21 Şubat 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

"Üaa Bt - ı——ışqı_ıı—w— ŞÜRET T g TU . k * vE rur 4 M ç mm—nmm 21 ŞUBAT — 1939 Haber'in tarihi Romanmnı: G4 Yazan: İkimim | Ankara, tekrar zapt ve Osmanlı ülkelerine ithal edildi garabeti eşkâli ve vüs'ati ile Atnoz vadisi vardir. Meharetleri darbrmesel hükmüne giren memaliki Osmaniyedeki can. baz ve pehlivanlar Ankarayla Gö- Kit düz ahalisinden yetişirler, ' Galas payitahtını tezyin eden h ebniye Süleyman kanuni zamanın- Ü da meşhur mimar Sinan tarafın - dan inşa edilen Hacı Bayram ve Ah met paşa camileri, Ahmet paşa ha. mamları, Mustafa paşa, Seyfeddini h Sahib, mevzuatılülüm — Taşköprü — . Medreseleri, mevlevi ve Hüseyin gazi Abdalları ve Muradı sani ta - rafmdan şeyh Bayram tarafından B tesis olunan tarikati Bayramiye tekkelerinden ibarettir, Bütün bu ebniye sultan Murad- dan sonra inşa edildikleri halde yi- ne Ankara memaliki Osmaniye şark hududunda bulunması ve sa. . natla takviyet bulan istihkâmatı — tabilyeden bulunması sebebile olza- man da haizi ehemmiyetti. : OÖn yedinci asırda memaliki Ös- ği Mmaniyenin her tarafiyle Avusturya ve Macaristanla Tİranı dolaşarak Ankara ile Macaristanda kâin Oğgna dair malümatı mufassala ita eyle. - . Mmiş olan meşhur Türk seyyahı Ev- | İiya mevki ve istihkâmlarından do- layı yekdiğerlerine benzemekte o- lan bu iki şehre ancak devletin İ- ran hududunda kâin Van kalesi teşbih olunabilir demiştir.., y Hünkâr Murad Ankaraya vardı Hi ve derhal harbe girişerek Karaman. ları tarımar etti ve Ahilerin isya- nmt bastırdı, asilerin kellelerini : vurdurdu. Ş Ankara tekrar Osmanlı ülkeleri- KS ne ithal edildi., Bu haber bütün ÖOs, - manlı ülkelerine yayılmış ve Mura- dm hünkâr olur olmaz ilk zaferi olmak bakımımndan bayramlara se - beb olmuştu. Hakikatte hâdise mühimdi, Ahi. ler hünkâr Muradm ne demek ol- duğunu öğrenip bir daha baş kal. — dirmamak süretiyle bir kenara bü- — zülmüşlerdi. Karaman hâkimi de, — ÖOsmanlı hünkârmım — küvvetli bir O yumruğu ile çöküvermişti. İ Hünkâr Murad bundan sonra ba- bası Orhanm yarıda bıraktığı Av . rupa akmlarma devam etmeğe ka- - Tar vermiş bulunuyordu. " Bu &rada Büursa hâkimliği ile - ühdesine tevcih olundu. Bu, mülki — ve askeri idarenin bir zat üzerin- de cemedilmesi gibi bir hareketti. H . HABER İN HislâvekAsK Halleri ga- — yyet tabilydi. Alıştığı bir muhitte oturan — birisi gibi hareketlerini şaşırmadan yeme- — ğini yiyordu. Beni görünce kibar bir ev sa- — hibinin ancak yapabileceği kibar bir işaret- Melikeye dikkatle baktım.. | |e sağında oturmağa davet etti . kazaskerlik Çandarlı Kara Halilin | Ankaranm yakmında kayalarınm Seferden önce, ne olur ne olmaz mağaralarının diye bir harekete tevessül eden hünkâr Murad, Lala Şahini de bey- lerbeyi unvaniyle Osmanlı orduları başkumandanı tayin etti. Murad, kendi evlâtlarını asker başımda bulundurmak istememiş ve bu işleri hariçten ehillerine tevdi e- sasını kabl etmiş, bu askeri teşkilât ta bir inkılâp olmuştu. İlk sefer, Gelibolu civarımdaki Pantusun zaptı ile başlamış bulunu- yor. Osmanlı orduları Pontuıtan Çor- luya yürüyerek bu şehri de aldılar, “Ok isabetiyle bir gözü çıkan ve sultan Muradm huzuruna getirilen şehri mezkür muhafızı maiyetile idam olundu. Kalenin — duvarları yıktırılarak etrafları nehbedildi. Bütün bu hâdiseler, Osmanlı or. dularınm bir saniye nefes almaksı- zım mühtelif kollar Üzerine yayıla- rr . istilâ hedeflerini — tahakkuka doğru her gün biraz daha hızlanı- yor, Kara Abdürrahman saray yanm- da kendisine verilen mütevazı bir evde, yine mütevazı bir harem ha- yatiyle yaşıyor. Mezelli kumandanımm, hünkâr Muraddan tedehhüş ederek Burga- zı teslim akşamı, Kara Abdürrah. man çoök mühim bir hâdiseye el koymuş bulunuyordu, Ahilerden birkaç sergerde, Kara- man hâkiminin hazırladığı bir de- siseyi idare etmek Üzere Bursaay gelmişler ve el altından faaliyete geçmişlerdi. Henüz hiçbir delil mevcut olma- dığı gibi, maksatları da anlaşılmış değildi. Yalnız bunu Kara Abdür- rahmana bildiren, hünkâr — Murad nezdinde hayatmı kurtardığı bu A- hili delikanlirydar, 29 - 30 yaşların . daki bu genç, Abdürrahmanmnm ha- yat vemaceralarını duymuş, çok ©5- ki zamandanberi öna kayvuşabilmek İçin çırpınmış ve nihayet —Ahiler harbinde bir esir gibi Bursaya ka- dar girmeğe muvaffak olmuş ve gizlice Abdürrahmana haber gön- dererek mühim sırlar ifşa edece - ğim, demiş, bu suretle de hayatı kurtarılmıştı. Okuması, yazması olmamasına rağmen Otkar admdaki bu delikan. lr, insana hayret veren bir zekâ sahibiydi. Kara Abdürrahman, Atkort der- hal maiyetine almış ve kendisine tevdi ettiği bu sırrı kimseciklere | — Teşekkür ederim bayan Melike, de- — dim. Yemek yedim de öyle geldim. Güllü - Ninenin otelinde daima öğle ezanile bera- - ber yemek yenir. — Biz de öyle yaparız.Fakat bugün nasıl - sa geç kaldım. Şu halde müsaade ediniz de — yemeğimi bitireyim. Sonra sizinle karşılıklı — birkahveiçeriz. Tekrar teşekkür ederek Melikenin yanı- na oturdum. Yemek sessiz devam edip gi- — diyor. Zihnim hâlâ Melikenin niçin hala:- sından ayrı yediği noktasında düğümlen- miş; Güllü Ninenin Melike hakkında söyle- | diklerini hatırlryorum: “O bu köy kızları- — na hiç benzemez, süslenmekten başka hiçbir | şey düşünmeyen tenbelin birisidir. Burnu çok büyüktür.,,Bu sözler belki de doğru.. beraber aynı İhtimal ki gururu halasile — gofraya olurmasına mani oluyor. Melikenin yanında oturuürken içimde ge- — nepgarip hisler canianmağa başladı. Kahve- - ler geldiği vakit Melikenin mavi — gözleri, — beyaz tenini, daima istihzalı bir ilade taşı- yan mini mini ağzı bana daha güzel görünüyordu. Bu kızda bir erxkeği mesut edebilecek her şey var,.. İçimde gene şeytanlar tepindi. Bu hislerimi Melikeye anlatmak üzere bu da- kikayı çok müsait buldum; Melikenin masa üzerinde kardan küçük bir kuş — kanadını andıran beyaz elini tutmak istedim. Fakat temasım bu ince parmakları yakmış gibi mini minji el kaçtı ve Melike beni azarladı: — Gene size neler oluyor? Aklınızı başı- nıza toplayınız ricâ ederim. Beynimi, ihtirasımın şeytanları — ateşten dillerile gene yalıyordu. Melikenin bu söz- lerine aldırış bile etmedim. Tekrar taarru: za geçtim. mamnun olurdum. hiç hoşlanmamı. AklARARECİÇ — Melike çok güzelsiniz. Bunu yüzünüze karşı söylemekten kendimi alamıyorum. — Bu düşüncenizi söylemeseniz — Ben hakikatlerin gizli kalmasından ifşa etmiyerek bizzat Üzerinde meş gul olmağa başlamıştı, Karaman hâkiminin hayırlı bir İiş peşinde olmadığı muhakkaktı, Fakat maksadı neydi, bu Ahiler kimlerdi, neredeydiler, Bursada ne arıyorlardı? Bunları anlamak, bu i- şin içyüzünü meydana çıkarmak Abdürrahmana hünkâr tarafından tevdi edilen mühim işin bir icabı sayılırdı. Birkaç gündenberidir Kara Ah- dürrahman, yüzleri kırmızı kâğıt- larla boyalı, kaşları dört parmak rastıkla kararmış orta malt kadın- | larım düşüp kalktıkları evlere sık sık devam ediyor, fakat her sefe- rinde bambaşka kiyafetlere sık sık devam ediyor, fakat her seferinde bambaşka kıyafetlere giriyor, ba. zan bir çoban, bazan bir yeniçeri, bazan bir tacir, bazan bir esnaf ve bazan bir arazi sahibi gibi görünü- yordu, Bir taraftan da Oktar, ma - halle kahvelerinde, pazarlarda, kah vecilik, çtraklık, pazarcılık yaparak bu sırra ermeğe çalışıyorlardı. Hemen şehirde Çandarlıdan baş- ka kimsecikler kalmamıştı. Hacı İl ile Evranos beyler de Rumelindeki fütühatlarına devam ediyorlar ve mütemadiyen şehre büyük zafer - lerin tebşirlerini gönderiyorlardı. Müurad iş başmdaydı. Bursada sıkı bir idare mevcuttu. En küçük cürümlerle hâkim önüne çıkarılanlar ya salbolunuyor, ya kelleleri kesiliyor, ya zindanlarda boğuluyordu, Sükün mevcuttu, ama, bu zahi - ren böyleydi. İçin için birçok facla- lar dönmekteydi, Hele düşmanların Osmanlı ülkelerini içinden perişan etmeğe savaştıklarında şüphe yok. tu. Belki bugün, seferden, fetihler- den, zaferlerden mühim olan buy- du. Henüz halk, hünkâr Muradı bil- miyordu, onuün nasıl bir seciye Sa- Hariçte, Holivuttan kilometreler- ce uzakta idiler. Böyle işlerde eks per bir aktör bulup getirmek yaârın gün kaybettirecekti. Aktörün bu o- yün bozanlığını evvelden tahmin e&t- memiş olan asistan, ihmalkârlığı yü- zünden az daha işinden — olacaktı. Vaziyeti kurtarmak — lâzımdı. Bir fedai aradılar. Stanley çıktı. İyi ata biniyordu ve atlardan korkmuyor du. Hakikatte, yapılacak iş, gözük tüğünden — dâhaaz tehlikeliydi. Stanley vazifesini muvaffakiyetle - yalnız birkaç sıyrık alarak - başar- dı. Ve asistanın minnettarlığiyle re Gece, onu, yıldızlar barında bir kadeh içmeğe davet ettiler. Stanley parlaktı ve herkesin — hoşuna gitti. Artık figüranların “anonim — sürü- sünden,, çıkmıştı. İki gün — sonra hibi olduğunu anlamış değildi. Te- | — Vet ata bindiği sahnedeki gibi mu sire kapılması çok mümkün olan halk, endişe verecek neticelere sev kolunabilirdi, Maazallah bir iç iİsyan, Muradı el attığı mühim işinden çevirebilir, kendisi için de bu hareket iyi ol- mazdı, Ona şehrin İnzıbatı velevki gay. riresmi mahiyette de olsa tevdi e- dilmiş bulunuyordu. Bir cuma akşamı Kara —Abdür- rahman bir iz Üzerine düştü ve se- vincinden az daha Arşimed gibi ha- mamdan çırılçıplak sokağa firlıya- caktı. Hamamdaydı ve yıkanmaktan zi- yade garib tavırlı ve hayatı esrar. la dolu bir yeni dostunun teklifi ile hamama gitmişti. (Devamı var) Çapraz eğlence : Soldan sağa: 1 — Mobilye üzerine geçirilen i in: ce ceyiz vesaire gibi — tahta örtü - ilâve, 2 — İşsiz - general, 3 — Ka- toliklerin eski devirlerde hukukü medeniyeden iskat — kararları, 4 — Yemek halinde yenen bir kök - ka- dar, 5 — Maruz olma - İstanbulun | ezeli dertlerinden en mühimmi - ayı yuyası 6-Bir harp gemimizin ismi- dev (fransızca) , 7 - Tanışma, 8 - Üye siz (yokluk) - sır, 9 — Caiz - bir ka- dın adı, l0 — Meşhur artist köpek, Yukardan aşağı: 1 — Avrupanın şimali şarkisinde büyük dağ silsilesi, 2 — Bayrağımı- zın remizlerinden biri - bir nevi tat- İr imal eden haşere - altın, 3 — Altından kıymetli —maden - hayat (fransızca), 4 — Çok lâf söyliyen (halk dilinde galat olarak kullanılan —BÖ höizünkündü çizgi belirdi: daha İryorsunuz? t a 3 4 5 67 8 9 10 Tn S oo o w - şekline göre) - zaman, 5 — Elcezire- nin eski Türk devletlerinden biri - tahmin etme, 6 — Ciğer - siz oku- yanlar, 7 — Bir nevi çok kullanılan rum | adı - zaman, 8 — Cüzi * eski- den bizim olan büyük bir ada, 9 — Benzeri - bir nevi sigara adı, 10 — | lık edecekti. Siyah bir peruka vaffak olursa, ona ertesi günkü film de enteresan bir rol verileceği bildi- riliyordu. Stanley sıkmtılı bir gece geçi..rdğ Bütün hayatı mevzuubahsti. Titri- yordu. Şayet muvaffak olamazsa!, Nansi. Se- — Yok canım. diyordu muvaffakiyetsizlik olmryacak!... şacaklar.. Ve hiçbir şey olmuyormuş — gibi, başını yıkamıya devam — ediyordu. Böyle bir zamanda şaka yapılırmıy- dı hiç? Stanley fevkalâde alındı. Kendisi- ni küçük kızıl saçlı bir Kübalıya döndüren, ıslak saçları bir havluya sarılmış vaziyetiyle Nansi koket ve müşlik, Stanleye sokulunca delikan- “İl biraz söğük bif'tatırla İtti. Ken- disinin düşünecek başka çok şeyleri Ertesi gün evden beraber çıktılar. Mevzuubahs filmde Nansi figüran: tak- mıştı. Saçlarının iki yanında altın- lar sarkıyordu. Stanleyi ciddi ve si- nirli gördükçe takılmağa cesaret ede- miyordu. Kişesinde sessiz duruyor- du. Bu süküt, bu sabah hiçbir şeye ve hiçbir kimseye tahammülü olmı- yan Stanleyi kızdırdı. Nansinin ©- rada bulunması onu sıkıyordu. Stüdyoda, makyajını yaptı ve gi- yindi. Sonra sahnede söyliyecekle- rinin yazılısını verdiler. Bu, filmin belli başlı aktörlerinden biriyle bir kavgaydı. Kadın yüzünden bir kav" ga. Kavga oluyor, bir el ateş edili- yor ve Stanley ölüyordu. Bu da, ta İki kulplu büyük bakır — tencere - Melikenin dudak kenarlarında alaycı bir — Mademki söyliyecek başka — sözünüz yok, öyle ise rica ederim susunuz. — İçimde, güzelliğiniz, zarafetiniz hak- kında kasideler okumak arzusu coşkun bir ihtira3z halinde taşarken nasıl susabilirim? — Yüzüme karşı methedilmekten hiç hoş- lanmadığımı bilirsiniz. Kasidelerinizi İs- tanbullu küçük hanımlarınıza okuyunuz. Bu cüretkârane sözlerime daha ağır ve ciddi mukabele eden bu küçük kız karşr- sında bir dela daha mağ'üp — oluyordum. Bir müddet dudaklarımı ısırdım, Sonra da- ha kati bir surette taarruz etmek istedim: — Fakat sizin düşünmediğiniz bir — şey var, Layan Melike! Eğer sizi hakikaten se- viyorsammı bu cevablarınız beni üzmez mi; ümitizliğe düşürmez mi sanırsınız? — Ne kadar çok ve çabuk hayal'ere da- Bu hülyanızın hakikat ol- Minarede okunan, bif rolünü kısaltıyordu. Bir aşk sah- nesi, bir kavga ve gürültülü bir ö- dO D YG E AAA :E V DAL MAF Ci ERE MA B tf meniz başınıza türlü türlü felâketler getirir. Bu söz karşısında susmadım, tekrar ka- fa tuttum: ' — Neden başıma binbir türlü felâket ge- liyormuş? Canı sıkılmış gibi içini çekti: — Siz de çok ileriye gidiyorsunuz.. Size maszını hiç istemem. Çünkü sizin beni sev- bu mzvzu üzerinde bütün fikirlerimi kati olarak birkaç defa tekrarladım. Tekrar bu bahse dönmiyelim rica ederim. Siz ve ben iki iyi arkadaşız. Aramızda bundan başka hiçbir şey yok., Bu kadarla iktifa — edelim, ve hiç bir zaman tahakkuku mümkün ola: mıyacak boöş hayallerle beyhude yere arka- daşlığımızı ve sükünumuzu bozmıyalım.. Çünkü bu hayallerinizde devam edecek o- lursanız, aramızda herşey kati olarak biter, İtiraz ettim: — Oh-myacak ha'ler mi? Kalbimden ko* parak dudaklarıma gelen temiz hislerime bu iszmi mi veriyorsunuz? Bu hislerin samimi olabil2ceğini hiç mi düşünmediniz? Melikenin iyiden iyiye canı sıkılmıstı: — Bu sözler beni bıktırdı, Bülend. - UNUTMA — BENİ — Holivutta geçen bir aşk mnı—pra'l Yazan : Süzan Şantâ' | B İYA ni fevkalâde bulacaklar ve hepsi şa- | R YN -li » | tüm; bunlar ngumnııktanb”îş jey yapmamış bir kimse İŞİP a madık şeylerdi. Hattâ mü jl 5 ursa bir veya iki küçük Sahîatğ lâve olunacaktı. Stanlew m büyük dakikasının . yittikçe hissediyordu. Dekor. içine girdi. şe.lerinde "liler, Stanley 'çadar silik, o kadar kaybö <adar biribirine benzer b“âd;p; ! çin kimsenin asla onlaraâ M mediğini anladı. Her şey€ aj Fakat bu ümitsiz ııaıaballî!’n na, bir daha dönmeğe asla M h Son bir defa, sahneyi ona M " lar. Işıklar, mikrofon ayâf — gyur |" Sonra tekrar başladığı *İĞ”M du. Tam o sırada Stanley M kendisine baktığının #’ dı. Şaşırdı. Orada buIM İ ne olsa verirdi. OWM’ Bir daha sahne tekrâf Sm,w"ı Stanley halsiz ve dalgındi. M zır sabırlıydı. Yeniden ansi# | Stanleyin nazarını hep N M’ yordu. Onu, kıvırcık adi Pt bşfl' zülünç buluyordu. Niye 9NÜ ' bakryordu? Ona sert bir | — S'ıze söylediklerime (h hiz! LA | Diye rejisör seslendi. 5:5 v bırsızlanıyordu. Niçin N lip gitmiyordu.? Asistanlardan biri sahnw yâklaştı. Ve kavganın bi bü zünden çıkması dolayısile nın ön plânda bulunmasi © lacağını hatırlattı. K ribirini öldüren ınsanl görmesi daha tabitydi. F , du, Kızın rolü kısa ve sizdi. Rejisör asistana: — Bana, hoş, kibar bir kız bulunuz. dedi. afââ leriyle figüran sıralarınl ya koyuldu. Nansiyi * Hiç şüphesiz kümenin Wd r en güzeliydi.Hattâ asistaf tan İ az tanıyordu ve bu fırsat de ettirmek istiyecekti. Böy sİ onu gözetlemek için : daha yakınından bulunlîdkî İ v yır. Stanley bunu istemiy' gö senin ona bakmadığI bir figüranlar sırasını Yal”al nin yanına koştu. Kalundaıı rak: — Defol! dedi, Nansi hiçbir şey yordu. — Defol!.. diye hiddetle tiğ’lni göf bağırdı. Beni rahatsı? çi pat müyor musun; ; oyunumu ceksin, r Nansinin gözleri bî"den iye . îj î ğ larla doldu. Stanley ONUF, bir uıe*" madığını görünce, kızip b yet YT kılan ayağına ehemmi! rek itti. Sahnenin 29 Buıî““ö' kısmına doğru sü eâoğr“ kww : zerine Nansi, kapıya : kayboldu. dıı î— Hey! Tekrarımız N© h vazıt sahne bağırdı. Stanley geldi, yerine ,îvf disini fevkalâde a,et 2aissediy” (İt. Rolünü nadı. Vazıı sahne kmöı üren * gKt atti; filmde Stanleyi * etfl de bir Türk s,ga'â viW' Stanley artı" ka daş ce barda yeni ar 5556 teçirdi. Çok fotojenik îw&w olduğun” söyliyen SES * yit otomobili ile gece BEY iöndüler. (Devam yat) üç silahşörle I d ş—îabz'ı rian? 0'myucuıaî'|“' ayıP malbaamıza Sonra birdenbire canlandı: (Devamı var) alabılırler p

Bu sayıdan diğer sayfalar: