4 Nisan 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HL 4 NİSAN — 199 — | _' | kapıyı açtı. Furlong onun K yandan içeri baktı: Burası kü İf odaydı. İçeride boya kutu- Obillr Merdiven, fırçalar — vardı. ya dlşan çıkarılmıştı. ı El'iî: ; İÇeri girti. Boya kutularının iş hezm atladı ve yerden büyük Hiyr şarcası alarak geri döndü. », "0 Kapadı ye bezi cesedin üs- örttü. -Tütl:h“ F arrenin buraya gelmesi- Si en bildiriniz. » polis şefine baktı: — Mis Farren mi? isti- Orsunuz? mi? Ondan ne isti — Rendie ı gören o değil mi: omîlîme bir kaç sual sormak isti- :: 0 Çoktfn evine dönmüştür. dığıma göre o bugün geç DŞ dar çalışmış, e Onu_baŞka bir yerde isticvap 'NEZ misiniz? Bir genç kız — için bu Vaziyet pek münasip değil. Eli MN S r GAT yurd—île yerde yatan cesedi gösteri- — Çok müteessifi bi Nüleessifim, Fakat onu 1;;kaç dakika için burada görmem deriz' On sonra başka yere gi- - Lütfen Çağırtır mısınız? Sı kağpvîît" Omuz silkti ve o zamana a cudu hiç farkedilmiyen bir dönerek; ' S'ax Deyı: dedi, mis Farrene bura- ;' Hi esini söyler misiniz? Dsadaç Ct Deyi, bir köşede — sessiz b&kîî-ız duüran bu adama — dikkatle . — Pa ;ân içeri girdiğini — ben îi_' Peter müdahale etti: teği Zabıta istihbaratı şefimiz Mar Yen lü takdim — ederim. O her Sirer; vazifesi de budur zaten.. Deyi gülümsedi: Mi? — Evet, Onunla eski ahbabız. ni İStadesiz içeri girdiğim için be- görüyorsunuz ya? w ,,; Estağfurullah! Lütfen mis Far — P haber yerir misiniz? Şimdi., , ra Sarı çıktı ve birkaç dakika son- qğ;-i çok güzel bir genç kızla Beri g ü LAi kız sakin görünmek — için büym: bir gayret — sarfetmekteydi. ıöıü"ğ Yatan ve üzeri bezle Sir YA gözle baktı ve içini çekti. z Peter atıldı: tiı;. S'kin olunuz. Sizin buraya ge- M “ğinize çok müteessifim. Fakat * Depj ; Şefi, gazete sahibinin sözünü ğ oliş B tlamasma fırsat vermedi: “ Mazej €yecanınızı anlıyorum mat- burdu; Fakat böyle yapmağa mec- fîni;;uk' Bu meseleye dair bildikle- “nur” Pana söylemek lâtfunda bulur ( p Püsunuz? ! izahcî? Vîırzd ımmlc'iamr gibi bir sesle lı;ı; Geç kalan bir işi bitirmeğe ça- başk(îdum' Yazıhanemden çıkarak bura bir odaya geçeceğim — sırada sir p'îa Işık olduğunu gördüm. Ve mat terin tahmin ettiğimden önce Takk ba'aîa dönmüş olduğunu sana- Üzere £ i9 hakında fikrini — sormak Pettiç İÇH:ı girdim. İşte o zaman M. — Elevin yerde yattığını gördüm. -— $imdi bulunduğu yerde miydi? — Evet, — Yazthanedeki bütün - zaman , Eşya o rinde , Ja şimdi gördüğünüz yerle- Gençmı? Vaziyetleri değişmiş mi? —Ş kız etrafına bakındı. Hamîî;îbîl değişmemiş. Fakat.. .. gÖ Mse var mıydı? Ti Hayır, Kimse yoktu. a Iîomk“ yaptınız? ., *Oşa koşa M. Millerin yanma mqemî haber verdim. — Bildikleriniz bu kadar mı? — Evet, :— Ketekür ederim, Soracaklarım q T” * B Smdilik bundan iharet. Fakat mat Sizi resmen yordum. baadan gitmemenizi rica — ederim. Belki sonradan da — malümatınıza müracaatım icap edecektir. Sir Peter: — Lütfen yazıhanenize dönünüz mis Farren, Genç kız dışarı çıkınca Sir Peter, Deyle döndü: — Odasına bir kadeh konyak gön deriniz. Zavallı kız heyecandan ba- yılacak, Deyl, Sir Petere sordu: — Pettigrevi iyi tanır mısınız? — Çok iyi tânırım. Senelerdenbe- ri hizmetimdeydi. — Ne sebebten öldürülmüş — ola: bilir? Bir fikriniz var mı? — Hiç bir fikrim yok. — Burada kiymetli eşya var mıy- dı? — Hayır. Bir hırsızı çalmağa tah- rik edecek değerde bir şey yoktur. — Kiymetli evrak? — Kiymetli evrak mı? yani? Deylin bir işareti üzerine — sivil komiser Rid cebinden küçücük bir | kutu çıkararak masanın üstüne bu kutudan mini mini birkaç kâğıt par çası koydu. Deyl izahat verdi: — Bizim tahminimize göre Pettig revin elinde bir kâğıt vardı.Katil bu nu almağa çabaladı. Öldürdüğü za- man maktulün parmakları arasında bu kâğıttan birkaç küçük parça kal- dı. ç Birçok canilerin bir kumaş parça- sı gibi küçücük ipuctlarile yakalan- dığını pek iyi bilen Sir Peter masa üzerindeki kâğıt bıçağını alarak kâ- ğıt parçalarının en — büyüğünü bu bıçağın üstüne koydu. Deyl bir pertevsiz uzatarak: — Dikkatle bakınız dedi. " — Bir zarf olmasın? Sir Peter irkildi: — Bir zarf mı? Aman yarabbi! A- caba o olmasın? Deyle döndü: — Pettigrevin üstünü — aradınız mı? Yani ceblerindekini boşalttınız mı? — Hayır. Henüz bu işi yapma- dık, HABER — Akşam Postası Nakleden: F. K. — Bana onun anahtarlarını vere- bilir misiniz? Ben doğrusu elimi sür mek .. « — Anlıyorum. Komiser Rid, makturun cebinden bir halkaya geçirilmiş on tane ka- da: anahtar çıkardı, Sir Peter: — Şimdi, dedi, Pettigrevin yazı- hanesine gidelim. Odadakilerin hepsi onu takiben dışarı çıktılar. Maktulün yazıhanesindeki mobil- ya, Sir Peterin odasındakilere ben- ziyordu. Yalnız bu odada fazla ola- rak bir de büyük kasa vardı. Gazete sahibi izahat verdi: — Gece yazı müdürü olmak sıfa- tile Pettigrevin emrinde mühim mik tarda para bulunmaktaydı. Bu pa- ra geceleyin satın alınması icap e“ den haberlerin ücreti olarak — veya geceleyin anf vakalarda dünyanın muhtelif noktalarıma vazife ile gön derilmeleri lâzımgelen muharrirleri- mize harcırah, tren, tayyare vesaire masraflarına karşılık verilecek pa- ralar için böyle bir paranın bulun- ması lâzımdı. Pettigrevin odasında işte bunun için bir kasa bulunmak- tadır. Lütfen anahtarları verir mi- siniz? Sir Peter anahtarlardan biri ile kasayı açtı ve kapağı kendine doğ- ru çekti. Kasayı gözden — geçirdi. Sonra mırıldandı: — Garip şey? — Para mı eksik? — Saymadım. Fakat paranın ne ehemmiyeti var? Zaten görünürde kasada büyük bir para olduğu anlar şılıyor. Alelâde bir cani ““yle mü- |him bir miktarda par.. ..n yalnız — O halde garip olan şey nedir? Sir Peter, Pettigrevin koltuğuna otufdu. — Lâütfen siz de oturunuz,, Kapr- nin sürmesini de çekiniz. Anlata- yım: Herkes bir iskemle veya kanape- ye oturduktan sonra gazete — sahibi anlatmağa başladı: (Devamı var) İnanılmaz şey ! Şövalye Dessor şöyle yazar: “Altı aydır Romadaydım. Günün birinde on, beşinci Luinin ölümünü öğrendim. Bu vaka benim menfa hayatımı sonuna erdiriyordu. Çok dürüst bir hükümdar olduğu söyle- nen yeni kralm, eski kralım sevdi. ği kadınlardan birinin bir zaman hoşuna gittiğim için beni bundan fazla Fransanın dışında tutacağına ihtimal vermiyordum, Daha evvel vukubulsa bana bü- yük sevinç verecek olan bu hâdise beni yalnız memnun etti, o kadar. Bu haberi adetâ lâkaydi ile te . lâkki ettim ve kontes Tessi'nin ba- na iltifatlarını bezlettiği bu şehir- den ayrılmakta en ufak bir istical göstermedim, Kont Erkoöl Tersi ile yeni evlen. miş olan Flora bir akşam bana ti- yatroda güzelliğinin ve gençliğinin bütün şaşaasile görünmüştü Ri . cam Üzerine Mari Colano beni gü- zel kontese takdim etmiş ve mes- ut çehrem işin sonunu getirmişti. Florayı öteki kadın muvaffakı - yetlerim arasında saymakla hata ederim, O harikulâde faziletli bir kadındı. Eğer beni o kadar şiddet- le sevmeseydi, onu elde etmekliği. me imkân yoktu. Böyle bir maceranın bana Roma- yı nekadar sevimli gösterdiğini el- bet de tahmin edersiniz. Fakat kralm ölümünden birkaç zaman Bonra artık bu memleketi terketmeği ciddi surette düşündüm. Fakat bir şey- hakkında Floraya bir söz söylemedim, Ona bir hediye vermek, bir yadigâr hırakmak isti. yordum. Sonradan ona beraber ge- çirdiğimiz güzel günleri hatırlata. ctak ve kıymeti kendisine lâyık ola- cak bir mücevher aramağa koyul- dum, Nihayet küçük bir antikacr dük. kânımmda istediğimi bulduğumu zan- nettim, Dükkândan içeri girdim. Beğendiğim şeyi sordum. Çok pa. halıydı. Kesem benim fazla cö - mert olmaklığıma müsaade etmi - yordu. Gayet küçük ve —mütevazı bir evde oturuyordum., Bu evin ye- Çeviren : ıgâne iyiliği Floranım ziyaretleri İ- çin münasib ve görünmez bir S0 « kakta bulunmasıydı. Sevgilime değeri çok fazla bir hediye verecek vaziyette değildim. Çok güzel, ince zevkli, ona lâyik fakat paraca daha ucuz hbir şey is. tiyordum. Dükkânda bulunan orta yaşlı ve na bana öğle üstü erkek kardeşinin daha güzel ve daha ucüz bazı şey- ler getireceğini söyledi. Kendisine saat dörtten epey evvel evime gel- mesini söyledim ve adresimi ver . Çünkü saat dörtte Flora ziyare- time gelecekti. Kadın, adresimi bir yere kaydet- ti. Ve randevuya tam saatine geldi. Beraberinde getirdiği hediyeler a. rasımda küçük bir madalyon seç - tini. Bu fil dişinden bir madalyon. «du, Sinyora Balino bunun için epey pahalr bir fiat istedi Çabuk gitsin diye pazarlık etmedim, Bu çirkin şişko kadınm bana kı- rıtmasma tahammül edemiyordum, Yalnız. kalınca madalyonu sey - retmeğe koyuldum. Bu madalyona baktıkça, ben gittikten sonra Flo. racığımın ona bakıp, bakıp nasıl ağlıyacağını düşünüyordum, Ben böyle düşünürken uşağım, güzel kontesimin geldiğini haber verdi. Mükedder bir halde madalyonu kulusuna koydum. Ötedenberi ka- dınlarla çok düşüp kalktığım — için sevdiğimin. böyle tam.saat - dörtte gelmesinden erken gitmek niyetin. de olduğunu anlamıştım. Tahminim yanlış çıkmadı. Hakikaten Floranın pek az vakti vardı, "Ona evvelâ hediyemi kabul ettir- dim, Madalyona pek sevinmiş gö . ründü. Onu her gün takacağını söy ledi. Gayet çabuk gitti. Bir saat sonra evimin kapısı tekrar çalın - dı. Uşağım, kont Tessi'nin geldiğini söyledi, çok çirkin bir kadın Sinyora Bali- SUAT DERVİŞ — Abdal, dedim, onu eve kabul etmesen olmaz mıydı? Hasta oldu. ğumu, evde olmadığımı... Uşak başını salladı: — Ö sizin evde ve sihhatte oldu- ğunuzu pek iyi biliyordu, Dedi. — Kont ne halde? — Felâketinden bihaber bir in. san halindedir. Fevkalâde sakin - dir. ; — Haydi bakalm gelsin... Görü, şelim. Karanlık bir boridordan gelerek, kapısında gizli bir gözetleme yeri olan dolambağlı bir kapıya geldim. Onü rahatça görüyordum. Hakikaten pek sakin görünüyor- du, Kont esasen karisının güzelli, ğine tamamiyle lâkayt bir iİnsan ©- larak tanılmıştı. Çehresinin bu s&a- kin manası altında ne gizliydi? Ni. çin benim evime gelmişti? Hesab sormak için mi? Onun solgun ve manasma nüfuz edilmez yüzünü oldukça uzun bir müddet seyrettim. Ben onâ bakarken, o da gözlerile odanm öte berisine dalgın ' dalgın bakıyordu. Birdenbire dalgın ba . kışları halmın üzerinde bir noktada sabitleşti. Yerinden fırladı, Yerden görmediğim bir şey kaptı Yüzü bir- denbire öyle bir değişti ki, kork , tum., Yüzünde müthiş bir ıstırab e- seri göründü., Ayakta bir cenazeye benziyecek kadar sararmıştı. Başı mı döndü, ne oldu bilmiyorum., Bir müddet duvara dayandı, Gözlerini kıstı. Ve elini alnma götürerek öy- le durdu. Sonra sallana sallana sa. kağa çıktı. Onu alıkoymak için kapıyı açıp o. daya girmedim, hiçbir şey yapma - dım, Pencereye yaklaştığım zaman bir deli gibi elleriyle kollariyle birta . kım hareketler yaparak ilerlediği- ni gördüm. Uşağımı çağırdım: — Şimdi her şeyi öğrendi, de- dim, kontesin buraya geldiğini bi . liyor. Bir de koöntese ait bir şey buldu. Meğer karısmı da pek sevi. (Lütfen sayfayı çeviriniz) 140 hattâ iğrenmiye rağmen hayatı- nın Leonorla alâkadar olduğunu, aralarında mevcut koparılmaz bir bağın ebediyete kadar devam KAHRAMAN HAYDUD köprüsü altında geçecekti. Yüzü. ne siyah bir maske geçirmiş, rıh- tıma bağlı olan gondollardan bi. rine atlamış, baş tarafına otur- KAHRAMAN HAYDUD yor., Burada bir müddet durduk. tan sonra tekrar sarayına dönü- YOT . İ Rolan gittikçe boğuklaşan ve 137 ten sonra çekilip gitti.. Okuyucularımız bu görüşme esnasında polis müdürünün Ro- lana daima monsenyör diye hi. edeceğini anlamıştı. © Buna ait olmıyan her düşün- ce ile artık alâkasını kesti. Di. mağı yalnız bir şey ile meşguldü. Leonoru kurtarmak,.. | Grimaninin, Leonora yaklaş. tığını, onu öldürdüğünü, zannet- ti. Bu zan, hayalinin kuvveti ile tecessüm ederek bir hakikat gibi gözlerinde canlandı.. Rolanın bu anda hissettiği Iıstırap her halde böyle bir vaka'nın vuku- unida hissedeceği ıstıraptan aşa- gı değildi. Rolan bugünü nasıl geçirdi ?. Ne yaptı? Nerelere gitti?. Yalnız Kido Cenaronun takibi. ne memur ettiği polis onu uzun müddet Altiyeri sarayının karşı- sında dalgın bir halde kaldı- ğını, sonra Grimani sarayının önüne giderek beklemeğe