N , : U İO Grande nehri üzerinde ki köprü Meksikyı OA- merika Birleşik devletlerine bağ. hyân gevşek bir halat gibi duru- yordu. Sıcak bir yaz ikindisiydi. Tunç yüzlü bir Amerikan nöbetçisi be- yaz keten üniforması içinde terli, yerek aşağı yukarı dolaşıyor, bu- naltıcı sıcağa lânet ediyordu . Köprünün diğer ucundaki Mek sikal nöbetçi ise kulübesinin yak: nında askerlik oyunu aynıyan kü- çük çocukları seyrediyordu. Sert bir vaziyette hudut levha. #sınm yanında duran komutan Pablo Hernandez küçük siyah gözlerinin sert bakişiyle nehrin Meksikâ sâhilini tekip eden tozlu yola dikkatle baktı, sonra yanın- daki emirberine dönerek haşin bir sesle “Felip, dedi, yarım saatten beri bekliyoruz; buradan geçecek- lerini söylediğin o iki küçük Ame. rikale içez nerede?.,, Pelipe isteksizce; “Dalma bu vakitlerde geçiyorlar, şimdi gelir- ler,, dedi. “Ya anneleri olan Rus kadın?.,, Zavallı emirber söylediği her kelimeden ayrı biracı duyarak, “O da gelecek, ânreleri her gün çocuklarını buraya kadar getirir, dönüşlerinde tekrar gelip buradan alır.,, cevabını verdi. “Her gün öbür tarafa süt alma: Za gidiyorlar ve aldıkları sütü bebek arabaları içinde taşıyorlar öyle mi*., “Evet komutanımı nebrin A: merika sahilinde oturan senyör Frederik Lansingin güzel cins ineğinin #ütünü alıyorlar. İnce dudakları istihfafla avr. lan komutan “Banker Frederik Lunşing! Ne tuhaf, dedi. Pelipe, yavaşça mırıldandı: “Karmı çök güzel, fakat yürü - yemez, önü bir kere Atabasındı görmüştüm. , “Şimdi bu lâfin ne lüzumu var? Bana 6 iki erzak paketi hakkında malürhat ver.,, “Onlar hakkında hiç malüme- tım yek, kömütanım.,, “Yaltaklanmağı birâk ta cevap ver, © çocuklara bu paketleri ve- ren kim? İbtiyar bir adam #w?., “Hayır, genç bir adam Dö- nüşlerinde genç bir adam küçük kızlardan bet birinin arabasma kâğıda sâtılmış bir miktar yiyecek kor: gocuklar da bu paketleri o a- damim ihtiyar annesine verirler. Genç adamın pasaportu olmadığı için kendisi getiremez. “Niçin pasaportu yok?.,, “Bilmiyorum komutanım, eğer çocuklari görürseniz masumiyet- İerine siz de inanacaksınız.,, Eğer... Komutan, kılıcını hızla çekti ve çevik bir hareketle Felipein titri- yen dudaklarına yaklaştırarak ba" firdı: “Dilini tat ve verdiğim mitleri İyi hatırla, “Bâşüstüne komutanım... Göz yaşlarını zorla tutmağa çe İışan Felipa başmı nehrin karş sahiline çevirdi ve gözleri, Ams afla cihetinde sahilden çok dmuyam külçiik, münbit bir vadi geni, Keçtlerini her gün Meksikadan bu küçük vadiye otlatmağa götü | yerde Haldı ven kardeşi Juanı uzaktan gör. mek dahi Felipeye teselli veriyor- du. Juanım keçilerini otlattığı bu vadi yonca ve kokulu otlarla dolu idi. Halkın rivayetine göre Juan anadan doğma aptal olduğu ve bayatını karanmağa muktedir ok madığı için o küçük arazi parçası ilâhi bir kuvvetin tesiriyle daima yeşil ve taze otlarla dolu bulunur du. Juan bu yaşa gelinciye kadar hiçbir suretle rahatsız edilmemiş. ti. Birçok iheilâiler olmuş, Bükü metşekli-değişmiş Meksika sefa" let ve ızırap dolu seneler geçir - mişti fakat bunlardan hiçbirisi Ju anın hayatına tesir etmemiş, o ge ne keçileriyle nehrin kenarındaki sazdan kulübesinde rahat yaşa - muş. l ELİPE kardeşini daldı. Bir kayanın rinde oturarak keçilerini yen Juanın gözleri bir seyre üze gözetli. kere gök yüzüne takıldı, sonra sıksık köp- rüye bakmağa başladı. Juanın fi- kirlerini okumak güç de Fe. libe kardeşini o kadar iy yor- du ki: hattâ şu dakikada bile © nu basit kafası içindeki düşünce. leri birer birer okuyabi Mi- nasır bakışlarım köprüden ayır - Mmıyan Juan şimdi şöyle düşün. mekteydi: “Küçük kızların buradan geç me zamânlârı, yaklaştı. Biraz son ta melekler gibi altın saçlı iki küçük kız buradan geçecekler, köprünün ortasına gelince ellerile beni selâmlayacaklar ?.., İşte nihayet kızlar göründü ... Juan oturduğu kayadan kalkarak gözlerini onlara dikti. Küçük ço- cuklar oyunlarını bırakıp hayfan İ hayran kızlara baktılar. Gümrük memurları ve nöbetçiler kambur- latımı düzelterek doğruldular. Her; kesin yüzünde tebessüm alâmet"! leri belirdi. Yalnız komutan Her- mândeğin sert yüzü değişmedi. “Belleğiğimiz çocuklar bunlar m? “Evet kornstanım... “Gök iyi, söylediklerimi unut. Kamutan sert adımlarla uzak Lâştir. Fökat Felipe, her gün ap veren küçük kızlara birai dahs bakabilmek için bir dakika olduğ” Anneleri Mia ile yürüyen An aa ve Aleâtmiri in dümdüz üzer bir tarakla arkadan tutturulmuş Yi tu. Gözleri mehnekşeden döha yu, siyaha yakın fakat tamami siyah olemiyanı bu güzel bizm pen be yanaklar: İki taze gül yaprağı: nı andırıyordu. lal kardeşine gülümyerek selâsr | - plâtin sarları arkaya taranmış vei” Haber'in sayfalık hikâyesi Mehtaplı bir Geceydi... Çeviren: LÜTFİYE GÜRLÜK Annan dağnık buklelerle yü.f “Bu köprüde askeri sizamlarla zünü çerçeveleyen saçları daba kısa olmakla beraber rengi aynen kardeşininki gibiydi. Siyah kivır- cik kirpiklerin çetçevelediği gör“ İler derin ve parlaltı. Çocuklarıma hiç benzemiyen u- zum boylu, sakin tabiatli cesur Mia eğilerek ilk önce daha uslu o. lan Alexandrinin açık alnını son- râ Annanm küçük kırmızı ağzım öptü ve; “Haydi güle güle gidin sevgili yavrularım!.,, dedi. “Allaharmarladık, anne..., Çocuklar köprüye dönerek be bek arabalarm: kaba tahtaların ii- zerinde itmeğe başladılar. Yolda rastladıkları herkes onları bir iki kelimeyle selâmlıyordu.. “Bonjur Anna ve Alexandrin.. n “Bebekleriniz na Jar için mi alıyorsu: “Bebekler için mi dediniz? Ta- bii bayır; kendimiz için alıyoruz Bebeklerin midesi yok ki!.. Karım Tarı taşla dolm.. Ama bizim mide- miz annemizin de söylediği gibi özima boş. İşte senyör Frederik lansing de serf bunun için bize husust bir inek aldı". Bir kere çocuklarla şakalaşmak istiyen genç bir Amerikalı asker; Annanm bebeğini atbâdan çıkar. m ve kaza ile neher düşütmüş- tü, İki katdeş köprünün parmaz- Uiklarına koşarak yaşlı gözlerle a- şağı baktıkları zaman bebekleri. nin, etekleri aşılmış, ve İslları yanma sarkmış olarsk kendileri den uzaklaştığını görmüşler ve oldukları yerde hardhetsisce du- ak bebeğin Juan oturup ke. ailerini bekleiği Bayaya değrt lenidiğini söyrstminlerii. #onra Anma ümit dölu bit ses 'e: “Juan bebeğimi Büurlatesdk, ye bağırmış, fakat bebek birder ire suyum derini histine dalars' ören kaybelamıştu. Bu vaziyet kârşısında gök mir eesir olan asker: “Böyle olaca - ğrm bilmiyordum, diyerek (söze berlimek istemiş, fakat yatma yaklaşan bir gavu; sözünü kes . Sütü on hiç ilişiği olmıyan bir kanun var- ır. Şu çocuklar kat'iyen rahatsız edilmiyöcekler, bebeklerine kimse dokunmıyacak, anlaşılıyor mu?,,, “Evet efendim.. Çâvüş sesini alçaltarak sözüne devam etmişti, “Söylediğim şey-| ler anneleri için de muteberdir, “Armeleri mi?...,, Genç asker, ayakta durarak kız larının uzaklaştıkça ufalan küçük vucutlarını gözleriyle takip eden Miayı görünce gayri ihtiyari şap- kâsmı çıkarıp (o yüzünde iştiyak, şefkat, gurur ve endişe izlerini bi. biribirine karıştığı genç ve güzel anneyi selâmlamıştı.. ŞTE bugün de Anna Alexânârin — anneleriyle wedaliştıktan sonra köprüye geçe rek Amerika hududundaki şehrin weâk kaldırımlatında yürümeğe başladılar. Yolda, dadıları ile gezmeğe çıkmış gayet şik iki çö cuktan birisi Alexandrine taş att, Zavalli kızcağız bu çirkini muame. le karşısında dudakları tttiyerek; “Haydi karşı kaldırıma geçelim, Anna, dedi, Oran daha serin.,, Anna, “annemize söyleyelim eğer duyarsa çok üzülecek!.,, di- vererek Alexandrini takip etti, İki kardes, sonra müteessir o gözleri biribirine baöktılar, Hemen hergün bu gibi vak'alarla karşılaşıyorlar. di, Hattâ şimdi bile 6 iki/kocuğub «nhsi bir zevkle arkalarında “Oh, «isin babanız yak ya, di sesleri kulaklırmda çınliyordu. Böylece Anna ve Alesardri buna benser dha banka & Terilen mümkün metsbe ve koyttdar, İyte #'hayet ve hartinel'sri-in süsledi a0) ke. mer kapriyle Lansinig maiikinş | * iy » göztsü. Tklaler büyük bir teselli ve meir. namiyetle aralık kapıdan içeri terek arabalarını bahçedeki geniş havuzun kenarma bıraktılar. Son. sa iri bir çam ağacının gölgesinde yeinde Otüran kadının davetkâr saklı olduğu bir tabloy. kollarına koştular, Ön safhayı Mia, Meri ve Fr© Meri Lansing, çocukların her derik teşkil ediyor, daha gerileri* birini. bir tarafına âldı ve kendi.' ,Böbetçileriyle köprü ve daima k* disine hasretle bâkan sevgi dolu' çilerinin yanında durarak kendile” gözleri öptü. fine gülümsiyen Juan duruyo Beş dakika sonraki kardeş, du. hizmetçi kız Pilain (getirdiği «6-| Fakat bu hayat tablosusun çi ğuk domates suyu ve muhtelif şe. ötesinde ikizlerin gördükleri pl de .İ” Meveidiyetleriyle Tde yapılmış o sândoviçlerie yorgunluklarım gidermeğe çalışr yorlarâr. Tır Gal mtlgrirnm ağır ma İesilisrendar edi sesler ni düyübildiği' sut i bek. yen Meri görlerini oğlirdan e yırâmıyordu. Sağdet dölü bir kaç dakikadan sonra ikizler gene dö. şmedekler ve gene ertesi güne ka” dar bitmek bilmiyen uzun dakika. ları saymağa başlıyacaktı. Sandoviçini bitiren Alexanârine İ merakla serdu: “Meri, boğün ne yapacağız?., İ “Ne istiyorsunuz? Oyun öyna mâk mi, yoksa bir hikâye mi?.,, “Hikâye... Meri hikâyesini bitirince ineğin sağılmak “üzere olduğunu haber aldilâr. o Hiğmetçi kez tekerlekli sandalyeyi itmeğe Başladı. Küçük kafile iteğin sağılışımı seyre gitti ipe süt kovüsinr tam eli. ne alacağı kapımsda Be otomobii gürültüsü ren çocuklar sevingia onu karsıla mağa giderek günlük eğlencele ine davet etti Genç ada; ahıra gitti, Bi göten esdi, k İ geri çekildi ve Fred. | sıkları parlayan | ni bir dakika ikizlerin zdirdi Sönra kumral bişi ineğin yu. kollasını sıvayaral ivett gözleri üzerinde ! muşak kama dayıyarak kovayı i sütle dotdur Bir gün a gıpta bit issle anvesine Alexanı görle tinin tepkr Prderiğinkine benze.! Aliğimi; söyleyince Miz: “Böyle! İ vânanız şöyler söyleme: “Diye lu | sal tipki , demi Frede anneleri, o haytet etmişler. bir türli anlayama Atina ile Alexandrinin Galr yegâne bildikleri i zlâkadar 8. redesik ve Meri. Hayatları upkı bir tabloya benziyordu, Mühim şahısların ön safhada, diğerleri-İti sırâda bahçe | duyulda. Prederiğ'n geldiğini gö | cenin de şu kü) de anlayamadıkları bir takım saf neler vardı ki bunlardan biri M& İrinin düğün günü idi. Her gün bu saati, küçük kızla.) Frderik onlara bu günü ana tığı zaman Merinin beyaz duvağ' içindeki muhteşem. güzelliğini * rışın bir ilâh gibi daima yanı duran Frederiğin kolunda mibf” ba yürüyüşünü hayallerinde ©” landırmışlardı. Yürümek... yürürken görmemişlerdi. İ Onlar Meriyi Hi Kata” İ ının içindeki gölgesi resimde rinin bir tül ve çiçek bulutu bi” linde âdeta uçareasına kilise İ kapısı önünde bekliyen otomobil doğtu ilerleyişini görür gibi muylar fakat Frederik daha baş” eylet de anlattığı zaman “Hayf” yır, bir gelin düğün gününü bu kadar acı çekemez,, diye kırmışlardı. O güzel gelinin hattâ arabi” bile yetişmeden ayaklarına nüsül isabet etmesini ve ondan $0f bir daba hiç, hiç (yürümem akılları kâbul etmiyordu. | Bundan . başka hayalleri! yerleşmiş ikinci biz tablo vardi? saçları bir İkordelâ ile ar irülmuş, omuzlarında jile beğayz * #ramna gömülerek f” ile İl tan Meri. O evlendiği gündenkeri yi ayni yatakta yatıyordu. Odasi” yegâne basit eşyası bahçeye ğ kan pendetein önünde yeri silmiş bir dikiş makinesiydi. MERİKADA terzilik Yİ pan Mia, Rus asilzad2i” rinden birinin kızıydı. Memleki” ni terketmek meebuiryetinde Lu İ drğy zaman Parise giderek orsğ” İki meşhur terzihanelerden Te çalışmıştı. » göle” ten başka hiçbirşey getiri” im!.,, derdi Fakat Amerikada otutmaf”. müsaade edilmemiş, yalım of” çalışmama izin verilmişti. ia Mia burun için nehrin Mels” sahilinde oturuyor, gündüzleri # merika hududuna geçerek müft ilerine dikiş dikiyordu. Merit” “İlan üş şefıs vardı: “Anneleri Misigeyizini de Mia hazırlamış V8 | meş'um hâdiseden sonra da ge ona dikiş dikmekte devam eti