Haver'in tarihi Romanı: 19 Yazan:Ikimim Hü inkâr, Mebran ri Haik senin kelleni istiyor delikanlı! |. ...... — Eğer hlnkârm, kabahatliyse kanı sana helâl olsun. Dedi. Hünkâr Orhan odaya giren vezir Alâeddine dönerek: — Seni bekliyorum. Halkm şek. vasi varmış, Dinle bakalım nedir. Ben şu davayı fasledeyim. Hünkâr sedire oturup açvüşa Bor. du: — Kimi katleytedi? — Metayı şevketlü hünkâr. — Kim bu Meta? — Raayadan elbise taciri hiln- kâr. Hünkâr yerde endişesiz ve sükün içinde, yalnız ölü gibi sararmış bek. ziyle vakur bir halde duran Kara Abdürralımana döndü: — Söyle neye öldürdün? — Şevketlâ hünkürm, ölen Me. ta değil, onun mel'un hempasıdir. Meta elimden kurtuldu. Şimdi ayıl. mıştır. Huzuru hünkâra celbine k rade et. Büyük bir hakikat huzu- runda tecelli sdecektir şevketlâm, Vezir Alâeddin de telâşin içeri girerek bünkârm kulağına bir şey. ler söyledi ve kara Abdürrahmanı gösterdi. Hünkâr haykmdı: — Halk senin kelleni istiyor de. Hkanl:! Gazl Abdürrahman dili tutulmuş bir haldeydi. Gözlerinin önünde oğlunun par- galanmasma nasi tahammül ede. cekti, Ama bu halin de önüne nasıl geçecekti, Emrivaki olmuştu, artık bü makaranın ele geçen Wcu 96- nuna kadar çözülesekti, Kara Abdlrrakman “bir! 'keresik bile olsun dönüp babasınm yüzüne bakmamıştı. Hünkâr cevab bekliyordu. Kara Abdürrahman ayağa kalk. tx, bir adım ilerliyerek ellerini göğsünde kavuşturdu. — Hünkürm, dedi. Hayatm için adnm öldümek cinayet mi? Hünkâr hayretle kara Abdürrah- mana bakmış, oğdadakiler dona kal- mıştı. Bu işin, bu ci tin hünkâr. la ne alâkası vardı? Orhan sordu: — Benimle ne alâkası var bu, yin? — İrade et şevketlü hünkârm, Metayı getirsinler, Hünkür Orhan, deli olmadığına emin bulunduğu bu delikanimm son srzusunu yerine getirmekten çekinmemizti. — Getiriniz! diye haykırdı. Kullarıma da haber iletin, Muha- kemeyi ben yapacağım. Bana Hi - mad etsinler. Dağrlıp adaleti bek- lesinler. Bir masum kanına bödel kan dökmekten çekinmiyeceğim, Birkaç; dakika #onra Metayı bu- yura getirdiler, Meta saçları dağmik, yüzünün sağ tarafı yumruktan morermii bir belde, yarı ölü gibi sürünerek | yere kapanmıştı, Hünkâr Orhan söyledi: — İşte delikanir, Meta geldi. Ne âlersin? — Şevketlüm, huzurunda teod* düb ettiğim bir geye cenaretimi teş on dakiy» affeyle — Haydi, bırak lâf. Pek âlâ Vezir Alâeddin, Çandarlı, Gati Abdürrahman, çavuşlar bir kenara çekildiler, Kara Abdürralyman Metan ya- nina sokularak omuzlarını bir men- gene gibi parmakları arasında sikış, tararak haykırdı — Mel'un, söyle adm ne? Hünkir duvarına tirmandığın yerde elbisenin küları duruyor. Duvarm Üstünde seni melânete gö Süren ayaklarınm izleri var, Hünkâr huzurunda hakikati söy. Is. Asf adm me, bu maksatla bulundun? diyarda ne Omuzlarına İğne batmış gibi «- & duyan Meta kıvranarak inliyor. du. Kara Abdürrahman delillere istinat ediyordu. Demek onları te- kip etmiş ve sırlarına vüktf olmuş- tu. Hünkâr Orhan bu suali dikkat. | le dinledikten sonra Alâeddine bak. w Herkes biribirine bakıştılar, Kara Abdürrahman hünkâra dö- nerek: — Şövketlüm, Kapının &ol kena- rmda ve duvar üstünde üstü tuğ- lalr taşlarla kapalı ayak izine bu mel'unun kundurasmı tatbik ettir. Ve sarmaşıklara takılmış elbise kıllarndan toplatıp şu keferenin olbisesila karşılaştır. O ramı urunda İtiraf eğe- ceği şeyler ispata kâfi gelecektir. Hünkür iradesini beklemeden ve- | zir Alâeddin, Çandarlı Metanın a- yakkabısını alarak çıktılar. Kara Abdürrahman hâlâ Metarın omuz- larını şiddetle sıkmakta dovam eği- yordu. Meta can aemyla haykırdı: — Yeter karam, yeter, belânı versin. Mahvettin beni! — Söyle öyleyse mel'un asil adm ne? — Angelos! Hünkâr yerinden fırladı ve hay- kırdı: — Andronikosun yeğeni Jan An. gelomın oğlu musun? — Evet şevketlü hünkir. — Burada ne işin var” Bara Abdürrahman cevab verdi ve onları göcelerce takip ettiğini öyledi. Hâdiseyi baştan (aşağıya kadar anlattı ve: — Eğer. Dedi, Ceblerinden bir şey kaçırmamışlarsa beni öldürmek istedikleri zaman koyunlarına dol- durdukları evrak arasında şevketlü hünkâra yarar kimbilir ne vesika- lar vardır? Kaçârlarken birini öldürdüm, bu nu da firardan menettim hünkâ- rim, Vezir Alâeddin, Çandarlı ile içe- riye girdiler. Hünkâr müteheyyiç ve kızgındı, Vezir Alâeddin: — Evet, dedi. İzler bü ayakka, »ıdan hâsi olmadır, Ve şu elbise 'ulları da bu mel'unun elbiselerin. den kopmuştur. Vezir kılları bünküra uzattı, Or. han dikkatle tetkik etti. Metanm yanma gelerek kolunun ucundan birkaç kıl daha kopararak birini bir eline, diğerini bir eline alarak baktı, Haykırdı: — Bire habis, ne işin vardı sa- rayımda? Meta kekeliyerek bir şeyler söy- lemek istedi, muvaffak o olamadı. Hünkür Orhan herifin göğsüne bir tekme indirerek: — Vurun mel'unun boynunu! Dedi. Koynunda neler var alp tet- ik olunsun. Alâsdğine dönerek: — Halka bildir. Abdürruhman hüünkürma #adakatinden dolayı in- İdimizde makbule geçmiştir. Gozinin tihar edeceği bir evlâttır. Din ve İdevlete, makamı saltanata teca » pvüz eden bir habisi bidini ele ver. miştir, Kara Abdürrahmara dönerek; — Haydi evlât, Deği, Berhürdar ol, seni akmenara yüzbaşı tayin et- tim. Kara Abdürrakman hünkürm &- ıma kapandı. Kalkıp vezir Alâ. dinin ve Çandarlının ellerini öp- iü ve ağlıyarak bu hâdiseyi seyre- len babasım boynuna sarıldı, Dışarda kuvvetli bir fırtma kopar ağını gösteren gök gürültüleri du- yutuyor. Hafif bir yağmur çişeli yordu. Halk, #araydan babasmın kolun- Sm masumiyetimi | Altah | rünce haykırıştılar: — Barekâllah! Bunlar, onun vücudunu bezarpa- © etmeği bekliyen halktı. Kara Abdürrahman halkı yararak geçer- | «et. bir genç yanma sokularak ku- | — Bunları senin başına Üşüştü - ren sergerdeyi tanır min Abdür. rahman? Diye sordu. Abdürraman hâlkm arasinda kendini göstermemek için sakla » zan eski şâki Çelebiyi görmüş ve yürüyünceye zerla kadar n ayırmamıştı. ri arasından — Onun. Dedi, sirasi Yar! Ufuktan başlıyan siyah bulutlar, İdin fabrika bacasının pöskürttüğü siyah dumanlar gibi şehrin üzerine Toğru yayılıyordu. Halk arasmda söyleştiler: — Allahiilem bir Afet olacak! — Bir fırima kopuyor. Fakat hiç kimsenin, hatti ne “fnkârr € Çandarlı, ne vezi- Çapraz eğlence : 456789/0 ! | | ODU SUSUN Buyünkü bulmacamız Yukardan aşağı; 1 — Harbin bir mmüddet el birti- Hile duruşu, $ — Millet — Zehir, 3 — Ramazan sadakası, 4 — Bir mütevek liye ait emlâk — Eski bir Türk der- leti, 5 — Bir mosevi kızımıf'adı — Fazlalık Ifade eden edat, 6 — Fent- Bin aksi — alâkalı — Mısırlıların Ak lahlarından biri, 7 — Terketmek, 8 — 5 benzeri — Yemek yemek, 9 — Uyu! — Merteiyeden ayrılmış bir ad, 10 — Yerden biten — Koyma, “yı kördeşi İle görüşmek fzere Almany aya gitmişti, Büyük Dük Vladimir Pariste bulunduğu günlerde, oradaki 200 böyazfinsun bir toplantısma riyaset etmiş ve Ruslar tarafından Çar olarak ilân edilmiştir. Resimde Vladimir (s0! tarafa doğ ra ilk plânda genç), diğer hanedan efradmdan büyük Dük Andre ve DI | bele etti: mitri ile beraber, toplantıda görülü- yor. Oyuncak «imendiferlerile oyuryan Düklin amcasıdır. la çıkan Kara Abdürrahmanı gö- irin, ne Gezi Abâlırrabmahım aklına | nde bulunabilir? gelmemişti ki bu fırtma onlara İz. nik kalesini bağışlıyncaktır. Torgun kalesi rından çikarak yağın şiddetli ve kamçı gibi yağmurun altında ba - vayı tetkik etti, Çavuş Nimeta söy- ledi: — Sevinç içindeyim çavuş! — Neden devletlüm? — Neden olacak Nimet, bu bo ra arlık bu muhasaranın son gü- nü olacaktır, — Hücum mu cdeceğiz devlet . lâm? — Elbette. Çavuş bıyıklarmı dişleri araam- da ozerek düşündü: — Ne düşünüyolcun Nimet? — Nasıl düşünmiyeyim devletiü çavuşum, Bu borada, bu fırtınada bu âfet içinde harb olur mu hiç? Korkürım kazdığimız kuyuya biz düşmiyelim. Samsa çavuşu güldü: (Devamı var) Soldan toğa: 1— Biribirini boğarlama, 2 —Pele sarılan, 3 — Adliye ile halk arasında vasıta — Almanca evet, 4 — Toplan ma yeri — Bir Türk harfinla adı — Muhsrrirlerimizden birinin soyadı, 5 — Bir derde uğramak, 6 — Hamız — Sözle işaret, 7 — Defi, iade — vaadelmek, 8 — Büyük bir şairim a- dı Mısırlıların Allahı, 9 — Ba- bir maç, —.. Saksağan beline yurd kazmayı, İ0 - Ahrar — bir Türk harfinin adı. m Asker — Dünkü bulmacanın halledilmiş şekli ———p muhafız yerinde | çadır kuran samsa çavuşu, çadı- l 4 İKİNCTKANUN — 1989 —37 — Nakleden: F.i ne gibi bir yar. | — Evet Biiyoren. gi Jan tehlikede değil, zabıta onu #, Tİp hafaza ediyor. —S — Zabıta mı? bi — Evst, Köşkün RE bet bekliyorlar. Geli zu RS ve — Sizinle Jana dair konuşacak- tam. “erârm aklima türlü ihtimaller geldi. Mari - Frans Janm son za- İmanlardaki yaşayış tarzmı biliyor | ğı görmüş olacaksınız. N muydu? — Demek dışardaki kalabalkiğ.. — 4 işteril ii Ve ie ee) VE anın müşterileri ve met bra — Onun için çok meraktayım, |“ Vöniyotin bm hada fena oldağüğa | — 7 ekze veğdki ediyormu, ğa — Kendisi bunu gayet tabii aristı kta, Bo- bmiyordum. Paristen uzakta, İ vor. Her muvaffak olanı çeke ii rum'daydım. Size söylemiş miydi? venlerin bulunacağı iddiasmda. İki — Bilmiyorum. |“ v " pi, — Orada hiç bir şeyden habo- ina e kğ “e lar 4m yoktu. Jan mektuplarında mu- eş Demek y bini İn le 7 Gi | — Hayatım tehlikede oldik. arşılaştığı voktasındı. evet! leri yazıyordu. Civarı gelen dost- iz ” — Yani, ne demek istiyors! bana bildir. Fİ Ne ey "| Boş bulunduğunu anlıyarak İse : — Dostlarından biri ml? EM R — Evet, M. Nelkental isminde — Açıkça söyleyin. Dest ağn biri, SR niyiz artık... Rica ederim. Jerar kaşlarını çattı. Bu İsim 0- hag na yahamet getmiyetdi, Madam LA. | << <esf beni:korkutayor, İizüsmmdzii sieğikkir bie). | Uye Yedersdlnyayı. tebii o bahrotmişi. Karşılaşmışlar.. |:ehiürelerin en büyüklerinden tai Gi im si Nelkental o. | oktainszscnı uzun uzadıya kn antiğmtik gelmişti. İsti, Makinenin sebeb olduğu d ii ları anlattı, Bu yüzden ahlâkm fi iz erine İcat ettiğini, hiç yanılmıyan < ar ”. : Evet olübi: venin bildirdiği meş'um t “ — Evet, öyle olacak, Beni GENE | ace hayatlarından istifade etgiir yin doktor: Jan bana, Aa vaygusuna düsen İnsanlerin yazı var, dey , i viçbir ahlâki düşünes ile bağlı — Kendisini gördün'iz mü? sinüiylakme izah etek lilellei Nİ — Hayır, heniz görmedim. | e sorma, & bitirdi: a yy vi gzl Makineyle mueyene olasi li Hangi tehlikeden bahsedi- ğa > le için bir nevi kıyamet günü! leş Mari dandı* “el , Jerar kendisi içim.bir tek vazife | © e mırıldandı: yi »örmekteydi: vurmak ve önün son . saztanlardaki sefahat hayatımı ni - laz sizi I şanlısma söylememek... idi. Böyle söylemekle dostluğa net etmiş olmuyor muydu?,, Hemen ilâve etti: — Janı suçlandırmıyorum, hat onun değil, keğfinin... O, aesinin mucib olduğu felâket! belki haberdar bile değil... Yı Biraz düşündükten sonra: — Jan çok değişti. Dedi. Genç kız bir şey söylemeksizin, gözlerinde derin bir endişeyle ona baktı. Doktor devam ediyordu: — Beni dinlemiyor. Muvaftakı - | fenâlığı bilmiyor.. Anlayınca ofârı yet onu biraz sarhoş etti; bu gayet | ia müteessir olacağına şüphe tabil... Bü samim! müdafaadan pek #R ç,, — Geçenlerde meçhul biri lâbö- | tehassis oldu: — Siz hakikaten Janm çok Mi etli bir dostuymuşsunuz. — Onun hakikati geç ani dan başka korkuta yok. — Şu hale süratle seçmek Mzrmgeldiği fikrimdekii ratuvara girmede teşebbüs etmiş. Biliyor muzunuz? lebeb olduğu feliketlerin bir gö. yu da uçuruma sürükl torkuyorsunuz. İkisi de sustular, Gallua “ari . Fransa bakıyordu. endisi de hislerinden emindi: 5 yapsa boş! Bu kızı seviyordu. #j, radaşmm nişanlısı olmasina ri, #en seviyordu. Mari - Prans da tahlil ti bir hissin tesiriyle Jan ve J€İp,, ırasında muksyes8 yapıyordu. a zet Jan meşhurdu, fakat hiçbir voktu. Fakat ne iyi kalpli, ne “. niz bir adamdı! Sükütu bozan Jerar olda. mi ıkli sükütlarını İzaha muhtaç aliş gibi < İdi — Ne karar vermiyoruz? YE — Valâhi bilmem. Şaşırdım j i bm! Sizin yardımıpıza güveni ik Buğe Çarlık velishli büyük (rim değil mi? Bence bu en Dük Kiril öldükten sonra bu veraset |vokta... hakkı oğtu büyük Dük Visdimire | Vedalaştılar. Jerar genç Mi kalmıştı. Londrada bulunan Vladi. | Susyene odasınm doğrudan dol mir son günlerde Parise gelmiş ve, | 78 bahçeye açılan kapısma, e. | birkaç ey evvel Kayzer Vilhelm'in | “efakat etti. Kapıyı açmadan evi.” torunu e evlenmiş olan büyük kır | — Gene gelecekeiniz eğ Mari - Frans, onün hey: ai "arketti ve bundan gayriiktifi meranın oldu, Gükhuslyerek i (Devamı vor;