baş. ladığını görmüştü, Biz Rolanı akşam üzeri Ecel köprüsü civarında görüyorüuz.. Hâdiseleri tahlil ve mantıki surette muhakeme kuldretine ma. lik olan Rolan Kandiyano, icraat merkezinin Ecel köprüsü ve ci- varı olacağına kanaat getirmişti. Hazırlarıdığı ihbar edilen facia da, esasen bu noktada, Ecel muş ve beklemeğe başlamıştı. Sağ tarafında kanalın rıhtımı, tâ Sen Mark meydanına kadar uzanan bir hattı müstakim teş. kil ediyordu. Solunda ise dükalık sarayının köşesinden Ecel köprüsü se- çilraekte idi. * . * . a . . * Rolan, birdenbire kanal bo. yunca kendisinin bulunduğu ta- rafa doğru yavaş yavaş ilerliyen küçük ve hafif bir sandal gördü. Bu sandalın içinde kürekleri bizzat idare eden tek kişi var. dı; Bu Grimani idi.. Rolan onu görünce tanıdı, bütün vücudu titredi. Sandal önünden — geç- miş ve biraz ötede, Ecel köprü. sünün pek yakınında karanlık bir yere saklanmıştı. Ve bu su- retle de kendisini gizlemişti.., Fa. kat Rolan onu görürüyordu , Ateş saçan gözleri, Grimani- nin üzerine dikilmişi. Bir kaç dakika geçtikten son. ra, Rolan mzaktan, kanal — üze- rinden gelen ve kürek ile suyun temasından hasıl olan bir fışırtı işitti. Fışırtının geldiği tarafa ha. titriyen sesi ile tekrar etti: — Biliyorum.. — Grimani bu gezmelerin bir defasından istifade edecek. Söyle yeceklerim burada bitti, monsen- yör.. Yalnız zatrâlinize hakikaten sözümde durup durmadığımı ve size karşı borçlu olduğum min. nettarlığı bu hareketimle öldemiş olup olmadığımı sormak cesare- tinde bulunacağım. , Rolan kısaca: — Ödeştik. Dedi. Polis müdürü hürmetle eğildi: — ©O halde — monsenyör, üç günden sonra size ihtiyatlı hare- ket &tmenizi tavsiye ederim. Çünkü sizi üç gün sonra tevkif edeceğim, Ve doğrularak ilâve etti:" — Son bir şey daha söyle. yeceğim.. Bugün sinyora Alti- yerinin gezme günlerinden bi- ri olduğunu unutmayınız. — Biliyorum.. Artık gidebi. lirsiniz mösyö,, Hakikaten size | yaptığım iyiliğe mukabil kıy- metli bir hizmette bulundunuz. Teşekkür ederim. Buyurun ser- bestsiniz.. Kido Cenaro tekrar eğildik- tap ettiğini farketmişlerdir. Kido Cenaro aynı zamanda bir kaç defa Rolan Kandiyanoya bir gün cuhmurreisi olabileceğiri ihsas etmiş ve kendisinin büyük engizitör tayin edilmesi için ima larda bulunmuştu. Rolan ise bu ima hkarşisında hiç aldırmamış.. Daha doğrusu ne düşündüğünü belli etmemiş- Kido Cenaro, Rolandan ayrı- lır ayrılmaz eski âdeti üzere el- lerini meserretle uğuşturdu: — Ona karşı artık borcumu ödedim.. Bu muhakkak.. Şimdi o bana borçlu bir vaziyette kal. dı. — Zannederim oldukça mü- him işler gördüm. Şimdi hâdisatı bir daha gözden geçirelim: Fesatçılar kendilerini tam bir emniyet içinde görüyorlar, hü. kümet reisi de büyük deniz bay ramı gününü tayin etti. Bütün gürültüler o gün ola. cak.. Bütün foyalar o gün meydana çıkacak,, Eğer işler Kanldiyano aleyhinde bir cereyan takip eder. se hemen fesat tertibatını Fos. kariye haber verir ve Rolanı tev- kif ederim.. O zaman. Foskari

Bu sayıdan diğer sayfalar: