadırlar. Bu oyumda Alli Nazi kızları harp oyunu oynuyorlar! UNDAY Expres yaziyor; Almanyada okul (kızları İlânr harp oyunu,, denilen bir kaldırım üzreine tebeşirle bir da” ire çiziliyor, bu daire oyuna işti- rak edenlerin miktarınca bölüm- lere ayrılıyor. Her bölüme bir mil| let ismi veriyorlar ve her bölümün üzerinde bir mektepli kız duruyor. Bundan sonra kızlardan biri, me selâ (Fransa); İ bası cephede; eğer Yaşlı Fransız kadını kahkahayı bastı ve gene gevezeliğe (o başladı. Almanlar daha dikkatli (o olsalardı| kadının bu halinde onları oOoyala mak istiyen bir gayret sezerler ve endişesini hissederlerdi. — Torunumla annesi. Torunu mu istediğimiz wibi büyütebilirsek zabit yapacağız. Buna sizler bu şeh! re girdiğiniz gün karar verdim. Ba dönmesi kıs met olursa onun da bu kararımızı — Fransa İtalyaya ilân harp ediyor!.. diye bağrıyor, Obunun üzerine bütün kızlar koşarak dai. rdden uzaklaşıyorlar, Fakat kendisine ilân; harp edi” len İtalya kızların oldukları yer- den uzaklaşmalarına meydan ver- meden tetik davranarak akebinde “dur!,, diye bağırmağa mebcur - dur. İtalya bağrıncıya kadar neka, dar mesafe kat'edilmişse herkes orada duruyor, O vakit İtalya ayak uçları da lire hizasında olmak üzere yüzü- koyun yere uzanıp parmaklarının) çydi, Dizleri kesildi, yere çömeldi.. ucuyla bunlara değmeye çalışıyor. Değemezse bir puan kaybediyor ve (ilân: harp) sırası onâ geliyor! tasvip edeceğinden şüphem yok. Artık Almanlarda gülme kalmamıştı. Şmit sordu: — Öteki odada ne var? — Orası da benim odam. Baka bilirsiniz. Kapıdan şöyle bir göz atmakla iktifa ettiler ve tekrar aşağı indi ler, İhtiyar kadın onları derhal takip etmedi. Duvara yaslanarak gözleri ni kapadı. Ona bütün vücudu, için- de ne olabilirse, kan, kemik ve et- lerile birdenbire boşalıvermiş Ribi yeliyordu. Bayılmak ( derecelerine Nihayet sokak kapısı okapandı. Kadın rahat bir nefes aldı. Heyeca- da rüzgürin uçmuş olan bir panta- lon hikâyesiydi. Harry Baver bu piyesle komik rolünü yapıyordu, O zamanlar kendisi zayıfı ve iri bir delikanlıydı. Herkes onda büyük bir komik istidadı görüyordu. Ba - kımız evvelden hükmetmek neka - dar yanlış bir şey!... — Henry Garat'ya ait hatıraları. | nız da vardır tabii! — Henry Garat'yı bundan on ye. di on #ekir #ene evvel tanıdım, O- nun dâ sanala yeni intisab ettiği zamanlardaydı. Bir rövüde ehem - miyetsis bir rolü vardı. Gecede yir- neğe gördüğüm aktörler içinde Vic- tor Boucher'den başka meşhur ol- muş olan yoktur. Hattâ aktörlüğe devam etmiş olanı dahi mevcut de, — Danielle Darricux'den bahse - der misiniz? — Danielle Darrieux'yü Henry Decolin vasıtasile tanıdım. Henry Deeoin'i harb zamanındanberi iyi tanırım. Kendisi spora çok merak - lıdır, Böksörlüğü vardır. Vater - Polo şampiyönü MI, Ona “bir âlet komple denilebilir. Onunla daima görüşürüm. ni yavaş yavaş geçti. Sakinleşince Anlaşılan, ilân: harp usulü ilede, biraz evvel Almanlarla beraber Pi | e *diyorlardı. Bir aralık Haym söy“ tendi: — Biz acaba tercüman Stifeli mı yoksa firari Stifeli mi arıyoruz? Şmit cevap verdi: — Bu benim de aklıma geldi. Fa kat bunu da ancak Stifelin yakası na yapıştığımız takdirde öğrenebi iriz. Halbuki... — Halbuki biz dolap beygiri gib dolâşıp duruyoruz! Filhakika köpekler, handan çık arzusu | tıktanberi, bıkmadan, şebri dolaşır duruyorlardı, Gecenin saat i muştu. Hava soğuktu. Dalila iki defa büyük meydandan koşarak ilerlemişler ve efendilerini dönüp dolaştırıp papazın evinin bu Yunduğu sokağa kadar getirmişlerdi Haym sinirlendi: — Israr beyhude! Kumandanlıği dönelim de oturup düşünelim. Yazıhane, soğuk ve can sıkıcıydı. İkt zabit uykusuzluk, ve yorgunluk tan bitap düşmüştü. Haym sordu: — Fikriniz? — Stifelin izi mümkün olduğu ke dar karışmış. Bütün şehri dolaştığı ve birkaç defa büyük meydana gel- diği anlaşılıyor. Bu dolaşma çok kır sa bir zaman zarfında olduğu için köpekler bize onun en son nered£ harp ancak mektep çocuklarına kalmış bir oyun oldu!. yukarı çıktığı vakit olduğu gibi. muntazam bir borultu kulaklarına geldi. Kızma: — Almanlar nösil oldu da işitme” diler, dedi. Horladığını işitince ö düm koptu. Allah kurtardı bizi! — Evet anne.. Bir defa daha bir şey anlayamadan gittiler, Bir müd det sahat ederiz. Fakat geleçek se: lerinde onu uyandırmalıyız. İhtiyar kadın sağ tarafa yürüdü. Kapıyı kapadı. Böylece (kapanan kapının kanadının arkasında daha İN Rar iz kaldığını gösteremezler, : Bununla beraber Stilelin nalbant olan avlu” ya, hana ve papazın evine uğradığ; na köpeklere güvenerek hükmedebi- Tiriz. Bu malümattan netice çıkât mak bize düşer. Haym kızdı: — On yaşında bir çocuk bile va- ziyeti kavrar.<İki öatimelden biri; Ya Stifel ölü diri"pek uzaklarda de“ üildir. Bu takdirde köpekler bizi onun yanına kadar neden götürmü- yorlar. Yahut kaçmış ve şehirden mi frank kazanıyordu, Bir yerden! kırk frank alacağı kaldığı için ba. na müracast etmişti, İşte o zaman danberi geyet iyi dost kaldık. Şimdi ben parmağımla Victor! — Dorville'i nasıl tanıdmız? — O çok eski bir ahbabımdır, O- nunla bilârdo Oyugunda tanıştık. Onu muntazaman bu oyunda mağ. küçük biz kapı ortaya çıktı, Bu kar) uzaklaşmıştır. Bu takdirde de hay» Dıyı Ja açtı, Küçücük, kiler gibi bir) yanlar bizi şehirden çıkış yollarına yer olan burada Stifelin seyis kür) götürmeyip de kendilerinden emin ğında gördüğü Fransız zabiti Cep İbir halle bizi şehirde dolaştırıyor” heye kaçabilmek fırsatına intizaren| lar? Boucher' rum: — Victor Boucher'nin ilk sahne- ye çıktığı gece ben tiyatrodaydım. Sahnede o kadar mahoub, becerik- #izdi ki bütün arkadaşları onun hiç bir zaman bu #anatta ilerliyemiye- Yüb ederdim, Kendisi beni bilârde e İşaret ediy0 - | anoiyonu kıyas eder ama haki - kâlte ben bu oyunu pek fena oy- sarım, Artık onun ne derecede bir bilârdocu olduğunu siz tamavvur €- diniz! Avukat Levy . Oulmann, gösler- horu' horul uyumaklaydı. Yaşlı kadın ona baktı. Gözlerin- den sessizce boşanan yaşları kolu” MODERN RESSAM nun yenile sildi. Erkek — Sizin için her çılgınlığı) — Zavallı! diye mırıldandı. Pis yapmağa hamrım! köpeklerini bağlatmağa razı etmek” Kadın — Anlaşıldı, resmimi yap le onu Keş in — Beni de şaşırtan bu vaziyet ya": Isınmak için kollarını sallıyarak sinirli sinirli, odada (o dolaşıyordu Devam etti: — Köpeklerime güvenirim, Onla rın bugüne kadar ancak bir defa el dandıklarına şahit oldum. Bununla beraber o zamanki (meselenin hal ceğine karar vermişti, Hattâ onun | miş olduğu mezaketten dolayı te - sahnede hiç tutunamıyacağını yan. |şekkür ederek yanından ayrılıyo- mak istiyorsunuz, Şmit, Haym ve maiyetlerindeki) sekli ile bugünkü meseleyi halletaği: Çeviren: Fethi KARDEŞ O zaman da gene böyle bir kayıp ıdamı arıyordum. Köpeklerim rsrar sa bir eve geliyorlar fakat orada izler öirdenbire kayboluyordu, o Aranan adam bu gve gelince sanki kokusu au bile kaybetmişti. Bir tesadüf sayesinde muammayı sallettim. Katiller o evde otufanlar İr. Öldürdükten sonra maktulün €- biselerini ve her türlü eşyasmı yak. mışlar, cesedi de gömmek fırsat bulununcaya kadar birkaç gün asil dolu bir banyoda tutmuşlardı. Böy İlece, bilmeden köpeklerimi aldattı lar, Haym titredi: — Susun. Bana Şey... sizce Stifel öldü demek? — Öyle sanıyorum, — Gezdiğimiz yerlerde asitli han İyo görmedik. — Handa kuyu da haktım. —Stifelin en ton nereye uğradığı ni katiyetle söylemek de imkânsız. Şmit itiraz etti: — Bu noktada sizin gibi düşün müyorum. Ben eminim ki en ton defa papazın evine gitti. Ben bay- vanlarımı tanırım, oraya üç dela ısrarla gidişleri sebebsiz ve manasız değildir. Bu papaz hakkındaki fik diniz nedir? -— Bize muamelesi hareketi hoşu- ma gitmedi. — Benim de öyle.. Ona papazlık” ten ziyade zabitlik varaşacak. yoktu; ber Haym dişlerini gıcırdatarak: — Evet, diye homurdandı. Fakat kendisini göz hapsine almak da (ay- dasız olacak. Şimdi o işkillendiği çin ihtiyatlı davranacaktır. Yapr lacak iş onu derhal tevkif edip zor” ta söyletmeğe çalışmaktır. Sizin ak inıza başka bir fikir geliyor mu? Şmit ümitsizlikle ellerini havaya xaldırdı: — Çıkmaza girdik. Tevkif etmez- sek bir türlü, edersek bir türlü. Ben onun ağzından bir tek Kelime alatileceğimizi sanmıyorum, Siz yoruldunuz Şmit; haydi gidip yatınız. Ben Stifelin evine gi- derek orada bıraktığımız nöbetçile- ri değiştireceğim, (o yorulmuşlardır, uyuyup kalmasınlar. Ayni zamanda Stifelin evrakını da alıp tetkik ede" im, Belki bir ipucu bulabilirim. nediyorlar: “O bu sanatta bir adımirum.,, Neclâ artık ısrar etmedi. O, Nihadı çok dürüst, çok temiz bulmuş olduğunu kendi kendine itiref ediyordu, Genç mühendis, nişanlısının zengin olmadığını öğrendiği vakit yüzünde en ufak bir memnuniyet- $izlik izi bile görünmemiş, yalnız çok hak Hı olarak Behirenin içinde bulunduğu va* ziyeti kendisinden saklamış olmasına ca* nı sıkılmıştı. Neclâ, bu görüşmeyi Behireye anlatın ca, genç kız artık nişanlısmın o sevgisin- den şüphe edemiyecekti. Fakat artık Nihat burada daha durmak istemiyordu: —Artık dönsek Neclâ hanım. Şimdi nerede ise ortalık kararacak. farla Otomobile binerken Nedlâ içini çekti. Arkadaşının istediğini yapmıştı. e Artık Behirenin endişe etmesi için hiçbir sebeb kalmamıştı. Fakat bu işi yaptığı için sevinmiş değildi. Manasını anlayamadığı bir ıstırabı vardı. Neclâ farkında olmadan düşünüyordu: “Behirenin talji varmış doğrusu. Nişanlı $t hakikaten kendisini seviyor. (Paraya hiç kıymet verdiği vok. Böyle bir erkek bugün çok zor bulunur. Neclâ, hayalinde beklediği erkeğin bir türlü karşısma çıkmadığını hatırladı. Tek rar içini çekti. Behirevi krkanmıyordu. © Fakat onun mesut olduğunu anladığı şu © dakikada içten sevinemiyordu da, — Italyan karikalürü — askerler şehirde dolaşmakta devamlimkânlarını göremiyorum. MASAL ÇOCUKLARI HA.MEB AN AŞK VEMES ROM ASİ vü “ew Nakleden: “Tali bir gün bana da Behire gibi yar dım eder belki. Fakat yeryüzünde bir tane mimar Nihat var... O da Behirenin kısmetine düşmüş.,, Nihattan ayrılıp da evine girerken Nec lâ hâlâ dalgın ve düşünceliydi, vi Nihat çabuk karar veren, verdiği kara” rı derhal tatbik eden bir adamdır. Bina” enaleyh ertesi gün sabah olur olmaz ilk işi otomobiline atlamak ve doğru Behire" nin evine gitmek oldu. Genç mimar, Behirenin kapısını çaldı. Genç kız daha tamamile giyinmemiş bir halde kapıyı açtı ve karşısında nişanlısı: nı görünce kıpkırmızı oldu ve: — Nihat sen misin? diye haykırdı, Sa bâhın bu saatinde seni hangi rüzgür bır ralara attı. — Güzel alnını gölgeliyen keder bulut” larmı dağıtmağa geldim. Dür Nedâ ile konuşuyorduk. Kızcağız söz arasında ağ" zından kaçırdı: Bugünlerde biraz üzülü- yormuşsun, Üzülüyormuşsun sözün Dehireyi başka düşüncelere sevketmişti, Acaba © Neclâ Nihatla konuşurken kendisinin tenbihle- rinden dışarıya çıkarak Necdetten bahset miş miydi... Eğer ağzından böyle bir şey kaçırmış ise doğrusu Neclânın budala'r Kına hiç diyecek yoktu. Fakat Nihadın ilk cümlesini takip eden sözleri Behireyi yan- lış yola gilmekten kurtardı; şimdi genç mimar kendisini muaheze eden fakat bu” na rağmen sevgi ihtizarlarile titriyen bir sesle: — Para cihetinden sıkmtıda o imişsin Behire, diyordu. Niçin daha evvel bana iylemediniz. Hayatta bundan sotra iyi, kötü her şeyi paylaşacak oOdeğil miyiz? Herhangi bir endişenizi, herhangi bir su wzi bana söylemek için evlence:-7'miz günü bek'emek icap etmez. — Kimbilir Neclâ sana neler an'attı. Bu geveze kızın sözlerine kulak asmasay dın bari; daima onun sözlerinden yüzde doksan iskonto etmek lâzımdır, MUZAFFER ESEN 20 — Nedâ bana ehemmiyetli bir sey an- latmış değildir. Sadete bir aralık osizin para cihetinden sıkıntıda olduğunuzu Sy ledi, Asık Behirenin ilk endişeleri geçmiş. tamamile müsterih olmuştu ,Binaenaleyh sakin bir sesle itiraz etti: — Sizi bu kadar ehemmiyetsiz işlerle uğraştırmağı lüzumsuz görürüm. Neclâ- run ne karlar mübulâğacı olduğunu bil- diğiniz halde hu sözlerden endişeve düşüp de buralara kadar zahmet etmenize şiş tım doğrusu. — Şimdi hayreti ve Neclâyı bir tarafa bırakalım dasizden bahsedelim. Her şeyi bana olduğu gibi söylemenizi istiyorum. Mutlak istiyorum. Nişan'ısının kullandığı bu kati o Jisan Behirenin p:X hosuna citmei. Fakat Nis hatim burava P ha'darv'a bere saydığı için kalben Niha'lı mütbo'; bir erkek o'arak tavsif edecek kadar Mi ileri gitmedi. Zaten düşünecek fazla vakti de yoktu. (Devamı var) Çünkü genç mimar kati ve ateşli lisanla sözüne devam ediyordu: yle bakayım, yaramaz çocuk! Ne kadar paya ihtiyacın var. Genç kızın yüzü yeniden kıpkırmızı ol du, Demek nişanlısı kendisine para ver" mek için gelmişti. Behire bunu öğrenince bu gelişten hem sevindi, hem de üzüldü. Demek Nihat kendisini sevdiği için alı” yordu. Bu İzdivaca mimarı götüren se beb menfaat hisleri değildi. Şimdi Behire Nihattan şüphe etüği için utanıyor. Ve bu şüphenin içinde nasıl o doğabildiğine hayret ediyordu. Fakat hâ'â tereddüt ediyormuş gidi: — Demek bügün beni görmeğe değil de para vermeğe geldiniz. demekten kendini alamadı. 3 t ateşli bir lisanla itiraz etti; — Ne kötü düşüncelisin sevgilim. Nİ- şarlımın endişeler içerisinde bulunması kadar bana azap verecek hiçbir şey yok- tur. Binaenaleyh üzüldüğünü haber alır almaz vazilemin başına gitmeden evel sa“ ma uicamay ,ı bir vazife addettim . ndan çıkan vazife kelims- uk bir duş tesi- ri variz, Ve». ânü gizlemiyen bir gre: İsteme Zim halda benim yüzümden rahatmının Sozuluüş olmasına çok canım sıkıldı. Andi ' (Devamı var)