.. | | Gzaeteci gülümsedi: — Böyle bir şey mevzuubahs ola. haz, Sir Peterden biz | flnkü onun haksız hareketi yoktur — O halde mesele yok demektir. Mis Farrerle şimdi tekrar hek isterdim. |Sir Peter müdahale etti; > Bir dakika müsaade.. Mis Far- 8 son derece itimadım olduğunu mek isterim. Babası dostlarım 1. Yetim kalınca burada kem e iltimas yapıldığını sanma : Mis Farren çalışkan, beöerikli e dur. İki senedir o hususi İbliğimi yapıyor. 1” Ben kendisine sadece bir su- “ Stmak arzusundayım. Bundan onu rahat bırakırız, evine! görüş- Siz iÇ Peter Doyla döndü: b Gidip çağırın lütfen... ve dakika sonra genç kâtibe ân içeri girdi, İng: İLtifen oturunuz matmazel, dedi. hü MUZ ettiğim İk için beni omazur| h Müz. Sizi fazla alıkoyacak deği” Benç kaz bir koltuğa oturdu, EE Peterin yazıhanesine gir-| Zaman Pettigreyi boylu bo| Yerde gördüğünüzü ve koşa ia Millerin odasına giderek ona İ verdiğini söylemiştiniz değil > Evet, i Odada cesetten başka d dikkati- | Siken bi bir şey oldu mu? Hayır, ie Vaziyette aklınıza ilk ge va abil yardım istemek üzere ermek oldi ji? — Tabit, hi değil mi? m evvel, yandaki küçük © ii alak : tirdiniz? . Genç kız irkildi ve birkaç saniye Sddüt etti, Am mi? diye mırıldandı. Ha, hatırladım. Alışkanlık tesirile *candan şaşırmış olduğum İ” rem kendi odama girdim. Fa- ön. eti girince boya kutularını ld ek örasınm muvakkaten kapa Sin hatırladım ve eski odamın | Sindan koridora çıkmaktan vaz i SSTEK geri döndüm. Peki. Bu nokta da aydınlandı. İya NABİ —— — Hayır. — Herhangi bir sebeble ayrılmış | iz, meselâ yemek ye Nakleden: F. K. İrek bu asar: sre giti, Asansörcü onu gönderdim. Asansörle in — Hayır efendim. Gece nöbetine | « Idığım zamanlar şandoviç getiri- im ve koridorun fihayetindeki kü çük odada kendime kakao hazırla rım, — Şa halde içeri girip çıkanları | görebilirsiniz? Evet. Bahsettiğin: odanın ko- ridora açılan penceresinde sin kontrol etmek Fakat bu akşam kar için o odaya girmedim ve iD kı dorda kaldım. — Peki. Bu akşam matbaya gi- rip çıkan herkesin ii rum, fakat gelenler arasında yebilirim efendim. Zaten bu de beklemekteydim. Sivil komiser de biraz evvel sordu. Bazı aks şamlar gelen giden çok Bi fakat bu ak- » Güzetenin mu” harrirleri geldiler, hep mutat kimse” ler. S döndüler. İsimlerini de söyle mişlerdi. Hepsi bu kadar elerdim.| $ tabii sir Peter müstesnâ... Gazete sahibi söylendi: j — Benimle M. Furlongun gelişi” mizden evvelki zamandan bahsedi- yoruz, — Evet efendim. ben de matbaa k gelişinizden bahsediyorum. — İlk gelişim mi? sarhoş musu nuz SİZ? — Hayır elendim. Ben hayatım: da iş başımda iken aslâ içmedim. Furlong müdahale etti: — Bir dakika.. Bu noktayı ay” i ım, Sir Peterin bu — Kati saati hatırlamıyorum € fendim, Fakat M. Pettigrevin ölü- mü haberini aldığımdan o takriben bir buçuk saat Kadar evvel, — Yap.. Bu ziyarete dair ne ha: tarlıyorsanız söyleyin. Döner kapının birk: İ kıyordum. * i düm. Asansörcüyü ti çağırdım ve ka” Peter önümden geçe“ m bu kadar mis Farren, N ür Şir Peter, || — Eve dönüp yatmız, dedi. Bu- PN Siniri etiniz harap olmuştur. Ya N da Kendinizi iyi hiscetmezseniz İNİ ebilirsiniz. | lat *şekkür ederim Sir Peter. Fa- Yarma bir şeyim kalmaz. m 5 Kiz dışarı çıkınca gazele sa” nildandı: “> Aferin kızcağıza, metin imiş! ONUN Yerinde başkaları olsa DAY İD Reçirirlerdi. Yİ meraktaydı: — Mis Farrenin boyalı Od?Yâ ini nereden - anladığınızı ÖĞ” v isterdim. bir, Sayet basit,. Sırtında ma Pre olduğunu biliyorsunuz. BU iy, eğinde yeşil boya lekesi gür” hm düşünceli odada dola” e ile görüşmek isterdim. Doyl telefonu açtı ve santrala: İh > Gece bekçisi Hopkinsi çağırın: “€n buraya gelsin. | Biraz sonra Hopkins kapıyı Vr? :,< İçeri girdi ve asker gibi hazı Yâziyeti aldı. £ Peter; | Mopikins,dedi, arkadaşım M. x) ru bu akşamki cinayetin favin/ blmağa çalışıyor. Size bazı s8” i se “otacak, > Peki elendim. Pürlong sordu: — Kaçta işe başladınız? > Saat yedide. i — Bu müddet zarfında hiç işi A başından ayrıldınız mı? Mi Kült, 152 beri cevap din de Sana ancak ö kavuştum. H miyeceksin. dinle, bak!» kere bak.. Ralan TA ik zt M. Pettigrevin de yalnız sehin için ya, mağa karar verdim. Bana ver yavrum. Sen ölme- zil mi? Bu nasıl clur?... Ben nım. Güzel gözle" retinle ne hale gİr öyledi mi? m. e — Taksi veya hususi otomobilini P istemediğini kendisine W madımız mr? — Hayır efendim, Sir Peter oto mebil isteseydi bana odasından te- tefon ederdi. — Evet elendim. Her ünün yakasını — kaldırmış ını biraz gözlerine doğrü ini burada gördüğünü- iz saatte Pete zü iddia etti i briç ğını in klüpte benimle Hopkins $ ra jdaiasınâ —— Sözürüzden Şüphe etmek ak- irmaan bile yeçmez Sir Peteri mii larak, yemin edebi Farle kovan kd Hopi ns? de- a bir esrar olduğu anlaşı" ylediklerinizir hakikat oi duğuna inandığınıza kaniim, — Ben doğruyu söylüyorum efen” dim. — Pekâlâ. bildikleri -— Peki gidebilirsiniz. Hopkins dışarı çıkınca Furlong: — Vasiyeti beraberce tetkik ede lim, dedi. Evvelâ bir şey öğrenmek isterim: Yazıhanenizde — çalışirken tavandaki limbayı mı, yoksa masa lâmbasını mi yakarsınız? — Ziyanm'gözlerime çarpmaması için masa ldmbasını yakarım, Fakat bunun bahsimizle alâkası ne? (Devamı ver) KAHRAMAN HAYDUD bulacağız. duğu 0 zap... Ölüme, mm?, Geli, İskala Brin öldükten sonramı ayır, Biyanka! ÖL. ıstıraptan daha mütlüş mtrap çektireceğiz. Suzan'ın gülü Yazan: Hikâyeci Uzakta gayet şakrak bir kah. kaba çınladı arkadaşı Peyami, Macide dedi ki; zan gülü. | ye € mmülü gayri ka bir kızl, Masid şu cevabt verdi: Le Ş ve meş'eli bir b yor Gülüş saf kalblerin bariz alâmetidir. Suzan henüz yir- İmi yaşındadır. Kendisini yi | eğlendiriyor. Hattâ ne güzel, de zeki olan nişanlısı bi madem ki onun hoşuna gidiyo Pekâlâ. Hem güzel kız ne sana ne oluyor? ları kendi hallerine k - e bu ka. sr kahkaha ile gülmek budalalık ğil de nedir? Senin galib yek, tebril hkahaları bir kız, şüphe yok. açınca sanki kurbağa gibi bağrı. or musun, gene gülüy. Ne can sıkıcı şey! Ben Suzan? güldürtmiyeceğim, mütenasip boyu ile ve biraz yor gibi, yürüyerek Suzana yak. laştı.. Her zamanki gibi yüzürle lâkayd bir istihza eseri, dudakla- rındâ asabi bir tebessüm vardr. Süzanı çoktanberi tanıdığı hal - de şimdiye kadar kendisine hiç bir şey söylememişti.. Peyaminin ye Yaştiğını gören delikanlılar, na, çektirmiş Ol. Azaba, a- ölüm.. Anladın berabs: Peyami, genç kıza: İ bakıyordu. — Ne kadar neş'elisiniz?, dedi, — Demek bu baylar sizi eğlen. diriyor. hiç ihtiyacım yok. — Eminim ki yalnızken güle — Şüphesiz. — Ne garip hal!, — Ne için? Yoksa beni gülmek. vet ama, sizin hiç düşün- x bir felâket.. a Ozi d — Bu tamamiyle kendime ait bir mı — Sö — Gülmemeği vaad ediyor mu. sunuz?, — Vaad ediyorum. uzakta Macide İstediğine muvaffak olmak üzereydi. Suzanın gözlerin- de biraz neş'e kalmakla beraber, yüzü ciddileşmiş, ağırlaşmış. Peyami, icap ettiği zaman se. hazin titremeleri mahir bir adam Peya: sine ber türlü vermeği bilen | tavtiyle devam etti? dl mi2. yım. Ne © — Nişarlısınız de, — Filbakika nişan iyyen.. Yalnız düşünü. fenalık hayatta... Hattâ kendi kendime, ekseriya “yaşamak zahmete değer mi? ,, diyorum. — Ovoh!, — Şimdi isterseniz gülünüz. — Peyami, hiç zannetmiyordum — Allahasmarladık. — Ne için Allaha ısmarladık?. KAHRAMAN HAYDUD noru İüşünen dimâğı birdenbire Biyankayı hatırladı, İhtiyar ar sn gördüğü ıstırap izleri şısında bu ölicenap kalpli adam bizzat kendi kederini u - oyu kolundan yâ kalayarak sürükledi, genin baba- ini aç, has. n babana bir siz bir halde diyordu. Haydut bir çocuk gibi irade. tamamen itant © u. — Ne haber? diye sordu. — Fena üstat. — Ne gibi? Bir şey öğrene. biklin mi sükünetini muhafaza etti, | arkadaşının. © rından tutarak sarst” bir sesle bağırdı: — Evet, öldü. Araten dudaklarını ısırara Sekihgen adımlarla İle” eledi: — Ustad, bir doktor getir" beliçi, Devam edemedi, Rolar AY sesle sözünü — Sus! — İskala Brino ayağa kalk TAİL Ağlamıyordu. Zakat göz ölmem kan bürümüştü. ir Da O halde üstadı Ni t den de 5 na aş Do ut j yapacağın. — İni şetle pârlag,, kesti; yaşayacaksın!. omuzların: silkti: Neye yarar, Yaşayıp ta ne İskala mn alacaksın. Monün gözleri vah. — İntikam, MUZ. — Evet, kızını Gldüren setili — cu. sula inin le. muzla- .Boğuk Kapınm eşiği üzerinde tersidüt eder gibi oldu. Başını Biyankanın cesedine doğru çevirdi. Rolan gür sesiyle tekrar ba. ğurdı: — Bambonun kurtulmasını biraz 5 kaçmasını, m: istiyorsun 7, Kızını kurtarmakta Reçiktiği gibi intikamını almakta da m geç kalacağız”. Bu ihtar İskala Brinoyu haki. kakate yaklaştırdı.. Dudakların. dan lânet kelimeleri döküldü . Dişlerini gıcırdattı. Yumruk. larını sıkarak tehditkâr bir ş1. kilde semaya doğru kaklırdı, Aratenir sarayından, Rolanın ten kuvvetli elleriyle k ve çelik süs rükler Dışarıya gikmea İskala Br an şaşkınlığı biraz geçti, me ihin üzerine göken haksızlığı Taği ya asabiyete kapıldı. karşıs! Dudaklarından mânasız kil, — Hiçbir şey, beni asıl mü- teessir eden de bu ya, Ne Bam- boya, ne de Biyankaya ait en ulak bir iz bile bulmanın imkâ- “ yok. İskala Brino derin derin içini em Olivolo adası- na doğru il ror hemdedü. şünüyortdu. — Mâderiki Venedikte bir ip ucu bulamadık, etrafını ve civa rın: ararız. Bambonun saklan - mak İstiyeceği yerlerin çoğunu biliyorum. Sarayının etrafı nöbetçi olarak bir tarassut bö- lâğü koruz ve diğer arkadaşla” rımızla beraber bu geceden iti- baren taharriyata başlarız. Bir ikimiz, Pado ve civarını ararız, iki yüz süvari de diğer taraflara saldırırız. İskala Brino ümitsiz bir ses. Te mırıldandı: — Ah, acaba zamanında ye- tişebilecek miyiz? — Merak etme, sana yemin — Eğer beni anlayamadınızsa İ şimilen sonta hiç anlayamıyacaksı. niz, İ Suzanın nişanlısı geliyordu. Pe. yami de arkadaşı Macidin yanına gitti ve: — Suzana bakınız, dedi, zanne. derim ki, artık gülmüyor. — Hayır, bilâkis düşünüyor .. — Bahsi kazandım. — Şu zavallı yavrucuğa ne söy ledin?, — Bu gülüşe tahammül edemi- i yordum.. Bazı kalbleri şaşırtmak onlar için hayırk olur. Suzan şim. diye kadar can sıkıcı idi. Bundan sonra daha sevimli olacak.. Bu işi gördüm ya, ben gidiyorum... Peyami sokağa çıkınca yağmur yağmakta oluğunu gördü. Hiç bir otomobil de geçmiyordu. Bazı fena geceler vardır ki sokaklar ha- in bir manzara ali Peyami sokağın bu sıkıntısından, boşluğun dan ürktü. Aynı zamanda derin bir vicdan azabı duydu. Biraz evvel sırf hainlik etmiş olmak için gayet fena bir harekette bulunmuş, bir gülüşü, kendisine hiç fenalık yap. mıyan bir gülüşü öldürmüştü. Şimdi, zehrini döktükten sonra bir cani gibi kaçacak mıytlı? Tek- rar döndü. Asansöre binerek da. vetli olduğu eve girdi. İ Saat iki buçukta rakibi mağlüp İ almuştu.. Üç gün sonra Peyami, uzanın İzdivacını talep e i Ay sonrada nişanlanma ” im, Aşk sevkiyle ha, ni anlamamıştım. Hak» kın var, azizim. Suzan gibi bir meleğe kavuşmak büyük bir saa. dettir, Peyami hafif bir işaret yaptı; — Dirle!, Yandaki salonda Suzan, arka- daşlarının arasında gülüyordu. Ma cit, Peyaminin tekrar kızacağını (Lütfen sayfoyı çeviriniz) 149 ederim ki üç güne kadar Bam” bonun izi üzerinde bulunacağız. Bu izi bir kere bulduk mu, öte si kolaydır. Olivolo adasındaki evin Dân- dolonun eski ikametgitunm ö - nüne gelmişlerdi. İçeri girdiler, Rolan kendisini beklemekte o * lan Jiyanto gördü; Lâkaydane sordu: — Şairin sarayında ne var ne yok? — Üstat, Areten beni bu sa- bah Trevise göndermek istedi, — Ne yapmak için? — Hiç, sadecş uzaklaştırmak maksadile, çünkü baş piskopo sun Aretenin sarayına girdiği - ni görmüştüm. — Bambo mu? — Evet üstat, onu Aretenin yanma kadar bizzat bendeniz götürdüm. iskala Brino heyecan Rolana döndü; — Çabuk. oh, Çabuk olalım, koşalım, Jiyanto: — Bir dakika daha müsaade buyurun piskopos yalnız değil. di, yanında bir genç kadın, ve- yahut da bir genç kız vardı, Pek iyi farkedemelim, Rölan ve İskala Erino seving le biribirinin yüzlerine baktılar. Hemen yerlerinden fırladılar, içinde