12 Ocak 1939 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13

12 Ocak 1939 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

K | 1 Yazan: Ikimim Dikkat etseydim, Ropenin gözlerindeki istihzayı o sezecektim yat, Sanraklar, baza ve ne Yelarnda t m sandık, çus ia, denk gibi mazruf eşyanın € #nsten Dulenmrsa btlunster | Re mikta, olursa olsun ma in bi Hin; yem » mahalli tevzi veya tes Bin a dikten ve ithaline mat ia adi tezkeresi © ahzolum İleri. — ME müliali © mezküreye mülkiye âmirine ih- | İ e kay Oksi takdirde miüsebbib- | İş la takibata, kanumiyeye Nü; pid mezkür eşyanın da Bir, ği unmasına dair şerefmer ae “Şi sami 5 tpenahi mır İİ hazrgy, ele ifasına iradei seni” Mağ, © Dedişahi serefsadır o! Me ran bunu bana Keme basit bir hâdise gi Aa det Nihayet tüccarı | » Mkişi, Mdracak alelide — bir güm dı, ve azizim, asıl dava bura ediş Hay kilita terzi edilmek üzece hükümetin nazarı dikka Bana karşı da itimat iş Bönderdiğimiz erzak bu 5 Mbeb oldu. Badema için zi gizlice gönderdi” vi ia len hastl oldu. Kayseri Ahmak dizere bu usulü ti, ça kaz Mahiyeti itibarile imi 8 mâl alan bakkal bile Mt Memuruna haber Mek *tinde kalıyordu. Bu ted Mekan bir neyi usul Si Mer han Cevahirtiyan hak “ayı Me düşünmüş olmaktan sirdim, dedim ki: Hayim Cevahirciyan, bana k ğin tavsiyenamne dolay in, Yİplie etmiştim. Hüküme e? Hınçakların aley urduğunuzu düşün” e KCerah Ba €ğer dikkat etmiş bu Ma iy rün gözlerinde alevle- Hami YI Sezecektim, Bu adamın Mt ters © giydirecek Tin tedbirli biri olduğunu vr “ket Hınçak © teşkilâ iin - Ve bilhassa Elizde, bende Mi bütün şüpheleri iza- rar Ropen Cevahirci- R Büyük bir itimatla bağlandık. İN Ceva ilkamit, koca hükümet a "ahirciyanın elinde bir © hi te ;Ediydi halbuki © Abdül DU hareketinde asla aldan- değ Tae Beki bu meselenin iç Sırası gelmemiş” eğ dim öğrenmeniz cevap verme” Cevahirciyanın Wan benim şifreyi çözdü- Hm 2 di) hakkında malümat KR inden haklı olarak Sn iğ ve bunu Elize söyle” m ağ. Yoluyta da teşkilâta ya" ti Ölrenmişti, Cevahirciyar İçin e bunlar sizara sit ve adi bir çalış” , #eçebilecek maltmat ka: m Tekrar teşkilât kendi" İnt temin için çok nefis istemli bir huyd'a hazır İ vermek | - v nesin | | Abdülhamit — bunoktai nazarı şaata müasade ettiği Hırçaklının bile kulağına vara aydaki tiyatroyu oynamışir. Y Fuat paşa ve Rıfat « k Ropen Cevahirci ki konuşmayı yapmış İ ve ertesi gün de bu iradeyi çıkara" rak Ermenilerin ve hepimizi Cehav nu. Bu Ropen Cevahirciy: plânı idi ve (görüyorsunuz ki çok muvaffak olmuştur. Yoksa ne Ab- çuvallardan dolayı hakiki bir en dişe hasıl olmuştu. dolaplara da kuv yordu. Abdülhamidin s4 ni ve Dahiliye nazırını Ropen Cevahirci- halk ağzı tikaline bir dakika bi- le dikkat etmiş değildik . Bu kadar mahrem bir işin bu kar dar aleniyete dökülme: vi merkezde bulunmalıdır, İstiklâlimize fiilen, bedenen, ni; alti edebil izde esaslı “Madam Eliz de her ne miktarsa derhal rine göndermelidir. tada btrakmamalarını iz Amerikayı mü da asıl iş mem" Tomayan ile gör di yapılak iş miktarını arttır de teslih etmek, hedefler bir kasda istinat ett seydik veyahut isteseydim © zama” dan fi ardı) Bu vaziyet bana da bütün şilmu lile bir itimat ve emniy için & rü körüne itaate | Ropen Cevahirciyan bir * ra bra: 308 senesi Hınçakların istiklâl yılı olacaktır. Vaktimiz kalmamış tır. Bütün güzide arkadaşlarımız! ş başmda olmaları lâzımdır. nm muntazam defterleri olmalı ve ikişer sureti hazırlanarak birer ta Kare reislerinde, birer tâne- za 178 pveden tedbirleri almış bu-| ter er tutarak ça klemeleri gerek atı dinledikten sonra: awyıtlar ol: ! topladığı para Merzifon lâl davasına ştığımız zaman bizi or temin için Avrupa merkezlerini faaliyete sev- ek ve bilhassa mandası kabu- bulundurmaktır. Bu işlere t edecektir kar lönünüz | kendi kendine Başka her türlü mesele çeri kala” in de plânlı ve sis üzerinde En kıymedcdii şey Çeviren: Suat Derviş Ayidudu köyünün sakinlerinin hemen hemen hepsinin gayet gü- zel kara atları vardı. lariyle topraklarda ufak işaretler bırakarak tarlalarla ilerledikleri zaman sık yeleleri rüzgârla dağı hr ve uçuşurdu. . Mintseho Krayiniyat babanın atı yoktu. Gençliğinde onun bü: yük bir serveti vardı. Onu bütün bu civarda herkes biribirine göste“ rir ve daha uzaktan göründüğü İzaman köylüler şapkalarını çika- “ | rırlardı. Onun toprakları üstünde on iki at çalışmaktaydı. Ambarları kocaman taneli buğdaylarla tıklım tiklem doluydu. Halbuki şimdi âdeta metrük bir halde bulunan geniş avluda, Dane: evlerin tavuklar; gagalaritı yere vurarak bir şeyler bulup ye- meğe çabalıyorlar. Akşamları, yarısı yıkılmış duvarın üstünden l aşan komşu keçileri terkedilmiş | bahçedeki (oağaçların (dallarını, *üreyen çiçekleri, yaprakları yiyorlardı. Yabancılar böyle (o bahçeletinde ( dölaşirken ;, | Sivtseho âdeta şaşkın gözlerle et- , İ rafına bakınıyordu, Sivtscho, gümüşi renkte çok ihtiyar bir eşekti.. O-Mintscho ba- baya ait olan son canlı mahlüktu, İhtiyarm en son ümidi olan oğlu 12 yaşına geldiği zaman, babası- nın buruşuk ellerini öpmüş ve Rodop dağlarını aşarak uzak yer- lere gitmişti, Bundan iki sene evvel bu olmuş- w. Ve bir sene evvel, evet geçen “İ senenin bir temmuz akşamı topal Lazar şehirden © dönerken Mintscho babanın kapısında dur muş ve boğuk bir sesle ona ba- Sen ne zaman döneceksin? diye| gırmıştı. İ sordum. Ben de yakında geleceğim. Sa* — Mintscho baba nerelerdesin? — Burada, buradan başka ne- deki va rede plabilirim?. Bu deler de beni afaroz etmez- siniz ya? — Geli. Sana Boyiandan bah- İhtiyar » kalbi Acı acı çarpmış” t.. — Mitscho baba metin ol.. Sa- na müthiş bir haber getirdim... Devanlı var | Boyiant öldürmüşler!. KAHRAMAN HAYDUD ya| tup, ama zeki bir mektup farze debilirsiniz monsenyor, Bana tevdi edilecek sırlar, bir kâğıt üzerine nakşedilmiş sırlardan farksızdır. Onu kimse açamaz. Doğru - dan değruya gönderilenin eline sanır. Cumhurreisi gülerek: — Ya nakil — Araten sefaletten hoşla * Air bir şairdir monsenyor. On ca paranın değil, kendisine ya. plan emniyetin kıymeti vardır. Araten muztarip bir halde .. Müsaade ediniz Kar- Bambo temkinli ve bir tavırla devam etti: — O şöhretten başka bir şey aramaz. Araten adeta kendinden geçe rek bağırdı: — Ne dediniz? Aynr zaman- da yaşamıya mühtaç olduğu - mu unutmamalısınız. Şan ve şe- vel istenecek bir şey değilse de altınla taclandırılmış bir şeref âdi bir şereften şüphe yok ki daha çok istenir. Bambo sözüne devam ede - rek: — Meşhur Arataimizin yanık dığını görüyorum. Kendisi, ya- telâşsız şama imkânlarmı hazırlama » mış bulunsa bile ben bunu dü” şünmiye (mecburum. Çünkü kendizinin en hakiki dostuyum. Hattâ bunu düşündüm bile. Yel parası da dahil olduğu halde iki bin ekü kifayet eder, Tabii dönüş için ayrı bir rakam öde necektir. Hükümet reisi başile tasdik etti ve masa Üzerinden bir kâ.. gıt aldı. Birkaç kelime yazdık” tan sonra Aratene uzatarak; — İşte size iki bin beş yüze külük bir kâğıt, Dönüş için de ayrıca bu mikdarda bir köğu verilecektir. Araten, neşeli bir sesle: — Eşi buluhmaz bir zatsınız monsenyor. Bu sehavetinizi 21 İa unutmıyacağım. Bir manzu - me ile de size bağlılığımı isbat etmek isterim, — Manzumeni seve seve okü yacağım, Şimdi beni dinleyiniz. Foskari kalktı, Kabinesinde düşünceli adamlar gibi dolaş * nuya başladı. Acaba şimdi, A- ratene düşüncelerini söylemek * te tereddüt mü ediyordu. Şüp * hesiz ki böyleydi. İtiraftan sonra hilekâr gözlerinde oku - duğu bilekârliğile karşılaşmak- tan körkuyodu, Birdenbire: — Mümkün olduğu kadar si ihtiyar, yıkık duvara yaslandı! ve başı döndü.. Sessiz küçük evi| -İ gözleri önünde dansediyordu. Kur laklari uğulduyordu, Topal sem sersem baktı ve nihayet: İ — Onu öldürmüşler mi diyor- n? Yavrumu kim öldürmüş?, — Kim dürdü, günü bilmiyor- lar mı? Fakat ben, ben onu artık bir daha görmiyecek miyim?. — Onu, öteki dünyada. , Evet, ahrette göreceksin.. Ona ahrette kavuşacaksın.. Hem de pe kyakın- da... — Pe kaykında m:?, İhtiyar; kapalı yumruklariyle| görlerini sile sile ağlamağa başla- dı. » Topal Lazar yoldan aşağıya git- ti, Mintseho baba da, taşları ara- sından otlar fırlamış avluya geldi. Üç senedenberi içine bir tane buğday konulmamış ambarın ya- nından geçti. Avlunun ortasına kadar gelip, bir dakika durdu.. Kalbi kederler içine gömülmüştü. Yar: kapalı gözleri önünde ağaçlar âdeta bir resmi geçi! yaptılar. Senelerdenberi kırılmış olan te- &trlek, dayandığı duvardan ayrr- larak dönmeğe, yuvarlanmağa, iki| tarafı örtülü valaların ortasındaki şukur bir yollan geçmeğe başla dı. İhtiyar, geniş dallı koca armut ağacının altında oturmadan şöyle bir dolaştı, Güneşten kızarmış ar- mutlar küpeler gibi sallanıyorlar- dı. En ufak bir rüzgârla dalların- dan kopup yere düşüyorlardı. Mintscho baba beyaz başını iki avucu içine alarak gece yarisına kadar hiç kımıldanmadan burada durdu, Ve bu günahkâr dünya üzerinde artık nesi kaldığını düşündü, Bir dilim ekmeği koparıp ona verecek bir insan kalmış mıydı? Bütün bu şeyler nasıl olmuştu? Nereye gide- cekti?, Bilmiyordu. Ay şikıp yükseldiği ve soğuk bir rüzgâr esmeğe başladığı va- kit ihtiyar biraz sükünet buldu. Bir an, sıcak bir nefesin kulağını okşadığını bis: işti.. Ve başını çevirdiği zaman kendisine keder ve sevgi ile bakan bir çift kocaman gör görmüştü. Bu Sivtseho idi. Kulakları dü- şük bir halde orada duruyor ve sanki kendisine; — Benim sıztım kuvvetli gidu- ğu müddetçe hiç bir şeyden 'rork- ma! Demek istiyordu. Mintseho baba, onun boynuna sarıldı ve iki ihtiyar dost biribirle- rini anladılar, Ertesi gün ithiyarı, şehre giden yolun üstünde gördüler. Beli da- ha bükülmüştü., Gözleri kıpkırını- zi ve çok çöküktü. Sağ eli sırtında iki sepet olgun armut taşıyan Sivtsehonun yula- * rm; tutuyordu. Ona yolda iki köylü kadın ilti- hak etmişti... Bir tanesi: — Büyük baba sepetlerinde ns- ler var?, Diye sordu, — Pazara armut götürüyorum, | İkisi de ayaklarınm ucuna basa“ rak sepete baktılar ve bir tanesi: — Aman kardeş baksan al Ar- maut değil sanki altın! dedi, Fakat işte hepsi buydu. Ağaç- ta başka armut yoktu, .>. 1... den İhtiyar Mintsebo baba Öolagır Ğuruyor, düşünüyor ve ne yapaca- ğı bilmiyordu, Kışı geçirmek için ne yapsın da biraz paza kas zansındı?, Fazla bir paraya ihtiyacı yoktu, Bir parça ekmek olsun ona kâfiy- di, Odun toplar, eşeğine yükletiz getirebilirdi, Esvapları eskimişti.a Fakat onları yıkayabilirdi. İşte hepsi bundan daha iyi bir çare bü lamamıştı. Soğuk bir rüzgâr es meğe, armut ağacının sari yaprak» larmı savurmağa başalmıştı. Bir cumartesi günü sabah em kenden Mintscho babanın eşeği Sivtscho ile birlikte şehre doğru gittiğini gördüler: “Bu küçük mii sağır kula“ KAHRAMAN HAYDUD lar. Bambo kâtiplere selâm ver- di. Sonra pencere yanımdaki bir koltuğa oturarak Piyer Aratene de yanında yer gösterdi. Kâ- tiplerin işitemiyecekleri yavaş bir sesle; — Cumhurreisi hemen şimdi bizi kabul edecek.. İhtimal bizi bekliyordur. Biraz konuşabili riz.. — Onunla geyleri mi?. — Hayır canım.. Senden hu- suai ölarak pek iyi tanımadığım birisi hakkında malümat almak İstiyorum, — Söyle. — Hani şu sana bir menzu” me okumak istiyerek kâtibin ol- mak İstiyen genç A — Ha... Evet... yet İste- diğini yaptık. çime de fe- na yapmıyor. Ne o! Yokta © nunla müşterek bir menfaatin mi var? — Var. — Sana göndereyim kendisi- ni. — Kim bu âadam?, — Ben de senden buna dair malümat isteyecektim.. Bu a- damın kim olduğunu bilmiyo- rum. Kendisini o meşhur ada sın verdiği tavsiye Ja tanıdım, — Kim o adam?, / F — Jan d5 Mediçi, " konuşacağımız Bambo arkadaşının yüzüne baktı. — Demek onu tanımıyorsun? Arâten başın: sallıyarak tas. dik etti, Bambo ilâve etti; — Fakat bu adamın kim ol « duğunu, buraya niçin geldiğini ne yapmak istediğini öğrenmek lâzım. — 0... Bu çok kolay, Şairin Floransadan geldiği muhakkak. Sonra burada benimle beraber çalışarak servetime ortak olmak istiyen biri, — Bunlar bir maskeden iba. ret gibi geliyor bana... Bunun altında gizli hakikatler var, — Kendisini yoklarım. Sanrı tem ki kim olduğunu söyleme" mekte artık ısrar etmiyecektir. Bu sirada Bamboya bir ça “ vuş İşaret etti. Bambv, cumhur büyük bir odaya örme” Cumhurreisi Foskari, gotik tarzının en güzel bir nümunesi olan geniş bir koltukta oturu - yordu, Ayaklarmdan her biri, açık kanatlı, esatir? birer aslan üzerine konulmuş dört ayakk bir masa önündeydi, Kirk e beş yaşlarında görünü i

Bu sayıdan diğer sayfalar: