Ss ka, MİRİEN ve vesikalar, verem: AK. —79— Yazan: İkimim HÜSrev paşanın hu işlere ne dereceye dl Karı ii Torayanın kar b Mersifondadır | evdir deği mi? ü, İnımdan çıktım. Ben çıkarkan Ropev Cevabirsi. mukayyed o. Memnu et. Misiniz, b bir me. Yar miz SU öğren, | “aş Bapinhanenile rn te » Bundaki sre rum. Detay Kah iştam. Bu meselesine Aİ gene tum: Ben ne meselede * | #önresieliğinden hâsıl oluyor kana. Vukufu olduğunu öğrenmek istiyordum pishane işini tahkikdi. Anlaşılmış bulunduğu için artık bir işim kal . madı, Bu söz de bana bir şerbet gibi lesaetle tesir etmişti. Hüsrev paşa- am bizimle meşgul olmadığı anlağı» lıyordu. Ahmak Tomayanm hapis - hane İşi başımıza bir derd çıkara- sağa benziyordu. Ona giderek ikaz etmeği ve bu işten vazgeçmesini söylemeyi hesaplıyarak paşanın ya- Cevahirciyanın Penk'den bahsetti - ğini duyar gibi oldum. Bisi Ropen Cevahirciyandan ön. ce ele veren Hüsrev paşadır. Hüs - rev paşanm dikkat ve basireti sa- yesinde eline geçirdiği deldi mah - kemede de aleyhimize en büyük ve- | #Ikalar olarak ki dı. Çok gükür ki ona bu dereceye kadar intisabim beni de muhakkak olan iğdamdar kurtardı. Yoksa şimdi bunları ya - rarken benim de İpte ielerimin cemaşmı ödediğimi yazacaktmız. Yühakika ertesi akşam paşa Mer- zifondan nvdet etti. Yalniz karako!, ları teftiş etti. Benimle de have! şeylerden görüştü. Vazifeye devam edip etmiyeceğimden bahis bile aç- madı, hatti bana biraz soğuk dav- randı, Kabayandan da bir mektup gel İ mişti, OBu mektupta Kayseride (Bedros - Mırdıkyan) ve (Keğerk| Kalpakçıyan) admds iki ermenini: Hmçak aşmaline müze harek de bulundukları bildirilerek hakla - rında, naşı! bir muamele tatbik: icah ettiği sorulüyordu. Tomayan Bâhimi gelişimi iyi bir tesadüf olarak görmüş ve önce hu meselevi sormuştu. Dedim ki: — Bütün bu muhalefetler senir atindeyim. İşlerin ana hatlarmı tah kik ettirmek dururken sen (Ara, ronyan) İşine el atmış ve ondan “ İtini celbeden ve hatti Hüsrev pa » sanm Merzifona kadar bir tür” ayrilmak fetemiyorsun Bu kifayet etmeiş gibi de son te- manlarda hükümetin nazarı dikka. gelmesin! 256 dim. Ecel köpr Ve nihayet dağlarda sana tese” düf ettim. — Evet. Rolan Kandiyano- Bun emirlerini maiyetimdeki adamları dığınız gün. .. — Sonrada, sinin, benim sadık hemşiremin kalbini çalmaktaşı Sandrigo müstehzi bir şekilde tebessüm etti. iskala Brino — En büyük felâket te Jua. nanın da seni sevmiş olmasıdır , Eğer bu böyle silât vermiye lüzum görmeden seni tepelemiş — Sonra? . — Dinle, Juanaya emanet e dilen bir genç kızı da... — Biyankayı mı? Onun ka- çırılmış olmasından mı bahset- mek istiyorsun Doğru... Juananın beni sevme- sinden istifade dım. İşkala Brino da, kendisiyle eğlenir bir tarzda itiraftan çekinmiyen küstahı na” wl boğmak için harekete geçme- diğine hayret etti, Boğuk bir sesle cevap verdi; — irtikâp ettiğin bu çürüm- lerin cezasını verecek yerde sa- na bazı tekliflerde bulunmıya Yazan: Etienne Gril Gfanier artık Okonuşmağa ka İrar verdiği zâman © tozluklarım mucib olan şu kapi#shsneler işine! sarıyor ve çıkmağa hazırlanıyor - giriştin. Nihayet (Harpotlu Oha - İdu, On gündenberi muannid bir nes) ten meded ummeak vaziyete | neş'esizlik içinde hiç konuşmamış düşmüştük. Bu İşten biraz önce| ve daha bu sabah ayakkaplarınn vangeçelim. 3 iyi temizlenmemiş olduğunu ba i ee yayn Ohuresi:nen Nere - | hane ederek karısiyle büyük bir don öğrendin kavga etmişti. Karısı Matild pen- — Orasmı da bana birak. Haki. | cerenin önünde bulaşık yıkamıyor katte bu iş değildir. Netekim bu | ve sessizce (oağlıyordu. Orman dakikada Harputlu Sivas saptiye , | bekçisi: since İstlevab olunmaktadır. Eğer — Beni affet, diyerek konuşma eline bir mr tevdi etmişsen işte ğa bagladı, ne söylediğimi bilmi- vanâm demektir, İ yardum. Esaşen bu ayakkapları- İnm ne ehemmiyeti var! Asıl me- sele büsbütün başka. Uç günden" beri kafamın İçinde ayni düşünce ler dolaşıyor ve (o beynimin içini kemiriyor, — Böyle olduğu halde bana hiç bir şey söylemedin. — Evet, sana hiç bir şey söyle, medim.. Çünkü bu pis düşüncele- — Buna ne lürum var Tomayan? |rin kafamdan uzaklaşacağını zan. Vazgeç pa İşten. Yapacağım işleri nediyordum. Bu kıskançlık beni ve bilhassa şu son zamanlarda bize | deli ediyor. bir defa danışmak gerektir. Hem! Matild cevap vermek için koca- aftaları haxriamak zaman: | sına doğru dönmeğe cesaret ede" yelmiştir. Şurada cumaya ne kaldı? | miyordu. Ayni tabağı mütemadi. Mmdıkyan benim ahbabımdır. Yen Yağlı suyun içinden geçirip Ropen — Cevahirciyanm adamıdır, | duruyordu. pi Kalpakçıyanın da onunla birli(k ol |, Sen . her . zaman böyle kın. duğunu düşünmek bata olmaz. Bu» e Si keçe 5 ini bileme midir ki herkesten kaçmağı tercih ettim ve sana bu işi kabul Kabayan! ikaz et. Bunlarm eli « | etmeni tavsiye ettim. Burada ö- mizde olmas: lizumundan bahset. !nlümüz ve arkamız kilometrelerce Hem şimdi o da Kayseride iyi ge. | orman. Haftalar oluyor ki bir tek şinmeğe bakmalıdır. “.* — Bunları nereden biliyorsun? — Benim Hüsrov paşayla bir Ya” | zile arkadaşlığım olduğunu unut » tun mu Tomayan? Tomayan ayağa kalktı: — Sanmam ki Ohanes bir şey if sa etsin. Deği, l etmek için kasabaya bile gitmiyo- irem. Eğer hayvanlar da olma, İşler ayağa düşmüştü. Büyük gü-| sa insan kendini dünya yüzünde ya etrafında hazırlanan bu iş sanki | yalnız zannedecek. , — Ya patronuh yeğeni? — Mösyö Jilber mi?, — Evet, mösyö Jilber. . Kelimeler Granierin a güçlükle çıkıyordu. Bu ki ham karşısında Matild boğazının kuruduğunu hissetti. Fakat bu ta” arruzu cevâpsız bırakmak doğru değildi, — Onun ne yaptığı var ki? Bu. rada daima dürüst hareket ediyor. bir mahalle kavgasıymış gibi bir! hale getirilmişti. Dedim ki: (Desamt var) (1) 8 Mayss 300 tarihli Sivas vilâ- yeti tahriratı: “Sivssm Örtülü Pı- ner mahallesinde mukim Kasab Ni- san oğlu Karabet yedinden derdest shunup tereiime eğilen bir kıt'a mektubun Berç Antranilkyan imaslı olduğu ve bu da Sivas hapishane » sinde... KAHRAMAN HAYDUD üsündan kaçtım. geldim. Kaçırdığın genç kızı ba. na isde et.. Juana seni seviyor ve senin zevcen clacaktır. Sizin mes'ud olmanız için sana para vererek saadetiniri baslamak isterim. — Doğru mu? Bu tekliflerini memnuniyetle kabul ederdim . Fakat iki mâni olmasa... — Ne gibi?, — Birinçiri,. Jvana gerçi be- ni seviyor, fakat ben onu sevmis yorum. dinlemeleri için kandır- kadmların en iyi” çekinmedin! devam etti; — Sonra?, — İkincisi de istediğin len veremem. — Sebep? . — Çünkü onu seviyorum. İskala Brino birdenbire ayağa #alktı.. Oo Çehresi beyazlaşmış, gözleri kızarmıştı. Bu dehşetli hali Sandrigoyu bile titretmişti.. — Ne dedin?, Biyankayı sev- diğini mi söyledin?, Sandrigo, cevap lüzum bile görmeden: — İmdat! diye bağırdı. Ayni samanda önündeki ma, sayı şiddetle kaldırdı. İskala Brino, hançerini çeke» rek Sandrigonun üzerine hücu- ma kalkışırken, odada, birden bire altı kişi peyda oldu.. Bun- Jar Jekala Brinonun üzerine gullanmışlardı. Bir aralık ayaklarının bir boğe olmasaydı, taf- bulunurdum. 2. Evet haklısın.. vermiye ederek onu kaçır. titredi.. Karşısın- Jinsan yüzü görmüyoruz. Alış veriş | — Buraya çok sık ve ekseriya ben bulunmadığım zaman geliyor. Eskiden bize merhaba demek için uğradığı zamanlar onunla karşı- Irkı birer kadeh şarap içmek be- him için bir zevk oluyordu . Şime- di azap duyuyordum ve kendimden korkuyorum, kendim için, bilemi yeceğin kadar kuvvetle sevdiğim | senin işin korkuyorum, Onun için de korkuyorum; çünkü, eğer ha kikaten buraya fena fikirlerle gel, miyorsa yazık olacak. — Fakat ne için?. — Onu burada senin çalışmana bakarken bulduğum yahut ta ben gelmeden evvel boşalttığı kadehi gör m zaman bir çek defalar ondan izahat istemek arzusunu duydum, — Sonra biz ne oluruz, Şarl?. Ya buradan kovulursak.. Burası kadar ucra bir yer daha bulabilir misin?. Ya seni deli eden şehre İdönmek mecburiyetinde kalırsak? | — Geçecek hâdiseden sonra ars tik iş aramaklığıma lüzum kal | maz. İ Matild elindeki tabağı bıraktı ve kocasına doğru yürüdü. Grani- er gözlerini yere dikmtiş, Kadın J ellerini korasmın omuzlarına da” yadı, . — Bunları beni korkutmak için imi söylüyorsun?. İ — Bunlar düşündüğüm söylüyorum Parmaklarını kocasınm elbiseler İ rine geçirdi. — Bu deliliktir Şarl... — Evet, hakkın var, ben çıldır. mağa başlıyorum. Onu bir daha burada görmek istemiyorum. Yok- sa bir felâket olacak. — Ne için beni böyle tehdit e diyorsun? Benden şüphe mi edi- yorsun? Hayır, değil mi? Mösyö Jilbere bir daha buraya gelmeme" için it |sini söylememi istiyorsun? » — Hayır, bunu ona ihsas etmek daha iyi olur?., — O akıllıdır. Bunu muhakkak anlayacaktır.. Belki bundan do- Jayı bize kızmıyacaktır da.. Bunun saten ene ehemmiyeti olur. Beni | KAHRAMAN — Sandrigo Venedikte... Her halde gece yarısma doğu ge lir.. diye ilâve etti. — Alâ, o halde... Geldiği 28- man sadık bir bendesinin ken. disiyle konuşmak istediğini söy. lemekte gecikmezsiniz.. Şimdi bırak ta azıcık uyuyâyum. Meçhul adam bunları söyle dikten sonra dirseklerini masa- ya dayayarak yarım kalan uyku suna devam etti. Bartolo ayağa kalktı. On da- kika kadar düşündü. Sonra O gizli yola açılan kapıdan çıktı. Şimdi Bartolonun tam arka" #'na tesadüf eden aralıkta bir adamla görüşüyordu. Az sonra. da bir delik açarak salonda uyu" yan adamı göstererek: — Bak Sandrigo! dedi. Alın Çapa meyhanesinin $â- hibinin konuştuğu adam Sandri- goydu.. Haydut deliğe yaklaştı. « Bartolo devam etti; — Şurada, dedi. Sol taraftaki ikinei masada uyuyan adamı gö- rüyer musun?. — Evet görüyorum, — O Iskala Brinodur. Bartolonun bu sözleri hay“ Ş dudu sevinçten çıldırtacaktı şo Yumruklarını stktr. Gözleri kı. vilermlar saçıyordu, v Tek gözlü: devam etti; Çeviren: Suat Derviş düşündüren yalnız (sensin. Bana bak Şar!!, , Kocasının başmı kaldırmağa uğ raşıyordu. — Bu kötü düşüncelerinin ya" nında beraber geçirdiğimiz altı se- enin batıraları yer almıyor mu? | Bu inziva hayatımızdan en yfâk bir bezginlik gösterdim mi?. Granier oturduğu iskemleden | kalktı. Karısını kolları arasına 8 larak saçlarının üstüne korkak bir İ buse kondurdu. Kadın ancak © muzlarına kadar yükselebildiği kocasının kollar: arasında büsbü- tün küçülmüştü. Kocası: — Beni âffet, diyordu, beh bir deliyim ve seni o kadar çok sevi, yorum ki! Matild sıyrılırken: — Senin kocasının kollarından iztırap çektiğini İstes miyorum, diyordu. Granler tüfeğini asılı olduğu yer» den indirdi ve gece dolabının gek- mecesinden çıkardığı bir kaç kur" şunu cebine yerleştirdi. — Terres - Noires etrafında big dalaşacağım. Oralarda âğaç kesi, yorlarmış.. İki saate kadar döne“ rim , Kaçar gibi çıku, Ayak sesleri ağaçların arasında kayboldu, Ses» sizlik avdet edince Matild otu; duğu iskemle üzerinde hıçkırarak ağlamağa başlığı. Ellerile yüzü nü kapamıştı, Kapı hafifçe vurul. du. Kadın duymadı.. Tokmak çev« sildi ve içeriye Jilber girdi. Bu yirmi sekiz yaşlarında yakışıklı bir delikanlı idi, Matildin yanına yaks laştı ve ellerini avuçlarının içine aldı, Genç kadın hayretle bağırdı. Jilber; —Nen var? diye soruyordu.. Genç kadın onu göğsünden ha | 6i hafif iterken: — Git, diye yalvarıyordu, git ve bir daha buraya gelme; bizi öl, dürecek!, — Bir şey mi biliyor?. — Jilber, yalvarırım sanz ,git! Delikanlı soğuk kanlılığını müs hafaza ediyordu: (Lâtjen sayfayı çeviriniz), HAYDUD 253 — Bu kadar değil hepsi... O nun buraya, neye geldiğini bis liyor musun? Seni görmek isti- yor... Sandrigo meş'um bir sesle; — Alâ. .Görebilir.. Dışarıdaki kapı kapalı mı? — Hem de kilidi. — Ya caddeye açılan kapı? —Oda âynca bir aşma ki- lidie kapalı.. İnsan değil pire hir Je çıkamaz. — Ya mahzenin kapağı? Bartolo birdenbire atılarak bodrumun kapağını kaldırdı. Sandrigo ilâve etti; — Onu açık birak,. Şimdi de git burada bulunanları bana ge- tir. , Bartolo salona girdi.. Uyukla” , yan adama göz ucuyla baktık- sonra salonda bulunanlara garip işaretler yaptı. Sonra da İskala Brinonun yanına otura- rak; — Sanırsam, deği, Sandri- gonun gelmek zamanı yaklaştı... Gidip rahat rahat konuşabilece” ğiniz bir yer hazırlayayım.. İskala Brino şüpheli bir ta vırla meyhaneciyi süzdü «4 — Böyel şeylerde pek merak“ k olduğunu görüyorura Bartolo! dedi. “ Sö — Mühim biz şey konuşacağı» nı sanıyorum Sandrigoyla ....