A MAZ — MART ie Sek gözlü be iy e — Bahçede dolaşmak mr? Evet, & — Kont hazretleri bir alsınlar, Hava serin. Budala! Pardesüm olmadığını pes kâlâ biliyordu. Ayağa kalktım ve kapıya yürü « pardesü — Kont hazretleri saat kaçta is- * rahate çekilecrkler? | © — Bilmiyorum. Hiç bir şey bilmi, Yorum, aya Solrada beraber yemek yediğim “Adını unutmuştum. Birden hatırlı, po dönüp baktım. Telgrafları © kumuştu ve iskemlesinde dimdik “üruyordu. Gözleri sabit bir nokta- YA bakıyordu. Gözleri. Titredim Ye bu gözlerin bana hakikati ifşa , €tiğini sandım: Bu kadın deliydi tüm Kalibar k ek SM ği j Serbesttim, kaçmak, süratle bura, © e uzaklaşmak lâzınıdı. Otelin ka. © ima aşarak kapamıştım. Yol 6 , m ma i ! pe orada, kapı önünde du- e Pekâlâ bununla kaçabi - im Cebime ark yedi bin irark Yard, © Vahşt bir sevinçle otobüse atla- am, Direksiyon geçtim. Mot enedi, Uğraştım; nafile... İsi yakmağı teşebbüs ettim, cere « gil Yan yoktu. >— Hey! Ne yapıyorsun orada? | Senin suratın zaten benim hoşuma #İ Bitmemisti, Tek gözlü de söylemiş - 1 hırsızlığın da varmış de « ii Direksiyona sarılmış, şaşkın şaş- m otobüs şoförüne baka kaldm. akiyma bir fikir geldi: — Otobüsünlüzü satınalıyorum, ii sA satarsınız? > Sen mi? yel Otmeğe başladı: Kİ, Yok canım! Otobüsümü sat, istiyorsun ha? >> Evet, On bin frank veriyorum, köhne araba için on bin frank Pk bi Vitra taşi migti, Tek gözlü koluma girerek beni bahçeye doğru sürükledi, Akşam karanlığı çöklüyordu, M&*- hi leş mi? hiş bir soğuk vardı. Titredim. Tek * 5 iş gözlü alay etti: Aİ öc irat. or ein Se). Oşüğnmüz galıba kont Baret. e — İleri, Hakkınız da yok değil, yaban, şi On bin frank ha? Çıldırmış 23* | sr için burun havası pek sarar. a dır. Bu mevzuda size birkaç vak — Pek Alâ, on beş bin frank ve- anlatırdım ama... Neyse, geçelim bunları, Alın şunu... * Otobllsiim satılık deği, — Küçük, dedi, bu zat Kont Fredeik dö Mozambardır. HABER — Akşam Postmsi als alonunda o gecelik e elinde beceriksizce re, menekşe demetiyle, mahsus olan merdivenlen yordu. Üçüncü merdiveni çıktık. tan sonra durdu. Cebinden okü. İ baktı, İ Muntazam dişlerini görerek gü“ lâmsedi ve mutlağın kapısını çal- madan eyvsl kulağını koyarak dinledi. Çünkü küçük Sıdıkanın bir amcası vardı ve bu zat genç kızı büyüttükten sonra şimdi ser. vetini idare ediyor ve kendisini daima görmeğe geliyordu. Sıdıka, Mazlâma demişti ki? —Amcam vaktiyle Brezilyada mı, Avustralyada im, işte o taraf- — Ben Gşümem. Sağlamımdır. | jarda bir yerde konsolostu, gayet Yetmiş yaşımdayım ama sizden de- | hidderlidir. Onun için seni hizmet- ba gencim. İs çilerin merdiveninde kabul ediyo- Pembeli kadm bize doğru geli -| tum, Kusura bakma. yordu. Yanımıza yaklaştığı zaman| çok genç olduğuna dikkat ettim: yirmi yaşında bile yoktu ve çok Behçet isminde olan bu amca, içeride bulunduğu zaman şayst güzeldi. Mazlüm gelirse hizmetçi Mari ka. Hayretle bana baktı ve durdu. | Piyr açınca: Tek gözlü! — Can:m ustan bize dün ne ka- dar fcna et verdi, âdeta leş koku. yordu!. Yahut ta: — Yedi beş daha on iki, hösap tamam değil mi?. Diye bağırır ve kapıyı şiddetle kâpardı. v dönerdi. Fakat Mari tatlı bir te- bessümle gerileyip yol verdiği za. man o kadar güzelleşirdi ki, Maz- lümün hemen bu kıza da ilânı aşk edeceği tutardı. Lâkin buna mey- — Küçük, dedi, bu at kont Fre. drik âö Mozambardır, Evvelki gün geldi. Onunla dolaşir mısın? Gönç kız gülümsiyerek beni süzü- yordu: — Kont dö Mozembar mı? Çok sevimli buldum Kendisini... Tatlı bir sesi vardı; — Ah gençlik! Gece çok güzel, Böyle bir gece... Birdenbire yanımızdan ayrıldı ve *opallıva topallıya otele dnğru u . zaklaştı ik dan yoktu, Çünkü mutfağı geçer “ geçmez koridorda Sıdıkayı çıplak olları, masum tebessümü ile kar- im İamim Fresr, ysında görürdü. — Öyle mi? Buğün Mazlüm gene kulağını mutfak kapısına koyup dinleyince, — Bu ismi güzel bulmuyor mu derinden bir erkek sesi işitti. Bu sunuz? şük aynasını çıksrarak tuvaletine | ısını verdin! 13 Yazan: Hikâyeci Mazlüm, kendisini mükellef) derken bastonumu kapı yanında be ; yaşlarını, sitden daha yaşlılara br. kıyafetiyle tuttuğu vekliyen Sıdıkaya kavuşmak üze» elinde becerikizce tüttuğu hizmetçilere giki- taktığımı unutmuştum. Yatak okla- | rakmız.. Canımız sıkış ölan bas amda bir bastor elime geçti, benim | yanı hemen koşup öpünür.. İnsan zanniyle aldım. Bu baston da tıpkı | bayatının bahar nda bstbaht ol benimki: gibi, fakat sapı fildişi, be- | mak hakkını haiz değildir. nimkisinin sapı kemik.. Kaltak, in. İ kâr etme. Sezik yüne | Masldmny burunda illiken Yak ta, şu cevabı verdi: | da hediye etmek için sen aldın. Ba- na adisini, o çapkına da fildiyi sap-| — Teşekkür ederim, çok doğru söylüyorsunuz. Fakat iş, tan sik“ madan ibaret değil. sevdiğiniz ve sizi sevdiğini yes Diye yalvarıyordu. minlerle temin etiniş elan sevgili. — Tontonu, montonu yok.. Be. | nizin başkâ münasebetsiz bir a- ni rezil ediyorsun.. Halbuki sana!damla görüştüğünü haber ölınca itimadım vardı. Meğer alçak birl ne yaparsınız? . kadınmışsın 1, i ni |, Mamlâm kapıda siriyordu. De-J a i Rİ a | erkeği Behçet Sıdıkanın âmcasi| |. Nemi yaparım, dedi,. eğer değilki. ei şimdikinden kırk yaş daha. genç Kenâi kendine: olsaydım, bastonumla rakibimin — Ah, dedi, seni değil, beni al- başmı ezerdim. İnsin bayatta sa» datıyor; beni rezil ediyor. adetini hivbafakd ve midalan et- Ve geri döndü, merdivende rast | melidir. geldiği bakkal çırağına teessürünül oo Oo yakar. Bastonum yokk 4 belli etmemek için lâkayd bir ta. Geçen gece İsa maşuk yırla ıslık çalmağa başladı . yatak odasında #nuttum. Bütün Büyük caddede bir kaç adım at- | felâket te oradan çıktı. tıktan sonra önüne gelen bir kana“ > jpeye oturdu. Şubatın açık bir gü. El om İ aüydü. Her tarafa gülümsiyen gü- ; Diye. bağırdı.. Marlüm ona bis neş, kendisine zalim ve müstehzi göründü. raz daha dikkatlice bakınca, tıpkı — Ah, diyordu, amcası değilmiş. | kendisininki gibi bir bastona da. Üvey annesinden kalan serveti | yanmakta olduğunu gördü. de yalan.. Ya, ikimize de biribiri- Buna mukabil Sıdıka: — Oh tontonüm! da ban takat, alsam; Tia, |. (0 ve DA ü ka benimki fildişinden.. * Geçen HİKAYECİ gün yatak odasında e el imei A AR WE Sıdıka... Seni o kadar | ARINIR RİN sever Mazlüm, eliyle yüzünü kapa- 1 e39 | yârak uzun uzadıya ağladı. . . — Ne o delikanlı, bu yaşta hiç Resimli Hafta ağlanır mi?. Yanına beyaz çatal sakallı, ki- mecmuası bar tavırlı, ihtiyar bir adam otur. Bu hafta çıkan muştu. Mazlüm, suale, mphem bir işi- son sayısı retle cevap verdi, İhtiyar, devam eiiyordu; — Şüphesiz aşk meselesi. Fa- ?a gibi yirmi yaşımda bir Birçok güzel yazılar ve resinler'3 doludur. Almağı unutmayınız. — i Dolikdeşik ceketini çıkarıp omuz. | — Ah! Evet, çok güzl! Rİ ELİZA i Ey al iç larma miti: (emanit war)“ tamâzsın.. Da gi.'adamı ak o m? Bu gö” >> Yirmi #ki bin! > Fakat... 45 Yalvarırım size satın bana oto. pe Müzü, Parası peşin vereceğim ; şe R şimdi, Çabuk olalım, Yirmi 16 KAHRAMAN HAYDUD KAHRAMAN HÂYDUD 13 yi fmak veriyorum, amdan boğuk bir 8:3 müda- gelerde grup halinde onar kişi Oyaptğımız gibi maskelerinizi karşı hiçbir fenalık bulunma” mek istediğinizi açıkça yi yi etti; M7 toplanmıştı. lütfen çıkarınız da aramızda ca- dığım halde geldiniz, beni kendi niz? A Cenaro, ilk önce gelen meş'a- (sus varmı anlayalım?. evimde tevkif etmeğe teşebbüs Diye bağırdı. za Pim kıra yedi bin frank de, İsli adamların bu grupların reis- (O Bütün maskeler birden çıkarıl- eitiniz. Rolan skünetle sevap verdi? <3 yirmi beş bin frank? leri olduğuna hükmetti. dı. Bir kaç dakika, biribirini ta- — Ben hükümeti kurtarmak — Mahkeme hükmünü vere- ip baktım, Otobüste tesadüf , Salonda yüzden fazla insan (o miyan insanların selâimları ile istiyordum. Bu da vazifemdi. sektir... l. Ni tek gözlü topal adam öto- vardr. Kürsi üzerinde dört kişi (ogeşti. — Daha doğrusu başımı elini, Bu sırada dışardan kapının ha- e “İl, © Yanımda, sopasıma deyanmış, yer almıştı. Salon sonra yeniden sessiz z8 alarak onlar meclisinin karşı ( fifçe vurulduğu işitilii, Rolan: bese bord. © Hayreti artmakta olan polis | kakiı. sna çıkmak ve mukabilinde ye. o — Giriniz. ö müdürü, kendi kenidine: ni bir mükâfat elde etmek isti - Dedi. lek yedi bin #ranki! Evet, Uç bin frank elmiyer 8 yirmi beş bin frank ek delilik değil mi? Hem canı- p — Bu adamlar kim? diye söy- Jendi. Evet bu adamlar kim? Ne istiyorlar? Burada riçin toplant- yorlar? Yoksa benim için mi? A- a istiyorsa ne diye bunu caba müthiş dağ mahkemesi bu Miyorsunuz? Size derhal ve . mu? Hayır, eğer bu olsaydı Ro- Garajda (o yepyeni bir Jan da beraber olurdu. Saklanma- des” İs bir apor eren e ğa lüzum, görmezdi. O halde » Bunları siz benden dı bunlar neci? Bl ya, arabalar sizin çün- * Polis müdürü Cenaro, mera- | | ezen ; > © mi? Bu sırada oturanlardan biri im iz öyle tuhaf tuhaf bak. "dar geldi. Elinin bir hareketi ile kont Fredrik 48 Mozembar. yüzündeki maskesini çıkararak , vize söyliyeceklerim var. att aç bra dolaşalım olmaz zn? | Cenato, az kaldı dehşetin ür ban Arabadan indirdi, Söy- babeniabal. ela Bu esrarengiz içtimam reisi 0- Jan bu adam, Venedik orduları başkumandanı Altiyeriyidi. i | Kafasında binlerce şüpheler yer buldu.. Altiyeri sakin ve va. kur sadasiyle söze başlamıştı: — Senyörler! Arkadaşlar! ... Kardeşler!.. Her içtimamızda ... Mademki yepyeni iç, lerin var, benim eski oto. no İstiyorsun? Bir daha Arahamda, mi görürsem a''mallah dayak atarım! 8 eöveb vereosk kuvvet Afet bulamadim, Bu yeni hö-| - büsbütün eaşkma çevir. Poliş müdürünün hayretten gözleri fırlamıştı. Şaşkmlıktan aptala dönmüştü. Bunların için. de, yüksek rütbeli zabitleri Ve- nedik filosu kumandanlarını, rei- sicumhurun yakınlarından bir gok simaları tanıdı. Burada ne arıyorlardı? Bu €- rarengiz içtimalarının gayesi, maksadı neydi? Daha sonra Ro. lan kendisini buraya niçin getir» mişti?. Ölümden, dağ mahke- mesinden bahsettiği halde Ses Mark kilisesinin kabristanına ne- den beraber sürüklemişti? Ve bu garip içtimaa ne maksatla şahit olmasını İstemişti?. Altiyeri tekrar söze başla"ı: — Senyörler! o Arkadaşlar! Kardeşler! Zannederim ki tamâmız, he. piniz artık hareket ve faaliyet zamanımız yakın olduğunu an- Tamışsınızdır. Benimle beraber teşriki mesai ettiğinizden dolayı hepinize teşekkürler dldrim. * / yardunuz yanılmıyorum değil - m)? — Hayır.. Yanılmıyorsunuz. İareketimin en mühim sebep” lerinden birisi de budur. Rolâanın gözleri biran #e- vinçle parladı. Cenaro ise bunun farkıda olmadı. Rolan devam etti: — Netice: Bana hücum etti - niz ve meğiüp oldunuz. İtiraf ct. tiğiniz gibi siz beni cumhuriyet mahkemesine teslim edecekti - niz, ben de sizi dağ mahkeme - sine tevdi edeceğim ve dağ ka” nunu İle tecziye ettireceğim. Her halde onun kanunları sizin cum. huriyet kanunlarınızdan daha gok âdildir. Kido Cenaro: — Dağ mahkemesi mi? diye mırı)dandı. | Piyav dağlarında — dehşetle hüküm süren teşkilât temamca biliyordu. — Daha doğrusu beni nek Yün Bahçedeki adam içeri girdi. — Meonsenyör.. vakıt geldi. — Pekâlâ. Haydi gidelim. Rolan, göz ucuyla İskala Bri- noya Cenaroyu işaret etti ve ka» pidan çıktı. İskala Brino bir eli ile polis müdürünü kolundan sımsıkı ya. kaladı, öbür eli ile de kınından çıkardığı hançerini tutmakta idi. — Ağzımdan bir kelime, bir söz, bir feryad ç karsa, kaçmak için en küçük bir harekette bu- İunetsan mahkeme edilmekliğine ihtiyaç kalmadan öbür dünyayı boyladığın gündür. — Peki, ağzımı bile açmam... Biraz sonra civar kilisenin ta“ ati gecenin on birini çaki. Rolan önde, Cenaro arkada ” #ki muhafızı arasmda kanalın ke- marına vardılar. Gondollardan) yalnız bir tanesinin kıvrık bur. ari Kırmız; bir fener yan:yesi yonilele yaklaştı