8eldi ki gi. Z laz: ANIZ iyı gali. Bir gün evvel arkadaşımı baş- ka birisiyle görmüştü. Ertesi gün sordu: — Kimdi dün yanmdaki? — Kardeşim. — Ya! ismi ne? — “İsmim Orkan, dedi ama, soyadını söylemedi... Tanıyormuş ! Birisi gelmişti. Babasını soru- yordu, Çocuk koşa koşa gitti: — Babe! dedi, Biri geldi, seni istiyor. — Kim acaba? — Bilmiyorum. Fakat herhal- de sen! tanıyan biri. “Baban hâ- lâ uyuyor mu?, diye sordu. ... İbtiyar adam kızmış, hizmet- Gisini koğuyordu. — Gk artık, senin sarhoşluğu» na tahsammü! edecek hülim kal. madı Hizmetçi kendini mlidafaa et- mek istiyordu: — Ben... dedi. Sizin yirmi #e- nelik hizmetçinizim. Ufğrunuzda canımı feda ederim. Denize düş- seniz arkanızdan stilirim. O saman ihtiyar: — Ben her gün denize düş - müyorum ki, dedi. Uyuyorum.. Sabahleyin mektebe giderken babasraa seslendi: — Baba! uyuyor musun” Babası bağını kaldırmadan sor du: — Ne var? — Biraz para istiyordum da, — Öyleyse, uyuyorum... Zekânıza yüveniyormusunuz Size küçük bir zekâ bilmecesi, Cevabını bulmakta pek güçlük çekmiyecekedaiz. Fakat bir az uğraşmak lâzım: 43 1 dört parçaya ayırın. Bu parçalar biribirine müsavi olm. yacaktır. İstediğiniz gibi bulabi- lirsiniz. Öyle ki, birinelsine 2 ilâve ederseniz, İkincisinden 2 çı karırsanız, üçüncüsünü 2 ila zar- beder$eniz, dördünelisünü de 2 ile taksim ederseniz hep #yni rakam çıkacak. (Balamazsanız, bevabinı gele- cek hafta yazacağız, okursunuz). BILMECE ki Avı İngilizler atin tilki aylamasmı çok severler. Bu resim bir av ss rasında tilkinin girdiği bir deh- lizi gösteriyor. Tülkiyi takip e- den avçt ve köpekleri bu dehli- zin bangi yolundan girmelidir ki, diğer taraftan çıkıp tilkiyi takip edebilsinler, Bu yolu siyaha boyıyarak gösteriniz. Doğru halledenlerden birinci- ye bir konsol sasti, ikinciye bü- yük hir şişe kolonya, üçüncüye Höhner marka bir ağın mızıka. si, ve ayrıma 200 okuyucumura muhtelif hediyeler vereceğiz. — İşte, gergedan izleri.. — Hayır, bunlar (fil ayağı. Dikkat et bak.. Arka ayak izle- rinde beş parmak yeri var. Hal- buki, gergedanın arka ayakların da üş parmak vardır. Filin aya- ğından bu suretle ayrılabili — Demek ki bugün dan bulamadan döneceği: — Bakalım, henüz azşama ka» dar vaktimiz var Üç gündür, Hindistan orman- larında gergedan arıyorduk, De- ha hâlâ izine bile tesadüf ede - memiştik. Gergedan, Asya ormanların » da cinsi gün geçtikçe eksilen hayvanlardan biridir. Bu kosko- ca hayvan, bugün avcılar için a- râmıp ta bulunmuyacak bir av ha- Bini almiışbr . Biz de buraya geleli bir hafta” yı geçmişti. En sonra ormanın şimal mmtakasına kadar çıkmış ve gergedan aramamızâ burada da devam etmiştik. Yanmuızda yerli bir vardı,. Bize anlatıyordu; — Buradaki gergedanlar en büyük cinsindendir. Yerden yük- sekliği 1 metre 70 santim, uzun- Tuğu da 2,5 metre vardır. Ağırir ğı en aşağı 2000 kilo, (2 ton) - dur “Bugün memleket gergedan ların azalmanmdan çok mütees - sir bulunuyor.. Çünkü bizim bu- ralarda gergedan avı yerli ahali için şok kârlı bir işti. Şimdi, gergedanlar azaldıkça kıymeti de, tabil, © nisbette artıynr, Fa- kat, bulunması da o kadar güç Testi Hakikaten, gergedan bugün Asya ormanlarınn en i hayvanı haline gelmiştir. Avla - nan gergedanların yalnız diş- leri bugün, bizim paramızla, 5 klâvuz * bin İiraya kadar satılıyor. Gergedanm dişinden bilhassa Çinliler bazı hastalıklarda ilâç ©- larak iştifade ediyorlar. Hayva - nm'karaçiğeri, dişleri, kalın bar- saklarından çıkarılan maddeleri de ilâç gibi seyler yapmakta kul- Tanıyorlar. 4 Sike O gün akşama kadar vakti. mir bu kiymetli hayvanı ara - makla geçti. Fakat bulamadık. Gece, ay vardı. Bir bataklık yanında çadır kurmuştuk. Ay, gölün çamurlu sularını temiz bir havuz gibi gösteriyordu. Fakat ben, her hâlde manza- ranın bu güzelliğinden ade, gergedanın hatıtt için Uyumuyor dum.. Bilirsiniz, gergedan ekse. riya bataklık yerlerde bulunur ve suda yıkanıp çırpındıktan sor ra, üzün yapraklı sazlıklar sına girer, yatar.. ara. çlan ile geniş Lir Vakit gece yarısını her halde geçmişti, o Ay alçalmıya başlar mıştı. Neredeyse bana da uyku bastırıp uyuyacaktım. Gözlerim kapanmak üzere idi. Bu sırada, birdenbire bir hr sırlı işittim. Gergedanla karşı” laşmak düşüncesi her an aklım. da olmasaydı, müthiş korkardım. Gene korkmadım değil. Fakat kendimi derhal toplayarak, teh- likeye karşı hazıflandım. Çadırdan kalkarak, sazlıkların arasında siper aldım ve elimde tüfekle hayvanı araştırmıya baş- dım, Gergedan, sulardan çıkarak, sahile doğru. çeliyotdu. Ay işık” aydmlık saha teşkil eden gölün suyu üzerinde gergedanm o koca vilcedu bir kaya gibi yükseliyordu. Fakat, yürüyen ve her an Üzerime düş. mek tehlikesi olan bir kya... Hayvan, tüfeğimin isabetiyle ateş edebileceğim bir noktaya gelince derhal tetiğe bastım. (Tü fek dediğim, zannettiğiniz gibi küçük bir tüfek değil. Buna, top demek belki daha doğrudur. Çün kü, namlusu çok geniştir. Kurşu- Bu mermi gibidir ve büyük bir manivelâ ile ateş edilir. Çünkü gergedanın derisi çok serttir, adi bir tüfek kurşunu, imkânı yok işlemez.) Büyük bir gürültü ile patlayan tüfeğin kurşunu hayvanın en can alıcı noktasına; böğrüne saplan- mıştı. Gergedan, gök gürültüsü- nü andıran bir sesle bağırdı. Son ra, birdenkire yere yıkılacak - mış gibi durdu. Ben, hayatımın belki en keye- canlı arımı yaştyordum. Hayvan, yaranın tesiriyle yere düşüp ka- rsa kalacaktı; kalmazsa, o kos koca dağ gibi cüssesile, üzerime atılacak ve beni, boynuzu ile par çalayacaktı. Bu korku işinde elim ayağım tutulmuş, donmuş kalmıştım. Tüfeğimi kurup ateş edemiyor - dum.: Geriye kaçmak için de ba- caklarımda derman kalmamıştı . Gergedan, üzerime atılacak olsa, belki harekete geçecek, ya Aklınızda kalsin Tayyareden hızlı hızlı kuş var mı? Kuşlar ne ka dar hızlı uçar? En hızlı uçan: hangisidir, © ve sür'ati nedir? Bu, hepinizin menkint u yandıracak bir meseledir. Hattâ, tây'yareden hıziş uçan kuşlar ol duğunu söyliyenler de Acaba doğrü mu?, Tayyareden hızlı uçan kuş eskiden vardı, fakat şimdi Bunu duyunca, o kuş cisinin ar- tık kalmadığını zannetmeyin ... Hayır, o kuş gene mevcut, fakat bügün tayyareler hiç bir kuşun yetişemiyeceği kadar hızlı uçu” yor.. Bundan yirmi beş, otuz sene evvel tayyarelerin en hızlısı sat- atte 80 kilometre giderdi. f Hal- buki bugün buna yakın bir sür“ atle giden trenler bile var, İşte, o zamanlar için dağkır- langıcı tayyareden hızlı “giden bir kuştu, Çünkü bu kuş saatte 90 kilometre uçar. Ve dünyanm €n hızlı uçan kuşudur. Karanlıkta okuna- bilecek gazete Amerikada bir matbaa "karan - hkta O ckunabile cek bir gazte çi- karmayı odüşü- vardır yek, nüyormuş. Fena fikir değil. Böyle bir ga” sete çıkarsa artık, gece yatakta güzete okumasını sevenler için, karyolanın bâş ucunda yakmıya lüzum kalmıyacak ... Karanlıkta gazetelerini açip ©- kuyacaklar.. Sonra, uykuları ge- lince de, lâmbayr söndürmek gi” bi bir zahmet olmadığı için, der- hal gözlerini kapayıp uyuyabile- cekler, Bunun için Amerikalının bul lâmba Tayyarede yumu'ta pişisitken CAS Farzedin — ki X bir Ogün son 7 sistem yolcu —g)6 *. tayyarelerinden Pe bindiniz yere gidiyorsunuz, Bu tayyarelerin mutfağı, rahat koltukları, yatakları, banyo dai. releri, her şeyi vardır. Gene farzedin ki karpmız a cikt: ve garsona; — Bana bir raladan yumur- ta yap, dediniz, Fakat, üç daki kika içinde pişirip O getirmeniz lâzım.. Garson; — Peki efendim, der, gider ve yumurtayı üç dakika değil de beş dâkika sonra getirirse kızmı- ya hakkınız yok.. Çünkü: — Bir yumurta , üç dakikada pişmez mi? diye adama çıkışa” cak olursanız o size; — Burası yer yüzü değil, ha. va! diye cevap verebilir. Hakkı da vardır, Çünkü top- rak üzerinde üç dakikada pişen bir şeyi, gök yüzünde pişirmek için en aşağı beş dakika lâzımdır. Bu, hava tazyikinin orada az ol masından dolayıdır. Yer yüzün” de su 100 derecede kaynar. Hal buki, havada yükseldikçe su da. ha fazla hararette kaynayacak- tr, duğu çare şu: Gazeteyi fosforlu mürekkeple basacaklar, Fosfor » bu saatler vardır," bilirsini, Ü. zerindeki orakamlar : karanlıkta ışık verir ve saatin kaç olduğu» nu kolayca görürsünüz. İşte, kâranlıkta okunacak ga" zete de, böyle, fosforlu bir mü « rekkeple siyah kâğıt üzerine ba- sılacak ve yazılar, karanlıkta pat lak okunabilecektir Bu düşünce Amerikalıların çok hoşuna gitmiş bulunuyor ve gâzetenin çıkması bekleniyor muş. birine ve uzak bir kaçacak, ya tüfeğime sarılacak- tım, Fakat o da, sanki tered - dütte imiş gibi, yahut kurşun a- cısının daha derine işlemesini bekliyormuş gibi, sabit bir kaya parçası halinde, durmuştu. Bu müthiş korku ant bilmem ne kadar devam etti. Fakat bana uzun geldi, Nihayet, hayvan, bir- denbire ileriye bir adim attı. Ba- şını önüne eğdi ve ikinci adım- da yanıbaşımda idi. Ne yapacağımı şaşırmıştım, da- ha doğrusu, bir şey yapmıya lü- zum görmüyordum: Kerdimi ar- uk ölümün elinde hissediyor dum. Gergedan bir saniye sonra beni parça parça edecekti. Bu korku ile, kendimi bırakmış, â- deta baygın bir halde otların ü- zerine yığılmıştım. Biraz sonra, havyan, iri adım» ları ile otları çiğneyerek üzerime doğru geldi. Sıcak nefeslerini al. nımda hissediyordum, soluması kulaklarımda uğulduyrdu. bu ölümden ümit olunmaz k kilde kurtuldum: Gergedan, Üzerime atacağı son adımını biraz yan tarafa attı ve başını da öbür tarafa dön. geçip gitti Gergedan, kendisini yaralayan kurşunun ne taraftan geldiğin, nersde olduğunu an- Jayâmamıştı.. Göğsündeki yara - nm acısına katlanarak ağır ağır çekilmişti. Fakat, gergedatun, düşmanın » dan intikam almıya Karar vermiş ih olduğunu ertesi günü anladık. Silâh sesine, biraz ilerideki ça- dırda yatan klâvuz uyanmıştı, Hâdiseyi kendisine anlattım, Git- tiği tarafı söyledim. Sabah clun- ca derhal o tarafa doğrü yürü” dük. Gergedan, ümit etmediğimz bir noktada karşımıza çıktı. Daha doğrusu, birdenbire biz onun kar- şısına çıkmıştık. Hayvan, iri yiap- raklı ağaçların gölgesinde yatmış- tı. O gece nasıl onun yaklaşması ile ben ayağa fırladımsa, şimdi de o bizim ayak sesimizi duyunca kalkmıştı. Klâvuz önden gidiyordu. Onun için, gergedanın hücumuna ©. velâ o uğradr.. Hayvan, birden bire üzerimize atıldı ve tek boynu- zu ile, yerli klâvuzu kaptığı gibi havaya fırlattı, Fakat, ben bütün soğukkanlı - kığımı muhafaza ederek derhal tüfeğime sarıldım ve üstüste 'bir kaç defa ateş ettim. Esasen yaralı olan hayvan, der- bal ölü olarak yuvarlandı. Klâ- anın üzerinden aştı tan sonra, yaprakların arâsma düşmüştü. Kendisini ağır suret- te yaralı olarak buldum. » Ertesi gün klavuzu tedavi ede- rek civardaki bir köye düm, Sanra ölü gergedanı araba lara yükliyerek av hayvanlarının satıldığı şehre götürdük. Gergedan iri bir cinstendi ve boyu bir metre 70 santimdi, Di- si de 25 santim kadardı. - Epey para ka söylemi» ye tabii lüzum yok,. Fakat, avın Taşma #ep oda Mandi vuz da, ha götür. zandığımızı da