7 Şubat 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8

7 Şubat 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haber'in tarihi Romanı: SO İNİ “ABDURRAHMAN, Ya > DE zan: Ikimim Aödürrahmanı en tehlikeli işlerde istihdam edebilirsiniz kayıkla Te cek ve bir keşif yapa-! gaksınız, Kalenin kuvvet ve kudreti; radaki düşman vaz meniz lâzımdır. Size Kara Apturrahmanı Şev- Mi babam Orhanın d te edeceğim. En tehlikeli iş- Jerde onu istihdam edebilirsiniz. Bana hayırlı haber getirinceye kadar gizi uykusuz bekliyeceğim. Düşmanın bu kargaşalık zamanın dan istifade edi i etini öğren- gerektir. Aca Bey ve Gazi Fazıl tasdik | etiler, * Kara Apturrabman sevinç için-|* de idi. Üzerine verilen vazife çok mü-| i. O bunu başararak biraz fe- değiştirmek istiyor- | Gecebir Kayı hazırlandı, Gide çekleri yer Geliboludan bir buçuk | fersah kağgr uzak. ! Deniz sakin. Zaten taşkın, aş- kın ve hırçın da olsa bu kahr ine bir bardak için- deki su gibi k kalacaktı, Abdürrahman denizci değildi, 8- hayet o da kaç; kere iki sanat, Üç saat deniz üzerinde çırpmarak, kendini en azgın dalgılarm elinden kurtarmış böyle acı tecrübeler deniz sahili evlâlları gibi â bir denizel şt, ma berraktı ve garib bir hâdi ki yürünen yolun doğrul bir ilhamı gibi görünü - Du aralik kamerin denize in'ikâ- peyda ettiği gümüşten mamul ** sarık Anadoluyu Rumeline rab- mekte olduğu zehabını vermekte ie. Keoboy, Fazl, Kara Abdürrah - man sandala binerek açıldılar. , Süleyman paga hepsini ayrı ayrı Dperken gözleri yaşarmış, muvaffa- kıyatlerine dua etmişti, Sandal kay boluncaya kadar çıkardığı hafif bı. pültlara dalıp orada kalan Süley - man paşa, bu Üç babayeğilin ona bok ümitli haberler getireceklerine di, Tezempeye yaklaşırken Ka- Ya Abdürrahman haykırdı: 4 — Kürekleri bırakın, sahilde nö - | gömleğinin #lak kolunu yırtarak betçiler görünüyor. Şu kenarda bir kaya görülüyor, ona yanaşalım ve .6rek karşıya geçelim. Yoksa hiç | bir gey yapamadan öbür dünyayı poylarız. . Bu fiki reklere doğruydu. Ecebey kü » kundu ve dal bir marti gibi süzülerek ka, İ a yanaştı. Bir iple sandalı bağ- Jladı ir, dini denize bıraktı. ildılar. Bazan dalarak, bazan yal- di, sen de Gaz! beni y akib et... İlk tehlikede kuvvetli bir Fazıl ısrar etmek İstemiş, fakat, ürrahmanın fikrinden dönmiye” | anlıyarık vazgeçmişti. Do . diği gibi yaptılar, Abdürrahman yerde bir timsah gibi sürlinerek kaleye doğru ilerli- du, sesler duyuluyor. Henüz muhafızlar uyumamışlar. Kalenin yüz metre kadar borisin- de bir göl; n hareket halinde ol- duğunu sezdiler. Kara Abdürrah - man bunun bir nöbetçi olduğunda aldanmamıştı, Elinden bırakmadığı bançerini, morarmış elleriyle bir kere daha YON ve çalı çırpı arkasına gizle. de mızrağı, omuzunda oku ve bir kenarında kalkan dolaşan bu kale nöbetçisi dev ullu bir deli- kanlıydı, Bir ses duymuş gibi durdu, irkil di, eğildi, dinledi. Bu sırada Kara Abdürrahman ne- fes almaktan bile korkmuş, sindiği yerden kaşını bile kaldıramamıştı. Biraz #onra nöbetçi sakinleşti ve tekrar dolaşmağa başladı. | Gazi Fazıl hayretler içinde kal - in şöhretini bili li gibi bir nöbetçiyi bir piliç gibi ya- kulayıp getirecek kadar göz kamaş- tiran biri olduğunu aklına bile ge. Ürmemişti. Fakat garib bir tesadüf hör iki, İ Ese ve Fasıl arkasından suya a- İzini de ölüm tehlikesine düşürdü. | Nöbet değiştirmek zamani ola - rhalde, Biraz sonra bir gü- rışmalar duydul; rahman haykırdı: haber aldılar, çabuk! Denize yaklaştılar, Abdürrahman esiri Fazıla ve Eceye verdi, Kendi er ikisinin elindeki hançerleri de| alarak diz çöktü. O tarafa doğru gelen beş kişi ka- dar görülüyordu. Ece, Fartl, esirle- -İriyle beraber denize atıldılar. Abdürrahman ilk nişanında isa . bet göstermişti, Hançer, gelenlerin en önündekini tam kafasının orta- sından yere serdi, Bir hançer daha, ve bir dnha ok- *an daha blyük isabetlerle üç ki- İsti yere sermiş bulunuyordu. Abdürrahman, ölğer ikisinin diz göküp o tarafa doğru ok atmağa | başladıklarmı görmüş ve yerde sü- ek denize atlamış ve süratle yüzerek sandala yaklaşmıştı. On . lar sahilden epeyce uraklaşmığlardı ki, sahilde #esler, boğrışroalar, #an- dal indirişler görüp duydular. Yakat artık Iş işten geçmişti. Üç #ırsiklam © beraber Süleyman paşaya #oğru yaklaşıyorlar, Süleyman paşr, keşif kolunu he vecanla bekliyordu. O onları, bir 6. ilerine Çapraz eğlence : Kara Abdürrahman bir ağaem! gövdesini siper almış ve yanma doğ | rı yaklaşmakta olen nöbetçiyi tam | > dikkatle gözlemeğe başlamıştı. | Uç metro kadar yaklaşınca Kara Ahdürrahman yayından fırlamış bir ok gibi herifin üzerine saldırdı ve burnu #le alnının arasına fndirdiği şiddetli bir yumrukla gik dedirt - meden onu yere serdi. Hemen okunu, yayını, kalkanını, mızrağını sıyirdı, attı ve ağıma soktu. İki elini diğer koluyla bağladı, o. muzladı ve yine ağaçları, çalıları si- per alarak Faz'la yaklaştı. Bugünkü çapraxzımız dı öriğinsi bir şekildedir. Şekildeki kelimeler kem soldan sağa ve hem de yukardan aşağı bu- lunacaktır, Ancak (1) numaralar konmuş ukardan aşağı ve soldan sağa sütunlerdaki kelimeler ayni » dir ve böylece ikiler, üçler, dört . ler ve beşler yukardan aşağı ve sol- dan sağa ayni kelimelerdir. arkadaş, ayılmış ve Pe öğ için. | #irle beraber gelirken gördü ve se- Kara Abdürrahmanin o da virsle diz çöküp Allaha şükretti. du sms, böyle dağ Sahilde sarmaş dolaş oldular. | Kara Abdürrahman, Süleyman pa şanm tâ o zamandanberi sahilde bekleyişine hayret etmişti. Esiri aldılar, çadıra gitliler. Ho- rif diz çöküp yalvarmış, hayatının bağışlanmasmı istemişti ve: — Ben, demişti, size kılavuzluk ederim, Kale harab bir haldedir. da gedik var. Süleyman paşa, çavuşa emir ver» â; — Kalk borusu çal! Haydi , hazırlansın. Süratle elde mevcut ö, küzler kesilip derileri yüzülsün ve bi iki sal inşa olunsun, Düşman tarafına geçeceğiz! Bu emir, asker arasnda büyük sevinç uyandırmıştı. Hümmalı bir fsaliyet başladı. Öküzler kesildi, de rileri yüzüldü, iriço ince dilinerek ipler yapıldı ve ağaçlar devrildi, bö- lündü, biribirine eklendi, deri ipler» le örüldü, iki büyük sal meydana getirlidi. Süleyman paşa otuz do « kuz arkadaşımı parmaklarile göste, rip askeri arasından ayırdı. Bunların arsında Kıra Hasan, İ Kara All, Akçakoca, Balboneığın 0- İ ğullart, Hacilbey, Ece, Gazi Fazil, | Evranos, Kara Abdürrahman görü- ! tayordu. r#ker (Devamı var) l (1) Edebali bir rüya gör- müşte, Koymundan çıkan kir ay, Hün'ğr Ozmanın koynuna sak- anmış. O zaman Şeyhi Edebali | banu tabir ederelr, Osmnnlr ülke lerinin doğu tarafına olduğu ibi Yatı tarafına da kol budak salara- Jam söylemişti. mm Çimdi: 1ler (Türkiyede adı vardır). 2 ler — Meşhur opernlardan biri- nin adı. 3 ler — Koyun sürüsü, 4 ler Bulup buluşturmak, E ler — Yeni dünya, İlim ağdamlarınm şürası, yalnız güzcl sanatlarda ASE ERİN Ballinonun eşkâlini tesbit ettim. Genç, yakışıklı, aşağı yukarı Leo- nidas boyda, teni onun gibi pembe beyaz biri... Şimdi şu noktaya dik- kat etmenizi rica ederim: Ballino, cinayetin meydana çıkmasmdan bir kaç saat evvel ortadan kayboldu. İ- sini bile bulamadık. — Belki de bir tesadüf! — Dün akşam bu malümatı alini- cn evvelâ ben de öyle sandım, Fa - kat düşündükçe şüphenin böyle kes miyeceğine kanaat getirerek esaslı *ahkikat yapmağa karar verdim. Bunun üzerine bu nokta hakkında malümat almabilecek yegâne kapr- ya başvurdum, — Olganın kapısma değil mi? — Muvatfek oldunuz mu? — Ağzımdan lâf almağa m?'E vet.. Bu kolaylıkla olmadı tabil... Hüleye, tehdide müracaat ettim ve malümalı kadından diş çeker gibi birer birer kopardım. Bu işten anla- nım, Buna nasıl muvaffak olduğu » mun hikâyesini bırakayım da neti, seye geleyim: Leonidasla Olganm müvasebetle- ri iki senedir devam ediyor. Balli- no, Olga sayesinde, Spanopulos si- lesi hokkında malumat sahibi £âi, Metresini çılgınca seven OLeonldas ailesi etrafımda bir sürü gevezelik ediyor, o da bunları âşıkı Ballinoya anlatıyordu. Olganm Leonidastan çektiği parnlar da gene hep sabi . kalıya verilmekteydi. Cinayet gürünün arifesinde Bal- linonun acele paraya Ihtiyaer var- 41. Olgadan bej bin frank istedi, Ka dınm parası yoktu. Veremiyeceğini K tehdid etti; — Para bulmazsan imzasız bir mektupla Leonldasa seninle sramız- dakl münasebeti, onu aldattığını ha. bar veririm, Söni terkeder, beş pe- rasz sokakta kalırım. Kadm korktu, Parayı Leonidas- inn almağa çalışacağını söyledi. Fa- kat o akşam Leonidas metresine vermeği veadettiği parayla kumar oynadı ve kaybetti. Olga geceyarısı Ballinoya telefon İ derek hakikatı bildirdi, Sabıkalı İ tabii kızdr, telefondan küfretti, Ve i kadından bin müşkülâtla öğrendiği- !efonu kapadı: “Babasınm parası var değil mi? Ben senden daha açık göz çıkacağım, görürsün... Rokur sustu. Vengasson atıldı: — Brivo omonger! Leonidasmn benzeri adamım kim olduğunu şim- di biliyoruz: Ballino... Salönel, Vengasson kadar heye » canlı görünüyordu. — Dikkate değer telâkki olunabi- levsk malümat! — Bence güzel bir ip yet... Olga- dan aldığım malümatla iktifa etme. *irme bir kannatle bertaraf edile -| 4 me göre.synen şöyle söyliyerek te- | e m 7 KA'CAçı MI?| (| Nakledeni F' 7 vi diğimi tahmin Onun sözlerini biz tim. Bulllnonun vard tenle görüştüm. geli y Afi enat onda çıkmış ** görünmemiş. m va fötr şapka, sir tân spor biçimi bir resi — Ve kolunda bir — Hayır, de renkte küçük bir valiz yı dikkatle aradım, ve) Meomurlardan yala rif ettiğim eşkâld8 e nll söyledi, O da, SK, duğu için yalnız g€ 2 / Biliyor, elinde genis ğını farketmomiş. sartiyle, gösterdi. of dan Ballinoyu biletini zımbalr n183 e Liyona hareket eğer si mevki bir bilet. Ballinonun saat si 1 #n ne yaptığını ben” medim. Bunları l size malümat vermeli düm, x Cinayet tahkikatın” üzerinde istikamet 2 gün sonra bir sabab Mae komiser Rokur, i 2 1 Niste oturduğu a 3 Canı sıkılmış bir vi ti Kapıyı Bonuanın il Viktor Moler açtı. is if, zü güldü: "| — Siz misiniz M. diniz. Sizi hangi iyi © “e güder j Ve derhal ilüve eti” z4k — Binbaşıyı göreti” ia Viktor, parmağını © tlrdü. Komiser med — Ne 0? Bu »8 # — İçerde bir gen$ Kokur omuz sliktl “iğ — Bir genç kıs © > yok. Benim geldiğ hele, Viktor, komisere sını İşaret ettikteğ sor — Affedersiniz. mağ la yalnız konuşurke menetli, Bir dakik$ gi Neredeyse kız vw saattir konuşuyor!3” | Busradabir gi ral ge m “Ne de güzel LE al MAMA, sinden fırladı: —Ben size dö | İ simdi gidiyor işte Benuanın yanın* man) kapı açıldı ve Bene du: pen in kapıya dığıma pek Ka Ru cümle Rol gi YALAR LE ZA ALSAK GE AE KARE AE ER ME | leyin ii , Melike (gelmedi, Maamafih bu iki şyağmurlu günden sonra hava bir parça açılır açılmaz benim koşup. buraya gele - beğimden şüphe etmiş olabi | Toprak daha kurumamış.. Otlar ıslak. Rüzgâr serin esiyor; Melike gelmiş bile pisaydı bugün kân yok, Za- İen çalışmaya beşi vel yeni tab oma fon olacak yeri seçmek icap ediyor. Fakat bugün böyle yer bulmak bir hayli müşkül.. Ötede beride güneşin henüz ku- rulmağa vakit bulamadığı çamur yığınla” yı var, Yağmur, resim takımlarımı sakladığım yere kadar nüfuz eti Kutum su içerisin de... Derhal kutuyu boşalttım ve fırçaları mı dikkatle müiayene ettim. Tablomu bi- tirdikten sonra onları tamamile temizlemiş tim. Fırçalar gene eskisi gibi tertemiz du- suyor, Demek otelde iken odüşündüğüm &oğru.. Meçhül ressam tabloma (o ilâveler yaparken fırçamı kullanmamız. » . Melikeden son ayrılışmmızın şekline ba- karak onun bir daha buralara O gelmivare- —54— ginden âdeta korkuyordum. Bu korkunun onu bir daha görememek (düşüncesinden doğduğunu kendimden bile gizliyor, “gel mezse, yapmağa karar verdiğim yeni tab- oyu yapamam,, diye bu endişeye bir sanat duygusundan doğan ıstırap şeklini vermek istiyordum... Ötele giderken verilmiş kati bir kararım vardı. Yemekten sonra tekrar harabeye dönecek, bu defa da Melikeyi &* rada göremezsem evine kadar giderek genç kazı arayacak, icap ederse benliğimden ve gururumdan fedakârlık yaparak işlediğim suçu bağışlaması için yalvaracaktım, Fakat bütün bunlara ihtiyaç kalmadı. ) den dönünce Melikeyi orada # taş üzerine oturmuş, köpeği ayaklarının ucuna çökmüş; beni bekliyerek dikkatli dikka! Melikeyi görmek beni sevindirdi. Her sözden nem kapan, başkasının mem nun olacağı bir iltifata sinirlenen bu hır- çın ve kibirli kız buğün neşeli galiba... Yü- zünün çizgilerinde ne dargınlık ifadesi var, ne de çekingenlik, Bu yüz çok temiz, çok masum bir çocuk yüzü gibi saf ve pürüz süz. Geçen gün kararlaştırdığımız gibi çok $1- de biz elbise giymiş. Saçları iki uzun örgü nde arkasında sallanıyor. Çıplak ayak” larında kaba köylü kunduraları var. Bu sade elbise Melikeyi büsbütün genç“ leştiriyor, ona tam bir köylü kızı mazrasal veriyordu. Sözünü tuttuğu için kendisini tebrik et» tim, Bana biraz soğukça cevap verdi: — Ben söz verince daima tutarım. Siz de söz verdiğim için beni pişman etmez siniz ümit ederim. Azarlamaya, yahut tahkire benzeyen bu Göze cüretkâr bir istihza ile mukabele et- mek aklımdan geçmedi değil. Fakat Meli- kenin bu sefer de öteberisini (toplayarak geçen seferki azametli edasile uzaklaşaca” Kından ve bir daha gelmiyeceğinden körk- tum, Bu tirlalar arasında açılmış kır çiçeği nin ne garip bir azameti var! Eğer model olarak ona ihtiyacım olmasa, kendisine çok nezaketle muamele edilmesini istiyen, fakat kendisi başkasma söz söylerken kali- | 79 melerini tartmağa lüzum görmiyen bu kü- çük hanıma haddini bildirecek tarzda mu amele etmesini bende bilirim. Melikenin şahsında beliren bu yüksek gururu ezerken çok vahşi bir zevk duyacağım da muhak- kaktır. Om: Bayan Melike, dedim, resminizi yap mak için seçtiğim yeri beğendiniz mi? (Devantı var) | ie, koltuğuna gön yan tk değabl vali mali gözleri” dı. Dönüp bakti. pe ei Viktor, matem se” Pm a a a gey uzun boylu, esm©” kizi kapıya ye tor kapıyı kapar” — Kia? eği — yorun. mila Buyurun, BinbAS' öl haber <A vardı. Benus — Ne oldu? io? Her zamanki çi Canmı #ık85 * /

Bu sayıdan diğer sayfalar: