21 Ocak 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 6

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

HABER — Akşam postası Almanlar sine- ma akademisi açıyorlar Almanyada, bu münasebetle bir îinema müzes hazırlandı .eee e ge— * F Bir kaç ay sonra, önümüzdeki Nisan ayı içerisinde “Almarn si. nema akademisi,, resmen” açıla- caktır. Büu sinema akademisi, içerisin- de mütehassısların oturup görü. şecekleri bir nazariyat yeri değil, 300 talebeye iki sene müddetle sinema dersi verecek hakiki bir meslel: ocüfğı olâcaktır. Bu akademide sinemacılığı u- zaktan ve yakından alâkadar eden her mevzua dair dersler buluna. caktır. -Bir piyes nasıl sahneye konüp, film nasıl çekilir, koömefi ve dram ' nasıl oynanır, elektrik kanunları, makiyaj bakisleri saire... Sinemacılığın uzun bir tahsile | ihtiyacı olduğunu — söyleyenler çoktur. Fakat bunu tatbikat sa- hasına ilk defa' çıkaranlar AlL-| manlar olmuştur. Sinemacılıktâ ileri olan memleketler Almanyayı takip etmekte her halde gecikmi- yeceklerdir. ve Bü- akademinin bir hususiyeti de vardır. Buraya girenler yal. nız mahdut bir çerçeve içerisinde kendi şubelerine lâzım olan sımlarırır öğrenmekle kalmıyacak. lardır, diğer şubeleri de takip et- meğe mecbür tutulacaklardır. Meselâ rejisör olmak maksadi. le akademiye girenler film çe- virmeğe ait mali ve ticari mesele- leri, yahut sinemalara müşteri celbi için nasıl hareket edilmesi ' lâzım geldiğini de okuyacaklar- | dır, Sinema Müzesi Almanlar bu sinema akademisi. ne bir mukaddeme olmak üzere Nöbabelsberg şehrinde bir sine-' mâa müzesi açmışlardır. Bu müze-| dede sinemacılığa taallük | kı- eden | her şey götterilmiş, ve bü teshir işi usulü dal'resinde ve çok iyi an- laşılır bir şekilde yapılmıştır. Şim- diye kadar halka bir çok şeyler öğretmek maksadiyle —açıları ser- gilerin arasında bu kadar muva/. fak olanlar, çok nadirdir. Sinema-ı tılık hakkında ziyaretçilere tam bir fikir vermek maksadiyle ancak bu kadar mükemmel bir sergi açı- labilir. . mecmua., Sonra bü sergile can sıkeı hiç| | »ir şey yoktur, Zamaanılnızda her- hangi bir sergiye giderseniz bir çok kitaplara, mecmualara, statis: tklere, duvar levhaları halinde ya- zılara ve resimlere rast gelirsiniz .. Bu sergide ne kitap Vvar, ne de Burada her şey mi- cessem olarak gösterilmiş ve ilk salonda ilk dakikadan itibaren bir filmin nasıl hazırlandığını kemmeleni görmek mümkündür. mü- Sergide ilk karşılaşacağınız şey, masası başına öotürmüş, senaryosu- nu yazan muharririn#, heykelidir . Yanı başında ayni muharririn, seç- naryosu koltuğu altında stüdyo direktörünün — odasına girdiğini görüyorsunuz, Üçüncü sahnede muhartir, di: rektörle müzakere ederken görü- lüyor. Fakat sergiyi böyle mü- cessem - heykellerden ibaret netmemelidir. Bir 'çok meseleler filmlerle izah — ediliyor.," «-Meseli film nasıl yapılır kısmını, boş bir filmi imal eden, fabrikayı filmde görüyorsumuz. zan. Karanlık odadan çıkip yandak: salona geçer geçmez ayni fabrika- nit mücessem bir modelini bulu- yorsunuz. Burala ulak mikyast: makineler — çalışıyor, | jelâtin ve sşellülod ianesiyle hakiki boş filir imal ediliyor, bu minimint fabri- ka durmadan çal şmakta ve ziya- ret eden her seyirciye hatıra - ola- rak bir film parçası verilmektedir. Makiyaj nasil yapılır, perukalar nasıl imal edilir ve nasıl takılır, si- nemada giyilen elbıseler nasxl ı? zırlanır ?, Bütün bunlar heykellerle, film.” lerle, ışıklı ve sesli vas:talarla an- latılmaktadır. Renkli filmlerin çekiliş, yapı: lış tarzlarını — gösteren dairede filmde gördüğünüz yazıların na. sıl hazıralndığını ve ne süretle filme alındığını da gayet açık ola- rak görmek mümkündür. Film alınırken faaliyette bulu- nan bir plâtonun (film çekilirken aktörlerin oynadığı yere - plâto derler) gayet mükemmel bir ma. keti hazırlanmıştır. Burada eksik hiç.bir şey yoktur. Bütün teknisi- yenler yerlerinde hazır ve nazır- diri Hüsusi bir öodada, deniz altında ve havada film alma vasıtaları teş. hir edilmiştir. Sinema hileleri için tahsis edilen salonda kırık ayna parçalarından nasıl buz denizleri yapıldığına varıncıya kadar, kul- larılmış bütün sinema oyunlarının ne suüretle yapıldığını: öğrenmek kabildir. Serginin bir de müze kısmı var- dır. Burada ilk filmden — bugüne kadar çevrilen büyük ve tanınmış filmlerin fotoğrafları ayrr ayrı kö- şelerde sıralânımiştır. Büu fotoğraf. lar © suretle tesbit edilmiştir ki şöyle kısaca bir bakış filmin mev- zuunu canlandırmağa kâfi gel- mektedir. Kesimlerimizden büyüğü ser- gide teşhir edilen tam bir stüdyo nun maketini gösteriyor. Burada tıpxı hakiki bir stüdyoda olduğt vibi bir sürü tablolar, iskeleler ve saireyi, nihayet bir köşede fil- min çevrildiği plâtoyu — görmek mümkündür. Buraya giren seyirciler isterse, üç marklık ufak bir fiyat mukabi- linde sessiz bir filmlerini, altı mark karşılığında ise& sesli filmlerini çe- virtebilirler. — Sergiyi — ziyaretten güzel bir hatıra.. Diğer resim, mukavvadan ha. zırtlanmış bir fabrikayı gösteren bir dekordur. Bu dekor derhal bir film çevirmeğe müsaade edecek kadar canlıdır, ——— .— cgrrre 21 Im'—.cmâ*—'t'“__ Aramızda dolaşâ enteresan bir ti Bir erkek, kadın kılığile, barlardan bİIİ; varyete numaraları - yapıyor! — Profesör Mazhar Uzman'ı muayenehaneî W ziyarete gelen siyah kadife şapkalı, plâtin $ şık bayan meger iraveshf hastasıymış' Rafları rengârenk kaplı, yüzlerce kitabla süslü, bir köşesine mükel - lef bir yazıhane yerleştirilmiş, üzeri maroken gilteli bir klinik divanı görünen Mazhar Uzman'ın muayene odasında, içtimal! bir mevzu etrafım- da görüşüyoruz. Doktor, meslekin sevkile olacak; afaki izahatı bile tıb çerçevesina ; yerleştirerek, bin bir ıstılahla süs. liye süsliye, her anlattığımnı hekim- lik objektifinden bana göstermeğa uğraşıyor. Bir ara kapı vuruldu, doktoör, tat- |lr tatlr anlattığı bahsi aralıyan bu tıkırtıya, kapıdan tarafa gözlerini devirip dargın bir ifadeyle bakarak muğber bir edayla seslendi: — Buyurun. Hekimin emektar — hizmetçisi, dünyada isticalin ne olduğunu tanı- mamış zenci uşağı içeri girdi, dok- torun sormasma meydan bırakma . dan çetrefil dilini ağır ağır hareke- te getirdi, haber verdi: — Afandım,. Bir Alman madam gelmiş, sizi görmek istiyo... Hiç de türkçe bilmiyo... Doıktor tekrar yarıda hır_ıktığı bâhse dönmek için baştari savmâ ce ! vâb vefdi: — Beklesin.. Salonda oturt. Bir az konuşacağımız vâr... Hizmetçi ayni ağırlıkla kapıdan çekilirken doktor birdenbire fikrini değiştirdi, bir defa beni süzdü, soön- va kararını değiştirdiğini bildirdi. — Çağır, gelsin!... İki dakika sonra odaya, yüzü bol böyalı, gözleri kuyruklu sürmelerle kararmış, plâtin saçları siyah kadi- fe şapkasınm kenarlarından göz kamaştırıcı bir pırıldayışla beliren şik bir bayan girdi. Doktora doğru yürüdü, masanın yanına gelince dur du, doktoru selâmladı. Doktorun karşılık vermesine mey dan bırakmadan heyecanlı bir ta . yırla uzüun Uuzun bir şeyler anlattı. Çantasmı açtı, içinden — çıkardığı renkli resimleri hekime uzattı. Dok- torun kısa kısa verdiği cevablar, genç bayanın heyecandan titriyen bir sesle anlattığı uzun cümleleri a- ralıyarak, konuştular. Ben, anlama- dığım bu dil karşısmda konuşâanları seyretmekten başka yapacak bir iş Prof. Dr. Mazhar Uzman yiç olmakla beraber, heyecanma de lâlet eden Ârazı göstermiyor, silik- çe duran göğsü süratle kalkıp ini - yor, kadmların avuçlarında bulun - durmak âdetini müuhafaza ettikleri mininifni bir mendili arasıra ağzına götü ökıümüyor inci dişle . rıyı:mınn “kenâr ve ' köşesini Ğİ.ICMİ& v y Ensesi; trağlı erkek ensesini an - diran çizgili gekliyle, plâtin saç - larla mantönün renar yakası ara - sında pembe güderi renk ve şek . lindeki kadm ensesini yadırgatan makiyajlı bir kılık taşıyordu. Sesi, mahsus inceltilmiş gibiydi. Yüzünde, kadın çehrelerinde görülmesi imkân sız olan karakteristik çizgiler, ma - kiyajnm bütün maskeleme hassası- na rağmen keskin bakışlı gözler . den saklanamıyacak kadar aşikâr- dı. Bayan, doktora 10-12 parça resim verdi, biraz daha bir şeyler anlattı. Sonra veda etti, kapıya döğrü yü- rüdü. Bu, bir şey anlamadığım ko. nuşmayı merak ede ede — bayanın arkasından baktım. Nedense yürü- yüşü, bütün itinasıma rağmen ka - dÂdn. yürüyüşünden apayrı, iki cins arası, adetâ hünsa yürüyüşü ayarın- daydı. Doktor, hâlâ lnyı.ktı dürüyor, be, nim, bayanm âarkasmdan bakışımı bulamamıştım. Kadın, çök mütehey.'gözlerinde ışıldıyan istihza gülü - SİNEMA KÜÇÜK HABERLERİ * Pariste “Beyaz L.uzlar,, is . minde yeni bir film çevrilmeğe başlanacaktır. Bu filmin ekser sah- ncleri bir hastanede geçeceği için filmi çeviren şirket Bojon hasta - nesi ile uyuşmuştur. Bu film has tane başhekiminin nezareti ve mü: rakabesi altında çevrilecek ve bü. tüm sahnelerin tababet ilmine çok uygun oluşu bu suüretle temin e- dilecektir. * Holivutta Bet Davis ile Hor- mon Nelson'un biribirnden boşa * nacakları havadisi yeniden mey - dana çıkmıştır. Halbuki bu katı kocanın hayatı bütün yıldızlar a. rasında bir örnek olarak gösterili- yordu. Bunlar biribiriyle evlen - meden evveliki. yıllık tereddüt devresi geçirmişler, biribirlerini i- yice tecrübe ettiktem sonra evlen:- mişlerdir. Evlendikten sonra ken. di hayatına dair bir kitap yazan Bet Davis bu eserinde “sanırım ki evlenmemizin tam muvaffakıyeti- ni biribirimize karşı olan müteka- bil sevgi ve saygilarımızın eseri - dir. Kocam kendi işleriyle meş guldür, Ben de. kendi işlerimle.. Biribirimizin işimize hiç karışma. dığ mız ve tam serbestimizi muha faza ettiğimize göre evlilik haya- tımızin hiçbir ârızaya uğramaması kat'idir.,, diyordu. Acaba yıldız şimdi ne fikirdedir? * Viktor Hügonun Notrdam düö Paris eseri yakında filme alınacak: tır. Bu filmi çevirecek artistler ara sırida Mişel Simon, Kazimodo ror lünü oynıyacaktir, * Fransada kimsesiz çocuklar mevzuu üÜzerine uzun bir film çev rilmesine karar verilmiştir. Bu fil min senaryosunu zabıta romanları yazmakla şöhret kazanmış Piyer Veri kaleme alacak, ve rejisörlük vazifesini Krııtıyın Jık görecek - tir. Ç / — Demek ta:ıııııll'inı © rıyla kendini koyuv y dı: ,A cükleriyle takip © Bayan gitti!... bakışla gözlerini Sordu: — Bu geleni — Şaşırdım, Tu şılık verdim: — Yoook!.. v ! — Hly'n" Omuzlarımı silkti, W kutu hayale uğrami$ — Bir do gareteilti” M delik, görüşü engin, buk anlar adam der'n yanı dikkatle süzü$ş ler anlar gibi old Düşündüm, bayan! * gf şey anlamam arasmd*“ ti bir türlü kestirem? devam etti: Bi | — Bu gördüğün baY” ğildir. Gözlerimin fincan * irileştiğini hissettim- — Nasıl, o bayal miydi? g j Mazhar Uzman — Değildi ya! Dedi, ilâve etti: — Akıl hastalıkl manilerin envar araâ5” denilen bir hastalık * ârâzı, erkeklerin kâ erkek . yani her cin$ " fill ve hareketlerini )7 '"ı" zahür eder. Trave!f-îd uğramış insanlar bizd y Doktorun sözünü * düm: W — Demek lznıı-ıla.ı'd"u ., ':' kek, erkekler de kadll ketlerini taklid ederle” Tasdik etti: : — Evet! öyel )'SP”W. — Her şeyde mi d04” — Bilâistisna her $* Düdaklarımın ucun& "i guyu zaptedemedim, " © ladı: — Aşk ve gönül işleri Doktor; sağ elinin * ğını düudaklarının üZ0' şaretle âmirane bir, — Sus! Emri verdi. Durd'-w le, başını sall:)arak bını verdi: ' Şi Doktorun izahatı w&! le gekil, kılık, kfy w değiştirmekle cinsiY* mak istiyen msazıîal'a ) | İ | sabiye hekimliğinin © ren bir sürü malümâ tü lerile Süsliyerek anl8 Gelen bayanın lrwt ! varyete numaraları Y6 "j diğini, erkekliğini hi ğini, kadın taklidinde ? vaffak oldüğunu uzuf ”— Duyduklarım beni 87 ji semetmişti. Hiçbir 96? . j yor, yalnız travestidl0” si hakkmda türlü 3 kafamda biribirini yer ve fırsat veriyo Doktor anlatmakt:;ı tu. Ben de fenni iZz K p mek kazancma ew tık hakkındaki mammî MA ğan şaşkınlıkla veda © b

Bu sayıdan diğer sayfalar: