Haber'in tarihi Romanı: 22 MABER <— Aksam postası Yazan: Ikimim Karanlık yavaş yavaş çöküyor, Ab- dürrahmanın yüzüne soğuk ve keskin Bir göce bir hâdise, Dursunu ö Mimden ku dı ve Abdürrahmanm göhretine bir kat şöhret daha kat- t. Dursun hünkârdan izin istiyerek| Keşiş sırtlarında ava çıkmış, o gün saraya gelen Kara arkadaşmin yokluğundan mahzun kalmıştı. Geç vakte kadar dönmiyen Du sunu Nilüfer kadar Karâ da merak etmiş va: — Efendimiz, demişti. İzin verir. seniz Dursunu karşılamağa çikx - cağım, — Ama, ne zaman gelecek, bil - miyorsun ki, — O takdirde aramağa çıkmış o- Jurum, Nilüfer Karanm saçlarını okşiya, rak; — Bak ha, dedi. Sakm bir yars- mazlık odip yine ottalığı biribirine | katma, coza olarak seni hareme hap | Ki settiririm. Kara Abdü'ralman kapıdan çı «İs karken dönüp başını uzattı ve ya- veşça: — O halde bilhassa yapacağım ki beni hareme kapaymız. Benim için ne devlet! — Yaramaz seni! Bu gece ba - ban da, Sarya da bizde yemekteler, Buraya gel, eve dönme, olür mu? Sanki Nilüfer annç, Kara Ab- dürrahman öz ovlütt. Nilüfer ken- di evlâdından farketmediği Kara Dedi. Abdürrahmanı Meta hâdisesinden|; sonra daha çok sevmişti, Kora Abdlirrahman, her zaman. ki gibi bir şarkı mırıldanarak, bin“ diği atını bir defa şahlandırlı v bir kurşun gibi Keşiş yoluna doğru seğirtti. Karanlık yavaş yavaş çöküyor, "Abdilrrahmanm yüzüne soğuk ve Keskin bir rüzgâr çarpıyordu. Ha.|tı va da bu akşam soğuktu. Kara Ab- dürrahman, dizrinlerde donan elle. rini hohltyarak esmıp söylendi: — Ne hava be! sakm oğlan yol. da donmuş olmasm? Fakat bir iki saatlik yoleuluklan sonra gözleri büyümüş olduğu kaj- de kendisini atmdan fırlatan bir hâ, diseyle karşılaştı. Tüyleri ürper - işti. Ne garib bir hissi kablelvuku ol- muş, garib bir tesadüfle Dursunu uramağa çikmışlı, Dursun bir kerara yaslanmış, bir tiinde kırbaç, diğer elinde parlyan iğri bir hançer olduğu balde: — Sokulmayın, sağ komam diye at üzerinde © *esii bir adam em bu altı yağdırıyordu: — Ha bire evlâtlar, ne dürursur Bıçak ilşürün me''unu sağ maym. Altı kişi sağ, sol ve ön tarafa i. yayıldılar, fakat hi- ma henüz vakit bulamadın K Abdürtahman (elindeki ban sağ kenara doğru yer alur rine fırladı. Birinin karnma bir tekme sav du. Herif fki kat krvrrlarak yene y ğıldı ve boğa gibi yakları arasına dü Diğeri tam kalbi: birak - erek atım a- ru yuvarlandı n hanşori ye- miş ve fışkıran kan Kara Abdür. rahmanin gözlerini biran için kaps- masına sebeb Olmuştu. Dursuna satdi rahmâ — Ya hey diye diğerinin izerine fırlattı ve her ikisi yere sö! rızın üzerine saldırdı ve ha sapıyla kafalarma ğa çalışan birinin gözüne yapıştırdı. ği bir yumruk ona bir an irin dah manr 0 tarafa fırlat başımı tutarak bir kenara y yordu, ülrrahman bir h nin havada parladığı 6k gibi kalkan bileğe sıçrıyarak ka- fasiyle şiddetle vurdu. Hançer duvara saplandı, Kol ça- rak Kıridı. Kalan bir kişi ağa çalıştı, ama, Kara Abâür- kimdi fırlattr ve herif kapandı. Hançerin se çatlatarak gömüldüğü sesinden bel- li oldu. Atlı dört nala uzaklaşıyor. Gözlerini Kan bürümş Kara Ab- dürrahman aiımdan fırladı ve bir t#imşek gibi kaçanm akasma koyul da, Artik cebindeki küçük bir iğri ç kıdan başka bir şeyelkler yoktu. O- nu çıkardı ve rişanlıyarık atın a- yakları arasma fırlattı. Ve sevinçle haykırdı: — İsahet var, Mel'un, haydi şir haykırıyordu. Karşımda beş kişi görünüyordu. Biraz uzakta da altı k:; bakalım. bir rüzgâr çarpıyordu. çiladığı meçhul sergerdeyi yerde ve (süratle Kucaklıysrak ayr 1 bir kanl ç Kara Abdütrakma- iyor. Ve durmaksızm virdi. Arkasından ocaktan firlt « anların boğuk ve anlaşılmaz ses. (lerini duyuyordu. Idiler, Abdürrabman i a Dursunu aldı * boynu lan bağladığı esirini rl girdi. Kapreslar, ibetçiler, erkün hayret ve dehşet mmuzlarına ta” tarak süratle “öl —N» dehşet? Kara var kara ne oldu, ne Abdürrahman — Aman lüm, sonra art bakipay ederi » Dursunu kur. yaralının yarayı rdı ve bir odaya kaldırdi- sonrâ lüfer hayrot ve dehget » Nilüfer sordu: ars, sen de yaralı misin — Sanmam efendimiz. İznini; çıktım. Süratle dağ yoluna gittim. Yolda gltı habisi Dursuna saldırmız- şi buldum, Evelallah, sonra hün - kârın inde mel'unları leşle- İrini serdim, ama, onlarla'uğraşırken hangisi olduğunu bilmediğim biri r. İ Dursunu omuzundan vurdu. Hünkâr Orhana, Nüüferea haber öğ, | saldılar. — Dursunu vurmuşlar. | , öylece fırladı ve hemen vekimbaşıya haber salındı. Orhan, Dursunun başında ağlıyan ahman: gördüğü vaklt enleşti, rrahmanın ne yüzü, ne | saçları, ne üstü başı kandan görül-| öyleri d Kara Abi Çapraz eğlence : 23456789410 k gemisi - İrad getiren, 2 — Bir erkek adı - Lâmbalardan çıkan dumun . Beyaz, 3 — İsviçre- vin meşhur şehirlerinden biri - Soy- Me cer yel kabile( öğ Kibarlık, inoz- .6G— Mesiki, notalarından biri, İt * Spor maçlarından bir kısım. Halizâaya konan - Sanat (öz türkçe ve fransızca), 8 Arapça hayır - Ucuzun aksi, 9 — Fransızca bir harfin adı, ters türkçedâ de o harfin adı olur. . Meşhür güreşçiler. *kıştılar. Padişah, Şu yerde yatan, at Üzerinde emir verendi, Kaçmak istedi, & Karanm e. Maden kurtulur mu bünkürm? Hünkür ve Nilüfer biribirine ba- takdirla dolu göz- lerini Abdürrahmans çevirerek: — Berhildar el erit. Allah seni ete bağışlas Haydi, var isti. rahat et, Üst tarafını hallederiz. Devamı s 10 — Biri yerine geçme - Öz türkçe ve almanca ve ingilizce adam. Soldan sağa: 1 — Sahne - Kars Dar zi insani benzeri nesne, 2 — Bilgi . At. felme. 3 — Dil 4 — Hırsızlarm el bağı, 5 — Temiz olmıyan - son haf- ta içinde kalkınması maksadile bü- yük bir kongre yapılan iş, 6 — sağı nı kullanmıyan - Bayrağımızda var, 7 — Öz türkçe şeytan . Elcezi- rede yaşamış büyük bir Türk dev leti. 8 — Meşhur bir kurşunkalem fabrikası. 9 — Arapça ina! Ekmeğin maddei iptidaiye: Söyleme (beyan, gelir). 23465678910 Zoo4curunus ele >JZ)>) bul ağlıyazak | 2 İhsbbette baktır, — 40 — Fakat iyi dügündü modern bir ada mesi icap et tiği şekilde gördüğüne emin misin? Topla gazleri, sir sürü imha ve lahrip âletleri; İde ilim ve fen doğurmadı mı Halbuki ben vicdanen müsteri - İhimi, Hiçbir gey ve hiçbir şahsi im- ka etmiyordm. Yaptığım insan ömrünü tayin e İmekten ibaret. Ölümü ne evvele yorum, ne de geriletiyorum. lg muhakeme ediyorsun Benin imha etliğin ver: Ümidi rüyors — Kilisede vaz dinliyorum sanı yorum?! Jan! Hiddotini yermeğe çalışsrak sor. du: — Ne yapmamı İstiyormun Mari Frans? — Bu işlen vazgeç. Meş'um ma- kineni sustur. — Asla! Genç kız yalvarır gibi devam et- ti; — Sakin ol Jan, Beni korkutma- ğa bazladığını biliyor musun? De- » bana karşi müthiş ediğim için mi? Yalvarırım sana Jan, dikket et, Muvaffakıyet yolunda kör gibi yi. rime, dd yolun sonunda uçu. Tüm varıyorum : Makinenin sebep olduğu felâketler artık kâfi! Bugün herkes dehan önünde eğiliyor. Artık zengin ve moghursun, Ya, © sut da olmak istemez misin Jarın yüzü güldü, Genç kıza mu - Sonra hatırlatılan saadet levhasmi zihninde canlandır. mük istiyormuş gibi gözlerini ka padı, Pikrini kabul ettirdiği kanaatile sevinen Mari Frans yeniden yal - vard: — Jan, sana aşkımız amma yal varıyorum: Makinenden ayrd* Düran beşini kaldırdı. Yüzünün ifadesi gertleşiniş, kaşları çatılmiğ- iz. Boğuk bir sesle: — Asla! dedi. — Tan! — Asla vazgeçmem. Anityor mu. sun, asia! Eliyle makineyi işaretle devam etti: ç — Bu makine benim dimağımın ve ellerimin maksulü,.. Bunu vücüde getirmek için ne emek sarfettiğim!, ne kadar sıkmıtı çektiğimi bir bi. ömrümü Yedi. mü? Hidiseleri | — Böyle müstehzi ve zalim olma ! kinenti sen! Bu makine benim üç senelik | rkaç dakika sonra gırtlağından den birinin adı - Bir musiki âleti, Mari - Frans ayağa kalktı. Kâşi A EA 2 0 EE EE RE XV SEK VD SEA UM EE — Bugün değil$ Başka bir defa, belki Hiç olmazsa “mendebur köpeğim,, kendi sine yağdırdığınız tahkirleri hazmedindes ye kadar vakit geçsin!.. Tekrar, Allaha ısmarladık. Bir söz söylememe vakit bırakmadan ar kasını döndü; bir keçi yavrusu çev taşların üzerinden sekerek, uzaklaşıp git- ti. Peşinden koşmak, yakalamak arzusunu duymakla beraber, yerimden kımıldama- dm. ir müddet Melikenin arkasından bak- tıktan Sonra, ihtiyatla kuyuya yaklaşım ve atlaftığım tehlikenin Büyüklüğünü göz“ lerimle görerek bir kere daha © ürperdim. Kuyunun ağzını hakikaten görmeme im- kân yoktu; fizerini kuru otlar bürümüştü. Ve tam da koştuğum istiksmet üzerindey- diy, Otların arasmdan içerisine baktım. Göz alabildiğine derindi. Karanlıktan di- bini göremedim. Bu korkunç kuyunun di- binde parçalanmış bulunacağıma © şüphe voktu, İnsan, ne kader cesur (olsa, böyle ihtimallerin kalbini dehşetle çarp” rmasına mani olamıyor. Bu sırada Melike, artık gözden kaybol- mak üzereydi. Durdu. Yüzünü bara dön dü; ellerini megafon gibi o öğizma koya- rak seslendi: — Ayaklarınızı bastığınız yerlere ivi dikkat ödin. Harabelerde tehlikeli olan başka yerler de vardir. Buralarda pek dolaşması: daha iyi olur! Bu nasihati verdikten sonra, çam â - Zaclarının arkasında kayboldu. Demin dediği gibi, artık, kendi üzerine di vazifeyi yapmıştı. Üst taraf), Lena # yordu. İtiraf ederim ki Melikenin tavsi: yesi çok yerinde idi, Çünkü beni ikaz et memiş olsaydı, sehpamın başına biran evvel gitmek için gene, taşların, çalla. rın Üzerinden silıyarak, kestirmeden koşmiağa çalışâcak ve belki gene bir teh likeye düşecektim. Şimdi adımlarımı dikkatle, ihtiyatla atıyordum. Ve gözlerimi yerden ayırmı. yordum. Ancak, sehpamın yanını sağ salim geldikten sonradır ki, başımdan geçen- leri lâyıkile düşünmeğe vakıt bulabil. dim. Melikeyi nihayet bulmuştum: fakat no mütaazzim bir kız!.. Her halde, ya . kından tanıdıktan sonra, pek hoş bir ta- raf: olmasa gerek.. Halbuki, geçen gün bende ne tath bir tesir bırakmıştı!. Maamafih, şunu da iliraf etmeliyim i, ona ilk hücumu ben yapış, kovala- mak suretile, onu aleyhime çevirmiştim. Kovalamamalıydım. Benim hu hareketi. mi fona bulacağı tabii idi. Fakat eminim ki bana kızmasının asil sebebi, kendisini kovalamam değil.. Çün! kil o harabenin ve ormanın her tarafını o kadar Iyi tanıyor ki, beni nasıl olsa atlataçağından emindi. Şu halde, neden kızdı ?.. Şundan: Köpeğine fena söz söy- ledim; halbuki o, hakikatte benim ha . yatımı kurtarmıştı, Bunun hiç lâmı, ci mu yok! Hayatımı o köpeğe borçlu oldu- gum mubakkak.. Ha'buki buna mukabil ben ne yaptım? Kıza da, köpeğine de bol bol kafa tuttum. Tabii kızar, ya! Evet, bütün kibir ve azametine, ehem miyet vermemezliğine rağmen, Melike, nin bütün düşüncesi, beni, her ne baha- sına olursa olsun, kuyuya düşmekten menetmekti, (Devamı var) 3. İKİNCİKANUN 9 Nakleden: FE. fe yaklaştı ve mahzun bir zından iki kelime döküldü: — Adiyö, Jan! —Aâi Hayır Mari «” gitme, Seni sevij©! — Bil İ tediğim ve iğ kadar yorsun. — Gitme Mari - Frans! — Kalmamın faydası var Artık anladım: haber veren makina” İ Jan kapıya koşmuş ve 4i a dönerek durmuştu? — Tekrar geleceğine beni ver, | Genç kız tereddüd etti, İ mahzun bir gülümseyişle cev di: — Dabn düşüneceğim, Be alda. aramıyja var, | düşün ve hangimizin haklı o nu arlamağa çalış. — Ne zaman görüşeceğiz? — Yakında... Turton sok “Dö Provonr,, otelinde oturuğ Beni aramak İstersen arada Bİ lirsin. Kapıyı açti. Bekleme odasi ne getirilen salonda Barte$iğ retçi fişlerini tesnif etmekle 'ne kızı görünce yüsü “a verdiği yıp geçti, Jan ona payyonun diş K kadar refakat etti. Son sözÜğ bir yalvarma oldu: j — Gene gel Mari.» Frans. İğ O giğince düşünceli KalaLiiğ dalın genç kırın arkasmdan İİ Sonra birden şiddetle kapıyı © Hizir hizli lâborutuvara dön “ b ğ “ -İ “ ti A a . » » y nine gitti, — Ne z#mnsn öleceğim? Bü cik sen biliyorsun. © Yar, ds öbfir gün... Öğrenmek ar# ayni zamanda korkusu her bana da hâkim... Mari , Frans, Jürden bü sapâcağt sirada peşinden biZÜİ lendi: — Matmazel. Geri döndü. — Matmazel Löveyriyet Biri, elinde kaskti, hürmeti tavırla ona hitab ediyordu. — Beri tantmadımız mı? yon... — Siz misiniz Adriyen! tanıyamadım. Sizi burada göl mi ammuyordüm. Adğriyen Löbla, babası” rü, #adık bir sdamdı, İntibsf sesinden sonra Meri - Frans 2in vermeğe mecbi gülümsüyordu — Sizi gi oldum matmazsl, — Teşekkür ederim. Siz N reğe 2? 0 . VE Şi e pek is ie i sız? Şimâ i — Çabtle Sy buldum, Şii Agolskinin yanında çalışıyor” 'İ iğ bir patron... Fakat M, üvey bisini bulmak mümkün öf. d için ne büyük bir felâket metfi Bİ Mari - Frans sokak ortusmigğ | ki şoförüyle hasbılınli doğru Xl yordu. Fakat ondan pek 805 İtarzda ayrılmayı istemediğ YAZ olsun diye bir sünlsorü! —— Burada he yapıyorsunüğl gi? — Kontu bekliyorum. A! rada... Sokakta yer buluma' von “Güllü köşk” o giti O Yümü haber veren makine, ayene olmak istiyor. i Genç kız içini çekti: — Herkes gibl o da il yor demek? | — Evet, mösyö gibi o da” etti. Mart » Frans irkildi: — Hangi mösyö? — Pederiniz! (Devöm ves) w