17 Aralık 1938 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13

17 Aralık 1938 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İs. 3 DİRİNCİKANIN — 158 Yazan: Mih. Zoşçenko 3 gerim, doğrusunu İsterseniz Je biç bir zaman baronlardan, kont hoşlanmadım.. OoFakat buna m hayatımda bir defa, oldukça, #patik ve sevimli bir baroncuğa İNE beko hatırladıkça şimdi bile, iş birisi beni gıdıklıyormuş gibi gü- tutar, Re baron, bir Alman soyadı taşırdı; e kendisi bütün teferrüatiyle bir | Rant, Hattâ mujiklesi bile severdi... Pp Hv vilayetinde bir malikânesi vardı., te du baronun Orlev vilâyetinde- İ | mahkanesine gitmiştim Aslma ba- 2 ben ora UZ itemi! e ya yalnız gi ş ik Benimle beraber Vasil Tarosoviç İs- t bir arkadaşımla bir de Vaska is. e bir çırak vardı. Su tesisatı yap- a Üzere mütehassıs sıfatiyle gitmiş- e daya gidince, tabii ilk önce yapaca- İZ İşi gözden geçirdik: Iş pek ba. © Sİ Sadece bahçeden bir kaç boru ge- Emek icap ediyordu. Elimizi vicdanı- koyarak söylemek lâzım gelirse, hemen hemen hiç bir şey Halbuki orada bir ay kalmak üzere > vele yapmıştık.. Sizin anlayacağı. M2 işimiz icekâ idi. a, , lâfı uzatmıyalım.. İşe başla- Tabit orada yeyip içiyor, orada ya» > 'duk.. Yemekler enfes, bava dde idi... atadan üç gün geçince canımız $ı- bomurdanmağa başladık.. Bu p 18 demekti? Bason cenapları bizi bir imei Tsk hir Söümü şe KİZ, baron da birimle beraber. Biz müddetçe, o bahçenin ir arasında dolaşır, hiğdurmadan #exleri koklar, , ME İYİ... Biz mutfağa, baron da mutfağa. Ni Yemek masasısın başına geçer otu- İ N © da karşımıza geçip cturur.. e Baar gölge!. Mütemadiyen de bize yn La v8 hareketlerimizi gözleriyle ta- e MW, ni şeyler geçer; “Hay Allah be- 'Yersin(.. Kene gibi hir adam... | m, Yü kadarcık itimadı yok. Üç ku- Pik kurgun borula, çalacağımız- eller vakliki gibi gene bir gün işe ik tik.. Tabii baron da peşimizde.. za Tarasoviç bize bir göz ederek ba- > v ie a n çene üçümüzün de aklınız. iz Yanına yaklaştı. Vasilin elinde Me Doğru baronun peak pe biz buradaki her NK memnunuz.. Yeyecek, içecek, mükemmel, Yaptığımız işde .. Pakat bütün bunlara rağmen üç kurşun borularmızı çalacağız hiç peşimizden ayrılmayışın, bizi ik aş bir kontrol altında bulunduruşun canımızı sıkıyor.. Biz bu gi- Me lere alışık değiliz!, Mademki bir İNİ Üzerimize aldık, tabii bitirmeğe y Fakat sizin peşimizden do. p Kw kiç durmadan çiçek koklamanı- nin veremedik!, resmime sonra, elin- in âdeta: “Al, hyrım: gör!,, | Ez gibi bir kenara fırlattı. - birdenbire doğruldu; gözleri i a yaş dee açip kapadı. Sonra, ya- ii, ye » Ne siz ne diyorsunuz? de- RU bem şey mi?, Benim hiç bir a a , ii yok.. Ben sizi kontrol mu ii um? Hayır... hiç te böyle bir yok.. Bilâkis ben sizin S#vrenizde kenslimi fevkalâde iyi iyorum., Sizinle bulun» Kk e iştahlanıyorum, hem ii Uyuyorüm.. Hem de kendi. a be dinç hissediyorum. Siz Sn yanınızda bulunmama müşa. Bizi çok rica ederim! Bana gü- ei, b İ Baron Neks Çeviren: Ferah Ferruh Biz, tabii gülüştük. . — Peki, dedik.. İş böyle ise buna bir diyeceğimiz yok!, , Bâronla bu konuşmamızdan sonra işler büsbütün aynasızlaştı.. Çünkü bir defa barona yanımızda bulunmak mü- saadesini vermiştik. Halbuki ertesi #abah, daha gözümüzü açmadan baro- nu karşımızda bulduk. — Bonjur kardeşler diye seslendi... Vakit geldi mi?, Kendisi ise heyecanından ve sabırsız. İığından &llerini uğuşturuyordu.. Neyse,. Kalktık.. Çayımızı içtik. »Barsnu, bizi bekler bir vaziyette bulk duk.. Artık, yüz bulduğu için, her işi. mize burnunu solkmağa, mütemadiyen bizi işden alikoymağa başladı.. Bu kâfi gelmiyormuş gibi artık hususi hayatı. muza da burnunu soktu. Meselâ işimizi bitirdikmi; baron der. — Buyurun kardeşler yemek yemeğe gidelim, der ve bir kösemen gibi önü- müze düşerdi. Sofraya gelince; — Rica ederim, oturunuz, diye ikram lara başlardı. Sıkılmayınız! Burasını kendi. eviniz telâkki ediniz! . Sofra, tabii mükemmel olurdu. Ye- meklerin hemen hemen hepsi de etli idi, Baron, yemek yediğimiz müddetçe, mütemadiyen söylenip dururdu : — Kardeşlerim, dostlarım, yeyiniz! Mujikler, ustalar yemek yerken ben seyretmesini çok severim. Bunları sey- rederken benim de iştahım kabarır!, Baron, bir müddet bizi seyrettikten Yazan: Ikimim O sırada oradan geçen diğer kolcu Kel- leci Ali bu vakayı görünce kaçmış, arka- sından silâh atmışlar. Fakat Oovurmağa muvaffak olamamışlar. Kellecinin hükümete hâber vereceğini bildikleri için derhal kaçmışlar. Ve haber verildiğine göre Derevenke gelmişler, Şimdi hâdise tenevvür ediyordu, O hal- de bu şakiler manastıra iltica etmişlerdi. Atı da rahibe bırakmışlardı. Rahip mey- dana çıkmasın diye atı boyadı, bir şeye benzetemeyince öldürdü. Sordum: — Hâdise nerede olmuş? — Lalebeli mevkiinde. Şimdi o zaptiye şakileri arıyor! Vaziyeti ve öğrendiklerimi nöktai naza” rım: yazarak derhal komiteye bildirdim ve altında “Rahip Daniyel komite amali için muzırdır,, diye yazdım. O gün Derevenkten hareket edecektim. Rahip Danivelle son bir mülâkat yaptım. Tekrar askerlik meselesine döndüm. Ne menit bir söz söyledi Herifin emelle ri malüm olduktan sonra zaten ısrar et- menin manası yoktu, Yalnız dedim ki: — Rahip elendi, teşkilâtımızın bugünkü vaziyeti çok hassastır, Her kafadan bir ses çıkmasına müsait değildir. İdarenin ve bilhassa icra işlerinin bir el- den tedviri gerektir. Buna muhalefet, teş” kilâtımıza ihanet addolunabilir. Siz müd- rik bir rahipsiniz. Vazifenizin daima ir şat mahiyetinde kalması menfaatiniz muk. tezasıdır. Ufak tefek şekavet hidiselerini sonra, kendisine de yemek getirmeleri- | himayeye kalkışmanız doğru değildir. || geçelim, dedim, Hiçbirimizin boynu yağ-) duğunu bildiğimiz vaız Mardirosun De ni emreder, o da bizimle beraber yeme. | Rahip köpürdü. Yerinden fırladı It halata mütehammil değildir. revenk manastırına gönderilmesi ve eğe: ğe başlardı. Fakat onun yemesi nerede, | © Yeter artık elendi, diye haykırdı. | Merzifon odacısı Boğos içeriye girdi vel komite emrine İtaat etmemekte ısrar € bizim yememiz e? Baron hastalık» |: önümüze gelenden ders alacak değiliz.| elime bir kâğıt tutuşturdu: derse ondan sonra bir karar ittihaz edi İk bir ibtiyarcıktı... Bir fokma alır almaz, | Ben bildiğimi İyi bilirim ve'yaptığımdan| o — Dışarıdan bir çocuk verdi, dedi. mesini muvafık buluyorum. mutlaka ağzı yanar, öksürüp aksırmağa | da kimseye hesap vermem. Beni tehdidin) “Mektubu tamamile hatırlarım, Zaten Kamite bu ciheti kabul etti ve Mardi” koyulurdu. Sonra da, çatalı, kaşığı bir | gülünçtür. pek kısaydı ve ermenice yazılıyordu. Al-| rosa bir tezkere vazıldı. Ertesi günkü iç yana biralar, kurbağa gibi nefes almağa | © Ben de kızmıştım. Bu herifin bu kadar) tında işaret vardı. : timada nizamnanenin tetkiki ciheti görü- başlardı. bayağı bir adam olmasından nefret du-| (Bu sırada komite azasından Artin mü-| şülmek üzere toplantıya nihayet verildi. Yemeğimizi bitirince, baron bizi | yuyordum. himce bir teklif yapmıştı. Hınçak komitesinin nizamnamesi es bahçeye buyur eder, otların üzerine ©- — Ben, dedim uşağın değilim, Eğer Hn | o— Mülettişimize itimadımız vardır.) kiy H. Meclisi umumi içtimaında nizam- turtur, karşımıza geçerek: çaklı isen emrime itaatin Iğzımdır. Yoksa | Rahip Daniyelin teşkilâtımıza ihaneti ta-| 4 ne mevzuubahs olmamış, eskisi gibi i* — Haydi kardeşlerim, derdi, şutaya | biz itaat ettirmesini biliriz. hakkuk etmiş ve zararı meydana çıkmış| fas karar verilmiş ve bu cihet teşkilâta vişhelerin altına uzanıverin! Biraz kes. | O Bü melânun her şeyi yapmağa mukte | bulunuyor. İdamı lâzımdır, ne dersiniz? | bi! “ilmişti. Halbuki yeni tahaddüs eden trini, dir olduğunu bildiğim için o tetikteidim.| © Komite azası benim noktai nazarımı| vasiyetler nizamnamenin değiştirilmesini (Sonu yarın) Hakilkaten bir hamlede ayaklarına kadar| sordular. Tomayan da fikrime göre bare | icap ettiriyordu. İ uzanan dini kisvesinin yani kara cübbe-l ket icap edeceğini söyledi. Onlar bu me (Devamı var), # ı K 80 KAHRAMAN HAYDUVD KAHRAMAN HAYDUD n etti; devam etmek istiyor gibi bi içinde kaldı. kasiyle kurutmıya başladı. Yü- — İşte beni ebedi bir vicdan (o tavır aldığını görerek eliyle ağ Birdenbire korkmuya başla- ozü o kadar korkulu bir şekle arabına düşüren hâdise. Cür. © zımı kapadı ve bağırdı: “ “dı. Demek ölecekti. Ölüme bu (bürünmüştü ki Rolan bile tit- mlm. Başıma topladığım adam — Sus! Dur azıcık!, kadar yaklaşmıştı.. remekten kendini alamadı . ları müsellâh kuvvetlerle çar- Kalbi çarpıyordu. — Öl nek., Mahküm yavaş yavaş tabii | | pıştırmıya sebep oldum., Ahali Kuru gözlerinde bir dam- Bu ne feci şeydi yarabbi!.. o haline gelmiye başladı. J mağlâp oldu. Ertesi günü tev- o Ja yaş bile görünmediği halde Vaktiyle ölümü düşünmiyen Rolan sördu; kit edildiğinizi öğrendik. ağlıyordu. adam, ölüme ehemmiyet vermi- Oo — Demek öleceksin?. * * — Anlatl, Birdenbire; yen katil şimdi yaşamak isti- — Evet. Bana nıçin böyle — Olrvolo adasında tesadü! — Annemin beni kurtarmak yordu. Bu dakikada senelerce (o bakıyorsun?, ğ ettiğim,c adamı , kavga istediğini mi söyledin?. ve senelerce zındanda kalmay: Rolan mahkümün bu sualine akşamı, birdenbire yanımda — Evet. Sen Mark meyda- tercih ediyordu. Onun için, ku- (o cevap verecek yerde sordu : “ gördüm. Bu defa da bana “bir o nı bir ana baba gününe benzi- ru ve siyah ekmek en güzel — Bana bir hikâye anlatıyor” kadını göstererek: “Bu kadını (o yordu. Şiddetli bir darbeyle yemek, ifrit zındancıların yüz- odun. r kaçır ve öldür!,, emrini verdi... o anneniz yere düşmüştü, Alnm- leri birer melek yüzüydü. Mahküm mırıldandı: ” Kadını kaçırdım.. Fakat öldür. — dan yaralanmıştı.. Onu kaldır- Kapıya kadar ilerledi. Kol- — Bir hikâye mi?. Ç medim,. Neden? Bunu ben de (dım, Doğru evime götürdük... İarmı uzattı: — Evet bir hikâye. Mahv bilmiyorum.. Kendisine çok iyi (o Benden sizi kurtarmak için yar — Yaşamak! diye mırıldan- ve harap olmuş bir aile. baktım.. Sonradan öğrendim ki © dım istedi. Canla başla çal şa- dı. , — Evet... Evet... ! bu kadın annenizdir. O zaman (o cağımı vaad ettim. Bu rada omuzuna bir el do- — Babanm gözleri oyulmuş, onu öldürmemiş bulunduğum Rolan muhküma elini uzattı: kundu, Titriyerek geri döndü. o Anne kederden ölmüş, oğlu , için sevincimden huçkırıklarla — Sen merd bir adamsın!. Başına örtülen siyah örtünün O zendanlara atılmış, ya nişanlı? ağladım. İskala Brino mahcup bir ta- kalınlığı etrafı görmesine mâni (Nişanlıya ne olmuş? <ğ — Anneni mi? vırla baktı., Kendisine uzatılan oluyordu. Mahkâm gürldendi  — Evet anneniz monsenyör. — elin parmaklarını tutmakla ik- — Siz misiniz! dedi. — Bu hikâyeyi siz de benim Sizi kurtarmak için Sen Mark tifa etti. Gözleri yaşla dolmuş” Rolan, karanlıkta parlayan Okadar biliyorsunuz. Siz kim- | meydanına fırlamış, halk arası O tw.. Boğuk bir sesle bağırdı: gözleriyle mahkümü tetkik edi- o siniz? Rica Yerim söyleyiniz : na katılmıştı. — Monsenyör!, , edu, siz kimsiniz?. çi — Kimbilir ne kadr sztrap, © Sonra başın önüne eğerek Müahküm, cellâdın böşma at- — Orasını sonra öğrenirsin. çekmiştir zavallı kadın. sözüne devam etti? tığı örtüyü kâldırdı. Bir köşe- (Fakat önce sen söyle, sen kim — Sorarmısmız? Onun düy- «- Annenizin emirlerini yap” ye fırlatarak acı aci güldü; sin?. a duğu ızt'rap karşısında, şimali o mak ilzere yanından ayrıldım. — Görüyorsunuz ya, artık Mahküm, dişleri biribirine © İtalyanın (Tunç Kalbli) adamı diye anılan ben bile teessür duydum ve ağladım . Röolan arkadaşının sözlerine bt Daha sokağı henüz dönmüştüm ki yirmi kadar asker birdenbire üzerinme kücüm etti. Yakalan- mıştım, Beni bağladılar. Ne ol- v Hatıraları anlatan ve vesikaları veren: A.K. Herif, beni göberlip bir çukura sinin altından bir hançer çıkararak üzeri me hücum etti, Herif beni de at gibi gebertip bir çu kura atmağı hesap etmiş olacak ki gözleri yüzü dönmüş bayağı korkunç bir hale gelmişti. Ben öyle ufak tefek hâdiselerden ürken bir adam değilim. Bileğime de güvenirim, Tam yüzünün ortasina bir oyumruk in dirdim, Rahip mukaddes kitabın bulun- duğu masaya çarptı ve şamdan kafasma düştü. Bu gürültüyü işiten Avadis ve Ohannes, bir hamlede odaya doldular. Rahip hay- kırdı: — Bre almaklar, yere sabun mu sür dünüz, ne oldu. Ayağım Kaydı. Az daha başım parçalanacaktı. Avadis işi anlamıştı galiba, bir bara bir rahibe baktı, dudaklarını bükerek hiçbir sey söylemeden Ohannesi kolundan çeke- rek dısarı çıktılar, Daniyeli elinden tutarak kaldırdım. — Ben gidiyorum, dedim. İslanhal et- meni tavsiye ederim. Hınçaklı hapisten korkmaz. Hele ben Hınçaklıdan da kork- mam. Bu hâdise komitede münakaşaya sebeb olmuş ve nizamnamenin bir maddesinde değişiklik yapılmasını mucip olmuştu. Tomayan komiteyi fevkalâde bir içti davet etmişti. Benden izahat istedi! Vaziyeti hikâye ettim ve: — Gayemiz at gasbedip, nihayet boyu” yıp öldürmekse bu işten biran evvel vaz” atmayı hesaplamışı sele üzerinde münakaşâ ederlerken mek tabu okudum. “Rahip Daniyelin hayatı ve mevkiini müdafaa etmenizi tavsiye ederiz. Hakkr nızda mukarrer ağır ceza affolunacakur, Ketum ol,, zl Sanki Arsen Lupen hayatı geçiriyor” dum, Bu ne demekti. Bu işareti evvelce, gördüğüm, fakat ne olduğunu anlamadı Zım, bana veeçhâl olmıyan bir remizdi. . Bu vaziyeti nereden öğrenmişlerdi. Ko mitenin içtimaını ve benim onları tahrik ettiğimi nereden biliyorlardı ve nihayet © kuvvetleri ne dereceye kadardı, kimdi bunlar? Kafamın içinde bu sualler biribiri ar kasına doğuyor ve cevapsız bir kenara yığılarak beni perişan ediyordu. Şimdi iki cami arasında kalmış bulunuyordum. Bu mektup belki bir oyun, belki neticesiz. bir teşebbüs olabilirdi, ama, belki de ha n kikl bir tehditi, < 'Tomayan zeki adamdı. Derhal yanma geldi ve yavaşça: z — Mektupta ne yazılı? diye sordu. — Hiç dedim. Şahsıma ait bir hâdise. Burada itirafa mecburum ki korkmuş" tum, Gerek ifşadan ve gerekse bu em itaatsizlikten korkmuştum. Komite benden cevap bekliyordu: — Hayır elendiler, dedim. Bizde ihanet cezası ölümdür filhakika, Fakat Daniyel teşkilâtımıza müfit olacak bir unsurdur. Islahıhal için kendisinin çok iyi dostu ol- öleceğim! dedi . — Ne vakit? — Yarın sabah.. Alnındaki , terleri elinin ar- bi - çarparak cevap verdi; — Ben haydut İskala Brino- yum! Rolan hatırlamak istiyen bi: 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: