— a GA M T e K &u — yatro oyuncuları nüyorlar “Vergilerimizi asgari üç lira gündelik üzerinden ödüyoruz. Halbuki içimizde 60 kuruş gündelik alanlar bile vardır..,, bbbi di üi üüi öi ğ a aA d n Yi k Ülyorlar ki: l ':—:::;h temsil ve her eg Ti dertli görü Vardır, Ekatia; Ümizde mMmuayyen teşek- ĞAA HABER -- Akşam posfasi ——— — nevi o. ürî Mensublarınım ehem- tue&?a dğer şikâyet ve Sayri Türk sanatkârları Çösilleri için — çalışabilecek b OEtur Ka a h._;eeinîn etrafında toplana. * Âncak sermaye sahi- t "lnatkârıar kendilerini &İlerinden kurtarabil - (i r h“vüfukat böyleleri on on be NŞ İya ÇA :%ğu:;ğek kısa zamanlar için- v b İa M * İ y h & N g':î. _&M & a DÜ %ı hqı S ŞE N N N Şo Na hhi*'!tl e da *tmez, Halbuki — yalnız 0|ı.ngîrEk sabit ve gerek €yetler halinde çal tl*o te; ÇAlI, ekkülleri eskiden çok 2 mahküm olmuşlardır lar işsiz sürünmeğe Vaziyete düşmüşlerdir, Sünatkâr yetişmemesinde Tn kanuni vergi mü- Tini ödemekte uğradığı Ve hattâ imkânsızlıklar - ettiğimiz tiyatro — gibi "şekküllere dahil bu - Ve eskiden tulüat kum - denilen temsil heyetlerin, ııı’—'liaeleı-dh-_ ST — tebarüz — ettirebil- Turan tiyatrosu — sahibi dikkate değer izahatı- Uğranılan müşkülâtı İ ::ı'îîhunun tahlil etmek su- hH, “an Rasim Day bilhassa İtüz Nu k ? ve emsali sanatkârla, Ntmaralı ve 25 mart Iıa-zl!trıc; vergisi kanunu. çlarm şekillörini tes. İnci maddesinde: “Ar- delikleri, nüfusu yirmi Olan yerlerde iki liradan elli bine kadar olan İq::'du'““ı bundan yukarı TAH Söy © dört liradan aşağı liyenlerin ve çalgı ça- likleri bunlarm bu- IJ:" lerin nüfusuna göre al u&*hi,. uâ'tis Nuquöiteriletl gündeliğin Şi aşağı olamaz,, denil. bu kanun mucibince ale- tasnif ve taksime tâbi tlerden, gündeliklerini Olmak üzere hesab ede, Sretleri üzerinden ka - Ürüy Ve muvazene vergile- i, qu 8 b B4yo * Madde 20-6.938 ta- y d Numaralrı kanunun 12 Yle ilga olundu. Ayni İzZunca maddesinde ar Yeni kazanç nispeti gös, B '—îı:ş“ M%r,l olan bu kanuna na- y İi ÇNN Bender —ı Söyş Gi Nİ ah y N T Ieu N "4 Olun b dş ü k'l & "'ln% h B0 y bt *t sSöyle tadil olunmuş- h%u l6 temsil ve her nevi o- lt Nlğ%ı ç Vdr âşth %ı;l““ ııfd“ Pgh l * k egti Rrt '*ı—ıı.,:”t ltq_ım_an Va * mensublarının günde. ve çalgı çalanlar- Yenlerin gündelikleri âsağı gösterilemez.., buğün artistler a. Alesseviye gündeliği Üç &b edilerek vergi veri- tamamen anlaşılması AYI daha tenvir etmek Arda BSeyyar ve sabit he- T. Sabit heyetlerin ka- AYa, seyyarların ka. Mi dört saat önce Vermek şartile oöy- €ya günlere göre ;_*Rk tahsil edilir. İ Sanatkârdan başka i yevmiye alı - Ş " 100 kuruş yevmiye teeıî-ek çoktur ve hattâ il eder. bu kadarken bunların TMüş gibi telâkki olun- & haber Bün , 80 *İlefiyetlerini ağırlaş - lel'in Ülaşı hmüçtemi bir halde alinde kazançları- nı tesviye vaziyetinde kalanın da mükellefiyeti ağır oluüyor, Büna mukabil çalgı çalanlarla şarkı söyliyenlerin gündelikleri için bir Hradan aşağı olmamak kaydı varır. Öyle şarkı söyliyenler var ki gündelikleri bir artistin en yüksek gündeliğinin iki üç mislidir. Halbu- ki artist üç liradan, çalgıcı veya şar kı söyliyen bir liradan kazanç veri- yor. Kanüunlara, sonsuz hürmetimiz ve bağımız vardır. Netekim güç de ol- sa veriyoruüuz, Ancak sayın başveki. limiz Doktor Refik Saydamm hükü- metin proğramını okuduğu — sırada söylediği: “Umumi hizmetlerin i. fasmı temin edecek varidat menba- larmı tanzim ederken istihsal ve va- tandaşlarm tediye kabiliyetlerini tazyik etmemeğe hassaten — dikkat edeceğiz. Vergilerimizde daima mü- tekâmil ve vatandaşlarla devlet hu kukunu ayni seviyede koruyacak tarh ve tahsil usullerinde devamlı ıslahat tahakkuk ettirmek maliye- mizin en başta gelen iştigal mevzu- larından birini teşkil edecektir.,, Sözlerinden cesaret alarak bü noktanın artistler için ilerleme im- kânlarını selbedebilecek mahiyette | bulunduğunu tebarüz ettirmeğe ça- lşıyorum,,, *W4 Hilâl sineması sahibi Şükrü ile de görüştük. O da bu ciheti teyid et mekte ve bunun tevlid ettiği müş. külâtın sanat teşekküllerini dur - durucu mahiyette tezahür yaptığı. nı bildirmektedir. Artistlerden bazıları diyor ki: “—İÇİMİZdE üç lifâ yevmiye a: lan o kadar azdır ki, yok diyebili- riz. Asgari üç lira yevmiye üzerin. den vergi almak kaydı bulunan madde bizlere asgari bu kadar pa- ra verilmesini de temin etse mesele yok âama maalesef vaziyet böyle de gil, Kaldı ki, maliye bizden yevmiye. ler üzerinden kazanç almıyor. Aylık hesap yaparak muvazene ve buh- ran da tahakkuk ettiriyor. yevmiye üzerinden alsa . ki kanu- nun bunu kasdettiğini zannediyo 4 rüuz - bu takdirde buhrana ve mu- vazeneye tâbi olmamız lâzımgelir. Ve vaziyetimiz daha emin olur.,, * ** Artistlerin, ve oyun heyetlerinin Eğer | Mi d AA AAAAAAAAAAARAAĞAAAAAA vaziyeti kanünun vaz'ı tarihi olan 20-6-938 den bu güne kadar bü - yük tahavvüllere — uğramıştır, Bu. gün artistler sabit dahi olsalar haftanın muayyen günleri çalış - makta ve çok asgari ücretlerle is, tihdam olunmaktadırlar. Umumiyetle artistlerin ve oyun heyetlerinin istediği kazancın kal - dırılması değildir. Fakat —sımnıflara taksim olunmalarını ve yevmiyele- ri üzerinden kazançlarmın hesab e- dilmesini istiyorlar ki bize kalırsa haksız da değillerdir. *K Bütün balıkları birden ölen göl Suyun içinde kâfi derecede nebat bulunmazsa, balık yaşamaz, ölür. Bunu eskidenberi biliriz, akı var- yumlara birtakım nebatlar da bu sebebden dolayı konur. Geçenlerde Amerikada, Konektikat'da bu haki, kati bir defa daha ispat eden şaya. nı hayret bir vaka olmuştur. İklimde vukubulan âni değişiklik- lerden, şiddetli firtmalardan ve ha- raret farklarından dolayı bir göl- deki nebatlâriın hepsi birdenbire mahvolmuştur, Ölü nebatlar infisah edince suda birçok mikroblar türe, miştir. Suda mevcut oksijeni bu mikroblar almca, gölün — sathında garib bir manzara — görülmüştür. Binlerce balığm, kafalarını suyüun üstüne çıkararak nefes almağa ça. lşmaları —merakla seyredilmiştir! Bir iki gün içinde gölün sathr ölü balıklarla dolmuş ve bu yarmm mil- yondan fazla ölü balığın ayıklanıp gölün temizlenmesi hükümetin ba- şgına büyük bir iş açmıştır. Lâstik camlar Yakmda cam kırılması derdinden kurtulacağız. Amerikada, Fedingtor fizil lâboratuvarları — profesörleri, lâstiğe gaz veya mayi halinde echlorine katarak şeffaf bir lâstik vücuda getirmişlerdir. Şimdiye ka- dar kullanılan yarı şeffaf lâstikler tabif değil, sun'1 idi, AZAS! —.. yük tahtalar taşıyarak tekrar ana babalarının evlerine getirilir. Bu mü nasebetle çocuklarınım riyazetlerini bitirmiş olmalarını ailesi büyük me- rasimle tesit ederler. Bayram yapar- lar. Ondan sonra delikanlı bir nevi mektebini ve tahsilini ikmal etmiş sayılır. Ve kabile arasında kabilenin yetişkin bir uzvu olarak her türlü hakka sahip olur.. Yeni Rommern — adalarında ise Melânezya gençlerinin bu — ruhani üniversite tahsillerinden sonra yapı- lan merasimde bir nevi de spor imti- hanı yapılır. Riyazeti bitirmiş olan delikanlının şerefine ailesinin verdi- ği ziyafet en hararetli anına geldiği zaman kabilenin erkekleri çocuğun üzerine saldırırlar, Onu süratle arka sından yakalar ve kollarını bağlar- (Ş lar. Bu hücum yıldırım süratile ve an“ sızın yapılmak mecburiyeti vardır. Adeta ani bir baskın şeklinde! Bu nunla beraber bu baskın, hücumu yâpan adamlar için gayet tehlikeli- dir de... Zira üzerine saldırılan çocuk bü- tün kuvvetile ve maharetile kendisi- ni müdafaa etmek hakkına sahiptir. İcabında kendisine karşı saldıranla- ra muzrak dahi kullanabilir ve çok defa bunların karınlarına - halif surette nuzrağını da saplayabilir! Bü baskından ' kurtulan çocuklar mütearrızlarla hakikt * surette dö- ğüşmeğe mecburdurlar. çocuklar bu ant baskınlarda yakalanıp bağlah- mamak için feykalâde atiklik göster- mek, kendilerini bütün çeviklik ve şiddetlerile müdafaa etmek mecbüu- riyetindedirler. Zira yakalanıp bağ- lanan delikanlı bir ormana götürü- lür. Gene altı ay riyazet geçirmeğe mecbur olur. Bu orman riyazeti esnasında da delikanlının kadın akrabalarından herhangi birini görmesi memnudur. Fakat akrabası olmryan diğer kadın lara karşı bu memnuiyet artık kal- dırılmıştır. Üzerinde kalb şeklinde kesilmiş bü- * esTarının Mekeolu aşiretinin Şayet delikanlı ezkaza kendi ka- din akrabasından birine yolda rast- gelecek olursa o anda elinde veya üzerinde her ne taşıyorsa onu kadın akrabasına — vermeğe mecburdür. Kendisine memnu olan kadın akra- basına rastlamış olmanın cezası ola- rak! Kadın da delikanlının verdiği bu 'tesadüf gpanimetini tek bir söz söy- lemeden almakla mükelleftir. Yani, bu suretle delikanlı — akrabasından bir dişi gördüğü için bir nevi para cezası ödemiş oluyor! Delikanlının bu orman üniversite- si tahsili de bittikten sonra oradan çıkarılır. Deniz kenarında sırf or- man tahsil: bitirenlere mahsus ola- rak inşa edilmiş olan kulübelere ge- tirilir. Orada delikanlının arkadaş- ları tarafından kendisine bir diplo- .ma ziyafeti çekilir. Fakat Welânezya insanlarının bir mektep ihtiyacına doğru olan bu ga- rip tahsil ve terbiye usullerinin en dikkate şayan tezahürü, çocukların Kızıl Gölge HABER'İN RESİMLİ ZABITA ROMANI: 95 gizli cemiyetlere verilişidir . KALKÜTA POSTA TAYYARESİ UZAKTAN GÖlÜKTÜ * TELSİLLE BiR inTaR | YÖLLÜYENEZ. BU ESNADA AX'!'SK BARONESİN YÜYYÜRESİNDE KALNÜJA — KALKĞFA — HüVA ÇETESİNİN TAARRULUNA VÖ, PADIR —. BAZSER CPEARIN. DAVIZ . iMDAT — İMDÂAT #âVâ ÇETESİ AN- OPLAN YAYVARELERİ d çALAM AM oo:rııım ÖLERiNE AYFO AÇTUARM ÇöÖK SEVİMLİ DELİKÂNLI SI | » MIZA, ŞÜPHELİ DAVRANMA- PAAAYZI TEKRAR #WTAR ET MEKTEN XKENDİMİ A14.f — Ç M KoRTAN TAYVARETER POSTANIN YANINA YAKLİŞARAK İRT'BAYT .a FTEMİN ETTİLER... NAVA ÇETESİ TAY| DENİZE İWNMEMİZİ TAVSİYE EDiYOÖR AKSi HÂLDE ATEŞ AÇMAĞI SÖYLÜ YÜZBAŞIYA SORALIM TAYYARE POSTASINA KÜRSENLE. RİN YAPTIĞI İHTAR ALINMIŞDI. | KIRAMIZ) İŞARETLİ Mi P Ö WALDE H4 VA ÇETESİNİN TAYVARELER, ÖLACA K, KALKÜTADAN İMDAT (535TEYZA" . GÜYRET En.u.../L VE M | 4: BEN PEK Çök Suğ. ATLİDİR. B va. TAYYAREMİLDE Mi5 Dİ.| | YAPACAK KALKÜTA PasTA TAYYARĞ. YANA VAR.. ONLAURUN Bik ŞEY Yöz Si KORSAN TAYYARELE- TAYYARESİ BADi MriN $U HOL ÜE #İNIN LATARINA İTAAT EDEREK DENİEG İN B KORKMAYIN DiVANA ONLARIN GAYESİ SA> Dıl|.'lL HUR S2 Lik€ KA , TAYYARENİN PENCE- RESİNDEN BAKINCA WeTIN Göl- Üü GEY/ , GÖRDÜ.... DİYA S ! F G a y) — çöR | e t | VYAZAN: L.Busch 35Yılını vahşiler arasında geçirmiş bir Alman seyyahı / Melönezyalıların herbiri gizli bir cemiyetin ve onun sırdaşıdır ! resmi örkestrası Denilebilir ki Melânezya dünya- nın en çok gizli cemiyetleri bulunan bir yerdir. Müddetsiz hesapsız hu rafeler ve itikatlarım elinde esir olan Melânezya yer!literi esrara karşı son derece düşkündürler. Hemen hiç bir Melânezyalı yoktur ki — kendisini bütün hayatınca, icabında ölüm ce- zasile çarpılacağı gayet mühimi esrar taşıdığına kani olmasın! Zira Melânezyalıların herbiri bir hususi gizli cemiyete dahil, gizli bir cemiyetin azası ve onun esrarının sırdaşıdır! Melânezya yerlileri ara- sında bu gizli cemiyetler derece de“ rece ve biribirinden esrarımı tama- mile gizliyen ayrı ayrı teşekküller- dir. Melânezyalıların bu kadar es- rar içinde yüzen bu gizli cemiyetleri filhakika, insana fevkalâde bir me- rak verir . Bu adamlar bu gizli cemiyetlerde ne yaparlar? Basit bir Melânezya yerlisinin bu gizli cemiyetlerde öğ“ rendikleri ve bukadar ehemmiyet verdikleri esrar nelerdir?.. Niçin bu sırlar hep ölüm cezasile mektum tu- tuluyor?.. Bunları merak etmemek hakika- ten kabil değildir. İşte bu meraktır ki Melânezyalı- ları bu cemiyetlere bağlamakta da- ha doğrusu. Melânezyalılar bu. sü- retle kendi içlerinde muhtelif tari- katlere ayrılarak zümreleşmekte - dirler. Melânezyadaki bu gizli cemiyet- ler, münhasıran erkekler arasında kurulmuş cemiyetlerdir. Kadınların böyle gizli bir cemiyeti yoktur. İhti- malki Melânezyalılarda kadınların sır tutmıyacaklarını pek güzel anla- miş olsalar gerek! Melânezyada bu cemiyetler me- zarlıklarını gizli tutarlar. Her biri- nin kendisine mahsus hususi (tabu)! ları ve tabu işaretleri vardır. Ancak kendilerinin tabu işaretleri olan yer- lerde gizli toplantılar — yaparlar ve bu işaretlerin olduğu yerlere kendi- cemiyetlerine mensup — olmıyanlar yaşıvamazlar, Bu cemiyet azaları, tabulu içtima yerlerinde, çoğunun hâlâ esrarı öğ- renilememiş olan birçok merasim ve âyinler yapmaktadırlar. Melânezya- lrılar bu âyinleri bizzat kendi yer- lilerinden ve bilhassa — kadınlardan son derece şiddetli bir memnuüiyetle gizli tuttukları için sırlarını kolay kolay öğrenilmeye de imkân yoktur. (Devamı var)