Haber'in tarlhi Romanı: 65 Tek gözünü Yazan: Ikimim eşkiya hücumunda kaybeden acaib ve korkunç bakışlı adam, söze karıştı Burada göbektaşı üstünde müte- vazı bir âlemi yaptılar, Az seat farklariyle iki üç dost daha geldi. Abdürrahman, her yerde tecrii- ba ettiği ve artık alışkın olduğu mevzulardan birine girdi. Meclis kâfi derecede sersemleşmiş ve iç- kiden mahmurlaşmış bulunuyordu. Karayı büyük bir alâka İle din. lediler, Abdürrahman, etrafını derin bir itina ve Iktimamla tetkik ederek yavaşça söyledi: — Hünkâr Muradı, kendi adam lari da sevmiyor. 'Tülüsmel sahibi hünküra bir oyun edecekler, Şimdi, meydan boştur, Şehirde, ne asker var, ne kumandan var, ne de bün. kâr, Böyle bir zamanda ben meselâ Karaman hâkimi yerinde olsam, ya ni gücüm, kuvvetim olsa bu fırsat. tan İstifade eder, uğraşmadan, yo- rulmadan Osmanlıları kalbinden Yururum, Bon aslen Rumeli taraflarda - nim. 'Tek gözünt bir eşkıya bücumun. da köybeden geniş göğüslü, acalb ve korkunç bakışlı adam, söze ka. rştı: — Ben, dedi. Arkadaşı heniz bu. rada tanıyorum. Fakat buranm dâ yabancısıyım, Doğru düşünüyor ka naatindeyim. Buğün devlet göyle bir halecik - le ele geçebilir. Vezir olmak, bey- Jerbeyi olmak, şu olmak, bu olmak hiçten bile değil, Bizim neyimiz eksik, İçimizde korkak (Osdam da yok. Hem aramizda böyle bir arkadaşm bulunmasına da ben taraftarım, Ab- dürrahmanla bir inceden İnceye ko. nuşsak ne dersiniz? Diğer üç arkadaş, Abdürrahma - rm gözünden kaşmıyan gizli bir i- garetle herifi susturdular ve der. hal görüşmeği başka bir mecraya döktüler, Fukat bu iz, bu söz, bu hareket 'Abdürrahmanı sevincinden çıldırt - muştı. Demek bunlarm Abdürrah . mana söyliyecekleri bir sırları var. dı. Sakladıkları bir #orlari vardı. Henliz Abdürrahmana emin de- ğildller de ondan söylemediler. geerirmek istedikleri delile kara Ab- dürrahman işte böyle bir tesadüfle vâsl olmuş bulunuyordu, Şimdi onlar kotumiyetlerini mu , hafaza edeceklerdi. Fakat Abdür . rahman bu kadaria kalacak adam- lardan değildi. Yakaladığı bü ip u- cunu, makara sökülünceyp Xâdar koparmadan çözebilir adamlardan biriydi. Bir aralık dişarıya çikan Abdürrahman kendini bekliyenler- den birinin kulağına eğilerek: — Buradan benimle çıkarak dört kişiyi dikkatle takip etmek İâzm. âır. Derhal haber götür. Takip e. denler en ince teferrüatma kadar taramuttan vazgeçmemelidirler, Tehilkelere göğüs germek garttır. Haydi, çabuk! Ve içeriye girerek bir müddet da ha kaldıktan sonra beş arkadaş dı- şarı çıktılar, Bir daha böyle bir mevzu Üzerine dönmemişlerdi. Kara Abdürrahman çök neşeliydi, şarkı söylüyor, ıslık çalıyor ve bu işlere, bu hâdiseye, geçen şeylere fevkalâde likayt dav ranıyordu, Herirlerin de akıllarm - dan bir şüphe geçmediğine kendi de emindi. Onlar Abdürrahmanı bir celep sanıyorlardı. Netekim hamam pars- larını Kara Abdürrahman ikram et. ti. Hamamdan bep beraber çıktı . lar ve arkadaşlar bir müddet İlerde vedalaşıp ayrıldılar. Kara Abdürtrüakülan gizli bir araş- tırmayia köze başlarında duran 8- damlarını tanımış ve emin olarak 6- vine doğru yollanmıştı. Simdi iş başma geçmek zamanı gelmiş bulunuyordu. Eve geldi, s0. yundu, kıyafetini değiştirdi ve o zamanm derviş dilencilerinden biri gibi giyinip tekrar dışarı çıktı, Arkadaşlariyle buluştuğu kahve. ye uğrıyarak penceresinden baktı. Bir tanesi orada biriyle nargile giyordu. İçeri girdi. Büni açtı, — Merhamet ağalar! Oturanlardan biri, yani Kara Ab- dürrahmanm adamı yerinden kal- karak: — O merhaba derviş baba! diye söze başladı ve: — Sana, Dedi, bir rüyayı dani, —Ne var, ne yok? — Çamlıbel çıkmazında Üçüncü ev, Tahini boyalı, İki katlı, barap. İlk bakışta görülür, Ayrı ayrı yollardan oraya Yarıp birleştiler. — — Şimdi oradalar mı? — Evet. — Kim bekliyor? — Yakub, Sarı Yusuf, Arab Za. did. — Eve girebilmek için müsait yer sar mı? — Var sms, çok tehlikeli, — Sus bire budala. Tehlikesiz iş mi olur? Kara Abdürrahman kalktı. Eline sayılan bir akçeyi sakallarına süre- rek dualar etti ve birkaç (masays daha el açıp birkaç akçerik daha topladıktan sonra dışarı çıktı ve #Ü- ratle Çamlıbele yollandı. Kara Abdürrahman (kıyafetini tebdil etmekte ve böyle harekette yerden güke kadar baklıyd. Onu lanımıyan kundakta çocuk bile yek- bu, Bu kadar şöhretli bir adamm ol. duğu gibi dolaşması, muvaffak ola. maması için büyük bir sebeb olur- du, Çamirbel çok uzak değildi ve Ab- dürrahman için mevzubaka evi bul- mak müşkül olmadı. Abdlirrahman evi uzaktan iyice tetkik etmiş ve © girilebilecek bir yer olup olmadığını aramıştı. Fil . hakika sağ tarafta yüksek bir ya. bani kestane ağacı vardi; Bunun büyük ve kalın dallarından biri, €- vin bahçe duvarınm Üzerine serpil. mişti. Şimdilik kendini göstermeden ancak bu ağaçtan eve girmek müm. kündü ve çok Lâzrmdr, Kara Abdürrabman, kendini gös, termeden ağaca yaklaşmış, belinde. ki ihtiyat hançerlerini bir daha okşıyarak emin olduktan sonra, bir maymun çevikliğiyle ağaca tırman- İmiş ve kendini derhal dallar arası. ba saklamış, bir müddet de pence- relerden evin içini tetkik etmişti. Bokağa nazır odalarda hiçbir gey görülmüyordu. (Devamı var) Çapraz eğlence: 1234567890 Li 3 oD ASA rw Soldan sağa: 1 — Rusyanın Karadeniz havali- sinin adr, 2 — Türklerin ilk dağıl- dıkları yurtları, 3 — Bir Türk adı- Istanbulun ezel! derdini teşkil eden bir nesne, 4 — Subayların formala- rı - azap, eziyet, 5 — Tevbih etme, 6 — Öllemekten (emrihazır - itaat etme, 7 — Bir kadın adı, 8 — De rimizin altındaki kısım * yiyici, 9 — Ev sahiplerine verdiğimiz * üze” soydar. 2 — İstanbulu (ethedenin lâkabı, 3 — Gazetemizin meşhur “fotoğrafçısı - Mısırlıların güneş. ah tahı, 4 — Babadan evlâda intikal e den bir saltanat nevi * felekler, 5 — Vücut sporcusu, — Mesut olma - soğuk memleketlerin bir nevi yaba" ni hayvanı, 8 — Deniz vasıtaları nin en zarifi * Rusyanın Karadeniz havalisinin büyük dağı, 8 — İs kambilde birli » bir kadın adı - ver me, 9 — Muaviyenin oğlu (Kerbelâ yakasının kahramanı) - kan rengi 10 — Biribiri arkasına tren vagon” lart - erkek keçi, Yazan müştü, Bir hayvan gibi uyudu: Nar sinin yokluğunun farkında olmri bile!.. Ertesi gün stüdyoya (gitti Kendisi için küçük bir sahne yaza" cak olan muharriri görecekti. Böyk güzel iki gün daha geçti. Stanley xendini uçuyor hissediyordu. Sakın vazı onu Stanley diye çağırıyor,fi! min diğer aktörleri de omuzuna lostça vuruyorlardı. Stanley için her şey yolunda gi liyordu. Epeydir, cebinde, bu ka dar para görmemişti. Bütün dest ide ipek gömlekler ve birkaç kra- vat almıştı. İşte bundan sonra Nan iyi düşünebildi! Bir haftadır onu görmemişti. A: saba stüdyoya gelmiş miydi? Buna dikkat edebilmek için kendi kendi siyle daha az meşgul olmalıydı. — Bu akşam gidip onu görece Him. Diye Stanley düşündü. Daha sabahtan stüdyoya gelmiş ti. Fakat o gün işi yoktu. Yalnız reklâm “bürosu için şayet fotoğraf çınım vakti olursa, bir kaç (resim şektirecskti. Fakat fotoğrafçı farle meşgul bir adamdı. Bütün gününü Miss Pearl Smithe vandetmişti. Demek Stanleyin bütün güni bor oluyordu. İş tablosunu gözden ge çirdi ve gördü ki komşu stüdyolar- dan birinde, bir çarın (katline ait kalabalık sahneli bir film çevriliyor” du. Buna mahsus olmak üzere kar- ton ve alçidâin bütün bir mahalli inşa olunmuştu. Çarın ârabası, hal sm tezahüratı arasından geçerker birdenbire bir bomba patlıyordu. Nansi belki bu dekorun içindeydi Tam bu esmada Rutha rastladı. C Ja tahminlerini teyit etti, Stanley sökak dekoruna ait saha" ya giremezdi; çünkü © bu serviste “alışmıyordu. Yemek zamanını bek* iyecek ve Nansiye hakiki küçük bir ziyafet çekecekti, Hattâ şarap “ahi rsmarlıyacaktı. Fakat Nansi belki ona dargındı Ju son dela gördüğüride haşin dav ranmiştı. Oh! o muhakkak ki Stan leyi affedecekti. O gün sinirli ve sa” bırsız olduğunu anlatacak, o da am İnyacaktı. Evet, affedecekti, Stan ley davetten evvel küçük bir af di İlemenin iyi olacağını düşündü. Söy- lenmesi lâzımgelen sözleri bulması" nı bir türlü beceremiyordu. Bir bur ket çiçek muhakkak lâzımdı. Af di- lemek gücüne gidiyordu. Bir unut” mabeni demeti vaziyeti kurtaracak- Şehre yabancıydılar. şacağım, Eğer iyi tabir edersen | rinde yattığınız. 10 — Hukukun tr, İsteseydi, cebindeki (o dolarlarle O halde Abdürrahman işin üze » | karnın: doyururum, müfredi - akıtma, ona güller alabilirdi. Fakat Nansi- rindeydi, Günlerden, haftalardanba | Bir mass başıma oturdular, Yukarıdan aşağı: nin “unutmabeni ,leri tercih ettiğin ri Otkarla arayıp tarayıp ellerina' oAbdürrahman sordu: 1 — Muharrirlerimizden birinin biliyordu; sonra “unutmabeni,lle A 77 A 7 ZE NC O EGE > GEL EE EE YEDE — Vaziyeti size açıkça anlatmama müsa- leyiş omuzlarıma çöken ağır bir yük ha- linde, ade edeceksiniz? Geçen gün yağmur altın: UNUTMA BENİ — Holivutla geçen biraşk maecerpfi : Süzan Şanlal —— iğ — Stanley yorgunluktan bitap düş) wilar için daha manalı idil ma larına viski ısmarlanış; kendisine | da iliklerimize kadar ıslanmıştık. Ismacak ve elbiselerimizi kurutacak bir yere sığın mak mecburiyetindeydik. En yakın yer bu- rası olduğu için buraya geldik. Bu gelişi, siz bugün ikinci bir ziyarete vesile yaptınız. Güya bize teşekkür etmeğe geldiniz. Vazi- yet bu değil mi? Eğer kırk sekiz saat ev vel yağmur yağmamış olsaydı siz de bu €ve âdım atmamış bulunacaktınız, — Melike, bunları ne kadar sert, kati bir tavırla söylüyorsunuz! Bizi biribirimize bağlayan ufacık bir sempati yok mu ara" mızda? Siz istediğiniz kadar kızınız, yahut kızmış görününüz. Ben aramızda hiçbir şey olmasa bile, ufak bir sempati olduğunu tekrar tekrar söyliyeceğim. — Hüküm vermekte çok acele ediyorsu- nuz, Ve sonra hitlerinizin aksi sadası yok. Fakat gene söylüyonun: Bu bahsi burada kapayalım. Sözleriniz bende tatsız ve hazmi ağır bir yemek tesiri birakiyor. Şimdi anla dınız mı? İlk eülmlelerimiz yavaş yavaş, Zeynep Halan İşitemiyeceği bir sesle sövlenmiş ti. Fakat Melikenin hayli sert ve hızlı söy” lediği son cümleler, ihtiyar kadının kulak» larma kadar gitti. O da döndü, “nevar, ne oluyor?,, gibi yeğenine baktı. Melike te reddütsüz halasına: — Bu İstanbullu bay canımı osıkmağa başladı, dedi. Belki ona yüz defa ihtar et- tim. Fakat öir türlü uslanmıyor, bir genç kıza söylenmesi doğru olmyan şeyler söylüyor. Sonra bara doğru dönerek, incecik par mağını tehdit eder gibi salladı: — Siz çak kötü bir arkadaşsmız. Bu gi” dişle resmım yarıda kalacak.. Sade o kadar da değil. Bir gün kapımızı da size kapa” mağa mecbur olacağız. Vakia bunu yapar” ken çok üzüleceğim ama, mecbur olursam tereddüt etmiyeceğim. — Demek ki bir arkadaşı, güzel oldu” Bunuzu söylüyor diye kapı dışarı etmeğe razı olacaksınız öyle mi? — Siz Deni güzel bulabilirsiniz. Fikrinize müdahale etmek istemem, Fakat bu düşün- Cenizi işitmek hoşuma gitmez. — Acaba size çirkin olduğunuzu söyler sem bu hoşunuza gider mi? — Siz, bir genç kıza güzel veya çirkin olduğunu söylemeden duramaz mısınız? Sussanız hepsinden iyi olmaz mı? Gülmeye başladı. Sonra karşısındakini e zen bir bakışla bakarak kati hükmünü ver di; — Erkekler anlaşılmaz birer mahlük doğ” rusu, Onları memnun etmenin imkân; yok. Dalma bulduklarından fazlasını umuyor” lar.. Doymak iyen bir iştihaları var. Bu yüzden dostluk, kardeşlik, karşılıklı em niyet gibi en temiz, en insanca hisleri bile kirletiyorlar, Bu sözlere artık cevap vermek isteme" dim. Omuzlarımı silkmekle iktifa ettim. Ben hislerimin çok samimi olduğunu se ziyorum. Fakat o niçin bu (samimiyeti duymıyor ve niçin söylediklerimi ciddi © larak telâkki etmek istemiyor! ... Yağmurlar, ardı arası kesilmeden devam edip gidiyor. Harabelere karlar gidip tablo” ma çalışmak imkânsız. Bu durüş, bu bek Dünyayı penbe gören (rindnteşreb filo- zoflarm hükümlerini hatırlamağa çalışarak ümitsiz günlerimin acı zehrini, tatlı bir şa- rap hâline çevirmek istiyorum. Mademki başladığım işi bitirmeğe imkân yok.. Öyle ise başka bir meşgale bulmalı.. İnsanın is- teyines yapamıyacağı şey yoktur.. Güllü Ninenin otelinde boya kutumu ve | frçe- larımı karıştırırken bazı boyaların bittiği- ni ve bir iki fırçanın yıprandığını gördüm. Bunları İstanbuldan ısmarlayıp getirtmek uzun olacak. İyisi mi istasyona kadar iner, trene atlar, İzmire giderim, hem eksikle rimi tamamlar, hem de biraz eğlenmiş © hurum, Düşündüklerimi yaptım. İzmirden ala caklarımı aldım. Sonra biraz vakit geçsin diye kordonda bir kahveye oturdum. Li" manın çalışma hareketlerine, gelip geçen lere daldım.. Ansızın olduğum (yerde bir defa sıçradım. Rüya mı görüyorum, çıldırdım mı? Kordondan gayet zarif, son derece pahal: | * hususi bir otomobil geçiyor. Bu otomobil" | faydalı, de iyice tanıdığım bir çehrenin çizgilerini ve bir vücudun hayalimi görür gibi oluyo” rum; Melikenin hayali, (Devam: var) Büyük bir buket hazır "ii ak güzel bir kâğıda sarıp vi Sadin figüranların localar” yi fi zörünmeden sokuldu. Gesi yl aİbiseleri giymiş kızlar, iye sini hışırdalarak, gidip # gf sersber de sahte topuzları VE gf leri düzelteceğim diye sersi # nüyordu. Çara suikast sh ve çok zahmetliydi. Fi — “onlarda ayakta du: i amadan ve çiçek atm nışlardı. Sırmasını diktir açını düzelttirmek için bei gif le gelecekti. Fakat onu BP yi oyunma iocalarının yanığı ne cesaret edemedi. Zirs * Orada duran giydirici Si lolar vererek buketin Na yaj masasının üstüne # temin etti. Kadın onu iyi wi du. Hoş küçük bir kızıl a nüz avdet etmemişti VE RM beri orada dekorun üstüm » kat muhakkak yemekte” sâsına uğrıyacaktı. ein e Stanley memnun ve tı. Barda bir içti Jaşlarından biriyle ye mâğa kalan gazeteciy'© eteci şimdilik bir şey “Mg. du. Fakat Slanley im | zazetelerden birinde çıks” ps” tediyordu. Mütevazi ve #İ ys. ineğe gayret ederek gazeti” pe tediklerini dikkatle nel gi bir mülâkatta bunlar © miyet verilen şeylerdir. yel (Devami gi 22 Yaşında bir pi 85 yaşındaki pi Amerikan igtimaiyatş dn gul eden meselelerden bii “g# senelerde evlenme simi genç kızlarım evlenme Se i babaları hattâ büyük e ta adamları seçmeleridir. Erdi r divaçlar vakia cekiden be ay ma, © zâman böyle bir İS* LA fakir olan, ailesinin vasi? , pk tarmağa çalışan bir gen$ de büyük bir fedakâr ç kani olarak, kotlanabii ise bü tarz birleşmeler, “501 aşkların neti Mİ ce! & oluyor. Zeki, malt vaziyeti düzgün bir şını geçkin bir adama ge) N evleniyor. Böyle izdiyal” en ziyade münevve” ei da görülmektedir. BUN yn yenç kızların çok oi gölü” sek tahsil görmelerini “ volü vardır, Çok oya yeri | kızlarda bir nevi (sabi ai ma) hissi haşıl oluyor” va e daki erkekleri cahil VE ip ediyor. Ancak çikirleri debileceği olgun ve Pi damlardan hoşlaıyof” aga” Tün, belki de meşhur Ve Teneke duydukları KE yl teşmenin mahzurlai ş zuyor. Böyle sah wi “ ma) cinsinden bir 3 ANİ yaşındaki musiki miştir. Musiki hocasi deri genç kıza pia e du. Musikiye fevi tan ve bir musiki ya hastalı mayülün aleyhi nde “ çoktur. z