Haber'in tarihi Romanı: 55 Yazan: Ikimim Nilüferin ağzında ıslanmakta olan bakla kimbilir Teodora için ne tehlikeli bir netice verecekti — Hünkir bunu manidar bulmaz mi? — Ne münasebet? Hünkürm ka. rs sfatiyle Abdiirrahmana, belki yaşça küçük olmanıza rağmen ana, Irk sayılırsınız. Bunda şüpbeyi mu- cib ne var ki? — Ama ben 6 kısı sevmem, Nilüfer sahta bir dikkatle alâka gösterir gibi olmuş ve yine Teodo- ranin kollarından tutarak: — Aman, demişti. Çocuğun başı- nı nara yakmamak için bildiğinisi söyleyin bana! — Bu kısın nenin nesi olduğu Nilüfer anlıyordu, Teodora millm- kün olduğu kadar böyle bir tavas- suttan kaçmıyordu. Bittabi Nüüfe. rin de maksadı Bremi Abdirrahıma na yamamak değildi, ama, işte İk iskandilinde Teodoranm Abdürrah- mana saafi meydana çikivermişti, Mnahasa Nüüfer, kadının estirabını seziyor ve o dn muztarib oluyordu. Sevmek nedir, Nilüfer çok iyi bilir. di, Elinde olmaksızm Abdürrahma- na gönül kâldırmışen ne yapsın? Kaldı ki Teodora heniz terütaso, genç bir dilber, hünkâr ihtiyar bir harb adamıydı. Doğrusu Teodoraya "Abdürrahman muvafıktı, ama, hâ diseler Insanlarm arzu otsiği gibi seyretmez ki. Nilüfer işin kıvamına geldiğini takdir etmişti, O da ayağı kalktı ve: — Burası yeri değil Teodora, de- di. Fakat seninle, senin de hayatıma taallâk eden bir işi görüşmek iste rim, Toodora korktuğuna uğramıştı. Nilüferin ağzımda ıslanmakta olan bakla çıkacaktı ve kimbilir bu Teo- dora için ne tehlikeli bir netice ve- recekti, Kaçmak istedi, dinlememek ista - al, hütçmlik etti, fakat, bir taarf. tan da Nilüferin yanmdan ayrılamı. yordu. Öğrenmek istiyordu, Belki tahmi. ninde hata etmiş olabilirdi, belki de Nilüfer başka bir noktayı söyl- yecekti, — Peki, dedi. Nerede konuşalım, — Odamda, tık uyuyanlar, sızanlar, meclisi ter- kedenler çoğalmıştı, Bu aralık da hünkâr ayağa kalkmıştı. Zaten dağilacaklardı, Teodorn yalnız bir ihtimalden korkmuştu, ya hünkâr çağırırsa, Nilüfere dönerek: — Ya, Dedi, Şimdi hünkür çağı- rr da, beni senin odanda bulursa, ne deriz? « Nihayet fki ortak bir odada görllşemezler mi? Böyle bir tehli. ka varid değildir. Haydi, vakit ge - girmiyelim, Nilüferin odasma gittiler, Nilüfer oturmadan söyledi: — Sen Abdürrahmanı seviyorsun Teodora, 'Teodara kafasma bir muşta ye. seydi, bu kadar sersemlemez, bu kadar kendini kaybetmezdi, Kızardı, morardı, sarardı. Beyni 'uğulduyor, gözleri kararıyor, ayak, ları Hteiyordu. Korkarak Nilüfere baktı ve ha; kardı: — Yölan, yalan #öylüyorsun, vy- duruyorsun, beni lekelemek isti - yorsun. Beni böyle izale etmek is tiyorsun, beni hünkürm gözünden düşürmek istiyorsun, sen fena ka- dınsın, sen bir dessassın, bu âdilik- tir, Yalan, yalan söylüyorsun. Ben Kara Abdürrahmeant iyice tânımem bile, sevmek ne demek? Bu söz? Hünkâr üzerine ihanet aklıma mi gelir, Hem neden, Abdürrahman bana bü hayat ve saltanatı verebi. e mi? Teodora sözlerini kapıp koyuver- miş haykırıyor, söylüyor, saçmak . yor, hezeyan içinde gibi bocalıyor, Nilüfer tam bir sükün ve raha içindeydi. Kedinin ağzımdan yarı bo- Huk bir şekilde fırlayıp da kaçmak istiyen, fakat sersemleşip yuyarla- aan bir fare gibi çırpınan Teodora Bakikaten Nilüfere zevk veriyor, — Bütün bunlar baklı olabilir ki- zn, Dedi, Ben sana hak vermiyor değilim, Gençsin, güzelsin, devlet: ler arasmdaki hâdiseler seni bir a- hitname mührü gibi hünkâr ku- cağna attr. Halbuki elbette gön - Minde bir aslan yatardı senin de, Haklısın, Beni de muztarib eden bir hâdise bu. Şerefim ve evlâtlarım Üzerine yemin ederim ki, strrım: 8 Fakat benden çekinme, hakikati olduğu gibi söyle, ben bâr şöyi bili- yorum. Bir çare düglinelim, Teodora hıçkırarak ağlıyo lüfer oktin güzel başımı gözlerindeki Yaşı yenleriyle afldi, — Şimdi daha güzelsin, ağlamak dahi sana yaraşıyor. Beni dinle, Be abm rakibim olduğun için sana yar- dım etmek istemezdi dürrahman oğullu; ur. Onu hi- maya etmek Vazifesini taşıyorum, Bu hâdiseden Abdilrrihman muzla- riptir. Senin Mitfin ahval ve harekât biliyor. Benden yardım istedi. Prem işi seni tağtırdı, 'Toodora ince feryatlar balinde konuşuyor: — Yalan, yalan, hepsi yalan. — Eğer soviyorlan o kalbi sök, at, kopar at. Hünkârm bu işlerde şakası yoktur, Kalde ki ne nedi - mesin, ne cariye, Düpedüz hünkâr zevcesisin. Yine ağla, bol bol ağla, Fukat bü. Çapraz eğlence: Bbooucususua Bugünkü bulmacamız Soldan sağa: — Deniz vasıtararından en zevk lisi — iştihar etme, 2 — Uzün be* yunlu bir su kuşu — Ana baba ve İ çoluk çocuk, 3 — Karnımizın orta” sındaki kapalı oçukur — Frântı? harflerinden birinin adı, 4 — Za- man — mastar edatı — tersinden okuyunca beyaz olur, 5 — Sonuna bik koyunca çıtır çıtır yenen bir ye” miş olur, 6 — Adem ve Havveanm dolaştığı bahçe -Sonuna bir I koyunca çok yiyen olur, 7— Avrupanın şimalinde bir adada © turan büyük bir millet, 8 — İzmir Ve zaten meclis de crvrmiştı. Ar. bediyyen muhafaza edeceğim. sevahili ve eski bir medeniyet — A 1 LE LZ YE EC 0 GR GE A X EZ ES EE » | bırakacal gün bu maserarın Üitmiş olması lâzımdır. İşte şartlarım: Abdürrahmanı tamamla serbest onunla temastan çeki - daha onu yanma çağırmı. , İcab ederse aşkını unutae tabanın yanma git, Ak Teodora yaşlı gözlerin! iikerek: — E. Dedi. Aksi takdirde... Nilüferin tehdidi dehgetliydi, Te- odora kalklı ve sendi Nilüfer muvaffak ole bah olur olmaz ilk işi bunu Abdür. ralımana tebşir etmekti. Rahat ve sakin bir uykuya yattı. Niüfer bitmeye o yakmlaşan bu gecenin sabahmda nasıl hâdiseler- le karşılaşacağını aklına bile getir. #aamişti, Nilüfer rüyalanırken hünkâr ile Teodora arasmda korkunç bir mü - aakaşa oluyrdd. Hünkür haykırıyordu: (Devamı var) kapılarda parmağınızı içeride ses veren âlet, 9 — Halk di- | linde bir'tabir «— kapıcı, 10 — Ge çin aksi - siz (yokluk), Yukardan aşağı: Doğurtan, 2 Serpuşâ konan tüylü şeyler * yeri, 4 — Almanya hava mareşalı - halk ağzında bir tabir, 5 — Bulur duğumuz ay - olduğu gibi manasını veren bir ek, 6 — Taç, 7 — Hu kukun müfredi - taakkul etme, 8 Sonuna bir e koyunuz ciğer olsun »| Anadoluda bir kasaba, 9 — Çerçöp ayıklayarı, eleyen nesne, 10 — fark i bulmacamızın koli EL. Binbaşı cevab vermedi. Rokur bir cigara alıp yaktı ve masanın ya munda bir koltuğa oturdu. Telgraf kâğıdmı pertevsizle tetkik etmekle olan Benuayı bir müddet #üzdük » ten sonra sordu: — Ne dersiniz bu telgraf hak- kında? 12 ŞUBAT — © Nakleden: Fs zum yoktu, çünkü fi zaman moşgul olu nu tasrih etmektedir. timenin yani “suis” k nopulosu işaret eden V* kararlaştırılmış bir va kabul edelim. Oudan hor kelimenin de haris nani ki g # DX Nilifere | dokunünc | 22 Mi bir kelime teşkil edeli” 1. O. T, değil mi? A! menin manası nedir? — Hentiz hiçbir şey! Eliyle, Rokura susmasını İgaret sti, Odnda dakikalaraca derin bir sessizlik oldu, Nihayet Benua başi- n1 kaldırdı. Kendi kendisine konu - Rokur haykırdı: yasi, — Tet “öldü” yi Z gurmüş gibi söylen: Telgrafın manası — İlk iki kelime açık yazılmış, | Spanopulon öldü. imi Diğerleri muhakkak şifreli... “Ren” | Yiaiz. Fevkalâğesiniz (9) kelimesine ne llizwm vardı? Gö, | süzel buluşu alelide ” / rünlişte llizumsuz, Metin de şüphe | sayet kolaymış gidi uyandıracak mehiyette, Başlangıç | unuz. pir Hearet üslübunu andırıyor. Sonun -| Telefon zili Rokurü” : İdayaa “muhabbetler” diyerek ayni | ha devam edecek Ge öslübu muhafaza etmemiş. Muhab. | kes, Benua telefonü “e detler... Muhabbetler, — Kim sriyor? Esini gi” Benua son kelimeyi tekrar ede. | yeden komiser Fiabr Mİ 83 tek düşünüyordu, Rolur bir şüphe | Yorsunuz? Mösyö Roka » izhar ett; Rokura baktı, Kor” N ısret etti, Bonus *© vab verdi: — Peki, Veriyorut — Bu telgrafla Spanopulos cins yeti arasında tıki bir rabıta o- Incağından pek emin değilim. — Mantıkt demek biraz fazla olur | Binbaşı fona halde ama, muhtemel diyobiliriz, Cinaye- | belli eden bir tavıri8 tin işlendiği saatle telgrafm veril. | kura uzattı, diği saat arasmdaki yakınlık, gön. | Komiser onun derenin yanlış adres vermesi mide | larüşt. Tolofona: İ bulandıracak şeyler. Tebrik ederim | — Allo Fabr, Dede Rolrur; iyi bir ip ven elde etmişsin, | Bir dakika bekle ri Fakat şifreyi çözmemiz lâzım... Eliyle telefonu Kap ; Sustu, Telgraf: ellerinde evirip | hitab etti: İ çevirdi. Birden kâğıdı tekrar ma, | — Affedersiniz WED iğ sanın üzerine koydu ve eğilerek dik | gelmeden evvel esi p | katle metnini tetkike koyuldu. ye telefon numarar$ e Rokur: Acele bir iş olursa besi — Telgrafı bugün öğleden sonra | bilmelerini istemiştir. istintak bükimine verip griniyeti, — Beceriksiz! amumiyeye güraenat etmesini söy. | Gaf Yaptığını sadi liyecektim, Almanyada Cassaldeki | de mahcub olan kakade Lahgebein kimmiş? Bu sayede öğ. | deymiş gibi olduğu YER tenmek müsküin olar, Ben de bir | nr komıldatıp duruyorÜ yandan da siyah gözlüklü kadını bul |lanah telefondaki mağa çalışırım, lendi: a! Benua başmı kaldırdı, Rokuru | — Buradayım Yaf âlnliyerak fikrini tasvib etti ve sa. | dedim ye... Sabret. N€ Sin bir sözle; Peki... Telefonu kap — Mademki bugün öğleden son- | <4 müsasde... vi ta istintek hâkimini göreceksiniz, m m “. ni te ei Lin uanm İS bu telgrafla ne demek İstendiğini rl mi verdi: a ge — Hangsi çel iş için nesle beni <N de kendisine söyleyiniz. Fakat şif. reyi siz halletmiş olun, benim İsmi. mi karıştırmak yok. — Buldünüz mu binbaşım? — Evet, Yaklaşm bana... Rokur koltuktan kalkarak Benu- anım sağma geçi, Eğilerek onun telgraf metninde kurşunkalemle i- şaret ettiği harflere baktı, Benua anlatıyordu! — “Muhabere faydasız” kelimele. rinin manası açık: muhabere edil mesini istemiyor. Bu kelimelerden sonra gölen “ben” (suis) zamirine muş, Bönun hiddetle ST — Benim bu işle mu İlân ettin. K — Ne diye ân 32 lefon eden Be ümumiyeden komisef — FHangsi mua nindadır. Komisi > ile konuştuğunu öl lefon rehberine baker 2 4i kimin yanmda oldi Şimdi Iki eski dost gibi biribirimizle pek iyi anlaşıyoruz. Her gün saat iki- ye doğru Melike harabeye geliyor, âynı toprak yığını üzerine oturuyor, dikkatli dikkatli örgüsünü örüyor, ben de tab- Jomu çizmekte devam ediyorum. Fırçam tuvâlimin üzerinde yürürken Melikeye de birçok şeyler - anlatıyorum. Güzel Sanatlar Akademisine nasıl gir. diğimi ilk günlerde duyduğum heyecanı Böylüyorum; mektep hayatına dair w zun tafsilât veriyorum. Talebe toplan- talarını, eğlencelerimizi hikâye ediyo . rum, Bunları anlatırken Melikenin ço » cuk yüzünün ara sıra kıpkırmızı ke - sildiğini seyretmek çok hoşuma gidi . yor. Sonra o da bana yeknasak hayatını hikâye ediyor... Bir öksüz çocuğun neşesiz, karan- hk günleri. Biribirineçok benziyen bu günlerin zinciri iki kısa cümlenin içine sığabiliyor. O, kışlarını İzmirde leyl bir mektebin derthane ve yatakhaneletinde, yazlarını köyde halasının yanında geçirmiş, Mektebi bitirdiği gündenberi de köyde ha. Jasınm evinden bir gün bile ayrılmamış. İhtimal ki evleneceği güne kadar da hiç bir yere ayrılmıyacak! Melikenin evleneceği gün! O hatıralarını anlatırken, ben onun dü- Kün gününü düşünüyor, oMelikeyi çam yarması gibi bir köy delikanlısının kolları arasında görüyorum. Evlendikten sonra 6. nun da İnce beli ağır işler altında büküle- cek, beyaz elleri nasırlanacak, onun da top. rakta oynayan, üstleri başları çamur içeri" sinde sümüklü çocukları olacak... İşte bu ince, narin kır çiçeğini bekliyen Akibet! ... Yeşilpmarın bütün genç kızları elleri boş durmaktan hoşlanmıyorlar. Misafirliğe gi. derken bile şişlerini ve yünlerini beraber götürüyorlar Bir yere oturdular mı ellerin- deki bohçalar açılıyor, şişler ve yünler meydana çıkıyor. Kocaları, kardeşleri veya sevgilileri için çorap örüyorlar. Melike de bu meraktan uzak kalamamış. tır. Onun da elinden örgüsü düşmüyor. Bir gün Melike; — Ayni hareketlerin tekerrüründen iba- ret olan örgü sizi sıkmıyor mu diye sordum. — Bu işte sade parmaklar çalışır, dedi. Örerken insanım kafası serbesttir, istediği bülyanm arkasından koşabilir, '... Melikeyi kendisinden bir dakika bile ay. yere erken gelip de onun ince hayalini gör“ meğo o kadar alıştını ki, tablomu yaptığım yere reken gelip de onun ines hayalini gör. mediğim saniyelerde bayağı üzülüyorum. ... Bazan Melike ile âdeta kavga ediyoruz. Bunlar âdeta vakit geçirmeğe yarayan, ko- ruşacak mevzuları olmryan insanlara söz söylemek imkânını veren bir meşgale olu. yor. Bazan bu münakaşalar oldukça şiddetle- riyor.. Melikenin model 4 mak i bari, kulâde habini takdir elm bunda da tamamile sami bu kız hakikaten çok güzel modellik edi- yor, kınıldamıyor, vaziyetini bozmuyor, çalışmamı aksatacak hiçbir hareket yapmı. yor. — Bayan Melike. insan sizi bu vaziyet- te görünce yıllardanberi modellik etmiş sa. miyof, — Hallyuki ilk defa olarak bir ressamın karşısında duruyorum. Ben bir o ressamı! semnun etmek çok güç bir iştir sanırdım. Onlar modellerinin kımıldanmamasını ve ağzını açmamasını isterlermiş.. Ben de öy- «pıyorum, — Beni memnun etmek içinmi? — Hayır vaadettiğiniz hediyeye lâyık ol. mak için.. Sesinde gizlenen bir alay var. Gözlerimi kaldırdım, ona baktım.. Tuvaletine çok dikkat ettiğini söylediğim | vakit çehresinde sezdiğim memnuniyetsiz- lik çizgilerini tekrar görebilir miyim diye.. — Vaadettiğim bilezikten mi o bahsedi. yorsunuz? dedim. Çehresi buruşmadı bile. — Hayır, ilk tablonuzun bir kopyesini vereceğinizi vaadetmiştiniz. — Sözümü tutacağım. Fakat size bir bi- lezik de vaadetmiştim. — Evet. onu da isterim, (Devamı var/ mesi için kâfidir. Rokur başmı öN di. Sorra suçlu iL | mine Ispat etmek yy tepli çocuk tavrıyla * tuz — Allo Fabri. rada, senin Yi Yüzü buruştu. B İ olduğunu öğren Benun, telefosu den kaptı, ağzın İ — Art vasiyeti İmkânsız, tarla Telefonu tarar İ talimat dairesind8, 16 konuşurken BeB“” toru çağırdı. Koşup işaret ederek — Birazdan burs leyince kendisine “Mi Bekliyor, kendisin? dersin. Kendisini mın kapısını vüf 7 inde bi Japon EEE“ gel e) si ” resini iyice tetkik © yeri