18 Nisan 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

18 Nisan 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

j va Mk, aslen Fransız o da Lödu isimli biri. Bir aa Kadın yüzünden Sİ ed, Furlong? iz Srev meselesi için geldim. / diz Söyle bir görmek is H e. hay, komiser Rid de biraz 23 Bidecekti. Beraber olur- , “grevin kardeşi Londra- Tet orada göreceksiniz. Taha ederim, Komiser Rİ. Kid, MZ <tmem ya? v İ Baar M. Furlong, de ; © çok memnun olurum. b yı gekkür ederim, yada: mi ye Malümat elde edebildi- i Sa Furlong? ani halde maktule taya, $1 mertebe (azla malü- Bi “mağa çalışıyorum. X İ€ ayni fikirdeyiz b g Müdürlüğünün bir otomobili ki; bekliyordu. - Furlong, i Yanina geçti. Komiser: kaç, Clayeti tahkikatile baş- eş ilar meşgul oluyor ama, Mi, peni de alâkadar olmamı 4 sebeble evvelâ oraya gide. Yödüyu tanır mıydınız? zi tanımıyordum. Fakat İy.. > ©Pey malümatım var. ha İA ahçılıkla işe başladı, Son” bi VE metrdötel oldu. Zeki | malâmatlı biriydi. Son tâ; pt vardı. Yatak odasının koridora açılan ikinci kapısı battal edilmiş. ti. Böylece apartımana ancak salon unu sanıyoruz. Ar. | kapısından girmek mümkündü, Rid saatine bakarak: — Burada yapılacak başka bir şey göremiyorum. dedi, Pettigrevin kardeşi de bizi bekliyor. Sivil polisi orada o nöbetçi bıra karak tekrar otomobile binip pek u zakta olmıyan (o Pettigrevin evine gittiler. Müteveffa Pettigrev apartımanm da hizmet için temiz bir aile almış tı. Erkek uşaklık yapıyor, karısı da yemek pişiriyordu. Kapıyı uşak, Grin açı . — M. Lâvrens Pettigrev sizi bek- liyor. Maktulün kardeşi şişmanca, elli beş yaşlarında biriydi. Komiser: — Sizi beklettiğim için aflediniz, dedi. Bir iş yüzünden geçiktim. Sizi M. Furlongla tanıştırıyorum. Tah- kikatla Sir Peter Til namına meşgul oluyor. M. Furlong... M, Lâvrens Pettigrev... Fuflong uzatılan tombul eli sık. tı ve birkaç taziye kelimesi söyle di, — Teşekkür ederim M. Furlong. Ne feci hâdise! Kardeşim Tomla a. ramızın İyi olmadığına şimdi ne ü- zülüyorum bilseniz... Furlong sordu: — Dargındınız demek? — Hayır, aramızdaki soğukluk dargınlık derecesine o varmamıştı. Tomla benim karakterlerimiz biri- N ve 1 : ” mlarda “Münderen klübü,,nde | birine hiç uymaz. Ben sakin tabiat 4, Zilaviniydi. Bu gibi yer Ji bir adamım. İkimizde şehirden is, X kavgalar olur, Şefin; ki <İtİĞİ gibi kadın. meselesi İhr, © Gikan bir kavgada öldür) a sı muhtemeldir. Bay re klübü, mü dedi. N öyle bir yer bilmiyorum. Seden bileceksiniz? Bu nevi © kadar çok ki, mantar biter ii, orlar, bir müddet (işleri du WN sonra kapatıyorlar. i “Mandaren klübü,, leri, iyi. pride bu yer? *4 Lion Samare'an i Bir bar için çok uzak bir semt! mi di orasının moderleştiğini * Musunuz? Eski binalar ta “ek büyük apartımanlar ha- yn Şeridi, Şehrin moda bir sem h Simdi orası... — ir ie bir yatak odasile bir salon. » tİküçük bir apartımanda Kiye taydı. Sivil bir polis orada © &üon kapısının arkasında * İşaret ederek izahat verdi: Ceset burada — bulurdu. Fo 4 dâ görmüş olacağınız veğ” ö an vurulmuş. Katil onun € İçeri girmiş olacak. Tah” Pieğ göre Lödu kapıyı anahta. Ti Sak üzere öne geçmiş, kapıyı KR, **Onra elektriği yakmak için “$ Tam bu sırada katil bıça” Se, sirtma (yerleştirmiş ve “İç, Sllaya sallaya çıkıp gitmiş. İtin,“ öğleye doğru kapıçı kadm h 8 Geceleri geç vakit, hattâ sa- Vay,» “rkenden evine dönmek İ- “İn, , “laydı. Kapıcı kadın ona sa. e ahvaltasmmr verirdi. Lödu öğle 4 am yemeklerini barda yerdi. 3 hi üz müsmade ediniz. Evi göy £ komiser cevap verdi: ayır. Sinema ve zabıta To TE Sayesinde o mücrimler cü- 4 İliyecekleri zaman eldiven giy v, Mzimeeldiğini öğrendiller. a Meslek tecrübesinin kazan: m, > bir çabuklukla komiser sa- yatak odasını araştırdı. “sile salon arasında bir ka” . > uzakta büyüdük, Ben babam ölü. münde onun mesleği olan noterliğe | intisap ettim. O dahâ hüristi, Lor” draya geldi ve garetecilikte ilerledi. Fakat dargın olduğumuzu sanma” yın. Sadece likirlerimiz uymuyordu. Biribirimizi nadiren görüyorduk. Memlekete geldiği o zamanlar evi" mizde kalıyor, karım rahat etmesi için elinden geleni yapıyordu. Komiser Rid sordu: — Onu en son defa ne zaman gör dünüz? — Bir seneye yakın oluyor. ÖL! — Evet. Esâsen aileden bir biz muş. Bu kâ) muskuzl dürüldüğünü öğrenince ne kadar gün, bu saat Kursanız her şey, ber iş bozulur. Nakleden: F.K. ! üzüldüğümü ve ayni zamamda şaşır” dığımı tahmin edemezsiniz. İ — Kederinizi anlıyorum ve böyle bir zamanda sizi rahatsız ettiğim i- İçin de müteessirim, fakat mecburi. yet... Evrakına baktınız mı? İ — Evet. Çok bir şey yoktu. Bana hir mektup bırakmış. Başına bir fe- lâket gelirse bunu hesabının bulun | duğu bankanın direktörüne götüre* | rek oradan vasiyetnignesini almamı yazmış. Komiser; — Ya? dedi. Şayanı dikkat, — Ölümünü bir hissikablelvu. kuyla anlamıştı mu demek istiyorsu” nuz? — Aşağı yukarı, evet., — Yanlış düşünüyorsunuz. Çün- kü bana bıraktığı ve şimdi size de göstereceğim mektubu beş sene ev. vel yazmış. Hatırlıyorum, bizim eve misafir geldiği günlerden (birinde, otomobil kazasma kurban giden bir ahbabımdan bahsediyordum. Vasi. yetname falan hazırlamamış olduğu için ailesinin vaziyeti karmakarışık olmuştu. Ben bunu söyleyince “be- nim başıma böyle bir şey gelmez, dedi. “Ben intizamı severim. Vasi- yetnamemi çoktan hazırladım. Ölür sem bankamın direktörüne müra. caat ederek vasiyetnamemi alırsın... Güldüm ve ondan evvel ölmem da- ha muhtemel olduğunu söyledim. Kısa bir süküttan sonra Rid: — Kardeşinizin evrakına bakma” müsaade eder misiniz? dedi. — Hayhay, size yardım — etmeği çok isterim, Kardeşimin katili bur dunmalıdır. Bütün evrakı burada... Yanıma verilen polis memuri raber bankaya giderek oradaki hu- sasi kasasından hepsini almıştım, Evrak, komisere yeni hiçbir ipucu vermedi. Kısa bir vasiyetname ile, Pettizrev, bütün mirasını Kardeşi" pe bırakmıştı. Aynca o uşağı Grin; ile karısına da bir miktar para ayır mıştı. Evrak arasında vasiyetna” | mesinden başka birkaç tahvil ile bir | masraf bordrosu vardı. — Her şeyini size bırakmış değil mi? varız. (Devamı var) KAHRANAN HAYDUL Altiyeriye doku- danı tevkif edeyim. Fakat saate kalmaz sarayımız muhasara — Bonsuvar! Dalgm dalzm düşünen Bertron bu sesle birdenbire irkilmişti.. Bu Olga idi. Bertron da zaten bu an da bu kadını düşünüyordu. Olga iki gündenberi otelde de. gidi Ve şimdi hiç haber verme- den birdenbire otelin tarasasında katşısına çık'yordu. Delikanlı, genç kadının elini öptü ve tarasanın kenarma daya» | narak onunla Konuşmağa başladı. Karşılarında ay, harikulâde gü.| zel pıritılarla denizin sathını yal- dızlıyordu. Oiga: — Allahım, ne güzel bir gece! Diye merıldandı, Genç alam şimdi onun ellerini tutmuştu; — iki gündür neredeydiniz, ne yaplınız?. — Bertron, çok mütecessissiniz. Halbuki böyle olmamağı bana sa bu vaadinizi unuttunuz mu ?İ İki ay evvel tanıştığımız zaman! aramızda böyle bir karar verme.| miş miydik?. Nitekim siz benim kim olduğumu bilmediğiniz gibi, | ben de sizin hayatınıza ait hiç bir | şey bilmiyorum, Bunun böyle ol-| ması lâzımdır. Esasen bu sir aşkı. mızın €n güzel taraf: değil mi ?.. Her şeye rağmen aramırda böyle bir sır bulunması, daha güzel, da- hâ romantik değil mi?, — Peki, öyle olsun.. Fakat e. minim ki gene gidip şu küçük Fen lon Vareşi götdünüz.. il Casus. Çeviren arasında yaşamasına imkân: kal madığmı yazıyormuş. — Bu bir suiistimal işi mi, yok. sa bir casusluk mu?. — Anlaşılır gibi değil!, — Zannedersem siz onu bir gün evvel görmüştünüz.. — Siz bunu nereden biliyorsu- nuz?, — Evvelki gün sizi Zolon da gözmüşler., — Ne o, yoksa beni takip mi et orsunuz?, yır.. Yalnız sizi sevdiğimi bilen insarilar var. Şimdi ağır adımlarla yürüyorlardı. Uzun bir şüküt olmuştu. Son. ra Bertron yavaş bir sesle sözüne devam etti: — Yarın beraberce bir gezinti yapabilir miyiz?, — Hayır, buna imkân yok.. Ben bu gece gene gidiyorum. — Nasıl? Bu gece gene mi gi- diyorsunuz?. Nereye vene için gidiyorsunuz ?. — Çok rica ederim Bertron, gene beni istintaka başlamayınız. Eğer bu huyunuzda devam ede- cek olursanız sizi bir daha görme, mek mecburiyetinde kalacağım, .. Buna İnanınız... — Olga, beni seviyor musü- nuz?, Olga genç adamın ellerini tut- tu: — Sizi seviyorum, Bertron, de. di, sizi temin ederim ki hayatımın &n güzel saatleri sizin yaınızda tarasada pine -İseçirdiklerimdir,. Sizin yanmızda danbire Saip & dn düğum zamanlar ,kendimi em- — Bana mülâzim Vareşden bahsetmemenizi rica ederim, — Ya!,, Neden?. — Vareş kaçmış, ve ortadan yok olmuş.. Bertron, genç ve güzel kadının gözlerine dikkatli dikkatli baktı. — Kaçmış mı? Ne zaman? . — Dün,. Kumandanma bir de küğrt berakmış ve ortadan kaybal. niyette hissediyorum. Sizden başka kimse bana bu emniyeti tel- kin edememiştir. Hayatımm ne kadar müşkül ve nasıl tehlikeler. le dolu olduğunu bilseniz.. heydcan içindeydi. O- üstüne doğru çekti: — Hiç olmazsa ne zaman dö- neceğinizi söyleyin bana.. — Yarın akşama doğru dönebi. a, yapıığı Du na ân sonra artık onların iki yük emeller peşinde koşuyordu, İeceğimi o zannediyorum.. KAHRAMAN Fi Altiyeri fazla olarak daha bü- Haydi| artık gitmem lâzım Bertron.. Ba- : SUAT DERVİŞ na böyle elemli gözlerle bakmayı- nız. . 0.4 Genç kadının , otomobiline bi. acrek uzaklaştığını gören Bett- ron birden yerinden doğruldu ... Ve ani karar vermiş bir adam tav- riyle telefona koştu... Uzun müdiet konuşmuştu, Bir j kaç dakika sonra o da bir otomo. bile atlayarak hududa dağiru sür- atle yol almağa başlamıştı. Olga otomokilinde artık Mon- te Tulonun ışıklarını görmeğe başlamıştı. Genç kadın başka bir otomobilin bir kaç zamandanberi kendisini takip etmekte olduğunu hissetmişti. Bir çok kıvrılışlarla dolu bu yollarda olanca hızıyla ilerliyordu. Başını geriye çevir . dikçe arkadaki otomobilin fener« lerini görüyordu. O, bu bozuk yo- la daha kestirme olduğu için gir. mişti, Arkadan gelen otomobil de ay- nı yola sapmca, artık takip edil“ diğinde şüphesi kalmamıştı. Yü. zünün mânası değişmişti.. Sol eli ni yağmurluğunun cebine sokarak küçük tabancasmı yokladı. Kendisini takip eden acaba Bertron mu idi? Eğer öyle ise 0- au artık bir daha görmiyecekti... Artik o, mânasız kıskançlığı ile tehlikeli olmağa başlamıştı. Ka. bahatin asıl kendisinde bulundu- gunu bu genç adama karşı hisset- tiği zaafın ne kadar münasebetsiz olduğunu düşünüyordu. Bu meslekte en wfak mânada Zaten Bertrona karş: duyduğu his ufak bir kalb rabıtasınşlan çok daha kuvvetli bir aşk değil miy. di?. Şimdiye kadar hiç bir erkek onun kalbinde Bertronunki gibi bir yer işgal edememişti. »s Arkasındaki otomobil gitgide yaklaşıyordu. Bir kilometre, daha gidebilse emin bir yere ulaşabile- cekti, Evvelâ, kendisini tekip eden o. (Lütfen sayfayi çeviriniz ) AYDUD 193 tutar, mücadele etmeğe hazır bir vaziyet alırdı , bir kalb râbitamna yer yoktu... Mahvolur.. Kendi menfaatiniz namına beni bir dakika dinleyi. nİZ, » Foskari geri çekildi, elini al- mına götürdü.. Bu sırada muhafızlar zabitle- ri ile beraber koşmuşlardr.. Foskari kendini çabuk topla- dı. Muhafızlarn zabitine sert bir sesle: — Ne 0? Ne var?.. Niçin gel- diniz? diye bağırdı... — Pardon maonsenyör.. Bizi gağırdınız, zannettik te, onun için. » — Yanlış işitmişsiniz., yalnız bırakın... Muhafızlar şaşkın bir halde, çekildiler. Cumhurreisi, polis müdürüne döndü: — Şimdi #öyleyiniz. bakalım, sizi dinliyorum, — Monsenyör? Bütün ihtilâl heyetini azaları ile beraber şu anda avucumun içinde tutuyo. rum.. Biliyorum ki başkmanda- rınız bu heyetin reisidir. Siz de benim kadar Altiyeriyi bilirsi- niz.. Böyle mühim bir işe teşeb. büsten evvel her halde lâzım gelen tedbirleri almıştır. As- kerlerin ekserisini (o kendisine bağlamıştır. Şimdi emir veriniz. Hemen gidip bizzat başkuman- Beni altına alınır, askerler isyan eder. ler.. Artık ne yapacaklarını 6 zaâmân kendileri bilirler, , Foşkari; — Mahvoldum, diye mırıldan- âi. Poliş müdürü devam etti; — Halbuki monsenyör, Alti- yeriyi tevkif etmez, ihtilâlcileri kendi işlerine terkedersek, arka, larından da sıkı bir tarassut ağ: kyrarsak onları daha kolayca el, de edebiliriz. Poskari gittikçe sükünet bu- Juyordu. Kido Cenaro: — Müsaade ederseniz fikrimi söyleyeyim, dedi. — Söyle, Cenaro, söyle.... Sen bugün bana © kadar büyük bir hizmet gördün ki, her şeyi söy. lemeğe hak kazandır. . — Monsenyör.. Ben sizin yerinizde olsam evvelâ Altiyeri tarafından verilen liste Üzerine hapse atlmış olanları serbest bırakmak ile işe başlardım. Roskari biraz tereddüt etti, Sonra; — Hayır, dedi.. Olmâz, mâ- dem ki bir kere hapse girmişler, — Fakat, bu betbaht masum. Jarın evserisi sizin dostlarınız .. — Hapse attığım için şimdi size Eline geçireceğine artık iman ettiği tumhurreislik makamı daba ziyade büyütmek, o makâ- mı kraliyete çevirmek arzusun- da idi, O zamün daha kadir, daha ka- hir bir diktatör olurdu. Kendisini şimdiden aerınn kral ve imparatorları Şarikenle- ri, Birinci Fransuvaları ile bir seviyede tutmağa başlamıştı .. Fakat bütün bu işlet acaba neden pek çabuk ve kolayca meydana gelivermişti?, Niçin © zamana kadar düşmanı zannettiği Vene- dik büyükleri bire rbirer gele. rek kendisine iltihak etmişlerdi. İşte kurulan ve meydana ge- len ihtilâl tertibatının karatlık ve esrarlı noktaları buralarıydı. Öyle zannediyordu ki, meç- hul bir kuvvet talihini eline 2- mış, keniisine yardım ediyor ve zalere götürüyordu. Bazan da aksini düşünüyordu. Zannederdi ki Foskeri her şeyi biliyor. Kendisi ile eğlenmek i- çin şimdilik serbest bırakıyor.. İlk can alacak noktasından vur- mak için münasip vaktini bekli- yordu . O zaman yumruklarını sıkar, asabını gerer ve irade metane- ti benliğinden (daha kuvvetli yer Bütün bunlar ise Leonora kar şı hissettiği ateşli ile birle- şiyor, mevcudiyetini büsbütün eziyordu. Bü hırs tıpkı ilk gün- lerdeki gibi şiddet ve kuvvetini hâlâ muhafaza ediyordu. Altiye- ri bazan Leonordan korkuyor, bazan ondan nefret ettiğini zanne, diyordu. Son ümidi başma dükâ- ık tacini giyeceği günde idi. — Leonor ne olsa, gene bir hükümdar, bir cumburreisi kızı- dır, diye düşünüyordu... Evet, Rolanı istemesinin sebebi onun bir gün cumhürreisi olabileceği- ne ihtimal vermesindendir. O mevkie benim çıktığımı görün- ce kimbilir, belki beni de sever. Bu suretle Altiyeri -iki maksadı birden takip ediyordu. Bir taşla iki kuş vuracaktı ... Bu iki düşünce Aitiyerinin hare- kât ve icraatına kuvvet veriyor- du. İşte başkumandan, Foskarinin huzuruna girdiği zaman böyle bir ruh haleti içinde idi, Hattâ ufak bir şüphe görmüş olsa he- men cumhurreisini hânçerleme- ğe hazırdı. Foskari tatlı bir tebessömlez — Ne iyi ettiniz de geldiniz, aziz dostum. .Sizin mevcudiyeti. niz benim için hakiki bir emni- gi

Bu sayıdan diğer sayfalar: