21 Şubat 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

T -—'1939 [.5' | * m:i%a oturmuştu. Ko- İ & Mmasanın Üüstünden Mue Oynuyordu. Bir ara- ) tv'h Omın elinden ala- . cq'”'a'"“îîr Dedi, # üî!eme Mmevzuuna dön. dostum, Silsilei ttmek — istedim. de hareketi daha doğ. Vasıtanızla müra- Maksadım belki de del'ecede vuzuhla Tyacaktx Halbüki hmmat edince bu mah- qu“ âz. Mektupta gayet ehm“kladmıı anlattım * ©Dleri izah ettim. 'te"diğlnız itimada te- hş." ıilıre!: kiı Ü ı,ı dostum, Bunda kı- Yok, h“” M, Salönel iste- deı-h ! W:ı verdi. Burada Nereye isterse. Tlhz_ Yalnız maruz kala. eli ıüoı.m:hlikelerden zabıta iyl 8 ?l kht:î:: Ticam, trenle bura- % dar müuhafazamı Pariste de tehli- J“ %h“l'um işler dolayısiyle git eht B"'“”Wenız bir sivil me- ; İnizde size refakat ederim, Lüzumu :netimî gidip gelme bi- mı;?k lütfen siz aldırı- v M bilmedikleri cihet. t Ancak ortadan kay. Arkma varırlar böy - Püs haya : hemn yatından kurtu Ümi namma bir nok- .t"“ bilgi edinmek is- Et tabif şimdiden €z. Yeni hâsıl olacak Yisiyle sizinle mu , Veya görüşmek İcab “ Bizi nerede bulabili. | Caddesinde Platza yaşayışımızın mecburiyetin- şacağım adam b“r'aya hâkim bü - Ve mümessilleridir. Yerin — girişeceğimiz İle Mmütenasib olma- başka sarfedece- & " u Param değil, ikamet & Vvuru canlandı. İ Nühhkt:uıopuloaun hesa. N tt"'ml çıkardı ve o- 'Wu Kurşunkalemini M&ldu kalacaksınız? ' yazdığım gibi: *—,:”'ı“hlşl de dahil olduğu NM hareket etmeği dü- u?! hu'qn Plnı'teıi oldu- Nğ:.zı Eki pazır günü ' xn B q-?&.'%""â'î*ı waıa a k Bgeçe treniyle Olahıllrsiniı. Polis ed'-’!n talimat veri, w i bekliyecektir. )qhhgr görmüyorum, Bir Pu eyvime gide. % sürmez bile... Olursa olsun, tehlike .î—'ı' y N j hıı * ihtimali ü%ı ali çok zayıf, k.'hm edlyonım şî% TMutabıkız, h:hı liyecek başka bir ıCAJU . Z ”' KAÇAKÇISMIl e Bi tahkikat safhası için yeni birkaç şahid dinlemiş, Bu şahidlerin kim olduğunu ve hangi hususlarda ma- lümat verdiklerini iyice bilmiyo. rum, Fakat maktulün mazisine ait bazı noktalarda şehadetleri biribi- rini tutmuyormuş. Maktulün mazi. sini bilen bir tek adam sıfatile bu şehadetlerin kontrolunuzdan geçme si çok faydalı olacaktır. Onun için M. Salönel bu — şahidlerle sizi muvacehe ettirmek istiyor, Yalnız diği için muvacehe tarihini sizin iş- lerinizi bozmıyacak bir güne bırak- mak arzusundadır. Onun için celb- namenin tarih yeri boş brrakılmış. tır. Rokur yazıhane üzerine bir kâ. ğit bıraktı. Stilosunun kapağını aç- tı ve sual soran bir bakışla Japona baktı: — Buraya istediğıniı bir tarihi ya zabilirsiniz. Fakat bu tarih kat'i olmalıdır. Çünkü bu şahitler çok u- zak bir yerden geleceklermiş, şim- di dostum, söyleyiniz bakalım, Ne gün sörğgü hâkimini görebilirsiniz? Hangsi yüzünde hiçbir mana ifa, desi görünmeden, her vakitki mü. tebessim çehresile tereddüd etme - den cevab verdi: — Parise dönüşümden bir gün sonra,.. Pazartesi günü, saat kaçta isterseniz... — Öğleden sonra ikide, müna- sib mi? — Pek münasib. Rokur celbname üzerine tarihi ve saatini yazdıktan Sonra celbna- meyi Japonyalıya uzattı: A — Lütfen celbnamenin ikinci nüs hasını imzalaymız. Teşekkür ede - rim, Kömiser kalktı. Japon kapıya ka- dar onu teşyi etti: — Mösyö Salönele muayyen sa- i? (atte orada bulunacağımı, seyahatim hususunda gösterdiği kolaylıklar - söylersiniz. tabil. — Hayhay. Bu akşam istasyon. da buluşuruz. — ÜOlür dostum. Güle güle, Viktorya sokağı ile binbaşı Be- nüuanm evi arasındaki yolu hızlı yürüyen Roküur, biraz sonra binba- şmmın kapısını çaldı. Viktor her günkü —mütebessim U’ işlerinizin çok acele olduğunu bil. | dan dolayı ;namıima teşekklirlerimi Zi HISIÜMÇL D Nakleden: F. K. — Traş oluyor, fakat siz kendi- sini her vakit görebilirsiniz. İki dakika sonra komiser binbaşı. nm yatak odasma girdi. Kapısı ta- mamiyle açık olan tuvalet odasın - dan zabitin sırtı görünüyordu, 'Te- kerlekli sandalyesi üzerine oturmuş olan binbaşı alçak bir masa Üzeri. ne konmuğş bir ayna karşisımda sa- bunlu yüzünden usturayı geçiriyor- du. — Bonjür Rokur, ne var ne yok? — Bahsi kaybettim, kumandan, Hangsi bu akşam Nisten ayrılıyor, Altı gişe şampanyayı kazandınız. Benua gövdesinin seri bir hare- ketiyle iskemleyi döndürdü. Sol el linde fırça, sağ elinde ustura hay. kırdı: — Çabuk. Anlat bakalım. Komiser anlattı. Zabit tuvaletini bitirinceye kadar Japonyalr ile ko- miser arasındaki bütün konuşmayı öğrenmişti. Komiser sözlerini güle- rek bitirdi: — Celbname hikâyesi, yeni şa- hitlerle muvacehe tabit uydurma, Tavsiyeniz üzerine Hangsinin gidiş, dönüş tarihlerini ve gittiği yerde nekadar oturacağını tesbit etmek istiyorduk. Sorgu hâkimile bera . ber bu hileyi bulduk, — Bu adam hakkmda düşündük- lerimiz için bu zaruridir. Başka tür- lü hazırladığımız tuzağa düşmez. Rokur memnun bir çehreyle elle- rini uğuşturdu: — Ya, demek bir tuzak hazırlı. yorsunuz? Aşkolsun üstad! Ne yap. mak istediğinizi bilmiyorum, Fakat |istediğiniz yolda yürüyorum. Benua, mükâlemenin — mevzuunu değiştirmek istemiyordu. — Tabil Japonyalıyı Pariste ne- garet altında tutmak için icab eden tedbirleri aldınız? — Şüphesiz, fakat icraata geç- meden evvel tasavvurlarıma dair fikrinizi almak isterim, — Dinliyorum. . — Buradan ayrılır ayrılmaz em- niyei müdürlüğüne gideceğim, Kı- saca sgorgu hâkimine Hangsi ile ko. nuştuklarımı Aanlatacağım. Sonra emniyeti umumiye müdürlüğüne te. lefon edecek, araştırma şubesinden kendilerine çok güvendiğim iki mü- fettişin telefon başına çağırılmala- rinı rica ödeceğim. Bu iki müfetti- şi siz de tanırsmız, İstihbarat işle- Mavi ipek elbise, kırmızı gül Grete şehrin fakir bir semtinde eski bir binanın bir odasını kira- lamış, orada oturuyordu. O gençliğinde çok güzel bir ka. dındı.. Şimdi ise, kırk beşini aş- mış bulunuyor, şarkı dersi vererek hayatını kazanıyordu . Eski güzelliği tamamile kay- bolmamıştı.. Çünkü ona, bu eski güzellikten bir çift harikulâde güzel siyah göz kalmıştı. Grete'in babası bir generaldı. Kendisi e pek meşhur bir san'atkârdı. Onun konserlerini yalnız Viyanada de. ğil, bütün Avrupanım kültür mer kezlerinde verir, her yerde aynı sevgiyle dinlenilirdi. Grete şimdi şü anda yatağında yatıyor, Oldası çok soğuk ki ayak- larını ısttabilmek için baş yastık. larından birini yorganın üstünden ayakları hizasına koymuş.. Parası yetişmiyor. Onun için her gün soba yakıyor. Yanidaki oda ile kendi odası a- rasındaki kapı kilidli değildir. Yal- nız önünde bir iskemle durur, Yanındaki oda ile kendi odası a- İşte ihtiyar kadın ekseriya bu o- dadan Grete'in odasına giriyor; yalnızlığa tahammül edemediğini söyliyerek, onun odasında dolaşı- yor « Grete ihtiyar kadını kendi oda- sına getiren duygüuyu iyi anlıyor. Yalnızlık: Öyle müthiş bir şey kil. Şimdi eski renklerini verebil- mek için boyadığı güzel siyah saç- ları, böyle yapayalnız —günlerde ağardı. Grete ikinci yastığı da başının altından çekerek İdizleri üstüne ko yuyor. Bugün ayakları ideta don- mtiş gibil. . Si N U çe İçerde ihtiyar kadın gene dolaş- mağa başladı. Grete bu gece uyu- yamıyacak.. Bugün çarşamba, o cuma günü dersi veriyor. Haftada iki gün cuma ve salr günleri, Ta- lebeleri üç kızkardeş!. Cumayı beklemek lâzım.. Bek- lemek, beklemek, daima bekle- | — * höluruz, silmeden bu gece uyumasına im- kân yok!. Mütemadiyen düşünüyor. Genç liğinin muvaffakıyetli — senelerini hatırlıyor. Konserlerini hatırlıyor. Onu ne büyük bir hayranlıkla | dinlerlerdi. Ve her köfserden sonra, ona ne çok, ne kadar çok çiçekler yollar- lardı!. Marianın mavi bir tuvaleti var. dı. Bütün elbiselerinden fazla bu tuvalet ona yakışırdı. O bu mavi tuvalet üstüne, sol omuzuna doğ. ru Karl'ın getirdiği güllerden en güzelini takardı. Grete yatağında dönüyor. Dı- şariıda kar fırtınası var.. Camlar tıkırdıyor. Sıkı sıkı yorganına sa- rılıyor. Karl onun konserlerine geldiği vakit, salonun sol tarafında üçün- cü sıranm en kenarında otururdu. Onun sesi Grete ile kabili kıyas değildi. Fakat emeli, hayatta bir gün Grete gibi bir yer işgal ede. bilmekti, Onun meşhur olmasını | Grete de bütün varlığiyle istiyor- du, Grete bu gece uyuyamıyacak .. Büunüun için de eski hatıralar onu rahat birakmıyor . Bir gün babası kızına: “Karl, Amerikaya gidiyor. Konturat yap- mış, seni de beraber götürmek istiyor. Onunla gidecek misin? Be ni bırakacak mısın?.,, Bu mümkün müydü? — Grete genç adamın bunu anlamasını iste- mişti.. babasını terketmek istemediğini anlamıyordu: “Şen git meşhur ve zengin olur. sun, sonra avdet edersin, Mes'ud demişti.,, Fakat birdenbire büyük bir dehşetle haykırmıştı:. “Nen var Karl, bir söz söyle, ne- reye gidiyorsun?.,, Aman yarabbi! Ev sahibi kadın bu gece hiç uyumıyacak mı? Hâlâ geziniyor. Bu göce ne üzün bir gece yarabbi!. . Gene bir gün.babası ona heye. Fakat o genç kızın niçin | Çevien : Suat Derviş Grete, üç sene sonra Karldan bi rmektup aldı.. O da, babasının ölümünü bildiren mektubuna yaz- dığı bir cevaptı . Bayağı, lâkayd, soğuk ve hain olan bu mektuba ne cevap verebi. lirdi! Grete, ona ne yazsın!. Karl, artık genç kızın mektup- larından hiç bir şey anlayacak va- ziyette değildi. Ona ne yazabilir. di!.. Ona yalnızlığını, biçareliğini, uzun bir hastalıktan sonra sesini tamamiyle kaybettiğini mi yaza- caktı!. Bu felâket onu alâkadar edecek mi idi?. Hiç bir şey yaz- mamak daha doğru değil miy- di? . İhtiyar kadın, kapısını vurü- yor- : — ÜUyüuyorsunuz galiba... Size bir mektup gelmişti.. Unuttum .4 Şimdi alırsınız. Grete yatağından kalkıyor.. O- danın kapısı açık.. Ev sahibi ka. dın kapının önünde düruyor, Gres te mektubu alıyor. Ona kim mektup yazabilir?. —Sabahleyin gelmişti.. Unut- muştum.. Allah rahatlık versin!.. — Size de!. İhtiyar kadın biraz tereddüt e- diyor: — Buğgün ayın dokuzu, henüz aylığı vermediniz de.. . — Yarın vereceğim.. Hangi para ile bu borcu ödeye. ceğini kendi bilmiyor. — Muhakkak mı?, — Muhakkak!.. İhtiyar kadın odadan çıkıyor .« Aylığı nasıl verecek!. Mektubu a- çıyor.. Mektup Karldan.. Bu ina- nılacak şey değil.. Karl mektubunlda yor; “Grete, bugü ndönüyorum.. Zen gin ve meşhur oldum. Sen ne hal. desin?, Beni affedeceksin, değil mi? Kimbilir ne büyük muvaffas< kıyetlerin ortasında ne guzelım-ı dir?.., Grete, yerinden kalkıyor. Ayna- nın karşısında sefaletle harap ol- sefil oturmuş lardır.. Hafiyelere doğru — yü- içip konuşuyor- ekü var! dedi. Bü- para, az mazşla çalışan * Yh'mi îki buçuğa | MY% Size — verilecek — VS Sorgü: hâkimi rüdü., Piskoposu tanımışlardı .. 'Eğilerek selâmladılar. — Yavaş sesle bir kaç kelime mırıldandı. -Biri koşarak gözden kayboldu. -Ötekisi ise Bamboyu takip etti. Bu sırada Bambonun, Rolan Kandiyanoya benzettiği adam sakin bir halde yoluna devam e. diyor ve dar sokaklara saparak, köprüleri geçerek ilerliyordu ... Nihayet limanda, görünüşü pek fakir bir evin önünde durdu. Etrafma bakındı.. Hiç bir şeyden şüphelenmemiş olacak- tı ki tereddüt etmeden girdi.. Bambo, bunu gözünden kaçır- mamıştı. . Ö eve girer girmez, saklandığı dar köşeden birden. bire fırladı.. Şimdi yanında dört memur vardı,, Hepsi de silâhlıydı .. Fakat Rolan Kandiyano gibi biri, böyle dört kişiyle yakala- nabilir miydi? — Fazla kuvvet getirmeliydi.. Vakit — yoktu .. Girişeceği tecrübe Rolanı ya yakalatacak, yahut onun büs- bBütün kurtulmasına sebebiyet verecekti. Bambo kararını vermek mec- buriyetinde idi.. Memürlara dö- nerek: ; — Buraya giren adamı yaka- larsanız her birinize yirmişer memuürlar için âdeta birer ser. vetti. Gözleri parladı.. Hemen atılmak ve yakalamak istediler.. Bambo onları ikaz etti: — Acele etmeyin. — Azıcık düşünün, Bu'adam tehlikeli bi. ridir. .Kendinizi korumanız lâ- zım.. Adamlar gülerek üçer ağızlı bıçaklarını gösteridiler, — İçle. rinden biri sordu : — Ölü olarak mı? Diri mi?... — Nasıl clürsa olsun.. Yeter ki ele geçmiş bulunsun.. Ufak bir duruştan sonra Bambo devam etti: — Beni dinleyiniz! Kendisini müdafaa edeceğinden — eminim, Belki bu yüzden içinizden biri de ölür. — Bu bizim san'atımız.. Ka- der öyleyse ne yapalım.. — Peki o halde.. Yirmişer düka altını ödeyeceğimi gene tekrarlıyorum., Dört kişi oldu- ğunuza göre seksen düka ve. receğim, demektir.. —Bünu içi- nizde sağ kalanlara teslim ede- rim... — Pekâlâ... İçlerinden birinin söylediği bu cümle üzerine harap ve tahta merdivene doğru — yürü- düler ve çıkmıya başladılar. monsenyör. « Ayağa kalktı.. Masaya yak- laştı.. Ağır ağır, elini masa üze. rine koydu.. Bir müddet öylece kaldı.. Derin derin düşündü .. Sonra elini masa üzerindeki -isimlerin yazılı olduğu kâğıda götürdü. Cumhurreisi vaziyeti anladı: — İhtilâl, diye mırıldandı. — Onu biliyorum monsen- yör, siz de icap eden tedbiri al- malısınız.. Askere emniyetiniz vâar mı?, — Ooo... Altiyeri bana sadık- tır.. — Evet, sadıktır.. Çünkü o. nun hayatı, serveti ve mevkii de bizimkine bağlıdır. ÂAltiyeri as- kerleri istediği gibi idare ede- bilir,. Bu da ihmal edilemiyecek ibir kuvvettir bizim için... He- men Altiyeriyi çağırmalı ve şüp heli olanları yakalamak için i. cap eden tedbirleri almasına emir vermelisiniz. Diğer taraf- tan Dandoloyu da 10 lar mecli- sini kontrola memur etmelisi- niz, Orada şüpheliler varsa he- men harekete geçmelidir. derhal Cumhurreisi Bambonun tav. siyelerini yerine getirmek üzere hemen iki mektup yazdı.. Bun- lardan biri Altiyeriye diğeri de Dandoloya idi, yüzüyle kapıyı derhal açtı. rinde beraber çalıştmız. Lanber ve | mek.!. candan titriyen bir sesle: “muha-| mu şçehresine bakıyor! Adeta ih. — Binbaşıyı görebilir miyim? Vonar. (Devamı var) İhtiyar kadının ayak sesleri ke-'rebe başlıyor.,, demiştir. (Lütfen sayfayı ;epirı'm'z) KAFHRAMAN HAYDUD 324 KAHRAMAN HAYDUD 321 Mektuplar hemen gönderildi. Bambo çekilip gitti... Odadan şöyle yazı- — çıkmâk üzere iken cumhurreisi elinden yakalayarak sordu : — Ya Kandiyano?. Bambo cevap verdi: — Onu da ben üzerime ahyod rüm' - yöre A ğ aa TAKIİP Bambo, Foskariye kenidileri- ni müdafaa için plânlarını bildir: dikten ve takip edilecek — yolu söyledikten sonra saraydan çık t Meydana geldiği sırada ya: nında çocukları da bulunan bir kadın yaklaştı ve kendisine a- cındıracak bir şekil verdi.. Ço cukları büyük Kardinalin hu- zurunda diz çöktürdü. Kardinal bunu görünce : — Ne istiyorsunuz? diye sor. du.. | — Moönsenyör.. Çaocukları- mın babasını, kocamı bu gece birdenbire tevkif ettiler. Açız, sefalet içinde yuvarlanıyoruz., — Kocan ne yapmıştı?. — Bilmiyorum monsenyör.. Fa kat hiçbir şey yapmadığına emi- nim. Bunu size yeminle de te. min edebilirim. İşten başka. bir şey düşünmiyen bir adam ne ya- pabilir. Monsenyör piskoposun en küçük bir kelimesi bizi bu

Bu sayıdan diğer sayfalar: