e a opal — Süçunuz mis Manşertonu or- tadan kald k servetine kor ve onun şahsiyetine bürünmektir, © — Yalan! bunlar hep yalan.. — Bu kadın bence delidi &. ötedenberi onun aklı başında oldu” Bundan şüpheliyim. Ben — Sahi! O nerede? Asıl adı Sun” &istdi değil mi? — Evet. — O da kont dö Mozemarı öl- dürmekten suçl Süzan Darreş gene (oyalvarmağa — Bırakın beni,, Müsaade edin de doktor Kutzla görüşeyim. Be nim hiçbir suçum Rober, yar ybedecek vak” ti de yakalamak Jâzım.. Burada mıdır acaba? — Sanırım ki evet, Beni de cinayetle itham ediyor lardır. Kaçmak lâzımdı; süratle. Birkaç saniye 'darmala, a hem de sonra jam yaka" Odaya koştum. Pencereyi açarak baktım. Bahçede kimse yoktu. Evi sarmağı düşünmemişlerdi. Budala" lar) “Pencereden bir yağımı uzattım, “Atlıyacağım sırada dönüp baktım. Frans yatağında kımıldamıştı. Bel- $ ki de uyanıyordu. Beni görecekti. Hayr. Görmemeliy, Merdiverde ayak sesleri... Geli- * yorlar, Atlıdım. Böyle birinci kat- tan atlayaak kaçmak hayatımda 5 ille defa Pışıma gelen bir iş değildi. “Yumuşak toprağa düştüm ve arka” ma balmadan koştum. Bahçeden oçıkımca yavaşladım. Şaşkın şaşkın ko: dı? Dişünmeli, v: etmeli, he yapacağımı kararlaşt malıydın. Dü verdim" Her ş Jünün hesabını temizlemek e Nakleden: F. K. “Bir vahşi hayvan gi bi üzerine atıldım.,, | gidecekti. Yanımdan geçmeğe mec- burdu. Elimi uzatıp olmuş bir ar mut toplar gibi gırtlağına yapışmak tan başka bir işim kalmamıştı. Yapraklar arasından sini gözetledim, Kılığı Si bir redingot miş, kolalı yakalık ve kravat © tak iştı. Beyaz saçları muntazam ta- üş Saplı halin» geliyordu. İşler yolunda gitmişti. Hakkıda yok değildi. Süzan Darreşten kur" | tulmuştu. Ki fiz doğru söyle diğine kimseyi inandır edi caktır. Ne söylerse deli cekti, Akibeti bir timarhaneydi. Klay/tan da kurtulmuştu. Bütün kat onun da hesabı mekti. Pek uzağa hakkak yakalanacaktı. Herkes onun kont dü Morzembarı (öldürdükten sonra maktulün yerine ge nacakir. Bunu isbat edecek deliller Sürü ile mevcuttu. gün kontun “Merse- ile otele o gelmiş, kont diye tanıtmıştı. Kontun ceb görül; idr. Et mühim iş buydu. Vaziyeti- mi'öndan tonra tayin edecektim Mi etili ves i , y ger k ilândım. Tek gölünün muhakkak i besaplıyordum. (Tek gözlüyü öldürmek obahasına tehlikeyi göze almıştım. Şandarmalâr Süza Yarım saat sonra Fransın evinden çıktılar Darreşi beraber (götürü; ylen ist haydudu gene elimder kaçtr. Ben onun gibi bir serseri ha görmedim; rl Bununla tam beşinci deladır ki elimlen kaçıyor. Maamafih aramak ş de değilim, Köy civa- Seskr yavaş ş W ştıla Gülmile başladım. Budalalar! Be ni yalalayacaklarını umuyorlar... Seçim mı; b bir saat da rmidamağa başlar Hava güzeldi, Islak toprak * çimenlerden nefis bir ko ku yayık. ed Frânsı evinin kapısı o açıldı ve nihayet '»k gözlü göründü. Beni pulundulm yoldan geçerek otele ele çok 124 şİ yel | deki k yedi bin frangı da zavak yı öldürdükten sonra çaln Kumaz herif kendisini deli maları için rol yapı kışır; otele dair saçma sapan uydururdu ama buna kim nir? Sonünd. keyfine bakabil! onu kimse rahatsız Seninle konuşmak isterim. Buradan ayrıl: cesaret edemiyorum. Poti Carr ikakilişiz. Fakat gene gel — Ne istiyorsun? — Beni kurtaracağını söylemiş* etti: — Sen de inanmı Korkudan titrer g vra — Allah aşkına, dedim, mazsa hiç — beni ne ile itham ettikleri söyle.. İhtiyar, gülerek cevap verdi: (Arkası var) KAHRAMAN HAYDUD İvücrm İ Eğer yan ik: | gocuk, Lütufkâr bir arkadaşımın öku- yüp tercüme eti bir Çin yazısı insanların ik yet fında hayvan eti biç “pişirme sanatının nasıl bir te- sadüf eseri olarak ortaya çık nı şöyle anlatıyordu oğu Bo boyu kulübesiride bıraka- rak ormana palamut top gitmişti, ük gocul u gibi Bobo da ateşle oyna- masını çok severdi. O sabah gene ateşle oynarken © İdeki saman yığı: adı ve az zaman zarfın- bütün kulübeyi sardı. aa yalnız kulübe olsay da yangın cekti, Çünkü bir kaç kuru dal saatlik çalışman: a evi kolaylı ve iki , Oİlerdi. Zavall; elmiye- r “İtün şark için bir Jüks sayılırdı.) Kafas;, vapla meşgul olan Bol uğuşturarak vakitsiz bakar! ba hayvanlara burnuna şim madığı bir koku geldi. Acaba bu koku nereden geliyordu?. (Her halde kül olan külübeden |değiL) Yargın kokusunu pekâlâ bu, dikkatsizli- den yaktığı üçüncü €w- tanıyordu” çü Şimdiye kadar tesadüf ettiği herhangi bi ik veya ot koku- İ suna da benzemiyordu. O halde ne ından şaşkına domuzların öl kanaat getirmek için eğilerek par İ mâğiyle nesine dokundu İ ve okuyucuların da tahmin edece- gi sıcak etle temasa gelerek ya- Ban parmaklarını bir -İkendine ge dönen a ne İyice Çeviren: maklarmın ucuna yapışan yanı et parçaları ağzına hoş bir lezzet ce Bobo, ilk defa, daha doğrusu deki bütün insanlar arasında ilk olarak pişmiş et y Biraz sonra tekrar eğilerek domuzları yokladı; dar yanmamıştı.. Fakat o alışkan- kkla tekr klarını yaladı ve işliyen zekâsı nihayet bu nefis ko- ku ve lezzetin domuzun yanık €- tinden geldiğini idrak edebildi. rdu, Oğlunu o vaziyette gören He eline kalın bir sopa alar € başladı. biri arkasına rastge- yediği mek rte ı zevk onu ba- ar korktuğu muşta. doldurup biraz aba ile oğul ara" Midesini sında şu mühavere cereyan etti: di günahkâr köpek; ora- da oturmuş meler yutuyorsun. Ab- dalca oynadığın oyunlar yüzü mi yaktığın yetişmiyormuş şimdi'de oturmuş ların: yiyorsu v Çabuk söyle orada ne yapıyor- sun? “Ah babacığım; domuz, domuz. Çobux gel de yanan domuzlardan bir parçacık ta... Hoti dehşetle irkildi, Oğluna, ve böyel bir çocuğun babası oldu- ğu için de kendi kendine İânetler n kopardığı büyük bir i zorla babasının eline si- Ikıştırarak, “ye baba, ye; yanmış domurdan ye; bir kerecik olsun ,, diye bağırıyor, diğer taraftan kendisi de tıka rcasına KAHRAMAN HAYDUD *ı zamanda Bobo, ikinci( yüzün-| bu sefer elleri eskisi ka-|e ti, | şaylalar odalşamağa eş parça-!i Mühim bir keşif LÜTFİYE GÜRLÜK hareketle ağrına götürdü. Par -| yemekte devam ediyordu. hayatında | den dolayı öldürüp O müstekreh şeyi elinde gö- e iliklerine kadar ürperen Ho- © oğlunu bu gayri tabi! hareketin- irmemekte epey tereddüt etti, Pakat yanan parmaklarını oğlunun yaptığı gibi ağzına gö ü vakit kendisi de İstemiyerek tattığı yanık domuz ni itiraf etti. baba oğul oturarak çoğunu yeyip hoşuna Neticede kalan domuzların diler, 0 bu sirin âleme ifşa edil memesi için son derece gayret &- diyordu. Çünkü komşuları duydu- ı muhakkak taşa tutar- ortalıkta bazı Başladı. Çün Jübesinde sık sık görülüyor ve ihti- Maamafih gene kü Hot yangin çıktığı yar çoban, unu cezalandıracağı yerde eskisinden daha müsamaha- kâr davranıyordu. Nihayet uzun tetkiklerden son« hiş sr mk a çıktı ve baba ile oğlu muhakeme edilmek üzere Pekine götürüldüler. rı m mlerden parça yanmış et getirmelerini ca etti. Bir kutu içinde jüri heye- tine takdim edilen cte reis ve âza- Jar sırayla dokununca hepsinin de hep gibi yaptılar; yan: par- arma götürdüler « e salonunda top- halkını hayrette bira - kan bir şey oldu; eldeki bütün de- lilere rağmen hâki i riyle müzakereye bi meden Hoto ile oğlunu allettiler. Muhakeme kitam bulduktan sonra reis gizlice giderek şehirde ne kadar domuz bulduysa hepsini ra m ris parmakları yandı ve um gör- Bir kaç gün sonra zatı asilânele- rinin muazzam konağın. ler çıktığı ile İİ yan yy şpnl ç mlmliğmanaklll Salli yapilan mama panama kamillmlemnsumal aruzla Bambo şimdi, yine dizleri zerinde sürünerek geri çekilme. ğe başladı. Oda kapısının karşı sında hem pencere hem de kapı vazifesini gören bir yer vardı. Bunu odaya girince etrafı tetkik ederken görmüştü. En ufak bir çıtırdıya bile mey- dan vermemeğe &ön derce çalışa- rak bu kapıya yaklaştı. Bin ihti. mamla açtı. Ahıra doğru yürü - dü. Fakat bundan birdenbire vaz. geçti. Ahırdan atımı çıkarmak, seğerlemek için ne kadar dikkat etse yine az çok gürültü o - lurdu, daha sonra ahırin büyük ve yegâne medhali de hariçten kilitlermişti. Şimdi ne yapacaktı? Yumruklarını sıktı, Korku ve dehşetten hıçkırığı boğazını yıtt- tu Tekrar dinledi. Yeni yolculara tehaltikle yi - yecek hazırlayan otelci ile karı * sn ayak seslerini duydu. Hemen bahçenin alçak duva rından dışarı atladı. — Zarar yok, yayan giderim. Yayan olarak kaçarım, yeter ki bir an evvel kurtulay: Diye mırıldandı. Son sürati bacaklarına vererek ekin tarlala- rı içinden koşuyordu. Bir müd - det sonra. Apenin dağları kena - rınâ varmış ve süratini kesme “ den tırmanmağa başlamıştı. Yol, da birdenbire duruyor, arkasın- dan takip edilmekte olduğunu zannediyor. Tabancasını çekerek hemen geri dönüyor, müdafaa va ziyeti alıyor, sonra kimsenin gel mediğini görünce tekrar koşma. ğa başi Takip edecek o * lanların aynı yoldan gelecek! mi düşününce artik de ve muhakemesini elinden ka- gırdı. Doğru yoldan ayrılarak çapraşık yerlere saptı, Dikenlere sürünerek, hendeklerden atlaya. rak yokuşlardan yuvar! tehlike falan demeden m ordu. kadar uçurumlar, de reler, nehirler çıktı. Bunlardan nasıl geçti? Yoluna nasıl devamı edebildi? Bunu kendisi de bile . mez söyliyemezdi. bütün Yalnız sabah olupta güneş yük selmeğe başladığı sırada keçile- boyuna uzanmış bir a“ dam gördü. Yanına yaklaştı. A. caba uçurumdan aşağıya mu yu- varlanmıştı? Hayır, çünkü ölme miş, sadece bayılmıştı. Vücudun» da yara eseri de yoktu. Çoban matrasından baygın a - damın dudakları arasına birkaç damla şârap akıttı. Biraz sonra başladı. Kendini bekliyen gondo- la atladı. Gölün karşı yakasm- daki kumsal sahile ayak atar at- maz derin bir nefes aldı ve koşa- tak gözden kayboldu, 13 CEBRI YURUYUŞ Bambo Venediği ve civarın tamamen biliyordu. Binaenaleyh karaya ayak basar basmaz lalet. tayin bir istikamete doğru son süratle koşmağa başl, Nereye gidiyordu? Belki ken- karaya çıkaran gonldük merakla arkasından takip €- öeceklerini düşünere i kay. bettirmek için dolaşık bir yol in tihap etmişti, veyahut da sadece kurtulmak iğin nereye olursa ol - mak “koşmak i Müt ş bir heyecar içindeydi. Gondülde gölü geçerken o ka, dar uğraşmış fakat bir a lerin ve korku sü- künet bulamamıştı. Ölmüş Biyankayı artık düşün» ordu bile, O'da, Emperya gi“ zavallı kızı unutmuştu. Nite. m fahişe gözü önünde Sandr gönün hançerlendiğini görür gör mez ona karşı hissettiği arzu ve ihtiras tamamen gitmişti, Bambo Biyankayı çılgın bir ihtirasla sevmi Onu tehdit, €ebir veya mülâyimetle elde et. meği çok istiyordu. Fakat öldü- guy gördükten sonra arzu ve :k yerine getiril » mesi gayri mümkün bir rüya ol« na kanaat getirdi. Boş rü. ya ve'külyalarla geçirecek vakti yoktu WVenedikten uzaklaştıkça Biyankanın hayali de nazarların* da gittikçe ufalıyor, kayboluyor. du, Bambo Biyankayı çoktan unut muştu, yalnız benliğinde müthiş bir korku hükmünü sürüyordu. Kulaklarında hâlâ bedbaht kızın son nefesinde Rolan çağırması, Rolana veda etmesi meşum bir uğultu ile akisler bırakıyordu. Sonra odanın kapısına vurulan darbeler, Biyankanın imdadma koşanlar, Hiç Fakat Rolan acaba izini bula - bilecek miydi ? Bu noktaya ge * lince Bambo müsterih ol « du, — ftalya çok genişti. Romayâ iğimi nereden bilecek, Sonra benim Romada bulunduğumu bil se, öğrense bile peşimsiza gel - mekte ne faydas; olabi dikte kendi işlerine karışarak bozduğum içindir ki beni takip ediyordu. Şimdi artık Veneğikte değilim. Binaenaleyh İ gel olamam. Niçin arkamsıra gel sin, hem gelse, intikamı arkam. dan koşsa bile Roma Venedik gi- bi değildir. Orarla hen daha »i - arkı