Bir mirasyedi ! Yazan Hikâyeci e Baştarofı dünkü sayıda - dünkü sayıda — lk va kekeleyişi bit itiraz o- | TE Ba yer Ne bara Hive de sorunuz, dedi, bel” verirler, Eğer fazla ver - Ya geliniz. yle sersem , gerdanlığı- 1. Şimdi ,yalnız kalıp dü- şi Şiddetli bir ihtiyaç duyu- a ta güleceği tuttu ve Şöyle “H3Y ahmak hay.. Keşke liç my Mİsay'dım.. Demek elmaslârın ra hakikişini ayıramıyan ku» Vvar?.,, iii sokakta, bir başka dükkâ- Kuyumcu, gerdanlığı görür Mlz nedir?, çan bin Yiraya satmıştım. Şim- Dağ almağa hazırım. An- e elinize nasıl geçti- #tmeniz lâzım. ie kuvvet kalmadı” 8 Ve orada bulunan bir san- zag oturdu; derim efendim, Sdiniz, Ben şimdiye pe zannediyordum, ler Kiyma sordu; Ni > $N İsminizi e misiniz?. ben sattım, bilirim!. Tekrar hayretlere dü- sordu: dikkatle kadar / nr açtı, aradı V- Ba “sokağında 16 nw- He Ömere gönderildiğini Man, M0 rinin gözleri işine, S* şaşkındı. Küyumcu da” Yağ My : e: Böze ayin yi kuyum em bana 24 s4at bira bam mukabilinde bir mak- > Üner kekelediz Me. Elbette bırakırım... va Ski. Ni makbuzu cebine koya - ç müddet yukarı doğru yl- ten Şaşırdığının farkına va- çi .. Şimdi hâdiseyi mu- hs . gk ğrşiyordu. Karısı bu | a ir Şey alâmazdı; buna Bir hediye mi idi? Bir * kimden ve se için?. durdu. Müthiş DA a gibi zihninden geçti. diğe LL a e da hediyeydi 8, önükleki tramvay z e yel ğını zannetti. Kolları. Baar © yuvarlandı. . Maş e , va #aman kendisini bir alar idu.. Sonra evine gitti ve İlay ad. Bağırmamak işin m .Nihayet yattı ve * uyudu. Me & Ürn odasına giren guneş, dırdı.. Daireye gitmek vaz çök le bir buhrandan son. . Giden Daireye telefon nden bahsetti ve irin m 5 kuyumcunun dülekânma : eb, *tiğini düşündü. Utarem SR ora ina kadar kızardı. Fakat, Kav da bırakamazdı.. Giyindi | Der Elleri ceplerinde bir aş *ekaklar; doldurmuştu.. m bakıyor ve düşünüyor - Ten, yor Ee olduğu zaman ne “e Piyel Para olduktan sönra tur, İstediği yere #e- * Zeçirir. Ah zengin ok şi Yemek o yememişti.. Yade acıkmış olduğunu esi li iü Birdenbire aklına gerdanlık geldi. Dört bin lira bir servet!.. Adımları gayri ihiyari Kapalıçarşıyı buldu, Kuyumcu dükkânmın etrafında dolâşmağa başladı. Belki yirmi defa İşeri girmeğe kendini zorladı. Öyle u- tanıyordu ki! gok açtı ve cebinde beş Birden kararını verdi, dük. kâna girdi, Kuyumcu, Bay Ömeri gülümsiyerek ve iltifatlarla karşıladı, altına iskemle uzat, Mağazadaki diğer adamlar da geldiler, Hepsinin de gözlerinin içi gü- lâyerdu, Kuyumcu, konuştu: — Lâzrm olan malümatı aldım. Eğer satmak niyetindeyseniz dün söylediğim parayı vereyim., — Pekili.. Kuyumcu, derhal paraları saydı ve uzattı. Ömer küçük bir makbuz imza ettikten sonra titrek elleriyle paraları cebine yerleştirdi.. Kapıdan çıkarken, döndü; daima gülümsemekte olan ku yumcuya baktı ve gözlerini yere di — Bende başka elmaslar da var.. Ayni suretle miras kalan bir takım el- sasi Onları da satin alır mısınız? , — Bibettel,. Mağaza satıcılarından biri daha ra. bat gülebilmek için içeri kaçtı.. Diğeri gürültüyle söümkürerek kahkahalarını boğmağa uğraştı. Ömer kıpkırmızı ke- silerek kekeledi: — Getireceğim!,, Ve, elmasları almak için bir rabaya binerek evine gitti. i Bir saat sonra kuyumcunun dükkân na geldiği zaman henüz yemek yeme- mişti,. Elmasları birer birer muayeney- le kıymetlerini takdir ettiler; hemen hepsi o mağazadan alınmıştı. » Bay Ömer şimdi verilen fiyatı peri görmüyor, münakaşa ediyor, kızıyor, ve para çoğaldıkça daha yüksek sesle konuşuyordu.. Kuyumcunun kasasındaki para kâfi gelmemi rçabuk adamlarını gönde. rerek bat an da çektirmişti. Bay Ömer iki saat senra on bin liraya yakın bir servetie dükkândan çıktı.. Beyazıt” ta en Jüka bir taksiye atladı, Beyoğlu- na geşti. Fe ıdan âdeta uçacaktı.. HABER — Akşam postası Yazan: ikimim Hatıraları anlatan ve vesikaları veren : A.K. Aldığımız yeni bir haber beni bedbinliğe ve ıstıraba düşürdü Ilınçak hareketi başlamadan beş zi önce casusluk, cinayet ve buna (benzer suçlarla devletin takibinden Avrupa hr | dutlarına iltica eden (Reştuni, Agop, Ka- rabet, Mardiros) gibi Ermenilerin önce Marsiiyada ve sırasile Londrada, İsviçre- de, Atinada, Fransada Osmanlı hüküme- tin aleybine neşriyat yapmak üzere çıkar” dıkları birtakım ermenice gazetelerle baş”| dr layan muhalefetleri nihayet (bir siyasi gizli teşekkülün meydana getirilmesi neti- cesine varmış ve işte Hınçak hareketinin ik temelleri buralarda atılmış ve birkaç koldan Osmansı ülkesine sokularak Er menilerin en kesif bir halde bulundukla- rı orta Anadoluya yayılmıştır. Bilhassa Ermeni gençleri ve mektep ta* lebelerini böyle müfsit bir gaye etrafında hazırlayabilmek için mekteplere hocalık” larla adamlar koyduran Hınçak teşkilâtı bir taraftan da kiliselerde vaaz ve nasihat yoluyla çalışmaktan geri durmamıştır. 28 İkinciteşrin — 1938 PAZARTESİ Hicri: 1357 — Şevval: 6 e 702 1201 1429 16,43 18/20 5,18 Kendisini öyle hafif hissediyordu kil. En büyük lokantalardan birine gire- rek karnını tıka basa doyurdu. Bü. yükdereye doğru yaptığı otomobil ge zintisinde birdenbire daireyi hatırladı. Şoföre daireyi tarif etti; * Daireye girince doğrudan doğruya | müdürün odasına çıktı: , — İstilamı takdime geldim, dedi, on bin liralık bir mirasa kavuştum. Sonra arkadaşlarının ellerini ekti, onlara yeni tasavvurlarından bahsetti, Akşam yemeğini gene büyük bir lo- kantâda yedi ve geceyi gizli bir rande- ve övinde güle oynaya geçirdi. HIKAYECİ 4 KAHRAMAN HAYDUD Sâm sekiz gün sonra da evlene- cekler., — Onların evlendiklerini sildi. Atiyerinin yüzünde derhal asabi bir takallös görüldü.. görmek benim için ölüm de mektir, Onların evlenmelerini görmemek, onların sevindik - İsrini görmemek için elimle hanşerleyeceğim!, — Ya! Demek çok sevdi- ğiniz Rolana düşmanlığınız var; — Eşet.. Onu sevmiyorum, ondan nefret ediyorum.. Çünkü ötekini ben seviyorum.. Ah bü aşk Bambo... O kadar di” yanılmaz bir şey ki.. Boğulu - yorum, ölüyorum.. Bu aşk yü- zünden her gün çektiğim aza” bı bir ben bilirim. Ben, o Le- önory neden gördüm. Kendini bana'ne diye gösterdi. Onu ni- çin serdim. Ah keşke dünyaya gölmeseyâim. Bu adem, Venedik zadegâ- nrmn en nüfuzlularından biri, “10” İşr meclisinin en kuvvet- Ni bir azasıydı. Bamiyo, birdenbire yüzünde caslanan istihfafkârane bir te- bezsümle arkadaşına baktı ve; —— Dinleyiniz, Senyör Alti yeri; dedi, Bu srada büyük kanaldan bir aşk şiiri yükseliyor, sadık maşukanm kudalleştirilen adı gökleri titretiyördu. Altiyeri korkuyla, helecan- Ta, gözlerini önünde uzayıp giden karanlıklara Gâldırarrk dinledi. Birdenbire sesler ke- alim eli salin Kolları gerildi. Düşüncesi bir intikam arzusiyle ; yandı. A- yakları taraçanın merdivenine doğruldu. Bambo önüne geçe rek bağırdı: — Nereye gidiyorsunuz, Senyör?,. Altiyeri cevap vermiyerek elinde tuttuğu hançerini gös- terdi, Bambo bu korkunç çebre- nin, insanı tiksindiren kırı şıklıklarını uzun uzadıya #ey- rederken murıldandı? — Alay mı ediyorsunuz, mönsenyör! Yirmi bin silâhlı- ya bükmeden, riyaset maka- mına namzet olan, düklük ta- cin: başına geçirmiye, pârma- Gının ulâk bir işaretiyle bir yerinden kopar- dir bulunan “10”- lar meclisinin sauhteşem bir a- zasını, sanırsam bir rakibinden kurtulmak için elindeki silâhı bizzat kullanmıya ihtiyacı yok ter. Müsaade ediniz, Senyör. Size daha açık söyliyeyim: Siz bugün Venedikte, muke- yese kabul etmez parlak bir mevki tutuyorsunuz. Bu Vazi- yette birişi, Leonorun namze- di, Rolan Kandiyanoya silâh kullanamaz.. Bu hareket hele bügün katiyyen yerinde ola* maz. — Ne demek istiyorsun?., m ŞE İşte Kayayan, Tomayan, İsayan ve Agop gibi munllimler bu yolda çalışan lardı. Bunların içinde en müteneilizi (To mayan Karabet) idi ki yukarıda da söy- lediğimiz gibi müstakbel (Küçük Erme nistan eçumhuriyeti) reisicumhur namze* diydi. Bunlar (onlar meclisi) (o yaptılar. İleride göreceğiniz, asıl Hınçaklar bunlar” C — Etliye sütlüye karşımayan ve bu gibi davalardan daimg'uzak kalan Ermeni halkı, Bunlara daha fazla büyük vilâyetlerde tesadüf ederiz. Sebebi de hayat emniye- tinin o tarihlerde şehirlerde (daha fazla olmasıydı. © Anadolu kasıp kavrulduğu halde saray, padişah lâkayt kalırdı. Fakat büyük vi- lâyet merkezlerinde, hele (İstanbul gibi saltanat merkezinde bir karışıklık çık* maması için her tedbir alınırdı. Bu itibar“ Ja bu havalide bulunan ermeniler velev cahil olsun, velev esnaf vesaire gibi ufak tefek işlerle uğraşmış (o bulunsun gönlü istemediği takdirde Anadoludaki gibi te- şekküle girmeğe ihbar edilemezdi. Tomayan bu vaziyeti bildiği için İs tanbulu da kazanmak istiyordu. İstan bulda teşkilât yapılınca artık fülen ha rekete geçmekte bir mahzur kalmıyacak” tı. Bu itibarla İskenderiyeden celbettiği Reştuniyi ve Kayayanı İstanbula gön derdi. Ben de bü münasebetle İstanbula gitmeğe muvaffak oldum. Asıl çıngır İstanbulda kopacaktı. İstan" bulda teşkilât kurmak, adam bulmak, propaganda yapmak her babayiğitin kâ- rı değildi. “Üçümüz de sık sık ictima ettiğimiz hal- de aczimizden başka bir noktayı muha- keme edemiyorduk. Anadoluda yeryer asayişsizlik ve katil, hırsızlık, soygunculuk gibi vekayiin ol ması Avrupa Hınçak şubelerinin Hınçak gazetelerinde yaygara koparmalarını te min ediyor ve bu da Avrupa gazetelerine aksederek Ermeni istiklâl âmalinin tahak- kuku yolunda zemin teşkil ediyordu. Bu gazeteleri muntazaman takip ediyor duk. İngiltereden hareket eden Jirar İstan bulda birkaç gün kaldıktan sonra Mer fona gitti. Anadoludaki faaliyetim çok memnun olduğunu söyledi. cikar ten Anadoluda muvaffakiyet muvaffaki yet üzerineydi. $ Yalnız aldığımız yeni bir haber b yeniden bedbinliğe ve ıstıraba düşürdü Sebebsiz kan dökülmesinden (bir türlü haz duymuyordum, Akşam üzeri Beyoğlunda Galatasaı sırasında bir kahvede buluşacaktık. biraz geç gittim. Reştuni çok kızgın bir haldeydi, Girer girmez bana: — Senin, dedi Parsih oğlu Gülben cten haberin var m? 4 — Nasıl haber? diye sordum. — O İstanbuldaymış ve ne benim, n Kayayanın, ne de senin haberin var? Gözlerim karardı. İstanbul; ne fondu, ne Talas, ne Sıvastr. Ne Kay Bu azılı şeririn İstanbulda bir hayır n sadile bulunmıyacağı oaşikârdı. B döndü. Bir iskemleye yıkıldım. — Bu herifi bir tek sebeble bilirler, dedim . pikaçu elli ii isk lelerini daha etrafıma çektiler. Ikisi de ayni zamanda sordu: — Ne gibi? — Ne gibi? — Ne gibi olacak, bir tanemizden » tanemizin kanını içmeğe (memur & miştir. Dostlarımızdan çok v mız vardır. Ne halt ettiğini bilmiyen mitenin tesir altında kalarak bir tz mizin idamına karar vermesi n dür. Nereden haber aldınız. Gülberk radadır? Hakikaten bunlarda da şafak Bizim maldmatımız olmadan "(Gi in İstanbula gelişi elbette yalnız bizim i- | çin olmak gerekti, bir aralık: — Bu herifi hükümete vereceğim, de dim, Biliyorsunuz ki ben Srvas nin gizli memuruyum ve burada 2 nezaretile temas halindeyim. Bir bü şeriri ipe götürür ve bunu yap Kayayan atılı — Dur, dedi. Olmaz böyle şey. Bu he rif ipe giderken bize hayir dua Kendi elimizle kendi dalımızı kesmiş o İüruz. (Devamı var) Mişel Zevako Kahraman Haydut Bu eser Huber gazetesile forma forma her gün okuyucu larına verilmiştir. Ayrıca kltab halinde intişar etmiş dağı Mişel Zevako'nun tarihi macera eserlerinin en merakilerm. dan biridir. HABER 1938 gazetesi neşriyatı 1939