Casus Lavrens'in HABER — Aksam bostan gizli maceraları Meşhur Ingiliz casusunun hayatına dair yeni bir eser çıkarıldı İngilizlerin umumi herbdeki meşhur casusu Lâvrens hakkında yeni bir eser, onun birçok gizli kalmış maceralarını ortaya koymaktadır. “Lâvrensin mek- tupları,, İsmiyle neşredilen bu kitaptan mühim parçaları nakledeceğiz. Arabistandaki mücadelesi esnasinda Lâvrens iki gizli seyahat yapmıştır ki, bunlardan şimdiye ar hiç bahsedil. iştir. ns bunlardan birinde Şamdaki Osmanlı ordusunun arasma girmiş, âlğe- rinde de, 1918 de, Mekkeye gitmiştir. Lâvrensin Mekköyo (gidişinde siyasi bir maksat yoktur ve bunun sırf şahsi merak saikasiyle yapıldığı anlaşılıyor. Lüvrens Mekkede kendisine altın kak- malı bir kama yaptırıyordu. Arabistann taşsız Kralı ismi verilen casus, 1920 46- nesi eylülünde arkadazlarından H. Had- leye bir moktup yazmı bi arkadaşıydı ve Lâvrensin Merke seyaha- ti hakkında malür Kâvrens bu mekt rib bir yer, ne 1. Hadley Ara - da onun beraber çalışan en yakm istiyordu. unda Mekkeyi “ga- ci var, ne aksn suyuj Kesme kayalık dağlar srasmdaki vadile- re sığışmış, çok #irak bir zehir, diye te$- vir e en sönra söyle devam ediyor: "Fakat şehre girmek bi, Fil; kole sizin kim olduğunuzu bilirlerse ât yok. Çünkü hiş de değil, Yalnız, hristiyanları bir az uzskta tutuyorlar. Zira aksi takdir - de dünyadaki diğer müslümanlar (Hin- distandaki ve diğer yerlerdeki müslü - binnlar) kızacaklardır. “Bu müslümanlar kızarsa Mekkeyi zi- yaretlerini keserler, Halbuki Mekkenin başiısa geliri bacca gelenlerin biraktığı paradır. “Onun için, bina: “.. Mekkeye gittin MİT, diye sorarlarsa “.— Kayır, cevabımı vermem Jâzim. Fakat sana hususi suret. te söyliyebilirim! Gazetelerde de hahse- dilmemesi lâzmm. Aksi (nkdirde kralm bu radaki nüfuzu haleldar ölar.,, de & al Mahut -motosiilet kazası Tâvrens, harbden sonra, müstemleke nezaretinde Mister Çörçlin Arsbistan İş- leri müşavirliğini etmiş ve 1929 hezira- nında İstifasını vermiştir. Ayni senönin Ağustosunda İngiliz hava kuvvetlerine ya zdan Lâvrens, hüvlyetinin meydana çiks ması Üzerine deverar eden şayialar dola- yısiyle, kânunusanide oradan İstifa et « miştir. Lâyrens, ondan üç ay sonra ordunun tank kılalarına yazılıyor. e Hayatımdaki bu devreye “gizli geçen seneleri, ismi Yerilmektedir. Arabistanın taçsiz kralı çıkan ihtilâf. larr, Lionel Kurtiso yazdığı mektuplarda anlatmaktadır. Lâvrens 1923 temmuzun. da yazdığı bir mektupta, tank kıtalarma oradaki diğerlerinin emniyetini temin İ- çin gireceğini söylüyor ve: “Buna acele bir ihtiyaer yerine getir. mek için karar verdim. Maksadı kendi. mi artık bir iş göremer, daha doğrusu eski işimde kullanılmaz bir bale getir - mekii,, Lâvrens bu mektubunda “mahut moto- siklet kazasını muvakkat bir kaçma,, 0- Jarak İzah ediyor ve sonunda âlyor ki: “Motosiklet kazasında ölmektense, ba- lik olup sulara dalarak veya kuş olup u- çarak ortadan kaybolmak isterdim.,, Türklerin hatası Lâvrens, mektuplarından birinde, Ara- bistandaki maceralarından bahsederken Osmanli ordusuyla İn ve Arab kuv- vetlerinin çarpışması hakkında general Vavele yazdığı mektupta şunları söylü - yor: “Sizin de dediğiniz gibi taarruzlarda e- sas olan hücumdan ziyade hareket lâ. zwndir. Eğer Türkler kuleli arabalarına Üç dört makineli tüfenk koyarak bafta- da bir Amman ve Maan'ın garkindaki çöl. leri muhafaza a alsalardı, bizim develi kuvvetlerimizi derhsl durdurabi- lir ve bu suretle ihtilâl bastırrlabilirdi. Bu da onlara 20 kişiden veya 20 bin in. gilis Mrasından fazlaya mal olacak bir şey değnar, “Halbuki onlar bize karşı süvari, yırh- 1 tren, develi kıtalar ve Ulokhavzlar kul. landılar, İhtilâlleri muvaffakıy. Jikle netice- lendirecek bir şey daha vardır ki, o da «tir. Mukabili propaganda yerine, büyük bir harekette daima bulunan bazi alçak seciyeli kimseleri elde etmeye pa- ra sarfetseledi, bizi derhal ellerine geçi rebilirlerdi. İyi malümat sahibi olan bir adam bulunduğu *nrafr aldatarak büyük bir ihtilâl ortaya çıkarabilir. in Casus İ.dvrens arap kıyafetile Aşiret halkını bombardıman etmek, hiç müspet netice veren bir iş değildir. Bence hava kuvvetleri muntazam ordu- lar üzerinde bir tesir elde edebilir, gayri muntazam kuvsotler üzerindeki tesiri sa- dece manevi olmaktan ibarettir. Türklerin birçok tayyareleri vardı ve bize kargı kullandılar, Fakat, harbin son devresine kadar hiçbir netice elde ede » meğiler. Yalnız, muntazam askerlerimiz- den 1000 kişiyi Derna taarruzunda ileri sürünce, tesiri görülen bir netice aldılar. Çete muharebeleri hava kuvvetine aldırış etmiyen bir harb usulüdür. Tâvrens, bir müddet sonra tank kıt'a» larından tekrar hava kuvvetlerine nakle- dilmiştir. Fakat bu sefer T. E. Şav ismini almıştı. Yalnız, orada kim olduğunu keş- fetmekte geç kalmadılar. Lâvren$ gizli İstihbar şeflerinden Palmere yazdığı bir mektupta bunu şu çekilde anlatıyor: “Bir gün onbaşı bana Ros diye sesle- niyordu, O zaman yanmdakilerden biri; “.— Ros değil onun ismi, dedi. Ben ken- gisini Rovlngtondan tartrrm: Albay Lâv- rens bu...,, Ondan sonra tekrar İşlerim bozuldu. Beni ihtiyat zabitlerinin bulunduğu ka- rargâha gönderdiler. Daha sonra karar. gâh kumandanının karşısına çıktım. Ku- mandan sordu! — Hangi smıftansn ? — Dün tank kıtasınday'dım. — Buzün? — Tayyare, — Peki, yarın da bahriye olmak ister misin? — Hayhay! Fakat ertesi gün Lüvrens Kranvele çağ rılmıştı. Orada rahat idi, Yalnız, yakım- da çıkacak olan “çöl isyanı” ismindeki kitabından sonra orada da keştedilmesin. den korkuyordu. Runün için, kendisinin İngiltereden u- şak bir yere gönderilmesini ısrarla isti. yor ve 1926 kününuevvelinde Hindistana gidiyor. Lâvrens Hindistanda, Karaşiden yedi mil uzaktaki bir tayvsre deposuna ve- rilmiştir. Burada Lâvrens için bol bol boş vakit vardir. Arkadaşlarından Dik Noles'a yazdığı varktupla buradaki ha - yatmı şöyle anlatıyor: “Boş vakitlerimi gramofon çalmakla geçiriyorum. Fakat topu topu 3 plâğım var. Biri “cenate marşı”, diğeri Bah'ın iki keman Üzerine yazdığı konsertosu; üçüncüsü de Bokkorininin sonati. “w Sabahları develerin çıngırakları ile uyanıyorum, Gidip bir kaktus ağacının altına oturuyorum ve o Kranveldeki eski günlerimi Balırlıyarak ağlıyorum. Uzak- tan develerin çıngırak sesleri derin bir sarıca dökülen su damlaları gibi devam ediyor.,, Lâyrens Arsbistan isyancı mühim bir hulâsasını, Pe: ta yapmıştır. vel kıtalara mensup bir zabitti ve yap. tikları mücadeleler hekkmda bir bazirlıyordu. Filistinde yeni Bir Arab öş- yant başladığı için, bugün Lâvrensia an- lattıkları büyük bir ehemm i halzdir. Bilbassa araben rin ara» sında nekadar fark anlamak hususurda nana yâzdığı bir mektup- man Arabistandaki de- rapor olduğunu *aşsız Aratistan kralmın bu Yazdıklarmn büyük yardımı olacaktır. Lâvrens diyor ki “İngilizlerin ga: si Türkiyeden bede. idi. Çünkü bedeviler €sasen kimseye bağlı olmiyan bir hayat yaşamaktadırlar, m maksadımız, Su - riye ve İraktaki gehir halkını Türkiye- den ayırmaktı, Bir Arab konfederasyonu veya İmparâ- torluğundan bahsedenler hayalâta ka » pılıyor! İki Arab devletinin bile bir. legmesi İçin nesiller geçmesi lâzımdır. İs- tikbalde belki birleşebilirler, bu mide ben de İştirak ederim. Fakat bu, onlar İçin gayritabii bit hayat olacaktır Zoria ortaya getirilen birlikler teblike- Wdir, Bu “gibi işlerde siyasetten evvel gözününde vileri ayırmak dei coğrafi ve iktınadi vaziyeti ir. Muhtelif memleketleri rleşi den evvel yolların birleştirilmesi icab eder, tutmek Tâzü biribirine ve ticaretl Bir Ar imparatorluğuna en yakla « şan devlet bugünkü halde İbnissuud dev. letidir. Fakat bu da, kum üzerinde inşa edilmiş bir binadır, Çölde daimi kalacak hiçbir şey kurulamaz. Bu göllerden kan Ta yoğrulmuş kaç krallık gelip geçtmiştir, Onlar gibi İbiissundun imparatorluğu da bir gün çökecek. Bigün Arab hükümetlerinin en iyi yer. leşmiş olduğu yerler Hicaz, Yemen, İrak ve Mısırdır. Bunlardan Hicaz devleti İb- Blesuudun İdaresi altımda Hüseyinin idas resinden daha kuvvetlidir. Eral Hüseyin harbden kalmış bir mi- rastr. Biz onun emrinde çalışırdık ve f6- na idaresinden nekndar nefret ettiği - mizi anlatmanın imkânı yoktur, O gittik. ten sonra ben şahsan çok memnun ol. muştum, Hüseyinin oğlu Ali de babasının İb » rissuuda karşi olan husumetini devam ettirdi. Faknt nihavet o da muvaffak 0- lamndı. Bununla beraber, Hicazın kuvvetli bir memleket olduğunu zannetmiyorum. Yal. niz alikayla bakılabilecek bir yerdir. En fazla ümid vereni, İrak. 1029 da, Vinston burasmı tesis ettiği veya yeni. den kurduğu gündenberi birçok hariku. lâdelikler meydana geldi. Oradaki harb idaresi ne İngilizlerin menfantineydi, Be de İraklılarım. Suriye, başlancışta İraktan daha yi o- Tabilirlerdi. Çünkü oranm halkı daha mü. terakki ve daha tecribelidir. Fakat Fran- ssiar oradan Fayzalr uzaklaştırdıktan sonra yalnız Lübrnanda bir merkezi hükü. met kurmayı muvafık gördü ve diğer ta- rafları dört ayrı parça halinde birakti. Halbuki bu memleketin vaziyeti beş aynı hükümete würsit değildi. Belki orasi da İrak gibi olacak, 1921 de İngilterenin müstemleke nazt- rı olarak Viston Çöreilin bulunmus olması bizim için büyük bir tali eseriğir, O'zâ- mandanberi İraktn masrafı ile Suriyenin masrafını, İrtien refahıyla Suriyenin $9- faletini mukayese edersek burnu daha £- yi anlarız. Fransizlar yaptıkları hatalardan ders almamakta irar ediyorlar. Fakat, lord Gürzon geldikten sonra Yi. zim siyasetimiz de değişti. Ben daima İngiltereri de, Fransayr da emperyalist. lerin detiliklerinden kurtarmaya çalışı - yordum. Bunlar bize lord Klayv (1) ile Me Devam 71 incide (1) Lord Robert Klayv on sekizinci 3- sırdaki büyük bir İngiliz generalidir ve kendi teşebbüsleri ve nüfuzu ile Hindis- tanda İngiliz hâkimiyetini tesis etmiş- tir, Umumi nüfusu 128497, mesahal sat- biyesi 5550 kilometre mürabbaı. İlko- kullarının sayısı 65, 2 Ortamektep, 116 öğretmen ve altı bin küsur talebe.. Amasyanın şimdiki vaziyeti budur, 1936 senesine kadar, yani ön üç Cum. huriyet yılı içinde merkezde hemen he“ men yenilik yapılmamış gibi bir şey... Yapılanlar bir hususi hesaplar dairesi, bir hastahane, bir Atatürk büstü, bir de ilkmektepten ibaret.. Cumhuriyet her yana nur saçarken ve her şehir, her kasaba bu nurdan hisse ve ışık almağa çalışırken Amasya pek hareketsiz kal- mış. Bunu şüphesizki Amasyalıların hare ketsizliği şeklinde mütalea edemeyiz... Bu kabahat, 1936 yılına kadar Amasya- © nın idari ve beleği mes'uliyetini üzeri» ne almış, olanlardadır. Bu şehir, hatti bu vilâyet gerçi, eski vaziyetine nisbet” le, daha doğrusu küçüldüğü için fakirs cedir . Fakat Cumhuriyet, heyeti umumiye ftibariyle fakir olan yurdumuzu zenginleştirme: ve imar etmek sırlari- nr, imkânlarını bahşetmiştir. Yurd içine şöyle bir bakınalım, en kuytu kasabalar bile eski idarenin harap. telâkkisinden kurtularak imar görmüştür. İmsatı te- min eden bir memleket, gelir kaynak « larını da © nisbette arttırmış ve maddi darlığı bertaraf etmiş, demektir. Amasya yakın zamana kadar bunu niçin yapamamış?, Tekrar edeyim ki Amasyayı düşün- mek'mevkiinde olanlar alâka göster- mekte çok hasis davranmışlar. Amasya bugün o cski alâkasızlıktan *yakasın kurtarmıştır. En iptida' bir kasaba bugün yüzüne bakılır ve hâki- katen sevilir bir şehir haline getirilmiş- de ; Memleketimizin en genç valilerinden Birisinin buraya tayin edilmesi Amas- yâya yepyeni ve genç bir ruh aşılamış tir. Bu genç ve değerli adam; Mardin, Gaziantep ve Eskişehir valiliklerinde bulunduktan sonra Amasya ilbaylığına getirilmiş olan Talât Önceldir. Amasyanın ileri gelenleri anlattıla — Şehrimiz hakkında duyduklarımız iki yıl evveline kadar pek doğru idi. A- masya iki sene evvel memleketin en ge- ri kasabalarından biri halinde bulunu- yordu. Memleket karanlıklar içinde, caddeler, caddeler demeyelim, sokaklar gamüur ve toz kaynağı halinde idi, Met- hal berbat, kasabanın heyeti umumüyesi haraptı, Belediye, sadece ismen mey” cuttu. Vilâyet bütçesinden kasabanın imarma en ufak bir yardım yapılması- ran imkân bulunmadığı ileri sürülü - yordu. Muhitte iş hacmi daralmış, bilhassa Son yrilarda memleket gençliği başka memleketlere göç etmeğe başlamıştı. Tam bu srrada Talât Öncele kavuştuk. Valimiz gelir gelmez derhal şu bokta üzerinde durdu; “Ön üç cumhuriyet yık içinde bura da ne yapılmıştır?... Şehrin imarma derhaj el koydu, Her şeyden önce sokakları tadde Haline if- tağ ve bunları yazm tozdan ve kış gün- İerinde çamurdan kurtarmak için parke teşebbüsüne girişti. | Kendisine: “Bu vilâyette parkeliX taş yoktur., dedik, Bu sözlerimizi tâtminkâr bulmadı, vilâ- yeti baştan aşağı gezdi çe re İki buçuk kilometr* kelik taş buldu, Bugün zançlarından birini teşk taşın bulunması DursdR mü kadar ehemmiyeti Valimiz ustalar yeis ş: işletti, Ve şehrin Üç başlıyarak şu gördüğünüğ sağ kıyısını baştan. e Bulvarda gördüğünü? a bü himmetin mahsulüd'” Elektrik yaptı. iç tamir ve Cumhuriye şır bir müessese halin” gok rı ıslâh ettikten başka ir iretidadınca mec Amasya bu ameliye ile den kurtulmuştur « fi Bütün bu işlerin ru yek ci için esasen dar SN : nin masraf fasıllar ii tavakkuf eden valimii! gi“ işleri üzerinde dai resi masına ve randımanı bilhassa dikkat etmisti” * Şehrin imarı ie sadüf edilmeteydi mesinde daha seri gö, çaktı, Parke yapılırken nin helâsını yık eserdendir,, dediler. lerdi. Nihayet va rek temaslarda baju? le halletti, Evlerin bey” kakların muntazaıri” belediye işlerinin iniz ması hep valinin memet Amasyahlar, BAT erinde olarak, g9 Bi makamın Ja ziyar* bit vaziyette kabul © genç idareciyi m dolayı tebrik etmek ş bir tevazu okudum i takım işler yapılacak SÖ bay: — Yeşi yolunda bulunan aha? arme olarak inşas'n8 * k dikten sonra, merkezdf bir Halkevi binası 72! lin on bin kirasının ni söyliyerek vi yet ye dikini müteakip İ ve inşaat esmas” da 5 abi diğer ahşap köp” önün ye kalbedileceğini ii