Haber'in tarihi Romanı: HABER — Akşam postası Yazan: Ikimim ... Ali paşa senin casusluk ettiğini bir mektupla Yıldırıma bildirecek İmparatoriçe sapsarı kesilmişti. Evet, şu karşısında duran Halil onu kalbini de kazandığı bir dövüşle kurtarmıştı, ki böyle olmasın, o, Halili her şeyden çok, herkesten üstün seviyordu. Bağır. dı: — Ne demek istiyorsun Marya” — Doksgava tek durur mu sanıyorsun imparatoriçem ? — Ne yapabilir ki? — Padişaha seni gammazlamsk onun içla tehlikeli değildir. Nihayet padişah Üzerine bir âşıkınla başbaşa yaşaimana Yıldırım da eyvallah demez ya! Elizabet mağlâb olmuştu. Eğer hün- kâr Yıldırım bu işi haber alirsa, yalnız Elizabeti ve Halili mahvetmekle kal maz, Sırp milleti namma da tek, canlı bi- rakmazdı, O Yıldırım ki, her gün büyük bir mu. safforiyetten büyük bir o muzafferiyete Biden cihanşümul bir hükümdardı, — Peki Marya .Allah belânızı versin. Söyle benden ne istiyorsun? — Memleketine dönmek, — Kaçacak mıyım? — Hayır. Ali paşa senin casusluk et- tiğini bir mektupla Yıldırma bildirecek. Elizabet sörünü keserek Maryanm girt lağıma atıldı: — Demek ayni zamanda kahpelikle it- ham edilerek öyle mai? Halil Maryayı güç kurtarabildi ve ku- lağına eğilerek yavaşça: — Dinle, Elizabet. Yapmak şart deği! a! Mİ yi ” — Anlat Marya, Ne olacak? * — Ali paşa bumu bir hüküm olarak de- | minderler altmda. 1395 — 1398 vatanperverlik ve kin saikasiyle bare - | slilunu havaya > tngilii ğil bir.şiiphe olarak bildirecek, Bittabi | * Elizabet Halile baktı. Hali) de bu fikri Macar kralı Sizlemon yılılıdır mm ordu. |, #*t OtÜĞİ için verdiği maltmatm sehba. | bir süküt tnkip yer e Yıldırım seni takip edecek. kabule mütemayildi. Ancak delikanlinm Macar kralı Sijikmon Yldrrmm ordu. | “İ0den de şüphe edilmiyordu. Frans, ye.'| rar periskopunu © — Evet, şalışacakaın. 4 & Je — No yazacağım bu mektupta? > Vaziyetinin kemal halinde oldugu- pu ve artık gelmesinde mahzur bakma - dağını, yy > — Sonra? - 5 > MÜŞ 8 Eğer meydana da ç oi Saide kaş bin Pransez süvarisiyle hizmete x- lâf devletleri casus teşkilâtiyle tekrar kik edildiği pa — Kaltak! derlerdi. Kaç kişinin kanma girmişti. Aşk | © madeydl, Altıncı Şeri yeniden ve mu. | 10914*9 geçerek denizaltı gemilerinin fa- | e aaiarrndan geleB mali an anime de İda, Meni biçare delikanlıyı hiç sevmediği elnayet- ârzam tir kavvet gönderdi. aliyetine dalr ne biliyorga hepsini haber zünü meydana Brankoviç de, Dokâşava da Emellerimi. | ,!€re Sürüklemişti. Aklının pök ermeme- Bu askerin başında nlimer Şarl'ın verd. İki Alman genissiti #6 kavuşacağız. “ sine rağmen büyük maceralar Başmda amcası Burgonya dükasının oğlu (Kor- Üç dört &y sonra, maym dökücü iki de- | öğkmek üzere — Kaltak! bulunduğunu biliyordu, Hatti kaç kere | © kusüz dan) admı alan (Conte de New. | Bizalt gemisinin Kanala maya dökmek | |. bae gevletieri Elizabet, yorgun ve bilkindi Asabmm Ürperdiğini duyuyor, başı şiddetle ağrı- yordu. Ağzı kurumuş, boğuzma kadar s#vki kesif bir pas tabakası yazmıştı. ( Marya yavnu yavaş Elizabetin yanma golerek saçımı okşadı: — Memleketinde de hükilmdar aile » sindensin. Güzel âşıkın Halille Serbest ve Her nasılsa ilk geldiği akşam biraz sımda İstlaya şövniyeleri de ku kuvve. Dört gün sonra akşam üstü bir İngiliz | perverliğiyle kendisini mes'ut yaşamak, burada bin bir hud'a ve | sevgilisini sarabilmiş, fakat cerareti mi ti tezyid ettiler. 1 denizaltı gemisi Kanal'da karakol gezi- | kak görünmek Mİ va a tutulmuş, basireti mi bağlanmıştı, ney- (Devamı var) yordu. Civarda Alman denizaltıları oldu- desise İğinde harem duvarları arasında a —. ©sir gibi kalmaktan evlâ değil mi Elize- bet! Elizabet bitkin bir halde mırıldandı: — Bin gecelik koca değiştirmiş aşifte- ler. Beni de aldattınız. Ben Sırbistanda bir, hükümet taklibi için çalışıyordum. Gürültünün başıma kopacağını ben ne bileyim? Helil birdenbire penecreye fırladı ve heyecanla haykırdı: — Bir gürültü var Elizabet. Bizi ara- makta ısrar ediyorlar, Artık burada dur- mamiz tehlikelidir. Ne olur ne olmaz, hünkâr hakiki bir yıldırım gibi başımıza inebilir, Marya ve Elizabet doğruldular. Filha- kika tehlike gittikçe büyüyordu. Marya ile Halilin bir an evvel saraydan kaçımıi- maları lâzımdı. Saatlerdenberi Elizabet kimseyi kabul etmiyordu. Halbuki kadı efendi dahi kendisiyle mühim bir şey gö- rüşmeğe izin istemişti. — E. Deği, $izi “saraydan nasıl çika- racağız? Marya düşünüyordu. Hakikaten bu çok mühimdi, Ancak bir çare vardr, ama, a- caba bunu Elizabet yapar mıydı? — İmparatoriçem. Dedi. Bir var ama, bilmem ki tehlikeli mi? — Nedir Maryr? — Bir araba gezintisi yap .Bu şimdilik istiğrab edilemez. Çünkü herkes, bütün saray, halk seni dün akşamki hidiseden dolayı muztarib biliyor. Bizi arabayla çi- karırsın. — Ne sifatla yanımda bulunacaksınız? — Yanında değil. Araban içinde ve fikrim kafasında Elizabeti azaba sevkeden Mar- yanm teklifi çalkalanıyordu. Bütün bu işlere nihayet silâh olarak kendisi öna- yak oluyordu Belki de Elizabelçiğini bir felâkete sevkotmiş bulunacaktı. Buluna- caktı ama, bu işte bir feragat lâzrmgelse bunu yapmak da elinde değildi. Muhakkak ki seviyordu, hem çok se- viyorğu, su destisinin su Yolunda kırılacağını dü. şünmüş, ve tüyleri ürpermişti. Nihayet Elizabetten aldığı bir iltifat ve bir gü- Tüşten fazla değildi. Klizahet ne Mar - Yaya ve ne de diğer Sırb kızlarına ben- ziyordu. Meşru olmadan kendini güç ter- kedordi” di, öpememişti bile, Zihni darmadağındı. Bu işi Elizabetle başbaşa konuşmağa muhtaçtt. Fakat şim. di sırası değildi, şimdi tehlike içindey- diler. Aranıyorlardı ve ele geçerlerse hes zarpare edilirlerdi. Blizabet Halili dalgın görmüş, sebebi ni takdir ettiği için bir şey Bormamıştı, Marya da memnundu, hem çok memnun, du, Nihayet istediğini yapmış sayılırdı, Birkaç güne kadar vaziyet tahakkuk et- miş olacaktı. Ali paşa muharebeden dö- nünce, o da Maryanın sözünü kırmıya - cak veya hud'aaina düşecek ve böylece işler olup bitecekti. Arabayla kaçmak fikri mükemmeldi. Halil Elizabete sordu: — Bir herif bizi takip ediyordu. Onu öldürmedim. Yalnız kafasına bir vurdum. Bu adam bizi tanıyor. Her za - man için tehlikolidir Elizabet! — Samsa çavuşu. Ben o işi hallederim Hali. Hayai siz dolaba giriniz. Ben gim- di arabayı bazırlatscağım. Elizabet cariyesini çağırdı: — Bana arabayı hazırlayınız. Şehirde bir gezinti yapacağım. Sen benimle be- raber gel, O kadar, Cariye çıkarken Elizabet kolundan ya- kaladı: — Gördüğünü, duyduğunu kimsecik - ler bilmiyecek. Yoksa seni elimle boğa- rım, Çok severim, ama, sırlarrma hürmet isterim, anladın mı? Kadin güldü: — Bana itimat et sultanım, Ba işlerin ustasıyız artık, larının satvetiaden korkmuş ve meşhur diplomatlarmdan (Nikoladi Kanije)yi Fransa hükümdarı alime Şarin gön- dererek muavenet istemişti, Birkaç senedir Osmanlı devletine haraç veren Eflâk voyvodası Mirteşe Me aralarmda mevcut eski muahedeyi tazeledi. “ Macar ordusunda (Conte d'Ev) isminde bir Fransız serdarı bir. vers) bulunuyor. Kralın ikinci yeğeni Fransa serdar- larından ve kral hanedanından meşhur mareşal (Bauelenult) birçok Kransır gönalyeleri ve ados relsi kebiri (Na- yak) Maesr ordusuna hizmete koştu. lar. Bavyeralı ikinci Herman kumanda. EŞ ŞE YY Yy ŞEY Yazan: H.C. Bywateh Yüksek süratle ayar edilmi torpil İngiliz denizaltısını" taraf kovanlarından ii e Kiyele ve Baltıktaki diğer Alman |i- manlarına patates laşıyan Danimarka gemilerinin tayfaları arasında İngiltere- nin wütesddid casusları vardı, Bunlardan biri, Kiyolde Franzi tanıdı ve Alman «- Joyhtarliğindan cesaret bularak ona ca- susluk vapmasını ima yollu teklif eti. lâkin Franz İngiltere hesabına çalışmak istemiyordu. Çünkü para hırsı yoktu, ve basit düşüncesiyle İngilterenin Fransanm müttefiki olduğumu hatırlamak istemiyor da. İngiltereye malümst vermekle ayni zamanda Fransayr da hizmet etmiş ola- cağı kendisine güçbeli anlatıldı ve niha- yet İngiltere hesebma çalışmağı razı ol. du, Genç Alsasi: de müddet birinci f00- ya mansup Posen zırllısmda bulundu ve bu müddet esnasında umumiyetle filo - nun vaziyeti, gemilerin ne halde oldu - ğu, ailâkları, efradın talim ve terbiyesi vsulleri hakkında kıymetli malâmat ver. di. Hattâ bir aralık, filosunun açık deni. 26 çıkmak Üzere demir aleceğı saati ve günü bir hafta evvel bildirdi. Fakat 6- Bun hiç kabahati olmadan bu haberin İgitereye bildirilmesi gecikti, tali ayni malümatın başka bir morbadan alınmast- nı istedi. 1916 ilkkânununda Franz denizaltı £i- losuna verildi. Almanya bu sıralarda, 1917 senesinde başladığı müthiş deni - zaltı taarruzuna hazirlanmaktaydı. KAPI deröcede gönüllü bulunmadığı için efra- din çoğu mubarib filodan alınarak Kiyel- denizalti mektebine verildi. Dikkati ve zokfst sayesinde Franz #2 zamanda, bahriye işlerinde de birinci st- Dıf bir casus oldu. Parayla çalışmadığı, ni denizaltı gemilerinin > silâhları, yeni taarruz usulleri hakkında malümat ver- mekle kalmadı, bu gemilerden sefere çı- kanlanlan birçoğunun batırıdmasma da seferleri evvelden haber vermek #ure- tile hizmet etti, 1917 temmuzunda Franz döniralt ge- misiyle harb seferine çıktı. Mahir bir tor. pilel olmuştu. Brüje döndüğü zaman iti- Üzere Zebrüğden hareket edeceğini, ha- reket tarihinden epey zaman evvel bil- dirdi. Bu haber, mukabil bir taarruz ba- zirlamağa imkân verecek kadar orko 0- larak İtilâf devletlerinin eline geldi, İki İngiliz denizaltı egmisi vaktinde hareket ettiler, VE a 26 rkictrEsiğ göz kulak ya sesiz geçti, Süvari, biraz çay İçmek için aşığı” maa defa ufka göz &! Kurşun gibi bir va ge te bulutlardan beşks a ler yoktu, Fakat bü a8? p Sancakta, beyaz DİE gi Dürbünle dikkatle beki” sz yaz İz üzerinde denisif girden biraz daha koyu belirdi. Yavaş yavoğ mağa davranan bir A aim © misi olacaktı hare ler hma çıkarken ksp' 2 köpüklü iz onu ele yereli İngiliz denizalti like klâksonleri Kapakları kapatıldı. GB Düşman onlari göreli gördü ve o da derbsl Öp arruz ihtimalleri sıfır kes Çünkü dalmış vaziyette” yar gö isinin saklarıbaç OYAS” ini me taarruz etmelerin? Arl dalışımdan ya misi yükseldi ve P' vakif çıkardı. Süvari otrafs riskop tekrar içeri EKTİ yi, bir şey görmemiş 5 züne çıkmış bulunuyordu Kurşuni reagi ine” ç priskop aynasıns m sonra yl si ki torpil İngiliz kovanlarından fırladıls”” Müthiş bir infilâkis denizaltı gemisinden © eser kalmamıştı. dö Yirmi kulaç, denisi. “yag bü teknesi içinde Lai Fi rasında birinin Alsas! e bü Ba uzun zaman e e kat birkaç ay soğ Almanların zayiat BS riyesinin mütehi haber verdikten İki bulunduğu gemide? sefere çikacak deri verilmişt i. Bundan 50" Tİ NAKLEDEN;İİHUSEYİN El '| MABER'İN'ASK VE LİL ROMANI — Alâ. İtiraz etmem. Senelerdenberi hep böyle yaşıyoruz. Ben bir kabahat yaptım. Bunu izam ettim. Beni ölitrebilirdir; terkedebilirdin, Öldürmedin, terketmedin. Bununla beraber be- ni sevmiyordun. O zamandanberi, ne zaman seni sevmeğe, öpmeğe kalksam, nefretini güçlükle gizliyorsun... — Nefret mi? Hayır, fakat doğrusunu söylemek lâzımge. Tirse, aramızda daima bir erkeğin hayali dikiliyor... — Rica ederim, kâfi. Bu takdirde ve mademki kinin bu ka dar inatçıdır, niçin boşamadın ? Ben de âçık konuşacağım: »- Bu yumuşaklığın, hiçbir zaman Koşuma gitmedi, hiç- bir zaman... Sende, yerini intihap edip de yatan ve üst tarafını umuruna getirmiyen bir kedinin azameti var.. Sözümü iyi an. la, Seni temin ederim ki bunda gülünecek bir şev vok! İşte sana her şeyi izah ettim. Şimdi gidip giyineceğim. Bu kadın bana o kadar yabancı olmuştu ki, çok defslar “siz,, diye hitap ediyordum. Çok samimi arkadaşlarına benden bahsederken: — Babası delinin biri. İrsiyete inanmam ama mutlaka bir tahtası eksik.. İnşallah bu böyle kalır.. diyordu. Bunu, kütüphaneden bir kitap almak için salondan ge - gerken tesadüfen duymuştum. Büyük bir ehemmiyet verme- dim. Lâkin karım beni babamın yanına göndermesin diye mümkün olduğu kadar sabırlı olmağa gayret ettim. Uzun bir yolculuğa hazırlandım. Çok ciddi bir delikanlı olan Kâmurana bütün işleri bıraktım. Dürüst olmasını tavsiye ettim. Beni hürmetle dinliyordu. Ona itimat edebilirdim. Ken. disini tamamile işlere vermişti, Çalışıyordu. Ben katiyen roman yazmıyorum, Girizana soyahat haberini verdiğim zaman, duyduğu acı, bana menfur bir zevk verdi, Kendimi cezalandırmak için, aynı zamanda bir tecrübe için, ondan uzaklaşıyordum. Belki de, kurtulmuş, olarak dönecektim. Fakat şayet onu yine nevmit yine çılgın, yine ateşli bulursam ?.. O zaman, her şeyi parçalı- yacak, bu defa onu da beraber götürecektim... Meselâ Hindis tana... Orada hir şube açacak, tabii kızım, kâtibim, daktilom olacaktı. Binaenaleyh bir rezaletten kurtulmuş olacaktık. Ali. ye ile Kâmiran ayrı yaşıyacaklar, yine çaylı briçlere devam e- * deceklerdi... Çok keyifli görünüyordum. Hizlerimi değiştirmemek için Girizanla yalnız kalmaktan kaçınıyordum. Bu noktaya Aliye de yardım etti. Peşimi bırakmadı. Yalnız rıhtımda, gazete alır ken Girizan bir fırsat buldu: — Bana öyle acı verdin ki! Niçin beni de beraber götür. müyorsun? — Bu keyfi in, eğlence değil ki, yavrum... — Daha iyi söyledin ya... Beni onlarla beraber mi bırakı- vorsun?., memnunum... gi — Onlar da kim? Annenle, kardeşin miyor musun? — Seviyorum... Lâkin şeymek, or miri Onlarla mlişterek hiçbir şeyim yok. Beğbeh' min yüzünden değil, şüphesiz, yakanın YA — Ya? — Çünkü gen gidiyorsun... k gaf — Son dakikada bunü söylemekle “ — Sanada mı yalan söyliyeyim ?. N — Güzel, yavrum ama, seni burada b te ihtiyacım var.. — O halde niçin ? Para için mi düşünü i — Bayır, gi i — Başını dinlemek, alinin kalmak için — Evet, — Ben bunu Bursada iken a — Artik benden vazgeçmekliğin im a — Zanneder misin?” Sen benden e iyi nunla beraber Yüpılacak şey! Seninle beraber” zor dir... Bana lâzım olacak eşyayı ilk çıkacağı Bu esnada Aliye yaklaşıyordu. Süst! Çarçabük vedalaştık. Son bakışlar... Ufak, küçük bir hayal... ğ Tebessiim etmiye uğraşın mahzun nat Yalnızım... Bir muzafferiyetten <W ü