eni İNE" SAK 1440 ir, 740 . a ep bep öyle kı ğ 1 uşan, soğuğun ik gg Cebit ettiği ürkek bir güzel ti, önün, onların gerçekten geldiği: Binler çzön hep böyle çiçekli, ılık Mi Seka künu haber veren bir ha Sarmalar arda çocukların uçurtma Ben, gi sizde hoşlanır mısınız? isi sadece bir tabaka © beyaz di ii 26 arşın da ipliklen iha cilalı #ter renk renk (kâğıtlar, ee *r ve kulaç kulaç kınnapla a rak yapılmış olsun, ierdg #1 pek severim. o Onların taraf, — Şu tarafa, şimdi bu MARA, şa, “04 salına süzülmesinde in- bir hay m bir hürriyet hayal ettizen ak, li Onları aşağı çekivere- İlân pp İDİ veya parçalayıverecek 0 “lap, SAPI Uwutmuyorum; fakat biz büpy, PX Görmer, hissetmeyiz ve İsin onların; “Uyduk dili di- Yeryaşe, “Ül uydu havaya, diyerek iy, ea dolaştıklarımı zannedebi- k. Sak yaglama elinden çıkan bir e de haynta benzer bir şey büyü,“ kübildir: gemilere, bilhassa Da Behilere bakın, canlıdır sa İs ki, 5 Etomobilde, tayyurede böy- " Saha ılk vardır, Fakat o zeha- kendir kaybederiz; onların kendi İetieyar'& hareket etmedikleri, Men ki sıks İptizamdan he- 13 198 öy, Olur, Yollarını değiştirmez» Gt era, Glnlenmeleri, biraz da şöy İMAR yy ömivermeleri taümkün lari Male £ Çarpar. Uçurtma öyle değil- Mn sadece kendi (keyfine Mu uzun zaman vohmede- li RA çamlar dörüşlürürler, azaa Mİ esir ulmağa çalışır, hiç na yet Ayağı İnmeğe mecbur eder, İitden hoşlanmam; benin eni YA sevdiğim serazatlığı, ki Stj, Yine karışmak ve kimseyi i istemez tiği ne karıştırmak Ün lkmesiiir. Onda yalehğin, i İd e İsinde sükün ve bahtiyar” he Bag salin görmek © isterim, bip da gürültüsüz, dağılağasız "eedir?... Başka oyunlar ço- N İrir, bağrıştırır, dövüştü Pl mahalle aralarındaki top vali Kay, sokakta giderken bir ta- kali Stma ayak topu oynamağa Me Jar çıkacak diye ödüm “ukte “İF Sey göyliyemezsiniz; ço” bi i a yacak. Her çocuğun da, : için bahçeli bir evi olmaz ange de €vlerinden uzaklara gis “ilgi, Bu imkânları bulamadık den teak topu oynamak zevkin” İtem, rün kalmağa razı olmaları" Ml miğiek e en büyük gaddarlık de- lop |, Hayır, yanlarından geç sü dügme inecek veya gözlüğü: LAN, ün eek diye korkmama rağ” A... ların Dyununa ses (o çikar” büyü pa uçurlmayı, "4 düyg, ltüleri, insanın gözlüğü “ği içi Mek gibi tehlükeleri olma” ) d6 severim. Elbette, uçürt” Socukların da kavga çı Söğüşüp dörüşmeleri ka" #t bu nevi gürültüler koş” İNN imajı, aklambacın, top oyunları: Araya Pim olduğu halde uçuri” ardı ey hiyetinile değildir. Hiç par Kir gop den uçurtmasını uçurlan dile, ye üsavvur etmek mümkün Yar; faj > coğu zaman da böyle 0- ede, bir çocuğun bağırmadan, J an geçenleri rahatsız kii Oşmaca veya (op oynama- iy Yemezsiniz, Ü Fürsey İY severim ve.ne zaman İzik ürep uzun uzun bakarım. ğe Şocukluğumdu uçurtma İcin, SAMA müsaade etmedikleri benii, gi Nemrud'un okuna mi Le ? me idi? herhalde gök- da An © renk tenk kâ- İM bir isyan olduğunu Kimbilir? bugün onu se- e ir timsali diye görmem İce Ni rür. a 3 ha ke, $ fak, key md bana onu yasak Nurullah ATAÇ & i “ ai fi Net Mimar Sinan ihtifali münasebetile bir eksiğimizin münakaşası ÜRK milleti, bütün milletlerden fazla kadir bilir bir mil lettir, buna şüphemiz olamaz ve kimsenin do o şüpbesi yoktur. Türkün, tâ ilk smurlu ecmiyetler devrinden Itibaren en bü- yük karulteri ecdad perestisidir. Biz, hizmet etmiş olan değil, alelitlik büyüklerimize saygı ve hürmet besliyen, asil bir mil, let ve ırkız, Hele hizmet eden büyüklerimizin mevkil, dünya mil, İtlerinin her şeyde bir mabud araması gibi bir diniyat karışık. Uğı manzarası tarihi içinde bile bir tek kudret ve hüviyetle mu- hafaza edilmiştir. Türk milleti, büyüğünü ve hizmet edene bağlılığını, sonsuz hürmet ve saygısmı ber vesile İle İzhar etmiş ve bu vadideki hassasiyetini en son tarihlere kadar muhafaza etmiş ve bu yüz- den muhtelif tarih devirleri içinde bütün dünyanın hak ve ada, det İntizammın mibveri olmuş, ve bu yüzden bütün dünya mede. niyeti, Türkün mevcudiyet ve benliğinin gölgesinde inkişaf ve nema bulmuştur. Gururla söyliyebiliriz ki, düyaya bir Türk milleti bağışlar. mam'ş olsaydı, bugün medeniyet denilen varlık hâlâ iptidsi bü. viyetinden kurtulmamış olurdu. Türk, tarih boyunca mücadelelerin sâzımı olarak dünyanm muvazenesini mubafaza etmiş ve milletler o emniyet altında ke, mallerine rahatça ulaşabilmiştir, İşte tarih!, Ve Türk milleti, milli hüviyeti dışımdali büyüklere de, hizmet edenlere de kadirşi- naslığmı esirçememiş olarak ayrıca asaletini izhar etmiş bir mil. let halindedir. Fakat, bu tezahürün yarında bir hakikat daha var hi, işte o, bize bir kusurumuzu mülalea ettirebilir: Herhangi bir sahada Türk Irfanma, kemaline, medeniyetine, #orleyişine, ilmine, cemiyetine hizmet eden, şaheserler yaratan» i lar, belki hayatta bulundukları zaman içinde bu hizmetlerinin ve büyük olma vasıflarının mükâfatını, mürüvvetini göremezler, Ancak ebediyete oİntikalinden sonradır ki biz kıymetleri maddeleştirir, ya mesar başmda veyahut tabut arkasında veya ölümünün yıl dönümlerinde o kıymetleri, elimizdeki ölçülere gö. re ayarlarız. Dühi deriz, âzâm deriz, ekber deriz, Bu terahiiratta hiç şüphe yok ki samimiyiz. Ama, geç kal muşızdır. Bu manzara, mevcut kıymetlerin cemiyet hayatı içinde lâyık olduğu kıymet mertebesine yükseltilemediği gibi bir netice veri. yor, Bunun sebebi şudur: Bir kıymet üzerinde münakaşalar, müzakereler ve ehliyet araştırmaları ve yani umumiyetle derece verme ancak ölümden sonra olabiliyor, Ölümden evvel bu kıymeti tebarüz ettirip aksettirebilecek ve mevcut ölçülere vurup memleket bakımından ne dereceye ka, ar, Bir adam bir nazariye koysa, Koymuş olur, münakaşa bile görmez, tenkid edilmez, ya bir gazetenin sütununda veyâ müle- vazı bir broşürün yaprakları da kalır. Bir keşif de böyle- dir, bir ibda da böyledir, bir 'r de böyledir. İşle bu hakikat bizi, öldüklen sonra gösterdiğimiz yüksek kadirşinaslığın, o kıymetin hayatı içinde de gösterilmesi lüzumu, na ve nihayet bunu tayin edecek ve ölçüliyecek bir ilim akademi- sinin tecssüsü İhtiracma sevkeder, Bütün medeniyet dünyasmda olduğu gibi, Bir genç çıkıyor ve enzibe pazariyesini inkâr ediyor, yeni bir nazariye vazediyor, Fakat bunu gösteren broşür, bakkal dükkün- larında zeytin sarmağa yarıyor. Bunu muhakeme ve münakaşa ederek milspet veya menfi mahiyetini tebarüz ettirecek hangi müessesedir? Doktorlarımız bir hâdise Wzerinde kuvvetli neticeler veren bir observasion yapıyor, fakat, bunu evvelâ Avrupa ilmi maha- fillne aksettirmeğe mecbur oluyor. Çünkü bir İlim akademimiz yoktur. Bu hamle bosa gidebilir. Böyle birçok bulus ve varıyla, rmızın dünya İlmince talan edildiğine çok defa sahid olduk, Biz- den almip bize satıldı. Kültür yolunun her vechesini Ibtiva eden bir ilim akademisi bulunsaydı bunlar mi'li patentimiz altına o girebilirdi ve bu kiy- metler makes bulmadan sönüp dumura uğramazlardı. Türkyenin bugünkü ilerleyişi, bir İlim akademisini icab et. tirecek kadar dünya sarsn bir hızdadır. Vo böylece ölümünden evvel de bir dâhi tanıyabiiriz, bir &xâm kabul edebiliriz: Müeyye, delerle, eserlerlo ve ilmi süzgeçlerle, ölçülerle, Adam yetiştirebilmek için, cemiyeti daha yüksek kiymetlere ulaştırabiimek, sahib kılabilmek için mütevazı da olsa böyle bir akademiye ihtiyacımız şüphe götürmez bizce, | İ i i M. Dal, i HABER — Akşam Postası İstanbulun büyük bir derdi daha vardır. Pazar günleri halkın ne yap" tığını tetkik etmek bu derdin ne ol | duğunu anlamağa kâli gelir. Halkım bütün hafta meşgul olma" İsına mukabil, tatil ettiği bir buçuk gün zarfında eğlenmeğe (o ihtiyatı yelere, gezinti yerlerine dağılabil mekte ve nihayet sinemalara üşüş İ mekte ve Beyoğlu vesaire gibi kala balık yerlerde bir aşağı bir yukarı” | ya dolaşarak gününü tamam etmek tedir , Çalışabilmek için istirahat etmek ve eğlenmek lâzımdır. Kezelik eğ lenebilmek için çalışmak lâzımdır. Bunlar biribirine zincirleme bir hal de cemiyetin kemalini mucip olur. Halbuki İstanbulda sinemalardan ve çok lüks bir iki yerden başka eğ lencs yeri yoktur. Bu ihtiyacımız karşısında neler yapmak lâzemge!- diğini eğlence işleri üzerinde çalı- İ şanlardan sorduk. Bay o Hamdi bu İ a şanları söylüyor: hakika eğlerice yeri çok az dır. Halk eğlenmek istese sineme" dan başka yer bulâmaz. Yazın sine malar ve tiyatrolar tatil edildiğine göre bayat, sayfiyelere çekilmiş ve tam istirahate maruz kalmış bir halde görünür. Halbuki yaz eğlen- ler ırlamak bir zarurettir. But itibarla memleketi; ü yük ihtiyaçları mevcuttı 1 dahi yoktur, Eğlevemiyen, eğlence yeri olup da bunu bir ihtiyaç halinde düşünemi” yen halk kazanç ve çalışma yolun da daha mütevazia tahammül eder. Halbuki eğlence yeri; çalışıp kazan ma ihtiyacını arttırır. Bizim eğlence için açtığımız yer ler, halkın belki binde birine kâfi olabilecek nisbettedir ve her zevke göre değildir. Halbuki şehirde, bü” sün medeni meinleketlerde olduğu gibi her zevke göre eğlence yerleri açılması icap eder. Operetler, açık hava baloları, açık havs sinemalar, kafoşantanlar, mu- sikili gazinolar, orkestralı ve çalgılı bahçeler, şehrin bu işlerini idare © denler tarafından hazırlanacak eğ” lenceler,, müsamereler ve kır eğlenceleri - vesaire bir o memleket nen büyük lüzum ve ihtiyaçlar dandır. gi Bizde sayfiye yerleri ancak birer saraloryom gibi tam istirahate çe kiletek bir mevki halindedir. Hal Gilenceleri ile şöhret bulmuştur ve akm akın her taraftan o halk bu maksatla giderler, Bunların arasın” da plâjlar da mevzuubahstir,. Bizde plâjlarda alelâde birer de- niz hamanından ileri geçmez. Tİ- yatro grupları çalışamaz. Sinemacı” lar şehrin bu ihtiyacını karşılayabil vardır. Halbuki halk ancak sayli ş bukı dünyanın birçek yerleri yazın | (mek için hiçbir fedakârlığa razı ol mazlar. Sayfiye yerlerindeki gazi" nolar, yalnız kahve satmakla iktifa (ederler. Hiçbirisi bir eğlence temini için çalışmaz. Bunları müesseseler yapmayabi" t risk altma (girmekten , ama, bunu belediyenin etmesi, hükümetin teşvik et- mesi lâzümdir. Meselâ Adalarda Adaları güzel leştirme cemiyeti diye bir teşekkül vardır. Senenin birkaç günü için birtakım eğlenceler hazırlar. o Bun- ar, resmi birer gün g/bi cereyan eder, Ben bir kaçına şahit oldum. İ Bunlan böyle yapılmaz. Sayfiye yerlerine kususi bir dikkat | tevcih etmek gerektir, Burada böyle güzel“ leştirme cemiyetleri ve milesseseleri eceler temin etmek, si: sayfiye (o yerler hâlkır eğlenerek dinleneceği yerler haline getirmek ve yalaız bunu A- dalara değil, bütün sahillere, sayfi- ye olmağa elverişli yerlere oteşmil etmek, vesaiti nakliye müesseseleri- ni bu harekete, Şirketihayriyede ol duğu gibi alâkalandırmak lâzımdır. Bugün cebine beş lira koyup eğ” lenmeğe çıkacak bir adam, nihayet bir meyhaneden başka yer bulamı" yor. Halbuki gerek paranın muma” nı için ve gerekse yeniden çalışmağa İ ve daha çok kazanmağa ve daha faz la'muvaflak olmağa sevk için her yerle, muhtelif eğlence . yerleri aç mak şarttır. Bunu halk sermayesi yapamıyor” Topkapı sarayının Topkapı sarayı müzesinin ye ni açılacak kısımları üzerinde ba- zrlıklar yapıldığını yazmıştık. Müzeler idaresi, bu büyük tari- hi eserin tamamının bu yaz ©$as- lı bir şekilde tamirine karar ver- miş ve hazırlanan projeler Maarif Vekâletine bildirilerek tahsisat Is tenmişti, Maarif Vekileti bu tahsisat verdiğinden tamir işlerine derhal başlanacaktır. Bilhassa sarayın bir çök yer- lerinde harap bulunan sıva ve ba- danaları, nakışlar aslına uygun bir şekilde yapılarak yenilenecek, sarayın bir çok yerlerindeki ak- şap çatılar açılarak tamir edilecek ve bu kiş bir çok kısımları akan çinkon oluklar ve dereler yapıla- rak damlara kurşun döşenecektir. Evvelce yazdığımız veçhile sa- rayın elektrik tesisatr da bu tamir sırasında yapılacaktır. PERARRIRDI FL LILDE Rasgele Sulh cadısı SPANYADA binlerce insan öldü ve yıllarda bir harb oldu ve sulh pe- risi, kılı titremeden bu faciayı seyrederek biraz daha yaşlandı. Çin ve Japon topraklarında yer yer ve kiime küme İnsanlar, topların, sarapnel- lerin açtığı çukurlara gömüldüler, Yıl dır ve yıllardır. harb oluyor, | sulh perisi ginlyatörleri seyreder gibi ürper. meden bu afeti gözleyip biraz daha yaş- landı, Almanya, havadan asker yağdırarak Çokyayı istilâ etti ve sulh perisi, bir istik- Hâlin berhava edilmesini havai fişeği seyre- der gibi hazla temaşa etti. Biraz daha ihti, yarladı. Nihayet Arnavutluk toprakları ü- zerinde istiklâl davası okalırsmanlarının kanlariyle dünyanın seması yeniden ates, barut ve kan kokusile tefesüh etti, sulh perisi bunu da artık kaşarlanmış bir sükü- metle seyretti ve dahıs ihtiyarlndı. pi Ve ey beşeriyet! Sulh perisi artık kelebek kanatlı, he- müz bakire bir genç kız 'değil, mezarından hortlamış bir eadıdır, İnsan eesetlerile dolan, kanlarla «rva, nan, barut ve ateşle yanıp mahvolan yurd. ların bir ucundan diğer ucuna acı ve kor. kung bir huylurısla, beyaz kefeni içinde top oynıyan bu cadı, kıymeti haber verecek ve «wru İsrafilden önce eşeğine ters binip bir dir. cadısmın dır. Ve ey şeamet habercisi olarak çıkacak bir teceal- ” Dünya, harb mabudanum cirit oyna, dığı kimsesiz bir malikine gibi kaldı. İn- san, hayat, medeniyet, yurd va istiklâl ye- yip içen bu harb mabudunun kalbi, salh boynu içindeki sirli kutuda saklı- beşeriyet, sulh o perisinin boynu- nunu vurmadıkça harb mabudunun kalbini sele geçirmeğe imkân kalmadı artık! Çelik, barut, demir ve İnsan kanıyla Tesini vw gübrelenmiş dünyanın şişkin karnındaki sulh nevzadı, yeni ve faze melike dünyanm rahminden ters geliyor. Sulh cadesımm kel. rup, harb ejderisin faze kalbini göslermedikçe bu mevsadın doğmasını beklemeyiniz. Mim, Pazar günü halkın ne yaptığına bakınız, bir derdimiz görülür! Eğlenemiyan, eğlencs yeri olup ta bunu bir ihtiyaç © halinde düşünemiyen halk daha az çalışır ve daha az kazanmakla iktifa edebilir sa belediye yapar, hükümet yapar veya himaye eder, teşvik eder, yar dım eder. Hâlâ Türkiyemizde bir opera a- şılmamıştır. e Halbuki O bugünkü arlığırın zevki çok yüksek miştir, Tulüatı, göbek atmağı, orla oyununu kendi kendine iflâs ettiren bu zevk, operete, operaya, munla* zam ve sistemli tiyatroya, sesli si- nemaya, ve umumiyetle yüksek zevk Verici işlere karşı inhimak v« meyil balindedir. Adamakıllı bir operet o veya vir çok operet olmak lâzımdır. Ben bu nu yalsız o şehirlerimiz için değil, fakat bütün memleket hesabına da düşünüyorum. Birçok tiyatro heyetleri > tanzim edip, himaye ederek . Anadolumuz- yaxızda turnelere çıkar p eder, Bir de bu işin genç veren tarafı vardır, Büm lardan en mühimmi spordur. Fut- bol, güreş vesaire. Buna omazaran deniz sporlarına sistemle ehemmi- yet vererek deniz olani yerlerde buri ları yapmak ve spor: hareketlerini turneler şeklinde bütün memlekete teşmil etmek, gençli Tence şekli ile bu bağlamak, rsındırmak, alıştırmak ir;peder. Herhalde bence memleke- timizin eğlenceye ihtiyacı (o çoktur nal edilen de budur. Eğlence yerlerini sıkıştırmak de gil, himaye ederek (o urttırmak için çalışmalıyız. ve er çök ih Kaçak otomobil lâstiği iki komisyoncu hakkında takibat yapılıyor Gümrük muhafaza teşkili bir kaçakçılık hâdisesi meydana çikar- mıştır: İstanbuldaki Ford zcentesinden hurür malzeme satmaları iki komis- yoncu evvelki gün Ford fabrikasın- İtan tekrar küllyetli miktarda #a. ai eee, tinaldıkları hurda malzemenin güm rüğünü verdikten sonra harlçe çe karırlarken memurlar (o bunlardan şüphelenerek sandıkları açmışlar boru ve motör gibi parçaların için- i de külliyetli miktarda otomobil Ia- Uği meydana çıkarmışlardır. Lâs - | Gikler müssdere edilmiş, komisyon- cularm vesikalar alinarak bakla - rında kanuni takibata başlanmış - tır, Dahiliye Vekili seyahate çıkıyor Dahiliye vekili Faik Öztrakm ya" “ kında Anadolu dahiliride bir tetkik seyahatine çıkacağı haber verilmek tedir, Faik Öztrak, bilhassa orta © ve cenubi Anadolüdaki vilâyet mer kezlerini gezecektir. Bu tetkikat bir tirildikten sonra bazı yeni o kanun 'âyihaları hazırlanacaktır. Vagon mübadelesi kongresinde Türkiye 18 nisan 1989 tarihinde Yugoslav yada Split şehrinde toplanacak” 0- lan vazan mübadeleleri ve bunlar” dan mütevellit hesaplaşma işlerini tanzim eden beynelmilel konferans toplanacaktır. Bu konferansta hükümetimizi D. D. Y. dokuzuncu işletme müdürü dar ile D.D. Y, umum müd ticaret ve hasılat rel muavini Cema) temsil edecektir,