4 Mart 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3

4 Mart 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| AKŞAM POSTASI | çöz ve Mermer di ji Hasan asi Us i | 72 İlin 8 "ABEN Bir Münasebetile ENÜZ Galatasaray sullanisin- de talebe idim; son sınıflara yp Dir edebiyat muallimi geldiği- ihtifal “#fendik, ;«erçi kendisinden dçrs değildik ama merak ediyor, | sörmek ( İsiiyorduk. Çocuk ii Sek kadar genç bir adamdı; hat- İk eabassırlardan birinin onu tale- hi, Zannetliğine, onu koridordan W geçerken görünce: “Sınıfa gir- Maş» diye söylendiğine dalr riva- A * dolaşıyordu. Yüksek sınıflar- iş, arkadaşlarımız onun derslerin- 1, Perinun gözüküyorlardı ama biz iş Pek inanamıyorduk. Biz de bü- gençleri be- tay sakalda oldu- fayı, aBırdak, “İlim yapta değil, baş- ki, » Sözünün doğruluğunu anlamak bakla yaşlanmak lâzım geliyor, (4, İ bazı kimseler yaşlandıkları hal- anlıyamıyorlar. çi Köprülü'yü ilk defa işte böy- A dinden yaşlı gözüken talebele- Şe Miş girerken gördüm ve, doğrusu afkâr bir gözle bakıp kendisine husumet bağladım. Orun İni, bizim fikir hayatımızdaki iyelini anlıyabilmem için kıy- KY fikir hayatının ne demek ol- Ny ahliyacak yaşa — gelmem li- İyat tarihi okutmak üzere son IE da, birçok kimselere çalıştıkları, > iy #österdikleri tçin hürmet edi- sebibi olmadıkları, Avrupa Me len birine tecrüme edilse e- Hyin hiçbir değeri / olmuyacağı Mori fakat: “bizim böylesine de Mİ var; bize böylesi de ki- ka sa böylesi yarar, gibi sözler ig ir. Funt Köprülü böyle küçük, İçülerle takdir edilecek &lim- yg eğil , gerçekten ülim a- » bizde edebiyat tarihini yarat kendini, dünyanın her tara tg ydirmağa kâfi bir eser vücü- miştir. Biz ona hayranlıktan Dinettarlık ta beslemeğe mec zeizde de gerçekten âlim adam İla, çini isbat etmiş, bizde de Alemi Bülulcağeeme hrtlirie iyi arieinde teslim ettirmiştir. r timiz nihayet Avrupadan Or, Serini tekrar ettikleri halde, ıç Palılara da mehaz olacak eser- miştir, e isini Galatasaray sultanisinde “düğüm gündenberi İŞ zannederim mu: ie, nesi idi, bugün yirmi be- kap esl testi ediliyor. Yine yirmi evvelki gibi o kalmışlır de 5 fakat gençliğini hayret e ki erecede muhafaza etti, İk ar arasında düşünmekle tun insanı yıprandırdığını kı vardır. Fut Köprülü At bu zarının me kadar yan- Mar isbata kâfidir. İlim, geç dala sırlarını araştırma an- lar, öyle işlerle uğraşma" *k fikri tekatleri otuuyarlar | ip çökerlir; sncak onla kaş, Atiyarlığından da © beter ba İbtiyarlığını, ukalalığı ap İl Köprülü tozlu çok kilap- Mrrmış, opların sayfaları & at te e, mr ge 74 di gözinin çehresini araştırıp gi BİM ciltleri kapafırken ne- si “aş ewümünü, basık canlı Yılalar arasında unut me sitemlerde Iz dn kabildir! üç beş asır MIŞ şairlere gösterdiği ali” li genç sanatkârlarından taşı idin olunabilir. Bir za- 4, iliği ile beraber münek- rar, şimdi onu İraktı, gf iyim üzerime canlı bir ali- de” Mig, “Rİ için her zamanın ken in bir ifadesi, bir sanali Ni, ,Sören ve her yeninin ma-| #Ynağı bulunduğunu bilen vip iy, Sbİr zaman öyle aboslağu | k Ö İi Bülünç bir cehre takına 4 Y hin şlürime, eamatine Bönet- ge” Aşir, Nurullah ATAÇ yaratmağı kimden bekliyoruz ? İLLİ Şef, İstanbulu şereflendirdiklerinden itibaren sanayi ve ticaret erbabmin, halkım dileklerini, bizzat münakaşa kabul ederek tetkik ettiler, 5, bu tetkikler etimlesinden olsa filmcilik üzerinde durasa- ğu. Büyük Şef filmellik etrafında matlub derecede izahat ala, madılar. “Bu hususta bulunabilecek tedbirleri siz verebilirsiniz, diyen İnönü, Türk film endüstrisinde hemen biricik bir teşekkül halinde bulunan firmadan tatminkâr bir cevab alamadılar, Biz söyliyebiliriz Büyük Şef'o ki, memleketin inkılâb hedeflerini tat- min edecek istekleriniz, ancak sizin basarıcı ellerinizle millete ba- Eışlanablir, Para diyorlarsa memleketimizde, bu velüt endüstri sahasma sarfolunacak sermayeler yok değildir, Paramız vardır. Eser di- yorlarsa, gerek halkın terbiyevi tekâmiilünü hazırlıyacak ve ge- rekse milli kültür ve «iyasi rüşdünü kemale ulaştıracak eserler meydana getirebilecek muharririmiz, müellifimiz, edibimiz, mü, yerrihimiz ve - filmellerin kendi tabirleriyle - pedagoglarımız, kudretli adamlarımız, evlâtlarımız vardır, Artist isteniyorsa, yetiştirilmesi kaydile memleketimizin ea velüt sahası budur diyebiliriz. Anadolu köylerinde seyyar sinemacılık yapmağa hevesli de- gU, müştak olan vatandaş çoktur. Ve eğer Büyük Şef'e filmcinin söylediği gibi, heveskâr yok. sa, artist yoksa, para yoksa, teknisiyen yoksa, film çevirecek yoksa, muharrir yoksa, tehacümden camları çerçeveleri kırılan sincmalarmda gösterdikleri Türk filmlerini ne cesaretle çevirdi. ler? Biz Büyük Şefimize söyliyebiliriz ki, film endüsirimizi böyle muhayyel acizler karşımda gibi telâkki ederek yere ça, Isn, yine filmeinin dediği gibi “tüccar kafası” dır, Türkiye hiçbir sahada âciz olmadığını bütün dünyaya on beş senclik dar mazi İçinde göğsü iftiharla dolu olarak ispat etmiş, tarihin en kıdemli kültürlü ırkıdır. Buzün bütün dünya sinema endüstrisi sahte ve süslü maa, kenlerin elinden aldığı film artistliğini, hakikatle sahne sanatın; teli edebilen sanatkârlara tevdi etti. Bütün dünyada yer tulan Amerika filmelliği, tabii sanata dayanarak muvaffak oldu. Dün- yadaki sanat yıldızları, muayyen bir kaynaktan değil, halk ara, smdan seçilip çıkarıldılar, Fakat yapmadan önce yüzde yüz em. niyetle yalnız kâr ve revaç düşünen tüccar kafaşı, dütya yüzün- de birinci derecede bir ar olan filmeilikte elbette yaya kalır, Film harcamaktan, artiste para vermekten, teknisiyen arayıp yetiştir. mektense, Avrupa mamulâtınm komisyonculuğuyla eline geçeni öpüp başma koymayı hayırlı gören Türk »sinemacılığında elbette bir milli endüstri kurulamaz, Türkiye halkınm, yerli filmlere karşı gösterdikleri sonsuz rağbet bizim gözümüzün önündedir. Kudretlerin, telmiğin, sana- İn dizgininin dar tilccar kafası içinde İdareden kurtulamıyan Türk halkmın nekadar kadirşinas olduğunu parayla ölçtüler, “Hesaplarmı kontrol edemiyoruz, diyerek seyyar sinemacı, lığın revacına el uzatmadıklarmı söyliyenler, milli vazifelerin hu. susi menfaatlerin üstünde olduğunu idrak edemiyenlerdir. Anlaşılıyor ki Büyük Şefimiz, memleketimizde çok muhtaç olduğumuz ve dünyanm en velüd sahasını bulabileceğimiz Him endüstrisini de mübarek elinizle kuracaksınız, Biz kendi hesabımıza, Türkü bu ise para vermekten korkak telâkki etmiyoruz. Sanatkârımız da var, Avrupayla boy ölçüşe- cek kudretlerimiz var, muharririmiz var, edibimiz var, takdir edecek halkımız var, Her şeyimiz var. Bir şeyimiz yoktu. Dünya, nm bedii sanatları basımda en mümtaz mevki alan filmelliği bir berirgân ximiyetinden kurtarıp milli tezahürte kendimize male. döcek kimsemiz yoktu, 1 Büyük Şef'in, bu hâdiseye teması, beklediğimiz istikbalin ta. hakkukuna müjde oldu, İşaret buyurunuz Büyük Şef, Türk milleti eserleriniz arka- sından yekpare bir kitle halinde akar. Ömer Refik Yaltkaya'nın piyano konseri Türkiyede milli bir film endüstrisi eseananssasannas ann enar sd ananaae Benan 0uAE una saman semen seve 2900 0000100000019 van an u00 Banana sesasunnma pasananmansmanusumananmanna sananamsesan sans naNe 440, see easdkanesanmmekeesmsssus senses sasssssas, Musiki meraklılarına kıymetli sa, ! mizdan Ömer Refik Yaltkaya piya- | no ile Cesar Franck, Frederic Cho- pin, F. Liszt, C, Debusy ve Adnan Saygım'dan güzel parçslar çalacak. tır, natkârlarımızı dinletmek ve halkı- mizım yüksek musiki ihtiyacmı tat- min etmek gayesile Galatasaraylı. lar yurdu tarafından seri belinde tertib edilen konserlerden birincisi, bugün sast 17 de Galatasaray lise- #i konferans aslonunda Yerileeek ve bu konserde güzide sanatkârları . HABER — Akşam Postam Nor Konsere tam #mat 17 de başlans- rak kapılar kapatılacağından dinle, yicilerin vaktinde gelmeleri HMea 6- merkezinden tedarik edilebilir, Günun Mesele 51 | 12 Saat mütemadiyen çalışan bekçilerin mesaisi çok ağırdır! Bekçiler: “Aile hayatımız yok. Evlerimiz, çocuk- larımız ile meşgul olamıyoruz. Valimiz doktordur. Yaz, kış demeden her gün on iki saat müstemirren çalışmayı takdir eder, diyorlar Bugün, çok hakir bir şikâyet mevzuu üzerinde duracağız. Pek âlâ biliyoruzu ki mahalle bekçi- leri; çevlerimizin masuniyetini te- min yolunda gece, gündüz çalışan insanlardır. Kar, yağmur, soğuk demeden çalışırlar; Bekçiler, yalnız sokak ve evle- rin emniyetini temin yolunda de. ğil, ayni zamanda, polisin dc bir cüz'ü olarâk faaliyet gösterirler . Ekseriya büyük tehlikelere maruz Jar azir hirsiz ve suçlüların yakalanmalarında o bekçilerin e mekleri sebkeder, Bekçilik çok eski mevzuatımız- tensik ve ıslâh olunan bekçilik bugün hakiki mânasiyle bir mes- lek haline gelmiş bulunuyor. Mun. tazam kontrollar altında çalışan bekçilerin üzerlerine (| aldıkları mesai yükü bugün, eskisine nisbe. ten çok ağırlaşmış bir haldedir. Bu da, bekşilerin pek hakir bazı şikâyetlerine sebep olmaktadır. Filhakika bir meslek halinde gördüğümüz bekçiliği, mesai saa- ti itibariyle de yoluna koymak lâ- zım geliyor. Bekçilerin şikâyetini şöyle hülâsa olunabilir: “Günde on iki saat fasılasız va. zile görüyoruz. Akşamın saat al- tısından başlıyan mesâimiz saba- bın sâat altısına kadar müştemi- ren devâm ediyor. Yaz, kış, “so. basar e ha gaşai uykusuz gece çalışmasının ne kas dar ağır olduğunu takdir etmemek mümkün değildir, Halbuki biz ev- velce dört saat vazife görür, dört saat te İstirahat ederdik. Bilâhare bu müddet altı saate iblâğ olun- du. Fakat altı saat çalıştıktan son ra da yeniden işimiz başlayıncaya kalar on sekiz saat serbest kalır. dık. Şimdi çalışma saatlerimiz, yaziyette hiç bir değişiklik olma- dığı ve bekçilik daha muntazam €- saslara bağlandığı halde 12 saate çıktı. Fasılasız çalışıyoruz. Gündüz nedir bilmiyoruz, gü- neşe hasretiz.. Sabaha karşı yat. mak mecburiyetinde kalıyoruz. Çünkü akşam uyanıp tekrar vâzi- femize başlıyacağız. Aile hayatımız yok. Evimiz, şocuklarımız ile meşgul olamıyo- tur, Bu bizi vaktinden evvel ihti- yarlatıyor, mahrumiyetlere du. çar ediyor. Halbuki eskisi gibi altı saat değil, sekiz saat çalışıp diğer sekiz saat te istirahat ede- dilmektedir, Davetiyeler yurdun Galatasaray- da eski karakol karşısında Reşit pa. m hanmdai numarali öairedeki Joğei, hiç olmazsa insan gibi ya- şadığımızı anlarız. Valimiz, doktordur. Bugünkü mesaimizin sıhhi olmaktan vazge- çelim, öldürücü olduğunu takdir eder, Hem biz ne kadar müvazeneli çalışırsak o kadar fazla muvaffak oluruz, 12 saat devamlı mesai ile çıkaracağımız işi, zamanında ya- tıp kalkmak suretiyle 8 saatte de ve daha iyi ve daha müsbet ve faydalı olarak çıkarırız. , Bekçilerin bu şikâyetleri hiç şüphesiz ki çok yerindedir. Ayrı- ça mâlüm oluğu üzere bekçiler aydan aya evlerden aldıkları pa ra ile geçinirler, Bazı evler ver - mezler, bazıları çok az verir, bazı. ları uzun müddet vermez... Bu vâziyet karşısında bekçilerin mai- essüs etmediği görülüyor. Bekçilerden biri diyor ki ; "Bütün bu mesa! ve mükellefi. yetlerimize mukabil aldığımız pa. ra kapılardan toplayabildiğimiz « dir, Bu da ekseriya 20 lirayi gü buluyor. Bazı yerlerde bü kadar da slamıyan var. Bazı yerlerde i bunun üç mislini kazanan var.. A- Jsamızda mesaimiz ayni olduğu Vagon ihtiyacı u “çoğalıyor Yükleme ve boşaltma müddeti indiriliyor Devlet Demiryolları idaresi yur dün her tarafından demiryolu inşaa* ının süratle ilerlemesi, sanayi mü- lesseselerinin o ve yeni omadem© jan açılması neticesi olarak nâkliyatın artışı odolayısile vagon İisticar edenler taralından o meşgul İedildiğini gözönünde tutarak vagon” ların tahmil ve lahliyeleri için veri” len mühlet tarifesini yeniden tertip etmiştir. Yarın sabahtan itibaren merf ola» cak bulunan bu tarife mucibince se- nenin eylül, ilktesrin, sonteşrin ve ilkkânun aylarında Haydarpaşa ve İzmirde vagonların tahmil ve tah liyesi için sekiz, diğer istasyonlarda altı saat mühlet verilecektir. İhra- cat ayları olan bu dört aydan maa" da zamanlarda bütün istasyonlarda yükleme ve boşaltma için verilecek mühlet sekiz saattir. Bu saatlerde a” “ava giren öğle tatilleri dahil bulü” nacak ve vagon müsteciri bu saat” lerde dahi tahmil ve tahliye | işine devam edebilecektir. Yalnız, anbar ların kapalı bulunacağı gece o saat- leri İle tatil günlerinin başlayış ve bitiş saatleri arasındaki zaman ve" silecek mühlete girmiyecektir. Belediye terzihanesi ELEDİYE Kooperatifi tarafından belediye memurları için Babiâlide açılmasına karar verilen terzihanenin nok- xanları birkaç güme kadar ikmrl oluna, cakmış, Terzihane dorhal faaliyete geçe- cekmis. Belediye bakkaliyesini Belediye lokan- ta Ve bunu da Belediye tersiha- nesi takib etti. Üzüm üzüme bakarak ka- rarır derler, Belediye de esnaf işiyle uğra sa uğraşa kendi de esnaf olmak hevesine düştü, Bu gidişle belediye kahveleri, bele, diye mahallebicileri, belediye (o kasapları, belediye bakkalları aşılması beklenebilir. O halde belediye relsine hatırlatırız. Belediyeyi esnaf cemiyetlerine kayda mecbur edip teftiş ve konirola tâbi tutsun- lar! buldu. ma ma gam Marini'nin keşfi yeni değil ROFESÖR Efisio Morini admda bir âlim, insan vücudunu sertleştiriyor. Profesör çiçekleri, hayvanları bir sa- ya batırıp yıllarca olduğu gibi muhafara edebilmeği keşfetmişmiş, Halbuki bizde bu keşif balıkçılar aras smda ayağa düşmüş bir haldedir. Maftalık pörsük balıkları, profesör Ma- rininin esrarlı suyuna sokup çıkarılmış ve kazıklı bilmmaya tutulmuş gibi dipdiri gös- terip yutturabildiklerini, demek, Avrupalı. lar duysalar, balıkçılarımızı İlim nkademi. lerine yazdırıp serefyab olacaklar, Çeşmeler yıkılıyor EHRİN bazı semtlerinde asârrmtika- dan olmıyan çeşmelerin kaldırı. masma karar verilmiş, Bunlar harab bir halde bulunduklarından çirkin bir manzara arzediyorlarmış. Üzerlerindeki kitabeler saklanacakmış. Dünya bu, kime baki kal mış ki, çeşmelere baki olacak, Bir zaman, lar gürül oldu, gürül çağlıyarak akan çeşmeler şimdi çirkin manzara arzeden birer enkaz Ve bir gün gelip Terkos çeşmelerinin de müzeye naklolunmıyacağı ne bilinir? Dün apartmanlarm damlarma sıçrı. yan Terkos, bugün evlerin birinci katma çikamıyacak kadar yorgun ve bitkindir. . Aboneler, yarm tarih olacak bir mayi sahibi olduğunuzu düşünerek kadrini bilip, fazla sulanmayn! şet bakımından da emniyetleri te- | halde paraca bir müsavat yok, Bugün biz polisin yardımcısı halindeyiz. Bekçilik kapkaççılık değil, muayyen şartlara bağlı bir meslek haliredir. Ama, sal saatimiz yoluna girmiştir, ne de geçitmemiz., , Bekçilerin hakk dertlerini öğ. rendikten sonra aklımıza şöyle ted İ birler geliyor: ne mes 1 — Bekçilerin 8 saat mesai üzerine nöbet usulu ile, poliste ol duğu gibi vazife almaları. | 2— Apartımanlar,. evler, dük- kânlara bekçi ücretleri için muay yen miktar tarh ve tayin olunma- Kat kat veya oda oda oturus lan evlerde de, eve tâyin olunan miktarın taksimi suretiyle tabsili, 3 — Kazancı fazla olan mınta. kalardaki tahsilâtın, © mıntaka bekçilerine muayyen bir miktarı verildikten sonra üst tarafının tah silâtı az mıntaka bekçilerine tevzii suretiyle tevzini, bekçilerin bu şikâyetleri önüne geçmek için isa- | betli tedbirler olur. İstanbul köyleri- ne elektrik ilik olarak Ali bey köyüne elektrik veriliyor Çatalca kazasında bir elektrik santralı ve şehir şebekesinin kurul- masına karar verilmiş olduğunu ev- velee #azmıştık. Çatalca belediyesi” nin isteği üzerine belediye fen heye- ti bu hususta bir keşif o yapmış ve İ projeler hazırlanmıştır. Bu elektrik " santralı ve şehir şebekesinin 27000 liraya çıkacağı hesap edilmiştir. Ça” talca belediyesinin bu parası hazır- dır. İstanbul vilâyeti, vilâyet hududu dahilindeki bütün kasaba ve hatti köylerin elektriğe kavuşmaları için çalışmaktadır. İstanbulun elektriğe kavuşan ilk köyü Alibey köyü ola- caktır. Bu köye ancak on dakikalık mesafede bulunan Silahdarağa Elek- trik fabrikasmdan cereyan yerilmek üzere tesisat yapılmıştır. Köye bu 4 içinde cereyan verilebilecektir. İ Diğer kaza merkezleri ile köyleri” mizin de elektriğe olan ihtiyaçları vilâyetçe tetkik edilmektedir. Bun ların hepsinde İcap ederse vilâyetin yardımile elektrik tesisatı o vücuda getirilerek medeniyetin nuruna ka” vuşturulacaktır. ie Yeni ders kitapları Maarif vekâleti ilk ve ortamektep ler için yeni kitapların hazırlanma” st faaliyeti ve bu kitaplar için açı lan müsabakalardan sonra hazırla- nacak kitaplara lâzım olan resimle- rin yapılması için müsabakalar ter tibine başlamıştır. Vekâletçe (o hazırlanan (oOFrar sızta kitapları içinde bulunacak 36 tane renkli levha için de bir müs& baka açılmıştır. Bu levhalardan be- heri için kazanacak o sanatkâra 10 Bra telif hakkı verilecektir . ÇA AN AŞ ş Â di ikkilemnli sü ilk insin Üniti İğ dad

Bu sayıdan diğer sayfalar: