Mehtap Ğ lı bir geceydi... (Dünkü nüshadan devem) Çünkü bütün ömrünü yatakta! geçirmeğe mecbur olan Merinin yegâne eğlencesi genç terzinin diktiği süslü gecelik ve jileleri! giymekten ibaretti, Mia uzun zamandnnberi köprü nü nöbür tarafma geçmemişti. Se. bebini de hiç kimse bilmiyordu. Zaten ikizleri en çok üzen cihet an nelerinin bir kerecik olsun ken dileriyle berâber Lansinglerin evi. ne gitmemesiydi. Bu karışık hayat tablosunda kü- çük kızların görmedikleri tama” men karanlık iki sahne vardı: Mia bir akşam Merinin sabır. sızlıkla beklediği bir elbiseyi bi tirmek için geç vakte kadar çalış. muştı, Evine gideceği zaman Meri "Frederik seni köprüden geçirsin, dedi, bu vakitte oradan yalnız geç men doğru olamaz.,, Mia kabul etmek İstemedi: fa- kat Meri o kadar İsrar etti ki ni hayet razı olmak mecburiyetinde kaldı. Mehtaplı bir geceydi. Mia ile Frederik köprüye gelince parmak lıklara dayandılar, ay ışığında gü- müş bir sel gibi akan nehre baka. rak yekdiğerini anlıyan bir lisan la uzun uzun konuştuktan sonra tekrar yavaş yavaş yollarına de- vam ettiler, Mianın evi küçük bir çiçek balı" çesiyle çevrilmişti. O mehtapk ge.| cede etraf öyle sessizdi ki adeta| çiçeklerin teneffüsü duyuluyordu. Yasemin kokuları o kadar tat- Hele menekşeler bi- rer mavi alevi andırıyordu. Tıpkı Fredireğin gözleri gibi... “Mia - Mia... Fredrik o gece eve döndüğü za - man karısının lâmbası hâlâ yanı - yordu. Doğru oraya gitti. Meri ka . bardık buklerin çerçevelediği güzel yüzünü yastığa dayamış uyuyordu. Genç adam bu masum yüzü birkaç dakika seyretti, sonra yorganı ya - yaşça karısının açık kalmış omuzla, rma çekerek lâmbayı söndürdü. Meri onun nazarında sadece kü- çük sakat bir kızdı. Hayatının 80 - nuna kadar bu zavallı bedbaht ka- dına sadık kalacağına yemin etmiş. 8. Halbuki şimdi Fredrik vicdan a- abiyle kıvranıyodu. Karanlıkta Me rinin yatağı önürdediz çökerek muztarip kalbinin derinliklerinden gelen bir sesle inledi. “Alla be. ni affet, o zâten çok genç yatın en acı darbeleriyle ezilmiş bir zavallıdır.,, i | O akşamdan sonra deruni bir mü. | oda cadelenin esiri olan Freddik hayat nın eski sükün ve rahatlığını artık tamamiyle kaybetmişti. Anna ve Aleksandrın on günl ken, kocası, Meriyi onları götürdü. Araba Mianın kapı münde durunca Fredrik karısını kol larma aldı fakat içeri gidmeden ev. vel kapınm önünde durarak sordu: — Meri, bebekleri görmek istedi- dinden emin misin? Oh Fredrik, eğer kalbimden geçenleri olasyabilseydin?.. rin; İçeri girdiler. Çocukların bulun - |“ duğu ada gayetle sade, fakat temiz Giyenmişti. Demir bir karyolada yatan Mla saçlarını iki kalın örgü yüzü yalnız sepetlerinde uyuyan) yavrularına bakarken mes'ut ışıklar la aydınlanıyordu. Meri ihtiyar bir hastabakıcının getir çocukların ikisini de kol - larma aldı ve onların küçük yu" müşak vücutlarını dakikalarca boş kalbi üstünde sıktı, sonra Miays dönerek: — Biribirilerine hiç benzemiyor- lar, dedi. Bak Fredrik bir tanesinin gözleri ne kadar mavi! Ötekisinin, kardeşine hiç benzemiyen (küçük, yuvarlak bir yüzü var. Genç anne saadetin verdiği heye. canl: sesiyle çocuklarını tanıttı: — Bunur ismi Anna, öbürünün de annemin ismini koydum, Alek - sandrin, Maria Aeleksandrin. Meri çocukları hızla çarpan kal. bine biraz daha yaklaştırdıktan son ra öne doğru hafifçe eğilerek Mia ile konuşmağa başladı ve o bahti - yar anneye hayatında hiçbir canlı mahldka söylemediği tatlı ve müş . fik sözleri söyledi. Nihayet çocuk- ların kendisine verilmesini rica et. ti; — Onları banâ ver Mia, çünkü benim hiç kimsem yok, hayatta o kadar yalnızım kil, Mia, Fredriğin odada olmadığını görerek adeta fısıldar gibi: — Evet, dedi, biliyorum. Meri tekrar sözüne devam etti; — Biliyor musun Mia, eğer ço cukları bize verirsen onlar için de iyi olacak, Öyle zannediyorum ki iki çocuk büyütmek sana biraz güç gelecek, Halbuki bize verirsen. Burada Meri bir dakika durdu, gözlerini bir an Miadan ayırarak dalgın dalgın uzaklara baktı ve nihayet son bir gayretle sözünü bi. tirdi: — Eğer bize verirsen onlara yal: nuz evimizi, sevgi ve muhabbelimizi değil, ismimizi de vereceğiz!, Fakat Mia, başını gururla kaldı- rarak: — Hayır, dedi, Çocuklarım be , nim ismimi taşıyacak ve ben hiç kimsenin yardımını kabul etmede onlara mümkün mertebe iyi bir yu- ya temin etmeğe çalışacağım. Evlât| ik almak “istiyorsanız teklifinizi memnuniyetle kabul edecek başka anneler bulabilirsiniz! Meri: — Hayır, diye yalvardı. Onları o kadar seviyorum ki.. Ne öl biribirimizi ış anlamıyalım!., niş küçük yatak i ri m dünyada sahip olabi” leceğim yegâne şeyim yavrularım “|3 dır. Biraz evvel sen de kimsesiz ol. duğunu söylüyordun, fakat unütme ki senin var Meri; Fredrik var, — Hayır N a hiç kimsesm yok. liyecek söz kalmamıştı. Meri ç rı kollarmda son bir defe sıktıktan sonra kocasmı çağırarak ları yerlerine götürmesini söyle « Fredrik itina ile evvslâ Alek , sandrini, sönrâa Annayı sepetlerine yerleştirirken iki kadın kalpleri sis liyarak omurf acemi parmaklarla be. ocuk! yaparak yanına bırakmı Mish) #r ediyosun Lüt iie Gürlük rettiler. — Allaharsmarladık Mia. Genç annenin ellerini tutarak: — Bir şeye ihtiyacın var mı? Diye soran Fredrifin heyecanını gizlemek için büyük bir gayret Sar- fettiği görülüyordu. — Teşekkür ederim, her şeyim ta. mam!,. Mia iki sene hiç kimsenin yardı- mını kabul etmeden çocukları için bütün kuvvetiyle çalıştı. Fakat ü . çüncü senenin yazında çocuklar müthiş bir barsak tifosuna yakala- nında, genç kadının korkusu gurru- na galebe çaldı ve Langsinglerin yardımını istemeğe koştu. — Meri, çocuklarım ölüyor. Hemen tayyare ile meşhur Dir doktor getirtilerek tehlike kolayca bertaraf edildi. Korku, Meri Fredriği hiçbir mucizenin yapamı yacağı şekilde yaklaştırmıştı. O vak'adan sonra, Fredrik ikiz - lerin temiz süt içtiklerinden emin olmak için yukarda badsettiğimiz i. neği aldı ve Mia bu yardımı tered- dütsüz kabul etti, Çünkü korku 0'- nu mütevazi yapmıştı. Böylece seneler ilerledi, çocuklar İaltr yaşına girinceye kadar hususi ineklerinin sütüyle beslendiler. İşte bugün de gülüşerek, crvıldaşarak i. neklerinin başında Fredriğin kova- yı sütle dolduruşunu seyrediyorlar, dakikalar gene her zamanki gibi hızla biribirini takip ediyor... — Güle güle Anna, güle güle A. leksandrin; tabi yarın yine buluşa- cağız! Sonra tekrar aynı yollardan dö - nüş, ihtiyar kadına verilecek yemek paketlerinin mutat veçhile küçük bebek arabalarına konulması ve da. ha sonra köprünün öbür ucunda bek liyen Mianın kollarma atılış... gece Anna korku ile gözlerini açarak kardeşine seslendi: — Aleksandrin, bu sesler ne? Dışardaki karanlık, esrarengiz 80- kaklarda gürültülü ayak sesleri, acı haykırmalar ve bunları takip eden silâh sesleri geliyordu. Korku ile titriyerek biribirlerine sarılan ço » cuklar annelerini çağırdılar. Mia e. inde bir mumla içeri girdiği zaman — Korkacak bir şey yok yavru . larım, yeni bir isyan. Şimdi oturun da, size anlatacağım hikâyeyi dinle- n, Valiz tatlı sesi çocukları hemen teskin etmişti. Zaten Mia yanlarında bulundukça dışarda olup İbitenlerin ne ehemmiyeti vardı? Artık o müthiş silâh seslerini işit - miyorlardı bile, Kulaklarında yal. nız bir $6$ vardı, annelerinin harici endişeleri unutturan dinlendirici se- İsi... İ Ertesi sabah bütün gün evden çık madılar. Dışardaki müthiş gürültü gittikçe artıyordu. Fakat Mia : — Bugün hep beraber evimizde | güzel güzel eğleneceğiz, dışarda her. biz burada keyli . İ i kızları tezelli etti İ n o gün vaktin nasıl geç- ğini anlemadılar. Mia çok eğlem di bi un bulmuştu. Eğİğ saray e dolu ufak söfidiktar dine göre bir elbise seçip siydi, Bilhassa Mia sararmağa yüz tutmuş ağır saten elbisesi içinde 6 İzadar güzeldi ki çocuklar adeta bü. yü iş gidi gözledini ondan ala- muyorlardı. ns, gelin ole İalbiseyi mi giymiş! -- Hayır, bu sizin sin gelinlik elbisesi, Kavga durmuştu, Şimdi dışarda! sahile inerek keçilerle beraber nasıl! çinden sessizliği vardı. Birdenbire sokak kapısmın vurulduğunu duydular. büyük anneni.) banı olduğunu gördü. Juan çocuk - larla annelerini o acayip elbiseler i. çinde görünce hayretle ağzını açtı fakat hiç tereddüt etmeden hemer elini cebine sokarak kardeşi Feli penin yolladığı mektubu Miaya u. ve!zattı. Komutan Hernandezin emir- beri tarafımdan gönderilen mektup ta şunlar yazılıydı: Muhterem Senorita; Mektubumu alır almaz hemen «. vinizi terkedip çocuklarla beraber Juam takip ediniz; kardeşim sizi nehir o kenanndaki (o kulübesinde saklıyacak, İhtilâl bastırıldı, fakat hükümet adamları asilere ve onlara cephane dağılanlara karşı çok mer- hametsiz davramyor. Sizin ve çocuklarınızın masumiye. tine Allah şahit, fakat buna kiç kimseyi inandıramıyacaksımız, Çün- kü muhterem senorila, çocukların arabalarında taşıdıklan — paketler yiyecekle değil cephane ile döluy - muş, Evet, aylarca o masum çocuk. lar bilmiyerek günde iki paket cep- hane taşımışlar. Komutan kariçlen silâk getirildi. ini anlayınca ihtiyar kadını tev - kif etmiş, o da her şeyi itiraf et - miştir. Aslen Ruş ol elde lunan delilleri aleyi nize çeviriyor. İstemişdens bu işin t. çinde bulunduğu için Allah bana acısın, faka! kardeşim size her hu- susta yardıma hazırdır, İhtilâl bas frıldığından Juan şimdi tekrar ke. çilerini karşı sahile | geçirebilecek. Köprü ve nehir sıkı kontro! altın » dadır, hiç kimseyi geçirmiyorlar, Fakat kördeşim size nasıl harekel | çin temiz yüzleri gecenin karanlığı | lerini bana çevir, edeceğinizi söyliyecek. Vakıt geçir - meden hemen yola çıkınız, çünkü rem Senerita, Mia kâğıdı âvucunun içinde İyice buruşturduktan sonra çocuklarının ellerinden tuttu ve sert bir sesle: — Anna, Aleksandrin, hiçbir şey sormadan çabuk benimle gelin Dedi, Mia, çocuklarıyla şimdiye ka - dar bü şekilde konuşmamıştı. İkiz. ler annelerinin bu hareketini me - rak etmekle beraber tek kelime sor: madan onu takip ettiler, Giydikleri uzun elbiseler hızlı yürümelerine mani oluyordu. Mia acele ile etekle rini toplıyarak hızlı adımlarla önle. rinde yürüyen Juan takip etti. An- cak kirli ve ıssız sokaklardan geçe - rek Juanın külübesine geldikleri za- man geniş bir nefes alabildiler, Juan başardığı işten son derece men: Basit yüzü v ini i- yi ila edenlerin saadetiyle parlıyor. du Her gün üden ger n ker: e ıyan o iki altın. saçir meleği külübesinde: görmek zavallr şobana büyük bir saadet vermişti Kıymetli misafirlerini memnun et mıyacağını tekrar hatırlattı. Bu çocukların hoşuna git , ti. İkisi birden sevinçle sordu - -| — Biz de keçiler gibi meliyecel miyiz? Juan: | — Hayır, öyle yaparsanız anlar . İlar, derken endişeli nazarlarla Mia İya bakıyordu. Çocuklar uyur uyumaz Mia dışa rı çıkarak: — Merak etme Juan, dedi. Onla jen yanında söylemek istemedim fakat emin ol yarın ben çocuklarla beraber köprüyü geçmiye teşebbüs etmiyeceğim!.. Bu sözle yüreği rahatlaşan zaval lı çoban: kadar ufak ki, keçilerin (o arasmda kimse onların ufak vücutlarını far- ketmez, fakat siz!.. — Anlıyorum, Juan, her şey dü çalışacağım. Fakat çocuklarıma iyi bakacağına, karşıya geçtikten son. ra Langsinglerin evine götürece söz ver, Bir kere oraya yetiştikleri- ni duyarsam artık hiçbir endişem hislerini kargısi an olan yu ei dolu gözlerle fedakâr anneye baka rak sessizce ağladı ve sadece: — Onlar için hayatımı bile ver . meğe hazirım Senotita, Dedi. Mia tekrar karanlık kulübeye dön İmüştü. Ot minderde uyuyan ikizle- ah kadife üzerinde yer. i elmas gibi parlıyordu. ida tıpkı leştirilmiş Anna ve Aleksandrin onun gülüm -|9*k€'İsr evinizi basmak üzere yola| Bütün gece oturarak çocuklarını dü| semiye çalışan dudaklarının titre | çıktılar. Kaybedeceğiniz her daki - | şünen zavallı anne bir aralık eğile-| diğini, gözel yüzünün sarardığını)44 Aoyalmza malolacağından ace | yek Aleksandrinin kapalı gözlerini “93 gisi de le davranmaması rica ederim Muhte.| öptü; dudakları o yumuşak gözka, | derbire Miaya çevirdi. pakların altındaki mav dı ve sessiz gecede muzâtâ sin; — Fredrik, Predrikl, Diye inlediği duy ra Annanın küçük ç ını alarak evvelâ dural sonra kalbinin üstür ne onun ismini söyledi: — Fredrik! Yıldızlar birer birer sönmeğe baslamişte. Karanlık ufuklarda mü hem aydınlıklar belirdi ve Mia an- sak 6 zaman sizlıyan kalbinin derin- vle van, bir © İliklerinden kopup gelen haçiıriklar. İla doya doya ağladı. Çocukları şafakla beraber | yandır jtakrar anlattı “İZ; sa sakın bağırmayın: dalma nekri İ geçtikten sonra duyacağı w er su soğuk olur Meri Lansingin size veres leri düşünü yi ü Ki ama Anne sen müğuü,,? | “Dinleyin şocuklarım bon siz İ zibi küçük olmadığım için nebri g meğe kalkarsım Meksikalı nöbetçi İdemen farkına varacak ve bu hepi — Biliyorsun, dedi. Çocuklar © zelinceye kadar burada saklanmağa arpık par.” götürdü ve ge|, nehri nasil geçeceklerini | “Hayır, hayır, siz şimdi çabuk sahile inin, Güle güle Anne, güle güle Alersandrin”.. Mia çocuklarımın suya girip k3- İ çiler arasinda kayboluşlarını görün- (e hasretle içini çekti ve endişeli DA ha bir an bile onlardan #*- yırmadı. Sular derin değildi, biir kaç daki ka sonra karşı sahilde olacaklardı. Juan iri vücuduyla önde yürüyor” sürü de onu takip ediyordu, Fakat nehrin tam ortasında keçiler birde bire etrafa dağılmağa başladılar Karşı sahilden ve yonca kokuları hayvanları şeğir” mıştı. Juan müthiş bir hızle sa? koşan keçileri bir araya toplan: için son gayretiyle uşraşıyordü. Yavaş Yavaş yükselen gü“ ziyasında şaşırmış çocukların $W rahaten belli olan vücutlarını 8” ren Maia telaşla köprüye döndü” Iğü zaman Meksikalı nöbetçi” de olduğu yerde durarak sabit n? zarlarla aynı manzarayı seyr? tiğini gördü. Fodakâr anne ne yapacağın! anide kararlaştırmıştı. Kendi ke” dine “Çocuklarının selâmetle kar” şiya geçebilmeleri için nöbetçiri” nazarı dikkatini başka tarafa çek meliyim,, diyordu. Koşarak sahile indi, Bir an 1“ tereddüt etmeden suya girdi Giy” diği beyaz gelinlik elbisesinin £€© niş eteği çamurlu sularla yüzm” İ ğe başlamıştı. “Beni götmeli, muhakkak gör” imeli.. Oh Allahım nöbetçinin göf | yavrularımın jtehlikesizce karşıya geçmelerini sen de yardım et,,,.. Ettiği dualar hemen kabul © dilmiş gibi nöbetçi gözlerini bir gelen taze ot i Bütün gece nöbet bekliyeref İvorulan nöbetçi çocuk denecek kadar genç bir askerdi. Kendisir” den sonra nöbete geçecek arkad” sı köprünün başındaki nöbetö xulübesine gitmiş, sabah kahv€” i içen'diğer askerlerle gülü” gleniyordu. Hettâ köprünün 0 da düran Amerikalı nöbet€' de bir aralık gözden kaybolmu# tu. Köprüyü tek başına bekliyei İ Meksikalı asker hayatında hiçbi” "aman bu saatteki kadar yalnı# hk hissettiğini batırlamıyord" Yorgun yorgun etrafına bakın!” ken gözleri keçileriyle nehri gö çen Juana takıldı, Hiç kimseni karşıya geçmemesi İçin emir si” |mıştı. Yalnız zararsız ve fakir bi deli olan Juan müstesnaydı, o £€” | İsak hayal körüyordu. Güneşten K#” masan gözlerini yana çevirdi, Dİ sefer de nehre girmek üzere ol” mek için elinden gelen her seyi Ya.| yiz için do tehlikeli olacak Fakat | akat beyaz elbiresiyle dik ve msğ” pıyördu. Üzerinde uyumaları İÇİM (min olun Uk fırsatta nehri geçip | Miayi gördü. Artık yanılmıyordü” ot minderleriyle yastığını onlara br» wisi geceyi dışarda ge » re kuliğ eyi terketmedei el çocuklara ertesi sabah şafak atmadan daha nöbetçiler uyurken karşıya geçeceklerini iyice anlattı ve bir kere Amerika hududuna geç- İ vahıntra geleceğim. Haydı bakalım siz şimdi güle güle gidin Ve daima cesur olmağa çalışan (yavrularım, daima... “Anne”... İtalıp tekrar tekrar öptüler. “Geç katmıyacaksm değilmi An- yataklarını düzelttiğini sey Mia kapıyı açınca, gelenin keçi ço-İtikten sonra artık hiç tehlike kal -|ne,,? rur duran © güzel kadm da hsys' gibiydi. Korku ile dizleri ttriye” İgenç asker istavroz çıkararak dv” etmeğe başladı, “Maria, Marla Ser” tussina” Artık Juanla sürüsünü tamami)” ölü çıkan bir evin korkunçidört ayak üstünde yürüye yürüye) Çocuklar annelerinin boynuna a- (le unutmuştu. Gözlerini nehrin iç” de yörüyen kadınım parlak yüzün“ den ayıramıyordu. En nihayet bü * (Devam 13 üncüde),