Haber'in tarini Romanı: 64 Ankara, Yazan: Ikimim tekrar zapt ve Osmanlı ülkelerine ithal edildi Ankaranın yakınında kayalarının Seferden önce, ne olur ne olmaz garaboti eşkâli ve mağurularının diye bir harekete tevesslil eğen! vüs'ati ile Atnoz vadisi vardır. O çhünkâr Murad, Lala Şahini de bey-| Meharetleri darbrmesel hilkmüne | lerbeyi unvaniyle Osmanir orduları! giren memaliki Osmaniyedeki can, | başkumandanı tayin etti. baz ve pehlivanlar Ankarayla Gö.| Murad, kendi evlâtlarını asker düz ahalişinden yetişli başmda bulundurmak istememiş ve | Galaz payitahtmı tezyin eden | bu işleri hariçten ehillerine tevdi e- ebniye Süleyman kanun! zamanın. | sasını kabi etmiş, bu askeri teşkilât da meşhur mimar Sinan tarafın - | ta bir inlolâp olmuştu. dan İnşa edilen Hacı Bayram ve Ah| İlk sefer, Gelibolu civarmdaki met paşa camileri, Ahmet paşa ba, | Pantusun zaptı ile başlamış bulunu- mamları, Mustafa paşa, Seyfeddini! Vor. Sahib, mevzuntılulim © Taşköprü| ( Osmanlı orduları Pontustan Çor- medreseleri, mevlevi ve Hüseyin |'4ya yürüyerek bu gehri de aldılar, #azl Adaları ve Muradı sani ta .| "Ok isabetiyle bir gözü çıkan ve rafmdan şeyh Bayram tarafından | Jültan Muradın huzuruna getirilen tesis olunan tarikati Bayramiye yebri mezkür muhafın maiyetile tekkelerinden ibarettir. idâm olundu. Kalenin (duvarları Bütün bu ebniye sultan Murad. | Vıktırılarak etrafları nehbedildi, dan sonra inşa edildikleri halde yi. | Bütün bu hâdiseler, Osmanlı or. me Ankara memaliki Osmaniye | dülarınn bir saniye nefes almaksı- gerk hududunda bulunması ve sa, | zm muhtelif kollar Üzerine yayıla- patla tekviyet bulan istihkâmatı| m; isülâ hedeflerini (tahakkuka tabiiyeden bulunması sebebile olza. | doğru her gün biraz daha hızları. man da haizi ehemmiyetti. On yedinci asırda memaliki Os. maniyenin her tarafiyle Avusturya ve Macaristanla İranı dolaşarak Ankara ile Macaristanda kâin Oğna dair malümatı mufassaln ita eyle, miş olan meşhur Türk seyyahı Ev. Uya mevki ve istihkâmlarından do- layı yekdiğerlerine benzemekte o- lan bu fki şehre ancak devletin İ- ran bududunda kâin Van kalesi teşbih olunabilir demiştir., Hünkâr Murad Ankaraya vardı ve derhal harbe girişerek Karaman. Jarı tarımar etti ve Abilerin faya- nn: bastırdı, asilerin kellelerini vardürdü. Ankara tekrar Osmani: ülkeleri. ne ithal edildi. Bu haber bütün Os, manlı ülkelerine yayılmış ve Mura- dım hüskâr olur olmaz ilk zaferi olmak bakımından bayramlara 56 - 'beb olmuştu. Hakikatte hâdise mühimdi, Ahi- ler hünkâr Muradın ne dömek ol. duğunu öğrenip bir daha baş kal, dırmamak suretiyle bir kenara bü- zülmüşlerdi. Karaman hâkimi de, Osmanlı hünkârınn O(Okuvvetli bir yumruğu ile çöküvermişti, Hünkâr Murad bundan sonra ba- basi Orhanm yarıda bıraktığı Av . rupa akmlarma devam etmeğe ka- rar vermiş bulunuyordu. Bu sırada Bursa hâleimliği #le kazaskerlik Çandarlı Kara Halilin uhdesine tevcih olundu. Bu, mülki yor. Kara Abdürrahman saray yanm- da kendisine verilen mütevazı bir evde, yine mütevazı bir harem ha- yatiyle yaşıyor. Meselli kumandanınm, hünkâr Muraddan tedehhülş ederek Burga- zı teslim akşamı, Kara Abdürrah. man çok mühim bir hâdiseye el koymuş bulunuyordu, Ailerden birkaç sergerde, Kara- man hikiminin hazırladığı bir de- siseyi idare etmek Üzere Bursaay gelmişler ve'el altından faaliyete geçmişlerdi. Henüz hiçbir delil mevcut olma- dığı gibi, maksatları da anlaşılmış değildi. Yalnız bunu Kars Abdür- rahmana, bildiren, hünkâr Murad nezdinde hayatmı kurtardığı bu A- hili delikanlıydr. 29 - 30 yaşların daki bu genç, Abdürrahmanm ha- yat vemaceralarmı duymuş, çok ©8- ki zamandanberi ona kavuşabilmek için çırpınmış ve nihayet Ahiler harbinde bir esir gibi Bursaya ka- dar girmeğe muvaffak olmuş ve gizlice Abdürrahmana haber gön- dererek mühim sırlar ifşa edece - ğim, demiş, bu suretle de bayatı kurtarılmıştı. Okuması, yazması olmamasına rağmen Otkar adındaki bu delikan. k, insana bayret veren bir zekâ sahibiydi. Kara Abdürrahman, Atkort der- hal maiyetine almış ve kendisine Ifşa etmiyerek bizzat Üzerinde meş yul olmağa başlamıştı, Karaman hâkiminin hayırlı bir iş peşinde olmadığı muhakkaktı. Fakat maksadı neydi bu Ahiler kimlerdi, neredeydiler, Bursada ne arıyorlardı? Bunları anlamak, bu İ- şin içyüzünü meydana çıkarmak Abdürrahmana hünkâr tarafından tevdi edilen mühim işin bir icabı sayılırdı. Birkaç gündenberiğir Kara Ab- Afirrahman, yüzleri kırmızı kâğıt- larla boyalı, kaşları dört parmak rastıkla kararmış orta malı kadın- ların düşüp kalktıkları evlere sik sık devam ediyor, fakat ber sele- rinde banıbaşka kıyafetlere sik 8:k deyam ediyor, fakat her seferinde bambaşka kıyafetlere giriyor, ba. zan bir çoban, bazan hir yeniçeri, bazan bir tacir, bazan bir esnaf ve bazan bir ardzi sahibi gibi görünü. yordu, Bir taraftan da Oktar, ma - halle kahvelerinde, pazarlarda, kah vecilik, çıraklık, pazarcılık yaparak bu sırra ermeğe çalışıyorlardı. Hemen şehirde Çandariıdan baş- ka kimsecikler kalmamıştı. Hacer Ji ile Evranos beyler de Rumelindeki tütühatlarma devam ediyorlar ve mütemadiyen şehre büyük zafer - lerin tebşirlerini gönderiyorlardı. Murad iş başındaydı. Bursada stk: bir idare mevcuttu, En küçük elirümlerle hâkim önüne Çapraz eğlence: Soldan sağa: 1 — Mobilye üzerine geçirilen İn- ce ceviz vesaire gibi (tahta örtü - ilâve, 2 — İşsiz - general, 3 — Ka toliklerin eski devirlerde e hukukü i medeniyeden iskat kararları, 4— Yemek halinde yenen bir kök - ka- dar, 5 — Maruz olma - İstanbulun ezeli dertlerinden en mühimmi - ayı yuvası 6'Bir harp gemimizin ismi dev (fransızca), 7 -'Tanışma, 8 * Üye siz (yokluk) -sır, 9 — Caiz- bir ka- dın adı, 10 — Meşhur artist köpek, Yukardan aşağı: 1 — Avrupanın şimali şarkisinde büyük dağ silsilesi, 2 — Bayrağımı- in remizlerinden biri * bir nevi tat- hı imal eden haşere - altın, 3 — Altından kıymetli maden * hayat (fransızca), 4 — Çok lâf söyliyen çıkarılanlar ya salbolunuyor, Ya kelleleri kesiliyor, ya zindanlarda boğuluyordu, Sükün mevcuttu, ama, bu zahi - ren böyleydi. İçin için birçok faeia- lar dönmekteydi. Hele düşmanların Osmanlı Ülkelerini içinden perişan J etmeğe #avaştıklarında süphe yok. tu. Belki bugün, seferden, fetihler. den, zaferlerden mühim olan buy- du, Henüz halk, hünkâr Muradı bil. miyordu, onun nasil bir seciye sa- hibi olduğunu anlamış değildi. Te- sire kapılması çok mümkün olan halk, #ndişe verecek neticelere sev kolunabilirdi, Maazallah hir iç isyan, Muradı el attığı mühim işinden çevirebilir, kendisi için de bu hareket iyi ol- mazdı, Ona şehrin Inzıbatı velevki gay. UNUTMA BENİ — 21 ŞUBAT — 1939 j Holivutta geçen bir aşk macerasi Yazan: Süzan Şantal Ag Hariçte, Holivuttan kilometreler» |'ü ce uzakta idiler. Böyle işlerde eks per bir aktör bulup getirmek yârın gün kaybettirteekti. Aktörün bu o yün bozanlığını evvelden tahmin &t memiş olan asistan, ihmalkârlığı yü” #ünden az daha işinden Vaziyeti kurtarmak (o lâzımdı. Bir fedai aradılar. Stanley çıktı. İyi ata biniyordu ve atlardan korkmuyor du. Hakikatte, yapılacak iş, gözük töğünden dahaaz tehlikeliydi Stanley vazifesini muvaffakiyetle - yalnız birkaç sıyrık alarak - başar idr. Ve asistanın minnettarlığiyle ve jisörün takdirini kazandı. Gece, onu, yıldızlar barında bir kadeh içmele davet ettiler, Stanley parlaktı ve herkesin o hoşuna gitti. Artık figüranların “anonim ( sürü” sünden,, çıkmıştı. İkigün sonra İ şayet ata bindiği sahnedeki gibi mu | vaffak olursa, ona ertesi günkü film de enteresan bir rol veriledeği bildi- riliyordu. Stanley sıkmtılı bir gece geçirdi. Bütün hayatı mevzuubahsti. Titri- yordu. Şayet muvaffak olamazsa!, — Yok canım, diyordu o Nansi, olacaktı. ! İçin i i ei tiresmi mahiyette de olsa tevdi 6 | muvaffakiyetsizlik olmıyacak!... Se dilmiş bulunuyordu. ni fevkalâde bulacaklar ve hepsi şar Bir cuma akşamı Kara Abdür- şacaklar.. rahman bir iz üzerine düştü ve 46- Ve hiçbir şey olmuyormuş — gibi, vincinden az dahs Arşimed gibi ha- | hasını yıkamıya devam (ediyordu. mamdan çırılçıplak sokağa fırlıya- | öyle bir zamanda şaka yapılırmıy- caktır. Hamamdaydı ve yıkanmaktan zi- dı hiç? Stanley fevkalâde alındı. Kendisi- yade garib tavırlı ve hayatı esrar. | küçük kızıl saçlı bir o Kübalıya In dolu bir yeni dostunun teklifi ile | döndüren, ıslak saçları bir E: hamama gitmişti, (Devamı var) COYSUFRU A. tuya sarılmış vaziyetiyle Nansi koket ve müşfik, Stanleye sokulunca delikan- Ti biraz soğuk Bif tetra ftti. Kem dişinin düşünecek başka çok şeyleri vardı. Ertesi gün evden beraber çıktılar. | Mevzuubahs filmde Nansi figüran” İ lık edecekti. Siyah bir peruka tak mıştı. Saçlarının iki yanında altın- lar sarkıyordu. Stanleyi ciddi ve si- nirli gördükçe takılmağa cesaret ede miyordu, Kiyesinde sessiz duruyor” du. Bu süküt, bu sabah hiçbir şeye ve hiçbir kimseye tahammülü olm yan Stanleyi kızdırdı. Nansinin © zada bulunması onu sıkıyordu. 9 şekline göre) - zaman, 5 — Elcezire-| Stüdyoda, makyajını yaptı ve gir nin eski Türk devletlerinden biri -İyindi. Sonra sahnede söyliyecekle- tahmin etme, 6 — Ciğer - siz okurİrinin yazılısını verdiler, Bu, filmin yanlar, 7 — Bir nevi çok kullanılan | belli başlı aktörlerinden biriyle bir rum adı “zaman, 8 - Cüzi eski-/ kavgaydı. Kadın yüzünden bir kav- den bizim olan büyük bir ada, 9 —|ga. Kavga oluyor, bir el ateş edili- Benzeri * bir nevi sigara adı, 10 — | yor ve Stanley ölüyordu. Bu da, ta ##y yapmamış bir kimse için madık şeylerdi. Hattâ ursa bir veya iki küçük * lâve olunacaktı. Stanley ri sn büyük dakikasının yâ” e hissediyordu. pişti Dekor. içine girdi. e ve.lerinde ?Jiler, Stanle9 Mi ay bade Ni ; bunlar fiçüranlıktan b Nİ yi d mediğini anladı, Her şeY€ Fakat bu ümitsiz kalabalığ na, bir daha dönmeğe 2813! Son bir defa, sahneyi 00 lar. Işıklar, mikrofon 8y*' Sonra tekrar başladığı İd du, Tam o sırada Stan kendisine baktığının fa # dı. Şaşırdı. Orada bulunma N ne olsa verirdi. an” Bir daha sahne Lek yi Stanley halsiz ve dalgındı nı sabırlıydı. Yenider “© Stanleyin nazarını hep N 4 yordu, Onu, kıvırcık adi gülünç buluyordu. Niye © yakıyordu? Ona sert bi baktı. pi — Size söylediklerime niz! a” Diye rejisör seslendi. Si bırsızlanı Niçin Ne lip gitmiyordu.? gi” "asatanlardan biri salan Vaşi yaklaştı. Ve kavganın bir pi Pp günden çıkması dolaysile 4 nım ön plânda bulunmasi * lacağını hatırlattı. Kendisi cibirini öldüren insanları * görmesi daha tabiiydi. FİK” du, Kızm rolü kısa ve © ; sizdi, Rejisör asistans ” — Bana, hoş, kibar yapı bir kız bulunuz. dedi. Son ii leriyle figüran sıraların! cell ya koyuldu. Nansiyi 4 Hiç şüphesiz kümenin en güzeliydi. Hattâ e az tanıyordu ve bu fars de ettirmek ietiyecekti Böy v si onu gözetlemek İçin daha yakından bulu! yır. Stanley bunu istemi) senin ona bakmadığı Dİ" figüranlar sırasını yararak nin yanına koştu, Kol rak: Ni — Defol! dedi. yek Nansi hiçbir ge anlaad” a yordu. a — Defol! diye lde Cal bağırdı. Beni rahatsız Ege | müyor musun; oyunumu ceksin, 4 vİ Nansinin gözleri birÖ” ei larla doldu. Stanley e gele madığını görünce, kızın İl kılan ayağına emmi gl ve askeri idarenin bir zat üzerin- İki kulplu büyük bakır (tencere -| bit rolünü kısaltıyordu. Bir aşk sah de cemedilmesi gibi bir hareketti, tevdi ettiği bu sırrı kimseciklere | (halk dilinde galat olarak kullanılan | Minarede okunan, nesi, bir kavga ve gürültülü bir & EDE A rr e ECZ CE GE GR > LE EE ER EE EY OE Melikeye dikkatle baktım.. Halleri ga meniz başınıza türlü türlü felâketler getirir. 'yet tabilydi. Alıştığıı bir muhitte oturan birisi gibi hareketlerini şaşırmadan yeme ini yiyordu. Beni görünce kibar bir ev sa- hibinin ancak yapabileceği kibar bir işaret- le sağında oturmağa davet etti — Teşekkür ederim bayan Melike, de- dim. Yemek yedim de öyle geldim. Güllü Ninenin otelinde daima öğle ezanile bera- ber yemek yenir, — Biz de öyle yaparız.Fakat bugün nasıl Sa geç kaldım. Şu halde müsaade ediniz de yemeğimi bitireyim. Sonra sizinle karşılıklı bir kahve içeriz, Tekrar teşekkür ederek Melikenin yanı na olurdum. Yemek sessiz devam edip gi- diyor. Zihnim hâlâ Melikenin niçin hala” sından ayrı yediği noktasında düğümlen miş; Güllü Ninenin Melike hakkında söyle” diklerini hatırlıyorum: “O bu köy kızları na hiç benzemez, süslenmekten başka hiçbir şey düşünmeyen tenbelin birisidir. Bumu çok büyüktür. Bu sözler belki de doğru. İhtimal ki gururu halasile (beraber aynı #ofraya oturmasına mani olüyör. Melikenin yanında otururken içimde ge ne garip hisler canianmağa başladı. Kahve- ler geldiği vakit Melikenin mavi o gözleri, beyaz tenini, daima istihzalr bir ifade taşı" yan mini mini ağzı bana (hergünkünden daha güzel görünüyordu. Bu kızda bir erkeği mesut edebilecek her şey var... İçimde gene şeytanlar tepindi, Bu hislerimi Melikeye anlatmak üzere bu da" kikayı çok müsait buldum; Melikenin masa üzerinde kardan küçük bir kuş (O kanadını andıran beyaz elini tutmak istedim, Fakat temasım bu ince parmakları yakmış gibi mini minj el kaçtı ve Melike beni azarladı: — Gene size neler oluyor? Aklınızı başt nızâ toplayınız rica ederim. Beynimi, ihtirasımım şeytanları steşten dillerile gene yalıyordu. Melikenin bu 5öz- lerine aldırış bile etmedim. Tekrar taarru” za geçtim. — Melike çok güzelsiniz. Bunu yüzünüze karşı söylemekten kendimi alamıyorum. — Bu düşüncenizi söylemesiniz oCaha msmnun olurdum. — Ben hakikatlerin gizli kalmasından hiç hoşlanmam, Melikenin dudak kenarlarında alaycı bir çizgi belirdi; — Mademki söyliyecek başka ( sözünüz yok, öyle ise rica ederim susumuz. Je, güzelliğiniz, zarafetiniz hak- kında kasideler okumak arzusu coşkun bir ihtiras halinde taşarken nasıl susabilirim? — Yüzüme karşı methedilmekten hiç hoş- lanmadığımı bilirsiniz. Kasidelerinizi İs tanbullu küçük hanımlarınıza okuyunuz. Bu cüretkârane sözlerime daha ağır ve ciddi mukabele eden bu küçük kız karşı sında bir dela daha mağüp (oluyordum. Bir müddet duduklarımı ısırdım, Sonra da” ba kati bir surette taarruz etmek istedim: — Fakat sizin düşünmediğiniz bir “şey var, bayan Melike! Eğer sizi hakikaten 35e- ofsam bu cevablarınız beni üzmez mi; * düşürmez mi sanırsınız? adar çök ve çabuk haval'ee da- Kyorsunuz? Bu bülyanızın hakikatok masını hiç istemem. Çünkü sizin beni sev- Bu söz karşısında susmadım, tekrar ka fa tuttum: — Neden başıma binbir türlü felâket ge- liyormuş? Canı sıkılmış gibi içini çekti: — Siz de çok ileriye gidiyorsunuz. Size bu mevzu üzerinde bütün fikirlerimi katı | - olarak birkaç defa tekrarladım. Tekrar bu bahse dönmiyelim rica ederim. Siz ve ben iki iyi arkadaşız, Aramızda bundan başka hiçbir şey yok.. Bu kadarla iktila edelim, ve hiç bir zaman tahakkuku mümkün ola” mıyacak boş hayallerle beyhude yere arka daşlığımızı ve sükünumuzu bozmuyalım. Çünkü bu hayallerinizde devam edecek 0- lursanız, aramızda herşey kati olarak biter. İtiraz ettim: — Olmeyacak haller mi? Kalbimden ko parak dudaklarıma gelen temiz hislerime bu ismi mi veriyorsunuz? Bu hislerin samimi olabilzesğini hiç mi düşünmediniz? Mi'ikenin iyiden iyiye canı sicÜmrstr: — Bu sözler beni bıktırdı, Bülend. Sonra birdenbire canlandı; (Devamı var) rek itti, Sahnenin 39 pu kısmına doğru sürakleği. “ye” zerine Nansi, kapıya kayboldu. — Heyl Tekrarımız * Vazı sahne «* filmde Stanley! de bir Türk sigara Stanley artı gek Kol ii ini? adaş” ce barde yeni arKaiğ.. seçe çinde, Çak fotojenik emel vt olduğun» söyliyen #İ“ vakit vtomebili ile gece EÜ i bndüler. af A#ondüler, (Devami yı Kıtabı nazi Okuyucuları p matbaamıza vü" alabilirler