ON — 1939 i Hrçâkikiilâlininieyüzü la, vE vesikaları veren: AK. —3T— Yazan: Ikimim ÜÇ yp güzel Ermeni kızının sözleri bizi Korkaklığımızdan utandırdı vakte mütevak SİNİZ. Hemen As Ni Serkize bir ter Bir tej- Süratle bir teb- eski İyetine nihayet ve T Oturup vazi hali nekahat- hale ahirciyan bü aş, vel Oy Arapoğlu yk Nak, Toma: e metlkezine Gvahirciyandan- ei boyalı i Si “Mevkufum - a “Üye |.“ Çetelerin a Th lâzımdır. h, Hilye a birçok arka Ven e do a 2m hâlâ hayre a m erin cesa Hiçe, ii elan Sur- bata yak, ektutu oku akarak; rey Mu azzam bir Ki Plandığımyızı ve bu an “gibi mühim iş A dmrlarca kos ul unduğumu bil İŞE Neden bay €Te giri ana bu k e Mektup bize korku, tevleiğ; idir « Ropen Ce an ve aden dolüy bizim $ İçinde değil bi” Sabirtı Olunuz., di- Biden cvap verdik: k Ni ati; Keleş m bir talimat te ete Geçsin di. “|bu moktaya ehemmiyet vermek 1 pe Tektar|,. Iyor. Ve bu faaliyetin korkunç olma” yor. Demek ki bir noktâi nar sar vardır ve bu onun ne se bepti. Eğer çeteler fa: belki bu vaziyeti ıslah edecektir. Arakel Dayıoğlu ile çe” uçurdu. Ak; çete re birlikte çok gizli ve mühim bir toplantı yapacaktık. Bu toplan «da komite idare azasından £ kimse bulunmıyacak ve yal; ben, İ Surpik bu kayıttan müstesna ola | caktık. Herkes gibi ben de Surpiğin elini sıktım ve: Bize son öesareti de siz verdi drdim. Yerden göğe kadar hak- Ne Matbaai Amireden, ne de Ser- t fakat za- | ten Ropen Cevahirciyandan mektup! ze kadar gönderilebilmi Bu ciheti de düşünmeğe vakit bu- İ almamıştık. Yoksa kendi hesabıma zımdı, Belki bu mektup da Tir di, belki bir casusun oyunuydu. Fi fir kaldığı ii topl tanık. g | Gülbenk, Panos, Mikyar, Mil n * | Bedros oğlu Misak da gelmişlerdi. Gene mutat merasime burada di ayet budalalığınt elden bırakmıyan Tomayan * mevkiine geçli ve vaziyeti hülâsa o ederek çetelerin | hal işe başlamaları muktazi olan y hazırlanması için toplandığımızı söyledi. Elimizde bir harita vardı. Bu bir İngiliz haritasmdan istinah edil Buna göre in faaliyeti- süratle tayin ettik. Çeteler dört koldan dağılıp şiddetli icraata ge çecekler ve önlerine gelenleri soya- ( Doranın “| caklar, vuracaklar, kan dökecekler, posta arabalarını çeviretekler, köy basacaklar, evlere saldıracaklar, ge- böeleri muayyen yerlerde yaylım # aparak halkı ve mahalli hü 196 ete geçerse | almıştık. Ama, bu mektup nasıl bi- Olvolo adasına gelmişti.. kümet teşkilâtmı dehşetlendirecek- ezdi, lmeeiyezi takaları Merzifon ve elli ç olar aktı, ç eler icabın* da Karadeniz havslisine, Komite elinde bulunan Vinçister silâhlarınımn en o mükemmellerinden bir miktar ve bir miktar da cephane tevzi olundu. Çeteler dağıldılar, Bu tarihten sonra kayi mez idare merkezleri kabı içine çe- kilmiş sümüklüböcekleri gibi kay- bolmuşlardrı. Yalnız kulaktan kula" ğa yayılıyordu. — Şurada iki öldürmüşler! Postayı çevirip kolcuyu delik etmişler! — Müstalayı vurmuşlar! Ve bunlara benzer şekavetler, ci İnayetler, sirkatler, yol o kesmekler, İ hükümetin, zaptiyenin başını dör | Ei hükümet teşkilâtı hümmalı te geçmiş, raporlar, tel ektuplar, şifreler yağma” ğa “bağlam $, i live nezareti, topçu mi Arerika, İngiltere, Fransa, Al manya hükümetlerinden hariciye »saretine tehdit tebliğleri gelmeğe başlamış bu şuriş ve iğtişaş karşı nebi gelinmesi hukukunu e fzza için alınan tedbirler £ : saray ve Abdülhamit büsbütün telâ- şa düşmüştü. Ne oluyordu, ne vardı? Birdenbi- re bu hâdiselerin yağmur gibi bir be- liye halinde Anadolunun başma in mesinde ne gibi bir sebeb vard T ray ve nezaretler arasında mekik do- kunuyordu. e e a la KAHRAMAN HAYDUD Dan. — O halde ağ ize nezareti biribirine geçmiş, saray | i-İ bir dehşet içindeydi. Polis hafiyesinin karısı ile falcı kadın Yazan: Karel Çapek Meseleyi bilenler anlarlar ki bu hâdise ne Çekoslovakyada © labilir, ne Fransada, nede Al manyada.. Çünkü, malüm oldü- ğu üzere, bu memleketlerde hâ- kimler efkâre o umumiyenin ve kendilerinin kanaatleri ile, kanu- nun maddei mahsusası ile, falcı- Jarı cezalandırıyorlar , Halbuki bu azlatacağım hikâ- yede bir hâkim var, görülen da” vada kanun kitaplarma göre karar veriyor, Çünkü hâdise İngilterede geç- miştir; Londrada, daha doğrusu Kennigton da.. Yok hayır, du- run bakayım biraz Kennigton'da d Brompton'da yahut ta Baysvater'de... Her ne ise, işte oralardan birinde,. Hâkim, Mister Keliy isminde biriydi. Davada Myers adında bir kadın vardı. Mrs Edith Myer Yalnız şunu söyliyeyim ki bu kadın, polis hafiyesi Mac Leâry- nin eliyle mahkemeye verilmişti. Bir âkşam Mac Lcary, karısr — Vallahi karıcığun, diyor, şu Mrs, Myers, bir türlü aklımdan çıkmıyor. Öğrenmek (istediğim bir şey var: Bu kadın neyle geçi- or? Bu şubat ayında kadm! hizmetçisini göndermiş, kuşkon- mâz aldırmış. “Sonra bir şey öğrendim: Her gün evine on beş, yirmi kişi gelip gidiyormuş. Bunlar arasında hiz- metçiden tut ta düşeslere kadar her türlü kadın var, Biliyorum, kadın belki falcıdır, diyeceksin Belki... Fakat beyaz esir ticareti ilç veya çasuslukla uğraşmadığı- nr kim temin edebilir? İşin iç yü- günü muhakkak öğreneceğim!,, Mrs Lacleary becerikli bir ka- dindi; — Sen bunu bana dedi.. Ertesisabah polis hafiyesinin karısı Baysvatere, yahut ta Mâry- İebone gitmiş, Mrs, Myersin ka pısını çalıyordu. . Tabi, parma ğından nikâh yüzüğünü çıkarmış eden bahçeye .. | Karo geldi! bırak, Bob,! dolonun evine doğru yürüyor- Gu, Belki bu evi, gündüz gözüy- le birinci defa görüyerdu. E. vin harap bahçesine girsiği za- mân kalbinin çarptığını duydu. Eski Ozamanların hatırlamış, teessüre kapılmıştı. Kendisine ihtiyar bir adam yaklaşarak selâmladı. Yaptığı makiyajla bir hayli gençleşmiş görünen Rolâan o Filibi tanımak. ta gecikmedi, Bu bir gece yarı. sı buraya geldiği zaman ken- Gısine kap'yı açan İhtiyar uşak. tı Ona sordu: —3Siz ev sahibi misiniz?, — Hayır , bekçiyim., Rolan cant lmış gibi gö- ründü, İhtiyar sözüne şiddetle devam etti: — Löâtfeder de burada kahır. sanız size, elendim Dandoloyu memnun edecek bir şekilde mi. safirperverlik gösterebilirim .. Rolan (ihtiyarın © teklifini memmun bir yüzle karşıladı. Evden içeriye girdi. Otu ken Filip ayakta durüyordu. » Rolan söze başladı: — Güzel bir ev! dedi. Sarır. #am Venedikte etrafını bahçey- Je çeviren ev pek azdır. — Evet, mösyö, azdır. Ya iki ya üç., Diğerleri yanına en gü- zel gene burasıdır. İcap ettiği gibi itina gösterilmi. yor. — Ne yapalım, efendimin kı z: sinyora Altiyerinin emirlerini yı e getiriyoruz. — Doğru :mu? Kadınların demek bundan zevk duyanları da var. — Matmazel Leonor.., fediniz.. Lasinyora (o Altiyeri böyle emrettiler. Şimdi kendi leri revçleriyle birlikte muhte. şem saraylarında oturmaktadır. lar. Rölan ayağa kalktı.. Bahçe- yi görmek istiyormuş gibi bir pencereye yaklaşarak açıp bak- tı. Ihtiyar Filip başmı sallıyarak ilâve etti; — Gerçi istenmiyecek bir şey.. Fakat kendileri böyle ar- zu ediyorlar, Bazan emrinin ye. rine getirilip (getirilmediğini görmek için tahkike bile gelir. Rölan yumruklarını sıktı Boğazını boğuk bir inilti yırttı. Heyecanını güçlükle zaptetti ... Güçlükl — Fakat, dedi, nasıl olur da böyle asil bir kadın her şeyin olduğu gibi bırakılmasını, bah. çenin harap bir halde kalması- nı ister?. İhtiyar omurıldandı; Oh al. ve genç kız gibi giyinmişti, nız, saçlarını artık hav hayet vermeyi duğunu gösterecek şekilde yap- mıştı, Mrs. Myers kendisini, raz beklettikten sonra yanma al- miş ve içeri giren bu sıkılgan ta-) vırlı kadını dikkatle bir süzdük- ten sonra: — Otur kızım, demişti. emrin var? Mrs. Mac Leary: — Be.. be.. ben...diye kekele- mişti. Yarm yirmi yaşıma giriyo- rum da, İstikbalim nasıl olacak acaba diye merak ediyorum, Mrs, Myers: — Fakat yavrum, ismin ne se- nin? demiş ve bunu sorarken bir yandan da iskambil kâğıtlarını eline alarak, hız hızlı karıştırmı- ya başlamıştı.. Mrs. Mac Leary; — Jones, demişti.. Mrs Myers: — Yavrum Mis Jones, diye devam etmişti, Bak sana söyliye- yim: Benim kimseye fal bakmak Ne iyilik olsun diye arada “sırada ba- karım. Bu kadarını da her kadın yapar. “Al bakayım, şimdi şu iskambil kâğıtlarını sol eline ve beş deste- ye ayır. Tamam... Ben bazan can sıkıntısından fala bakarım. Baş- ka zaman, hiç! Sonra ilk desteyi ortasından keserek: — 0, yavrum! diye bağırmıştı.. para geliyor sana, paral Sonra bak şu kupanın oğla- nma! Kısmet var sanal, Mrs, Mac Leary; — A! diye bir çığlık atiyor .... Başka ne var? Mrs.Myers ikinci desteyi açı yor ves — Karo oğlanı, diyor, sonra, maça onlusu: Yol görünüyor. Sonra: — Ol. diye hayret ediyor. Si- nek görüyorum. .Sinek can siker bir şeye alâmettir. Ama altında KAHRANAN HAYDUD yor. Eski bir yle halisane ihtar ederim. Düşünceli adımlarla yü” rüyünüz. Şayet sizbu adama katşı şimdiden harekete geç- mezseniz, O Şizç tecavüz edeçek ve muvaffak olacaktır. — Adı ne?. — Sabrediniz. Önce benim — İskala Bfino monsenyör! Dandolo sapsar: cldu. Şim- di ötekinin adını szramıyorda ,.. Bunun kim olabileceğini anlıyor- du sanki... Haydut devam etti; — ötekinin adı da Rolan Kan- diyano monsenyör.. Büyük engizitör mırıldanâr; — Felâki Demek Rolan Kandiyano, Ve nedikten uzaklaşmamıştı.. O, o- nun oturduğu evi haber veren nın kaçıp gideceğini sarmıştı... polisi öldürdüğü zaman Role Bü ümülinin boşa çıktığımı gö. rüyordu, Şimdi Relanın nerede bulunduğunu bir baydut haber veriyordu. Dandolo şimdi, ilk Yaptığı ci- nâyete nadim oluyordu. Yürümeli ve şiddetle harekete geçmeliydi.. Bu şekilde hareketi- bi-! âdetim değildir. Fakat eşe dosta! Çeviren: V. 6. -| bir kupa kızı var, Mrs Mac Lcary, gözlerini falta- şı gibi açarak; — Ne demek 0? diye merakla soruyor. Fakat kadın üçüncü desteyi a- çarak dalgın dalgın yleniyor? — Gene Karo.. $ para var, yavrum.. Sönra, uzun bir yol da Fakat sen mi gideceksin, yoksa sana yalın olan birisi mi? bunu pek kestiremiyorum. « Mrs. Macicary: — Sauthamptona diyor, teyzeme.. Ms, Myers dördüncü desteyi açmak için elin uzatırken: — Uzun bir seyahat olacak bu, diyor. Sonra, bak, yol dam çıkacak, yaşlıca Mrs. Macleary; — Amcamdır, diyor, Mrs: Myers beşinci desteyi de açıyor ve: — Yavrum Mis Jones, diyor, şimdiye kadar bu derece güzel bir fal görmedim. Bu senin sonuna | kadar bir düğün var.. Zengin, çok zengin bir adam alıyor seni. Ya bir milyoner, yahut tüccar felan.. Çünkü çok seyahat ediyor . var. gideceğim, “Yalnız, sen o adamla evlen- meden evvel bazı büyük müşkü | iâtla karşılaşıyorsun. Yoluna çı- kan yaşlıca bir adam var. .Fakat sen bütün bunlara karşı kpyacak- Sın... “Evlendikten sonra da kocanla beraber uzak bir seyahata çıkı- yorsun.. Belki Amerikaya, “Ücr bir gini, yavrum. parayı fakir zencilere bakan ristiyan heyetine vereceğiz. Mrs. Macleary çantasından bir Mira ile bir şiling çıkarıp uzatıyor ve: — Teşekkür ederim, diyor, çok teşekkür ederim. Yalnız can sıkıcı hâdiseler dediniz. Bunlar da or masaydı, acaba kaç para vere- cektini?. (Sonu yarm) 193 dir ki ikbalini kurtarmıya yara” yacaktı. Böyle bir hareketi belki genç kızının ölümüne sebep olas bilirdi. Fakan bundan ne çikar” dı. Dandolo oturduğu yerden Kalktr.. Terleyen alnmı sildi. Düşüncesinden biran cayar gibi oldu. Şimdi kayduda masa üzerine gı silâklarını geri vermiş ol duğuna pişman olmuştu. Bu hap dudu da buracıkta bağar, öldü- rebilirdi. Fakat neye yarardı.... Bir felâketle nuyordu. Neredeyse Rolar şısına dikilecek ve kendisinden karşı karşıya bulur kar» hesap soracaktı: — Bana ve kızına ne yaptın? diyecekti., Hayduda dön — Bana ve cum met etmek istedi kabil de mükâfat beklediğini Tüyordun? tiyorsun?, Sandrigo cevap verdi: — Rolan Kandiyano ile İskala Brinoyu ele geçirmek için bir müfreze göndeteceksiniz, değil mi? Dandolo; — Şüphesiz! diye cevap ver- di, — Maalesef Rolan Kandiya. noyu ele geçiremiyeceki, iriyete hiz. buna mu- Nasıl bir mükâfat